Şehit Asteğmen Kubilay'ın Katledilişinin Yıldönümü

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şehit Asteğmen Kubilay'ın Katledilişinin Yıldönümü



Mustafa Kemal Derneği, Asteğmen Kubilay'ın şehit edilişinin 78'inci yılında Türkiye'nin inanç özgürlüğü, demokratik haklar ve AB kandırmacısıyla ortaçağ karanlığına sürüklendiğini savundu

Dernek'ten yapılan yazılı açıklamada, 78 yıl önce Şeyh Mehmet'in başında bulunduğu bir grubun asteğmen Kubilay'ı şehit ettiği hatırlatıldı

“78 yıl sonra bugün Türkiyemiz, inanç özgürlüğü, demokratik haklar ve Avrupa Birliği kandırmacısıyla ortaçağ karanlığına sürüklenmektedir” ifadesine yer verilen açıklamada, “Yobazlığın tehlikeli şekilde yoğunlaştığı, devlet kadrolarının şeriatçı kadrolarla parsellendiği” öne sürüldü

Atatürk'ün, “Biliniz ki bizi yanlış yola sevkeden habisler, çok kere din perdesine bürünmüşlerdir” dediği hatırlatılan açıklamada, Atatürk'ün laik devlet modelini ve getirdiği devrimleri değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği bildirildi

Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Bilmeliyiz ki bugün içinde yaşadığımız tüm ihanetlere rağmen, laikliği kaldırarak şeriatı getirmeye ve Türk insanını şeriata endeksli kopyalanmış insan modeline dönüştürmeye, Atatürk'ün laik devlet modelini, getirdiği devrim yasalarını değiştirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir

Ermeni diasporasına şirin görünmek için özür kampanyası adı altında büyük milletimizi karalamaya ve yüce Atatürk'ün üniter devletini yıkmaya çalışan ABD ve AB işbirlikçisi içimizdeki hainler, bir gün bu ihanetlerinin bedelini ödemekten kurtulamayacaklardır








Adı Mustafa Fehmi Kubilay Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep Giritli bir ailenin çocuğu 1906 doğumlu Kubilay bir öğretmen Cumhuriyet öğretmeni 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor O sırada 24 yaşında

Bu genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü Olaylara müdahele etmek isteyen iki bekçi de katledildi Genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti

Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti


* * * * *

Şehit Asteğmen Kubilay'ın Katledilişinin Yıldönümü

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasından beş gün sonra 23 Aralık 1930 günü, Nakşibendî tarikatı mensubu bir grup insan, Menemende gerici bir ayaklanma başlatmışlardır

Zaman zaman irticaı teşvik eden unsurlarca mümkün olduğu kadar göz ardı edilmeye, unutturulmaya çalışılan bu olay; Cumhuriyet döneminin en önemli irtica olayı kabul edilmelidir

Belki çapı o kadar büyük değildir, ancak böyle akıl dışı iddialarla ortaya çıkan 5–6 kişilik bir grubun yerli halk tarafından böylesine içten desteklenmesi düşündürücüdür ve fanatik dinci kesimin harekete geçtiği zaman neler yapabileceğinin en önemli göstergesidir Bu nedenle çağımız Türkiye’sinde Laiklik, özgürlükler ve insan haklarına saygı duyan herkesin mutlaka bilmesi ve unutmaması gereken bir olaydır Bu gün size biraz bu olaydan bahsetmek istiyoruz

Olayların temelinde Saltanattan Cumhuriyet dönemine geçiş ve Atatürk İnkılâpları olarak adlandırdığımız inkılâplara karşı, bu konularda tamamen cahil halkın ve din adamlarıyla onların yanında bütün karşıt güçlerin yarattığı atmosfer bulunmaktadır Serbest Cumhuriyet fırkası bu kesimler için bir umuttu Onlara göre; tepeden inme bir şekilde halkın önüne konan zorlamalar, bu parti iktidara gelince değiştirilebilecekti

Mesela şapka kaldırılacak, kıyafet serbest bırakılacak, tekke ve zaviyeler, eski yazı, Hilafet, Şeyhülislamlık gibi kurumlar hatta saltanat tekrar geri gelebilecekti Kadın erkek eşitliği ne demekti? Hiç kadınla erkek bir olur muydu Kadının yeri evi ve çocukları olmalıydı ve kocasına itaat etmeli ve onu memnun etmeye çalışmalıydı Böylece bozulan aile düzeni yeniden özlenen seviyeye getirilebilecekti Serbest Fırka bu nedenlerle birkaç ay içinde çığ gibi büyüdü Bu gelişmelerin ardından Partinin kapatılma ihtimali belirince bazı tarikatlar bundan büyük rahatsızlık duydular

