Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dersleri, tefsir

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #91
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Âyetlerin Tefsirindeki İncelikler



Birinci incelik: Fahreddin Razı şöyle der: «Allahu taala bu surenin başında birçok hüküm ve ceza beyan ederken sonunda da tevhid delillerini zikretmiştir Surenin başındaki «fereznâhâ» (farz kıldığımız) ifadesi hükümlere işaret ederken «Onda açık acık âyetler indirdik» ifadesi de tevhid delillerine işaret etmektedir «İbret alasınız» ifadesi de bunu te-yid eder Zira henüz hükümler malum değil ki ibret alınabilsin Öyleyse bu ifade «Açık açık âyetler» ifadesinin tamamlayıcısıdır»


Alusî, «Fahreddin Razi'nin bu yorumu çok güzeldir» der [5]


İkinci incelik: Allahu taala surenin başında zinanın hükümlerini be*yan ederken söze kadınlarla, hırsızlıkla ilgili hükümleri bildiren âyetlerde de erkeklerle başlamıştır Bunun hikmeti şudur: Kadının zinası daha çir*kin ve sonuçları bakımından daha kötüdür Zira kocasının iffetini kirlet*tiği gibi neslin bozulmasına da sebeb olmaktadır Aile fertlerini lekelemek*tedir Gebe kalması halinde de fişlediği suçu herkese alenen göstermiş ol*maktadır Bu bakımdan kadının zina etmesi erkeğin zinasından daha çir*kindir Hırsızlık ise umumiyetle erkekler tarafından işlenen bir günahtır İşte bu sebeble zinada önce kadınlar, hırsızlıkta da önce erkekler zikre*dilmiştir


Üçüncü incelik: Âyette zina edenlerin cezasında doğrudan «vurmak» fiili değit, «cilde vurmak» fiili kullanılmıştır Bundan maksat, sucu işleye*nin acı çekmesini temin etmektir Zan i veya zaniye acı çekmeli ki bu ona bir ders olsun ve bir daha işlemesin Başkaları da uygulanan cezadan ibret alsınlar Alimler, zina eden bekar erkeğin yalnız donu kalana kadar soyulmasını, kadının ise vücut hatlarını belli etmeyen tek bir elbise ile bırakılmasının gerektiğini söylerler Bunun sebebi ceza olarak vurulan sopaların çıplak vücudu incitmesi, dolayısıyla hem suçlunun hem de sey*redenlerin ibret alarak böyle kötü bir fitle teşebbüs etmemelerinin temin edilmesidir


Dördüncü incelik: Kurtubî şöyle der: «Yalnız «zani» kelimesi kafi gelirken «zina eden kadın» ve «zina eden erkek» tabirlerinin beraberce kullanılması, cezanın yalnız erkeğe veya yalnız kadına olduğunun sonıl-maması içindir» [6]


Beşinci incelik: «Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız» ifa*desinden maksat, müminlerin hamiyet ve izzeti nefislerini tahrik ederek hükümlerin kamil bir şekilde infaz edilmesine çalışmalarını temin etmektir Yoksa, zaten Kur'an-ı kerimin muhatabı müminlerdir


Allchu taala islâmın başlangıcında zinanın cezasını «Kadınlarınızdan fuhşu irtikab edenlere karşı oranızdan dört şahit getirin Eğer şehadet ederlerse —onları ölüm alıp götürünceye, yahut Allah onlara bir yol oçın-caya kadar— kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilattan men edin) Sizlerden fuhşu irtikap edenlerin her ikisini de eziyete koşun Eğer tövbe edip (nefislerini) ıslah ederlerse artık onlar(a eziyet)den vazgeçin Çünkü Allah tövbeleri en çok kabul eden, encok esirgeyendir» (Nisa: 15-16) âyet*lerinde beyan buyurmuştur Görülüyor ki zina eden bir kadın, oturduğu ev*de hapsedilerek ölünceye kadar dışarı çıkmasına müsade edilmiyor Er*keğin cezası ise aşağılanmaktır Ona iş verilmez, adam yerine konulmaz ve onunla alış veriş yapılmazdı


Daha sonra bu âyet mevzumuz âyetle neshedilmiştir


Görülüyor ki islâmın başlangıcında ^zinanın cezası had değildi Çün*kü «Kadınlarınızdan fuhşu irtikab edenlere karşı oranızdan dört şahit ge*tirin Eğer şehadet ederlerse —onları ölüm alıp götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar— kendilerini evlerde alıkoyun» âyetinin de işaret ettiği gibi fuhşun cezası tazirdi Sonra bu tazir cezası en şedid bir ceza ile değiştirilerek bekarlara yüz değnek, evlilere ise recm (taşla*narak öldürülme) emredildi


Ubâde bin Sâmid'den şöyle rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav) şöyle buyurdu: «Hükümleri benden alınız Allah zina edenlere bir nizam vazetti: Zina eden bekarlara yüz sopa ve bir sene sürgün, zina eden evlilere ise yüz sopa ve recm» [7]




İkinci Hüküm: Bekar Ve Evlilerin Zina Cezaları Nelerdir?



İslâm kanunları zina suçunda bekarlar ile evlilerin arasında bir ayrım yaparak zina yapan bekarlara yüz sopa vurulmasını, evlilere ise daha ağır bir ceza, ölünceye kadar taşlanılmalarını emretmiştir Zira evlilikten sonra zina etmek islâm nazarında bekarların zinasına göre daha çirkin ve ağır bir suçtur Çünkü evli beşerî arzusunu tatmin için meşru bir yola sahipken gayri meşru bir yola tevessül ederek başkasının nesebini bozduğu için ce*zası daha şiddetlidir


- Sopa cezası kesin bir Kur'ani nassla sabittir Zira Allahu taala, «Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun» buyur*maktadır Bu âyet zina edenlerin evli veya bekar olduklarını belirtmemek-

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #92
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Zina İle İlgili Hükümler



ledir Fakat Ubâde bin Sâmid (ra) 'den de rivayet edilen hadis, evli ile be-«arları birbirinden ayırarak cezalarını tayin etmiştir Zaten Resulullah sav)'ın başta gelen görevlerinden biri de Kur'andaki ahkâm âyetlerini üm*metine layıkı üzere açıklamaktır Nitekim Allahu taala «(Habibim) biz şa*no da Kur'anı indirdik Takl insanlara kendilerine ne indirildiğini açıkça «latasın ve taki onlar da iyice fikirlerini kullansınlar» (Nahl: 44) âyetiyle Resulullah (sav)'ın bu vazifesini açıkça ifade etmiştir


Recm ise, Resulullah (sav)'ın mütevatir hadisleriyle sabittir Çünkü jerek Resulullah (sav)'in fiilî hadislerinde, gerekse kavli hadislerinde ve «habe-l kiram ve tabiinin icması ile de sabittir Bu tevatür öyle bir dere-»ye ulaşmıştır ki, hiçbir şüphe kalmamıştır Resulullah (sav)'ın Muaz ve 3amidiye gibi kimselere recmi uyguladığı tevatüren tesbit edilmiştir On*an sonra da raşid halifeler recml uygulamışlar ve evli zanilerin ceza->nın recm olduğunu ilan etmişlerdir Daha sonra da bütün fakihler her zaman ve yerde recmin Allah (cc)'ın kesin bir kanunu olduğu gibi Resu-uıioh (sav)'ın da uyulması farz olan sünneti olduğunu delilleriyle tesbit Helislerdir Bu hükme günümüze kadar hiokimse muhalefet etmemiştir *ccok İslâmdan sapan hariciler fırkası müstesna Hariciler, recmin meş-•x olmadığını kendilerine göre deliller getirerek iddia ederler Haricilerin zelilleri şunlardır:


1- Recm, şüphesiz cezaların en ağırıdır Şayet meşru olsaydı Kur'-an-ı kerimde zikredilmesi gerekirdi Kur'anda zikredilmemesi onun gayri neşru bir ceza olduğuna delalet eder


2- Cariyenin haddi hür kadının haddinin yarısıdır: «Onlar evlendik*ten sonra bir fuhuş irtikab ettiler mi o vakit üzerlerine hür kadınlar üze*rindeki cezanın yansı» (Nisa: 25) Recm ise ikiye bölünemediğinden hür bir kadına uygulanması da sahih olamaz


3- «Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer değnek «urun» âyetinin hükmü umumilik ifade eder Hiçbir delil olmaksızın bun-lan evlilere recm cezası ve başka bazı hükümler çıkarmak Kur'anın za-- /ine muhaliftir


Haricilerin delilleri, yalnızca kendilerinin Resulullah (sav)'ın en mü-noı görevinin açıklama olduğunu bilmediklerine, Kur'anın esrarına vakıf sınadıklarına ve son derece cahil olduklarına delalet eder


Sünnet ve cemaat ehli haricilerin delillerini çok kesin delillerle red-aaoerek İslama İftira atanları dilsiz hale getirmiştir Şimdi sünnet ehlinin »iiıerinl özetleyerek nakledelim:


1- Recmin Kur'an-ı kerimde zlkredilmeyişi onun gayri meşru oldu*ğuna delalet etmez Çünkü birçok şer'i hüküm Kur'an-ı kerimde zikredil-memlştir Bunları kendisine uymamız farz olan Resulullah (sav) açıkla*mıştır Nitekim Allahu taala, «Peygamber size ne verdiyse onu alın, size nt yasak ettiyse ondan da sakının» (Hasr: 7) buyurmaktadır Bu âyetten biliniyor ki Resulullah (sav) bize Allah (cc)'ın emirlerini tebliğ edicidir Onun her getirdiği de mutlaka herşeyl hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan Allahu taalanın yüce vahyi İledir Zira Allahu taala «Kendi nevasından söylemez o O, kendisine (AUahtan) lika edllegelen bir vahiy*din başkası değildir» (Necm: 3-4) buyurmaktadır, öyleyse Resulullah (sav)'in uyguladığı recm cezası nasıl olurda gayri meşru olur? Onun yap*tıkları ve söyledikleri yukarıdaki âyetlerde de ifade edildiği gibi kendi ne*vasından değil, Allah (cc)'ın ilka ettiği vahiy iledir Vahiy ile olan birşeyse meşrudur


Hariciler Resulullah (sav)'ın en mühim vazifesinin beyan olduğunu bilmiyor olmalılar Allahu taala, «(Hablbbn) biz sana da Kur'anı indirdik Takl insanlara kendilerine ne İndirildiğini açıkça anlatasın ve takı onlar da iyice fikirlerini kullansınlar» (Nahl: 44) âyetinde Resulullah (sav)'ın en mü*him vazifelerinden birinin beyan (açıklama) olduğunu ifade etmiştir Ubâ-de bin Sâmid (ra)'den rivayet edilen «Hükümleri benden alınız Allah zina edenlere bir nizam vazetti: Zina eden bekarlara yüz sopa ve bir sene sür*gün, zina eden evlilere ise yüz sopa ve recm» hadisi âyetin de bildirdiği gibi Resuluflah (sav)'ın mühim görevi olan bir beyanı, açıklamasıdır, öy*leyse bu hadis zina eden evlilerin recmedilmesi hükmüne kesin bir nas-tır Zaten Resulullah (sav) da kendisinin her açıkladığının otururken emir ve yasaklarımız kendilerine bildirilince, «Biz onu bilmeyiz Çünkü biz Kur'-anda bulduğumuz hükmü alır, bulamadığımızı almayız» diyecekdir Ha*beriniz olsun Kur'anla birlikte bana Kur'anın ihtiva ettiği hükümler kadar hüküm verilmiştir» [8]


Bu âyet ve hadisler açıkça gösteriyor ki, Resulullah (sav)'ın yaptığı ve söylediği herşey yine Allah (cc)'ın vazettiği teshindendir Bu hüküm*lere uymak da kesin olarak farzdır


2- «Onlar (cariyeler) evlendikten sonra bir fuhuş irtikab ettllermi o vakit üzerlerim kür kadınlar üzerindeki cezanın yansı» (Nisa: 25) âyeti, haricilerin «recm meşru değildir» iddialarına delil olamaz Âyet, buradaki cezanın recm değil sopa olduğuna delalet eder Zira âyette bir yarılama »erdir ve şüphesiz Allah (cc) recmin ikiye bölünmeyeceğini bilir Bir in*sanı yarı öldürmek mümkün değildir Öyleyse aklı selim sahipleri âyetteki =azonın recm değil, sopa olduğunu anlarlar Âyetteki «hür kadınlar» tabiri ♦*« kadınları değil bekarları ifade etmektedir


Hür ve bekar bir kadına zina ettiği takdirde yüz sopa cezası verilirken c»tı bir cariyeye zina cezası olarak elli sopa verilir Cariyelere uygulanan lezonın hürlere nisbetle hafif oluşundaki hikmet, zinanın hür kadında da*na çirkin olmasıdır Hür kadın herzaman evinde olduğu için fuhşa yolaçan ıerteden daha uzak ve emniyettedir Cariye ise herzaman dışarıda bulun*uru için fuhşa sebeb olan kötülüklerden korunması cok güç ve hür olma*sı» için fitneye mukavemet gücü daha zayıftır Bundan dolayı Allahu taala =2rtyelere merhamet ederek cezalarını hafifletmiştir


3- Haricilerin iddialarına göre âyetteki «Zina eden kadınla zina «dan erkekten her birine yüzer değnek vurun» hükmü umumu İfade eder 3l hükmü yalnız bekarlara tahsis ederek evlileri istisna etmek Kur'ana muhalefettir Bu iddia cahilce bir İddiadır Çünkü Kur'andaki birçok hüküm «umu ifade ettiği halde Resulullah (sav)'ın sünneti bu hükümlerden ba-ncnnı istisna etmiştir Mesela «Erkek hırsızla kadın hırsızın —o Irtikab «ederine bir karşılık ve ceza ve Allahtan (insanlara) ibret verici bir uku-Mt olmak üzere— ellerini kesin» (Maide: 38) âyetinin hükmü bütün hır-szfarı içine alan bir umumilik ifade eder Hatta çalınan şey çok küçük de asa hüküm değişmez Haricilerin iddialarına göre çalınan şey bir iğne bile nsc hırsızın ellerinin kesilmesi lazım gelir Halbuki Resulullah (sav), u-Trumllik ifade eden bu hükmü, çalınan malın en az bir altın liranın dörtte sn veya on dirhem gümüş veya karşılığı değerinde olması gerektiğini n&tdamıştır Bundan daha az değerdeki malın çalınması halini Resulullah sav) bu âyetin hükmünden istisna ederek bunun cezasını hakimin ictlha-ana bırakmıştır


Yine, Allahu taala «Sizi emziren (süt) analarınız, süt hemşireleri*ne (le evlenmeniz) size haram edildi» (Nisa: 23) âyetinde yalnız süt an-ıe ile süt kızkardeşln haram olduğunu beyan etmektedir Resulullah (sav) 3a neseb bakımından insana haram olan yakınların süt münasebeti ile -neydana gelen benzerleriyle evlenmenin de haram olduğunu, yani süt Tdanın, süt teyzenin, süt kızının vbnln de haram olduğunu bildirmiştir Eğer haricilerin iddiaları doğru olsaydı bunlarla evlenmenin haram kılınışı « jr"ano muhalif olurdu


Kur'an iki kız kardeşin bir erkekle aynı anda evlenmelerini yasaklar-«en bir kızla halasının veya teyzesinin aynı zamanda bir erkekle evlenmesini de Resulullah (sav) haram kılmıştır Eğer haricilerin iddiaları doğru olsaydı bunların haram kılınışı da Kur'ana muhalif olurdu


Görülüyor ki haricilerin bu iddiaları açık cehaletin ifadesidir Akıllı bir müslümanın böyle bir iddiada bulunması mümkün değildir


Alusî, Ruhu'l-Meanî isimli tefsirinde şöyle der: «Sahabe, tabiin ve ümmetin alimleri evli bir zaninin cezasının recm olduğunda icma etmişler*dir Haricilerin bunu inkar etmeleri batıldır Haricilerin sahabelerin icmaı-nın delil olduğunu inkar etmeleri de bir cehl-i mürekkebtir Eğer onlar Re*sulullah (sav)'ın zani ve zaniyeleri recm ettiğini inkar ederlerse —ki onlar haber-i vahidi delil kabul etmezler— bu iddiaları mevzunun dışında kalır Zira Resulullah (sav)'ın recml uyguladığı mana itibariyle mütevatir olan hadislerle tesblt edilmiştir Hariciler de diğer sünnet ehli müslümanlar gibi mana bakımından mütevatir olan hadislerle amel etmenin, lafız İtibariyle mütevatir olan hadisler gibi vacib olduğunu kabul etmişlerdir Sahabe ve müslümanlardan ayrılmaları onları cehalet karanlıklarına düşürmüştür Onun için hariciler Halife Ömer bin Abdülaziz (ra)'e, recm uyguladığında, «Bunu neden yaptırıyorsun, çünkü Kur'anda recm yoktur» dediler Ömer bin Abdülaziz (ra) onlara, «Peki siz namazın rekat sayıları ile zekatın ni-sab ölçülerini nereden çıkarıyorsunuz?» diye sordu Hariciler «Resulullah (sav)'ın fiili hadislerinden öğreniyoruz» dediler Bunun üzerine Halife, «Recm de Resulullah (sav)'in fiili hadislerlyle sabittir» diyerek onları sus*turdu» [9]




Üçüncü Hüküm: Recm İle Sopa Bir Arado Uygulanır Mı?



Zahiriler, evli olan zaniye recm ile birlikte sopa da vurulur demektedir*ler Zahirilerin bu görüşü, imam Hanbel (ra)'in de önceleri kabul ettiği bir görüştür


Cumhur, evli zaninin cezasının yalnız recm olduğu görüşündedir Sa-habi ve tabiinin Icmaı da böyledir İmam Hanbel de sonunda eski görü*şünden dönerek cumhurun görüşüne aynen uymuştur


Zahirilerin delilleri:


1- «Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun» âyeti bütün zanlleri şamil ve umumidir Resulullah (sav)'ın sünne*ti, evli zanilere recml getirmiştir Bu recm sopaya ilave edilir


3- Hz Ali, Şurahe isimli kadını zina vakasından dolayı önce so-jdatmış, sonra da recmettirmiştir Recimden sonra da, «Allanın kitabı ie amel ederek sopa ile, Resulullah (ra)'ın sünneti ile amel ederek de ıscnn ile cezalandırdım» demiştir


Cumhurun delilleri:


Cumhurun recm ile sopanın bir arada uygulanamayacağına dair blr-xk delili vardır Bunları özetle aktarıyoruz:


1- Buharî, Müslim ve Tirmizî'de rivayet edilen, «Resulullah (sav)'-ııi »anına birbirinden davacı iki adam geldi Bunlardan biri kalkarak, «Ya =esulullah, Allah aşkına aramızda Allah (cc)'ın kitabına göre hüküm ver» mal Bunun üzerine kendisinden daha anlayışlı olan hasmı şöyle dedi: «E-«« ya Resulullah! Allanın kitabına göre aramızda hüküm ver ve bana mü-sooe buyur da konuşayım Oğlum bu adamın çırağı idi Onun karısı ile an işledi Oğlumun cezasının recm olduğunu bildirdiler Ben de onun ew yüz koyun ile bir hizmetçi fidye verdim Bilahere ilim erbabından bazı «ster oğlumun cezasının yüz kırbaç ve sürgün olduğunu ve recmin yalnız sı odamın karısına lazım geldiğini söylediler» Resulullah (sav) şöyle bu-»nrdu: «Nefsim kudret elinde olan Allaha hakkı için hiç şüpheniz olmasın


* aranızda Allanın kitabına göre hüküm vereceğim Yüz koyun ve hiz-neıcçı sana iade edilecektir Oğlunun cezası da yüz kamçı ve bir sene aj-gûndür Ya Uneysl Bu adamın karısına git ve şayet itiraf ederse onu ısanet «Üneys kadının yanına gitti ve itirar etmesi üzerine onu recmetti» racası Cumhur Resulullahın bu fiili ve kavlî hadisi ile recm ile sopanın •ar arada uygulanamayacağına hükmederler Eğer ikisi beraber uygulan-»fdı Resulullah (sav) önce sopa vurdurtur, sonra recmettirlrdl


2- Resulullah (sav) zamanında recm birkaç defa uygulanmıştır Bunlardan belli başlı olanı Maız İle Gamidiye'nin recmtdir Hiçkimse Re-aıriulah (sav)'in recm ile sopayı bir arada uyguladığını rivayet etmemiş-ır Buna göre 'Resulullah (sav)'ın gerek fiili ve gerekse kavli hadisleri e kati olarak evli bir zanlnln cezasının yalnız recm olduğu ortaya çık*maktadır


Akli delil Cumhura göre sopadan maksat, bu çirkin fiilin önlenmesi


* suçluların aynı fiili bir daha işlememeleri için terbiye edilmesidir Recm itükmedildiği zaman sopaya gerek kalmamaktadır Çünkü sopanın mak*asa kötü fiilin önüne geçmektir Recm ise böyle bir fiili imkânsız hale jBürmektedir Evli bir zaninin ölünceye kadar taşlanması en önleyici bir tedbirdir Nasıl boy abdesti alan bir kimse aynı zamanda normal abdest de almış oluyorsa recm de sopanın gayesini tahakkuk ettirmektedir


Zahirilerin istlnad ettikleri Ubâde bin Sârnid (ra)'den rivayet edilen hadisin hükmü ve metni Resulullah (sav)'ın fiili ve kavli hadisleriyle nes-hedilmiştir Çünkü Resulullah (sav) yalnız recmetmiştir Zahirilerin âyet*ten anladıkları manada bir umumilik ise kabul edilemez Zira âyetin hük*mü cumhurun dediği gibi yalnız bekarlara aittir Eğer umumu ifade etsey*di köle ve cariyeler de zina ettikleri takdirde hürler gibi yüz sopa ile ceza*landırılırlardı Halbuki köle ve cariyelerin cezaları yüz değil elli sopadır Cariyeler hakkında varld olan hüküm âyetin umumu ifade ettiği iddiasını reddeder


Hz Ali'nin Şurahe adlı kadına yaptığı uygulama da onlar için delil olamaz Zira Hz Ali bu uygulamayı aynı anda değil ayrı zamanlarda yap*mıştır Şöyle olmuştur: Evvela ona bekar olduğu haber verilince onu sopa*latmış, sonra evli olduğunu öğrenince recmetmiştir Zira rivayetlerden an*laşıldığına göre sopayı perşembe günü, recml de cuma günü yapmıştır Hz Ali'nin bu uygulaması Cablr'in rivayet ettiği, «Resulullah bir zaniyj so-palatmıştı Sonra onun evli olduğu haber verilince recmedllmesini emret*ti» hadisiyle benzerlik İçindedir


Naklettiğimiz deliller karşılaştırıldığında cumhurun delillerinin kuvvet*li, zahirilerin delillerinin ise zayıf olduğu görülmektedir




Dördüncü Hüküm: Bekar Zanl Sürgün Edilir Mi?



Imam-ı Azam (ra)'a göre zina eden bekarların cezası yalnız yüz sopa*dır, ayrıca sürgün cezası verilemez Sürgün cezası İmamın elindedir, di*lerse verir, dilemezse vermez


Cumhura (imam Malik, Hanbel ve Şafii) göre bekar zaninin cezası yüz sopa ve bir sene sürgündür


Hanefllerln delilleri:


1- İmam-ı Azam (ra) Ebu Hanife (ra) «Zina eden kadınla zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun» âyetinin zahirini delil alarak be*kar zaninin cezasının yalnızca yüz sopa olduğuna hükmetmiştir Zira âyet hükmü beyan ederken yalnız «yüz değnek vurun» demiştir Eğer sürgün meşru olsa idi kitabın hükmünü neshetmiş olurdu Sürgün hakkındaki haber-i vahid de kitabın hükmünü neshedecek kuvvette değildir Şayet sür*gün sopa ile beraber tek bir hüküm olsaydı Resulullah (sav)'ın sahabilere

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #93
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




zina ile İlgili hükümleb


aeyan etmesi gerekirdi Çünkü sahabiler âyeti dinlerken cezanın yalnız •«od olduğuna rttkad etmemeleri için bu şarttı Eğer böyle birşey olsaydı todis de âyetin bize nakli gibi mütevatlr ve meşhur olurdu Böyle bir haber gelmediğine göre bekarlar için zinanın cezası yalnız yüz sopadır Sürgün s« zinanın cezası değildir


2- Hanefiler «Cariyenin zina ettiği kesin olarak ortaya çıkınca ona zeza olarak sopa vurulsun Ayrıca eziyet edilmesin Dördüncü defa zina «derse efendisi tarafından bir ip fiyatına dahi olsa satılsın» hadisini delil alarak sopanın haddin tamamı olduğuna hükmederler Şayet sürgün ceza-tm tamamlayıcısı olsaydı Resulullah (sav)'ın bunu açıklaması gerekirdi


3- Hz Ali'den rivayet edilen, «İki bekar zina ettikleri takdirde onlara seza olarak sopa vurulur Sürgün edilmezler Zira sürgün edilmeleri on*ar için ıslah değil, fitne olur» sözü de cezanın yalnız sopa olduğunu gös-vmektedir


4- Hz Ömer, içki içtiğinden dolayı Rabl bin Ümeyye'yl Hayber'e sürgün etti O da Hayber'den kaçarak Bizans'a sığındı Bunun üzerine Hz 3mer, «Bundan sonra kimseyi sürgün etmem» demiş ve sözünden zinayı susna etmemiştir Eğer sürgün zinanın cezası olan sopanın tamamlayı-ası olsaydı Hz Ömer'in zina cezasını Istisno etmesi gerekirdi Hz Ömer'in su husustaki görüşünün özeti şudur: Sürgün bir ceza değil bir terbiyedir m imamın içtihadına bağlıdır, imam eğer maslahatı sürgünde görürse sürgün eder, görmezse etmez


Cumhurun delilleri:


1- Ubâde bin Sâmld (ra)'den rivayet edilen «Hükümleri benden alınız Allahu taala zina edenlere bir nizam vazetti: Zina eden bekarlara fûz sopa ve bir sene sürgün, zina eden evlilere yüz sopa ve recm» ha-«si


2- Buharı, Müslim ve Tirmizi'nin rivayet ettikleri hadisde Resulul-«afı (sav)'ın «Yüz koyun ve hizmetçi sana iade edilecektir Oğlunun cezası ğo yüz kamçı ve bir sene sürgündür Ya Üneys, bu adamın karısına git ve »yet itiraf ederse onu recmet» buyurmasıdır Görülüyor ki Resulullah sav), yüz sopadan sonra bir sene de sürgün cezası vermiştir Demek olu*yor ki sürgün cezası bekarın zinasının karşılığında uygulanan sopanın ta*mamlayıcısı olmaktadır


3- Yukarıda zikredilen hadisde «sürgün» kelimesi tekrar edilmiştir Bu tekrar do sürgünün tamamlayıcı bir ceza olduğunu göstermektedir


Âyetin ceza hükmünün a hadi hadislerle artırılmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır Zira sopa cezası nasıl Kur'anla sabitse sürgün cezası da Kur'anın açıklayıcısı olan Resulullah (sav)'ın hadisi ile tesbit edilmiştir


Sürgün cezası kadına da uygulanır mı?


Alimler sürgünün de bir ceza olduğuna hükmetmekle birlikte bu ce*zanın kadınlara da uygulanıp uygulanmayacağında ihtilaf etmişlerdir


İmam Malik (ra) ve İmam Evzaî (ra) sürgün cezasının yalnız erkek*lere uygulanacağı, bu cezanın kadınlara uygulanamayacağı görüşünde*dirler Zira Resulullah (sav) m hadisi de buna delalet etmektedir


İmam Hanbel (ra) ve İmam Şafii (ra)'ye göre ise sürgün cezası hem erkeklere, hem de kadınlara uygulanır Yalnız, kadın sürgün edildiği tak*dirde masrafı kadına ait olmak üzere, bir mahremiyle birlikte gönderilir Bunların delilleri ise hadislerin umumîlik ifade etmesidir Hadislerin İfa-desindeki umumîliğe karşı, kadınları Sürgünden istisna edecek bir kayıt da yoktur İşte Hanbelî ve Şafiilerin meşhur olan görüşleri budur


İbni Kesir bu hususta tefsirinde şunları söyler: «Zina yapan kişi ya hiç evlenmeyen bekar veya sahih bir nikahla evlenen hür akil ve baliğ bir kişidir Şayet zani bekar ise cezası, âyette de beyan edildiği gibi yüz sopadır Ancak cumhurun görüşüne göre bu cezanın üstüne bir sene sür*gün cezası eklenir, imam-ı Azam (ra) ise bu görüşü kabul etmeyerek ce*zanın yalnız sopa olduğunu, sürgün cezasının İse imamın içtihadına bağlı olduğunu söylemiştir Burada cumhurun delili Buharı Müslim ve Tirmizî'-nin rivayet ettiği hadisdir» [10]


Şeyh Sais de Âyatü'l-Ahkam adlı tefsirinde şöyle der: «Bu hususta nakledilen hadisleri ve âyetin hükmünü toparlayarak şu sonuca varılabi*lir : Sopa haddin tamamıdır Sürgün ise tazirdir Bekarları sürgün etme*sinde Resulullah (sav)'ın maksadı sürgünün daha önleyici olmasıdır Çün*kü o zamanlar sürgün sopadan daha önleyici ve maslahata uygun görül*müştür O tarihte Araplar İslamı yeni yeni kabul ettiklerinden henüz ca-hiliye adetleri tam silinmiş değildi Nitekim şarap küplerini ve kaplarını da onların o kötü adetlerini kesin olarak terketmelerine daha uygun ol*duğu için parçalatmıştır» [11]




Beşinci Hüküm: Evli Bir Zımmînin Zina Cezası Nadir?



Alimler evli bir zımmînin zina cezası hakkında ihtilaf etmişlerdir Hanelilere göre onun cezası yalnız yüz sopadır Şafiilere göre ise onun cezası recmdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #94
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Hanefilerin delilleri:


1- İbni Ömer (ra)'in rivayet ettiği «Allah (cc)'a şirk koşan muhsan aeğildir» hadisidir Hanefiiere göre bu hadis müşriklerin recm edilemeye*ceğine delalet eder Çünkü müşrikler «muhsan» sayılmamaktadır Gerçi =«esulullah (sav)'ın iki yahudiyi recmettiği rivayet edilmiştir fakat Resulullah (sav) onları Kur'an hükümlerine göre değil Tevrat hükümlerine göre recmettirmiştir


2- Müslümanlar hakkında Allah (cc)'ın nimeti çoktur Öyleyse müs-uroanın cezası da müşriklerden daha ağır olmalıdır Bu yüzden müslü-TTonların cezası, aralarında yaşayan zimmîlerin cezasından daha ağırdır Zira Allahu teala müminlerin anneleri olan Resulullah (sav)'ın zevceleri -cskında, «Ey peygamber zevceleri, içinizden kim açık bir terbiyesizlik •derse onun azabı iki kat arttırılır» (Ahzab: 30) buyurmuştur Âyetteki «ki kat arttırılır» ifadesi yalnız onlara mahsustur Çünkü Allah (cc) en sûyük nimeti onlara vermiştir, onları Resulullah (sav)'a zevce kılmıştır 5u âyetten anlaşılıyor ki kullar üzerinde Allah (cc)'ın nimetleri büyüdük*le isyanlarına karşılık cezaları da ağırlaşmaktadır


3- Zina iftirasında iftira edilen şahsın müslüman olması gerektiği crra ile sabittir Şayet iftira edilen müslüman değilse müfteriye tazir uy*gulanmaz (Gelecek derste bu hususta tafsilat verilecektir) öyleyse recm tususunda da zımmînin cezası, müslüman olmadığı için daha hafif bir ;eza olan sopadır


Hanbelî ve Şafiilerin delilleri:


1- «Müşrik ve kafirler cizyeyi kabul ettikleri zaman müslümanlorın sütün haklarına sahip olurlar, işledikleri suçlara karşılık da müslüman-ara uygulanan cezaların aynısı uygulanır» hadisinin umumi manasına göre evli bir müslüman zina ettiğinde nasıl recmediliyorsa, evli bir zımmf x zina ettiğinde aynı şekilde recmedilir


2- Buhari ve Müslim'in İbni Ömer (ra)'den rivayet ettikleri «Yahu-mee içlerinden evli oldukları halde zina eden bir kadınla bir erkeği Re-sJuliah (sav)'a getirdiler Resulullah (sav) onlara, «Kitabınız olan Tevrafta bunların hükmü nedir?» diye sordu «Biz onların yüzlerini siyaha boyar, halk içinde rüsvay ederiz» dediler Resululloh (sav), «Siz yalan söylediniz Tevrat'ta evli olan zaniler için recm hükmü mevcuttur Şayet doğruysanız Tevrat'ı getirip okuyun» dedi Onlar da Tevrat'ı bilen bir ki*şiyi getirterek okuttular Okuyan kimse Tevrat'ın bir yerini eliyle kapata*rak okumadı Sahabilerden birisi, «Orayı niçin kapattın, kaldır bakalım orada ne var?» deyince elini kaldırdı ve Resulullah (sav)'a dönerek, «Ya Muhammed, bizim kitabımızda recm hükmü var ama biz onu ketmedlp uy*gulamıyoruz» dedi Resulullah (sav) zanilerin recmedilmesini emretti Za*niler de recmedildi Kendileri de recme bizzat katıldı» hadisidir


Bera bin Âzib'ten şöyle rivayet edilir: «Resulullah (sav)'ın yanından yüzü siyaha boyanmış bir yahudi geçti Resulullah yahudileri çağırarak, «Zina suçunun cezası bu mudur?» dedi «Evet» dediler Resulullah (sav) onların alimlerinden birini çağırarak, «Musa'ya Tevrat'ı indiren Allah (cc) adına yemin ederek Tevrat'taki cezanın bu olup olmadığını söyle» dedi Yahudi alimi «Hayır, böyle değildir Eğer bana yemin ettirmeseydln di*nimizde zina cezasının recm olduğunu haber vermezdim Şu var ki, zina eşrafımız arasında yaygın bir hale geldi Eşraftan birisi zina yaptımı ona ceza uygulamıyorduk Ancak fakir ve zayıf bir kimse zina yapınca recme-diliyordu Sonra kendi aramızda, «Toplanalım, bir ceza vazedelim ki onu hem halka, hem de asillere uygulayalım» dedik Sonunda recmi kaldıra*rak bunun yerine sopa haddini ve yüzü siyaha boyamayı koyduk» dedi Bunun üzerine Resulullah (sav), «Ya Rabbi ben senin dinini, terkedenler hakkında yeniden canlandıran ve yeniden uygulayanım» buyurdu Sonra gördüğü yüzü boyalı ve sopalanmış yahudiyl çağırtarak recmettirdi Bunun üzerine, «Ey Peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla «İnan*dık» diyen (münafık)larla yahudilerden o küfür içinde (alabildiğine) koşu*şanlar seni mahzun etmesin Onlar durmadan yalan dinleyen, senin huzu*runa gelmeyen diğer bir kavim hesabına casusluk eden (kimse)lerdir Ke*limeleri (Allah tarafından) yerlerine konulduktan sonra (tutup) bir tarafa atarlar onlar «Eğer size şu (fetva) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekten) çekinin» derler» (Maide: 41) âyeti nazil oldu [12]


Resulullah (sav), eğer bu iki yahudiyl kendi şeriati olan İslamlo rec*mettirdi ise mesele açıktır Şayet Tevrat'ın hükmü üzere recmetti ise yine Resulullah (sav)'ın onu icra etmesi teşrii bir sünnet olmaktadır


3- Şafii ve Hanbelilere göre kafirin zina etmesi de müslümanın zi*na etmesi gibi önleyici ağır bir cezanın uygulanmasını icabettirir Şayet zımmîlere bu ceza uygulanmazsa aralarında zina yaygınlaşır ve dolayısıy*la çok az bile olsa müslümanlar arasında da yayılabilir


4- Şafii ve Hanbeliler İbni Ömer (ra)'den rivayet edilen, «Allah (cc)'a şirk koşan muhsin değildir» hadisini tevil ederek «Buradaki «muh-sin değildir» ifadesinden maksat, müşrik veya müşrikeye zina iftirası atı*lırsa müfteriye tazir uygulanmaz demektir» derler Hanefilerin iftira had*dine kıyas ederek «Mademki bir zımmîye zina iftirası atan cezalandırıl*maz, öyleyse zina eden zımmî de recmedilemez» şeklindeki görüşlerini de «iftira edene vazolunan tazirin gayesi iftira edilenin haysiyet ve şe*refini korumaktır Kafir ise küfründen dolayı islam nazarında zaten şeref ve haysiyet sahibi değildir Yani onun şeref ve haysiyetini korumak için tazire gerek yoktur» şeklinde reddederler


Bize göre Hanbelî ve Şafiilerin görüşleri delillerinin kuvveti bakımın*dan tercihe daha şayandır Zira Resulullah (sav)'ın yahudileri recmetmesi, bu görüşü tercih için en önemli delildir




Altıncı Hüküm: Cezaları Kim Uygulatır?



«Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer değnek vu*run» âyetinin zahiri hitabın ulülemre olduğuna delalet eder Zira uygu*lamayı onların yapması hem kötülükleri ortadan kaldırır, hem de ıslah ba*kımından cemiyetin selametini gerektiren maslahattandır Amme masla*hatlarını ilgilendiren bütün davaların halli de ulülemre aittir


Alimler hürlere uygulanacak cezaların ulülemr tarafından tatbikinde ittifak etmişlerdir Hükümlerin kölelere uygulanması konusunda ise ihtilaf edilmiştir


Maliki, Hanbeli ve Şafiilere göre zinada, içkide ve iftirada had ve ta-zirler kölelerin efendileri tarafından uyguiumr Hırsızlıâın cezası ise ima*ma aittir


Hanefilere göre bütün had ve tazlrlerin tatbiki imama aittir Kölenin efendisi ancak İmamın İzni ila had veya taziı uygulayabilir


Cumhurun delilleri:


Cumhur, hadisleri ve sahabilerin uygulamalarını delil gösterirler Bun-cn özetle aktarıyoruz:


1- Ebu Hureyre (ra)'nin rivayet ettiği, «Birinizin cariyesi zina ettiği zaman efendisi ona had vursun ve acımasın Sonre dördüncü defa yine zina ederse onu kıl bir ip karşılığı bile olsa satsın» [13] hadisi Cumhura göre kölenin efendisine haddi uygulaması için izin vermiştir


2- Hz Ali'nin rivayet ettiği «Malik olduğunuz cariye ve kölelerinize ister evli, ister bekar olsun hadleri uygulayın» hadisi [14]


3- İbni Ömer (ra)'den şöyle rivayet edilmiştir: Ibnj Ömer (ra), bazı cariyelerinin ayak ve baldırlarına vurarak had uyguluyordu Oğlu Salim, «Baba, Allah (cc)'ın, «Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara Allanın dinini (tatbik) hususunda acıyacağınız tutmasın» (Nur: 2) âyeti nerede kaldı?» dedi İbni Ömer (ra) «Oğul görüyorsun ki ben onlara şef*kat göstermiyorum Şüphesiz Allahu taala bana öldürmemi de emretme-miştir» dedi [15]


İbni Ömer (ra) ne İmam, ne vali, ne de vali vekilidir Halbuki cariye*lerinin cezalarını bizzat uygulamaktadır Bu, haddin köle ve cariyelerin efendisi tarafından uygulanacağına delalet eder


Hanefiterin delilleri:


1- Hanefiler «Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yü*zer değnek vurun» âyetinin zahirini delil alarak hürlerle köleler arasında bir fark olmadığını, her iki halde de cezanın İmam tarafından uygulan*ması gerektiğine hükmederler Zira âyet zina eden her kadın ve erkeğin haddi hususunda yalnız imamları muhatab almaktadır Âyette hür ile kö*leyi birbirinden ayıracak herhangi bir işaret de yoktur, öyleyse hür ve kölelere tatbik edilecek hadlerde yalnız imamlar yetkilidir, halkın bir yet*kisi yoktur


2- Hanefilere göre cumhurun delil aldıkları Hz Ali'den rivayet edi*len «Malik olduğunuz cariye ve kölelerinize ister evli, ister bekar olsun hadleri uygulayın» hadisi, efendilerin hadleri bizzat uygulamalarını değil, köle ve cariyeleri zina sucunu işledikleri vakit durumu hakimlere bildire*rek haddin tatbik edilmesini sağlamalarını ifade etmektedir


3- İbni Ömer (ra)'in cariyelerine had uyguladığına dair haber eğer sahihse bu onun şahsî görüşü olarak kabul edilir Şahsi görüş nass ol*madığına göre âyetteki umumi ifadenin bildirdiği uygulamaya istinai bir hal getirmiş olmaz


Bize göre cumhurun görüşü rivayet edilen hadisler ve sohabe-i kira-~<n bazılarından haddi uygulama konusundaki nakiller sebebiyle tercihe saha şayandır En doğrusunu Allah (cc) bilir




Yedinci Hüküm: Sopanın Şiddet Derecesi Ve Vuruş Şekli Nasıl Olmalı*dır?



Alimler, «Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara Allanın dinini (tatbik) hususunda acıyacağınız tutmasın» âyetine dayanarak ce*zanın hafifletilmesi, kaldırılması veya sopa sayısının azaltılması ve dar-btn hafifletilmesinin caiz olmadığına hükmetmişlerdir Zira cezalar işle*nen sucu ortadan kaldırmak ve suçluyu terbiye etmek için vazedilmiştir Bu yüzden ceza hafifletilirse maksada ulaşılmaz


Kurtubî: «İnfaz edilecek darbın (vuruş) mutlaka incitici olması, fakat yaralayıcı ve kesici olmaması gerekir Hz Ömer, bekar bir zanlye had tatbik edilirken, «Sopayı vururken bütün azaların hakkını ver ve kolunu fazla —koltuk altın görünecek kadar— kaldırma» demiştir Rivayete gö*re Hz Ömer, içki sucuyla yanına getirilen birine, «Seni ceza konusunda hiç merhameti olmayan birine göndereceğim» diyerek onu Mu'te bin Es-ved'e gönderdi Had uygulanırken de yanlarına gitti Sopanın çok şiddetli vurulduğunu görünce, «Sen had uygulamıyor, adamı öldürüyorsun Şim*diye kadar kaç sopa vurdun?» dedi Altmış sopa vurulduğu cevabını alın*ca, «Bu şiddetteki yirmi sopa kırk sopa demektir Artık had tamamlan*mıştır» dedi» [16]


Uygun olan vuruşların mutedil olmasıdır Zira darbdan maksat vücu*du yaralamak veya öldürmek değildir, yalnızca incitmektir Nitekim bu husus İbni Ömer'in tatbikinde de görülmektedir


Zina, içki ve iftira haddindeki darblar aynı şiddette mi olur?


Fakihler, hangi haddeki vuruşun daha şiddetli olacağında ihtilaf et*mişlerdir


Hanefiler zina haddindeki vuruşun içki haddindekinden daha şiddetli, teki haddindeki vuruşun da iftira cezasındaki vuruştan daha şiddetli ol*ması lazım geldiği görüşündedirler


Maliki ve Şafiilere göre bütün hadlerdeki vuruşlar eşit şiddette ol*malıdır Vuruşlar ne öldürücü, yaralayıcı, ne de incitmeyecek kadar hafif olmalıdır


İmam Sevri (ra) de zina cezasındaki vuruşun iftira cezasından, iftira cezasındaki vuruşun da içki cezasındaki vuruştan daha şiddetli olması gerektiği görüşündedir


Hanefllerin delili:


Hanefilerin delili, Hz Ömer'in uygulamasıdır Hz Ömer, tazir haddin*de zina vuruşunu içkiden, içki cezasındaki vuruşu da iftira cezasındaki vuruştan daha şiddetli olarak vurdurmuştur


Maliki ve Şafiilerin delili:


Cezaların ölçü ve derecesini tesbit sâri olan Allah (cc)'a aittir Bu hususta içtihada yer yoktur Cezaların vuruşları ile ilgili olarak ne kitap*tan ne de Resulullah (sav)'dan hiçbir haber varid olmamıştır Bu sebeble bütün cezalardaki vuruşlar aynı şiddette olmalıdır


İmam Sevri'nin delili:


Zina haddindeki sopa sayısı daha çok olduğu için vuruş şiddetinin de daha ağır olması lazımdır İftira ve içki cezalarında sopa sayısı daha az olduğuna göre şiddeti de daha az olmalıdır


Cessas Hanefilerin görüşünü teyid etmiştir Çünkü âyetteki, «Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara Allahın dinini (tatbik) hu*susunda acıyacağınız tutmasın» ifadesi, zina cezasındaki vuruşun içki ve iftira cezalarındaki vuruştan daha şiddetli olması gerektiğine delalet eder İçki içen adamın cezası, Resulullah (sav) zamanında hurma dalı ile olurdu Zina cezasındaki vuruşlar ise yalnız sopa ile yapılırdı Bu da işa*ret ediyor ki, içki cezasındaki vuruşlar, zina cezasındakj vuruşlardan da*ha hafif olmalıdır İftira cezasındaki vuruşun daha hafif olması ise müf*teri durumuna düşen adamın sözünün doğru olması ihtimalini taşımasın-dandır Diğer yandan müfteri, ağır bir ceza olan şehadet hakkının elinden alınması gibi bir cezaya da uğramaktadır Bu sebeble vuruşların daha ha*fif tutulması icabeder


Kurtubî: «Zina ve iftiradaki sopa sayıları âyetle tesbit edilmiştir İçki cezasındaki sopa sayısı ise sahabilerin icmaı ile sabittir Çünkü Hz Ömer, sahabilerin huzurunda içki içen bir adama seksen sopa vurdurmuş ve uygulamaya hiçbir sahabe itiraz etmemiştir Öyleyse her uç cezadaki so*pa sayılarının artırılması veya azaltılması caiz değildir» [17]


İbnü'l-Arabi: «Bu sayılar ancak halkın bu günahları kendilerine adet -eline getirmedikleri takdirde artırılmaz Şayet bu sayılar üzerinden uy-SuJonan cezalar neticesinde suçlar azalmıyor, artıyorsa hem vuruşlar şid*detlenir, hem de sayıları artar Nitekim Hz Ömer, ramazanda kendisine getirilen bir sarhoşa, daha önce sarhoşlara seksen sopa vurdurduğu hal*ele, yüz sopa vurdurmuştur Sebebi sorulduğunda «Bunun sekseni içki*den, yirmisi de ramazan orucuna saygısızlığından dolayıdır» demiştir Oemekki cezalar suçların artışı ve yaygınlığı ölçüsünde artar ve şiddet*lenir İmam Malik döneminde Medine valisi, bir oğlan çocuğuna sarkın-oitk yapan bir şahsa üçyüz sopa vurdurmuştur İmam Malik hadiseyi duy-3uğu halde uygulamaya karşı çıkmamış, bu tavrıyla da doğru bulduğunu göstermiştir Onlar eğer bugünkü durumu görselerdi herhalde kalb sek--eslnden giderlerdi» [18]




Sekizinci Hüküm: Sopa Hangi Azalara Vurulur?



Alimler cezaların uygulanması sırasında başın, yüzün ve avret yerle--rıin korunması gerektiğinde ittifak etmişlerdir Hatta İbni Atiyye bu hu*susta icma olduğunu rivayet etmiştir Ancak bu üç uzvun dışındaki uzuv-ar hakkında alimler arasında ihtilaf vardır


İbni Cevzi Zadü'l-Mesir isimli eserinde İmam Hanbei (ra)'den nak-en zina haddinde sopa vurulan kişinin yüz, baş ve avret mahalli hariç ner uzvuna vurulması gerektiğini söyler, imam Ebu Hanife (ra)'nln gö--jşû de budur


Yine İbni Cevzî'nin nakline göre İmam Malik (ra), sopanın yalnız sır*ız vurulacağı, diğer uzuvlara vurulmayacağı görüşündedir İmam Şafii'ye gön ise sopa yüz ve tenasül uzuvları hariç her yere vurulabilir [19]


Kurtubî, bu hususta şöyle der: «Alimler başa vurulması hususunda iıtiaf etmişlerdir Cumhura göre başın korunması icabeder imam Ebu tusuf (ra) ise hadde başa da vurulabileceği görüşündedir Zira Hz Ömer, Seütğ ismindeki şahsa had vururken başına da vurmuştur Fakat alimler •<kiz ile tenasül uzuvlarına vurmanın haramlığında ittifak etmişlerdir Zira 3esulullah (sav) «Birisine vurduğunuz zaman yüzüne vurmayınız» [20] bu-*
nuştur»


Hz Ali'den şöyle rivayet edilmiştir: Kendisine getirilen bir suçlunun sopalanması sırasında sopayı vurana, «Her azanın hakkını verecek şekil*de vur Yalnız yüz ve tenasül uzvu hariç» demiştir


Diğer bazı nakillerde Hz Ali'nin Resulullah (sav)'tan, «Had vurduğu*nuz zaman başa ve tenasül uzuvlarına vurmaktan kaçının Diğer azala*rın hakkını da verin» hadisini rivayet ettiği bildirilmiştir


Cumhur, başa vurmanın haram olduğuna, Hz Ali'den rivayet edilen hadise dayanarak hükmetmiştir Çünkü hadisde başa vurmaktan kaçı*nılması hususunda nass vardır Cumhura göre başa vurulan sopa işitme ve görme uzuvlarına tesir ederek körlük ve sağırlığa sebeb olabilir Hatta aklı da ihlal edebilir Bu bakımdan başa vurmaktan kaçınmak icabeder


İmam Şafii (ra) ve Ebu Yusuf (ra), Ebubekir Sıddık Hazretlerinden rivayet edilen, «Hz Ebubeklr'e oğlundan şikayetçi bir adam geldi Hz Ebubekir adamın şikayetini dinledikten sonra «Sen onun başına vur Zi*ra şeytan onun beynindedir» kavline dayanarak başa vurmanın da caiz olduğuna hükmetmişlerdir, ikinci bir dayanakları da Hz Ömer'den yapılan şu rivayettir: Sebiğ bin Hüseyn, Hz Ömer'e alay mahiyetinde, «Tozutup savuran (rüzgar)lar» (Zariyat: 1) âyetinin manasını sorunca ona had vur*du Haddi vururken başına da vurdu


İmam Malik (ra)'in görüşü ise bütün hadlerde yalnız sırta vurulacağı yolundadır Bunun delili ise selef-i salihînin hadlerdeki uygulaması ile Re*sulullah (sav)'ın, kendi karısına zina Isnad eden Hilal bin Ümeyye'ye, «Ya isbat edersin veya sırtına sopa vurulur» [21] demesidir


Hadlerin uygulanmasında uygun olan, suçlunun üzerinde yalnız donu kalana kadar soyulması ve ayakta durdurularak sopalanmasıdır Ancak iftiradan dolayı had vuruluyorsa suçlu soyundurulmaz, yalnız vurulan so*panın etkisini cilde ulaştırmayacak kadar kalın pamuklu ve deri giyecek*leri çıkarılır Suçlu kadın ise, elbiseleri üzerinden çıkarılmaz ve oturduğu yerde sopalanır Bunun delili ise Resulullah (sav)'ın yahudi bir kadınla erkeği recmettirirken erkeği soyunuk ve ayakta, kadını ise giyinik ve otu*rur vaziyette recmettlrmeşidir Bu hadisin ravisi İbni Ömer (ra), «Ben Re*sulullah (sav)'ın bir kadına giyinik ve oturur vaziyette had uyguladığını gördüm» demiştir Resulullah (sav)'in bu uygulama şekli erkeğe ayakta, kadına da oturur vaziyette iken had vurulması icabettiğlne delalet etmek*tedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #95
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Dokuzuncu Hüküm: Suçluları Hadden Kurtarmak Haramdır



Had vurulacak kişileri hadden kurtarmak caiz değildir Zira Resulul-nn sav) «Had uygulanacak kişiye şefaat ederek haddin uygulanmasını mgetleyen kimse Allah (cc)'a karşı savaş açmış olur» [22] buyurmuştur, -aferin vazedilmesindeki hikmet suçları önlemek ve suçluyu terbiye et- Şefaat ise onu şımartır, suç önlenemez, tersine yayılır «Eğer Al- ve ahlret gününe inanıyorsanız bunlara Allahın dinini (tatbik) huju- acıyacağınız tutmasın» (Nur: 2) âyeti de şefaatin haram olduğuna araçtan delalet etmektedir


Selef bu âyeti iki ayrı şekilde anlamıştır Birinci şekil, «Acıyacağınız misinadan maksat, «hafif vurmayın» demektir Bu Said bin Müseyyib ilik Htasan-ı Basrînin görüşüdür İkincisine göre ise «Acıyacağınız tutma- maksat, «o haddi koldırmayın»dır Bu da Mücahid ve Şa'bî'nin gö-


Itmü'l-Arabî, bu konuda şöyle der: «Bana göre her iki anlamı birlikte »ok daha doğrudur, öyleyse zanlye yardım ederek haddi kaldırmak veya ınnfletmek hiç kimse için caiz değildir» [23]


Buhar?, Hz Ayşe'den şöyle rivayet eder: «Mahzumiye kabilesinden a» cadın hırsızlık yaptı Kureyşîler kadının affedilmesi için şefaatçi olmak miBpariar fakat bunu Resulullaha nasıl söyleyeceklerini bilemiyorlardı So-ııwmda bu görevi Resulullahın çok sevdiği Üsame bin Zeyd (ra)'e verdiler ime hırsız kadının elinin kesilmemesi için ricacı oldu Resulullah (sav), dtan Allahın uygulamayı emrettiği bir ceza için mi şefaat ediyorsun?» Jlııvek ayağa kalktı ve mescidde sahabe-i kirama hitaben «Sizden ev-«mtc ümmetlerde bir asil hırsızlık yaptığı zaman cezalandırmazlar, kimse*ne m fakir birisi hırsızlık yapınca onu hemen cezalandırırlardı Onlar bu »«inen helak oldular Allaha yemin ederim ki Muhammedin kızı Fatıma hırsızlık yapacak olsa onun elini keserim» buyurdu» Bu hadis de uygulanmasına mani olmanın haram olduğuna delalet eder


riodlerde şefaat etmek nasıl haramsa İmamın şefaati kabul ederek 3mn?ft uygulamaktan vazgeçmesi de öyle haramdır Rivayete göre Zübeyr ınr Awam (ra), yolda, tuttuğu bir hırsızı götüren bir adama rastladı Ona »ufaatcı olarak adamı kurtarmak istedi Hırsızı yakalayan kişi, «Hayır, bu*nu sana veremem İmama haber verdikten sonra ona şefaat edebilirsin» dedi Bunun üzerine Zübery bin Avvant (ra), «Şefaat, suçlu imama ulaş*madan önce yapılır, imama bildirildikten sonra İse Allah (cc), hem şefaat edeni, hem de şefaati kabul edeni lanetler* dedi [24]


lunur mur




Onuncu Hüküm: Zina Cezasının Uygulanmasında Şahidler Hazır Bulunur mu?



4a hunlaaa azabına (bu cezalanna) şahit ot*tun» âyetinin zahiri, ceza uygulanırken mürmnteraen toır gurubun itam bulunmasının farz olduğuna delalet eder Bundan gaye insanların ibret almasıdır


Alimler, âyetteki «zümre» kelimesinin İfade ettiği sayı hususunda ihti*laf etmişlerdir


Mücahid'e göre «umre», bir veya birden fazla kişiyi ifade etmektedir


İkrime ve Ata'ya göre İki veya daha fazla kişidir, imam Malik (ra) de bu görüştedir


Züheri'ye göre üc veya daha fazla kişidir Çünkü çokluğun en küçük İfadesi üçtür


İbni Abbas (rafa göre «zümre»nin sayısı, zinanın isbatındakj şahitlerin sayısı gibi enaz dört kişi olmalıdır, imam Şafii (ra) de bu görüştedir Sahih olan görüş de budur


Zemahşeri, Keşşaf isimli tefsirinde yukarıdaki görüşleri naklettikten sonra şöyle der: «Zina en büyük günahlardan biridir Zira Allahu taala onu şirk ve adam öldürmekle birarada zikretmiştir: «Onlar ki Allanın ya*nına başka bir tann daha (katıp) tapmazlar Allanın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler» (Furkan: 25/68) «Zinaya yaklaşmayın Çünkü o şüphesiz bir hayasızlıktır, kötü bir yoldur» (İsra: 17/32) Allahu taala bekar zanilerln cezasını tam yüz sopa olarak tesbit etmiştir Evli zaniler İçin de en feci şekilde öldürülmelerine, yani recme hükmedilmiştir Allahu taala, had uygulanacak kişiye şefaatçi olmayı yasaklamış ve onun azabına bir zümrenin şahit tutulmasını emretmiştir, öyleyse bu zümrenin cezayı teşhir edecek bir sayıda olması icabeder Bir, iki sayıları cezayı teşhir ede*cek mahiyette değildir İbnl Abbas (ra)'ın da dediği gibi bu zümrenin sa*yısı enaz dört olmak üzere kırka kadar artırılabilir Bunların mümin ol*masının şart koşulması, suçlu için daha ağır olduğu içindir» [25]




Onbirinci Hüküm: Homoseksüellik, Sevicilik Ve Hayvanlarla Temasta Bulunmanın Hükmü Nedir?



Homoseksüellik, akli ve ahlaki bozukluğun işareti olan en çirkin, en ğrenç bir fiildir Nitekim Allahu taala bu hususu cSiz, Rabbinlzin sizin, için yarattığı zevcelerinizi bırakıp da İnsanların içinden erkekler* mi gidi*yorsunuz? Hayır, (siz helalden harama) tecavüz eden bir kavimsiniz» Şuara: 165-166) âyetleriyle tesbit ederek bunları ibret için en ağır ceza e cezalandırdığını, onları yere batırarak üzerlerine taş yağdırdığını bildir*miştir Bunu gelecek ümmetlere ibret için yapmış ve Kur'anda şöyle zikret*miştir: «Vaktaki (azab) emrimiz geldi, (o memleketin) üstünü altına getir*dik ve tepelerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık ki onlar Rabblnln katında hep damgalanmışiardı Onlar zalimlerden uşak değildir» (Hud: 11/82-83)


Şevkanî şöyle der: «Bu günahı işleyenlerin öyle bir ceza ile cezalandı*rılmaları lazımdır ki bu fiile teşebbüs edenler ibret alarak bu fahiş fiili terketmeHdirler Bunlar, ister evli, ister bekar olsunlar Allahu taalanın âyette beyan ettiği gibi, açılan çukurlar içine canlı canlı konularak ölün*ceye kadar taşlanmalıdırlar» [26]


Fakihierin homoseksüellikle ilgili görüşleri:


Bu fiil hayvanların bile kaçındıkları çirkin bir fiildir Bu fiil yalnız in*sanlar arasında işlenmektedir Bu sebeble önlenmesi, yaygınlaşmaması için an ağır şekilde cezalandırılmalıdır


Bu ceza hususunda fakihler üç görüşe ayrılmaktadırlar:


1) Bu günahı işleyenler mutlaka öldürülmelidir


2) Bu günahı isteyenler zina cezası ile cezalandırılmalıdır


3) Bu günahı isteyenler tazir edilmelidir


1 Görüş: Homoseksüeller mutlaka öldürülmeHdir Bu, Maliki ve Hanbelilerin görüşüdür Bunlara göre bu suçu işleyenler ister bekar, ister evli olsunlar, ister aktif, ister pasif olsunlar mutlaka öldürülmelidirler Bu görüş Hz Ebubekir Hz Ömer ve Jbni Afctoas (ra)'tan da rivayet edilmiştir Alimlerin bir kısmı da bu görüşü aynen kabul etmişlerdir Maliki ve Han-belîler bu hükme aşağıdaki nakillere istinad ederek varmışlardır:


1- Resulullah (sav), «Lut kavminin yaptıklarını yapanları gördüğü*nüz zaman her ikisini de öldürün» buyurmuştur [27]


2 - Hz Ali'nin bu işi yapanları recmettiğine dair rivayet [28]


3- Hz Ebubekir hilafeti sırasında sahabeleri toplayarak onlara ho*moseksüelliğin cezası hakkında sordu Sahabeler içinde onların en şiddet*li cezaya çarptırılması gerektiğine İşaret eden Hz Ali şöyle demiştir: «Bu Lut kavminden başka hiçbir milletin işlemediği bir günahtır Allahu taala-nın-Lut kavmini nasıl cezalandırdığını biliyorsunuz Ben bu suçu işleyen*lerin yakılmasını uygun görüyorum» demiştir Bunun üzerine Hz Ebube*kir, kendisinden homoseksüelliğin cezasını soran Halid bin Velld (ro)'e yazdığı mektupta bu suçu işleyenlerin yakılmasını emretmiştir [29]


Homoseksüelliğin cezası ölümdür diyenler, öldürülme şekli üzerinde İhtilaf ederek birkaç görüşe ayrılmışlardır:


1) Mürted gibi boynu kesilerek öldürülür Bu görüş Hz Ebubekir ve Hz Ali'den de rivayet edilmiştir


2) Taşlanarak öldürülür Bu görüş de İbni Abbas (ra)'tan rivayet edil*miştir, imam Malik (ra) ile imam Hanbel (ra) de bu görüşle hükmetmiş*lerdir


3) Yüksek bir yerden atılarak öldürülür


4) Üzerlerine bir duvar yıkılarak öldürülürler Hz Ebubekir'den böyle Ur rivayet de varit olmuştur


Homoseksüellerin öldürülmelerine hükmeden alimlerin öldürülüş şekli üzerindeki İhtilaflarının bir hikmeti vardır Çünkü Allahu taala Lut kavmi*ni bu günahlarından ötürü cezalandırdığı zaman sayılan bütün ölüm şe*killeri ceza İçinde bulunuyordu: «Vaktaki (azab) emrimiz geldi, (o mem*leketi) üstünü altına getirdik ve tepelerine balçıktan pişirilmiş, İstif edilmiş taşlar yağdırdık» (Hud: 82-83) Görüldüğü üzere âyette taşlama ile bina*ların yakılması açıkça ifade edilirken yakma zımnen anlatılmaktadır


2 Görüş: Homoseksüelliğin cezası zina cezası gibidir, imam Şafii (ra), homoseksüelliğin cezasının da zina gibi olduğuna hükmetmiştir Ya*ni suçlular bekar ise yüz sopa, evli ise recm ile cezalanacaklardır Bu gö*rüş Ata İra) Katade (ra), Nehaî (ra) Salb bin Müseyylb (ro) gibi tabiinden


m rivayet edilmiştir Şafiller bu görüşlerini oşogKtaM delillerle Isbat e-


aarler:


1- Ebu Musa el-Eş'âri (ra)'den şöyle rivayet edilmiştir: «Resutuflah ma*) «Bir erkek diğer bir erkekle cinsi münasebette bulunursa onların w ikisi de zanidirı buyurmuştur» Bu hadis homoseksüelliğin cezasının nmen zina cezası gibi olduğuna delalet eder


2- İmam Şafii (ra)'ye göre zina hakkında varid olan deliller hem* •adar homoseksüelliği içine almıyorsa da kıyas yoluyla homoseksüelliği amaya ilhak etmek mümkündür Çünkü zinadan maksat arzuların gayri neşru bir şekilde tatmin edilmesidir Bu tatmin kadınla olduğu gibi erkek- de olmaktadır, öyleyse bunun cezası da zina cezası İle aynı olmalıdır


3 Görüş: Homoseksüeller tozlr edilmelidir Hanefi alimleri homo-maüelliğin çok çirkin ve büyük bir günah olduğunu kabul ederler Ancak «ariecek cezanın zina haddi olmayıp tazir yoluyla cezalandırılması gerek-n§M söylerler Bu görüşlerini aşağıdaki delillerle isbat ederler:


i — Hanefllere göre zina ile homoseksüellik ayrı şeylerdir Çünkü homoseksüellik bir erkekle diğer bir erkeğin münasebeti, zina İse bir er* mmde bir kadının münasebetidir Bu sebeble Kur'an da İkisini ayn ayrı zikretmiştir Cenabı Allah (cc) «Gerçek, siz kadınları bırakıp da şehvetle ka erkeklere yanaşacak mısınız? Hayır, siz beyinsizlikte devam ede» bir kavimsiniz» (Nemi: 55) ve «Siz Rabblnlzln sizin İçki yarattığı «şiirinizi bırakıp da İnsanların İçinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Ha-m, (sb helalden harama) tecavüz eden bir kavimsiniz» (Şuara: 165-166) Mrurmaktadır Görülüyor ki Allahu taala bu İki âyette homoseksüelliği zl-


değil, «beyinsizlik» ve «tecavüz etme» ye nlsbet etmektedir


2- Sahabe-i kiram Arap dilin) en iyi bildikleri halde homoseksûelll-|» verilecek ceza hususunda ihtilaf etmişlerdir Eğer bu fiilin cezası hususunda bir nas olsaydı Ictihodlorına göre amel etmezlerdi


3- Bu fiili zina ile kıyoslamok doğru değildir Çünkü zina, kadınla «mastır ve erkeğin yaratılışında kadına karşı bir zaaf ve temayül vardır -ratouki homoseksüellik böyle değildir Bu öyle bir fiildir ki hayvanlar bile Moontr İnsan yaratılışında erkeklere karşı da bir zaaf olduğu kabul edilse sie yine de zina ile kıyaslanamaz Çünkü zina neslin bozulmasına vesile «maktadır, öyle ise zinayı engellemek için daha şiddetli bir ceza gerek*il»


4- Resululloh (sav), «Müslümanın kanının dökülmesi ancak 00 şeyle lir: Evlendikten sonra zina İle, İman ettikten sonra Irtkfat II* ve haksız yere adam öldürmek ile» buyurmuştur Görülüyor ki Resulullah (sav) ölüm cezasının sayılan üç şeyden birisi sebebiyle uygulanabileceğini söy*lemektedir Homoseksüel ise hadiste belirtilen üç kişiden birisi değildir Zira homoseksüellik zina değildir Eğer zina gibi olduğunu kabul edersek Resulullah (sav)'ın, «Lut kavminin yaptıklarını yapanları gördüğünüz za*man her ikisini de öldürün» hadisinde evli olanlarla bekar olanların du*rumlarını ayırdetmesi gerekirdi Resulullah (sav) böyle bir ayırım yapma*dığına göre bunlar hakkındaki ceza had değil, olsa olsa taziren öldürül*mek olabilir Tazlrde İse hakimlerin salahiyeti geniştir Dilediği cezayı ve*rebilir


Allame Şevkanî homoseksüelliğin cezasının mutlaka öldürülmek oldu*ğunu kabul eden Maliki ve Hanbelîlerin görüşünü tercih ederek diğer görüş*leri zayıf bulmuştur Ona göre homoseksüellik çok çirkin bir fiil olduğu için cezası da çok ağır olmalıdır Bu ceza, yakmak, recmetmek ve üzerine duvar yıkmak gibi şekillerin hangisi daha ibret verici ve engelleyici İse onunla yerine getirilmelidir Bu ölüm şekilleri Allah (cc)'ın Lut kavmine verdiği cezalara daha uygun düşmektedir


Sevicilik ve hayvanlarla temasın hükümleri:


Fakihler, seviciliğin (kadınla kadının teması) cezasının tazir olduğun*da ittifak etmişlerdir Tazir ise hakimin salahiyeti içindedir


Hayvanlarla temasın cezası ise cumhura göre gene tazirdir Ancak İmam Hanbel (ra)'den yapılan bir rivayete göre, hayvanla temasta bulu*nan şahsın cezası da homoseksüelliğin cezası gibidir Yani hem hayvan, hem de hayvanla temasta bulunan öldürülür Şüphe yok ki bu fiili İşleyen kimse hayvandan daha aşağıdır




Onikinci Hüküm: Zina Suçu Nasıl Tesbit Edilir?



