Bir Günün Götürdükleri |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Günün GötürdükleriBir Günün Götürdükleri - Aysel Aksümer yazıları Gökyüzünün damarlarından biri patlamış da sanki durmadan su kaybediyor gibiydi Gri asık yüzü gittikçe siyahlaşıyor, hiddetinden gürlüyordu Yağmurun dinmemesi için dua eden hatta daha da yağsın diye yürek sesi çağlayan biri vardı O da yolda seyir halindeki Bıçkın Kazım’dı Tabi bu arada adını anmadığımız çiftçiler ve şemsiye satıcılarından da özür dilemek gerekiyordu Çaldığı Ankara havasına ayak uyduran sileceğin ise keyfine diyecek yoktu Bir o yana bir bu yana ahenkle gidip geliyordu Kazım oldukça titiz biriydi Dağınıklığa asla tahammülü yoktu Hele peruk gibi saç modeli bütün mahallenin dilindeydi Saçlarını geriye doğru iyice tarıyor ve jöleyle üstünden geçiyordu Rüzgarın en şiddetlisinin bile saçlarını bozmaya gücü yetmiyordu Bu arada arka koltuğun neredeyse yarısını işgal eden müşterisi o kadar hareketsiz duruyordu ki sık sık dikiz aynasından yaşıyor mu diye kaçamak bakışlarla kontrol etme hissine kapılıyordu Bir yolu, bir aynaları bir de müşteriyi takip etmek pek de kolay bir iş değildi - Şoför Bey lütfen radyoteybi kapatır mısınız? şeklinde ensesinden kulaklarına doğru gelen ince ve çatallı ses bütün neşesini kaçırmıştı Taksinin asıl sahibinden müşteri memnuniyeti konusunda aldığı brifinglere harfiyen uymak zorundaydı Ne de olsa ekmek teknesiydi bu sarı kız Sessizce radyoteybin kulağını büktü Artık sadece rüzgarın ve yağmurun romantik melodisi vardı Kırmızı ışığa yakalanmadan karşıya geçmek için verdiği mücadele maalesef başarısızlıkla sonuçlanmıştı İçinden küfürler savuruyordu Yirmi dakikadır susan kadına ne olmuştu böyle İkinci cümlesini de gerine gerine kuruvermişti - Bu zıkkım bu kadar mı açılıyor? şeklindeki sorusuna cevap verebilmek için başını arkaya doğru çevirdi ve tekrar aynı konuma getirdi Kısa ve net bir biçimde "evet" dedi ama içindeki cümleler virgül ve nokta arası bile vermeden uzayıp gidiyordu - Allah’ım sen bana sabır ver Şu pencereyle zırt pırt oynamaları yüzünden son bir ayda iki kez sanayiye gittim Hem ne biçim soru bu? Cam nereye kadar açılabilir ki Elbetteki hareket kabiliyeti de pencerenin ölçüsünce olacak Hanımefendi benim şu mütevazi arabayı galiba deniz kenarlarındaki boydan boya cam kaplı villalarla karıştırdı Sormak lazım zatı muhtereme " tekerleklere kadar inen camı olan bir taksiyi ömrü hayatında görmüş müdür acaba?" Tövbe tövbe Tali yoldan sessiz sessiz ilerleyen düşünceleri iyi ki ana yola çıkmıyordu Aklından geçenleri müşterileri duysa yüzde yüz bu mesleki hayatının sona erişi olurdu Kazım’ın içi rahat etmedi ve nazik bir lisanla sordu - Rahatsızlandıysanız ön camı açabilirim Ne dersiniz? Geri dönüşüm kutusuna herhangi bir geri bildirim almayınca camı açma girişiminde bulunmadı - Of! Arabanız ne kadar da sıcak Kliması yok mu bunun? - Genelde müşteri klima çalıştırmamı istemiyor Bir de malum klima deponun düşmanı Kavşakta yine kırmızı ışığa yakalanmıştı Müşterin gideceği semte daha önce hiç yolu düşmemişti Dikiz aynasından kadına bir kez daha baktı - Hanımefendi Ben yolu bilmiyorum Sağa mı sola mı döneceğim? Cevap çok kısaydı Dümdüz ilerleyecekti Esnemeye başladı Artık usanmıştı Emekli olup evde keyif yapmayı o kadar istiyordu ki Gecesi gündüzüne karışmıştı - Şoför Bey uykusuzsunuz herhalde Kaza maza yaparsınız da alimallah En iyisi ben size sorular sorayım da uyanık tutayım Kazım, birden gözlerini faltaşı gibi açmıştı "Bu kadın da fazla oluyor" dedi içinden Biraz sert bir ses tonuyla cevap verdi - Hayır Uykusuz falan değilim Siz rahat olun Ayrıca acemi şoför hiç değilim! Sessizlik olmuştu yine Kazım arkadan gelen "Şimdi sola döneceksin Karşına çıkan ilk köprüden sonra da sağa döneceksin" talimatını kafasıyla onayladı Neyse ki yağmur kesilmiş ve güneş, yolu pırıl pırıl aydınlatmıştı Ama birden içine kasvet çökmüştü - Allah’ım bu da yaşamak mı? Hayatımın direksiyonu takside müşterilerin,evde ise tamamen hanımın kontrolünde Kazım! Bayram geldi; eve çikolata, kolonya al Kış geldi; doğal gaz, çizme vs al Yaz geldi; tatile götür Okullar açıldı; defter al, dershane parası öde Takside; sağa dön, sola sap, düz git Bana da gelenler geldi ama! Arkadaki müşterinin kolunu omuzunda hissedince birden frene bastı Kadın çığlık çığlığa bağırıyordu - Çabuk beni indir! Erkenden bu dünyadan gitmeye hiç niyetim yok Az daha öndeki arabaya çarpıyordun Bir de usta şoförüm diyordun Senin gerçekten ehliyetin var mı? Kazım’ın yüzü bembeyaz olmuştu Kadın kapıyı açmış ve hızla arabadan gitmişti Arkasından sadece seslenebildi - Pardon bayan! Ücreti ödemediniz! Aysel AKSÜMER |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|