Şerif Mardin’E Gecikmiş Bir Armağan |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şerif Mardin’E Gecikmiş Bir ArmağanŞerif Mardin’e gecikmiş bir armağan Ülkemizin en saygın sosyal bilimcilerinden Şerif Mardin için, geç de olsa bir armağan kitap yayınlandı Çok sayıda akademisyenin katkıda bulunduğu derleme, sosyolojideki yeni açılımları ve Mardin’in düşünce dünyasını değerlendirme imkanı veriyor Türkiye’de sosyal bilimcilerin kaderi biraz sanatçıların kaderine benziyor Özellikle adından çok söz ettiren, dünyaca ünlü bilim adamlarından bahis açılınca; abartılı övgülerle veya ölçüsüz eleştirilerle karşılaşmak, neredeyse yadırganmıyor Bu durumun en belirgin örneklerinden biri, kuşkusuz, Türkiye’nin en ciddi sosyologları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Şerif Mardin Geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları tarafından yayınlanan “Şerif Mardin’e Armağan” kitabı, hem Mardin’in entelektüel hayatımızdaki yerini, hem de sosyal bilimcilere nasıl bakmamız gerektiğini yeniden düşünme imkânı sağlıyor Ahmet Öncü ve Orhan Tekelioğlu’nun derlediği kitapta, Ahmet Çiğdem, E Fuat Keyman, Hasan Bülent Kahraman, Tanıl Bora, Ali Akay, Jale Parla gibi akademisyen ve sosyal bilimcilerin, Şerif Mardin’in yapıtlarını ve düşünsel yönelimlerini derinlemesine irdeledikleri makaleler yer alıyor O yüzden, bu ‘armağan’ kitabını, Mardin’in yaşamına, kişiliğine değil de düşünce dünyasına tutulmuş bir mercek olarak tanımlamak doğru olur Şerif Mardin’in sosyal bilim çevrelerindeki ayrıksı konumu, yaptığı kuşatıcı çalışmaların yanı sıra, cesur çıkışlarından ileri geliyor Bu durum özellikle, Türkiye Bilimler Akademisi’nin, Şerif Mardin’in üyeliğini, hiçbir resmî gerekçe göstermeden iki kez veto etmesiyle gündeme gelmişti Mardin bunun, Said Nursî üzerine yaptığı çalışmadan kaynaklandığını söyleyince dikkatleri üzerine çekti Aslında, her fırsatta ‘bilimsel’ olmak gerektiğini öne süren çevrelerin ne kertede bilimsel olabildiğini gösteren bu ironik (yoksa dramatik mi?) olay, sosyal bilimlere, Türkiye’deki sorunlu bakış açısını da açıkça ortaya koyuyordu Şerif Mardin, sivil toplum kurumlaşmasını yalnızca Batı’da gerçekleşecek bir düş olarak tanımlasa da, yerli bir düşünce üretmeye çalıştı, buna kuşku yok Fakat bunda ne kadar başarılı olduğu, hep su götürür bir konu oldu Özellikle, ‘Bediüzzaman Said Nursi Olayı’ başlıklı çalışmasında ortaya koyduğu argümanların, Risale-i Nur’a ne kadar nüfuz edebildiği yeterince tartışılmadı Bu ‘şanssız’ çalışma, sosyal bilim çevrelerince yok sayılırken, Nur camiasınca da -birkaç isim müstesna- derinlemesine okunmadı Oysa, son kertede ‘sosyolojik’ olan bir çalışmanın, Risale-i Nur’u ne kadar kuşatabileceği tartışılmalıydı Bugün yadsınamayacak olan, Şerif Mardin’in yapıtlarının, sosyolojinin bilimselliğine sonuna kadar sadık kaldığıdır Ancak, bu disiplinin sınırlarına dair iddialı eleştiriler söz konusu olabilir “Şerif Mardin’e Armağan” kitabının bize öğrettiği, sosyal bilimlere sağduyuyla, dengeli bakabilmenin gerekliliğidir Örneğin, Şerif Mardin’in, akademik çevreler susarken, Bediüzzaman üzerine çalışma cesareti göstermesini alkışlayalım; fakat, tereddütlü olduğumuz noktalara temkinli yaklaşmayı da bilelim Sonunda kazanan, entelektüel yaşamımız olacaktır Fakat, başta akademik çevreler, bunu fark etmekte biraz geç kalmadık mı? Ahmet Öncü: Onu gençlere tanıtmak gerekiyor “Değerli ve büyük hocalarımızı genç neslin önüne ısrarla koymamız, biz ara kuşak için önemli bir aydın sorumluluğudur Belki de bu kitabın en önemli misyonu budur Şerif Mardin, birçok değerli ve büyük bilim insanımız gibi özgün bilgi üreterek, bu topraklardan evrensel katkı yapılabileceğini göstermiştir Yabancı düşünce geleneklerini tabulaştırıp mitleştirmeden kendi toprağımızın sorunlarını anlayabilmek için yabancı kaynakları kullanmıştır Bugün kendimizi her alanda dünyanın içinde arıyoruz, sosyal bilimlerde de durum aynıdır ve bu alanda ise bu işi başlatmış olanlarla başlamak gerekir Bu açıdan Şerif Mardin’in önemini ne kadar vurgulasak yine de az olur” Prof Dr Mümtaz’er Türköne: Bize toplumu anlamayı öğretti “Şerif Mardin’in ehemmiyetini, çöl ortasındaki susuzluğumuzla açıklayabilirsiniz Kültür fukarası, sosyolojik körlükle malul bir iklimde yaşadık Mardin bize, Cumhuriyet’in, bütün projelerinde kültürbilimsel yaklaşımları ıskaladığını anlattı Vülger pozitivizmin kültür hayatımızı sıkıştırdığı cendereyi tasvir etti Basit sosyal problemlerin niçin içinden çıkılmaz siyasi kavga konusu yapıldığını ve nasıl tartışılması gerektiğini onun zengin perspektifinden kavradık Sağlam, sakin, buz gibi bir duruşla bize toplumu anlayabileceğimiz araçlar sundu Soru sadece Türkiye’nin bu şansı ne kadar kullanabildiği Fikir ve ilim hayatımızdaki verimsizliğe bakarak, Şerif Mardin’i yeteri kadar anlayamadığımızı söylemek gerekir” |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|