Şüphesiz zina çok çirkin bir fiildir Bu yüzden cezası da çok ağır bir ceza olan had veya recmdir İslâm şeriati bu haddin veya recmin uygulan*ması için ağır şartlar koşmuştur Zinada kadınların şahitliği kesinlikle ka*bul edilmez Şahitlik yapan erkeklerin de şehadet ettikleri zaman adil ol*malarını ister Şahitlerin suçu kendi gözleriyle ve bizzat kılıcı kında görme*leri gerekir Şüphe yok ki böyle bir şahitlik kolay kolay tahakkuk etmez


Zinadaki şehadetin şartları:


Şariln bu kadar ağır şartlar koymasındaki maksat İftira yollarını ke*serek İnsanların birbirlerini zina ile itham etmelerini önlemektir Zina şa*hitliğinin şartları şunlardır:


1- Şahitlerin sayısı dört olmalıdır Bu hususta Affohu taafa, cKo-dnlarmzdan fuhşu irtikab edenlere karsı içinizden dört şahit getirin» (Nisa: 15) buyurmuştur Zina dışındaki olaylarda İse yalnızca iki şahit ye*terlidir


2- Şahitler erkek olmalıdır Zina bahsinde kadınların şahitliği 0«-cerli değildir Zira Allahu taala erkeklere hitaben, «İçinizden dört şahld getirin» ve «Buna karşı dört şahld getirmeli değllmlydiler?» (Nur: 13) buyurmaktadır


3- Şahitler adil olmalıdır Zira Allahu taala «Sonra (o kadınlar) Müddetlerini doldur(maya yaklaştıkları zaman onları ya güzellikle tutun, rahud güzellikle kendilerinden ayrılın ve içinizden adalet sahibi İki kişiyi de şahid yapın» (Talak: 2) âyetinde şahitlerin «adalet sahibi» olmalarını emretmiştir «Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haber getirirse onu tahkik edin» (Hucurat: 6) âyetinde de fasıkların şehadetlerlnin kabul edil*memesini emretmiştir


4- Şahitlerin müslüman, âkil ve baliğ olmaları şarttır


5- Şahitlerin zina olayını kılıcı kında gördükleri gibi görmeleri şart*tır Zira Resulullah, «Cezaları şüpheli şeylerle uygulamoyınız» buyurmuş*tur


6- Dört şahit de birlikte şehadet etmelidir Eğer teker teker ge*lerek şahitlik ederlerse şehadetlerl kabul edilmez


İşt zinanın isbatı için şahitlerin bu vasıfları haiz olmaları gerekmek*tedir Zinanın bir başka isbatı daha vardır ki o da, zaninin zina ettiğini biz*zat itiraf etmesidir Alimler buna delillerin efendisi demektedirler Allahu taala da «Daha doğrusu insan (bizzat) kendisine karşı bir şahittir» (Kıya*met: 14) buyurmuştur


Resulullah (sav) Maız ile Gamldlye'yl kendi itiraflarına dayanarak başka şahit İstemeden zina cezası İle cezalandırmıştır Bazı alimlere göre dul veya bekar bir kadının gebe oluşu da onların zina ettiklerine delalet eder Gebelik onların itirafları yerine geçer Fakat Resulullah (sav) zama*nında zina cezası gebelikle değil itiraf üzerine uygulanmıştır Resulullah (sav) zamanında olan iki recm hadisesini nakledelim -

Maız bin el-Eelemi Hadisesi;



Maız bin el-Eslemî, Hezal bin Nalm'in yanında barınan kimsesiz bir gençti Bir cariye ile zina etti Efendisi ona, Allah (cc) tan af dilemesi için yaptığını Resuhıllah (sav)'a haber vermesini emretti Resululkıh (sav) mes-cidde iken Maız gelerek, «Ya Resulullah ben zina ettim» dedi Resulullah (sav) yüzünü ondan çevirdi ve «Git Allah'tan af dile» buyurdu Maız yine karşısına geçerek, «Ben zina ettim ya Resulullah» dedi Resulullah gene yüzünü çevirdi Maız bir kere daha karşısına geçerek, «Ya Resulullah, beni temizle, ben zina ettim» dedi Hz Ebubeklr ona «Dördüncü defa tekrar edersen Resulullah seni recmettirlr» diye uyardı Bunun üzerine Maız sustu Resulullah (sav) «Sen o kadını öptün mü sıktın mı?» diye sordu «Hayır ya Resulullah» cevabını alınca «Cinsi münasebette mi bu*lundun?» buyurdu Maız, «Evet, cinsi münasebette bulundum ya Resulul*lah» dedi Resulullah (sav)'in «Sen cinsi münasebetin ne olduğunu biliyor musun?» sorusuna «Evet, evli bir erkeğin helal ailesiyle yaptığını ben de o cariye ile yaptım» cevabını verdi Resulullah, «Sen ne demek istiyorsun?» buyurdu Maız, «Senden beni bu günahtan temizlemeni İstiyorum» deyince Resulullah onun recmedilmesini emretti


Recm esnasında Maız, değen taşların acısıyla, «Ey kavim, beni Re*sulullah (sav)'a götürün Zira benim kavmim beni öldürüyor?» diye fer*yada başladı Halk onun feryadına aldırmayarak ölünceye kadar taşladı*lar Resulullah (sav) Maızın isteğini duyunca, «Niçin recme devam ettiniz, niçin bana getirmediniz? Umulur ki o tövbe eder ve Allah da tövbesini kabul ederdi» buyurdu Bazı sahabilerin, «Köpek gibi taşlandı» ve ben*zeri laflarını duyunca da «Andolsun, Maız öyle bir tövbe etti ki eğer onun tövbesi bir ümmet içinde eşit şekilde taksim edilse onlara herkesi affetti*recek nlsbette bir pay düşer» buyurdu


Diğer bir rivayette ise Resulullah (sav) «Nefsim kudret elinde olan Allaho yemin edorim ki, Maız şimdi cennet nehirlerinde yıkanıyor» buyur*muştur [30]


Gamidlyo'nin hadisesi:


Müslim'in rivayetine göre Gamidiye isimli bir kadın Resulullah (sav)'a gelerek, «Ben zina ettim, beni temizle ya Resulullah» dedi Resulullah (sav) hiçbir şey söylemeden kadını geri çevirdi Kadın ikinci günün sabahı tekrar geldi ve «Ya Resulullah Maız'ı reddettiğin gibi beni de reddetme Allah (cc)'ın ismi ile yemin ederim ki gebeyim» dedi Resulullah (sav), «Git ve doğum yapana kadar bekle» buyurdu Kadın doğumdan sonra çocuğu da kucağına alarak Resulullaha geldi ve «Ya Resulullah, bu çocu*ğu doğurdum» dedi Resulullah (sav), «Git, sütten kesinceye kadar çocuğunu emzir» emrini verdi Kadın çocuğunu sütten kesince eline bir par*ça ekmek vererek alıp Resulullah (sav)'a geldi «Ya Resulullah, çocuk sütten kesildi ve gördüğünüz gibi artık ekmek yiyebiliyor» dedi Bunun özerine Resulullah (sav) çocuğu müslümanlardan birine teslim ettikten son*ra kadını göğsü derinliğinde kazılmış bir çukura indittirdikten sonra halka taşlamalarını emretti


Recm sırasında kadından sıçrayan bir damla kan aHlid bin Velid ra)'in yüzüne isabet etti Bunun üzerine Halid (ra) kadına küfretti Resu-ultah (sav), Hz Halidin sözlerini işitince «Sakin ol ya Halid Nefsim kudret etmde olan Allaha yemin ederim ki bu kadın öyle bir tövbe etti ki eğer onun tövbesini zalim tahsildar da yapsaydı Allah onu da affederdi» bu*yurdu Recm bittikten sonra kadının namazını kılarak defnettirdi [31]


Böyle hadiselerin asırların en üstünü olan Resulullah (sav)'ın asrın-3a vukubulmasının yüksek bir hikmeti vardır Bu hikmet, teşrii kanunların yetecek nesillere örnek olması için bizzat Resulullah (sav) tarafından tat-s«kı olarak gösterilmesidir Eğer bu gibi hadiseler o zaman olmasaydı Al*cın (cc)'ın farz kıldığı hadler yalnızca birer haber olarak kalırdı Sonraki reşitler bu kanunların nasıl tatbik edileceğini bilemezlerdi Allahu taala son peygamberi olan Hz Muhammed (sav)'in tebliğ ettiği dinin bütün asır-arı kapsayıcı ve her ortamda geçerli olmasını irade etmiştir Bazı saha-iierden bazı muhalefetlerin görülmesi şeriatın tamamlanması, Resulullah scw)'ın dini onlara uygulayarak ikmal etmesi içindir


Yukarıda anlatılan hadiselerin kahramanları herne kadar büyük bir i_c ışlemlşlerse de kendi arzularıyla seve seve kanunların uygulanma*sını ısrarla isteyerek o asır insanlarının ilahî kanunlara karşı bağlılık ve saygısını göstermektedirler Recm cezası ne kadar ağır bir ceza olursa :»sujı ahirette verilecek cezanın yanında çok hafif kalacaktır O zamanki Müslümanların hükümlere karşı gösterdikleri saygı, İslama girdikleri gün-3©n itibaren almış oldukları islâmi terbiyenin neticesidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #96
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Onüçüncü hüküm: Zina eden bir kadınla evlenmek sahih midir?



Selef alimleri bu meselede ihtilaf ederek iki görüşe ayrılmışlardır:


1 Görüş: Zina eden bir kadınla evlenmek haramdır Bu görüş H Ali -;, Bera bin Azib (ra), Hz Ayşe ve İbni Mes'ud (ra)'dan naklolunmuştur


2 Görüş: Zina eden bir kadınla evlenme* caizdir Bu görüş de Hz Ebubekir, Hz Ömer ve ibni Abbas (ra)'tan nakledilmiştir Cumhurun gö*rüşü de budur Dört mezhebin faklhleri de bu görüşle hükmetmişlerdir


1 Görüşün delilleri:


Zina eden bir kadınla evlenmenin haram olduğuna hükmedenler «Zi*na eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkasını nikah*lamaz Zina edan kadını da zina eden veya müşrik olan bir erkekten baş*kası nikahlamaz» (Nur: 3) âyetinin zahirini delil almışlardır Bu görüş*teki alimlere göre âyetin zahiri herne kadar hüküm değil, haber manası taşıyorsa da âyetin sonundaki «Bu (surette evlenmek) müminler üzerine haram kılınmıştır» ifadesi kesin hüküm ifade ettiğinden baş taraftaki ha*ber anlamı taşıyan cümle de kesin bir hüküm ifade etmektedir


Bu görüşün bir başka delili de Hz Ali'den rivayet edilen şu sözdür: «Bir erkek zina ettiği zaman onunla karısının ayrılması gerekir Bir kadın zina ederse yine onunla kocasını ayırmak gerekir»


Bu görüşün delillerinden biri de, Mersed bin Ebi Mersed'in cohiliye döneminde dostu olan fahişe bir kadınla evlenmek için izin istemesi üzerine Resulullah (sav)'in bu âyet nazil olana kadar cevap vermemesi, âyetin nü*zulünden sonra ise, «Anakla evlenme» buyurmasıdır


2 Görüşün delilleri:


Zina eden bir kadınla evlenmenin caiz olduğuna hükmedenler aşağı*daki delillere istinad etmektedirler:


1- Hz Ayşe'den rivayet edilen «Bir erkeğin zina ettiği kadınla ev*lenip evlenemeyeceği soruldu Resulullah (sav), «Evet, başlangıcı zina idi ama sonu nikahtır Haram helali haram kılmaz» buyurdu» [32] hadisi


2- İbni Ömer (ra)'den rivayet edilir: «Hz Ebubekir mescidde otu*rurken yanına bitkinlik ve heyecandan ne konuştuğu anlaşılmayan bir çı*dam geldi Hz Ebubekir Hz Ömer'e «Bu adamla ilgilen Birşey için gel*miş fakat ben ne konuştuğunu anlamıyorum» dedi Hz Ömer adama sordu Adam, «Bana bir misafir gelmişti, katınla zina etti» dedi Hz Ebu*bekir onları, zina haddi uyguladıktan sonra evlendirmiş ve bir sene sür*güne göndermiştir» [33]


3- İbni Abbas (ra)'tan şöyle rivayet edilir: İbni Abbas (ra)'a, «Zina eden bir erkekle kadın evlenebilirler mi?» diye soruldu «Bazlangıcı zina ise sonu nikahtır Bunun örneği şudur: Adamın biri bir bahçeden meyve çalar Sonra bahçe sahibine giderek aynı meyveden parası ile satın alır Çalarak yediği haram, satın aldığı helaldir» cevabını verdi


Bu görüş sahiplerine göre «Zina eden erkek, zina eden wya müşrik olan bir kadından başkasını nikahlamaz» âyeti umumi bir vakıayı ifade eder Yani fısk ve zinayı adet edinmiş bir kimse hiçbir zaman mümin ve saliha bir kadınla evlenmek istemez Ancak kendi meşrep ve ahlakında olan veya müşrik bir kadınla evlenmek ister Zina eden bir kadınla da mümin ve salih bir erkek değil, ancak onun gibi zina eden bir erkek ev*lenmek ister


Bazı alimlere göre bu âyetin hükmü, «içinizden bekarları ve köleleri*nizden, cariyelerinizden salih olanları evlendirin Eğer fakir beler Allah onları (evlenmeleri sayesinde) fazl(ı keremjiyle zengin yapar» (Nur: 32) âyetiyle nesheditmiştir


Bu mesele ile ilgili tafsilat 47 Derste verilecektir




Ayetlerden Alınacak Dersler



1- Kur'an müslümanların anaya6asıdır Her müslüman onun emir-terine sımsıkı sarılmaldır


2- Kanun yapma Allah (cc)'a mahsustur O kanunlarını kullarının maslahatına göre vazetmiştir


3- Şer'î hükümlerin dikkatle uygulanması farzdır


4- Şer'İ cezalar namusun ve soyun korunmasını hedef alır


5- Şer'i cezalar, ibret alınması için mutlaka bir topluluk önünde tatbik edilmelidir


6- Müslümanların emirinin en önemli vazifesi şer'i hükümleri tatbik etmektir


7- Zina fiilin! kadınla erkek beraberce işledikleri için cezaları da eşittir


8- Zina hem dinî ve ahlakî, hem de içtimai bokımdan çirkin ve za*rarlı bir fiil olduğundan Allahu taala tarafından kesinlikle haram edilmiştir


9- Şer'i cezaları uygulamamak ve bu yolda şefaatçi olmak caiz de*ğildir Zira cezaların uygulanmaması suçların yaygınlık kazanmasına vesi*le olur


10- İffetli bir mümin için zina eden bir kadınla evlenmek nasıl uy*gun değilse, iffetli bir kadının da zani ve fasık bir erkekle evlenmesi öyle uygun değildir




Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler



İslâm nazarında zina en kötü ve çirkin bir günah olduğu için cezası çok şiddetlidir Zira zina insan haysiyetini yıkmakla kalmaz cemiyet niza*mını da bozar Neslin bozulmasının sebebi de zinadır Zinanın çok olduğu ülkeler, sokaklara atılmış, yuvalara terkedilmiş çocuklarla doludur Bun*lar anne-baba sevgisinden mahrum yetiştiği için cemiyet için birer şaki haline gelmektedirler


islâmın başlıca hedeflerinden biri de bütün semavi dinlerin, hatta medeni kanunların korunmayı gaye edindiği aklı, nesli, insan varlığını, din ve namusu korumaktır Çünkü bunların korunması İnsan hayatının devamı İçin bir zarurettir Bu bakımdan nesli korumak büyük ehemmiyet taşıdığın*dan İslâm onun korunması için, nesli bozacak zina gibi suçları önlemek ve hatta tamamiyle ortadan kaldırmak gayesiyle şiddetli cezalar vazet*miştir Bu cezaların bir başka hedefi de cemiyet içinde istikrar ve emni*yeti tahakkuk ettirmektir


Batı kültürü ile yetişen bazı insanlar, İslâmî cezaların çağımızla bağ*daşmayan şiddetli ve kaba cezalar olduğunu, kadın hürriyetini kısıtladığını ve kadınlara yaratılıştan verilen erkeklerle eşitlik hakkına tecavüz edildi*ğini iddia etmektedirler Vakıa islâm kanunları ilk bakışta şiddetli ve ka*ba görünür Fakat derinliğine düşünülürse tam bir adalet olduğunu kabul etmeyen tek bir aklı selim sahibi kalmaz Bu cezalarla kimlerin cezalandı*ğı, neden cezalandığı düşünülürse adil olduklarının meydana çıkmaması mümkün değildir Çünkü bu cezalar, bir hayvan misali, hangi yolla olursa olsun ve nasıl kötü sonuçlar doğurursa doğursun beşeri arzularını tatmin için suç İşleyen insanlara uygulanmaktadır Yalnız beşeri arzularını tatmin için zina işleyenler insan değil belki hayvandır Zira hayvan gibi kendi şehvani arzularının peşine giderek başka hiçbir şeyi hesaba katmamakta*dır, insanlar ise ne yaparlarsa yapsınlar ancak akil muhakemeleri netice*sinde yaparlar


Allahu taala cinsel istek ve arzuyu insanlara yalnız ondan zevk alma*sı için değil, insan neslinin devamı için vermiştir Allahu taala kadınla er-fcek arasındaki bu münasebetin hayvanlar gibi yapılmasına değil, temiz ve meşru biçimde yapılmasına müsade etmiştir Çünkü insan neslinin de*vamı ancak sağlam bir evlilik neticesinde doğacak aile çocuklarıyla müm*kündür Nitekim Allahu taala bu hususta «Allah sizin İçin kendilerinizden çiftler yaptı Size çiftlerinizden oğullar ve torunlar verdi ve sizi güzel güzel (nimetler)den rızıklandırdı Şimdi batıla İnanıyorlar da onlar Allanın ni*metlerine nankörlük mü ediyorlar?» (Nahl: 72) buyurmuştur


Zina, İslâm nazarında ahlaksızlığın en aşağı derecesi olduğu gibi içti*mai acıdan da en zararlı günahtır Dolayısıyla bu sucun önüne geçilmesi »cin yumuşak değil sert tedbirler alınmalıdır Ne varki bu cezalar zan üzere uygulanmaz, suçun isbatı içinde ağır şartlar getirilmiştir Zira sucuna şe-foodet edenlerin mümin ve adil olmak üzere enaz dört kişi olması gerekir Bu husustaki şehadeti de en sarih bir ifade ile yapmaları gerekmektedir


Batılılar ise zinanın yalnızca tecavüz şeklinde yapılanını suç kabul e-derler Zina kadının rızası ile olursa suç saymayarak cezalandırma yolu*nun gitmezler Onlara göre zina, herne kadar ayıpsa da her halükarda suç değildir Mesela, bekar bir erkek, bekar bir kadınla zina ettiği takdirde bu cezayı gerektirecek bir suç kabul edilmez Ancak erkek bunu zorla yap*mışsa o zaman hafif bir cezaya çarptırılır Bir erkek evli bir kadınla zina etmişse kadının kocası zina eden erkekten ancak bir tazminat alabilir Çünkü kadın fiili kendi arzusu ile işlediğinden onların kanunlarına göre nerhangi bir cezası yoktur


Görüldüğü-gibi batılıların zinaya son derece maddi bir bakışları vor-dv Bu yüzden de birçok aile yıkılmakta, cemiyet git gide bozulmaktadır Çünkü fuhuş yaygın bir hal almış bulunmaktadır, islâm hukuku ile Batı tıukuku tarafsız bir bakışla mukaye edildiğinde birinin insan nesline önem «ererek mesut bir aile hayatı tesis etmeyi hedef aldığı, diğerinin ise cemi-rotin ve neslin korunmasına hiç ehemmiyet vermediği görülür

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #97
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




42 DERS ZİNA İFTİRASI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER



4- Mamuttu we hür hasMara (rine teaadtyia) iftira atan, sonra (bu babta) dört saHt getirmeyen lanselerin (İv Dirine) de seksen değnek vu*run Oniom ebedi sahHIlderini tofcul etMeyin Onlar fasıkkmn ta kendi*leridir


5- Meğer İd bu (hareketten) sonra tövbe (ve riicu) ve (noterini) ıs*lah ederler Çünkü AHah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir




Ayetlerin Lafzı Tahlili



(Yermüne): Yermûne remy kökünden gelir Remy, taş veya sert blrşey atmaya denir Âyetteki anlamı ise iftira atmaktır


(Muhsenâti): İhsan kökünden gelir ve menetme anlamınadır iffetli kadınlar, kötülüklere mani olduğu için onlara muhsene denir


(Şuhedâe): Şahid kelimesinin çoğuludur


(Feclidûhüm): Cild kökünden türemiş bir fiildir CM vücuda vurulan sopaya denir


(Elfasikûn): Fasık kelimesinin çoğuludur


Fasık ise fısk kökünden gelen bir sıfat olup Allanın taatından çıkan art-anundadır




Ayetlerin İcmali Manaları



Allahu tacüa müminlerin haklarına hürmet etmeyerek iffetli, nomusJu «e asil kadınlara zina iftirasında bulunanları haber yermektedir Zira müf*teriler attıkları bu iftira İle insanın en kudsî ve değerli varlığı olan haysiyet şerefine tecavüz etmektedirler Allahu taala şöyle buyurmaktadır: Müfteriler, isnad ettikleri sucu adil dört şahld getirerek isbat edemezlerse anlara seksen sopa had vurun Çünkü onlar, halkın içinde zina sözünün foyılmasını arzu eden ve zinadan uzak mümin kadınları töhmet altında arakan yalancı ve fasık kimselerdir


Allahu taala müfterilere seksen sopa vurulmasından sonra, insanlık şerefini kıracak, rencide edecek ikinci bir ceza ile cezalandırılmasını da smreder Bu ceza iftiralarında ısrar ettikçe onların hiçbir hususta şehe-aetlerinin kabul edilmemesidir Müfteriler Allah (cc)'ın yanında kulların en «ötüşü ve en şiddetli azaba uğrayacak olanlardır Çünkü onlar Allah (cc)'ın satından çıkmış, müminlerin şerefini korumayan sapık ve münafıklar gibi müminlerin haysiyet ve şereflerini kırarlar Bu iftiraları ile İslâm toplumu*nu yıkmak, dağıtmak ve parçalamak isterler Onlar eğer tövbe ederek »otlarından döner, ahlaklarını düzeltir, tavır ve hareketlerini ıslah ederek sapıkların ve mütecavizlerin yollarından İslâmî yola dönerlerse affedilirler, âzürleri kabul edilerek itibarları iade edilirler Çünkü Allah (cc) çok yarlı-Jayıcı ve bağışlayıcıdır Tevbe eden kullarının tövbelerini kabul edicidir


Ayetlerin nüzul sebebleri


Bazı müfessirlere göre bu âyetler Hz Ayşe hakkında nazil olmuştur Münafıkların ona zina iftirası atmaları üzerine Allahu taala bu âyetlerle, semadan bütün ümmete ulaşacak ve asırdan aşıra intikal edecek ve ib*ret verici bir şekilde onun ne kadar temiz, ne kadar asil olduğunu bildir-


•mistir


Taberi bu hususta şöyle der: «Bu âyetler Hz Peygamberin zevcesi H2 Ayşe'ye iftira atanlar hakkında nazil olmuştur Said bin Cübeyr (ra)'-den şöyle rivayet edilir: Ondan zinanın mı yoksa İffetli bir kadına zina iftirasının mı daha ağır olduğu soruldu «Hayır, zina daha çirkindir» dedi «AHahu taala «Namuslu ve hür kadınlara iftira atan, sonra dört şahld ge*tirmeyen kimselerin (her birine) de seksen değnek vurun» buyurmamış mıdır?» denilince Said bin Cübeyr (ra), «Bu âyet hasseten Hz Ayşe'ye iftira atanlar hakkında nazil olmuştur» demiştir»


Sahih olan Kurtubî'nin zikrettiği ve Taberi'nin de kabul ettiği gibi bu âyetler umumi olarak zina iftirasında bulunanlar hakkında nazil olmuştur Hz Ayşe'ye iftira atanlar da bu hükmün içindedir, öyleyse bu âyetler Al*lah (cc)'ın İnzal buyurduğu hükümlerden bir hükümdür Bilindiği gibi hü*kümler tek bir sebebe istinad etse de umumilik ifade eder




Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler



Birinci incelik: Alimler, «Namuslu ve hür kadınlara iftira atan» âyetindeki iftiranın zina İftirası olduğunda icma etmişlerdir Bunun isbatı için aşağıdaki delillere istinad etmişlerdir:


1- önceki âyetlerde zinanın zikredilmesinden buradaki iftiranın zi*na iftirası olduğu anlaşılmaktadır


2- Allahu taalanın âyette «namuslu ve hür kadınlar»! zikretmesi, buradaki iftiranın namusluluğun zıddı olan zina İftirası olduğuna açıkça delalet etmektedir


3- Zina dışındaki iftiralarda sopa haddlnin farz olmadığı icma ile sabittir Bu âyette ise müfterilere seksen değnek vurulması emredilmekte-dir


4- Âyetteki, «sonra dört şahit getirmeyen» ifadesi de iftiranın zina ile ilgili olduğunu göstermektedir Çünkü dört şahit yalnız zina için İste*nir [34]


İkinci incelik: Âyetteki «namuslu» kelimesinde çok ince bir işaret var*dır Bu, namuslu olmayan bir erkek ve kadına zina isnadında bulunan kim*senin zina iftirası haddi ile cezalandırılmayacağını göstermektedir Çünkü iftira atrian şahsın iffetsizlikle tanınması, meşhur olması müfteriden cezayı kaldırır, iftira cezasının meşruiyeti faziletli İnsanları korumak içindir, if*fetsizlikle meşhur olan kimse İse artık İslâmi bakımdan korunması gereke*cek bir haysiyet ve şerefe sahip değildir


Üçüncü incelik: Âyetteki hükmün yalnız kadınlara tahsis edilmesinin birçok hikmeti vardır Herşeyden önce zina iftirası daha çok kadınlara atıl*maktadır Bu iftira en çok kadınların şeref ve haysiyetlerini yıkmakta ve aynı ayıp akrabalarını da lekelemektedir Yoksa isnad edilen suç Isbat edilmediği takdirde müfteri yalnız kadına attığı iftiradan dolayı cezalan*maz Aynı ceza erkeklere atılan iftiradan dolayı da uygulanır


Dördüncü incelik: Âyetteki «tövbe» kelimesinden sonra «ıslah eden»


tor» tabirinin gelmesi, yalınız tövbenin kafi gelmediğini göstermektedir Müfteride ancak hallerini ıslah emareleri açıkça görülmeye başladığı za--on gerçekten tövbe ettiği anlaşılır Zira iftira kul haklarıyla ilgili bir gü*nahtır Cezası da onun İçin ağırdır


Fahreddin Razi şöyle der: «Şafiilere göre zina iftirasında bulunan kim*senin şehadetinin kabul edilmesi için, müfterinin hallerini ıslah ettiği her-ces tarafından görülebileceği bir zaman geçmelidir Bu zaman bir sene*dir,, [35]


Beşinci İncelik: Allahu taala namuslu ve iffetli bir kadına zina ifti*rasında bulunan için üç ayrı ceza vazetmiştir Birincisi, seksen sopa had kincisi iftiradan dönüp tövbe edene kadar hiçbir şehadetinin kabul edil*memesi, üçüncüsü ise, Allahu taalanın onu, tövbe edip hallerini ıslah ede--e kadar fasık ilan etmesidir Allahu taalanın zina suçunda bekarlar için fûz sopa cezası vazederken müfteriler için seksen sopa ile şehadetlerinin csbul edilmemesi cezasına hükmetmesi, iftira suçunun ağırlığını ve Al*dı (cc) katında ne kadar büyük bir günah olduğunu göstermektedir




Âyetlerdeki Şer'i Hükümler



Birinci Hüküm: Muhsan Kelimesinin Manası Nedir?


İslâm Şeriatında dört vasfı haiz olan kimseye «muhsan» denir:


1) İffetli olmak «Namuskar, zinaya sapmamış ve gizil dostlar da •dmmemiş (insanlar) halinde (yaşamanız şaıtıyla) müminlerden sizden evvel kitap verilenlerden yine hür ve iffetli kadınlar» (Maide: 5) âyetin-3e kadınlarda iffetin şart olduğu bildirilmiştir


2) Hür olmak Zira Allahu taala «Onlar (cariyeler) evlendikten son-na bir fuhuş Irtikab ettiler mi o vakit üzerlerine hür kadınlar üzerindeki ce-zanm yarısı (verilir) (Nisa: 25) buyurmuştur


3) Evli olmak Zira Allahu taala, «Bütün kocalı kadınlar(la evlenme*niz de size haram edildi)» (Nisa: 24) buyurmaktadır


4) Müslüman olmak Zira Resulullah (sav) «Allah (cc)'a şirk koşan muhsan değildir» buyurmuştur


İşte bir kadının «muhsan» sayılması için iffetli, hür evli ve müslüman olması lazımdır Bunların içinde en önemlisi de iffetliliktir Zira iffetli ol*mayan bir kadına zina iftirası atan için bütün fakihlerin ittifakıyla, had vurulmaz




İkinci Hüküm: Zina İftirasının Şartları Nelerdir?



Zina iftirasında bulunan bir kimsenin sopa ile cezalandırılabilmesi için birçok şartın tahakkuk etmesi lazımdır Bu şartların bazıları müfteri ile bazıları da iftira atılanla ilgilidir Bir şart da iftiranın kendisinde bulun*malıdır


Müfteride bulunacak şartlar: Bu şartlar üçtür:


1- Akıllı olmak,


2- Baliğ olmak


3- İhtivan ite itham etmek


Bu şartlar zaten insanların mükellef olması için asıl olan şartlardır Bu şartları taşımayan kimse mükellef olamaz Herne kadar âyeti kerimede bu şartlar sayılmamışsa da diğer naslarla tesbit edilmiştir Müfteri deli, çocuk veya müfcreh (tehdit edilen, zorlanan) kimselerden ise had vurul-ntaz Zira Resulullah (sav), «Üç kişi için teklif yoktur: Uyuyan insan, he*nüz ihtilam olmayan çocuk ve deli» ve yine «Benim ümmetim için hataen unutularak yapılan günahlarla zorlanarak yapılan günahların cezası yok*tur Zira akıl mükellef sayılmanın temel şartıdır Delinin sözüne itibar edilemeyeceğinden attığı iftiranın bir tesiri de olamaz Ancak akıllı bir çocuğun herhangi bir kimseye zina isnad etmesine itibar edilmeyerek had uygulanmamakla birlikte tazlrle uygun bir şekilde terbiye edilmesi gerekir




İftira Atılanlarda Bulunması Gereken Şartlar:



Âyetteki «Namuslu ve hür kadınlara» ifadesinin zahiri ister müslü*man, ister kafir olsun bütün kadınları ihata eder Ancak fakihler zina iftirası atılan kadında beş şartın bulunması lazım geldiğinde ittifak etmiş-


ısrz "f


1- İslâm,


2- Akıl,


3- Buluğ,


4- Hürriyet,


5- İffet


Bu şartlar tahakkuk etmediği takdirde iftira etse bile müfteri cezalan-3-İI-O2 Kadının herşeyden evvel müslüman olması şarttır Zira Resulul-«ct sav), «Şirk koşan muhsan değildir» buyurmuştur Buna göre müşrik ı tadına zina isnad eden kimseye iftira haddi uygulanmaz Zira küfrün £ ide günah yoktur Kafirlerden günah sadır olması her zaman müm-ın_-cJr


anü'l-Arabî: «Küfründen dolayı kafirin namusuna saygı gösterilmez ~s« ri açıkça ortaya koyanlar gibi onların da şereflerinin korunması söz-»irsu edilemez Çünkü kafir İslâmi yasakları çiğnediği İçin İslâmın insana »ıer-tş olduğu şeref payesi sınırlarını tecavüz etmiştir» [36]


iftira atılan kadının akıllı olması şarttır Zira iftira haddi, iftira atıla--:,- sundan duyduğu ve duyacağı eziyetlerin karşılığıdır Aklı olmayan kişi sâ füpılan iftiradan dolayı hiçbir zarara uğramaz Bu sebeble deliye İftira 3;ma had uygulanamaz


iftira atılanın baliğ olması da şarttır Zaten çocuk için zina tasavvuru Tj-,kün değildir Kör nasıl görmezse, baliğ olmayan çocuk da zina ede--<ez Öyleyse çocuğa ister kız, ister erkek olsun zina isnad eden için cum--_r; göre had yoktur Yalnız İmam Malik (ra)'e göre buluğ çağına er*memiş gelişkin bir kıza zina iftirasında bulunmak, aynen baliğ olanlar gibi -ocdı, cezayı gerektirir, imam Hanbel (ra) ise sıcak iklimlerdekl erken »K-şmiş dokuz yaşını tamamlamış kız çocuğuna atılan iftiranın da baliğ »anlara atılan iftira gibi haddi gerektirdiği görüşündedir


iftira atılanın hür olması lazımdır Cumhur, hürriyetin şart olduğunda etıfak etmişlerdir Zira kölenin veya cariyenin insanlık şerefi ve zinadan «iranması hür kadına nisbetle çok daha zayıftır Herne kadar köle ve carl-<"z*~ de iftira atmak haramsa da müfteri için had uygulanmaz, tazir edilir


Zira Resulullah (sav), «Köle ve cariyesine zina iftirasında bulunan Kimse*nin sözü doğru değilse, kıyamet günü ona had uygulanır» [37] buyurmuş*tur Cezanın ahirette uygulanması, ahirette mülkiyetin kalkması, köle ile efendinin eşit olması ve kimsenin diğerinden taKvadan başka bir üstün*lüğe sahip olmaması sebebiyledir


Ibni Hazm, fukahanın cumhuruna muhalefet ederek köle ve cariye*lere atılan iftiranın hürlere atılandan hiçbir farkı olmadığını savunmuştur Buna göre kim bir cariye veya köleye zina iftirası atarsa, hüre atılan if*tiranın karşılığı olarak uygulanan cezanın ona da uygulanması icabeder Ulemanın, «Köle ve cariyeye hürmet yoktur» demesi manasızdır Mümin İster hür, ister köle olsun hürmete layıktır Çünkü öyle köleler vardır ki Kureyş soyundan olan bir halifeden bile Allah katında daha hayırlıdır, ibni Hazm'ın bu görüşü güzel olmakla beraber, cumhurun delil aldığı ha*dise muhaliftir Hükümler de görüşlerle değil, fiili ve kavli hadislerle tesblt edilir «Köle ve cariyesine zina iftirasında bulunan kimsenin sözü doğru değilse, kıyamet günü ona had uygulanır» hadisi Buharı ve Müslim tara*fından tesbit edilmiştir Hadisin hilafına olan görüşlere İtibar edilmez


İftira atılanda bulunması gereken son şart iffettir Bu hususta bütün faklhler İttifak etmişlerdir ve muhalefet eden de çıkmamıştır Zira mevzu-muz âyette, «iffetli kadınlar» ifadesi bulunmaktadır İffetli olmayanlar, bugün fısk ve günahlarıyla övünmeyi ilericilik, dindar ve faziletli yaşamayı da gericilik sayanlar gibidir Had cezası iftira atanı yalanlamak için meş*ru kılınmıştır Eğer iftira atılan fiilen zina ediyorsa müfteriyi yalanlamak mümkün değildir İftira atılanın kötü fiilleri işlemekle meşhur olması müfte*ri için fırsat hazırlamış demektir, öyleyse gençliğinde zina eden bir adam sonra tövbe ederek halini ıslah etse, güzel ahlakla tanınmış olsa bile ona İftira atana had vurulamaz Müfteri ancak tazir edilebilir


özetlersek kafire, deliye, çocuğa, köle ve cariyeye ve iffetsiz bir ka*dına zina isnadında bulunan kimseye iftira haddi uygulanamaz Ancak ta*zir yapılır Çünkü bunlara yapılan iftira, herne kadar şeref ve haysiyet kı*rıcı birşey değilse de zinanın yayılmasına sebeb olabilir Nitekim Allahu taala, «Kötü sözlerin İman edenlerin İçinde yayılıp duyulmasını arzu eden*ler (yokmu) Dünyada da ahirette de onlar için pek acıklı bir azab vardır (Onlan) Allah bilir, siz bilmezsiniz» (Nur: 19) buyurmaktadır




Üçüncü Hüküm: Haddi İcabettiren Sözler Nelerdir?



