Mitoloji Nedir

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Nedir



mitolojinin felsefesi - mitolojinin tarihi süreci - mitolojinin doğuşu - mitolojinin gelişmesi - insan ve mitoloji ilişkisiMitoloji sözcüğü, Antik Yunan dilinde 'söz' ya da 'öykü' anlamına gelen 'mythos' tan türetilmiştir Başlangıçta küçük ve kısa öyküler biçiminde şekillenen sözler hayal kurarak ve hayallerin süslenmesi özelliğine bürünerek geliştirilmiştir


Evrenin ve doğa olaylarının gizemli sorularının çözümlenemeyişi karşısında insan, korku ve paniğe kapılır Bu gizemlerin bir düzen içinde algılanması, yorumlanması ve ustaca anlatılması, mitolojinin, insan düşüncesinde, belli kalıplar içinde şekillenip doğmasını sağlamıştır Giderek şiirsel ifadelerle ezgilere dönüştürülmüş ve destanlaştırılmıştır İnsanoğlunun kollektif ürünü olan destanların doğuşunun kesin tarihini belirlemek zordur Bu zorluğa rağmen yine de, destanlardan, söylendikleri çağlara özgü bazı bilgileri edinmekteyiz

Doğanın şiddeti karşısında kalan insan; bu şiddetin kendisine yöneldiğini görünce, bundan kurtulmak için bir 'yakarı' ve 'dua' başlatır Doğasal şiddetin bir güç, bir kuvvet, bir Tanrı tarafından yönlendirildiğine inanır ve bu şiddetten zarar görmemek için yakarılarını şiirsel söylemlerle ifade etmeye başlar Bu şiirler de destanlaşarak kahramanların doğmasını sağlar


İnsandaki korkuyu doğasal şiddet doğurmuştur Korku ve panik korunmayı gerektirir Korunma çabası içindeki ilk insan, kahramanlarını, mitoslarını ve mitolojisini yaratmıştır Antik çağ insanında mitoloji böyle başlar Yunan mitoslarında, Roma mitoslarında veya diğer mitoslarda hep aynı süreç yaşanmıştır


Kuzey Kafkas Nart Mitolojilerinde o çağın insanı 'gök gürlemesi' ve 'yıldırım çarpması' gibi olaylar karşısında kalınca, Yıldırım Tanrısı "Şıble" yi doğurmuştur Yıldırımın verdiği zararları önleyebilmek için Yıldırım Tanrısına bir yakarı, bir dua zorunluluğu şiirsel bir anlatımla kendini gösterir

Şöyle ki;

"Wua Yela Yela halkımıza vurma

Yela Yela, yaşamımızı koru

Yela Yela armut suyumuzu* serbestçe içir"


İlkçağ insanının düşüncesinde doğruyla yanlış ayrılmamıştır Dağda, ormanda dolaşan genç kız, durgun akan suya bakınca Apollon'un yüzüyle karşılaştığını hayal eder Bu özlem ve hayal, şu şiirsel dizelerle yansır mitolojiye:

"Bak nasıl yükseliyor Proteus denizden

Dinle, yaşlı Tiriton borusunu çalıyor"

Bu şiirsel ifadeyle anlatıldığı gibi, gerçek olmayan anlamlar ilk çağ mitolojisine ve insan düşüncesine yansıtılmıştır İnsan kendisine yönelen doğasal şiddet ve korkuyu yok etmek için çözümler arar Çözüm üretmekte zorlanınca, bu güçleri Tanrılaştırır Tanrılaştırdığı güçleri kızdırırsa, zarara uğrayacağına inanır Zarara uğrama tehlikesini ortadan kaldırabilmek için Tanrıların yanında yer alarak kurbanlar keser, tapınaklar kurar Kahinler, falcılar, büyücüler ve rahipler de insanın korkularının içerisinde ve mitoloji kültüründe yer alırlar Diğer taraftan, korku ve kötülükleri yok etmek için kahramanlar yaratır; bu defa da yarattığı kahramanları tanrılaştırır Tanrılarına kurbanlar adar Adadığı kurbanlar o duruma gelir ki, kendi cinsini bile kurban eder Bütün dünya kültürlerinde, halk destanlarında ve dinlerinde ortak bir özellik olarak 'kurban kesme' törenleri görülmektedir


