Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #31 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriÇizmeden Yukarı Çıkmak (Bilmediği işe, yetkisi dışındaki konuya karışmak anlamında bir deyim) 19yüzyılda, Fransız ressamlarından Delacroix Paris’te bir resim sergisi açmıştı Sergiyi gezenlerden bir kişi, büyükçe bir şövalye tablosunun önünde uzun süre durarak, yakından uzaktan ciddi ciddi seyreder, beğenmediğini belirten bir biçimde de başını sallarmış Bu durum ilgisini çeken ressam yanına gelerek sormuş -Bu tablo ile çok ilgilendiğiniz belli oluyor -Evet demiş adam Şövalyenin çizmesindeki körük kıvrımlarında hatalar var -Pekiyi nasıl anladınız, işiniz bu mu? -Ben kunduracıyım, çizme dikerim deyince ressam hemen tuvalini ve boyalarını getirerek adamın söylediği biçimde çizmeyi düzeltmiş ve gerçekten daha iyi olduğunu görmekten memnun olarak adama teşekkür etmiş Fakat adam yine tablonun başından ayrılmadan, bu kez de şövalyenin pantolonunda ve kemerinde de hatalar olduğunu belirtince bu çok bilmişliğe dayanamayan ressam, -Bak dostum demiş, sen kunduracısın, çizmeden yukarı çıkma! |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #32 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriPOT KIRMAK (Başkalarını kızdıracak, üzecek, gereksiz, münasebetsiz söz söyleme anlamında bir deyim) Zengin bir adamın, Göztepe Erenköy taraflarında, sekiz on dönüm bahçeli, büyük bir köşkü varmış Adam bu bahçenin bir köşesine bir bina daha yaptırmaya karar vermiş Eski binalar hep ahşap yapıldığı için, gereken keresteyi tomruk halinde getirtmiş ve inşaat yaptıracağı yere istif ettirmiş Bu tomrukların içinde çam, gürgen, meşe ve ceviz ağaçları da bulunuyormuş Sayfiye mevsimi olmadığı için Nişantaşı’ndaki konağında oturan zengin adam bir sabah, köşküne gitmiş ve köşkün saf bekçisine emir vermiş: -Bir hızarcı bul, bahçedeki ağaçların arasındaki çamları biçtir, tahta ve kalas yaptır demiş Saf uşak da efendisinin emri üzerine hızarcıları bulmuş Çam tomrukları yerine, köşkün bahçesinde ne kadar kıymetli çam ağacı varsa kestirip devirmiş Bu akılsız uşağın adı, çam deviren uşak kalmış |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #33 |
TiFus
|
Cevap : Deyim Hikayeleriİpsiz sapsız Şimdi olduğu gibi eskiden de Anadolu ' dan İstanbul ' a çalışmak üzere adamlar gelir , bunların çoğu da herhangi bir mesleğe sahip olmadıklarından ya hamallıkla , yahut kazma kürekle çalışarak işe başlarlarmış Bunların içinde öyleleri olurmuş ki hamallık yapmak için ne bir ipleri , amelelik yapmak için de ne bir kazma veya kürekleri bulunurmuş Bir ip veya tutacak bir sap sahibi olmayan bu kişiler için söylenen ipsiz sapsız deyimi de meslek sahibi olmamakla birlikte , bir işe güce de yaramayan adamlar hakkında tahkir anlamında kullanılmıştır Halen haylazlık eden , herhangi bir geçim vasıtası peşinde olmayan sorumsuz insanlar için bu deyimi kullanırız Hatta daha ileri giderek '' İpe sapa gelmez herifin biri ! '' dediğimiz de olur |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #34 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriAli Paşa Vergisi Osmanlı zamanının Ali Paşası eğlenceye çok düşkünmüş Her akşam, sazlar, kızlar,şarkılar E, yalı da yalıymış hani Üstüne bir de Boğazın o zamanlardaki dingin ve temiz manzarası, özel rakının yanında da iyi gidermiş Ali paşa aslında aşırı tutkulu ve cimri birisiymiş İçki emeline ulaştığı zaman Ali paşanın cimriliğinden eser kalmazmış Akşam bütün hanımlara çeşitli mücevherler dağıtırmış Sabah uyandığında bir bakarmış ki hanımlar mutlu; ben ne yaptım dermiş Hemen akşam verdiklerini geri toplatırmış; küçük bahşişlerle durumu idare edermiş Bu durum bir müddet sonra toplantılara katılan hanımlar ve yalının gediklileri tarafından kanıksanmış Yeni birisi geldiğinde, mücevherlerin karşısında dilini yutacak olduğunda, önce verilip sonra geri alınması vergiyi çağrıştırdığından olacak ki; - " Sabaha kadar keyfini çıkartmaya bak Bunlar Ali Paşa vergisi! " derlermiş |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #35 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriÖzrü Kabahatinden Büyük Padişahlardan bir tanesi dalkavuğuna çok kızmıştır Kelleni alacağım senin demiştir Beri taraftan, dalkavuğunun aslında çok imrendiği zekâsıyla da alay etmek gelir aklına; - " Amma " der " Öyle bir şey yap, öyle bir şey söyle ki özrün kabahatinden büyük olsun! O zaman kelleni kurtaracaksın " Arkasını dönüp sofaya doğru geçen Padişahın kararının kesin olduğunu