İftira sözleri üçe ayrılır: Sarih ifade, kinaye ve çıtlatma


Sarih ifade, müfterinin konuşmasında doğrudan zina kelimesini kul-cnarak zina isnadında bulunmasıdır Mesela, «Ey zani», «Ey zina oğluı, «Sen babanın oğlu değilsin» veya «Falan adam falan kadınla zina etmiştir» guoi sözler sarih ifade ile zina isnadında bulunan sözlerdir Dolayısıyla had-ü gerektiren birer iftiradır


Kinaye yoluyla iftira ise, zina yapıldığını dolaylı olarak bildiren keli*meler sarfetmektir Mesela, «Sen her erkekle tokalaşıyorsun» veya «Her-cssJe konuşup şakalaşıyorsun» veya «Fasıka, facire fahişe» gibi sözlerin Tepsi doğrudan olmamakla beraber zinayı kasdederek söylenmişse zina iftirası sayılır


Çıtlatma (tariz) yoluyla zina iftirası sayılabilecek sözler ise, «Sen zl-un etmedin!», «Zani değilsin!», «O kadın zani değildir!» gibi ifadelerle ya*standır Fakihler bu yolla yapılan iftiranın haddi icabettirip ettirmeyeceği Tususunda ihtilaf etmişlerdir


İmam Malik (ra)'e göre bu nevi sözler zina iftirasıdır ve müfteriye Ifti-— haddinin uygulanması icabeder


İmam Safi (ra)' ve İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre, bu sözler kime kar-s kullanılırsa kullanılsın, zina iftirası sayılmaz, haddi de gerektirmez An-ssk bunları söyleyen, maksadının onun zina ettiğini ortaya koymak oldu*ğunu söylerse iftira sayılarak isbatı istenir Isbat edilemezse iftira haddi gulanır


İmam Malik (ra)'ln delili:


İmam Malik (ra) Umrete binti Abdurrahman'dan şöyle rivayet etmiş-sr Hz Ömer zamanında iki kişi babalarından söz ederken biri diğerine «Sen Allahın ismi ile yemin ederim ki ne babam, nede annem zina etmiş Değillerdir» dedi Bunu duyan Hz Ömer bu hususu sahabilerle istişare et-: Sahabilerin bazıları, «Adamın bu lafında birşey yoktur Çünkü anne ve sobasını methetmiştir» dediler Diğer bazı sahabiler İse, «O şahıs anne-ba-sasını başka sözlerle methedemez miydi» dedikten sonra Hz Ömer'e dö--eerek, «Bizim görüşümüze göre ona iftira haddi uygulanmalıdır» dediler -iz Ömer de o adama iftira cezası olarak seksen sopa vurdurdu


Kurtubi bu konuda şöyle demektedir: «imam Malik (ra)'in görüşünün delili şudur: iftira haddinin vazedilmesinin gayesi, iftira atılan kişiye atılan lekeyi gidermektir Bu leke sarahaten sürülmeyip çıtlatma yoluyla da sü*rülse zina iftirası sayılır ve müfteriye haddin uygulanması icabeder Zira Allahu taaia Hz Meryem'in tarihî vakasını bildirirken «Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir adam değildi Anan da iffetsiz bir kadın de*ğildi» denildiğini haber vermektedir Bu ifadelerle çıtlatma yoluyla Hz Meryeme zina isnadında bulundular İşte bunun için Allahu taala o kavim hakkında «Bir de onların (İsayı) İnkar İle kafir olmaları, Meryemin aley*hinde büyük iftira atıp söylemeleri» (Nisa: 156) buyurmuştur Görüldüğü gibi onlar bu sözleriyle Hz Meryeme, «Sen o baba ve annenin kızı oldu*ğun halde bu İşi nasıl yaptın, bu çocuğu nereden getirdin?» yani zina et*tin demek istemişlerdir» [38]


Şafii ve Hanefilerin delilleri:


İmam Şafii ve Ebu Hanife'ye göre çıtlatma yoluyla sarfedilen sözler zina iftirası mana ve İhtimali taşıdığı gibi başka bir mana da taşıyabilir İhtimal işe şüphedir Dolayısıyla haddi gerektirmez Zira Resulullah (sav), «Şüphelerle hadleri uygulamayın» [39] buyurmuştur


Allahu taala kocasının ölüm iddetinl bekleyen bir kadına doğrudan talip olmayı yasak ettiği halde çıtlatma yoluyla evlenme talebinde bulun*mayı mubah kılmıştır Nitekim, «(Vefat iddetini bekleyen) kadınları nikah*la isteyeceğinizi çıtlatmanızda, yahut böyle bir arzuyu gönüllerinizde sak*lamanızda üzerinize bir vebal yoktur» (Bakara: 235) buyurmuştur Bu âyet, sarahaten söyleme ile çıtlatarak söylemenin hükümde eşit olmadığına de*lalet eder


İmam Şafii ve Ebu Hanife'nin görüşlerini doğrulayan delillerden biri de Ebu Hüreyre'den rivayet edilen, «Bir kişi Resulullah (sav)'a gelerek «Ya Resulullah, karım zenci bir çocuk doğurdu» dedi Resulullah (sav) ona, «Senin develerin var mı?» diye sordu «Evet» cevabını alınca, «De*velerinin rengi nasıldır?» dedi «Kırmızıdır» cevabını alınca yine sordu: «Develerin içinde hiç gri renkli olan var mı?» Adam, «Evet,, var» dedi Resulullah (sav), «Nasıl olup da kırmızı deveden gri deve çıkıyor?» soru*suna, «Herhalde develerimin ataları arasında gri renkli olan vardı da on*dan» cevabını alınca, «Öyleyse senin bu çocuğun da sizin atalarınızdan birinin rengini taşıyor» buyurdu» [40] Görüldüğü gibi odam çıtlatma yoiuy-


*a karısının zina ettiğini anlatmak istediği hakle Resulullah (sav) ona had vurmamıştır




]

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #98
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Dördüncü Hüküm: Bir Topluluğa Zina İftirası Atmanın Hükmü?



Fakihler, bir topluluğa zina iftirası atan kimse hakkında ihtilaf ederek uç görüşe ayrılmışlardır:


1) Birinci görüşe göre müfteriye bir had (seksen sopa) uygulanır, i-mam Malik, İmam Hanbel (ra) ve İmam Ebu Hanife (ro)'nin görüşü bu*dur


2) İkinci görüşe göre toplulukta kaç kişi varsa onların sayısınca oyn ayrı had vurulur İmam Şafii (ra) ile imam Ebu'l-Leys bu görüştedir


3) Üçüncü görüşe göre, müfteri iftirayı bütün topluluğa bir defada, yani «Siz zanisiniz» şeklinde atmışsa tek had, topluluktaki kişilere teker teker «Sen zanisin» şeklinde iftira atmışsa topluluğun sayısınca had uy*gulanır Bu görüş de İbni Ebi Leyla ve Şa'bi'nin görüşüdür


1 Görüşün delilleri: Ebubekir Cessas'ın naklettiği, cumhurun kitap, sünnet ve kıyastan olan delillerini aşağıya alıyoruz:


1- Kitaptan delilleri: «Namuslu ve hür kadınlara (zina (inadıyla) İftira atan sonra (bu babta) dört şahit getirmeyen kimselerin (her birine) de seksen değnek vurun» (Nur: 4) âyetine göre hür ve iffetli kadınlara iftira atanlara had vurmak icabeder Bu ifadeden anlaşılıyor ki, bir toplu*luğa zina iftirası atan kişi seksen sopadan fazlasıyla cezalandırılamaz Bir kişi bir topluluğa zina iftirası atarsa, ona bir had değil, birkaç had uygulanacağını iddia eden, âyete açıktan muhalefet etmiş olur


2- Sünnetten delilleri: İbni Abbas'tan şöyle rivayet edilmiştir: «Hilal bin Ümeyye Resulullah (sav)'in huzurunda karısının Şerik bin Sehma ile zina ettiğini iddia etti Bunun üzerine Resulullah (sav) ona «Ya isbat eder*sin, veya sırtına sopa vurulur» buyurdu» Görülüyor ki Hilal, karısı ile bir*likte Şerik bin Sehma'ya da zina isnad ettiği halde Resulullah (sav) tek had vurmaktan söz etmiştir


3- Kıyastan delilleri: Haddi gerektiren hırsızlık ve içki gibi diğer suçlar birkaç kere tekrar edildikten sonra ortaya çıkarsa bir kere had uygulanır, iftira da haddi gerektiren suçlardan olduğuna göre bir toplu*luğa da yapılmış olsa, bir kere had vurulması İcabeder [41]


2 Görüşün delilleri: Şaflilere göre birinci görüştekllerin delil aldık*ları âyet, bir kişinin bir'topluluğa değil, bir başka kimseye iftira atmasının hükmünü bildirir Âyette hem iftira atılanların, hem de müfterilerin çoğul olarak ifade edilmesi buna delalet eder


Şafiilere göre birinci görüştekilerin delil kabul ettikleri hadiste Re-sulullah (sav)'ın tek hadden söz etmesinin sebebi Hilal'ln her ikisine tek sözle zina isnadında bulunmasıdır


Yine Şafiiiere göre, birinci görüştekilerin kıyasa dayanan delilleri doğru değildir Zira zina iftirası insan haklarını ilgilendirirken içki yalnızca Allah (cc) hukukunu ilgilendirmektedir Kul hakkı ile Allah (cc)'ın hakkını kıyas etmek doğru olmaz




Beşinci Hüküm: Şahidierin Adil Olmaları Şart Mıdır?



Âyette şahitlerin sayıları dışında hiçbir vasıf zikredlimemlştir Bu yüz*den alimler şahitlerin vasıfları hususunda ihtilaf etmişlerdir


İmam Şafii (ra) ye göre, bütün şehzdet hukukunda olduğu gibi bu hu*sustaki şehadette de şahitlerin adil olması şarttır Aksi halde şehadetlert kabul edilemez


Hanefilere göre ise fasık bir kimsenin şehadetj de kabul edilir İşte alimler arasındaki ihtilafın kaynağı burasıdır


Bir zina iftirasında şahitlik yapan dört fasıkın sehadetıerl, imam Şafii'*ye göre geçersiz ve bunların sözleri de bir iftiradır Bu sebeble bu fasık şahitlere de iftira haddi uygulanır Çünkü fasıklar şehodet vasıflarını haiz olmadıkları için şahitlik yapamazlar Eğer yaparlarsa müfteri sayılırlar


Hanefilere göre ise, zina isnadında bulunan kişi dört şahit getirdiği için iftira haddinden kurtulur Fakat şeriat bu fasık şahitlerin şehadetle-rine itibar etmez Bunların şehadeti ile ancak zina şüphesi tesbit edilmiş olacağından müfteriden de, şahitlerden de had düşer Dört fasık şahidin şehadeti zina suçunu isbata yeterli sayılmadığından suç isnad edilene had uygulanamayacağı gibi, kesinleşen bir şüphe üzerine iftirada bulunduğun*dan dolayı müfteriden de had düşer




Altıncı Hüküm: Şahitlerin Toplu Halde Şehadet Etmeleri Şart Mıdır?



Âyetin zahiri dört kişinin şehadetinl istemektedir Bu şahitler ister tek tek ve başka zamanlarda, ister topluca şehadet etsinler farketmez imam Malik (ra) ve imam Şafii (ra)'nin görüşü de budur


imam Ebu Hanife (ra)'ye göre ise şahitler topluca şehadet etmelidir ~s*er teker ve başka zamanlarda şahitlik ederlerse şehadetleri kabul edil*meyeceği gibi müfteri sayılarak herbirine iftira haddi uygulanır


Maliki ve Şqfiilerin delilleri:


Âyette yalnızca dört şahit getirilmesi şart koşulmuştur Topluca şa-nAik yapmalarının şart olduğunu gösteren bir işaret de yoktur, öyleyse jonitierin topluca veya ayrı ayrı şehadet etmeleri kafidir Bununla birlik-e ayrı ayrı şehadette bulunmaları töhmetten uzak olmaları bakımından aoha iyidir Zaten hakim şahitlerin durumundan şüphelenirse hakkın ortaya akması için onları birbirinden ayırarak ifadelerini ayrı ayrı alır Çünkü bu şekilde şahitlerin sözlerinin doğru veya yalan olduğu daha iyi ortaya çıkar


Hanefilerin delilleri:


Hanefilere göre tek başına şehadette bulunan kimse müfteri sayılır Suna göre ona da had uygulanması icabeder Bu sebeble tek hal çaresi şehitlerin toplu halde şehadette bulunmalarıdır


Hanefiler bu görüşlerini Hz Ömer'in Muğiyre bin Şu'beye iftira atan-orfa ilgili uygulamasıyla isbat ederler Bu konudaki tafsilat dokuzuncu lûkümde gelecektir




Yedinci Hüküm: Bir Hüre İftira Atan Köle Veya Cariyenin Cezası Ne Olur?



Fakihler, hür evli ve namuslu bir müslümana zina İftirası atan köle >e cariyenin de cezalandırılmasında ittifak etmişlerdir Fakat bunlara uy*gulanacak cezanın hürlere uygulanan cezanın aynısı mı, yoksa yarısı mı -lacağında ihtilaf etmişlerdir


Dört mezhebin imamlarına göre hür bir insana zina İftirası atan kö-tenin cezası, hürlerin cezasının yarısı, yani kırk sopadır Zira Allahu taala, tOnlar evlendikten sonra bir fuhuş irtikab ettilerml o vakit üzerlerine hür kadınlar üzerindeki cezanın yansı (verilir)» (Nisa: 25) buyurmuştur


imam Evzai ve ibni Hazm'a göre ise köle ve cariyenin cezası da hürler gibi seksen sopadır Çünkü had müslümanların haklarını korumak İçin farz kılınan bir cezadır İftira aynı zamanda iftira atılanın namusuna vaki olan bir cinayettir Cinayetlerde ise hür ile köle arasında bir fark yoktur


Cumhurun delilleri:


Abdullah ibni Ömer (ra)'den şöyle rivayet edilmiştir: «Ben Ebubekir (ra), Ömer (ra), Osman (ra) ve sonraki halifenin İdarelerini idrak ettim Bunların hepsi iftira sucunu işleyen köle ve cariyelere kırk sopa cezası ve*rirlerdi»


Hz Ali, «Herhangi bir şahsa zina iftirası atan köle ve cariyeyekırk sopa ceza uygulanır» buyurmuştur


İbni Munzır «Muteber olan cumhurun görüşüdür Ben de onunla hük*mederim Cumhura göre zina cezasını getiren âyet yalnız hürlere ait hük*mü ifade etmektedir Aynı sucu bir köle işlediği takdirde onun cezası hür*lerin cezasının yarısıdır»




Sekizinci Hüküm: İftira Cezası Allah (Cc)'ın Hukukundan Mı, Yoksa Kulların Hukukundan Mıdır?



İmam-ı Azam (ra)'a göre iftira cezası Allah (cc)'ın hukukundandır Buna göre;


1- İmamın zina iftirası sucunu haber alır almaz, iftiraya uğrayan istemese bile müfteriye had uygulaması farzdır


2- İftiraya uğrayan hakkından vazgeçse, müfteriyi affetse dahi müf*teriden had düşmez Müfteri, haddin uygulanmasından önce tövbe etmiş olsa, tövbesi ancak kendisi ile Allah (cc) arasında geçerlidir Cezanın uy*gulanması için bir engel teşkil etmez


3- Müfteri köle olduğu takdirde had yarıya iner Had eğer kul hu*kukundan dolayı olsaydı yarıya inmemesi gerekirdi


İmam Malik (ra) ve İmam Şafii (ra)'ye göre zina iftirası cezası Allah (cc) hakkından değil, kul hakkından dolayıdır Buna göre:


1- İmam, iftiraya uğrayan cezanın uygulanmasını taleb edene ka*dar ceza uygulayamaz


2- İftiraya uğrayan, müfteriyi affederse ceza düşer


3- İftiraya uğrayan, haddin uygulanmasından önce ölürse, hak va*rislerine geçer Varisleri müfteriyi dilerse affeder, dilerse haddin uygulan*masını isterler [42]


Bazı fakihlere göre ise, zina iftirasının cezası Allah (cc) hukuku ile kul hukuku arasında müşterek bir haktır Zira müfteri attığı iftira ile hem Allah (cc)'ın hakkına, hem de kulun hakkına tecavüz etmektedir Ceza da hem Allah (cc)'ın hakkının, hem de kul hakkının korunması için meşru kılınmıştır




Dokuzuncu Hüküm: Müfteri Tövbe Ederse Şahadeti Kabul Edilir Mi?



Kur'an, zina İftirası atanlar için üç ayrı hüküm vazetmiştir:


1) Seksen sopa vurulması


2) Şehadetinin ebediyyen kabul edilmemesi


3) Allanın taatından çıktığı için »aşıklıkla vasıflandırılması


Bu üç hükümden sonra Allahu taala, «Meğer ki bu (hareketten) son*ra tövbe (ve rücu) ve (hallerini) ıslah ederler» buyurarak, «tövbe» edenleri ve hallerini «ıslah» edenleri istisna etmektedir Fakihler âyetteki «tövbe» ve «ıslahsın fasıklığı ortadan kaldırdığı gibi şehadetinin kabulüne dela*let edip etmediği hususunda ihtilaf ederek iki görüşe ayrılmışlardır:


1- İmam-ı Azam (rafa göre âyetteki «tövbe» ve «ıslah» tan sonraki İstisna, yalnız son cümle, yani «Onlar fasıklann ta kendileridir» cümlesi ile İlgilidir Dolayısıyla müfterinin yalnız «fasıklık» vasfını ortadan kaldı*rır Fakat sonradan dünyanın en salih insanı bile olsa şehadeti asla ka*bul edilmez Bu görüş Hasan-ı Basrî, Nehâî Saki bin Cübeyr ile diğer bazı tabiin fakihierinden de rivayet edilmiştir


2- İmam Malik (ra), Hanbel (ra) ve Şafii (ra)'ha göre ise istisna iki cü' eyl yani «Onların ebedi şahitliklerini kabul etmeyin» ve «Onlar fasık-la « ta kendileridir» cümlelerini içine almaktadır Buna göre müfterinin hem «fasıklık» vasfı ortadan kalkmakta, hem de şehadeti kabul edilmek*tedir Bu görüş Ata Tavus, Mücahid, Şa'bî, ikrime ve diğer bazı tabiin alimlerinden de rivayet edilmiştir Taberî de bu görüşü benimsemiştir


Hanefilerin delilleri:


Hanefilerin müfterinin şehadetinin kabul edilmeyeceği şeklindeki gö*rüşlerinin delilleri şunlardır•


1) Âyetteki istisna önceki cümlelerin hepsine raci olsa o zaman tövbe ile müfteriden haddin de düşmesi lazım gelir Bu ise icmaen batıldır Bun*dan anlaşılıyor ki âyetteki istisna yalnız son cümleye aittir Yani müfte*rinin yalnızca fasıklık vasfını ortadan kaldırır


2) Allahu taala, «Onların ebedî şahitliklerini kabul etmeyin» buyur*maktadır Müfterinin şehadetinin kabul edilmesi, nassa muhalif olur


3) Resulullah (sav) «Müslümanlar birbirlerine şahidlik yaptıkları za*man adildirler Meğer ki zina iftirası suçundan had cezasına uğramasın» buyurmuştur Bu hadis açıkça delalet ediyor ki zina iftirası suçundan do*layı cezalandırılan kişinin şehadeti kabul edilmez


Cumhurun delilleri:


Cumhurun, müfterinin tövbeden sonra şehadetinin kabul edileceğine dair delilleri ise şunlardır:


1) Tövbe bütün günahları yok eder Günahtan tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir, öyleyse müfterinin de tövbeden sonra şehadeti kabul edilmelidir


2) Küfür iftiradan daha büyük bir suçtur Kafir tövbe ederek müslü-man olduktan sonra şehadeti kabul edildiğine göre iftiradan sonra tövbe eden bir müslümanın şehadeti nasıl kabul edilmez? İmam Şafii (ra) şöyle der: «Allah (cc)'ın tövbesini kabul ettiği kimsenin şehadetini nasıl redde*derler, hayret ederim?» [43]


3) Muğiyre bin Şu'be'nin hadisesi Hz Ömer Muğiyre bin Şu'be'ye zina iftirası atan Ebu Bekret, Nâfi ve Nef'i'ye, «Kim sözünden döner, nef*sini yalanlarsa onun şehadetini kabul ederim Kim de sözünden dönmezse onun da şehadetini kabul etmem» dedi Nâfl ve Nef'i sözlerinden döne*rek tövbe ettiler Hz Ömer de onların şehadetlerini kabul etti Ebu Bek*ret ise sözünden dönmediği için şehadeti kabul edilmedi Hz Ömer'in bu uygulaması sahabilerden bir itiraz görmedi Şayet tövbe edenlerin şeha-detlerikabul edilmeseydi sahabiler Hz Ömer'e itiraz ederlerdi [44]


4) Uygun olan âyetteki istisnanın önceki bütün cümlelere raci olma*sıdır Tövbe ile haddin düşmemesi, onun kul hakkı olmasındandır Zira bütün suçların cezası Allah, (cc) katında tövbe İle düşse bile kulları ilgi*lendiren suçların cezaları affedilemez Âyet müfteri için had şehodetin reddi ve fasıklık olmak üzere üç hüküm ihtiva etmektedir Had tövbe ile düşmediğine göre diğerleri, yani fasıklık vasfı ile şehadetlerinin reddi du*rumu ortadan kalkar


Şa'bî ve Dehhak'ın görüşleri ise bu iki görüşe de muhaliftir Bunlara göre müfteri tövbe etse de şehadeti kabul edilmez Ancak sözünden dö*nerek kendisinin müfteri olduğunu itiraf ederse şehadeti kabul edilir




Ayetlerden Alınacak Dersler



1- İffetli müslüman kadınlara atılan zina iftirası büyük günahlardan olduğu gibi, cemiyetin yapısını tehdit eden en büyük afetlerden de biridir


2 - Müminleri iftira yoluyla itham etmek fuhşun yayılmasına sebeb


olur


3- Müslümanların vazifesi, hata eden kardeşlerinin ayıplarını gizle*mek olmalıdır


4 - Müfterinin hadden kurtulması için dört adil şahit bulması lazım*dır


5- Zina iftirasının büyük bir günah olduğuna delalet eden üç ceza*sı vardır: Bedeni ceza: Had Edebi ceza: Fasıklık içtimai ceza: Şehadetinin reddi


6- Müslümanların namuslarına zan üzerine ve söylentilere dayana*rak dil uzatmak caiz değildir


7- Dünyada uygulanan cezalar günahların kefaretidir İmamın Al*lah (cc)'ın emrini infaz için bu cezaları uygulaması farzdır


8- Müfteri pişman olur tövbe ederse fasıklık vasfını üzerinden kal-dırntış olur


9- Müfteri sözünden döner, hallerini ıslah ederse şehadeti kabul ve itibarı İade edilir


10- Allahu taalanın fazlı büyük ve rahmeti herkesi kuşatır Ne kim*senin taatı ona bir fayda, ne de kimsenin isyanı zarar verir


Ayetlerdeki teşrii hikmetler


islâmın savaş açtığı ve hiç merhamet etmediği çirkin suçlardan birisi de zina iftirasında bulunmaktır Çünkü zinadan uzak olan kişileri zina su*cuyla itham etmek, halkın namusunu lekelemek olduğu gibi, iftira sahası*nın genişlemesine de vasıta olur Halkın namusu bu iftira ile yara alır ku*laklar da onunla kirlenir, iftira hadisesi yaygınlaşınca da hemen herkes zina ile itham veya ithamla tehdit tehlikesi ile yüzyüze gelir Herkes karısı veya çocukları hakkında şüpheye düşer


Hür ve namuslu kadınların zina ile itham edilmeleri cemiyette birçok büyük felaketin doğmasına vesile olur İffetli, hür ve şerefli bir kadına atı*lan iftira, halk tarafından tasdik edilerek konuşulmaya, kadının adı diller*de dolaşmaya başlar Yalnız şerefli bir kadına değil, onun bütün yakınla*rına, arkrabalarına sürülen bu leke sonucu, hadiselerle tesblt edilebileceği gibi genellikle kadın öldürülür Ölümünden sonra kadının günahsızlığı or*taya çıksa bile artık iş işten geçmiştir


Ortaya çıkardığı kötülüklerden dolayı İslâm, halkın dilini iftiradan kes*mek, ailelerin şeref ve haysiyetlerini korumak için kötü insanlar tarafın*dan namuslu kimselere atılan iftira karşılığı olarak seksen sopa gibi şid*detli bir ceza vazederek iftira kapılarını kapatmış, müfterilerin şehadetle-rinin ebediyyen kabul edilmeyeceğini bildirerek onları fasıklıkla vasıflandırmıştır


Görüldüğü gibi İslâmda müfteriler için üç ayrı ceza vardır: Biri be*denle ilgili sopa cezası, ikincisi, sanki insan değilmiş gibi şehadetinin reddedilmesi, üçüncüsü de, fasıklıkla vasıflandırılarak Allah (cc)'ın taatın-dan çıktığının ilan edilmesidir Ancak bu tür cezalar tatbik edilerek İftira illetiyle hastalıklı olan kimselerin hastalıkları yok edilebilir Bu İtibarla da ailelerde bir bağlılık ve sevgi teessüs etmiş olur


islâm, Allah (cc)'ın azabını gerektiren en çirkin günahlardan birisinin de zina iftirası olduğunu ve iftira atanların dünya ve ahirette şiddetli bir azabla cezalandırılacaklarını bildirmiştir Nitekim Allahu taala «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mümin kadınlara (iftira) atanlar dünyada da, ahi*rette de lanetlendiler Onlar için büyük de bir azab vardır O günde ki aleyhlerinde kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayakları onların neler yapıyor idiklerine şahitlik edecektir» (Nur: 23-24) buyurmaktadır Yine Allahu taa*la, cemiyetin iffet ve namusu hakkında fazla konuşanların ahirette en şid*detli azaba müstahak olacaklarını bildirerek onları fuhuş yayıcıları olarak tavsif etmiştir: «Kötü sözlerin iman edenlerin içinde yayaılıp duyulmasını arzu edenler (yok mu?) Dünyada da, ahirette de onlar için pek acıklı bir azab vardır» (Nur: 19)


Resulullah (sav) da zina iftirasında bulunmanın helak edici büyük gü*nahlardan olduğunu söylemiştir: «Resulullah (sav), «Sizi helak edecek yedi günahtan kaçının» buyurdu Sahabe-i kiram «O yedj günah nedir ya Resulullah?» dediler «Allah (cc)'a şirk koşmak, sihir yapmak, Allah (cc)'ın haram kıldığı haksız yere adam öldürmek, faiz yemek, yetim malını yemek savaştan kaçmak ve bir de habersiz, mümin, namuslu ve hür ka-aniora zina iftirası atmaktır» buyurdu» [45

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #99
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




43 DERS LİAN İLE İLGİLİ HÜKÜMLER



6- Zevcelerine zina isnat eden ve kendilerinin kendilerinden basta şahldleri de bulunmayan kimseler(e gelince) onlardan her birinin (yapacağı) şahitlik, kendisinin hakikaten sadıklardan olduğunu Allaha yemin ile dört (defa ifade ve tekrar edeceği) şahitliktir


7- Beşinci (şehadet) de eğer yalancılardan ise Allanın laneti mu*hakkak kendisinin üstünedir


8 ,9- O (kadın)ın billahi onun (zevcinin) muhakkak yalancılardan olduğuna dört (defa) şehadet etmesi, beşincide de eğer o (zevci) sadık*lardan ise muhakkak Allanın gazabı kendi üzerine (olmasını söylemesi) ondan (o kadından) bu azabı (cezayı) defeder


10- Ya üzerinizde Allanın fazi ve rahmeti olmasaydı, ya hakikat Al*lah tövbeleri kabul eden yegane hüküm ve hikmet sahibi olmasoydı (hail-nlz ny varır*,?,






Ayetlerin Lafzı Tahlili



(Yermfina): Ailelerini zina ile itham etmek


(Ezvâcehüm): Ezvac, zevc'in çoğuludur Zevç ise eş demektir


(Feşehadetü ehadihim): Zina iftirası atan-xm haddi kaldıran şehadet


(La'netellahi): Aliahın gazab ve laneti Lanet aslında AHah (cc)'ın rahmetinden kovulma demektir


(Ve yedreu): Defetme anlamında bir fiildir


(El azabe): Buradaki azabtan maksat, dünyevi azab, yani had veya recm


(Tevvabün): Cok tövbe eden öyle ki Allahu :aalan:n günahtan dönen kuluna rahmeti ile yönelmesi


(Hakimün): Herşeyi yerli ysrine koyan Kulların maslahatlarının gerektirdiği şekilde hikmetli hükümler vazedici




Âyetlerin İcmali Manaları



Allahu taala hanımını zina ile itham eden ve fakat iddiasının doğru*luğuna hiçbir delil getirmeyen kimsenin üzerine düşeni haber vermektedir Hanımını zina ile itham edenin üzerine farz olan, zina suçunun isbatı ve tfıîra haddinden kurtulmak İçin dört şahit yerine bizzat kendisinin sözüsûn doğruluğu üzerine dört defa Aliahın ismi ile yemin ve şehadette bu-unarak, beşinci olarak «Eğer sözümde doğru değilsem Aliahın laneti üze--me olsun» demesi lazımdır Zina ile itham edilen kadın da eğer zina et-:ğini itiraf etmiyorsa, zina cezasından kurtulmak için dört şahit yerine ;ört defa Aliahın ismi ile yemin ve şehadette bulunması lazımdır Kendi if-"etinin isbatı ve kocasının yalancılardan olduğunu isbat için beşinci olarak Aliahın ismi ile yemin ve şehadet ederek, «Eğer kocam doğru söylüyorsa »ilahın gazabı üzerime olsun» demesi lazımdır


Allahu taalanın bu hükmü vazetmesi yalnız halka rahmetinden, günah*kâr kullarına lütufkarlığındandır Eğer bu hüküm vazedilmeseydt onlar halk İçinde rezil ve rüsvay oldukları gibi dünyada acilen cezalandırılırlar ve ahrette de azaba çarptırılırlardı Allahu taala kullarını çok esirgeyici ve kullarının tövbelerini kabul ederek günahlarını affedendir Çünkü Allahu taala, «Şüphesiz ki ben tövbe ve iman edenleri, İyi iyi amel (ve hareket)te bulunanları, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlıgayıcıyım» (Taha: 82) buyurmaktadır




Ayetlerin Nüzul Sebebleri



1) Buharî, Tirmizi ve Ibni Mace İbni Abbastan şöyle rivayet ederler: «Hilal bin Ümeyye, Resulullah (sav)'ın huzurunda karısının Şerik bin Seh-ma ile zina ettiğini söyledi Resulullah, «Ya isbat edersin veya sırtına sopa vurulur» buyurdu Bunun üzerine Hilal, «Bizden birisi karısı ile yabancı bir erkeği gördüğünde nasıl delil arayabilir?» dedi Resulullah (sav) yine, «Ya isbat edersin veya sırtına sopa vurulur» buyurdu Hilal bin Ümeyye Resulullah (sav)'a, «Seni hak peygamber olarak gönderen Allah (cc)'a ye*min ederim ki ben iddiamda doğruyum Allahu taala benim sırtımı hadden koruyacak bir âyet gönderecektir» dedi Bunun üzerine Allahu taala, «Zev*celerine zina Isnad eden ve kendilerinin kendilerinden başka şahitleri de olmayan kimseler(e gelince) onlardan her birinin (yapacağı) şahitlik, ken*disinin hakikaten sadıklardan olduğunu Allaha yemin ile dört (defa ifade ve tekrar edeceği) şahitliktir» âyetini inzal buyurdu Resululiah (sav) Hilal ile karısını getirtti Hilal şehadete başlayarak, «Ben Allah (cc)'a yemin ve şehadet ederim ki sözümde doğruyum» diye lian etti Resulullah (sav), «Allah (cc) sizden birinizin yalancı olduğunu biliyor Biriniz tövbe etme*yecek misiniz?» buyurdu Sonra kadın kalkarak dört kez aynen kocası gibi Allah (cc)'ın ismi ile yemin ve şehadette bulundu Beşinci tekrara ge*lince sahabiler kadını durdurdular ve «Bu söz azabı gerektirir» dediler Kadın sustu Biz onun sözünden döneceğini zannettik Fakat kadın beşin*ci kez yemin ve şehodetle birlikte, «Eğer kocam doğru söylüyorsa Allahın gazabı üzerime olsun» dedikten sonra, «Ben kavmimi bundan sonra halka rüsvay etmeyeceğim» diyerek gitti Resulullah (sav), sahabilere dönerek, «Bakınız eğer bu kadın gözlen sürmeli iri kalçalı ve kalın bacaklı bir ço*cuk doğurursa o Hilal'in değtl Şerik bin Sehma'ntn çocuğudur» buyurdu Kadın Resulullah (sav)'ın tavsif ettiği gibi bir çocuk dünyaya getirdi Re*sulullah (sav), «Eğer Allah (cc)'ın kitabındaki bu hüküm olmasaydı o ka*dını nasıl cezalandıracağımı ben bilirdim» buyurdu» [46]


Bunun diğer bir yönü daha vardır: Kadınlar genellikle «lanet» kelime*sini kullanmayı adet edinmişlerdir Bu sebeble onların kalblerinde hiçbir korku uyandırmaz «Gazab» kelimesi ise alışkın olmadıkları bir kelime ol*duğu için onlara korku verir


Üçüncü incelik: «Allah tövbeleri kabul eden yegane hüküm ve hik*met sahibi olmasaydı» âyetinde uygun olan «hüküm ve hikmet sahibi» manası taşıyan «hakim» kelimesi yerine, «rahmet» kelimesinin kullanılması idi Çünkü bu kelime, tövbe fiiline daha uygundur «Hakim» kelimesinin kullanılmasında ince bir hikmet vardır Şüphesiz Allah (cc)'ın «lian»la hük*metmesinin sebebi, zina gibi fahiş bir sucun kullarına örtülmesini dileme-sidir Eğer «lian» meşru olmasaydı zina ithamında bulunan kocanın iftira haddi ile cezalandırılması lazım gelirdi Halbuki hiçbir kocanın sebebsiz yere karısını zina ile itham etmeyeceği acıktır Çünkü kadının zina etme*si yalnız kendisini değil, kocasını da lekeler Eğer yalnız kocanın dört kere yemin ve şehadet etmesiyle iktifa edilseydi, kadının recmedilmesi icabe-derdi Allah (cc) hüküm ve hikmeti her ikisinin de korunmasını gerektirdi*ğinden, ikisinin yemin ve şehadetleriyle onlardan cezayı kaldıracak «lian»la hükmetmiştir, işte bundan dolayı da bu hükümle ilgili âyetin sonunda «rahmet» kelimesi değil, «hakim» kelimesi kullanılmıştır




Âyetlerdeki Şer'i Hükümler


Birinci Hüküm: Lian Ne Zaman Gerekir?