Kurban kesme seremonisi, Nart Destanları ile Sümerlere ait 'Gılgamış Destanı'nda ortak özellikler taşır Kuzey Kafkas Nart Mitolojilerinin kadın kahramanı olan Seteney Guaşe ile Sümer Tanrıçası Nansuri benzeşmesi şöyledir: Nart kadını Seteney, oğlu Sosrikua'nın yiğit biri olarak savaşçıların yanında yer almasıyla bir kurban keser Kestiği kurbana Nart Tanrılarını davet eder Bu davete pek çok Tanrı katılır Sofradaki yemeğin yetmeyeceğini görünce;

" Sineklerin kurban kanına çökmesi gibi

Soframa saldırıp herşeyi silip süpürdünüz"der

Sümer Tanrıçası Nansuri de oğlu Gılgamış'ı korumak için en büyük Tanrı'ya kurban keser Kurban etinin tanrılara yetmediğini gören Nansuri;

"Aman aman !

Tanrılar da sineklere benzemiş

Kurban kanının kokusunu duyarak

Hepsi gelivermiş" der

Görüldüğü gibi her iki mitolojide de şiirsel söylem, benzer özellikler taşımaktadır Tanrıların gönlünü almak için kurbanlar sunan ilk insan, böylelikle, onların gazabından kurtulacağına inanır ve yürütülen bu seremoniyi şiirsel bir yaklaşımla açıklar Böylece şiirin, destanın, ozanın dünya mitolojik kültüründeki görünümü ortaya çıkar Mitolojinin kaynağında yer alan bu sözlü edebiyat ürünleri, inançları ve yaşamı yansıtır


İnsanoğlunun yaşama mücadelesinin ve doğaya karşı sürdürdüğü savaşın tarihinde, düşüncenin sözle anlatılması ve inanç dizgeleri içerisindeki ana temalar oluşturmuştur mitolojiyi Anaerkil toplumdan ataerkil topluma, taş çağından maden çağına geçişin izlerini mitolojik kahramanların görev ve rolleri arasında bulmaktayız Yine, inanç dizgeleri içerisinde imgesel olan tanrıların çok tanrılı dinlere dönüşümünü mitolojiyle seçebiliriz İlk insanın yarattığı tanrılar arasında Gök Tanrısı, Güneş Tanrısı, Yıldırım Tanrısı, Orman Tanrısı gibi imgesel Tanrıları ve Demirciler Tanrısı, Ateş Tanrısı, Bereket Tanrısı, Aşk Tanrısı gibi bazı görsel Tanrıları mitolojinin bütünlüğü içinde kavramaktayız

İnsanlarla Tanrıların iç içe yaşadığı mitoloji tarihinin konuları oldukça kapsamlıdır İnsanın doğayla savaşımı; insanların birbirleriyle savaşımı; insanların Tanrılarla savaşımı başlıca konuları oluşturur Bunlar, insan yaşamındaki belirgin çelişkilerdir İnsan yaşamında yer alan bu derin ve düşsel zenginlikler, bir türlü bitirilemeyen kavgalar hep kaynak olmuştur mitolojiye Diğer yandan mitoloji de insan yaşamındaki mutluluğu ve kavgayı, aşkı, sevdayı, şiiri ve müziği beslemiştir Binlerce yıl öncesinin dokuları; öyküler, masallar, efsaneler ve destanlar aracılığıyla dilden dile, kulaktan kulağa aktarılarak günümüze ulaşmış; pek çoğu da yazılı edebiyatla ürünleştirilip kalıcılaştırılmıştır Mitoloji, kendisini oluşturan halkların ilişkilerine, yaşam tarzlarına, düşlerine ve merak duygularına anahtar olmuştur hep

Toplumların destanları ortak özellikler taşır Kırgızlar'a ait Manaş Destanı, İranlılar'ın Şehname'si, Türkler'in Dede Korkut'u, İskitler'in Alper Tunga'sı, Yunanlılar'ın İlyada'sı, Çerkeslerin Nart Destanları; bunların tümü, yeryüzü halklarının destanları olarak birbirlerini etkilemiş ve içlerinde ortak özellikleri barındırmışlardır