anlayan dalkavuk telaş içindedir Hemen düşünmeye başlar Can korkusuyla titreyen dalkavuk o sırada arkası dönük Padişahın bir ayağını yukarıya, basamağa attığını görür, koşarak Padişahın poposuna bir el atar Şaşkınlık ve zaten var olan öfkenin katlanmışıyla arkasına dönen Padişah, gürler; - " Bre densiz! Ölümünü bu kadar çok mu yakına aldın? Allahhhhh" Boynu bükük, yere bakan dalkavuk aman dilenir; - " Özür dilerim Padişahım Sizi dalgınlıkla Valide Sultan zannettim de! " Dalkavuğun kellesi kurtulmuştur |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #36 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriVermezse Mabut Neylesin Mahmut Sultan Mahmut' un hazineleri dillerde dolaşırmış İstanbul' un her semtinden dedikodu toplarlar, bunu Sultana iletirlermişBir tanesi varmış ki, dedikleri kolay kolay yutulur şeyler değil Her sözün sonunu da " Ahh, ahh! Hadi bıraktık hazine dairesini, bize azıcık verse ömür boyu yeter artar " dermiş Sultan Mahmut bu adama için için öfkelenirmiş bir gün huzura getirtmiş; - " Bana bak! Sen böyle etrafta bilmeden ne atıp tutuyorsun? Bilir misin ki, ne yüklerin altındayız? Bilir misin ki, geceleri rahat uyumamaktayız?" Padişahtan azarı işiten adam sus pus olmuş iyice büzülmüş, çökmüş - " Bak, her lafın sonunu da Padişah bize yedirmiyor diye bitirirmişsin? " Artık kellesinden de korkmaya başlayan adam, kaçacak delik aramış - " Ben insaflı biriyim Sana bir şans tanıyacağım Ama sen de söylenmeyi bırakacaksın " Adamla anlaşan Padişah, beraberce hazine dairesine gitmiş: - " Kenardaki küreği al ve daldırabildiğin kadar dibe daldır Kürektekiler senindir İyi düşün hangisinden almak istersen oraya daldır küreğini Bir kez şansın var Ona göre! " Padişahın sandığı gibi zalim biri olmadığını anlayan azardan yıkılmış ve gördüğü hazinenin muhteşemliği karşısında dili tutulmuş adam heyecanla küreğe sarılmış Daldırabildiği kadar derine, çil çil altınların dibine daldırmış Sevinçle küreği çıkarmış ki, bir de ne görsün? Küreğin üstünde bir tek altın parıldıyor Meğerse adam heyecandan küreği ters daldırmış " Ee, gördün mü evlat, kazanmak o kadar da kolay değilmiş Yapacak bir şey yok! Al o bir altını, git ve bir daha sakın arkadan konuşma Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut? " __________________ |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #37 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriBURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRMEK Nankörlük, haramzadelik ve ihanet hallerinde beddua manasıyla kullandığımız bu deyimdeki fitil (fetil) kelimesinin eskiden kullanılan 4 anlamı vardır: 1 Lamba fitili 2 Ovalamakla deriden çıkarılan yuvarlak kir 3 Yaraya konulan pamuk 4 Örgü Bu anlamların hemen hiç biri yukarıdaki deyime tam uygun gözükmüyor En sondaki örgü anlamı biraz eski işkence tarzlarını hatırlatıyor(yer yer düğüm atılmış olan bir yumak ipliğin ucunu suçlunun burnundan ağzına sarkıtıp bir ileri bir geri sararak işkence yapıldığını Evliya Çelebi yazar ve dolayısıyla bir beddua elverişli görünüyorsa da deyimde geçen fitil kelimesi bir ağırlık ölçü birimi olarak bambaşka bir anlam taşır Dirhemin dörtte birine denk, dengin dörtte birine kırat, kıratın dörtte birine fitil denir Bu durumda fitil dirhemin kesirlerinden biri olarak muhtemelen bir damla kan ağırlığında olmalıdır ki hakkı yenilen kişinin hakkı, eylediği beddua gereği zalimin burnundan damla damla (fitil fitil) gelebilsin |
Cevap : Deyim Hikayeleri |
06-27-2009 | #38 |
TiFus
|
Cevap : Deyim HikayeleriKaramanın koyunu sonra çıkar oyunu Olağan görünen bir işin altından başka şeyler çıkabilir Karamanoğullarıyla, Osmanlı Devletinin kıyasıya savaşa tutuştuğu yıllarda, Karaman halkı savaşlardan çok çekmiş; ezilmişler, evleri, barkları, malları çok zarar görmüş O devrin uluları toplanıp, "Bu kardeş kavgasını tatlılığa bağlıyalım" diye kurultay kurmuşlar Karaman Beyi ile Osmanlı Beyi'ni Konya'ya çağırmışlar, her iki tarafın şikayetini dinlemişler Sözü tatlıya getirip, her iki beye de, bir daha savaş yapmamaları için yemin ettirmişler Karaman Beyi yemin ederken, elini koynunua götürerek: "Bu can burada kaldıkça, Osmanlı'yı kardeş bilip, kılıç çekmeyeceğime söz veriyorum" demiş Fakat kurultaydan çıkan Karaman Beyi, kaftanının altından bir kuş çıkarıp salıvermiş ve "İşte can çıktı söz bitti" demiş Karaman Bey'inin koynundan kuş çıkarıp salıvermesinden sonra bu darb-ı mesel halk arasında yayılmıştır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|