Bir kimsenin karısını zina ile itham etmesi halinde, kadın sucunu itiraf etmez, koca da sözünden dönmezse lian yapılması gerekir Bu da iki şe*kilde ortaya çıkabilir Birincisi, kocanın karısına, «Sen zina ettin» veya «Senin zina ettiğini gördüm» demesi ve bunu dört şahitle isbat edeme*mesi halinde İkincisi, kocanın karısının hamileliğini, yani karnındaki ço*cuğu reddetmesi halinde Her iki halde de lian yapmak farz olur




İkinci Hüküm: Lian Yemin Mi, Yoksa Şehadet Midir?



Fakihler bu hususta ihtilaf ederek iki görüşe ayrılmışlardır;


1 Görüş: Lian şehadettir ve onda şehadet hükümleri geçerlidir Bu, İmam Ebu Hanife (ra)'nin görüşüdür


2 Görüş: Lian şehadet değil, yemindir Onda yemin hükümleri ara*nır Bu da İmam Malik, Hapbsl ve Şafii'nin görüşüdür


Honef ilerin deliltort:


1- Hanefilerin lianın yemin değil, şehadet olduğuna dair birinci de-, illeri «Onlardan her birinin (yapacağı) şahitlik, kendisinin hakikaten •odaklardan olduğunu Allaha yemin ile dört (defa ifade ve tekrar edeceği) şahitliktir» âyetidir


2- İbni Abbas (ra)'ın Hilal bin Ümeyye vakası ile ilgili olarak nak*lettiği hadistir Zira o hadiste «Hilal gelerek şehadet etti» deniliyor Daha sonra kadın da kalkarak şehadet ediyor Bu hadiste şehadet kelimesi İki defa sarahaten İfade edilmektedir


3- Hanefilere göre, lian meselesinde mademki erkeğin şehadeti dört şahidin yerine geçiyor, öyleyse erkeğin sözlerinin şehadet olması azım gelir


Cumhurun delilleri:


1- «Şehadet» kelimesinden bazan yemin kasdedilir Nitekim, «Mü*nafıklar sana geldiği zaman «Şehadet ederizki sen muhakkak ve mutlak JUftahın peygamberisin» dediler Allah da bilir ki sen elbette ve elbette 3' nun peygamberisin (Fakat) Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar aUuğunu da biliyor Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler ve Allanın yo*mdan saptılar Hakikat onların yaptıktan şeyler ne kötüdür» (Münafl-On: 1-2) âyetlerinde «şehadet» kelimesinden yemin kasdedildiği görül*mektedir


2- «Allaha yemin İle dört (defa İfade ve tekrar edeceği) şahitliktir» âyetinde «Allah» lafzı «şehadeule birlikte zikredilmiştir Bu da delalet edi-or ki, buradaki «şehadeUten maksat, «yemin»dir Çünkü kişinin kendi nef*si ;çin şehadeti makbul değildir Yemin ise makbuldür


3- Hilal bin Ümeyye vakası ile ilgili olarak İbni Abbas (ra)'tan nak-adüen hadisin sonunda bazı rivayetlerde «Eğer Hilai bin Ümeyye ile karısı arasında karşılıktı yeminler olmasaydı ben o kadını nasıl cezalandıraca*ğım bilirdim» denilmektedir


Özet olarak, Haneliler, Handa geçen sözlerin «yeminle tekldlenen seftadet» olduğunu söylerken cumhur da «şehadetle tekid olunan yemin» :duğunu kabul eder




Üçüncü Hüküm: Kafirlerin, Kölelerin Ve Tina Mirası Suçundan Cezolanmış Kişinin Lion Yapması Caiz Midir?



Fakihler, Hanın yemin veya şehadet olduğuna dair ihtilafa bağlı ola*rak, kimlerin lian yapabileceği hususunda da ihtilaf etmişlerdir


Hanefilere göre bir erkeğin Hanının sahih olması için müslümanlar hakkındaki şehadet hükümleri bakımından şehadet ehli olması şarttır Ka*dının do bu ehliyeti haiz olması icabeder Buna göre karı-koca olan cariye ve kölenin, iki kafirin, dinleri ayrı olan eşlerin ve zina iftirası suçundan ceza görmüş kimselerin lian yapması caiz değildir Çünkü adı geçen şa*hısların müslümanların leh veya aleyhlerindeki şehadetleri makbul değil*dir


Hanefiler bu görüşlerini şu hadisi şerifle desteklerler: Resulullah (sov)'-tan şöyle rivayet edilmiştir: «Dört sınıf insan vardır ki aralarında Han yok*tur: Hür erkek ile cariyesi arasında, hür bir kadınla köle olan kocası ara*sında, müslüman bir erkekle yahudi olan karısının arasında, müslüman bir erkekle hıristlyan olan karısının arasında» [47] Bu hadis, kimlerin İlan yapamayacağını açık şekilde bildirmektedir


Hanefiler görüşlerini mevzumuz âyetle de şöyle isbat etmektedirler: «Kendilerinin kendilerinden başka şahldleri de bulunmayan kimseler» âyetinde eşlerini zina ile itham eden kocalar şahidlerden istisna edilmiş*tir Bu istisna lian yapacak şahsın şehadete ehliyetli olması icobettiğinl gösterir Çünkü koca neme kadar müfterj durumunda ise de aslında şa*hittir Şahit olduğu için de yapmış olduğu dört şehadet dört şahidin ye*rine geçmektedir, öyleyse lian ancak hür, müslüman, şehadete ehil kan -koca arasında yapılırsa sahih olur


Maliki, Hanbell ve Şafiilere göre ise yemini sahih olan her kişinin lianı da caizdir, öyleyse ister hür, ister köle, ister müslüman, İster kafir, ister adil, ister fasık olsun tıer karı-kocanın İlan yapması caizdir


Cumhur, görüşlerini «Zevcelerine zina tenad eden ve kendilerinin ken*dilerinden başka şahitleri de bulunmayan kimseler» âyeti İle isbat eder*ler Çünkü bu âyette lian yalnız müslüman ve hür kimselere tahsis edil*memiştir, öyleyse sıfatları ve dinleri ne olursa olsun bütün çiftler arasın*da lian yapmak caizdir


Liandan maksat, tarafların zina veya iftira lekesini üzerlerinden at*maktır Buna müslümanlar nasıl muhtaçsa gayri müslimler de öyle muhtaçtır Hür nasıl kendisinin ayıpsız olmasını isterse fcöte de oppstz olmayı iater Kısaca, yemini makbul olan herkesin Han yapması coteBr




Dördüncü Hüküm: Lian İmamın Huzurunda Olmasa Da Caiz Midir?



Fakihler lianın ancak imam veya İmamın vekHi huzurunda yapılabi*leceğinde ittifak etmişlerdir Zira kan-kocadan biri sözünden, yemininden dönerse ona had uygulanması gerekir Haddi uygulamak ise ifnama aittir


Uygun olan da imamın kari-kocaya önce nasihatta bulunarak Allah cc)'ın azabının dünya azabından daha ağır olduğunu hatırlattıktan sonra lian yaptırmasıdır Nitekim Resulullah (sav), «Hangi kadın bir kavme o kavimden olmayan bir nesil sokulmasına vasıta olursa onun Allah (cc) katında hiçbir amel ve ibadeti kabul görmez Allahu taala elbette ki o ka*dını cennete sokmaz Hangi erkek de çocuğuna bakarak onun kendisinden olmadığını iddia ederse Allahu taala onunla rahmeti arasına bir perde çeker Onu geçmiş ve gelecek halkın huzurunda rezil ve rüsvay eder» [48] hadisi şerifinde görüldüğü üzere erkek ve kadına nasihat ederek on*ları ikaz etmiştir




Beşinci Hüküm: Lianın Yapılış Şekil Ve Yolu



Âyeti kerime Manın yapılış şekil ve yolunu en acık bir şekilde beyan etmiştir: önce koca dört defa, «Allah (cc)'a yemin ve şehodet ederim ki karıma isnat ettiğim zina sözünde sadıkım» şeklinde şehadette bulunur Sonra beşinci defa şöyle der: «Eğer sözümde doğru değilsem Allah (cc)'ın laneti üzerime olsun»


Erkeğin Hanından sonra kadın dört defa, «Allah (cc)'a yemin ve şeha*det ederim ki kocam bana isnat ettiği zina sözünde yalancıdır» der Be*şinci defa da, «Eğer kocam doğru söylüyorsa Allah (cc)'ın gazabı üzerime olsun» diyerek Hanı tamamlar


Âyetin zahirine göre, erkek bu yemin ve şehadeti beşten aşağı yapar veya «lanet» kelimesi yerine «gazab» kelimesini kullanırsa İlanı kabul edil*mez Kadının da yemin ve şehadeti beşten aşağı yapması caiz olmadığı gibi, «gazab» kelimesi yerine «lanet» kelimesini kullanması caiz değildir Bu uygulamada mutlaka önce erkeğin yemin ve şehadette bulunması la*zımdır Fakihlerin ittifak ettikleri görüş de bu yoldadır Çünkü âyetin akışı bunu icabettirmektedlr


İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre liandan sonra kadının Iddeti de hemen başlar Çünkü lian, ileride tafsilatıyla anlatılacağı üzere kan-kocamn ayrılmasına vasıta olur Nevar ki fakihler bu hususta ihtilaf etmişlerdir İhtila*fın kaynağı ise şudur: Bazı fakihlere göre erkeğin Han yapması kadına haddi icabettirir Kadının Hanı ise bu haddi düşürür, öyleyse tabii olarak kadın erkekten sonra Han yapar, imamı Azam (ra)'a göre ise erkeğin İlan yapması kadına zina haddinin uygulanmasını icabettirmez Çünkü zina had*di ya dört şahidin şehadetiyle veya bizzat kadın veya erkeğin itirafı ile tatbik edilebilir


Lianın Kur'an-ı kerimde beyan edilen şekli budur Yalnız, hamile olan karısının çocuğunu reddeden kocanın Hanı sırasında yemin ve şehadetl arasında, «Bu kadının hamileliği benden değildir» demesi icabeder Şa*yet koca doğan gocuğu reddediyorsa bu defa da yemin ve şehadeti arasın*da «Bu çocuk benden değildir» ifadesini kullanmalıdır Bu da sünnetin tesbit ettiği şekildir


Resulullah (sav)'ın sünneti üzere yapılan uygulamada erkek lian ya*parken kadın huzurda oturur Erkek lianı bitirdikten sonra bu defa kadın ayağa kalkarak yemin ve şehadette bulunur Bu uygulama bir camide ve imam huzurunda yapılır Bu uygulama şekli Resulullah (sav)'ın fiili ve kavli sünnetiyle tesbit edilmiştir[49]




Altıncı Hüküm: Erkek Veya Kadından Birinin İlandan Dönüşü Haddi Gerektirir Mi?



Fakihler, karı-kocadan birinin lian yapmaktan kaçınması halinde had uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir


Cumhurun görüşü: Maliki, Hanbeli ve Şafiilere göre erkek Handan kaçındığı takdirde ona iftira haddinin uygulanması farzdır Kadın Handan denerse ona da zina haddi uygulanır


Hanefilerin görüşü: İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra)'ye göre erkek ve*ya kadın Handan kaçınırsa lian yapana veya kendisini yalanlayana kadar hapsedilir Erkek sözünden dönerek kendisini yalanlarsa iftira haddi, kadın zina yaptığını itiraf ederse zina haddi tatbik edilir


Cumhurun delilleri: Cumhur, Handan dönen için haddin uygulanma*sının farz olduğuna dair aşağıdaki delilleri getirmişlerdir:


1- Cumhura göre Allahu taala bunu, «Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan sonra (bu babda) dört şahit getirmeyen kimseler(in her birine)de seksen değnek vurun» (Nur: 4) öyetiyle beyan etmiş*tir Bu âyeti takiben de karısına zina isnad eden kocaların hükmü beyan edilmiştir Ayetlerin bu akışı, nasıl yabancı bir kadına zina isnad eden kim*senin dört şahid getirmesi icabediyor ve dört şahit getiremediği takdirde had uygulanıyorsa kendi karısına zina İsnad eden şahıs da Handan kaçı*nırsa ona da iftira haddi uygulanması gerektiğini göstermektedir


2- «O (kachn)ın billahi onun (zevcinin) muhakkak yalancılardan olduğuna dört (defa) şehadet etmesi, beşincide de eğer o (zevci) sadık*lardan ise muhakkak Allahın gazabı kendi üzerine (olmasını söylemesi) ondan (o kadından) bu azabı (cezayı) def eder» âyetindeki «bu azabı def eder» ibaresinden maksat dünya azabıdır Bu ifadeyi ahiret azabı olarak anlamak doğru değildir Çünkü eğer kadın yaptığı lianda yalancı ise onun lianı ahiretteki cezasını artırır Eğer doğru ise ahirette zaten cezası yok*tur Öyleyse âyette sözü edilen ceza dünya cezasıdır Zaten önceki âyet*lerde de «Müminlerden bir zümre de bunların azabına şahit olsun» buyu-rulması bu cezanın dünyevi olduğunu göstermektedir


3- Hilal bin Ümeyye vakasında Resulullah (sav)'ın Hilalin karısı Havlete'ye «Dünyada recmedilmen Allah (cc)'ın gazabından daha hafiftir» buyurması da bu hususta kesin bir nastır Yine Resulullah (sav)'ın Hilal bin Ümeyye'ye, «Ya isbat edersin veya sırtına had vurulur» buyurması, karısına zina isnad edenin sözünü isbat edemediği takdirde ona had vu*rulacağına sarahaten delalet etmektedir [50]


Hanelilerin delilleri: Hanefilerin bu husustaki delilleri de şunlar


1- «Zevcelerine zina isnad eden» âyeti zina isnad edenler hak*kındaki cezanın had değil, Han olduğuna delalet eder Çünkü bu âyet zina iftirası ile ilgili âyetin hükmünü ya nesheder veya âyetteki umumi ifade*den karılarına zina isnad edenleri istisna eder Veya bu âyet yalnızca karılarına zina isnad eden kocalara has bir hüküm ifade eder Her iki hal*de de kocaya liandan başka bir ceza yoktur O halde koca Mandan ka*çınırsa lian yapıncaya veya kendisini yalanlayıncay kadar hapsedilir


2- Kadının liandan kaçınması zina sucunu İtiraf ettiği manasına gel mez O holde recmi de caiz değildir Zaten Resulullah (sav) da «Bir mtıs-lümanın kanı ancak üç şeyden biri ile caizdir: Evlendikten sonra yapılan zina, iman ettikten sonra irtidat ederek kafir olmak ve haksız yere bir müslümanı öldürmek» buyurmuştur UontMn;M madığına göre recmedllerek kanım» akıfetattfe II»;


3- Liandan kaçınmak sarahaten rtro İkrar» demek «tekdir ki ortada sarih bir itiraf yoktur öyleyse zinama ieabettirdiği had Om uy*gulanamaz


ibni Rüşd bu hususta şöyle demefclBittR:


senin kanı ancak dört adil şdhkJiiır sehcatetii d ^


okıttlabllir Liandan kacınmg| JUral olmadığına w zina saçı» da «İ8rt şotrtt-le tosblt edilemediğine görepna hadd* uygulanamaz»


imamı Azam Ebu Honife (raj'nln görüsü gözel ise ded»HMerl bakı*mından cumhurun görüşü kadar kuvvetli dt^KHr MüfessirUrliT şa^ht Ta-berî ve diğer bazt büyük alimler de cumhura» 9W9önü twnimsaml$tlr

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #100
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Yedinci Hüküm: Lkm Ayeti Zina İftirası He Ffa« Âfetin Hükmünü Nee-Hedermi?



Ayetin nüzul sebebinde rivayet edilen şeylerin tümü İttifakta şu üc


1- Lian Ayeti iftira Ayetinden sora* natft olmakla bMHrte fatklı hükümler İhtiva eder


2- Sahabe-i kiramın Ayetten anladıktan mana şudur: Her kim Kendi karısına zina İftirasında bulunursa, ceza ve hâkim batanımdan, yabancı bir kadına iftira atan kimsenin durumu gibfcHr


beyan etmiştir


Hanefi fıkıh usulü kaidelerine göre İtan âyeti zita Mban m Hgili âye*tin hükmünü değil, hükümdeki umumiliği ne&hstmtyfr ÇSaku JfMro âye-tindeki umumt hüküm, kadına zina isnadında tmtunaa Mnun (bu ister ko*cası, İster bir yabancı olsun) isnodmı isbat edemediği takdİKİe İWr« had*di uygulamayı icabettirir Lian Ayeti, kocaları bu genel hültörotteı» feâtora ederek onlara has olmak üzere San hükmünü getirmiştir, öyteys» Honeflle-re göre kansına zina isnad eden kocamn cezost yahaco ItandJr


Diğer üc mezhebe göre' ise lian Ayeti, İftira âyeArikı Mtenindeki ö-mumiliği neshetmemiştir Ancok bu âyet kansma zina isnad edem kocanın lian yapması gerektiğini ifade eder Eğer koca liandan kaçınırsa ona tad uygulanması gerekir Buna göre her iki Ayetin meno» evlfc fcâr «lu bir kadına zina isnad eden kimse, bunu dört şahitle isbat edemediği takdirde had cezasma çarptırılır Yalnız karısına zina isnad eden koca lian yapar Liandan kaçınırsa ona da had uygulanır




Sekizinci Hüküm: Liandan Sonra Kan-Koca Birbirinden Ayrılır Mı?



Resulullah (sav)'ın sünnetine göre karşılıklı olarak Manda bulunan kan-koca talaka gerek kalmadan ebedi olarak ayrılmış olurlar Zira ibni Abbas (ra)'ın rivayetine göre Resulullah (sav), «Lianda bulunan kan-koca ayrılırlar ve ebediyyen brrleşemezler» [51] buyurmuştur


Hz Ali ile İbni Mes'ud (ra)'dan da, «Resulullah (sav):, lian yapan karı-kocamn ebediyyen blrleşemeyecekterine hükmetmiştir» hadisi rivayet e-dılmlştir


Kan-kocanın birbirinden ebediyyen ayrılmasının ve bir daha birleş*melerinin de kesinlikle haram olmasının hikmeti şudur: Lian kan-koca arasına ebedî bir kin ve düşmanlık sokmuştur Bu kin ve düşmanlık on*ların ebediyyen kopmalarını gerektirir Zira erkek, eğer sözünde doğru İse karısının fuhşunu bir topluluk önünde ifşa ederek onu rezil ve rüsvay et*miştir Kadın da eğer sözünde doğruysa, kocasını bir topluluk önünde ya*lanlamış ve Allanın lanetini icabettirmiştir Eğer sözünde yolan ise —ki bu durumda zina etmiştir— kocasının namusunu lekeleyerek ona en bü*yük hiyaneti yapmış olmaktadır Bu sebeble onların aralarına daimi bir kin ve düşmanlık girmiştir


Bilindiği gibi evlilik hayatının temeli kan-kocanın birbirine karşı sevgi, saygı, bağlılık ve doğruluğudur Lianla bu temeller ortadan kaldırılmıştır Öyleyse bunların cezası birbirlerinden ebediyyen ayrılmaktır


Fakihler lian yapan kan-kocanın ayrılmalarının farz ve bu ayrılığın ebedi olduğunda ittifak etmişlerdir Yalnız şu var ki birbirinden ne zaman ayrı düştükleri hususunda ihtilaf etmişlerdir


İmam Şafii (ra)'ye göre ayrılık, yalnız kocanın lian yapması ile tahak*kuk eder Kadın İlandan kaçınsa bile durum değişmez


Malikilere göre ayrılık ancak her ikisinin lian yapmasından sonra ger*çekleşir


İmam Hanbel (ra) ve Ebu Hanife (ra)'ye göre ise ayrılık, her ikisinin Hanlarını tamamlamalarından sonra imamın onların ayrılmalarına hükmet*mesine bağlıdır [52]


Şafiilerin delili: Ayrılık sözle meydana gelir Bu söz İse talakta oldu*ğu gibi kocanın sözüdür Kadının Han yapmasının hiçbir önemi yoktur Çünkü kadın Han yapmakla ancak kendisini hadden kurtarmış dur


Majikllerln delili: Resulullah (sav) İlan yapan karı-kocayı birbirinden ayırmayı emretmiştir Yalnız kocanın Han yapması ile İlan yapmış sayıl*mazlar Şayet ayrılık yalnız kocanın Hanı ile tahakkuk etmiş olsaydı, koca Han yapar yapmaz karısı ondan ayrılmış olurdu Ayrılmış olan kadın ise kocasına yabancıdır Yabancı bir kadın ise İlan yapamaz Çünkü Allahu taala Hanı karı ile kocaya farz kılmıştır


Hanbeli ve Hanefilerin delili: Bu iki mezhebe göre ayrılık, karı-koca-nın Hanı tamamlamalarından sonra imamın onları birbirinden ayırması ile tahakkuk eder Çünkü İbnl Abbas (ra)'tan yapılan rivayete göre «Resulul*lah (sav) onları Han yaptıktan sonra birbirinden ayırdı» Bu ifade, ayrılığın ancak imamın hükmüne bağlı olduğunu gösterir Zira Han da bir tür had-dir Hadlerin icrası da İmama aittir, öyleyse Handan sonra ayrılığı da imam tayin eder




Dokuzuncu Hüküm: Liandan Sonra Koca Kendisini Yalanlarsa Kamı Ona Tekrar Verilir Mi?



Karı-koca birlikte Han yaptıktan sonra koca kendisini yalanlar, karı*sına iftira attığını itiraf ederse had uygulanır Fakat karısı kendisine tek*rar helal olur mu?


İmam Malik (ra) ve Şafii (ra)'ye göre kadın o adama tekrar helal ol*maz Çünkü Hanın getirdiği ayrılık ebed! bir ayrılıktır Resulullah (sav) da onların ebediyyen birleşemeyeceklerlne hükmetmiştir Sahabe ve tabiinin görüşü de budur


İmam Ebu Hanite (ra)'ye göre İse, Handan sonra koca kendisini yalan*larsa ona iftira haddi uygulanır ve Hanı geçersiz olur Böylece onun müf*teri olduğu tesbit edilmiş olur Bu sebeble tekrar karısı ile evlenmesi helal*dir Bir rivayete göre İmam Hanbel de bu görüştedir


Sahih olan cumhurun (Maliki ve Şafiiler) görüşüdür Çünkü lian ebedi bir ayrılığı Icabettlrir Gecen hadisler de buna delalet eder En doğrusu*nu Allah (cc) bilir




Onuncu Hüküm: Liandan Sonra İlana Vesile Olan Çocuk Annesin* Ve*rilir Mi?



Koca çocuğunu inkar ettikten sonra İlan yapılırsa, çocuğun nesebi babasından ayrılır, nafakası da düşer Kocası ile çocuk arasındaki vera*set de ortadan kalkmış olur Ancak o çocuk annesinin çocuğudur Anne*sinden miras alır ve öldüğü takdirde de annesi onun malına varis olur Çünkü İmam Hanbel (ra)'in Amr bin Şuayb'tan rivayet ettiği hadiste Resul-lah (sav), lian yapan karı-kocanın liana sebeb olan çocuklar hakkında «O çocuk annesinin malına varis olduğu gibi annesi de onun malına varis olur Çocuk vasıtasıyla karısına zina iftirası atan kimse lian yapmazsa ona had vurulur» buyurmuştur [53] Bu hadis çocuğun anneye ait oldu*ğunu açıkça teyid etmektedir


Çocuk sebebiyle karısına zina isnad eden kocaya gelince, o, lian yapmazsa zina iftirası atanlar gibi seksen sopa İle cezalandırılır Kendi an*nesine, kendi çocuklarına zina iftirası atanlara da iftira haddi uygulanır Uana sebeb olan çocuk, verasetin dışındaki diğer şer'î hükümlerde lian yapan erkekle ihtiyaten baba-evlat muamelesi görür Mesela, adam ona zekat veremez Onu öldürdüğü takdirde, herne kadar evladı olduğunu in*kar etmişse de, kısas edilmez Karşılıklı olarak birbirlerinin lehlerinde şe-hadette bulunamazlar Herhangi bir kişinin o çocuk benimdir iddiasında bulunması da sahih değildir Şayet baba liandan sonra kendini yalanlarsa, çocuğun nesebi tesbit edilir Adamın çocuğa küçükse nafakasını vermesi farz olduğu gibi birbirlerinden miras da alabilirler Hatta çocuk hakkındaki bütün İlan eserleri ortadan kalkmış olur


İmam Fahreddin Razi imam Şafii (ra)'den naklen şöyle der: «Lianla ilgili beş hüküm vardır: Lian yapan erkeğin üzerinden had kalkar Liana sebeb olan çocuğun nesebi lian yapandan silinir Kan-koca ayrılır ve bir*birlerine ebediyyen haram olurlar Kadına zina haddinin uygulanması ica-beder Bu hükümler genellikle yalnız erkeğin lian etmesi halinde tahakkuk edeı Bu hükümlerin uygulanması ve tesblti için imamın hükmüne ihtiyaç da yoktur» [54]




Ayetlerden Alınacak Dersler



1- Karısına zina isnad eden ve bunu isbat edemeyen koca ya lian yapar veya had (seksen sopa) ile cezalandırılır


2- Lian hükmü, yabancı namuslu ve hür kadınlara atılan iftiralarda icra edilmez Yalnız karı-kocaya has bir hükümdür


3- Lian kocayı iftira haddinden, karıyı da recm cezasından kurta*rır


4- Lian Kur'anda zikredilen ifadelerle beş defa tekrar edilmelidir


5- Lian, imam ve müslümon bir topluluk huzurunda yapılır


6- Lian, karı-koca arasında «bedî bir ayrılığı icabettirtr


7- Uanda erkeğin «lanet» Vadinin da cgazab» kelimesini zikretme*si tezımdtr


8- Allah (ccj'm mağfireti geniş «e fazlı büyüktür Eğer Allah (cc) kullarına merhamet etmeseydi on lan azabıyla helal: ederdi




Ayetleroeki Teşrh Hikmetler



Herşeyj hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahM olan Allah {od), kan-koca arasındaki Manı büyük ve yüce bir hikmet lehi vazetmiştir Bu m ince ve en yüksek hikmet, evlilik hayatını tehdit eden ve cemiyeti kirleten ha*diselerden toplumu korumak ve aileyi temizlemektir


Kur'an-ı kerim bu ince teşrii ile insan hayatında karşılaşılabilecek en elim vakayı tedavi etmiştir Zira insan için karısının bizzat kendi evinde irtikab ettiği zina sucundan daha ağır bir hadise tasavvur edilemez Çünkü insan bu hususta konuşamaz, isbat edecek bir delili olmadığı k)m acı*laması da mümkün değildir Namusunu temizlemek için öldürmeye kalkıf sa, davasını isbat edemediği için kendisine de kısas uygulanır Bu durum*da insan ne yapacağını bilemez Şaşkın bir halde kalakalır Görmezlikten gelerek olduğu gibi bıraksa namusu kirlenmiş, haysiyet ve Şerefi yok olmuştur


işte Kur'an-ı kerim bu âyetleriyle bu acı durum karşısında insanın ne yapacağını ve nasıl bir yol tutacağını beyan etmiştir


Allah (cc)'ın yüce hikmetlerinden biri de mevzumuz âyetin nüzul sebe*bi olan hadiseyi asırların en efdali olan asırda, insanların en necibi olan sahabiter arasında ortaya çıkararak sonraki nesillerin ibret almaları için tatbiki bir ders vermesidir


Hilal bfaı Ümeyye bir akşam evine döndüğünde «vlnde işlenen fuhşa şahld olur Kendisine hakim olarak hiçbir şey yapmadan Resulullah (sav)'a gelerek hadiseyi haber verir Resululloh (sav) ve sahabe hadise karşısın*da müşkül bir vaziyete düşerler Resulullah (sav), «Ya isbat edersin veya sırtına had vurulur» buyurur Halk da Hilal'e had vurulacağına ve şeha-detinin reddedileceğine kanidir Davasını isbat için dört şahit getirmesi mümkün olmayan Hilal, «Ya Resulullah, Allah'a yemin ederim ki doğru söylüyorum Allahtan da bana bir çıkış yolu ihsan etenesini niyaz ediyo*rum» der Bunun üzerine lian âyetleri nazil olur


Âyetlerin nüzulünden sonra Resulullah (sav) Hilal'e, «Allah sana bir çıkış yolu ve ferahlık ihsan etti» buyurdu O da, «Ben de Allahtan bunu bekliyordum» cevabını verdi


İşte Kur'an bu teşrii ile aile içindeki ahengi korumuş ve cemiyeti bu gibi »hadiselerden temizlemiştir Eğer bu hüküm vazedilmeseydi böylesi hadiseler karşısında korı-kocontn aileleri arasında doğacak düşmanlıktan dolayı çok kanlar dökülürdü


Bu hükümlerin teşriindekj bir başka hikmet de cemiyette tasavvurun üstünde bir adalet sağlamak ve günahları lian yoluyla kökünden kazımak*tır Lian karşısında hiçkimse artık böyle bir günaha teşebbüs edemediği' gibi karısını haksız yere hıyanetle de itham edemez

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #101
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




44 DERS HZ AYŞE'YE ATILAN İFTİRADAN SONRAKİ HÜKÜMLER



22- Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, ak*rabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur


etmesin, affetsin Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz? Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir


23- Namuslu (kötülüklerden) habersiz mümin kadınlara (iftira) a-tanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler Onlar için büyük de bir azab var


24- O günde ki aleyhlerinde kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayak*ları onların neler yapıyor (diklerine şahitlik edecektir


25- O gün Allah onlara hak olan cezalarını tastamam verecek, şüp*hesiz onlar da Allahın apaşlkar hakkın ta kendisi olduğunu bileceklerdir


26- Kötü kadınlar (ve kötü sözler) kötü erkeklere, kötü erkekler kö*tü kadınlara (ve kötü sözlere), temiz kadınlar (ve temiz kelimeler) ise te*miz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara (ve tmiz kelimelere yakı*şır) Bunlar (o temiz kadınlar ve temiz erkekler) o (iftiracıların) diyecek*lerinden çok uzaktırlar Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır




Âyetlerin Lafzı Tahlili



(Ye'teli): Yemin etme manasındadır


(Ulül fadii): Dindar ve salih kişiler


(El saeti): Saat aslında genişlik manasındadır Burada İse malı ve rızkı çok olan demektir


(En yü'tû): İbni Kuteybe'ye göre burada bir «la» harfi hofzolunmuştur Buna göre kelimenin manası, dindar ve hali vakti yerinde olan kişiler böyle yemin yapmasınlar demektir


(Vel ya'fû): Afv kelimesinden gelen bir fiildir Yapılan kötülükleri yok etme, affetme manasına gelir


(Elmuhsenâti): Namuslu, şerefli ve temiz kadınlar


(Elgâfilâti): Fuhuştan haberi olmayan, iratta


kalbine dahi gelmeyen kadınlar


(Lüinû): Lanet kökünden gelir Allah (cc)'ın rahmetinden kovulma, uzaklaşma demektir


(Teşhedü): ikrar ve bildiğini itiraf etme manasına


gelir


(Yuveffihim): Yüveffi tevliyet kökünden gelir Burada blrşeyin hakkını tam vermeye denir


(Myıwhümüllk): Yani Atlahu taalaogünde onların cezalannı tam olarak verir demektir


(El haNsâtü MI habisine): Habisat habis'ln ço0uludur Habis, pis şeye denir Yani pis kadınlar pis erkekler İçindir de*mektir


(Mûberreûne): Temizdirler, nezihtirler manasma (Mağfiretün): Mağfiret, günahları yok etmek


(Ve nzkün kerim): Buradaki manası cennettir




Ayetlerin İcmali Manaları



Allahu taala icmalen şöyle buyurmaktadır: Dindar, muttaki, faziletli ve rızıkları bol kişiler, fakirlere, muhacirlere evvelce yaptıkları yardımı on*ların İşledikleri günahlardan dolayı kesmek için yemin, etmesinler Onların işledikleri suçları affederek serbest bıraksınlar Daha evvel verdiklerini kesmeyerek yardımlarına devam etsinler


Allahu taala müminlere de şöyle hitap etmektedir: Ey müminler, Al*lahu taalanın sizi, günahlarınızı affederek hayırlı kimselerle birlikte cen*nete koymasını istemez misiniz?