Kuzey Kafkas Nart Destanları, halkın binlerce yıllık geçmişinden izler taşır Öyküleri, masalları ve efsaneleri henüz yazının bulunmadığı dönemlerde başlamış ve sözlerle ifade edilip günümüze ulaştırılmıştır Nart destanlarında; halkın yaşadığı sosyal kesitleri ve toplumsal sürecin izlerini, Nart kahramanlarının görev ve rolleri arasında buluyoruz Kahramanların aldıkları sorumluluklar destanlarda açıkça yansımıştır 'Nart destanları', Kuzey Kafkasya'nın otokton halklarından oluşan Çerkeslerin binlerce yıldan bu yana ürettikleri ulusal destanlar bütününün adıdır Ulusların belleğinde izler bırakan doğal afetler, öldürücü salgın hastalıklar, işgaller halkın dilinde söylene söylene bu güne ulaşırlar


Kuzey Kafkas Nart Destanları'nın tüm kahramanları insana değer veren, insanı yücelten özellikler taşır Nart Destanları'nın kahramanları halkı koruyup yol gösteren, kötülük yapmayan, iyilik düşünen bilge kişilerdir

Sosyolojik olarak baktığımızda; Anaerkil ilişkileri yaşamış insanlık tarihi, kadına, dönemin özelliklerine göre roller biçmiştir Mitolojide kadın kahramanlar ya 'Koca-Ana' ya 'Bereket-Ana' ya da 'Tanrıça-Ana' dır Bu Koca-Analar'ın ortak özelliklerinden biri, kahraman olan çocuklarına aşık olmalarıdır Koca-Anaların çocukları babasız doğmuştur Genelde, Koca-Anaların üç özelliği vardır: Tanrıça olmaları, bakire olmaları ve kahraman oğul sahibi olmaları Anadolu'da Kybele Ana bakiredir Babasız doğan oğlu Attis, aynı zamanda da aşığıdır Babil ülkesinin Koca-Anası İştar'ın oğlu Demmuzi de babasız doğmuştur ve aynı zamanda annesinin aşığıdır Mısır'da İsis ve oğlu Osiris; Batı ve Güney Anadolu'da Artemis ve oğlu Adonis; Batı Ege'de Meryem-Ana ve oğlu Hz İsa; Sümerler'de Nansuri-Ana ve oğlu Gılgamış; Kuzey Kafkas Nartları'nın Anası Seteney ve oğlu Sosrikua İşte tüm bu Koca-Analar ve oğulları arasındaki ilişkiler aynı özellikleri taşır


Anaerkil toplum ilişkilerinin egemen olduğu süreçte Nart Destanları'nın kadın kahramanı Seteney, Nart Kavminin başkanıdır Güzellikte, bilgelikte ve erdemde birincidir Bir 'güzellik' anasıdır Öncüdür Başı derde giren Nart toplumunun kurtarıcısıdır O, tek başına Nartlar'ın danışma organıdır

Kuzey Kafkas Nart Destanlarındaki Seteney'in özellikleri ile Antik Yunan Destanlarındaki Aphrodite' in özellikleri benzeşim halindedir Nart destanlarında Seteney bilgelik ve erdemin yanında güzellikte de bir 'gül' gibidir Çerkes dillerinde Seteney'in sözcük anlamı 'gül-kırmızı gül'dür Bu isim Ç erkes kızlarına verilerek bugün de yaşatılmaktadır Nart destanlarında Seteney ile 'gül' ilişkisi şöyledir: Nart kadın kahramanı Seteney bir gün evinin bahçesinde oturmuş sırma işlerken uzakta, dağ yamacında oğlu genç Sosrikua'nın devlerle kavgaya tutuştuğunu, devlerin onu öldürmek için dizlerinden yaralamaya çalıştıklarını, bunun için de dağdan Sosrikua'nın üzerine demir tekerler yuvarladığını görür Oğlunun ölümle karşı karşıya olduğunu anlar, gergefindeki sırma işlemesini bir tarafa atarak oğlunu kurtarmaya koşar Bahçe çitinden atlarken ayağına beyaz güllerin dikenleri batar Ayağından damlayan kanlarla bir anda bütün güller kırmızıya dönüşür O günden bu yana Kuzey Kafkasyalılar kırmızı gül anlamına gelen Seteney ismini kız çocuklarına takarlar


