Unutkanlık

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Unutkanlık



Unutkanlık - İsa Avcı - Yaşam - Hikaye - Yaşamdan Hikayeler

-Baba annemi doktora götürmelisin-dedi genç kız titreyen sesiyle

Ahmet bey cevap vermedi önceDalgın bakışları kalın çerçeveli gözlükler ardından gazetenin sayfaları arasında gezindiGenç kız babasının dizleri dibine iyice sokularak:

-Baba! beni duymuyor musun?

-Kusura bakma kızım dalmışım bir şey mi demiştin diyerek geçiştirdi kızının varlığından yeni haberdar oluyormuş gibi

-Farkında değil misin? bir haftadır aynı yemekleri yiyoruzYine taze fasulye pişiriyor

Kızının melekler kadar masum çehresine baktı

-Farkındayım benim sedef kızım ama biraz zaman tanımalıyız Henüz rahmetli ninenin üzüntüsünü atamadı üzerinden Göreceksin bak en kısa zamanda kendini toparlayacak ve eski günlerdeki gibi neşeli haline geri dönecek

O sırada mutfaktan yükselen tatlı bir ses oturma odasında yankılandı:

-İpek!!! yemekler hazır kızım sofrayı hazırlamamda bana yardımcı olur musun?


İpek babasına tekrar baktıŞimdi ikisi de gülümsüyordu Babasına hak verdiZaman her şeyin ilacıydı Mutfağa yönelirken:

-Geliyorum annelerin birtanesi!!


Ahmet bey bir müddet kızının ardından baktıŞüphe ve tereddütleri giderek artıyordu ama hasta olacağı ihtimalini asla düşünmek bile istemiyorduYA HASTAYSA… Yüreği titredi Yirmi yıllık hayat arkadaşını kaybetmekten korktu


Eşi son zamanlarda garip davranışlar sergiliyorduHep geçmişten bahsediyorduUnutulan anıları sanki şu an olmuş gibi hatırlıyor,küllenen hatıraları define avcıları gibi gün yüzüne çıkartıyorduBu bir derece doğal karşılanabilirdiHer insanın mazisi çoğu zaman sinema şeridi gibi geçerdi hafızalardanTuhaf olan ise şu anı hatırlayamaz olmasıydıBirgün hatta bir saat bazen on dakika önce yaşanmış olayları bir türlü hatırlayamıyordu Bereket ki evde kızı İpek vardı yoksa evrak dolu çantasını, terliğini,pijamasını hatta çoraplarını asla bulamazdı


Geçen gün bahar temizliği adı altında evi şekilden şekile sokmuştuElbise dolabındaki tertemiz gömlekleri,ütülü pantolonları tekrar yıkamış ütülemiş,yıllardır hiç açmadığı çeyiz sandığındaki eşyaları gelinlik kız gibi itina ile düzeltmiştiBeraber yorgunluk çayı içtikten sonra bu kadar yorulmamasını tembihlediğinde ne yaptım ki, daha dolapta yıkanacak,ütülenecek kıyafetler var esas temizliğe şimdi başlayacağım demiştiAz mı yalvarmıştı evleri pırıl pırıl temizlediğine,çamaşırı tertemiz yıkayıp ütülediğine, ama bir türlü inandıramamıştı onu


Başını gazetenin sayfaları arasına tekrar gömdüSiyaset sayfasında Türkiye’nin bitmeyen ve böyle giderse hiç bitmeyecek macerası Avrupa birliğinden bahsediliyordu"Evet Türkiye’nin yıldızı giderek parlıyordu,bölgesinde lider konumuna gelmişti ama bu yeterli değildi daha köklü reformlar,daha kalıcı açılımlar yapılmalıydıErmeni ve Kürt meselesinde yumuşak davranılmalıydıTarihi bilgisini yokladıSanki Batı bu meseleleri dün Osmanlı’nın bugün Türkiye’nin önüne ısıtıp ısıtıp getirmiyormuş gibiSanki sözde katliamlardan Batılı güçlerin haberi yokmuş gibiKıyı kentlerinde bir vatandaşının burnunun kanamasını devlete soran Batı neden doğudaki dün ermeni bugün kürt olaylarına göz yumuyor hatta el altından destekliyordu


Ekonomi sayfasında yeni paradan,enflasyonun düşmesinden bahsediliyorduBu sefer başaracağız dedi içinden çünkü bu sefer atılan adımları halk destekliyorduHalktan kopuk ve ilgisiz fil dişi kulelerde alınmış kararları halk ne zaman desteklemişti ki zaten


Yemekte fazla konuşmadılarAhmet bey kızıyla göz göze gelmekten özellikle çekiniyordu Yemek esnasında İpek annesinin yemeğe sürekli tuz dökmesine dayanamamış ve tuzluğu saklamıştı, ayrıca annesi birşeyler arar gibi en az on sefer yemek masasından kalkarak odalarda dolaşmıştı İpeğin gözleri dolmuş Ahmet bey başını göğsüne yapıştırmış ve kızının ince parmaklarını acıtırcasına sıkarak:

-Ağlama ipek kızım yarın ilk işim doktora gitmek olacak -demişti


Çayı oturma odasında içtilerTelevizyon sırf gürültü yapsın diye açılmıştıZaten annesinin anlata anlata bitiremediği hatıraları dinlemekten yorulmuşlardıİpek ders çalışma bahanesiyle odasına kaçarken Ahmet beyde yorgun olduğunu belirterek yatak odasına çekildi


Pijamalarını giydiBaşını lavanta kokulu yastığa dayadı DüşünceliydiUykunun gelmesini beklemekten başka çare yoktuYarın yapacağı işleri düşünürken eşi de yanına tüm şuhluğuyla uzandıÖylece yatakta yan yana bir müddet hareketsiz uzanırken eşi;

-bey

-hıı

-hatırlıyor musun?

-neyi

-Bana ilk defa nerede seni seviyorum dediğini


İçini bir hoşluk kapladıVücudunu eşinin yumuşacık,sıcacık bedenine daha da yaklaştırdıKollarıyla onu bir ahtapot gibi sardı

-Hiç hatırlamaz olur muyum birtanemBir akşamüstü iskelede,güneş gurup ederken denizin derinliklerinde gün boyu sahili gezdikten sonra el ele bir baştan bir başaSen eve geç kaldığını söylemiştin ve vedalaşarak arkanı dönüp giderken ben kısık bir sesle -seni seviyorum-demiştimBir bilsen o anda ne kadar zorlandığımı meğer ne kadar da zormuş ilklerAma o iki kelime dudaklarım arasından çıktığında o kadar rahatlamıştım ki ruhum yükselerek göklerde uçuyordu sankiSen tekrar bana dönmüş ve yanağıma sıcacık buseyi kondurarak ceylanlar gibi sekerek uzaklaşmıştın bense sabaha kadar sahil kenarında mehtabı seyretmiş,dalga seslerini dinlemiş,dolaşmıştım


Ahmet bey mazinin o güzel günlerini tekrar yaşamıştı Gecenin loşluğunda eşinin cehresine bakarak:

-Ben hala o ilk öpücüğün tadını unutamadım

Eşi Ahmet beyin kollarından sıyrılarak yanağından öptü

-Ne güzel günlerdi değil mi?

-Evet çok güzel ve özel günlerdi canım benim

Vakit bir hayli ilerlemiştiİsine geç kalmak ve masa başında uyuklamak istemezdiZaten memurluk hayatı boyunca görevine birgün olsun geç gelmiş değildi

-Hadi canım uyuyalım artık

-Tamam aşkım ben uyudum bile

Onun mutlu olmasına sevinmiştiArtık rahatlıkla uyuyabilirdiLavanta kokulu çarşafın kokusunu içine çekerek yorganına tekrar sarılmıştı ki,dairenin birisinden bebek ağlamaları yükseldi gecenin sessizliğindeEşinde bir telaş bir panik havası:

-İpek uyandı bey bak ağlıyor,hastalandı mı yoksa karnı acıkmış olmasın sakın


Ahmet bey afalladıNe diyeceğini bilemediUykusu tamamen kaçtıArtik bebeğin ağlaması kesilmiş ve gece bilinen sessizliğine geri dönmüştüEşinin telaşı yatışmıştı ki;

-bey

-hıı

-hatırlıyor musun?

-neyi

-sen eskiden çok güzel mektuplar yazardın

-onun için katip yaptılar ya

-ama ben onları hiç okumazdım

-peki okumadan nereden biliyordun güzel yazıldıklarını

-biliyordum,mektubu elime alır ve saatlerce hayal kurardım


Hiçbir şey demediEşinin tatlı hatıralarını dinledi bir süre dahaSinirlendiği de oldu bazen


-Hadi canim uyuyalım artık


Aniden susmuş ve yorganı yaramaz çocuklar gibi süratle başına çekerek;


-Tamam baba rahatsız ettim özür dilerim Artık uslu çocuk olacağım


Dünyası tepetaklak olduBaşından kaynar sular döküldü Yüreği ateşler misali yandıUykuya dalmış eşinin simasını seyretti bir süreNe kadar da güzeldi Geçen yıllar güzelliğine güzellik eklemişti ancakO bir süre anda tüm hayatları gözlerini önünden geçti"tesadüfen tanışmaları ilk buluşmaları,kafeteryadaki doyumsuz sohbetleri,sahil boyu gezmeleri,ilk kavgaları,ilk dargınlıkları, evlenmeleri,bebekleri ve daha nice sevinçli kederli zamanlar hep o bir an zaman zarfına sığdı


Sağ yanına döndüBaşını elleri arasına aldıDizlerini acıtırcasına karnına çektiİki damla yaş süzüldü yanaklarına



İsa Avcı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.