Allahu taala daha sonra, habersiz, İmanlı, namuslu ve zinadan uzak kadınlara iftira atanları İftiralarından dolayı lanetlediğini, onları rahmetin*den'kovduğunu, dünyada had vurulacağını, ahirette de en büyük aazbauğ-rayacoklarını haber vermektedir Yalnız bu azabla da kalmayarak o kor*kunç günde aleyhlerinde kendi elleri, dilleri ve ayakları dünyada iffetli, ha*bersiz ve temiz kadınlara yapmış oldukları isnadın iftira olduğuna dair şe-hadet edecektir Onların karşılaşacakları bu feci durumu herkes seyrede*cek, onlar hakimlerin en adili olan Allahu taalanın adil cezasına çarpıla*caklardır Onlar, kıyamet gününde Allah (cc)'ın hiç kimseye zerre kadar zulmetmeyeceğini ve açık bir Hakk olduğunu anlayacaklardır


Allahu taala bu âyetlerle Resulullah (sav)'ın temiz ve şerefli zevcesi olan Hz Ayşe'nin münafık ve sapıkların iftirasından uzak olduğunu en ke*sin bir burhan ile haber vermiştir Resulullah (sav) temiz ve güzel olarak yaratıldığından ona da temiz kadınlar nasib edilmiştir Zaten Allah (cc)'ın can olan nizamı da budur Kötü ve pis kadınlar pis ve kötü erkeklere, pis sözler ve pis erkekler de pis kadınlara mahsustur Temiz sözler ve temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlaradır Fuhuşla it*ham edilen pak zevceler itham olundukları o kötü suçtan tamamen uzak*tırlar Nasıl uzak olmasınlar ki, Allah (cc)'ın en şerefli Resul (sav)'ünün zev*celeridirler Eğer onlar temiz olmasaydılar Allahu taala onları en sevdiği Kuluna naslb etmezdi O pak ve temiz zevcelere Allahtan mağfiret ve şe*refli bir rızık vardır




Ayetlerin Nüzul Sebebleri



1- Taberî Hz Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz Ayşe'ye iftira a-tanlar hakkında «O uydurma haberi (iftirayı) getirenler içinizden (mahdut) bir zümredir» (Nur: 11) ve devamı âyetler nazil olduktan sonra Hz Ebu-oekir, iftirayı yayanlar arasında bulunan ihtiyacını karşıladığı yakın akra*bası Misdah'a bir daha yardım etmeyeceğine dair yemin etti Bunun üze*rine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar» âyeti na*zil oldu Âyetin nüzulünden sonra Hz Ebubekir «Allah (cc)'a yemin ede*rim ki muhakkak Allah (cc)'ın bana mağfiret etmesini isterim» diyerek Misdah'a tekrar nafakasını vermeye başladı ve «Allah (cc)'a yemin ederim ki ona yaptığım yardımı ebediyyen kesmeyeceğim» dedi[55]


2- İbni Munzır, Hz Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: «Misdah bin Jsase kibrinden dolayı iftira atanlara katıldı Halbuki Ebubekir (ra)'in yakını idi ve geçimini onun yardımı ile sağlıyordu Hz Ebubekir, ona ebedly-yen yardım etmeyeceğine dair yemin etti Bunun üzerine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar» âyeti nazil oldu Âyetin nü*zulünden sonra Hz Ebubekir onu tekrar himayesine alarak yardımına de*vam etti ve «Bundan sonra birşey üzerine, ondan başkasını daha hayırlı gördüğüm takdirde yemin etmem Şayet yemin edersem, yeminimi bozarak daha hayırlı olanı yaparım» dedi» [56]


Diğer bir rivayete göre, Resulullah (sav) nazil olan âyeti Hz Ebube-kir'e okudu ve «Allah (cc)'ın sana mağfiret etmesini istemez misin?» bu*yurdu O da, «Evet» dedi Resulullah (sav), «öyleyse Misdah'ı affet ve hakkından vazgeç» buyurdu Bunun üzerine Hz Ebubekir, «Allah (cc)'a yemin ederim ki daha evvel yaptığım yardımı fazlasıyla yapacağım» diye*rek Misdah'a önceki yardımının iki katını yapmaya başladı [57]


Ayetlerin tefsirindeki incelikler


Birinci incelik: «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi o-lanlar» âyeti Hz Ebubekir'in faziletinin en büyük şahididir Bu âyet gös*teriyor ki o, sahabilerin en faziletlisidir


Fahreddin Razi şöyle der: «Müfesslrler, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar» âyetinin maksadının Hz Ebubekir ol*duğunda icma etmişlerdir Bu âyet onun Resulullah (sav)'tan sonra halkın en efdali olduğuna delalet ediyor Zira Allahu taala bu âyetle onu açıkça methetmektedir Allahu taaianın birini sırf zenginliğinden dolayı methet*mesi caiz değildir, öyleyse faziletten maksat, Ebubekir (ra)'in dindeki üs*tünlüğüdür Eğer âyetteki «fazilet» sırf dünyevi manada olsaydı, sonraki «servet sahibi» ifadesinin tekrar edilmemesi lazım gelirdi Allahu taala ona bu fazileti isbat ettiğine göre Resulullah (sav)'tan sonra sahabilerin en faziletlisi olması icabeder» [58]


Ebussuud da şöyle demektedir: «Ayetteki, «Sizden fazilet sahibi olan» İfadesinden maksat, dindeki fazilettir Bu âyet, Hz Ebubekir'in sahabilerin en efdali olduğuna kafi delidir»


ikinci incelik: «Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz?» âyeti herne kadar bir topluma hitap ediyorsa da asıl hitap edilen Hz Ebubeklr'-dir Hitabın çoğul biçimde yapılması saygı içindir


Fohreddin Razi: «Allahu taalanın bir şahsa «siz» diye hitabetmesi o-nun büyüklüğünü bildirmek içindir» [59] der


Hz Ebubekir bu âyeti duyduktan sonra «Evet ya Rabbi ben yarlıgan-mamı severim» dedi ve Misdah'a nafakasını vermeye devam etti


Üçüncü İncelik: İbnl Cevzî, «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mü*min kadınlar» âyetinin tefsirinde şöyle der: «Niçin iftira atılan kadınlar zikrediliyor da erkekler zikredilmiyor? Zira mümin bir kadına iftira atan bitişi onunla birlikte bir mümin erkeğe de iftira atmış bulunuyor Ancak atılan iftira daha çok kadınlara zarar verdiği için kadınlar zikredilmiş, er*kekler zikredilmemiştir» [60]


Dördüncü incelik: Allahu taala Nur Suresinin başındaki «Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan» (Nur: 4) âyetinde namuslu kadınlar başka bir vasıf anılmadan zikredilmiştir Mevzumuz âyette ise namuslu kadınlar diğer vasıflarıyla birlikte «Namuslu, (kötülüklerden) ha*bersiz mümin kadınlar» şeklinde zikredilmiştir Bu âyet müminlerin an*neleri olan Resulullah (sav)'ın zevcelerine aittir Tabii ki bunların en baş*ta geleni Hz Ayşe'dir Bu temiz kadınları itham etmek, aynı zamanda Re*sulullah (sav) ve aile efradını da itham etmektir


ibni Abbas (ra) Nur Suresini okuyup tefsir ederken bu âyete gelince şöyle buyurur: «Bu âyet, Resulullah (sav)'ın zevceleri Hz Ayşe hakkın*dadır Allahu taala Resulullah (sav)'ın pak zevcelerine iftira atanlar İçin tövbeden de söz etmemiştir Halbuki diğer mümin kadınlara iftira atanların tövbe etmeleri halinde tövbelerinin kabul edileceği beyan edilmiştir» ibni Abbas (ra) daha sonra «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mümin kadın*lara (iftira) atanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler Onlar için bü*yük de bir azab var» âyetini okuyarak Resulullah (sav)'in zevcelerinin bü*yüklüğü ve onlara karşı işlenen suçun cezasının ağırlığını ifade etmiştir Bunun üzerine cemaattan bazdan ayağa kalkarak İbni Abbas (ra)'ın bu güzel tefsirine karşılık başını öpmüşlerdir[61]


Besinci incelik: «Kötü kadınlar kötü erkeklere» âyeti içtimai ha-ratın en mühim bir noktasına parmak basmaktadır: Pis insanlar ancak bendiler! gibi pis kimselerle anlaşıp birleşebilirler Temiz ve nezih İnsan*ca- da ancak temiz ve nezih insanlarla anlaşır, birleşirler Mademki Re-


sululloh (sav), bütün temizlerin en temizi Hz Adem'den günümüze kadar gelmiş ve gelecek İnsanların en efdalidir Hz Ayşe'nin de kadınların en temiz ve nezihlerinden olması lazımdır Onun hakkında söylenenler ancak yalan ve iftiradır Nitekim Kur'anda Resulullah (sav)'ın zevceleri hakkında «Bunlar (o temiz kadınlar ve erkekler) o (iftiracıların) diyeceklerinden çok uzaktırlar Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır» buyurulmaktadır Pak zevcelerin temiz olduklarına bundan daha kafi bir şahit olamaz


Altıncı İncelik: Zemahşerî Keşşaf isimli tefsirinde şöyle der: «Allahu taala dört kişiyi dört şeyle temizlemiştir:


1- Züleyha'nın gösterdiği —«Onun (kadının) yakınlarından bir şa*hit de şehadet etti ki, eğer gömleği önünden yırtıldıysa (kadın) doğru söy*lemiştir, bu ise yalancılardandır (Yok) eğer gömleği arkadan yırtıldıysa (kadın) yalan söylemiştir Bu ise doğru söyleyişlerdendir» (Yusuf: 26-27)— şahitle Yusuf aleyhisselamı zina iftirasından


2- Elbiselerini akıtan taşla Musa aleyhisselamı hastalık şüphesin*den[62]


3- Hz isa'nın beşikte mucize kabilinden «Ben Allah (cc)'ın kulu*yum» diyerek konuşması ile Hz Meryem'i zina ithamından


4- Kıyamete kadar okunacak mucize kitabıyla Hz Ayşe'yi zina if*tirasından


Allahu taalanın Hz Ayşe'yi temizlemesi ile diğerlerinin temizlenme*leri arasında büyük bir fark görülmektedir Bu fark Hz Aşye'yi Allahu taa*lanın bizzat kendisinin temlzlemesldir Bu temizleme Allah (cc) katında Resulullah (sav)'in derecesinin yüksekliğini Hz Adem'in soyunun efendisi olduğunu göstermektedir Resulullah (sav)'ın büyüklüğünü tahkik etmek İsteyen, ifk âyetlerini okusun ve Allahu taalanın onun harimine iftira atan*lara nasıl gazab ettiğini düşünsün ve ithamı Allahu taalanın nasıl nef*yettiğini görsün» [63]




Hz Ayşe'nin Özellikleri



Hz Ayşe'den şöyle rivayet edilmiştir: cAndolsun ki bana hiçbir kadına verilmeyen dokuz şey verilmiştir: Resulullah (sav)'a benimle evlenme em*rini getirdiğinde Cebrail aleyhisselam benim suretimde gelmiştir Resulul*lah (sav) benden başka hiçbir bakire ile evlenmemiştir Resulullah (sav), benim odamda ve benim yatağımda vefat etmiştir Resulullah (sav), benim odama defnedilmiştir Melekler onu benim odamda ziyaret etmişlerdir Va*hiy nazil olurken diğer kadınlar odayı terkederlerdi fakat benim odam*da, biz aynı yatakta iken vahiy nazil olurdu Ben onun halifesi ve dostu*nun kızıyım Benim beratım semadan inmiştir Ben temiz yaratıldım ve en temiz olanın yanında yaşadım Bana moğfiret ve şerefli bir nzık vadoiun-muştur» [64]




Ayetlerdeki Şer'i Hükümler



Birinci Hüküm: İşlenen Günah Sallh Amelleri Yok Eder Mi?



Müfessirler âyetteki «Akrabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin, affetsin» İfadesinden maksadın Misdah bin Üsase olduğunu söylemişlerdir Çünkü o Hz Ebubekir'in ya*kını ve Bedir*e iştirak eden muhacirlerdendi Hz Aşye'ye atılan iftira hadi*sesine katılmış, fakat sonra tövbe etmişti


Şüphe yok ki zina iftirası büyük bir günahtır Ehil sünnet ve cemaat alimleri bu âyeti delil alarak işlenen günahın sallh omel'eri iptal etmeye*ceğine hükmetmişlerdir Zira Allahu taala Misdah'ı zina İftirasına karıştık*tan sonra da Allah yolunda hicret etmekle vasıflandırmıştır Bu vasıf met*hedilecek bir vasıftır, öyleyse bu âyet Misdah'ın hicretle kazandığı se*vabın zina iftirası sebebiyle iptal edilmediğine delalet ediyor


Ehli sünnet alimlerine göre şirk ile irtidat hariç hiçbir günah insan*ların sallh amelini yok etmez Ancak, kesinlikle haram olan blrşeyi helal bilerek yaparsa mürted ve salih amelleri yok olur Zira Allahu taala, «Kim İman ettikten sonra kafir olursa her halde bütün yaptığı boşuna git*miştir ve o ahirette en çok ziyana uğrayanlardandır» (Malde: 5) ve «İçi*nizden kim dbıkıden döner de o kafir olarak ölürse onların (o gibilerin) yaptığı İsler dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir Onlar o ateşin (ce*hennemin) arkadaşlarıdır Onlar orada (bir deha çıkmamak üzere) ebedi kalıcılardır» (Bakara: 217) buyurmaktadır




İkinci Hüküm: Kötülük Yapanı Affetmek Farz Mıdır?



Fakihler, kötülük yapanı affetmenin ve hakkından vazgeçmenin güzel ve mendub olduğunda ittifak etmişlerdir Çünkü Allahu taala, «verme*lerinde kusur etmesin, affetsin» buyurmaktadır Âyetteki «affetsin» İfa-deslndeki emir birşeyi farz eden emirlerden değildir Hayırlı olanı ifade eden bir emirdir Zira insanların kötülük yapandan kısas taleb etmeleri caizdir Eğer buradaki emir farz kılmak manası taşısaydı kısası taleb et*mek caiz olmazdı Fakihierin bu görüşünü «Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülük (bir misilleme)dir Fakat kim affeder, barışı sağlarsa mükafatı Allaha aittir Şüphe yok ki O, zalimleri asla sevmez» (Şura: 40) âyeti de teyid eder


Resulullah (sav) da şöyle buyurmaktadır: «insan ancak kendisini zi*yaret etmeyen akrabasını ziyaret ederek, zalimleri affederek ve iyilik yap*mayanlara iyilik yaparak fazilet sahibi olur» [65] öyleyse kötülük yapan bir kimseyi affetmek sünnettir, mendubtur

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #102
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




45 DERS MÜSLÜMANLARI ZİYARET HUSUSUNDA İZİN İSTEMENİN ADABI



27- Ey İman edenler, kendi (ev ve) odalarınızdan başka (evlere ve) odalara sahipleriyle alışkanlık peyda etmeden ve selam da vermeden gir*meyin Bu, sizin İçin daha hayırlıdır Olur ki iyice düşünürsünüz


28- Eğer orada bir kimse bulamazsanız size izin verilinceye kadar oraya girmeyin Şayet size «geri dönün» denilirse dönüp gidin Bu, sizin için daha temiz (bir harekettir Allah, ne yaparsanız hakkıyla bilendir


29- Meskun olmayan, içerisinde sizin İçin bir menfaat (ve alaka) bulunan (ev ve) odalara girmenizde size bir vebal yoktur Açıklayacağınızı da gizleyeceğinizi de Allah bilir




Ayetlerin Lafzi Tahlili



(Teste'nisû): İstinas kökünden gelen bir fiildir, izin isteme anlamınadır


(Alaehliha): Ehl'den maksat o evde oturanlardır


(Zaliküm havrünleküm): Yani izin isteyerek se*lam vermekle içeri girmeniz izinsiz girmekten daha hayırlıdır


(Lealleküm tezekkerun): Allahu Taala bu edebleri bildirmiştir ki o bildirdiklerini yerine getirerek yaşayasınız


(Ezkâleküm): içeriye girme müsaadesi alama*dığınız takdirde beklemektense geri dönmeniz sizin için daha şerefli ve te*mizdir


(Cünahün): Günah yoktur anlamınadır


(Gayra m«skunetin): Bundan maksat amme hiz*metine yaptırılmış hamam otel han gibi binalardır Yani bu gibi yerlere İzinsiz girmek günah olmadığı gibi islâmî edeb dışı bir hal ve hareket de sayılmaz


(Metaunteküm): , lügatta menfaate denir




Ayetlerin İcmali Manaları



Allah (cc) mümin kullarını en yüce edeblerle tedib ederken onları en yüksek ahlaka davet eder Onlara, halktan birisinin evine girmek istedikle*ri zaman, girme müsaadesi almalarını emreder Girdikten sonra da içeride bulunanlara selam vermelerini emreder Ki böylece aralarında uyum ve sevgi temin edilebilsin Kendilerine ait olmayan ev ve odalara izinsiz ola*rak girmelerini yasaklıyor ki onlar, herhangi bir durumla karşılaşmasınlar ve girecekleri ev halkının da arzu etmediği bir şekilde onları görmesinler Zira giriş izni ve selam, şüphe edilecek bir hal ve kötü bir durumla karşı*laşmamaya vesile olurken ziyaretçiye karşı da ev halkı tarafından yapı*lacak hürmete vasıta olur İzin verilmediği takdirde geri dönme, kapıda beklemekten ve içeri girme ısrarında bulunmaktan daha hayırlıdır Hane halicinin izin vermemesinde ya bir özürleri veyo ziyaretçiyi layıkıyla karşıla*malarına mani bir hal vardır Gidilen evde kimse olmadığı takdirde İçeri girmek caiz değHdir Çünkü meskenler için büyük bir saygı vardır ki an*cak oralara girmek ev halkının izin vermesiyle otur Ev bottu, bozan, evin*de olan mal ve emtiayı kimsenin bilmemesini ister İzinsiz girüdiğ* takdirde bir şeyin kayıp veya zayi olması içeri giren tein kötü töhmetlere vesile olur Meskun olmayan evler veya insanların menfaat ve mastanau için yapılmış han hamam ve lokanta gibi yerlere girmek için izne gerek yok*tur Bu âyetin ihtiva ettiği hükümler, islamın aileye ve cemiyet huzuruna verdiği önemi belirten edeb numuneleridir


Bu âyetlerle geçmiş âyetler arasındaki münasebet


Surenin başındaki âyetler zinanın zararlarını, çirkinliğini, haremliğini ve zina işleyenin dünyada da, ahirette de azaba müstahak olduğunu be*yan etmektedir Kadına bakmak, tenha bir evde kadınla birlikte bulun*mak ve kadınların, avret mahalline muttali olmak zinaya vesile olur Kendi evi ve odası olmayan bir yere izinsiz girmek bu sayılan hallere vesile ol*duğundan Allahu taala bütün kullarına yabancı ev ve odalara girmek iste*diklerinde uymaları icabeden en hikmetli yolu göstermiştir İnsanlar bu yola uyarlarsa aHeleri yıkan fuhşun yayılmasını sağlayan ve cemiyet ni*zamını bozan zina gibi büyük bir kötülüğe düşmekten kurtulurlar


Bundan evvelki âyetler iffetli ve temiz Hz Ayşe'ye münafıkların isnat ve iddia ettikleri İfk hadisesini beyan etmekteydi Müfterilerin iftiralarını isbat için dayandıkları tek nokta Hz Ayşe'nin Safvan'la yalnız başına yap*tığı bir yolculuktur İşte Allahu taala bu tür iftiralara sebebiyet vermemek için yabancı ev ve odalara izinsiz olarak girmeyi yasaklayarak cemiyeti İftira afetinden korumuştur




Âyetlerin Nüzul Sebebleri



1) Bu âyetin nüzul sebebinde şu rivayet yapılmıştır: Bir kadın Resulul-lah (sav)'a gelerek: «Ya Resulullah, ben odamda hiç kimsenin hatta ba*bamın ve evladımın dahi görmelerini istemediği bir kıyafetle dolaşıyorum Böyle bir kıyafetle iken yanıma birisi habersiz girerse ben ne yaparım?» dedi Bunun üzerine «Ey İman edenler, kendi (ev ve) odalarınızdan başka (evlere ve) odalara» âyeti nazil oldu [77]


2) Ebi Hatem Mukatil'den: «Ey İman edenler, kendi (ev ve) odaları*nızdan başka (evlere ve) odalara» âyeti nazil olduğunda Ebubekir Sıddlk (ra), Resulullah (sav)'a, «Kureyş tacirleri devamlı olarak Mekke Medine Şam Yemen Kudüs gibi yerlere gidiyorlar Buralarda ve yollarda onların belli başlı bir barınakları yoktur Ancak umuma yapılmış ve İçinde daimi oturulmayan han, kervansaray gibi yerler vardır Buralara girerken de izin isteyerek mi girilmelidir?» diye sordu Bunun üzerine «Mesken olmayan, İçerisinde sizin için bir menfaat» ğyeti nazil oldu» [78]




Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler



Birinci İncelik: Âyetin müminlere hitapla başlaması, müminlerin Al*lah (cc) katındaki yerlerinin yüksekliğini, hitaba ve teklife ehil olduklarını göstermektedir Kafirler ise hayvanlar gibi hitab ehli değildirler Allahu taala onlar için «Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir Hatta daha sapıktır*lar» (Araf: 179) buyurmaktadır, işte âyetin başındaki «Ey iman edenler,» hitabının sırrı budur


İkinci incelik: Âyetteki «Sahipleriyle alışkanlık peyda etmeden» ifa*desinde çok ince bir maksat vardır ki bu yalnız izin almak değil giren adam için ev halkının giriş izni vermesiyle beraber onun ziyaretine alış- kan olmalarıdır Ziyaretçi bilsinki, benim o eve gitmeme onlar razı oluyor*lar


Mevdudi, «Alimlerin istinas kelimesini yalnız izin anlamında kullan*maları hatalıdır Çünkü, iki kelime arasında çok ince bir fark vardır ki bu İncelikten de sarfı nazar etmek uygun değildir, «istinas kelimesi isti'zan kelimesinden daha umumi ve şümullüdür Buna göre âyetin manası «Ey müminler, siz eviniz ve odanız olmayan bir ev ve odaya girdiğinizde ne zaman ki, ev halkı sizin girmenize alışkın olurlarsa o zaman izin İsteyin ve girin» olur»


Üçüncü incelik: Âyetteki «Eğer orada bir kimse bulamazsanız» ifa*desi çok İnce bir tabirdir ki, önemli bir duruma işaret eder Çünkü, evde bulunan şahıs, istemediği ziyaretçiye çoğu kez hiç bir cevap vermez veya doğrudan doğruya izin vermez İşte, âyetin ifade tarzı bu her iki durumu da içine alır Şayet Allahu taala «Eğer orada bir kimse bulamazsanız» yerine «orada hiç kimse olmazsa» deseydi bu anlam İnceliği ortadan kalkardı Hülasa, âyet her iki halde de bir eve girmeyi yasaklar:


1) Ev sahibinin cevap vermemesi zımnen izin vermemesidir


2) Sarahaten izin vermemesi


Dördüncü İncelik: Zemahşeri cZiyaretcinin giriş için ısrar etmesi de yasaklanmıştır Bu bakımdan kapıyı şiddetle vurmak veya kapıda bağır*mak gibi hallerden de kaçınmak lazımdır Çünkü, böyle şeyler, islâmi aile terbiyesi olmayan kişilerin yapacağı şeylerdendir* [79] der


Beşinci incelik: «Açıklayacağınızı da gizleyeceğinizi de Allah bilir» âyeti de kötü niyetti insanlar içindir ki onların kastı yalnız halkın avretine muttali olmak ve kötü emellerini yerine getirmektir Bunlara şiddetli bir tehdit vardır




Âyetlerdeki Şer’i Hükümler


Birinci Hüküm: Selam İzinden Önce Mi Verilecektir, Sonra Mı?



Ayetin zahiri, selam vermeden önce için istemeye delalet eder Bazı alimler de bu âyetin zahiri ile hükmetmişlerdir Fakihlerin cumhuru İse önce selam verilecektir, sonra da izin istenecektir, görüşündedir Hatta imam Nevevı, «Sahih ve muhtar olan önce selam sonra da izin istemek*tir Çünkü Resulullah (sav) «Evvela selam, sonra kelam» buyurmuştur» [80] der


Cumhur, Beni Amir'den rivayet olunan: «Resulullah (sav) evde İken kapının önüne gelen bir kişi, ben eve gireyim mi der, Resulullah (sav), hizmetçisine, «sen çık dışarı da, şu adama izin istemeyi öğret ve ona de ki: Esselamünaleyküm Ben içeriye gireyim mi?» [81] hadisini delil alarak, selamın izin isteğinden önce verilmesine hükmederler Bir başka delilleri de Ebu Hureyre (ra)'den rivayet olunan «Resulullah (sov) selam verme*den izin isteyen birisine, selam vermeden İzin istemeyin, buyurmuştur» [82] hadisidir


Zeyd bin Eslem'den şöyle rivayet edilmiştir: «Babam beni İbni Ömer (ra)'e gönderdi Evine vardım «İçeri gireyim mi?» dedim «Gir» dedi İçe*riye girdikten sonra «Merhaba ey kardeşimin oğlu Bundan sonra bir eve varınca «Gireyim mi?» deme evvela selam ver Selamını aldıktan sonra


girmek için izin iste Girmen için izin verildiği zaman da içeri, gir» dedi» [83]


Rivayete göre Hz Ömer Resulullah (sav)'in yanına gittiği zaman, ön*ce selam verir, sonra da «Ömer içeri girsin mi?» diyerek izin isterdi [84]


Bazı alimler bu meseleyi şöyle açıklamışlardır: Ziyarete giden adam, gittiği evde içerden birisini görürse, önce selam verir, sonra ojrnittleni is*ter Şayet kimseyi göremezse önce girme izni ister İçeri girdikti»* sonra selam verir Maverdî'nin tercih ettiği görüş de sudur Bu görüş kendi için*de hem cumhurun delil aldığı hadisleri, hem de âyetin merhumunu bir aı aya toplamıştır


İzin istemek için «Ben girebilir miyim?, gelebilir miyim?» gibi ifadeler şart değildir, öksürmek, teşbih ve tekbir gibi arada bulunduğunu göstere*cek işaretlerle yapılması da caizdir Taberani Eba Eyyub Ensari (ra)'den şöyla^ivayet etmiştir: «Resulullah (sav)'a «Ey iman edenler, kendi (ev ve) odalarınızdan başka» âyeti hakkında «Yo Resulullah selam vermeyi biliyoruz fakat isti'nası bilmiyoruz» dedim Resulullah (sav), «Evin önünde teşbih veya tekbir getirmek veya öksürmekle olur» buyurdu» [85]


Bugün kapıyı veya zilini çalmak, âyette meşru kılınan izin istemenin yerine geçmektedir Sahabiler devrinde evlerin mazbut kapılara ve zilleri yoktu Şimdi ise yalnızca kapıyı veya zilini çalmak giriş izni istemeye de*lalet ettiğinden kafi gelir



İkinci Hüküm: İzin Kaç Defa İstenir?



Âyet, izin istemenin sayısını izah etmemiştir Ancak zahiri bir defa İstenmesi, izin verildiği takdirde girilmesine, verilmediği takdirde geri dö*nülmesine delalet etmektedir Resulullah (sav)'ın sünneti izin istemenin üç kez olduğunu beyan etmiştir Buna delalet eden hadisler şunlardır :


Ebu Hüreyre (ra)'den: «kin istemek üçtür Birincisinde haberdar olur*lar İkincisinde kendilerine çekidüzen verirler Üçüncüsünde giriş izni verir*ler veya reddederler» [86]


Ebu Musa el-Eş'ari (ra) ile Hz Ömer arasında gecen şu hadise de iznin üç defa istenmesi gerektiğine delalet eder: Bu hadise Buharı ve Müslim'in rivayetlerine göre şöyledir: Etou Said el-Hudri (ra)'den: «Ensari-lerln bir meclisinde oturuyordum Ebu Musa el-Eşari (ra) korkuyla içeri girdi «Seni korkuya düşüren nedir?» diye sorunca, «Ömer bin Hattab (ra) yanına gelmemi emretmişti Gittim ve girmek için üç kez izin istedim Bana şifahi giriş izni verilmediği için geri döndüm Daha sonra Ömer (ra) «Bana gelmeme mani nedir?» dedi Ben de,' «Ben geldim, üç defa izin is*tediğim halde giriş izni verilmeyince geri döndüm Zira Resulullah (sav) «Sizden biriniz bir evden üç kere izin isterde tein verilmezse geri dönsün?» buyurmuştur» demem üzerine «Sen naklettiğin hadisi ya isbat edersin veya seni cezalandırırım» dedi Bunun üzerine Ubey bin Kaab Ebu Musa el-Eş'ari (ra)'ye «Sen içimizden en genci ite Ömer (ra)'e git ve durumu bildir» dedi Cemaatin en genci ben olduğum için Ebu Musa (ra) ile gi*derek Ömer (ra)'e Resulullah (sav)'ın bu hadisini haber verdim» [87]


Üç defa izin istemek, isteyen için bir haktır Yoksa onun için farz olan bir defa istemektir Ebu Hayyan «Üçten fazla izin isîsnmez Şayet içerdekilerin duymadıktan anlaşılırsa üçten fazla da istenebilir» demiştir




Üçüncü Hüküm: Bin İstemenin Hikmeti Nedir?



İzin istemekteki hikmet Allahu taalamn «Mesken olmayan odalara girmenizde sUe bir vebal yoktur» âyetindeki uyarışıdır Çünkü bu âyet İzinsiz girilmesi haram olan yerlerin meskun olan evler olduğuna delalet etmektedir Meskun yerlere izinsiz giren kimse, hane halkını kendisine haram olan durumlarda görmekten emin olamaz Bu bakımdan izinsiz gir*mek hane halkını rahotsız ettiğinden İslâmın İçtimai adabına ters düş*mektedir




Dördüncü Hüküm: Mahremlerin Odalarına İzinsiz Girilebilir Mi?



İslâmın yüksek edeblerinden biri de mahremlerin odasına bile izin is*teyerek girmektir Sahabilerden birisi «Ben annemin odasına girerken de mi izin isteyeceğim?» diye sordu, Resulullah (sav) «Evet» dedi Aynı a-dam, «Benden başka anneme hizmet ederek kimse yoktur Odasına her girişte izin mi isteyeceğim?» dedi Resulullah (sav) «Sen anneni çıplak görmek ister misin?» buyurdu Adam «Hayır, annemi çıplak görmek iste*mem» deyince, «O zaman her girdiğinde izin İste» buyurdu [88]


Fahreddin Razi bu hususta şöyle söyler: «İnsanın mahremlerinin ya*nma izinsiz girmesi caiz değildir Yalnız şu var ki onların saçını, göğüsle*rini ve dizden aşağılarını görmesi caizdir Başkasının odasına izinsiz gir*menin yasak edilmesinin sebebi, onun uzuvlarının açık olma ihtimalidir Bu uzuvların acık olması ise kendi karısı ve cariyeleri dışındaki bütün kadınlar için haramdır» [89]




Beşinci Hüküm: Ziyaretçi Kapının Neresinde Ve Nasıl Durmalıdır?



islâmın edeblerinden birisi de ziyaretçinin yüzünü kapıya çevirmeme-sidir Ziyaretçi kapının sağ veya sol yanında ve yan olarak durmalıdır Çün*kü Resulullah (sav)'tan sahihen tesbit edilen bir hadise göre Resulullah (sav) bir eve gidince kapının tam önünde ve yüzünü kapıya dönerek dur*mazdı Kapının sağ veya sol tarafında, yanını çevirerek durur ve selam verirdi [90] Zira o zaman şimdi olduğu gibi mazbut kapılar yoktu


Sa'd bin Ubade (ra)'den rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav)'in evine gittiğimde yüzümü içeriye çevirerek durdum ve izin istedim Resulullah (sav) bana biraz uzaklaşmamı işaret etti Sonra bana «Biliyor musun ni*çin İzin istenilir? izin ancak içerdekilerin bakılması veya görülmesi haram olanlardan kaçınmaları içindir» buyurdu


işte bu zamanımızda da müslümanlann mutlaka uymaları gereken bir edebtir Şimdi, herne kadar kapılar örtük ise de kapıyı çalan kişi kapı açıldığında içeride görülmesi haram olan şeylerj görebilir, ev sahibinin başkaları tarafından öğrenilmesini istemediği şeylere muttali olabilir Bu İtibarla günümüzde de bir kapıya varıldığında kapıya ya arka dönmeli ve*ya yan durmalıdır




Altıncı Hüküm: İzin İstemek Ve Selam Vermek Farz Mıdır?



Âyetin zahiri, yabancı bir eve girmeden önce izin istemenin ve selam vermenin lüzumuna delalet eder Bütün fakihler bu görüştedirler Yalnız izin istemekle selam vermek aynı derecede değildir İzin istemek farz, selam vermek sünnettir, izin istemenin farz oluşu halkı haramdan koru*mak içindir Çünkü hadisi şerife «İzin istemek ancak gözlerin haramdan korunması içindir» buyurulmaktadır [91] öyleyse izin istemek farzdır Se*lam İse, sevgiyi artırmak içindir Zira Resulullah (sav), «Sizi onu yaptığınız takdirde birbirinizi çok seveceğiniz birşeye delalet edeyim mi?»' dedi Sahabiler «Evet, ya Resululloh» dediler Resulullah (sav), «Aranızda se*lamı yayın» buyurdu Buna göre selam sünnettir Kur'anın birkaç yerinde selam verilmesi öğütlenmektedir Bunlardan birisi de «Evlere girdiğiniz vakit Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir sağlık (dilemiş) olmak üzere kendinize selam verin» (Nur: 61) âyetidir




Yedinci Hüküm: Kadınlar Ve Köleler İçin De İzin İstemek Farz Mıdır?