Kuzey Kafkas Nart Destanları ile Grek Destanları arasında benzeşen söylencelere sıkça rastlanır Nart destanlarının MÖ2500 yıllarına kadar uzanan tarihsel bir süreci vardır Antik Yunan, Venedik, Bizans ve Ceneviz ticaret kolonileri Karadeniz üzerinden Kuzey Kafkasya'ya girdiklerinde, Antik Yunanlıların çağdaşı ve bugünkü Ç erkeslerin ataları olan Sindler, Meotlar, Zikhler ve diğer halklarla karşılaştılar Karadeniz sahillerinde, bilinen en eski halk Sindler'dir Antik Yunan halkları Kuzey Kafkasya'ya geldiklerinde, beraberlerinde getirdikleri ünlü coğrafyacılarına, askeri komutanlarına, gezgincilerine ve uzmanlarına Kuzey Kafkasya'nın yerleşik halklarının dillerini, geleneklerini, yaşam tarzlarını incelettiler Sindler'e, Meotlar'a ait söylenceleri, mitosları ve toplayabildikleri bilgileri yazıya dönüştürdüler Bu mitolojilerden etkilendiler Antik Yunanlılar, Kuzey Kafkasya'nın sadece doğal zenginliklerini götürmekle kalmadılar, Çerkeslerin ataları olan Sind ve Meot halklarının mitolojilerini de beraberlerinde taşıdılar Nart halk destanlarının sözlü geleneklerini ve kültürel miraslarını üstlendiler


Antik Yunan mitolojisinde Aphrodite ile 'gül' ilişkisini anlatan destan ise şöyledir: Kıskançlık yüzünden, diğer Tanrılar, yakışıklı Adonis'in üzerine bir yaban domuzu salarlar Sevgilisinin yardımına koşan Aphrodite'nin ayağına beyaz gülün dikeni batar Yaradan akan bir damla kan Tanrıçanın çiçeği olan beyaz gülleri kırmızıya boyar Eski Yunanca'da 'kırmızı gül'ün karşılığının Aphrodite olmadığını da belirtmek gerekir Dolayısıyla bu mitolojik mirasın Nart destanlarına ait olduğu ve biçim değiştirerek Antik Yunan destanlarına geçtiği kuvvetli bir olasılıktır

Nart destanlarında anaerkil toplumun kadın kahramanı olan Seteney, tüm erkek Nartların akıl öğretmenidir Savaş ya da barışa Seteney karar verir Ekip biçmek için ürün bulmak, kıtlık ve hastalık gibi sorunlara çözüm aramak, yeni doğan çocuklara isim takmak gibi işler Seteney'e aittir