Yargılama sırasında olayın Nakşibendî Tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlandığı ve Manisa’da günler öncesinden hazırlanan Derviş Mehmet adında bir kişinin liderliğinde bir grup tarafından icra edildiği anlaşılmıştır Bu grup Şeyh Esat’ın Manisa’daki örgütlenmeyi yapan temsilcisi Laz İbrahim tarafından yönlendirilmekteydi Dördünün ismi Mehmet (Muhammet), ikisinin ismi Hasan olan bu grup günlerce Manisa çevresindeki köylerinde, birlikte içki ve uyuşturucu âlemleri yaptıktan sonra yine hep birlikte 23 Aralık sabahı Menemene gelmiş ve saat 0620de sabah namazı için Müftü camiindeki cemaatin arasına katılmışlardır

Burada bir not olarak şu hususu da ilave etmek isteriz Aslında grup 7 kişi olarak yola çıkmıştı Belirtildiğine göre bir de köpekleri varmış ve köpeğin de ismi Kıtmir imiş Bu size ünlü dinsel “Yedi uyuyanlar” efsanesini hatırlatmıyor mu? Yedinci kişi Çakıroğlu Ramazan grupla birlikte gelmemiş, daha önce aralarından kaçarak ayrılmıştır İfadeler Camiye gelinmeden önce çifter çifter esrarlı sigara içildiğini belirtmektedir

Namazdan hemen sonra Derviş Mehmet; mihraba asılı bir durumda olan ve üzerinde “La İlahe İllallah, inna fetehnake” ayeti yazılı yeşil bayrağı alarak kendisinin Mehdi olduğunu, arkasında 70000 kişilik Halife Ordusu bulunduğunu, öğlene kadar bu bayrağın altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylemiş ve bütün Müslümanları eylemlerine katılmaya davet etmiştir Hep birlikte cami dışına çıkan grup yüksek sesle tekbir getirerek yürümeğe başlayınca diğer camilerden de çıkan ve işine giden pek çok insan ne olduğunu anlamak için toplanmaya başlamışlardır Gelişmelerin olumsuz bir yöne doğru kaydığını gören bir Jandarma subayı, durumu Alay Komutanlığına bildirmiş ve Komutanlık eğitime gitmekte olan yedek subay Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve askerlerini şehre göndermiştir

Durumun pekiyi olmadığını gören Kubilay, gözdağı vermek için (mermileri olmadığından) askerlerine süngü taktırmış, hem halkı ve hem de askerlerini korumak istediğinden bizzat kendisi nümayiş yapan grupla temasa geçmiş ve onların yaptıklarının kanunsuz olduğunu, dağılmaları gerektiğini söylemiştir O anda hiç beklenmedik bir çıkış yapan Derviş Mehmet silahını ateşleyerek Kubilay’ı vurmuştur

Yaralı Asteğmen acı içinde kendisini Caminin Musalla taşı arkasına atabilmiş ancak oraya yetişen asiler çılgınca haykırışlar ve tekbir sesleri arasında çantalarından çıkardıkları bir bağ bıçağının testereli kısmıyla Türk subayının başını kesip ayırmış ve bayrak sopası üzerine dikmişlerdir Baş bayrak direğinde durmayınca çevredeki bir dükkândan getirilen bir iple sıkıca bağlanmış ve kalabalık avuç avuç şehidin kanını içen, tekbir getiren kendisinin Mehdi olduğunu ve bu nedenle kendisine kurşun işlemeyeceğini iddia eden Derviş Mehmet’in peşinde dolaşmaya başlamıştır

Kalabalığın yaptıklarını gören Bekçi Hasan Kubilay’ı kurtarmak için ateş edip birini yaraladıysa da karşı ateşle o da ve hemen arkasından diğer bir bekçi Şevki de açılan ateşlerle şehit edilmişlerdir