Âyeti kerimenin zahiri, ister erkek, ister kadın, ister sağlam, ister kör olsun bir kapıya giden herkes için izin istemenin farz olduğuna delalet et*mektedir Alimlerin cumhuru da bu görüştedir Zira avret sayılan bazı şeyler vardır ki bunları işitmek de haramdır Bir kimsenin bir eve izinsiz olarak girmesi elbette ev sakinlerini rahatsız eder Bir körün izinsiz olarak içeriye girmesi halinde, ev sahibi karı-kocanın mahrem bir konuşmalarına muttali olabilir Bir erkek ve kadının mahrem mahallerine bakmak nasıl haramsa, mahrem konuşmaları dinlemek de öyle haramdır Bu bakımdan ziyaretçinin kör olması durumu değiştirmez, izin istemek onun için de farzdır


Zemahşeri: «izin istemenin meşruiyetindeki hikmet, halkın birbirinin diğerlerinden gizledikleri halleri görmemeleridir Yoksa yalnız aile haya*tına muttali olmak değildir» [92]


İzin istemek erkeklere farz olduğu gibi kadınlara da farzdır Çünkü erkekler kadınları kıskandıkları gibi kadınlar da erkekleri kıskanırlar Âyet*teki hitabın erkeklere yönelik olması ise Kur'anın umumiyetle erkekleri mu-hatab kabul eden üslubundan ileri gelmektedir Kur'anın erkeklere hitab etmesinin sebebi de kadınların Allah (cc)'ın Kur'anla bildirilen emirlerin*den erkekler vasıtasıyla haberdar olmalarıdır


Bir eve girmeden önce kadının da erkek gibi izin istemesinin farz ol*duğuna delalet eden nakli delillerden biri de şudur: Ümmi İyas: «Biz dört kadın Hz Ayşe'ye giderek yanına girmek için izin istedik Ben, «girelim mi?» dedim «Hayır» dedi İçimizden birisi, Allah (cc)'ın selamı üzerine olsun ey müminlerin annesi, içeri girebilir miyiz?» dedi Bunun üzerine Hz Ayşe «girin» dedi ve sonra, «Ey iman edenler, kendi (ev ve) odaları*nızdan başka» âyetini okudu [93] İşte bu rivayet de kadının erkek gibi izin İstemesi gerektiğine delalet eder




Sekizinci Hüküm: Hangi Hallerde Evlere İzinsiz Girmek Mubahtır?



Âyetin zahiri, bütün zaman ve hallerde evlere izinsiz girmenin haram olduğuna delalet etmektedir Şurası vanki zaruret halleri müstesnadır Me*sela; bir evde yangın çıkması, hırsızların, soyguncuların baskınına uğ*raması veya o evde dinen açıkça yasak olon birşeyin işlenmesi halinde bu halleri bilen kimsenin izinsiz olarak girmesi mubahtır Fahreddin Razi bu hususu tefsirinde uzun uzun açıklamıştır, [94]




Dokuzuncu Hüküm: İzinsiz Olarak Yutuma Bir Evi Gözlemenin Hükmü



Bir kimsenin yabana tik ©yi gözlemesi kesinBkle haramdır Yalnız fakihler yabancı bir evi gözefleyen kimsemin meraedilmesi, dövülmesi, gözlerinin kör edJbnesl halinde ne lazım geleceği tıakkrnda ihtilaf etmiş*lerdir


1- İmam Şaffi (ra) «e HanbeJ (raj'e göne ev toalkı evi izinsiz ©özet*leyenin (röntgencinin) gözünü kör etseler kısas edilmezler Ayrıca rönt*genci bir hak da tateb edemez


2- İmam Malik (raj «e Ebu Hanife {ra)'ye göre röntgene**» gözünün kör edilmesi cinayettir Dolayısıyla ya diyeti verir, yada kısas yapılır


Şafii ve Hanbelilerin delileri:


1) Ebu Hüreyre (ra)'den: «Her kim bir evi izinsiz olarak gözetlerse ev halkı onun- gözünü vurarak kör etse onun gözü heder olmuştur «(Hiç*bir hak taleb edemez)» [95]


2) Sehl bin Saad'den: «Bir adam Resuiulloh (sav)'ın odalarından bi*rini gözetliyordu Resulullah (sav), elindeki uzunca bir demir parçasını adama göstererek «Eğer evime muttali olmak için gözetlediğini bilsem şu demiri gözlerine sokardım İçeri girmek için izin istemek ancak göz*leri haramdan korumak içindir» buyurdu» [96]


Maliki ve Hanelilerin delilleri:


1) «Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (kar*şılıklıdır)» (Maide: 45) âyetinin hükmü umumidir Buna göre kim birinin —velev ki evini gözetlediği için olsun— gözünü kör etse cani olur Eğer kasden yapmışsa kısas yapdv Hataen yapmışsa diyetini verir-


2) Bir eve izinsiz olarak giren kimseye hane tatta tarofondan yapılara saklın sonucu gözü kör edilirse imi kısası icabettir Bunda bütün alimler icma etmişlerdir Maliki ve Hanefi alimlerine göre bir eve izinsiz olarak girmek gözün kör edilmesini mubah kılmadığına göre kapı veya pencere*den bir evi gözetlemek de gözü kör etmeyi mubah kılamaz


3) Maliki ve Hanefi alimleri Şafii ve Hanbelilerin delil aldıkları «Her*kim bir evi izinsiz olarak gözetlerse» hadisini şöyle tevM ederler: Bir evin içine, o evdeki kadınları görmek için bakan kişi evvela menedilv Tekrar gözetlerse o zaman zor kullanılır İşte bu zor kullanma sırasında gözetleyenin gözü kör edilirse onun gözünün kanı heder olmuştur Zira o adam zalim ve haddi tecavüz etmiştir


Cessas şöyle der: «Fakihler bu hadisin zahirinin hilafına hükmeder*ler Çünkü Ebu Hüreyre (ra)'nin rivayet ettiği bu hadis usule muhalif ol*duğu için reddolunur Usule muhalif olduğu için reddolunan «Zina çocu*ğu cennete girmez» ve «Kim bir ölü yıkarsa kendisi de yıkansın Kim bir cenazeyi taşırsa abdesti bozulmasa bile abdest alsın» hadisleri gibi reddolunur Şüphe yokki bir eve izinsiz giren kimsenin gözünü kör edene kısas lazımdır»[97]


Şafii fakihlerinden İmam Fahreddin Razi de şunları söyler: «Bilmiş olunuz ki, «Cana can, göze göz» âyeti bu hususta zayıf bir delildir Zira onların «İzinsiz bir eve girenin gözünü kör etmek caiz değildir» sözleri zayıftır Çünkü içeri izinsiz girmekle gözetlemek ayrı şeylerdir İçeri izin*siz -giren adamı evde olanlar bilirler ve kaçarak örtünürler Ama içeriyi gözetleyenj evde bulunanlar bilemezler, korunamazlar Dolayısıyla gözet-leyici bir yabancının görmesi caiz olmayan şeyleri görebilir Öyleyse şer'i hükümdede gözetleyicinin bu davranışını önlemek için daha ağır bir ceza ile cezalandırılması icabeder» [98]


Bize göre Hanbeli ve Şafiilerin delilleri daha kuvvetli ve bu bakımdan tercihe diğerlerinkinden daha şayandır




Âyetlerden Alınacak Dersler



1- Yabancı bir eve girmek için izin istemek farzdır


2- Meskun bir evde kimse olmadığı takdirde içeri girmek haramdır


3- İzin verilmediği takdirde geri dönmek vacibtir


4- İnsanların gizli hallerine muttali olmak caiz değildir


5- Bir eve girildiğinde İslâm şiarından olan selamı vermek sünnet*tir


6- Amme hizmeti gören binalara izinsiz girmekte bir vebal yoktur


7- Müslümanın müslümana ne malında, nede canında eziyet ver*mesi doğru değildir


8- Allah (cc)'ın bu âyette meşru kıldığı terbiye kuralları hem cemi*yet, hem de fert için uyulması gereken en üstün terbiye kurallarıdır




Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler



Allahu taala evleri insanlar için meskenler kılmıştır İnsanlar evlerde istirahatlarını temin ederler, iffet ve namuslarını korurlar Evler insanlara özel olur Bunun da manası bir başkasının izinsiz olarak girememesidir Dışarıdan herhangi birisi girmek istediği zaman ev sahiplerinden izin ala*rak girebilir Zira izinsiz girildiği takdirde ev sakinlerinin yabancılar tarafın*dan görülmesi istenilmeyen hallerini görebilirler ki bu fitneyi tahrik eder Hatta fitneyi tahrikle de kalmayarak birçok kötülüklere yol acar


Araplar cahillye devrinde ev sahibinden izin almadan içeri girerlerdi, içeri giren, ev sahibini hanımı ile birlikte yatakta veya hanımı çıplak, ya*hut erkeği mahrem yerleri acık olarak görürdü Bu şekilde görülmek evin namus emniyetinin ihlali demek olduğu gibi, ev sahiplerine de manevi bir eziyettir Bundan dolayıdır ki, Allahu taala, müslümanlara bu yüksek ter*biye kurallarına uymalarını emretmiştir


Bir ev veya odaya girileceği zaman önce İzin istenecek, sonra da selam vererek dostluğunu gösterecektir Bu hareket ev sakinlerinin de ziyaretçiye ısınmalarına ve hüsnü kabul göstermelerine sebeb olacaktfr Bu yolla ayrıca mesken emniyeti de sağlanmış olacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #103
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




46 DERS KADINLARIN ÖRTÜNMESİ VE YABANCI KADINLARA BAKMANIN HÜKMÜ



30- Mümin erkeklere şöyle: Gözlerini (haramo bakmaktan) sakın-sınlar ve ırzlarım korusunlar Bu kendileri için çok temiz (bir harekettir) Şüphesiz ki Allah, (kullarının ne) yapacaklarından hakkıyk» haberdardır


31- Mümin kaduılara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakın*sınlar, ırzlarını korusunlar Zinetlerini açmasınlar Bunlardan görünen kı*sım müstesna Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapayacak surette) koy-, şunlar Zinet (mahal)lerini kendi kocalarından, yahut kendi babalarından, yahut kocalarının babatarmdan yahut kendi oğullarından, yahut kocaları*nın oğullarından, yahut kendi biraderlerinden, yahut kendi biraderlerinin oğuüanndan, yahut kakardeşiermin oğullarından, yahut kendi kadınların*dan, yahut kendi ellerindeki memluketerden, yahut erkeklerden yana ih*tiyacı olmayan hizmetçilerden, yahut henüz kadınların gizli yerlerine mut*tali olmayan çocuklardan başkasına gostermesinler Gizleyecekleri zinet-jeri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar Hepiniz Allaha tövbe edin ey müminler Taki korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız




Âyetlerin Lafzı Tahlili



(Yaguddû): Gad kökünden gelen bir fiildir Gad kirpiği kirpik üzerine koymaya denir Ayetteki manası ise, bakılması yasak olan birşeye bakmayarak yere bakmaktır


(fürûcehüm): Müfessirlere göre bundan maksat zinadan korunmak ve avret yerlerini örtmektir


(Ezkâtehüm): Kendiniz için daha temiz, dininiz için daha koruyucu olur


(Habîrün bima yesnaûn): Habir, bjrşeyin dışyüzünü bildiği gibi iç yüzünü de bütün derinliği ile bilen demektir Yes*naûn ise, yaptıklarınız demektir Buna göre âyetin manası, «Allahu taala yaptıklarınızı içi ve dışıyla hakkıyla bilendir» olur


(Ziynetehünne): Ziynet iki kısımdır Biri yaratılış*tan olan ziynet, diğeri de kazanılan ziynettir Yaratılıştan olan ziynet yüz ve vücut güzelliğidir Kazanılan ziynet ise, kadınların giydikleri ve kullan*dıkları süs eşyalarıdır'


(İlki mâ zahare rtılnhâ): Örtülmesi, kapatılması mümkün olmayan yerler Kadının dıştan giydiği elbise ve örtündüğü örtü gibi


(Bihumurihinne): Humur, humar kelimesinin ço*ğuludur Humar, kadının başörtüsüdür


(Cüyubihinne): Cüyub, kadınların gerdan ve göğüs kısımları


(Meleket eymanihünne): Meleket malik olma demektir Eyman ise köle ve cariyelerdir


(Etİrbeti): İhtiyaç


(Etttfli): Tıfl, küçük çocuk demektir


(Lemyezherû): Muttali olmayanlar demektir


Allahu taala, Resulullah (sav)'a şöyle buyurur: Sana uyan müminlere söyle, gözlerini kapatsın ve kendilerine helal olmayan yabancı kadınlara bakmasınlar Ancak kendilerine mubah olan kadınlara bakabilirler Ken*dilerini zinadan korusunlar ve yabancıların görmemesi için avret mahalle*rini örtsünler Harama bakmamaları hem kalblerini temiz tutar, hem de on-Icrı fuhşa düşmekten korur


Harama bakmak insanın kalbine şehvet tohumları eker Şehvani bir arzuyu gayri meşru bir şekilde tatmin etmek İnsanın uzun zaman acı çek*mesine sebeb olur Şayet gözleri kasıtsız olarak haram birşeye değerse hemen başlarını çevirsinler, bakmaya devam etmesinler Zira Allahu taala insanların her halini murakabe eder Herşeylerine de muttalidir, hiçbir şey O'ndan gizli değildir Ailahu taala, «(Allah) gözlerin hain bakışını, göğüs*lerin gizleyeceği herşeyi bilir» (Mümin: 19) buyurmuştur


Allahu taala bu emri tekid ederek şöyle buyurur: Mümin kadınlar da yabancı erkeklere bakmasınlar, gözlerini çevirsinler Namuslarını koru*sunlar Ancak Aftahu taala kadınlara erkeklerden fazla olarak ziynetlerini açığa vurmayı da yasaklamıştır Ancak kendi mahremleri olan erkekler İstisnadır Kadınların zinetlerini gizlemeleri kendileri için daha güzel, da*ha uygundur Ancak bu zinetier kasıtsız ve art niyetsiz olarak kendiliğin*den açılırsa bir beis yoktur Allahu taala çok mağfiret ve rahmet edicidir


Kadınlar cahiliyet devrinde de şimdi olduğu gibi, erkeklerin dikkat nazarlarını celbetmek için, göğüs ve gerdanları, bilekleri, erkekleri tahrik edecek yerleri açıkta kalacak elbiseler giyer, saçlarını omuzlarına döker, başörtülerini geriye atarlardı Bu kılıkla erkekler arasında gezerlerdi İşte Allahu taaia mümin kadınlara onlar gibi yapmamalarını, önlerine bakarak yavaş yavaş yürümelerini emretmektedir Onların bu edeble yürümeleri, kötü kimselerin fenalıklarından namus ve iffetlerini koruyacaktır


Allahu taala," bu emir ve yasaklan hem erkeklere, hem de kadınlara emretmiştir Bu emir ve yasaklara uyan erkek ve kadınlar Allah (cc)'a yö*nelerek yüksek derecelere ulaşırlar ve Allah (cc) katında azabtan kurtu*lanlardan olurlar




Âyetlerin Nüzul Sebebleri



1- İbni Mezdevî, Alj bin Ebi Talib (ra)'ten şöyle rivayet etmiştir: «Resulullah (sav) zamanında Medine sokaklarında dolaşan bir kadınla bir erkek karşılaştıklarında bakışmışlar Şeytan bu bakışlardan istifade ede*rek onların bakışlarını birbirlerini beğenmeye çevirmiş Adam bir yandar yürüyor, bir yandan da kadına bakıyormuş Başı hep kadından tarafa çev*rili olduğu İçin önüne çıkan bir duvara çarpmış ve burnu kanamış Bunun üzerine, «Allah (cc)'a yemin ederim ki gidip Resulullah (sav)'a durumu an-latmcaya kadar burnumun kanını yıkamayacağım» diye yemin etmiş Re*sulullah (sav)'ın yanına gelerek hadiseyi anlattı Resulullah (sav), «Bur*nunun duvara çarparak kanaması günahının cezasıdır» buyurdu Bunun üzerine, «Mümin erkeklere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakın*sınlar» âyeti nazil oldu» [99]


2- İbni Kesir, Mukatil bin Hayyan'dan, o da Cabir bin Abdullah el-Ensarî'den şöyle rivayet eder: «Esma binti Mirsed (ra)'in Beni Harise mev*kiinde bir hurmalığı vardı Kadınlar oraya etek giymeden, göğüsleri, saç*ları ve ayaklarındaki halhalları açık olarak giderlerdi Esma (ra), «Bu gö*rünüşünüz ne kadar çirkin» dedi Bunun üzerine, «Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar» âyeti nazil oldu» [100]




Âyetlerin Tefsirindeki İncelikler



Birinci incelik: Allahu taalanın «Gözlerin sakınılması»nı «Irzların korunmasından önce zikretmesinin hikmeti şudur: Kadına bakmak zina-nn elçisi ve kötülüklerin öncüsüdür Hemasî'nin de dediği gibi, «Bakışlar kalbin elçisi olduğu için gördüğün manzaralar seni üzer Zira her gördü*ğünü yapamazsın, bazı gördüklerine de dayanamazsın» [101] Zira bakışla müptela olmak çok mümkündür Bundan korunmak da mümkün değildir Göz, herşeyi kalbe ulaştıran en büyük kapıdır Bu sebeble insan göz yo-iuyla birçok günaha düşer Çünkü bakış tebessüme, tebessüm selama, selam konuşmaya, konuşma anlaşmaya, anlaşma da gayri meşru bir şe*kilde bir araya gelmeye vesile olur


İkinci incelik: Âyetteki «Gözlerini sakınsınlar» emri, herşey İçin de*ğil, yanız Allah (cc)'ın haram kıldıklarına aittir


Üçüncü İncelik: Âyetteki «Ziynetlerini açmasınlar» tabiri, ziynetlerin takıldığı yerin, dolayısıyla ziynetlerin örtülmesini ifade eder


Zemahşerî: «Âyette ziynet yerinin zikredilmemesindeki hikmet, ziynet yerlerinin korunması, örtülmesi Icabettiğinin ifade edilmesidir Çünkü Al*lahu taala «Ziynetlerini açmasınlar» buyururken aslında ziynet yerlerinin açılmamasını kasdetmiştir Çünkü takılmayan ziynetlerin görülmesi ha*ram değildir Bu yüzden ziynetlerin yasaklanmasına gerek yoktur Demek-ki asıl yasaklanan ziynetlerin takıldığı yerlerdir» [102]


Dördüncü İncelik: Bazı alimlere göre, gözle zevk alındığı gibi ku*lakla da zevk alınır Bunun-için Allahu taala kadınlara yürürken, «Gizle*yecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar» buyurmuştur Çünkü ayaklar yere vurularak yüründüğünde, o zaman, kadınların ayak bileklerine taktıkları hamalların sesi duyulurdu Bu ses; erkeklere bir ka*dının geldiğini bildirir ve şehvani arzularını tahrik ederdi Bu sebeble âyet, bir evvelki âyette olduğu gibi, ziynet takılan azaların —ayak bile olsa— açılmasının haram olduğuna delalet eder Hülasa, şehveti tahrik eden par*füm, esans, cazip yürüme şekli ve konuşma yasaktır Çünkü Allahu taala, «Eğer (Allahtan) korkuyorsanız (size yabancı olan erkeklere) yumuşak söylemeyin Sonra kalbinde maraz bulunanlar tamaa düşer» (Ahzab: 32) buyurmuştur Kadının ziynetinin sesi yasaklanınca elbetteki kendi sesi de yasak olacaktır


Beşinci incelik: «Gözü sokınma»nın birçok faydaları vardır:


1- Allah (cc)'ın emri tutulmuş olur


2- Bir ok gibi kalbi yaralayan manzaralardan korunutmuş olunur


3- Kalb kuvvetlenir


4- Kalb kötü şeylerle meşgul olmaz, Allah (cc)'la meşgul olmaya Çalışkanlık peyda eder


5- Kalbe nur kazandırır


6- Kalbe feraset verir


7- Şeytanın giriş yolları kapatılmış olur




Ayetlerdeki Şer’i Hükümler


Birinci Hüküm ; Yabancı Kadınlara Bakmanın Hükmü Nedir?



İslâm şeriati yabancı kadınlara bakmayı kesin olarak yasaklamış, ha*ram kılmıştır, öyleyse insanın karısı ve mahremi olan kadınlardan başka*sına bakması haramdır


Kasıt olmaksızın ani olarak bir kadını görmekte bir vebal yoktur Zira bu görüş insanın iradesi dışında vaki olmuştur Allahu taala gücümüzün yetmediği şeyi bize emretmediği gibi yolda yürürken gözlerimizi kapama*mızı da emretmemiştir Bu sebebte kasıtsız bakış muaheze edilmez


Nitekim Resulullah (sav), Hz Ali'ye, «Ya Ali, yabancı bir kadını gör*düğünde ikinci defa bakma Çünkü İlk bakışın İraden dışındadır ve onda bir vebal yoktur İkinci defa bakarsan bu, iradenle olduğu için haramdır» [103] buyurmuştur


Cerir bin Abdullah'tan da şöyle rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav)'a ani olarak yabancı bir kadını görmek hususunu sordum Bana, görünce gözlerimi çevirmemi emretti» [104]


Yabancı bir kadını ani olarak gören bir kimsenin ikinci defa bakması haramdır Zira ikinci bakış iradîdir, fitne ve fesada yolaçar Bu yüzden Resulullah (sav) ikinci bakışı «göz zinası» olarak vasıflandırmıştır


Buhari ve Müslim'in rivayetine göre Resulullah (sav), «Beni Ademe zina mutlaka yazılmıştır Bakmak gözün zinası, konuşmak dilin zinası dinlemek kulağın zinası, tokalaşmak elin zinası, yürümek ayağın zinası-dtr İnsan nefsi bunları arzu eder Namusu da ya bunu tekzib eder veya tasdik eder» buyurmuştur


Gözünü sakınan mümin sevap kazanır Çünkü Resulullah (sav), «Bir müslüman bir kadının güzelliğini gördükten sonra gözünü sakınırsa At*la hu taala ona zevk alacağı bir ibadet nasib eder» [105] buyurmuştur


Ebu Said el-Hudri (ra)'den şöyle rivayet edilir: «Resulullah (sav), «Yol*larda beklemekten ve oturmaktan sakının» buyurdu Bunun üzerine, «Ya Resulullah, yollarda İşlerimizi konuşmak için duruyoruz» dedik «O zaman yolun hakkını verin» buyurdu «Yolun hakkı nedir?» diye sorunca da tGözleri sakınmak, kimseye eziyet vermemek, verilen selamı almak, ma*rufu emretmek ve münkeri nehyetmektir» buyurdu»[106]




İkinci Hüküm: Erkek Ve Kadında Avretin Sınırı Nedir?



«Irzlarını korusunlar» âyeti avret yerlerinin Örtülmesinin farz olduğuna delalet eder Zira bu âyet namusu korumayı emrettiği gibi başkalarının gözlerinden avret mahallinin korunmasını da emretmektedir


Fakihler avret yerlerinin açık olmasının haramlığında ittifak etmişler*dir Nevar ki avretin sınırları hususunda ihtilaf etmişlerdir Bu husustaki bütün görüşleri delilleri ile birlikte tafsilattı olarak izah etmeye çalışaca*ğız:


Erkek ve kadının avret mahalleri, erkeğin erkeğe karşı, erkeğin ka*dına karşı, kadının kadına karşı ve kadının erkeğe karşı avretleri başlığı altında incelenmelidir


1- Erkeğin erkeğe karşı avreti;


Erkeğin erkeğe karşı avreti, diz kapağından göbeğe kadar olan kıs*mıdır, öyleyse bir erkeğin diğer bir erkeğin diz kapağı ile göbeği arasın*daki bölümüne bakması haramdır Bu avret mahallinin dışındaki yerlere bakılması haram değildir Çünkü Resulullah (sav), «Bir erkek, diğer bir erkeğin avret mahalline, bir kadın da, diğer bir kadının avret mahalline bakmasın» buyurmuştur


Fukahanın cumhuruna göre erkeğin avret mahalli yukarıda söylendiği üzere, diz kapağı ile göbeği arasındaki kısmıdır Bu birçok sahih hadisle de tesbit edilmiştir


İmam Malik (ra)'e göre ise erkeğin uyluğu avret değildir


Cumhur, uyluğun da avret olduğunu aşağıdaki hadislerle isbat eder*ler:


Ashab-ı Suffeden olan Cerhed el-Eslemî'den şöyle rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav)'ta birlikte oturuyorduk Benim uyluğum açık idi Bana, «Uyluğunun avret olduğunu bilmiyor musun?» buyurdu» [107]


Rivayete göre Resulullah (sav), Hz Ali'ye, «Uyluğunu açma» buyur*muştur [108] Diğer bir rivayete göre de şöyle buyurmuştur: «Uyluğunu açma Canlı veya ölünün uyluğuna da bakma» [109]


Resulullah (sav), İnsanın soyunmasını ve avret mahallerini açmasını, yanında kimse olmasa dahi yasaklamıştır Zira, «Çırılçıplak soyunmaktan kaçının Zira öyle melekler vardır ki sizden ancak tuvalette ve ailenizle temas halinde iken ayrılır» [110] buyurmuştur


2- Erkeğin kadına karşı avreti


İster mahremi olsun, ister namahrem, erkeğin kadına karşt avreti, er*keğe karşı olduğu gibi diz kapağı ile göbeği arasıdır Yalnız karı-koca arasında avret mahalli yoktur Zira Allahu taala, «(Öyle müminler) ki, on*lar ırzlarını koruyanlardır Suvar ki zevcelerine, yahut sağ ellerinin malik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır» (Müminun: 5-6) buyurmuştur


3- Kadının kadına karşı avreti:


Kadinların kadınlara karşı avreti de erkeklerde olduğu gibi diz kapak*ları ile göbekleri arasıdır Buna göre bir kadının diğer bir kadının diz ka*pağı ile göbeği arasındaki kısma bakması haramdır Avret mahalli haricin*deki yerlere bakması ise caizdir


Zımmi ve kafir kadınlar için Özel bir hüküm vardır Allah (cc) izin ve*rirse bu hükmü ileride açıklayacağız


4- Kadının erkeğe karşı avreti:


Sahih olan görüşe göre, kadının erkeğe karşı avreti bütün vücududur Şafii ve Hanbelüerin görüşü de budur Hatta İmam Ahmed bin Hanbel (ra) bu hususta, «Kadının bütün vücudu avret olduğu gibi tırnakları dahi av*rettir» [111] demiştir


İmam Malik (ra) ve İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre ise kadının elleri ile yüzü hariç bütün vücudu avret mahallidir


Görüşlerin kendilerine has delilleri vardır Bunları kısaca açıklayalım:


Maliki ve Hanefilerin delilleri:


Maliki ve Hanefilerin yüz ve ellerin avret olmadığına dair delilleri şun*lardır :


1- «Bunlardan görünen kısım müstesna» âyeti Yüz ve ellerin açık olması zaruri olduğundan bu âyet buraların avret sayılmayacağına İşaret eder Bu görüş bazı sahabi ve tabiinden de rivayet edilmiştir Nitekim Said bin Cübeyr (ra), «Bunlardan görünen kısım müstesna» âyetinden maksat yüz "ve ellerdir» demiştir Ata da âyettekj istisnanın yüz ve eller olduğunu söylemiştir Dahhak'tan da buna benzer bir rivayet yapılmıştır [112]


2- Hz Ayşe'den rivayet edilen, «Ebubekir (ra)'in kızı Esma (ra), cok ince bir elbise ile Resulullah (savj'ın yanına geldi Onu görünce Resulul*lah (sav) yüzünü çevirerek, «Ey Esma, kadın buluğa erdimi, (yüz ve el*lerini işaret ederek) şu ve şunun haricinde kadının vücudunun görünmesi haramdır» buyurdu» [113] hadisi


3- Namazda ve ihramda el ve yüzün acık bırakılması da bunların avret olmadığına delalet eder Eğer el ve yüz avret olsaydı namaz ve ih*ramda açık bırakılmaları mubah olmazdı Çünkü avret mahallinin örtül*mesi farzdır Bu sebeble avret mahalli açık olarak namaz kılınması na*mazın sıhhatini bozar


Şafii ve Hanbelîlerin delilleri:


Şafii ve Hanbelilerin el ve yüzün avret olduğuna dair delilleri de şun*lardır :


1- Kitaptan delilleri: «Ziynetlerini açmasınlar» âyeti Bu âyet-i kerime ziynetlerin açılmasını haram kılmıştır Ziynet ise iki kısımdır Biri yaratılıştan olan ziynet, diğeri ise kazanılan ziynettir Yüz yaratılıştan olan bir ziynettir Hatta güzelliğin aslı, fitne ve fesadın kaynağıdır Kazanılan ziynet ise giyilen güzet elbise, takılan süs eşyaları, 'göze çekilen sürme ve ele yakılan kına ve benzeridir Âyeti kerime kayıtsız şartsız kadınlara erkeklere karşı uzuvlarını ve ziynetlerini açmalarını yasaklayarak haram kılmıştır


Şafii ve Hanbelilere göre âyetin, «Bunlardan görünen kısım müstesna» ifadesinden maksat, kasıtsız olarak kendi kendine acılan kısımdır Mese*la; rüzgarın kadının örtüsünü açması gibi Buna göre âyetin meali şöyle olmaktadır: «Kadınlar ziynetlerini kesin olarak açmasınlar Açtıkları takdir*de muaheze edilirler Ancak ziynetlerinin kendiliğinden açılması veya rüz*gâr gibi herhangi bir sebeble kasıtsız olarak acıtması halinde onlar mua*heze edilmez» öyleyse yüz ve el de açılması haram olcn ziynetlerdendir:


Kitaptan olan bir başka delilleri de «Bir de onun zevcelerinden lü*zumlu birşey istediğiniz vakit perde ardından isteyin» (Ahzab; 53} âyeti*dir Bu âyet saraheten yüze bakmanın haram olduğuna delalet etmekte*dir Gerçi bu âyet Resulullah (sav)'ın zevceleri hakkında nazil olmuştur Fakat, hükmü kıyas yoluyla bütün kadınlara teşmil olunur Çünkü âyetteki «perde ardından İsteyin» ilahi emri, kadın oldukları İçindir, öyleyse diğer kadınlardan da lüzumlu ve meşru birşey istenileceği zaman ancak perde arkasından istenebilir


Sünnetten olan delilleri:


Birçok sahih hadis, yüze ve ele bakmanın haram olduğuna delalet eder Bunlardan bazıları şunlardır:


1- Cerir bin Abdullah'tan şöyle rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav)'a ani olarak yabancı bir kadını görmek hususunu sordum Bana, görünce gözlerimi çevirmemi emretti»


2- Hz Ali'den rivayet edilen, «Ya Ali, yabancı bir kadını gördüğün*de İkinci defa bakma Çünkü tik bakışın iraden dışındadır ve onda bir ve*bal yoktur İkinci defa bakarsan bu, iradenle olduğu için haramdır» ha*disi


3- İbni Abbas (ra)'tan şöyle rivayet edilir: «Bir kurban bayramı gü*nü Resulullah (sav) FazI bin Abbas'ı atının arkasına bindirmlştl FazI, be*yaz tenli, güzel saçlı, yakışıklı bir delikanlı idi Has'om kabilesinden bir kadın Resulullah (sav)'ın yanına gelerek birşeyler sormak İstedi FazI ka*dına, kadın da Fazl'a bakıyordu Resulullah (sav) Fazi'm yüzünü diğer tarafa çevirdi»


Nakledilen bu hadisler yabancı bir kadına bakmanın horam olduğunu İfade eder Şüphe yok ki, yüz de bakılması haram olan uzuvlardandır, öy*leyse yüz de avrettir


Aklî delilleri:


Fitneden kaçınmak için yüze bakmamak icabeder Çünkü yüze bak*maktaki fitne, dizden aşağıya bakmaktaki fitneden daha büyüktür Kadının saçma ve ayaklarına bakmak ittifakla haramdır Yüz güzelliğin aslı, fitne*nin kaynağıdır Bu bakımdan haram olması daha evladır


Kaldı ki, Şafii ve Hanbelilerin âyetj tevil şekilleri ortaya çıkarıyor ki yüz avrettir Yüzün avret olmayacağına dair de hiçbir delil yoktur


Maliki ve Hanefiterin delil aldıkları Esma ile ilgili hadise gelince, bu hadisin senetleri kopuktur Birçok ravisinde de zayıflık vardır Bu hadis konusunda muhaddisler değişik görüşler ileri sürmüşlerdir Hadis yalnız Ebu Davud'un süneninde olduğu halde Ebu Davud, «Bu hadis mürseldir Zira bu hadisi Hz Ayşe'den rivayet eden Halid bin Düreyk Hz Ayşe'ye ulaşmamıştır Hadisin senetlerinden olan Said bin Beşir Ebu Abdurrah-man el-Basrî, Şama yerleşen İbni Nesr'in azadlısıdır Ki onun hakkında birçok muhaddisin itirazı vardır» [114] demektedir


Bu hadis hakkında tek ravisi olan Ebu Davud'un görüş ve düşünce*leri böyle olunca, yüz ve ellerin avret olmadığına dair delil olması ne de*rece uygun olur? Bir an için hadisin sahih olduğunu farzetsek bile yine de delil olma durumu şüphelidir Çünkü hadisin hicap âyetlerinden önce varid olması kuvvetle muhtemeldir Eğer hicap âyetlerinden önce varid olmuşsa, âyetlerle neshedilmiş demektir Veya hadis ancak zaruret halle*rinde el ve yüze bakmanın caiz olduğunu ifade etmektedir Mesela; bir dünür, bir şahit veya bir kadı yüze bakabilir


İbni Cevzi bu hususta şöyle demektedir: «Bu âyet yabancı kadınlara özürsüz olarak bakmanın haram olduğunu ifade eder Fakat eğer zaruret varsa, mesela bir erkek kadınla evlenmek İstiyorsa veya onun aleyhinde şehadette bulunacaksa yalnız yüzüne bakabilir Zaruret hallerinin dışında her ne suretle olursa olsun yabancı kadına bakmak haramdır Mademki yüz ve eller avrettir, namazın şartlarından biri de setr-i avret olduğuna göre, bunların açılması ile neden namaz bozulmuyor diye sorulabilir Bu*nun cevabı şudur: Namazda yüz ve ellerin örtülmesinde meşakkat vardır


Bu yüzden yalnız namaza mahsus olarak yüz ve ellerin açılmasına müsade edilmiştir»


El ve yüzün avret olmadığını iddia eden alimler, yüz ve ellerde hiçbir ziynet eşyasının olmamasını ve bunların açılmasının fitneye sebeb olma*masını şart koşmaktadırlar Bu sebeble zamanımızdaki kadınların yüz ve ellerinde kullandıkları süs eşyaları ile erkekler arasında gezmelerinin ha*ram olduğunda hiçbir alimin şüphesi yoktur

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #104
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Yüz ve ellerin avret olmadığını iddia eden alimlerin sözleri, yüz ve ellerin açık olmasının farz olduğu, sünnet olduğu veya bunların örtülme*sinin bid'ad olduğu manasına gelmez Çünkü böyle bir İddiayı müslüman bir alim değil, sade bir müslüman bile öne süremez Bunların sözlerinin manası, zaruret halterinde ve fitneye sebeb olmadığı takdirde açılmala*rında bir vebal olmadığıdır


İçinde yaşadığımız çağda şeytanın yardımcıları alabildiğine çok, fu*huş ve ahlaksızlık alabildiğine yaygındır Bu yüzden bugün hiçbir alim, hatta akıllı bir insan yüzün açılmasının caiz olduğunu söyleyemez Çün*kü bu veba hastalığına benzeyen ahlaksızlığın ümmet İçinde ve bilhassa yabancı kadınları taklid eden kadınlar arasında hızla yayıldığını gören her alim yüzün açılmasının haram olduğuna hükmeder Çünkü bu devirde fit*ne ve fesad muhakkaktır Kötülüğe davet eden vasıtalar son derece yaygındır Ben bugünkü manada ilericilik taslayan hiçbir toplum görme*dim ki, Aliahu taalanın «Mümin erkeklere söyle: Gözlerini sakınsınlar» âyeti ile Resulullah (sav)'ın, «Gözünü çevir» buyruğunu duyan, dinleyen bulunsun Hülasa böylesine bozuk bir zamanda korunmak farzdır


Aliahu taala isteyeni doğru yola iletsin




Üçüncü Hüküm: Açılması Haram Olan Ziynet Nedir?