Mitolojilerin ana unsurlarından biri de insan sevgisidir; insanın daha huzurlu ve daha mutlu bir yaşam sürmesi arzusunu ifade ederler Nart Destanlarında yerleşik uygarlığa geçişin izlerini bulabiliriz Kahramanların tahtadan yapılmış araçlarla toprağı işlediklerini, meyve ve üzüm yetiştirdiklerini, şarap yaptıklarını yine destanlarda görüyoruz Madenleri işleyip orak aracı ve kelepten yapmak ve bu aşamada demir işçiliğini kullanmak Demirciler Tanrısı Nart Tlepş'in görevleri arasındadır Buna bakarak Nart toplumunun maden çağına girdiğini veya Nart kahramanı Sosrikua'nın görevlerine bakarak da ataerkil ilişkilerin özelliklerini, yine bu destanlardan öğreniyoruz Anlaşılacağı üzere, Nart kahramanlarının toplumsal görevleri sayesinde Nartlar'ın toplumsal yaşamları, savaşları, komşu halklarla-kabilelerle ilişkileri (Seteney'in komşu kabilelere esir düşmesi ve Yespi kalesinden kurtarılması), kıtlık ve kuraklıklar konularında pek çok bilgiye ulaşıyoruz Nartlar'ın bolluk ve bereketi simgeleyen 'Altın Elma Ağacı'nın devlerden korunması, dağın doruğuna suya giden genç kızların 'Seteney Ç içeği' ile karşılanması gibi olaylarda çeşitli toplumsal kesitlerin işlevlerini kavrıyoruz Demirciler Tanrısı Tlepş'in temel görevi Nart halkının demir işçiliğini kullanmasını; demirin eritilmesini ve yaygın olarak araç ve gereçlerin yapılmasını sağlamaktır Nart Tlepş; Nartlar'ın en ulularındandır Nart halkının tüm araç ve gereçlerini yapmak, yeni buluşlarıyla halkın yaşamını kolaylaştırmak onun görevidir Her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte araçlar yapar Maden çağı uygarlığının ve Nart toplumunun yeni buluşlarının simgesidir Nart kahramanı Tlepş, iri ve güçlüdür Nart kadın kahramanı Steney Guaşe ile birlikte hareket ettiği ve sorunları, ondan aldığı destek ve güçle çözdüğü görülür Nart Seteney'in oğlu Sosrikua'nun sıcak taştan doğuş öyküsünde Nart Tlepş de görev alır Kızgın taşı çekiciyle vurarak kırar; kızgın taştan doğan Sosrikua'yı maşasıyla tutar ve suya daldırır Onun vücudunu çelikleştirir Sosrikua'ya, kılıç kullanmasını ve çeşitli savaş taktiklerini Tlepş öğretir Seteney, Sosrikua'nın iyi bir savaşçı olarak yetişmesi için, onu, Tlepş'in eğitmesini ve Sosrikua'nın kullanması için bir takım tılsımlı silahlar yapmasını ister Burada da Antik Yunan mitolojisinin bir kahramanı Hephaistos ile bir benzeşim kurmak mümkündür


Hephaistos; çirkin, topal, aşağılık duygusuyla dolu ve demircilerin piri sayılan bir Antik Yunan Tanrısıdır Akhilleus, Troya savaşlarına giderken annesi Thetis, Hephaistos'a giderek efsunlu silahlar yapmasını ister Topal Hephaistos, Tanrıçaların en güzeli Aphrodite ile evlidir, ama Nart mitolojisinde adı geçen Seteney, Demirciler Tanrısı Nart Tlepş ile evli değildir Tlepş ve Seteney'in ilişkisi ile Hephaistos ve Aphrodite'in ilişkisi arasındaki benzeşim, görev ve roller bakımındandır Ayrıca, Demirciler Tanrısı Nart Tlepş, bulucusu olduğu araç ve gereçlerini, tılsımlı silahlarını Nart halkının çıkarına kullanıp, hep iyilik ve mutluluk için çalışır Oysa Hephaistos çirkin ve topal olduğundan olsa gerek, kötülük yapan, halkına zarar veren bir tanrıdır Diğer tanrılarla kavga eder Annesi Hera bile Hephaistos'un kötülüğünden kurtulamaz Şöyle ki, topal Tanrı Hephaistos zincirlerle sakladığı bir taht yaparak annesine götürür Hera tahta oturunca zincirlerle bağlanır ve bir daha kurtulamaz Görüldüğü gibi, Hephaistos kötülük yapmaktan kendini alamayan bir mitoloji kahramanıdır Nart Tlepş ise demirden tarım araçları ve silahlar yaparak bunları uygarlık gereksinimlerinde kullanır Faydalı buluşlarında en büyük desteği Nart Seteney'den görür Seteney ve Tlepş bir çok defa ortaklaşa kararlar alırlar Aphrodite güzellik Tanrıçasıdır; oysa Seteney, güzellik, bilgelik ve erdem özelliklerini kapsar Hephaistos da demirciler piridir ancak halkına hainlik ve kötülük eden bir Tanrıdır


