Deyimlerin Hikayeleri |
06-24-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimlerin HikayeleriDİMYAT'A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK Dimyat Mısır'da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir Eskiden Mısır'ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye gelirdi Dimyat'a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdenizde Arap Korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar Binbir müşkilat içinde Türkiye'ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmek durumuna düşmüş İstanbul'dan kalkmış, memleketi olan Karaman'a gitmiş O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" sözünün aslı buradan kalmıştır |
Deyimlerin Hikayeleri |
06-24-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimlerin HikayeleriATMA RECEP DİN KARDEŞİYİZ Balkan devletlerinin mühim bir kısmı ve bu meyanda Arnavutluk, Osmanlı İmparatorluğu haritasına dahil iken, bu ülkeleri idare etmek çok zordu Bu devirlerde sık sık dağa çıkan Arnavut eşkıyalarını takip eden hükümet kuvvetleri Recep isminde bir sergerdenin avanesini kuşatıp sıkıştırıyorlar Çıkar yol kalmadığını gören Arnavutlar ve başlarındaki Recep, saklandıkları yerden bağırıyorlar: - "More atmayın, biz de din kardeşiyiz, teslim olacağız" Teslim oluyorlar, az bir ceza ile kurtuluyorlar Fakat palavracı Arnavut bu olayı şurada burada anlatırken: - "More vallahi geberttirecektim zaptiyeleri, çolukumuz çocukumuz var deyip ağladılar, acıdım da bıraktım" şeklinde palavra atınca etrafında toplanıp dinleyenler arasında olayın iç yüzünü bilen birisi: - "Atma Recep biz de din kardeşiyiz" deyince Arnavut Recep şaşırır |
Deyimlerin Hikayeleri |
06-24-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimlerin HikayeleriATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ zamanında Bolu beyine baş kaldıran köroğlunun dillerde yağızmı yağız atı çalınırbütün civarı arar tarar yokbir kimse birde istanbuldaki pazarları dolaş deristanbulda pazarları dolaşırken atına rastlar pazar sahibine şu ata bir bineyim hele derpazarcıda buyur der eski sahibinin kokusunu alan at şahlanıp,dört nala ordan uzaklaşır dövünen pazarcıya ihtiyarın biri gelip , ah evlat! atı alan üsküdarı geçtio köroğluydu ,atın gerçek sahibi |
Deyimlerin Hikayeleri |
06-24-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimlerin Hikayeleribuyrun cenaze namazına IV Murad zamanında tütün,içki ,keyif verici madde yasağı koyarve yasağa uymayanları şiddetle cezalandırır bugünkü üsküdar civarında bir kahvehanede tütün vs içildiğini istihbarat alır derviş kılığında tebdili kıyafet buraya gider selam verirotururkahveci yanına gelip, -baba erenler kahve içermi diye sorar -padişah evet -ktütün içermisinder -p:hayırder kahveci işkillenirtütün içimiyorda ne işi var burdazaten padişahın tebdili kıyafet dolaştığı haberleri vareli titreye titreye kahveyi götürür -kbaba erenler ismini bağışlarmı? -pMurad -kpeki isimde sultanda varmı? -pelbette var deyince kahvecinin bet beniz atarzangır zangır titrerve -köyleyse buyrun cenaze namazına derolduğu yere yığılır IV Murad bu lafa çok güler ve kahveciyi bir defalığına af eder |
Deyimlerin Hikayeleri |
06-24-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimlerin HikayeleriAYIKLA PİRİNCİN TAŞINI (Bir zorluğu çözümlerken, bir engeli ortadan kaldırmaya çalışırken bazen hiç beklenmedik sürpriz olaylar çıkar ve daha büyük engeller karşınıza dikilir Böyle durumlarda bu deyim kullanılır) Deyimin öyküsü Osmanlı tarihine dayanır Yavuz Sultan Selimin Yemen’i Osmanlı topraklarına katmasından bir süre sonra Yemen’de isyan çıkmış, uzun uğraşmalar sonunda Yemen Fatihi Sinan Paşa duruma hakim olmuş; Yemen bundan sonra 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştı Söylentiye göre Sinan Paşanın askerleri bir gün çölde konaklamış Yemek pişirmek üzere hasır torbalar içindeki mısır pirinçlerini yere serdikleri büyük bir çadırın üstüne dökmüş ve taşlarını ayıklamaya başlamışlar Bu sırada bir fırtına çıkmış ve rüzgarın savurduğu bir kum bulutu pirinçlerin üstüne inerek, ufak bir tümsek halinde yığılmış Kumların altında kalan pirinçlere bakakalan yeniçeriler arasından şakacı bir asker, arkadaşlarına: -Biz Allah’ın nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, bizim gibi günahkar kullara üç beş taş az bile gelir Asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını Ulu tanrımız, Kabe’ye hücum eden fil sahiplerinin başına ebabil kuşlarından taş yağdırmıştı Bizim başımıza da daha büyük taş yağdırmadan hemen tövbe edelim, diyerek arkadaşlarını güldürmüş |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|