Durumun ciddiyetini anlayan Alay komutanlığı gönderdiği silahlı birliklerle çevreyi kuşattı İsyancılara teslim olmaları ihtarı yapıldı Teslim olmayı reddeden, bana kurşun işlemezkorkmayın diye direnen Derviş Mehmet, açılan ateş sonucu yere serilen ilk insanlardan biri oldu Bütün suçlular yakalandı ve dava ile ilgili görülen 105 sanık General Mustafa Muğlalı Başkanlığında kurulan Sıkı Yönetim mahkemesinde yargılandı Esat Hoca İstanbul’dan getirildi, 90 yaşındaydı Yargılama sırasında öldü

Mahkemenin kararı 29 Ocak günü açıklandı 36 kişi idam, 41 kişi çeşitli hapis cezalarına mahkûm edildiler, 40 kişi de beraat etti TBMM yaşları küçük olduğu için 6 idam cezasını hapse, ikisini de 2 yıl hapse dönüştürdü İdamların çoğu Kubilay’ın şehit edildiği yerde infaz edildi Bir idamlık infaz anında firar etti 15 gün kadar dağlarda saklandı Yakalanınca o da Menemende idam edildi(Detaylı bilgi için bakınız Kemal Üstün, Menemen Olayı ve Kubilay, Çağdaş Yayınları, İstanbul- 1977)

Dinsel bağnazlık ve uyuşturucu karışımı ayinlerle kontrollerini kaybeden fanatik bir grubun isyan ederek askerlere ateş edip, Asteğmen Kubilay’ı önce yaralamaları, sonra da vahşice öldürmeleri daha sonra da iki Emniyet Mensubu görevlinin ard arda öldürülmeleri inanılması güç bir olaydı Askerler Milli Mücadele döneminde de subaylara yönelik bu tip çılgın davranışlarla karşılaşmışlardı Ancak cehaletten kaynaklanan bu tip dinsel fanatik davranışların gerilerde kaldığına inanılıyordu

Hele yeşil bir bayrak altında, tekbir sesleri arasında şehirde tur atan, cinayetler işleyen bu gruba yerli Halkın karşı çıkacak yerde sessiz kalması, hatta isyancıları destekler gibi görünerek onlara katılması Mustafa Kemal Paşa’yı ve Ordu mensuplarını çok üzmüştü Mustafa Kemal Paşa Orduya hitaben olayı telin eden bir bildiri gönderdi Kazım (Özalp) Paşa olayı ve Mustafa Kemal Paşanın reaksiyonunu şu sözlerle anlatmaktadır:

“Bu haber Ankara’da bir bomba tesiri yaptı Derhal köşke çağrıldım Mustafa Kemal Paşa görülmemiş şekilde kızgın, üzgün ve heyecanlıydı Başvekil İsmet Paşa, Milli Müdafaa Vekili Zekai Bey (Apaydın) Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa (Altay) da köşke geldiler Mustafa Kemal Paşa çok sinirli bir durumda söze başladı: “Bu ne haldir, mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar Binlerce Menemenliden kimse çıkıp mani olmuyor, bilakis tekbirle teşvik ediliyorlar Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran Ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir

Bu, Cumhuriyetin ve bizim başımızı kesmektir Bundan bütün Menemen sorumludur" Bu kasabada “Vilmodit” ilan edilmeye müstahak olmuştur Fransızca olan “Ville Maudite” kelimesinin karşılığı cezalandırılmış şehirdir Vilmodit kasaba demek, o kasabanın bütün halkı şehir dışına çıkarılır, aileler birer ikişer memleketin başka şehirlerine dağıtılır, tam boşaltılmış şehir tümüyle yakılır, bugünkü ve yarınki nesillere ibret olmak üzere hükümet meydanında büyük bir siyah taş, sütun olarak dikilir

Derhal harekete geçmeliyiz, dedi Vakit kazanmak ve havayı biraz yumuşatmak için “acaba ayrıntılı raporların gelmesini beklesek mi?” diye bir görüş ortaya attım Aramızda bir-iki gün beklemeyi, Paşa’nın tepkisinin ne ölçüde değişebileceğini görmeyi uygun gördük Ancak normal kanuni işleri hemen başlattık Paşa bir daha “Vilmodit”ten bahsetmedi Derviş Mehmet ve arkadaşları yakalandı, kurulan Divanı Harp’te mahkeme edilerek idam edildiler Mustafa Kemal Paşa bu olayı hiçbir zaman unutmadı Bir daha da çok parti denemesine girişmedi”

( Kazım Özalp, Atatürk’ten Anılar s47–48, Tİş Bankası, Ankara–1992)


Dr M Galip Baysan

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.