Nart destanlarına göre Nart Tlepş'in bir dökümhanesi vardır Seteney sık sık dökümhaneye gider, Tlepş'in çalışmalarını gözler Örsü taştan, çekici ağaçtan olduğu için yoruluyor, diye kendi kendine söylenir Akıllı Nart kadını Seteney, Tlepş'in örsü ve çekici demirden olsa bu denli yorulmazdı, diyerek çözüm arar Ağaçtan çekiç ve örs modeli yapar Bunu kendisinin yaptığını, onuru incinmesin diye Tlepş'e söylemez Dökümhanede görülecek bir yere gizlice bırakır Tlepş gelip maketi gördüğünde, bunun demirden aslını yaparak, çekiç ve örsü icat etmiş olur Nart Tlepş, çalışmalarını sürdürürken ateşten aldığı kor halindeki demir parçaları elini yakar Seteney, nasıl etsem de Tlepş'in elini yanmaktan kurtarsam? diye düşünür Destanda görüldüğü üzere, o güne kadar henüz biri çıkıp da bir tutak aleti yapmamıştır Anlatıldığına göre, Seteney günün birinde suya giderken yolda iki küçük yılan yavrusuyla karşılaşır Boyunları birbirine sarılmış yılanları bir çubuğa takar ve bunları doğruca dökümhaneye, Nart Tlepş'e götürür Bunun gibi, demirden bir alet yap da ellerin ateşte yanmaktan kurtulsun, der Böylece, Nart Tlepş ilk kerpeten ve maşayı yaparak insanoğluna armağan eder


Nart Tlepş, demir işçiliğinin ilk kurucusu ve koruyucusudur Nart destanlarında görüldüğü gibi, Tlepş, demirden yaptığı pulluk, kazma gibi madeni araçlarla hep çiftçinin dostu olmuştur Yer yer Ateş Tanrısı olmuştur, yer yer Demirciler Tanrısı Kendisinden önceki imgesel Nart Tanrılarından olan Yıldırım Tanrısı Şıble'nin biraz daha evrimleşmiş bir görsel tanrısıdır Nart Tlepş, MÖ1binin başlangıcıyla Ç erkesler'in ilk atları olan Sind ve Meot boylarının sosyo-ekonomik yapılarındaki değişmelere paralel olarak demir çağının, demir işçiliğinin başladığı dönemin Nart Tanrılarındandır

Destanlarda işlenen konular ve kahramanların görevleri her yüzyıl boyunca başka olay ve kahramanlara dönüştürülerek süre gelmiştir Bir çağın kahramanı diğer bir çağda başka bir kahraman rolüne büründürülmüştür Sonraki yüzyıllarda Nartlar arasında yeni kahramanlar da yaratılmıştır hep

Kuzey Kafkas Nart Destanlarında ünü en yaygın olan erkek kahramanlardan biri Sosrikua'dır Tarih öncesi çağlardan beri anlatılarak günümüze ulaşan Nart kadını Seteney, Sosrikua'nın manevi annesidir Nart destanlarının kahramanlarının hepsinin ölmüş olmasına rağmen destan tekstlerinin hiçbirinde Seteney'in öldüğüne rastlanmamıştır Nart kahramanlarının hiçbiri Seteney'in ününü, güzelliğini, bilgeliğini ve erdemliliğini yok edememiştir Bu miras, kadına duyulan saygıya ve anneye duyulan övgüye dönüştürülerek günümüzde de yaşatılmaktadır


Destanda Nart Seteney, Bakhian ırmağı kıyısında çamaşır yıkarken, Nartlar'ın sığırtmacı onu görür ve güzelliğine vurulur Fırlayıveren aşk oku, karşı kıyıda üzerinde çamaşır yıkanan taşa çarpar Taş birden ısınmaya ve büyümeye başlar Seteney sıcak taşı eteğine sararak Nart Tlepş'in dökümhanesine götürür Tlepş, çekici ile taşı kırar İçinden kor halinde Sosrikua çıkar (Nart Sosrikua'nın doğuşu, Grek mitolojisindeki "Cyleop" motifi ile benzeşir) Sosrikua'nın çelikten bir vücudu vardır Ateş saçarak doğar Nart Tlepş, onu diz kapaklarından maşa ile tutarak suya daldırdığı için, maşanın altında kalan dizleri etten ve kemikten, diğer organları ise çeliktendir Sosrikua'yı öldürmek isteyen düşmanları, onu, dizlerinden vurarak öldürmek isterler Grek mitolojisinde de Tanrıça Thetis, oğlu Akhiellus'u doğurduktan sonra yıkamak için Styks ırmağına batırmış, böylece onu silah işlemez hale getirmiştir Ancak annesinin elinin altında kalan topukları, suyla temas etmediği için et ve kemik olarak kalmışlardır Bilindiği gibi, Troya kuşatmasında Akhilleus, Hektor'un attığı okun topuğuna saplanması sonucu ölmüştür


