Arif Nihat Asya Şiirleri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Arif Nihat Asya ŞiirleriArif Nihat Asyanın Bilinen Şiirleri Alparslan Torunlarım dört yana, kol kol, gitsin; Malazgird'den İstanbul'a yol gitsin! Gelip sana çarpan gücü, yavaştan Anlamazsa, haritadan sil, gitsin! Şehidlerim, Tanrı'ya, al al, gitsin, Yaralıma su verene bal gitsin! Taclarını bir şey sanan gururlar Tahtlı gelip, taclı gelip kul gitsin! Fakat, harb bu: kalmak da var, ölmek de; Esir olup kalmaktansa öl, gitsin! Şehidlerim uçmağa, al al, gitsin, Yaralıma su verene bal gitsin! Çekilirmiş gibi davran merkezde İki yandan sağ yürüsün, sol gitsin! Olsa da son saatin son dakkası, Senden aman dileyeni sal, gitsin! Şehidlerim, Allah'a, al al, gitsin, Yaralıma su verene bal gitsin! Ve gönlünden kopup, bize bir yaprak, Bir tomurcuk gönderene gül gitsin Düğünlerde tadı gelsin barışın: Kızlarıma duvak gitsin, tel gitsin! Şehidlerim Huzura, al al, gitsin, Yaralıma su verene bal gitsin! Anne İlk kundağın Ben oldum, yavrum; İlk oyuncağın Ben oldum! Acı nedir Tatlı nedir bilmezdin Dilin damağın Ben oldum! Elinin ermediği Dilinin dönmediği Çağlarda, yavrum Kolun kanadın Ben oldum Dilin dudağın Ben oldum Belki kıskanırlar diye Gördüklerini Sakladım gözlerden Gülücüklerini Tülün duvağın Ben oldum! Artık isterlerse adımı Söylemesinler bana "Onun annesi" diyorlar Bu yeter sevgilim, bu yeter bana! Bir dediğini iki Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki Ve seni öyle sevdim sana O kadar ısındım ki Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim Gün oldu, kırdın İncinmedim; İlk oyuncağın, Ben oldum, yavrum Son oyuncağın Ben oldum Layık değildim Layık gördüler Annen oldum yavrum, Annen oldum! Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor Şehitler tepesi boş değil, Biri var bekliyor Ve bir göğüs, nefes almak için; Rüzgar bekliyor Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye; Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye? Destanını yapmış, kasideye kanmış Bir el ki; ahretten uzanmış, Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler! Öpelim temizse dudaklarımız, Fakat basmasın toprağa, temiz değilse ayaklarımız Rüzgarını kesmesin gövdeler Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler Geri gitsin alkışlar, geri, Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri! Ona oğullardan, analardan dilekler yeter, Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter! Söyledi söyleyenler demin, Gel süngülü yiğit, alkışlasınlar Şimdi sen söyle söz senin Şehitler tepesi boş değil, Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için; Rüzgar bekliyor! Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin; Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye? Fetih Marşı Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek; Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın? Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden Senin de destanını okuyalım ezberden Haberin yok gibidir taşıdığın değerden Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ? Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; Fatih’in İstanbulu fethettiği yaştasın! Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır Haydi artık uyuyan destanını uyandır! Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın! Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin Millet yürüyecek arkandan ! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasin; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin! Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|