«Ziynetlerini açmasınlar» âyeti kadınların yabancı erkekler kar*şısında fitneye sebebiyet vermemek için ziynetlerini açmalarının haram olduğuna delalet eder


Ziynet aslında, kadının giydiği elbise, takındığı süs eşyası ve kullan*dığı makyaj malzemesidir Zira ziynet iki çeşittir Birisi yaratılıştan olan ziynet, diğeri kazanılan ziynettir Yaratılıştan olan ziynet, kadının teninin, boy ve 'endamının ve yüzünün güzelliğine denir Herne kadar bazı alimler yaratılıştan olan güzelliğin ziynet olmadığını iddia etmişlerse de kadının asıl ziynetinin yaratılıştan olan güzelliği olduğu açıktır Bu yüzden Altahu taala, «Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak surette) koysunlar» buyurmuştur Aliahu taala bü âyetle kadınların saç, göğüs gibi azalarının örtülmesini emretmektedir, öyleyse bu âyet, «ziynet»ten kastın yaratılış- f tan olan güzellikler olduğuna da delalet etmektedir


Açıktır ki, elbise, küpe, gerdanlık gibi ziynetlere kadının vücudundan ayrı olarak bakılması haram değildir Haram olan, kadın vücuduna takıldiktan sonra onlara bakmaktır Kadına takılan ziynete bakmak haram olursa tabiatiyle ziynetin takıldığı uzva bakmak da haramdır


İbni Mes'ud (ra)'a göre kazanılan ziynet, «Kadının dıştan giydiği güzel ve cazip elbiseler» Mücahid'e göre, «Elbise, küpe, gerdanlık, sürme ve kına»dır [115] Said bin Çübeyr (ra) ise el ve yüzün de sayılanlar gibi zahir ziynetlerden olduğu görüşündedir Fakihlerin bu husustaki görüşlerini yu*karıda açıklamıştık


İbni Atlyye bu hususta şunları söyler: «Benim anladığıma göre âyet, kadınlara ziynet denilen herşeyi erkeklere açmaktan mutlaka kaçınmaları*nı emretmektedir Ancak zaruret hallerinde örtülmesi mahzurlu olan yüz ve el gibi azaların açılmasında bir mahzur yoktur» [116]




Dördüncü Hüküm: Kadınların Önünde Ziynetlerini Açabilecekleri Mah*remleri Kimlerdir?



Kur'an-ı kerim, kadınların Önlerinde ziynetlerini açabilecekleri Koca larının dışındaki mahrem erkekleri umumi hükümden İstisna ederek teker teker saymıştır Bundaki hikmet de kadınların âyette belirtilen kimselerle devamlı bir arada bulunmaları zaruretidir Bu erkekler kadınla akrabalık vesilesi ile birarada yaşamaktadırlar ve bir fitne uyanması da bahis mev*zuu değildir


Kadının mahremleri şunlardır:


1- Koca Kocanın karısının bütün vücuduna bakması mubahtır Ayette İstisna edilen uzuv haricindeki bütün uzuvlarından da menfaatle-nebillr


Kurtubî şöyle der: «Kadının kocası ve cariyenin efendisi onun bütün vücuduna bakabileceği gibi, bir istisna dışında bütün uzuvlarından da is*tifade edebilir Bunun İçin de Aliahu taala kadının ününde ziynetlerini aça*bileceği erkeklerin sayılmasına koca ile başlamıştır» [117]


2- Saba ve dedeler Kadının anne ve baba tarafından dedelerinin hükmü aynıdır


3- Kocanın babası


4- Kadının kendi oğullan, oğullukları ve torunları


5- Kadının kardeşleri Bunlar ister anne baba bir kardeşleri olsun, ister yalnız anne veya babadan kardeşi olsun farketmez


6- Kardeşlerinin oğullan


Sayılanların tamamı kadının mahremidir Bunların önünde ziynetlerini açmaları mubahtır


Allahu taala bu âyette amca ve dayılara ait hükmü beyan etmemiştir Bütün fakihlere göre amca ve dayıların hükümleri de mahremiyet bakı*mından yakınlık dereceleri sayılan kimselerle aynıdır Amca ve dayılar ba*ba hükmünde olduğu için âyette ayrıca sayılmamıştır Zira çoğu kez am*caya da baba denilmektedir Nitekim Allahu taala, Yakup aleyhisselamm sorusuna karşılık oğullarının şöyle dediklerini bildirmektedir; «Senin Tan*rına ve babaların İbrahimin, İsmallin, îshakın birtek Tanrı olan Allanma İbadet edeceğiz» (Bakara: 133) Bilindiği gibi İsmail aleyhisselam, Yakup aleyhlssetamın babası değil, amcasıdır Fakat amca, baba hükmünde ol*duğu için âyette baba olarak zikredilmiştir


Âyette sayılan neseb yoluyla akraba erkekler kadının mahremi oldu*ğu gibi süt yoluyla olan aynı akrabalar da kadının mahremleridirler Zira Resulullah (sav), «Evlenmesi neseben haram olan kadınlar, süt yoluyla da haramdır» buyurmuştur


Sayılan kimselerden başka kadınların cariyeleri, kadına ihtiyaç duy*mayan hizmetçileri ve kadınların gizlt yerlerine muttali olmayan çocukla*rın hükümlerini de ayrı ayrı açıklayacağız




Beşinci Hüküm: Müslüman Bir Kadının Kafir Bir Kadına Karşı Avreti?



Fakihler bu hususta ihtilaf etmişlerdir


Bazı alimlere göre âyetteki «kendi kadınları» ifadesinden maksat «müslüman kadınlar»dtr Selefin çoğunluğunun görüşü de budur [118]


Kurtubî şöyle der: «Âyetteki, «kendi kadınları» ifadesinden maksat, «müslüman kadınlaradır, öyleyse mümin bir kadının müşrik ve zımmî bir kafir kadın karşısında vücudunun hiçbir yerini açması helal değildir An*cak cariyelerinin hükmü müstesnadır


«Bazı alimlere göre hıristiyan bir kadının müslüman bir kadını öp*mesi veya müslüman bir kadının müşrik bir kadına karşı olan avret ma*hallinin dışındaki yerlerini göstermesi mekruhtur Zira Hz Ömer, Suriye valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra)'a yazdığı mektupta, «Bana gelen ha*berlere göre müslüman kadınlarla zımmî kadınlar aynı hamamda birlikte yıkanıyorlarmış Buna mani ol Çünkü zımmt bir kadının bir müslüman kadını çıplak olarak görmesi caiz değildir» demiştir Bu mektubu alan Ebu Ubeyde (ra), halkı toplayarak, «Hangi kadın özürsüz olarak sırf te*mizlenmek için zımmi kadınlarla hamama giderse, Allah (cc) müslüman-ların yüzünü ağarttığı gün o kadının yüzünü karartır» demiştir» [119]


İbni Abbas (ra) da şöyle der: «Müslüman kadınların yahudi veya hı-ristiyan kadınlara vücudlarını göstermeleri haramdır Zira onlar müslüman kadınların vasıflarını gidip kocalarına ve erkeklerine anlatırlar» [120]


Bazı alimlere göre de âyetteki «kendi kadınlarından maksat, müslü*man veya zımmî bütün kadınlardır Alusî de Fahreddin Razi'den naklen, «Kadtnlar'dan maksat müslüman veya kafir bütün kadınlardım demekte*dir Alusî, Fahreddin Razİ'nin seleften şöyle naklettiğini zikreder: «Kadın-lar'dan maksat müslüman kadınlardır Buna göre Müslüman olmayan ka*dınlar karşısında müslüman kadının yabancı erkekler karşısında olduğu gibi Örtünmesi lazımdır» görüşü, bu örtünmenin farz değil sünnet olduğu şeklinde anlaşılır» [121]


Mevdudî, bu mesele hakkında şunları yazmaktadır: «Allahu taala, «ka*dınlar» yerine, «kendi kadınları» tabirini kullanmıştır Şayet mutlak ifade ile «kadınlar» deseydi, müslüman kadınların, kadının kadına karşı avreti sa*yılan yerler dışındaki yerlerini, İster mümin ister kafir, ister sal İh e ister fasıke olsun bütün kadınlara göstermeleri helal olurdu Halbuki Allahu taala âyette «kendi kadınları» tabirini kullanmıştır Bu şekilde müslüman hür kadınlara ziynetlerini açmaları hususunda bir sınır çizilmiştir


«İşte bu özel sınırın ne olduğu hususunda müfessirler ve fakihler arasında ihtilaf vardır Bazı alimlere göre, «kendi kadınları» tabiri yalnız müslüman kadınları İfade eder Bu, Jbni Abbas {ra), Mücahid (ra) ve İbni Cerir (ra)'nin görüşüdür Bunlar görüşlerini Hz Ömer'in Ebu Ubeyde (ra)'ye yazdığı mektuba dayandırmaktadırlar


«Diğer bir taifeye göre «kendi kadınlarından maksat bütün kadınlar*dır Fahreddin Razi'ye göre bu en sıhhatli görüştür


Bir başka taifeye göre ise «kendi kadınlarından maksat, onlarla tanı*şan, konuşan ve iş yapan kadınlardır Bu kadınların müslüman olmaları ile olmamaları arasında hüküm bakımından bir fark yoktur Âyetteki «ken*di kadınları» ifadesi dışında kalan kadınlar tanınmayan, huyu ve adetleri bilinmeyen kadınlardır Din ihtilafı sözkonusu değildir Öyleyse müslüman bir kadının tanıdığı iffetli, namuslu, güzel ahlaklı bir hıristiyan kadına kar*şı ziynetlerini açmasında bir mahzur yoktur Fakat haya perdesj yırtılmış, ahlakına ve terbiyesine güvenilmeyen, yabancı erkeklere karşı laubali davranan kadınlara karşı ise {İsterse müslüman olsunlar) müslüman bir kadının ziynetlerini örtmesi farzdır Çünkü böylesi kadınların zararı erkek*lerden daha az değildir»[122]


Mevdudî'nin zikrettiği üçüncü görüş daha mantıkî ve daha sağlam*dır Müslüman kadınlar bu görüş doğrultusunda hareket ederlerse ahlak*larını daha İyi korurlar, bugünkü batı taklitçisi kadınların şer ve iğvaiarın-dan kendilerini kurtarırlar


Altıncı hüküm: Hür bir kadın kölesine karşı ziynetlerini açabilir mi?


Âyetteki, «kendi ellerindeki memlukelerden» ifadesi köle ve cariye*leri içini almaktadır Buna göre hür bir kadın kölesine karşı ziynetlerini açabilir Bazı alimler böyle hükmetmişlerdir Şafülerin görüşü de bu yol*dadır Zira İbni Hacer el-Heytemî Tuhfetü'l-Mİnhac isimli eserinde, «Bir köle mahremine baktığı gibi hanımefendisinin ziynetlerini de görebilir» demektedir


İmam Ebu Hanife [ra) ve İmam Hanbel (ra)'e göre-köle hanımefendisi karşısında yabancı bir erkek gibidir Onun hanımının ziynetlerine bakması helal değildir Bunlara göre âyetteki «Kendi ellerindeki memlukelemden maksat bütün köleler değil, yalnız cariyelerdir


Bu görüşlerini Said bin Müseyyeb (ra)'ten bu âyetin tefsiri hususun*da rivayet edilen, «Nur Süresindeki âyete aklanmayınız, Zira o âyet yal*nız kadınlar içindir, erkekler için değit» [123] sözüne dayandırırlar Zira erkek köleler mahrem değildir Onlarda kadın arzusu da mevcuttur Öyley*se hanımefendilerin erkek köleleri karşısında ziynetlerini açmaları caiz değildir


İmam Ebu Hanife (ra) ve İmam Hanbel (ra)'e göre, âyette cariyelerin zikredilmesinin sebebi, âyette yalnız mahrem olan hür erkekler zikredildiği için, hür bir kadının cariyesi karşısında da ziynetlerini açmasının caiz olma*dığının sanılmasını önlemektir Âyette «memlukeler» kelimesinin zikredil*mesi bu yanlış anlamayı ortadan kaldırmaktadır


İbni Abbas (ra), kölenin hanımefendisinin saçlarını görmesinde bir beis yoktur demiştir İmam Malik (ra)'in görüşü de budur


İmam Şafii (ra) yukarıdaki görüşünü Enes bin Malik (ra)'ten rivayet edilen şu hadise dayandırmaktadır: «Resulullah (sav), Hz Fatıma'ya hibe eltiği bir köleyi ona götürdü Hz Fatıma'nın üzerinde kısa bir örtü vardı Saçlarını örttüğü zaman ayaklan açık kalıyor, aşağıya indirdiği takdirde de saçları açıkta kalıyordu Bunu gören Resulullah (sav), «Bunda bir beis yoktur Çünkü bu senin hizmetctndir» buyurdu» [124]




Yedinci Hüküm: Ayetteki Kadın İhtiyacı Duymayan Erkekler Kimlerdir?



Âyeti kerime, kadına ihtiyacı olmayan erkekleri erkeklik hükmünden istisna etmiştir Kadınlığın ne demek olduğunu bilmeyen ve kadına karşı herhangi bir arzusu olmayan akılsız denilecek kadar ahmak erkekler kar*şısında kadınların ziynetlerini açmasında bir vebal yoktur Çünkü bunlar kadınlara kötü bir gözle bakmazlar Biz burada âyetten sahih bir mana çıkarılması ve âyette kasdedilenin ne olduğunun ortaya çıkması için bazı sahabi, tabiin ve müfessirlerin bu âyetin tefsin hususundaki görüşlerini nakledeceğiz


İbni Abbas (ra)'a göre, âyetteki «erkeklerden yana ihtiyacı olmayan» erkeklerden maksat, kadına hiç ihtiyaç duymayan erkeklerdir


Katade (ra)'ye göre yalnız karnını doyurmak için eve gelen erkekler-dir


Mücahid (ra)'e göre midesinden başka hiçbir şey düşünmeyen ve ka*dının ne demek olduğunu bilmeyen erkeklerdir


Bu hususta daha birçok görüş vardır Bunların hepsi, âyetteki «Er*keklerden" yana ihtiyacı olmayanlar»in ya erkeklik gücünü yitirmiş kim*seler veya cinsiyet konusunda hiçbir şey bilmeyen ahmaklar erkekler ol*duğunu ifade eder


Buhari ve diğer muhaddisler Hz, Ayşe ve Hz Ümmü Seleme'den şöyle rivayet ederler: «Bir hünsa Resulullah (sav)'ın zevcelerinin yanına gider gelirdi Onlar da onu kadına karşı hiçbir ihtiyacı olmayan bir kimse sa*yarlardı Resulullah (sav) bir gün Ümmü Seleme (ranhüma)'nin odasında hünsa ile kardeşi Abdullah ibni Ebi Ümmiye (ra)'yi gördü Hünsa, Abdul*lah'a, «Eğer Allah (cc}, Taif'in fethini nasib ederse sen Gaylan'ın kızını al Çünkü o dört kadına bedeldir» dedi Bunun üzerine Resulullah (sav), «Ey Allah (cc)'ın düşmanı sen o kadına çok bakmışsın» diyerek Ümmü Seleme (ranhüma)'ye döndü ve «Bu adam bundan sonra odana girme*yecektir» buyurdu»


Mevdudî şöyle demektedir: «Doğrusu bu hükmü ibadet kasdıyia oku*yan bir hanım, bugünkü evlerde, lokantalarda, kahvelerde, otei ve İşyerle*rinde çalışan bütün genç erkeklerin bu hükmün kapsamına girmediğini bi*lerek onlardan kaçınmalıdır» [125]




Sekizinci Hüküm: Kadınların Karşılarında Örtünmeyecekleri Çocukla*rın Yaşı Ne Olmalıdır?



Ulema, âyetteki «Henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan ço*cuklar» ifadesinde ihtilaf etmişlerdir


Bazı alir/ılere göre âyetteki çocuklar henüz buluğa ermeyen çocuk*lardır


Diğer bazı alimlere göre ise, çocukluğundan dolayı kadının gizli yerle*ri ile gizil olmayan yerlerini birbirinden ayırdetmeyen çocuklardır Bu ikin*ci görüş daha sahihtir Zira âyetteki çocuklardan maksat, şüphesiz kadın*ların vücudu, tavır ve hareketleri hususunda cinsî bir şuura ulaşmayan küçük çocuklardır Bu çocuklar yaş itibariyle on yaşından aşağı olmalı*dır Kadınların gizli yerlerine muttali olan çocuk, henüz buluğ çağına er-mese dahi, kadınların ona karşı ziynetlerini örtmesi daha uygundur




Dokuzuncu Hüküm; Kadının Sesi Avret Midir?



İslâm fitne ve fesada sebeb olacak herşeyi haram kılmıştır Hatta ka*dınların yürürken ayaklarını yere sert vurmalarını bile yasaklamıştır Çün*kü kadınların ayak sesleri erkeklerinkinden farklıdır Bu bakımdan erkek*lerin kalbinde kadın arzusunu tahrik eder Nitekim Allahu taala «Gizleye*cekleri ziynetleri bilinsin dfye oya kf ar mı da vurmasınlar» buyurmuştur


Hanefiler bu âyete dayanarak kadının sesinin de avret olduğuna hük*metmişlerdir Zira bu âyet, kadınların ayaklarına taktıkları halhaiların se*sini duyurmaları yasaklanmaktadır Kadının sesi, elbetteki halhalin sesin*den daha caziptir Bu yüzden de yasaklanması zarurîdir


Cessas tefsirinde şöyle demektedir: «Bu âyet kadının yüksek sesle konuşmasının haram olduğuna delalet eder Çünkü kadının sesi halhal sesinden daha çok fitne uyandırır Bunun içindir ki mezhebimiz kadının ezan okumasını yasaklamıştır Bu âyet kadının sesinin yasak olduğuna delalet ettiği gibi, erkeklik hissini uyandırarak fitne ve şüphe doğuraca*ğından kadının yüzüne bakmanın da haram olduğuna delalet eder» [126]


Hanefiler, kadının sesinin avret olduğuna hükmederken, «Cemaatle kılınan namazda imamı ikaz etmek gerektiğinde erkekler tekbir getirirler, kadınlar ise sağ ellerini sol elleri üzerine vururlar» hadisini de delil al*maktadırlar


İmam Şafii (ra) ve diğer alimler ise kadının sesinin avret olmadığına hükmetmişlerdir Zira kadının alış-veriş yapması, şehadette bulunması caizdir Zira bu hallerde konuşması zaruridir


Alusî bu hususta şöyle der: «Şafiilerin muteber kitaplarında zikrolu-nan ve benim de katıldığım görüş, kadınların sesinin avret olmadığıdır Ancak fitneye sebeb olursa o zaman elbetteki haramdır» [127]


Fitneden emin olmak şartıyla kadınların sesi avret değildir Zira Re*sulullah (sav)'ın zevceleri erkeklerle konuşur ve hadis rivayet ederlerdi Şüphesiz konuştuğu ve hadis rivayet ettiği erkekler arasında onların mah*remi olmayan erkekler de bulunmaktaydı Bunların konuşmalarına hiçbir sahabi de itiraz etmemiştir


İbni Kesir, «Erkeğin arzusunu tahrik edecek herşey kadına haram*dır Bu yüzden evlerinden çıktıkları zaman kadınların koku sürünmeleri ve bu kokuyu erkeklere belli etmeleri yasaktır Zira Resululiah (sav), «Haramc bakan her göz zanidir Koku sürerek erkeklerin yanından geçen kadın da» [128] buyurmuştur» demektedir


Yine kadının kolundaki bilezikleri, ellerini sallayarak belli etmesi ha*ramdır Erkeklere düşen kadınların dar ve cazip renkli elbiselerle sokağa çıkmalarına, sokağa çıkarken koku sürmelerine ve erkekleri cezbedecek biçimde yürümelerine ve konuşmalarına mani olmaktır Çünkü Allahu taa-la, «Eğer (Allahtan) korkuyorsanız (size yabancı olan erkeklere) yumuşak söylemeyin Sonra kalbinde bir maraz bulunanlar tamaa düşerler» ve «{Va*kar İle) evlerinizde oturun Evvelki cahiüyet (devri kadınlarının kınla dö-küle, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin» (Ahzab: 32-33) buyurmaktadır


Fesadın yayılması, ahlakın bozulması, erkeklerin hareketsiz ve gay*retsiz kalmalarındandır Namusunu kıskanmayan kimse müsliiman ola*maz Zira Resulullah (sav), «Üç sınıl insan vardır ki ne cennete girebilir, nede cennetin kokusunu duyabilir Kendisini erkeklere benzeten kadınlar, devamiı içki içenler ve deyyuslar» dedi Ashab-ı kiram, «Deyyus kimdir?» diye sorunca da, «Aile halkını erkeklerden kıskanmayanlardır» buyurdu




Âyetlerden Alınacak Dersler



1- Kadına bakmak zinanın elçisi, fuhşun öncüsüdür Müminlere yakışan yabancı kadına bakmamaktır


2- Gözü sakınmak namusu korur, insanlığı fuhuş ve rezaletten te*mizler


3- Müslüman kadın ziynetlerini yalnız kocası ve diğer mahremlerine gösterebilir


4- Müslüman kadtn yabancı erkeklerin görmemeleri için başını, bo*yun ve göğsünü örtmelidir


5- Çocukların ve kadınların cinsiyetini bilmeyen, erkeklik gücü ol*mayan erkeklerin kadınların yanına gelmelerine bir mani yoktur


6- Erkeklerin bakışlarını üzerine celbedecek herşey müslüman ka*dına haramdır


7- Mümin erkek ve kaaıntar tövbe ederek Allah (cc)'a yönelmeli ve İslâm adabı üzere yaşamalıdırlar


8- İslâmın getirmiş olduğu terbiye sistemj hem ailenin namus ve şerefini, hem de İslâm toplumunu korur




Âyetlerdeki Teşri'i Hikmetler



Allahu taala müminlere gözlerini namahreme bakmaktan sakınmala*rını ve namuslarını korumalarını emretmiştir Kadınlara da, nefislerinin ve cemiyetin fuhuş kirinden temizlenmesi, fesat ve ahlaksızlık çukuruna düşmemesi için nefislerini iğfal edici her türlü sebebten korumalarını em*retmiştir


İslâm, kadına, daha temiz olabilmesi için, erkekten farklı olarak, ko*cası ve mahremi erkeklerin dışındaki kimselere karşı ziynetlerini açma*malarını emrederek fasık ve facir kimselerin hain gözlerinden korunma*ları için şer'i bir örtünme şekli ile örtünmeyi farz kılmıştır


Ziynetlerin açılması, fitneye sebeb olarak içtimaî ahlakın bozulmasına yol açan en mühim amillerden biridir Bundan dolayı tslâm kadınlara ya*bancı erkekler karşısında ziynetlerini açmamalarını' tekiden emretmiştir Zira tesettür, fitnenin pencerelerini, fuhşun kapılarını kapattığı gibi, ze*hirli bir ok gibi her iki tarafı da yaralayan hain bakışlara perde olmakta*dır Harama bakmak beşeri arzuların elçisi, fuhşun öncüsüdür Bu hu*susta şair çok güzel söylemiştir: «Bütün ahlaksızlığın kaynağı harama bakmaktır Nitekim alevler de küçük kıvılcımların birikmesinden meyda*na gelir Başta görecek göz olduğu sürece, şeriate uyulmadığı takdirde, o gözler güzel kadınlara bakar durur İnsan herne kadar bir kadına bak*makla sürür duyarsa da kalbine zarar verir Hemen arkasından büyük zararlar getiren sevinci ne yapayım Çünkü kadına yöneltilen bakış, sa*hibinin kalbini bir ok gibi deler»


Seyyid Kutub Fizilat'de şöyle der: «İslâm, şehvani arzuların hiçbir şe*kilde galeyana gelmeyeceği temiz bir toplum kurulmasını hedef edinmiş*tir Çünkü galeyana gelen bu duygular ancak söndürülmeyecek şehvani arzuların tatmini ile sona erer Hain bir bakış, heyecan veren bir hareket, çıplak bir vücut, açık ve parlayan bir ziynetin yapacağı tek şey, insanlar*daki hayvanı hisleri uyandırmaktır, İşte İslâm, temiz bir toplumun kurula*bilmesi için kadın ile erkek arasında gayri meşru birleşmeye vesile olan bütün kapı ve yolları kapamayı gaye edinmiştir»

Alıntı Yaparak Cevapla

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #105
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Yüzü Açmak Bid'attır



Günümüzde yeni bir iddia ortaya atılmaktadır Bu, kadının ev içinde kullandığı başörtüsü ile dışarıya çıkabileceği iddiasıdır Bunlara göre yü*zün örtülmesi şer'i değildir Çünkü yüz, avret değildir Bu iddiayı ortaya atanlar, kendilerini Resulullah (sav)'ın haber verdiği her yüz senede or*taya çıkacak mücedditlerden saymaktadırlar Bunlar bu iddiaları ile müc-tehid olduklarını, geçmişteki İslâm müctehidleri ile yarışarak İctihadlarda bulunduklarını kabul ettirerek modernist görüşlerinin benimsenmesini, ken*dilerine uyulmasını istemektedirler Bu görüşler bilhassa modernistler ara*sında yaygınlık kazanmaktadır


Şüphesiz bu görüşün yaygınlık kazanması onların iddialarının doğru*luğunu isbat etmez Bu, insanların hayvani hislerine hitap etmelerinin bir sonucudur Hayvani hisler de herzaman şehvanî arzularla beraber yürür Şehvet ise herkeste vardır Öyleyse bu görüşün revaç bulmasında hayret edilecek bir taraf yoktur


Bu İddia sahipleri görüşlerinin kitap ve sünnete uygun olduğunu, böy*le bir Örtünmenin müslüman kadına emredilen şer'İ örtünmeyi yerine ge*tirdiğini sanıyorlar Böylece kendilerinin «Hakikat indirdiğimiz o açık açık âyetlerimizi ve doğruyu —biz kitapta İnsanlara onu pek aşikar bir surette bildirdikten sonra— gizleyenler (yok mu?) İşte onlar(ın hali onlara hem Allah lanet eder ve hem lanet etmek şanından olanlar lanet eder» (Baka*ra: 159) âyetinde ifadesini bulan İlmi ketmenin günahından kurtulduklarım düşünyorlar


Ben onların hangi günahtan kurtulduklarını bilmiyorum Çünkü onlar kadının yüzünden hicabını atmasını ve şehvani arzuların kaynadığı, kötü*lük alevlerinin heryanı sardığı bir toplumda gezmelerini istiyorlar Bunlar*dan daha evvel, aynı görüşü bazı sapık fikirli şairler savunmuştu Nitekim bunlardan biri şöyle demişti: «O güzel başörtüsü ile örtünen güzel kadına de ki, sen bu Örtüyü örtmekle ibadet ehil takva kardeşinin dinini götür-dün Örtünün parıltısı ile senin yüzünden doğan aydınlık bir araya gelin*ce yüzünün yanıtlamasına hayret ediyorum»


Bu müceddit taslaklarının İddia ve davaları, şer'i örtüyü atmış, İslâ-mi adaba muhalefet ederek sokaklarda cahiliye devri kadınları gibi açılıp saçılarak gezen kadınlara vücudlarını örtmelerini, buna karşılık yüzlerini ' açmalarını teklif etmiş olsalar bir dereceye kadar haklılık kazanabilir, hoş görülebilir Çünkü İslâm kanunları da tedrici olarak gelmiştir Fakat bunlar davetlerini bunlara değil, bilakis Allanın emrettiği şekilde her taraflarını kapattıkları gibi yüzlerini de kapatan kadınlara yapıyorlar Bu mümin ka*dınların da yüzlerini açarak kadınlık vekarlanndan soyunmalrını istiyorlar


Bu husustaki tek dayanakları da yüzün avret olmadığı görüşüdür


Burada ben, Resulullah (sav)'m savaşlarından birinde oğlu şehid olan 1 mümin kadının kıssasını hatırlatmak istiyorum: Kadın yüzü örtülü olduğu "'halde cenazeler arasında şehid olan oğlunu arıyor Ona, «Yüzündeki bu "örtü ile oğlunu nasıl bulacaksın?» diyorlar Bu söze karşı kadın, «Çocuğu-" mu kaybetmem, hayamı kaybetmem kadar ağır değildir» cevabını veriyor


Müslüman kadından din namına yüzünü açmasını İsteyen bu İddia sahiplerine ve benzerlerine hayret ediyorum Bilhassa ahlaksız insanların oâaldığı ve ahlaksızlığın ortalıkta kol gezdiği günümüzde bunu nasıl İş*eyebilirler?


Bu müceddit ve müctehid taslaklarına sesleniyorum: Siz, doğru yolu şaşırdınız İslâmı ve şeriatln hükümlerini doğru anlamıyorsunuz Sizinle aklî ve şer'î mantıkla konuşuyorum Fakihlerden yüzün avret olmadığını söyleyenler, fitneden emin olmak şartını öne sürüyorlar Onlara göre de eğer fitneden korkulursa yüzün açılması haramdır Şimdi soruyorum size, siz günümüzde fitneden emin misiniz?


islâm, kadına, fitne korkusu ile yabancı erkekler karşısında avretin*den herhangi bir yerini açmasını haram kılmıştır İslâm kadının saçlarını ve ayaklarını örtmesini emrederken yüzünün ve ellerinin açılmasına mü*samaha etmesi düşünülebilir mi?


Ey modernistfer! Size diyorum! Erkekleri yüz mü yoksa ayaklar mı daha çok iğfal eder? Aklınızı başınıza toplayın Halka dini işlerde herhan*gi bir şüphe sokmayın O İslâm ki ayakiarındaki halhalların sesleri duyul*masın diye kadınlara ayaklarını yere sert vurmayı yasaklamış, ziynetlerin*den herhangi birşeyin açılmasını haram kılmıştır Nasıl ofur da güzelliğin esası ve fitnenin kaynağı olan yüzün açılmasına müsade eder? [129]


Mevzuyu Mevdudi'nin Nur Suresi Tefsin isimli kitabındaki âyetin «bunlardan görünen kısmı müstesna» bölümü hakkındaki açıklamalarıyla bitiriyorum :


«Âyet-i kerimedeki bu cümle, kadınların ziynetlerini kasdi olarak aç*malarının caiz olmadığına delalet eder Şu varki, kendi kasıtları olmadan açılmaları hal) müstesnadır Birde, dıştan giydikleri çarşaf ve benzeri giy*sileri gizlemeleri mümkün değildir İşte bu üstten giyilen çarşaf ve benzeri giyeceklerin görünmelerinde bir beis yoktur Âyetin bu şekildeki tefsiri Abdullah İbni Mes'ud (ra) ve Hasan-ı Basrî (ra) gibi kimselerden de riva*yet edilmiştir


«Başka bazı kimseler ise âyetten yüz ve elin açılabileceği hükmünü çıkarırlar Bunlara göre âyetteki «görünen kısımsdan maksat, insanın adet üzere açabileceği kısımdır Buna göre, kadının yüzü ve elleri üzerlerinde*ki ziynetle birlikte açmak caizdir Yani, kadının gözünün sürmesi, yüzünün makyajı, kınası, yüzüğü, bileziği açık olarak gezmesi caizdir


«Bize göre âyetteki «görünen kısım müstesna» ifadesinden bu mana ,ve sonucun çıkarılması-caiz değildir Çünkü âyetteki ifade, kendi kendine i; kasıtsız olarak görünen kısım anlamındadır Kendiliğinden görünmekle in-^ sanın kasdi olarak açıp göstermesi arasında açık bir fark vardır Zira eâyet sarih olarak ziynetlerin açılmasını haram kılmıştır Ancak kasıtsız olarak açılması halini istisna kabul etmiştir Bu İstisnayı genişleterek kas-t den açma haddine ulaştırmak Kur'ana ve Resulullah (sav)'tûn rivayet edi*len sahih hadislere muhalefet etmektir


«Resulullah (sav) zamanında kadınların yabancı erkeklere karşı yüz*lerini açtıkları tesbit edilmemiştir Çünkü hicab emri yüzü de içine almaktadır O zaman yüzün örtüsü, kadının elbisesinin bir parçasıdır Yalnız hac*da ihramda iken yüz ve ellerin açılması mubahtır Kadınların yüz ve elleri açık olarak yabancı erkekler karşısına çıkmalarını mubah görenlere hayret ediyorum Onlar yüz ve eller avret değildir demektedirler Halbuki hicabla setr-i avret arasında büyük bir fark vardır Avret, kocanın dışındaki mahrem erkekler karşısında da açılması caiz olmayan şeye denir Hicab ise isetr-i avretin üzerine giyilen örtüye denir»

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.