Nart Destanlarındaki Sosrikua, ateşi devlerden çalarak insanlığa armağan etmiştir Bu söylence de, ateşi tanrılardan çalarak insanlara sunan Grek kahramanı Prometheus miti ile benzerlik taşır Nart erkek kahramanı Sosrikua, özellikleri ve rolleriyle Grek mitolojilerindeki Prometheus, Akhilleus ve Adonis ile benzerlikler taşımaktadır

Günümüz Kuzey Kafkas dillerinde Sosrikua ismi 'sıcak çocuk-ateş saçan erkek çocuk' anlamındadır Nart Destanlarında da Sosrikua'nın, sıcak taştan doğuşu öyküsü ile ismi arasında benzerlik vardır Erkek kahramanların en ünlülerinden olan Nart; atılgan, mert ve yiğit bir kişidir Ateşi devlerden çalarak insanlara sunmanın yanı sıra, bulduğu darı tohumuyla da insanlığı tarımsal döneme geçirmiştir Halkın düşmanı olan devlerle sürekli savaşmıştır Kuzey Kafkas Destanlarındaki kahramanlar çoğunlukla isimleriyle anılırken, Sosrikua'nın isminin önüne her zaman 'Nart' sözcüğü konur Sosrikua, 'Nart Sosrikua' biçiminde bir ayrıcalığa sahiptir


Savaşlara katılan Nart Sosrikua'ya, demirci Tlepş çok ünlü bir kılıç yapar Sosrikua, devlerle savaşırken bu kılıcı kullanır ve böylece ateşi alıp insanlara getirir

Ateşin devlerden çalınması öyküsü Nart Destanlarında şöyle geçer: Nartlar sefere çıkarlar Yol sürerken, Sosrikua atı Tığuj ile Nartların peşine düşer Ateşin yanında kıvrılmış yatan devi görür Sosrikua, ateş yığınının içinden bir parçayı alarak kaçar Nartların bulunduğu yere doğru sürer atını Ansızın, dev uyanır Yattığı yerden eliyle çevresini araştırır Pek uzaklaşmamış olan Sosrikua'yı yakalar Sosrikua tüm savaş oyunlarını bilmektedir Devi denize sokup dondurur Dev buzlarını kırıp çıkınca, Sosrikua devin üzerine daha fazla ayaz gönderir Artık dev buzları çatlatamayacak şekilde güçsüz kalmıştır Sosrikua, kılıcıyla devin kafasını kesmeyi dener ama başaramaz Dev kurnazlığa başvurur Ona kendi kılıcıyla kendi kafasına vurmasını söyler Devin kafasını devin kılıcıyla kesebilecektir Oysa devin kılıcına dokunursa ölecektir Sosrikua Atı Tığuj, devin kurnazlığını Sosrikua'nın kulağına fısıldar Bunun üzerine Sosrikua, Tlepş'in yaptığı maşayla devin kılıcını tutar ve kılıca dokunmadan uçurur devin kafasını Böylece Nartlara, ateşi götürebilecektir artık


Nart Sosrikua'nın atı Tığuj, kanatlı bir attır Kuzey Kafkasya'nın en yüksek tepesi olan Elbruz'a bir sıçrayışta çıkar Bu kanatlı at motifi Antik Grek mitolojisinde de yer alır Şöyle ki; büyük deniz yaratığı Keto'nın kızı Medusa'nın kafası Perseus tarafından kesilir Akan kandan kanatlı at (Pegasos) doğar Medusa, savaşçı bir kadındır; yani bir Amazon kadını Amazonlar ise İronya (İrilerin ülkesi)'dan göçebe topluluklar halinde Kuzey Kafkasya'ya yerleşen Alan, Sirakis ve Sarmat (İronca 'baş belası' anlamına gelir) kabilelerindendir "Kanatlı At" mitosu, Kuzey Kafkas Nart mitolojilerinden Antik Grek mitolojilerine geçmiştir


