Sen Yaptıklarının Karşılığını Aldın |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sen Yaptıklarının Karşılığını AldınKanaatimce insanı Allah'la irtibatı noktasında yanlışlığa sürükleyen en önemli saik, onun mârifetullah hususundaki eksiklik, kusur ve cehaletidir Bu durum da kudret sahibi Zât'ın irade ve meşîetinin görülüp bilinmesine; neticeyi var eden Müessir-i Hakikî'nin tesirinin vicdanlarda duyulup hissedilmesine engel teşkil ediyor Bütün bunların sonucunda neticeyi kendinden bilen, en azından kendine bir pay ayıran kişi, enaniyet ve gurur içine giriyor, yapıp ettiklerini gösterme, duyurma, kendini ifade etme derdine düşüyor, "Ben, ben!" diyerek Ramazan davulu gibi gümlemeye başlıyor Kişinin bu hâlini basit ve mücerred enaniyet diye isimlendirecek olursak, kimileri işi biraz daha ileri götürüp mürekkep enaniyete sürükleniyor ve tam bir egoist gibi davranma yoluna giriyor Sanki kendisi olmasaymış, başka güzel işlerin ortaya çıkması pek mümkün değilmiş gibi kuruntuya, bir aldanmışlığa kapılıyor Bazıları daha bir ileri giderek egosantrist bir tavırla kendini beğenme sevdasına tutuluyor, kendi yapıp ettiği şeylerin beğenisiyle hayatını örgülüyor, onları her şey gibi görmeye-göstermeye çalışıyor Ve hele bazıları narsist bir edayla, yapıp ettiklerine âşık ve meftûn bir halde, bütün güzelliklerin kendisine ait olduğu vehmiyle oturup kalkıyor, başkalarının yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor, hiçbir güzelliği kabul etmiyor, kendisinden sadır olmayan hiçbir güzele güzel demiyor Sanki işin içinde o olmasa güzellik adına herhangi bir şeyin ortaya çıkması mümkün değilmiş gibi sapık bir anlayış içinde hayatını sürdürüyor Tabiî bu hâle gelmiş bir zavallı bilmiyor ki, bu duygu kademe kademe onu mahvediyor, adım adım kalbini öldürüyor İşin daha da vahim yanı, bütün bunlara rağmen o, hâlâ yerinde durduğunu zannediyor; zannediyor da içten içe bir firavun, bir narsist kesilmişken kıldığı namaz, yaptığı ibadet, ettiği sohbet ve insanlar üzerinde meydana getirdiği sûrî ve sun'î bir heyecanla kurtulabileceği vehmiyle esfel-i safilîne doğru yuvarlanıp gittiğinin farkına varamıyor Allah Dostlarının Hâli Görüldüğü üzere tehlike baştan sezilip önü alınmazsa –Allah korusun– işin sonu gidip esfel-i safilîne dayanabilir Bundan dolayıdır ki ehlullah, tahayyül ve tasavvur mertebesinde dahi olsa, nefsanî dürtüler karşısında büyük bir günah işlemiş gibi ürpermiş ve vakit geçirmeksizin hemen onunla mücadeleye girişmişlerdir Mesela bakıyorsunuz, onlardan biri, "Sübhânallahi ve bihamdihî sübhânallahi'l-azîm– Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih eder ve O'na hamd ederim Azîm olan Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir" derken gönlünün derinliklerinden kopup gelen bir edayla, kalbinin sesi olarak ortaya çıkan tesbih u tahmidlerle çevresindeki insanlarda aşk u heyecan uyarıyor, cezb u incizab mevcelenmeleri meydana getiriyor Kimileri kendinden geçiyor, kimileri hıçkırıklara boğuluyor İşte o esnada "Benim zikrim, benim ses ve soluğum vesilesiyle bunlar gerçekleşti" gibi bir his kalbine hutûr edince zahiren hiç münasebeti yokken, birdenbire o zikrini kesiyor, dehşet verici ve ürperten bir hâlde, belki bütün vücuduyla titreyerek "Estağfirullah ya Rabbi! Estağfirullah ya Rabbi! Estağfirullah ya Rabbi!" deyip inliyor, inleyip içine doğan o anki mülâhazaya karşı ciddi bir isyan ahlâkıyla mücadeleye girişiyor Evet, sizin ortaya attığınız tohumlar gözünüzün önünde birdenbire yerden fışkırsa; bir tanesi bin başak verse ve her başak bin buğdaya yürüse işte bütün bunların neticesinde dahi aklınızın köşesinden "Bu işte bizim de bir dahlimiz var", diye geçecek olursa, büyük bir günah işlemiş gibi istiğfar etmiyorsanız yaptığınız işlerin hepsi "hebâen mensûrâ/toz-duman" hâline gelir, heder olur gider Kendinize mal ettiğiniz an, bu nimetler elinizden alınır Hadis-i şerifte de ifade buyrulduğu gibi öbür tarafta; "Sen, yaptıklarını 'yapıyor' desinler diye yaptın ve onlar da dediler Dolayısıyla sen belli bir darlık içinde yaptıklarının karşılığını aldın Ahiretin o genişliğine, o enginliğine rağmen burada alacağın bir şey kalmadı" sözüne muhatap olursunuz O açıdan bu mevzuda donanımımız tam olmalı Rabb'imizin rızasına muhalif ve O'nu ifade etmeyen mülâhazalar içimizi bulandırdığında yani bütün müspet şeyleri O'na bağlamamız gerekirken bunları kendimize mâl etme gibi gafil, cahil ve nadanlara düşecek bir yanlışlık sürecine girdiğimizde meseleyi hemen orada kesmeli ve derin bir nefis muhasebesiyle soluklanıp "Estağfirullah ya Rabbi! Ben yine kendime takıldım" demeliyiz Çünkü kendine takılan kat'iyen Allah'a doğru yürüyemez, nefsini ayaklar altına alıp üzerinde raks etmeyen de asla O'na ulaşamaz Zaman-Kürsü Fethullah Gülen |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|