İslam Nakil Dinidir |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İslam Nakil DinidirNakil bilgileri akıl ile anlaşılamaz! Bozuk fırkaların, bozuk mezheplerin ortaya çıkmalarının esas sebebi “Peygamberliği” anlayamamalarıdır Peygamberlik makamını nakil yolu ile değil akıl ile anlamaya çalışmalarıdır Hâlbuki akıl ile anlaşılan şeyler, his uzuvları ile anlaşılanların üstünde olduğu ve bunların yanlışını çıkardığı gibi, yani his uzuvlarımız, akıl ile anlaşılan şeyleri anlayamayacağı gibi, akıl da, Peygamberlik makamında anlaşılan şeyleri kavramaktan acizdir İnanmaktan başka çaresi yoktur Akıl, anlayamadığı şeyleri nasıl ölçebilir Bunların doğru ve yanlış olduğuna nasıl karar verebilir? Nakil yolu ile anlaşılan, yani Peygamberlerin söyledikleri şeyleri, akıl ile araştırmaya uğraşmak, düz yolda güç giden, yüklü bir arabayı, yokuşa çıkarmak için zorlamaya benzer Yokuşa doğru at, kamçılanırsa, çabalaya çabalaya, yâ yıkılıp canı çıkar Yahut alışmış olduğu düz yola kavuşmak için sağa, sola ve geriye kıvrılarak arabayı yıkar ve eşyalar harap olur Akıl da, yürüyemediği, anlayamadığı âhiret bilgilerini çözmeye zorlanırsa, yâ yıkılıp, insan aklını kaçırır veya bunları alışmış olduğu, dünya işlerine benzetmeye kalkışarak, yanılır, aldanır ve herkesi aldatır Akıl, his kuvveti ile anlaşılabilen veya hissedilenlere benzeyen ve onlara bağlılıkları bulunan şeyleri birbirleri ile ölçerek, iyilerini kötülerinden ayırmaya yarayan, bir mi'yârdır, bir âlettir Böyle şeylere bağlılıkları olmayan varlıklara eremeyeceğinden, şaşırıp kalır O hâlde, Peygamberlerin bildirdikleri şeylere, akla danışmaksızın inanmaktan başka çâre yoktur Görülüyor ki, Peygamberlere tâbi olmak, aklın gösterdiği bir lüzumdur ve aklın istediği ve beğendiği bir yoldur Peygamberlerin, aklın dışında ve üstünde bulunan sözlerini, akla danışmaya kalkışmak, akla aykırı bir iş olur Gecenin koyu karanlığında bilinmeyen yerlerde, pervâsızca yürümeye ve engin denizde, acemi kaptanın, pusulasız yol almasına benzer ki, her ân uçuruma, girdâba düşebilirler Dîn-i islâmda aklın ermediği şeyler çoktur Fakat akla uymayan bir şey yoktur Akıl yetseydi peygamberlere lüzum kalmazdı Ahiret hallerini akıl ile anlamak mümkün değildir Âhıret bilgileri ve Allah-u Tealânın beğenip beğenmediği şeyler ve Ona ibâdet şekilleri, eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilselerdi, binlerce Peygamberin gönderilmesine lüzûm kalmazdı İnsanlar, dünya ve âhiret saadetini kendileri görebilir, bulabilirdi ve Allah-u Tealâ, hâşâ Peygamberleri boş yere ve lüzûmsuz göndermiş olurdu Hiçbir akıl, âhiret bilgilerini bulamayacağı, çözemeyeceği içindir ki, Allah-u Tealâ, her asırda, dünyanın her tarafına, Peygamber göndermiş ve en son ve kıyâmete kadar değiştirmemek üzere ve bütün dünyaya, Peygamber olarak, Muhammed aleyhisselâmı göndermiştir Bütün Peygamberler, akıl ile bulunacak dünya işlerine dokunmayıp, yalnız bunları araştırmak, bulup faydalanmak için çalışmağı emir ve teşvik buyurmuş, kendileri dünya işlerinden her birinin, insanları ebedî saadete ve felakete nasıl sürükleyebileceklerini anlatmış ve Allah-u Tealânın beğendiği ve beğenmediği şeyleri açık olarak bildirmişlerdir Allah-u Tealânın sonsuz kudretinin inceliklerini meydana çıkaran, bugünkü teknik bilgilerden ve tecrübelerden haberi olmayan ve İslâm büyüklerinin kitaplarını okuyup anlamak şöyle dursun, bunların isimlerini bile işitmemiş olduğu, sözlerinden anlaşılan, bir câhilin, filozof un, tâm olmayan aklı ile ortaya attığı bir düşünce, nasıl olur da, Allahın Peygamberinin sözlerinden üstün tutulur? Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem)in kitaplarımızda yazılı ilim, sıhhat, fen, ahlâk, hak, adalet ve bütün saadet kollarını kavrayan ve bindörtyüz seneden beri dünyanın her tarafında gelmiş, ilim, tecrübe ve akıl sahiplerini hurmet ve hayranlıkta bırakan ve hiç birisinde kimse tarafından bir kusur ve hata bulunmamış olan, emirleri ve sözleri, bir cahil sözü ile nasıl lekelenebilir? Bundan daha büyük bedbahtlık ve zavallılık olabilir mi? Tâm akıl, şaşmayan, yanılmayan akıldır Etrafa düşünceler savuran bu cahil, değil aklın erişemeyeceği şeylerde, belki kendi günlük işlerinde, hiç yanılmadığını iddia edebilir mi? Böyle bir iddiaya, kimse inanır mı? Değil sıradan bir insan, bugün Avrupa’da en akıllı tanınan kimselerin, kendi aralarında, en akıllıları olarak, seçtikleri millet vekilleri, bütün akılları ile bütün ilimleri ile, baş başa vererek, yaptıkları kanûnları, az zaman sonra, yine kendileri beğenmeyip değiştiriyor Yeryüzünde hiç bozulmayan ve değiştirilemeyecek bir şey vardır ki, o da Allah-u Tealânın Kur'an-ı kerimi ve Rasûlullahın hadis-i şerifleri, yani mübarek sözleridir Resule itaat, Allaha itaat Allah-u Tealâ, kullarına çok acımakta, onların dünyada rahat ve huzur içinde yaşamalarını, ahirette de sonsuz saadete kavuşmalarını istemektedir Bunun için, insanlar arasından seçtiği en üstün, en iyi kimseleri peygamber yapmış, bunlara kitaplar göndererek huzur, saadet yolunu göstermiştir Saadete kavuşmak için, önce kendisine ve peygamberlerine inanmak lazım olduğunu bildirmiş, sonra kitaplarındaki tekliflere uymayı emretmiştir Allah-u Tealâ kullarının dinlerini, Muhammed aleyhisselamı göndermekle tamamladı İslâm dininde olanlardan razı olacağını bildirdi Muhammed aleyhisselamdan sonra hiç peygamber gelmeyeceğini Kur’an-ı kerimde bildirdi Kör olanın yol gösterenlere teslim olması gibi ve çaresizlikten şaşırmış olan hastanın merhametli tabiplere kendini teslim etmesi gibi, insanların da, aklın eremeyeceği faydalara kavuşabilmeleri ve felaketlerden kurtulabilmeleri için, Allah-u Tealâ da gönderdiği peygamberi Muhammed aleyhisselama tâbi olmalarını diledi Muhammed aleyhisselamı, peygamberlerinin en üstünü, en merhametlisi yaptı Onun milletini, en adil ümmet eyledi Onun dinini, hepsinden olgun eyledi Onun hâlinde aşırılık ve noksanlık olmadığını ve derecesinin üstünlüğünü ve bütün mahlûkların peygamberi olduğunu kitabında ayetlerle bildirdi Birliğini ve hiçbir şeye benzemediğini anlatmak için ve kullarının bilgilerinin ve işlerinin düzenlenmesi ve hasta kalblerinin tedavisi için, Onu, kullarına son peygamber olarak gönderdi Allah-u Tealâ, insanları olgunlaştırmak ve kalblerindeki hastalıklarını tedavi etmek için, ezelde merhamet ederek, peygamberler göndermeyi dilemiştir Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilmeleri için, itaat etmeyenleri korkutmaları, itaat edenlere müjde bildirmeleri lazımdır Ahirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulunduğunu haber vermeleri lazımdır Çünkü insan, kendine tatlı gelen şeylere kavuşmak ister Bunlara kavuşabilmek için, doğru yoldan sapar, günah işler Başkalarına kötülük yapar İnsanları kötülük yapmaktan korumak, dünyada ve ahirette rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlamak için, peygamberlerin gönderilmesi lazımdır Mehmet ORUÇ |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|