Antik Çağ kültürü içinde yer alan Nart Destanlarına ait kanatlı at motifi, Kuzey Kafkasya'da Maykop ve Kuban yöresinde yapılan kazılarda açığa çıkartılmıştır Bu kazılar sırasında bulunan 'altın ve gümüşten yapılmış kanatlı at' görünümündeki kupa Leningrad ve Ermirtaj müzelerinde koruma altına alınmıştır Bu buluntularda elde edilen ve öyküsü Proto-Ç erkes Nart Destanlarında anlatılan başka bir seramik kapta, ok atan avcının ters yönünde yayın arkasında duran resmin mitolojik anlamı ise şudur: Demirci Nart Tlepş, demirden bir ok yapar Bu okun ilginç bir özelliği vardır Ok, atıldığı yöne gitmez Kimler öldürülmek isteniyorsa, onların isimleri söylenir ve ok havaya atılır Ters yöne giden ok düşmanları bulur ve öldürür Üç düşmandan ikisi bu okla ölür Sosrikua, önceden haber alır ve kendini toprağa yatırır; ok, toprağa deyince tılsımı da kaybolur Böylece Nart Sosrikua ölümden kurtulur Bu olayın resimlerinin olduğu seramik kap, Maykop kazılarında açığa çıkarılmış ve koruma altına alınmıştır


Kuzey Kafkasya, doğudan gelen göçebe kabilelerin Avrupa'ya geçişlerini sağlayan bir bölgedir Avrupa'dan doğuya dağılan halklar da yine bu coğrafyadan geçmişlerdir Antik Yunan mitolojilerinde ateşi Tanrılardan çalan Prometheus, Kafkasya'da zincire vurulmuştur Zincire vurulmak için neden Yunanistan'ın Olympos dağı ya da Ege'nin İda dağı seçilmemiştir? Düşündürücü bir durum Milattan 2500 yıl önce Grekler, Karadeniz sahillerine girdiklerinde, Ç erkeslerin ilk boyları olan Sind ve Meot'larla karşılaşırlar Kuzey Kafkas Nart halklarının mitolojilerinden etkilenirler Antik Maykop ve Kuban halklarının mitolojileri dünyanın en eski Nart mitolojileridir Antik Grek halkları bu mirastan etkilenmiş ve beraberlerinde taşımışlardır


Antik Nart mitolojilerinde anlatılan, Hayvancılık ve Tarım Takvimine dayalı totemlerin ve sembollerin Sind ve Meot halkının şenlik, bayram ve yortularındaki mitolojik anlamı şudur ki; Meot halkının Ceğafe (keçi ayaklı dansı) totemine göre halkı eğlendiren şenlikleri de Nart mitolojilerinde yer almaktadır Ceğafe olayını anlatan buluntular, yapılan kazılarda açığa çıkarılmış ve koruma altına alınmış bir Antik Kuban kültürüdür Günümüzde Çerkesler arasında, herhangi bir nedenle kavruk, çelimsiz, gelişmemiş tiplere kızıldığında, 'eğri-büğrü, keçi ayaklı' anlamında 'Ceğafe yapılı seni' şeklinde bir deyim kullanılmaktadır

Sind, Zikh, Meot halklarının Antik Ç ağ kültürü olan Nart Mitolojileri'nin bu bulgularla açıklanması, dünya mitolojileri arasında ender görülebilecek bir özelliktir

Sonuç olarak, Mitolojiler, insanoğlunun dünyayı algılama ve olayları yorumlama tarzını, binlerce yıl öteden günümüze, dilden dile, kulaktan kulağa aktarmış ve her çağın insanına düşsel bir zenginlik, kültürel bir derinlik katarak bu günlere gelmiştir

*Armut suyu Tanrıların kutsal saydığı 'Nektar'dır


İskenderiye Yazıları



alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.