Cin Ve şeytanla Ilgili Her şey |
06-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cin Ve şeytanla Ilgili Her şeyMuhyiddin-i Arabi Hazretlerinin SECERET' ÜL KEVN eserinden özetlenerek alınmıştır Muaz b, Cebel rivayet ediyor : - Bir gün Resullullah (sa) ile beraberdik Ansardan birinin evinde toplanmıştık Tam bir cemaat olmuştuk Sohbete dalmıştık Bu arada, dışarıdan bir ses geldi : - Ev sahibi içerdekiler Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var Resullullah (sa) Efendimiz, -Bu seslenen kimdir bilir misiniz? -En iyi bilen ALLAH ve Resuludur - O, lain iblistir 'Şeytandır' Allah'ın laneti onun üzerine olsun Hz Ömer : -Ya Resullullah, bana izin veriniz onu öldüreyim - Dur ya Ömer, biliyomusun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir Öldürmeyi bırak Kapıyı ona açın gelsin O buraya gelmek için emir almıştır Diyeceklerini anlamaya çalışınız Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz Kapı açıldı Bir ihtiyar Şaşı Aynı zamanda köse Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor At kılı gibi Gözleri yukarı doğru açılmış Kafası, büyük bir fil kafası gibi Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu Sonra, şöyle bir selam verdi ; -Selam ya Muhammed; selam size ey cemaat-i müslimin -Selam Allah'ındır ya lain Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş? -Benim buraya gelişim kendi arzumla olmadı Mecburen geldim -Nedir o mecburiyetin ? -İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi Ve dedi ki; "Allah-ü Taâlâ sana emir veriyor: Muhammed'e gideceksin Ama düşük ve zelil bir halde Tevazu ile Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin bir bir ona Sonra o sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin" Sonra Allah-ü Taâlâ buyurdu ki : "Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu sölemezsen seni kül ederim; rüzgara savurur Düşmanlarının önünde, seni rüsvay ederim" İşte böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim Arzu ettiğini bana sor Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem;düşmanlarım benimle eğlenecek Şu muhakkak k , düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur Halk Arasında En Çok Sevmedikleri Bundan sona Resullullah (sa) Efendimiz şöyle sordu : -Madem ki, sözlerinde doğru olacaksın O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ? Şeytan şu cevabı verdi : -Sensin ya Muhammed Allah' ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur Sonra senin gibi kim olabilirki? -Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin? -Müttaki bir gence ki varlığını Allah yoluna vermiştir -Sonra kimi sevmezsin? -Kendisini sabırlı bildiğim şüpheli işlerden sakınan alimi -Sonra ? -Temizlik işinde yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi -Sonra ? -Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz Halinden şikayet etmez -Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ? -Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz Sabırlı kimselerin işi buna benzemez Hasılı , onun sabrını; halinden, tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım -Sonra kim ? -Şükreden zengin -Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ? -Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor Bilirim ki: şükreden bir zengindir İbadet Esnasında Şeytanın Hali Resullullah (sa) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu : -Peki, ümmetim namaza kalkınca, senin halin nice olur? -Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar Titrerim -Neden böyle olursun; ya lain ? -Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir - Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ? -O zaman da bağlanırım Taa, onlar iftar edinceye kadar -Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ? -O zaman da çıldırırım -Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun ? -O zaman da, eririm Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm -Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ? -Ha, işte o zaman halim pek yaman olur Sanki sadaka veren, bir testere alır eline, ve beni ikiye böler -Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre ? - Çünkü sadakada dört güzellik vardır Şöyle ki ; 1-Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler 2-O, sadaka veren kimseyi halkına sevdirir 3-Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar 4-Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder Dört Halife Hakkında Görüşleri Bundan sonra Resullullah (sa) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu: -Ebubekir için ne dersin ? -O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi İslam'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ? -Peki, Ömer b Hattab için ne dersin ? -Allah'a yemin ederim ki; her gördüğüm yerde ondan kaçarım - Peki, Osman b Affan için ne dersin ? -Ondan utanırım hem de çok Nasıl ki, Rahman' ın melekleri de ondan utanırlar -Peki, Ali b Ebutalib için ne dersin ? -Ah onun elinden bir kurtulsam O, kendi başına kalsa; ben kendi başıma kalsam O beni bıraksa ben de onu bıraksam Ben onu bırakırım; ama o beni bırakmaz Şeytan Kimi Azdıramıyor? Resullullah (sa) Efendimiz, yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra, şöyle buyurdu : - Ümmetime saadet ihsan eden; seni taa, belli bir vakte kadar şeki kılan Allah'a hamd olsun Resullullah (sa) Efendimiz' in o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi : - Heyhat, heyhat Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın? Ben, onların kan mecralarına girerim Etlerine karışırım Ama onlar, benim bu halimi göremez ve bilemezler Beni yaradan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım Cahillerini ve alimlerini Ümmilerini ve okumuşlarını Facirlerini ve abidlerini Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz Fakat, Allah'ın halis kullarını Evet, bunları azdıramam Bunun üzerine Resullullah (sa) Efendimiz sordu : -Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir ? -Bilmez misin? ya Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarını sever O Allah için bir ihlasa sahip değildir Bir kimseyi görürsem ki; dirhemini dinarını sevmez; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz bilirim ki o : ihlâs sahibidir Hemen onu bırakır kaçarım Bir kul malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet, o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir Bilmez misin ki: mal sevgisi, büyük günahların en büyüğüdür Bilmez misin ki ya Muhammed, baş olma sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır Ya Muhammed, bilmez misin? Benim yetmiş bin tane çocuğum var Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir Sonra o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır Onların bir kısmını ulemaya gönderdim Bir kısmını gençlere yolladım Bir kısmını da, meşayihe saldım Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim Gençlere gelince, aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur Onlarla gayet iyi geçiniriz Çocuklara gelince onlarla da, bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına dert ettim Bir kısmını da zahidlerin Onlar bunların yanına girer; halden hale sokarlar Bir tepeden öbürüne hep dolaştırıp dururlar Öyle bir hal alırlar ki; başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye İşte böylece, onlardan ihlası alırım Onlar bu halleri ile yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı Ama , bu hallerin farkında olmazlar Bilmez misin; ya Muhammed, Rahip Borsisa: tam yetmiş yıl ihlas ile Allah' a ibadet etti Bu ibadetleri sonucunda ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki ; Her dua ettiği hasta, duası ve bereketi ile şifa oluyordu Onun peşine takıldım Zina etti Katil oldu Sonunda da küfre girdi Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında , ona şöyle anlatır : "Şeytan hali gibidir ki; o insana: 'Kafir ol Dedi Vaktaki o kafir oldu: bu defa ona şöyle dedi: Ben senden uzağım Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım " (59/16) İblis bundan sonra bazı kötü huylar üzerinde durdu Ve onların her birinden nasıl istifade ettiğini anlattı YALAN - Bilmez misin ya Muhammed, yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim Her kim yalan söylerse o benim dostumdur Her kim yalan yere yemin ederse o da benim sevgilimdir Bilmez misin ya Muhammed , ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim "Muhakkak ben size nasihat ediyorum" (7/16) Dedim Bunu yaparım : çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir GIYBET - KOĞUCULUK -Gıybet ve koğuculuğa gelince Onlarda benim meyvelerimdir ve şenliğimdir NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK -Her kim talak üzerine yemin ederse günahkar olacağından endişe edilir İsterse bir defa olsun İsterse doğru şey üzerine olsun Her kim talakı ağzına alırsa taaa hakikati belli oluncaya kadar karısı ona haram olur Onlar bu halleri ile kıyamete kadar meydana getirecekleri çocuklar hep zina çocuğu olur Ağza alınan o talak kelimesi yüzünden hepsi cehenneme girer NAMAZ ve ŞEYTAN - Ya Muhammed, o her ne zaman ki, namaza kalkmak ister; tutarım Ona vesvese veririm Derim ki: "henüz vakti var Sende meşgulsün Hele şimdilik işine bak sonra kılarsın" Böylece o: Vaktinin dışında namazını kılar Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır Şayet o kimse beni mağlup ederse; ona insan şeytanlarından birini yollarım Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alıkoyar O, bunda da beni mağlup ederse; bu sefer onun hesabını namazında görmeye bakarım O namazın içinde iken; sağa bak, sola bak derim O da bakar O ki böyle yaptı Yüzünü okşar alnından öperim Bundan sonra ona: Sen ebedi yaramaz bi iş yaptın Derim ve böylece onun huzurunu bozarım Sende bilirsin ki ya Muhammed, her kim namazda , sağa ve sola çokça bakarsa , Allah onun namazını kabul etmez Bunda da ona mağlup olursam Yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim Ve ona; çabuk çabuk kılmasını emrederim O da, başlar; namazını çabuk çabuk kılmaya Tıpkı horozun, gagası ile yerden birşeyler topladığı gibi Bu işi yaptırmakta da ona başarı kazanamazsam bu sefer, cemaatle namaz kılarken onun yanına varırım Orada başına bir gem takarım Başını imamdan evvel secdeden ve rükü'dan kaldırırım İmamdan evvel de secde ve rüku yaptırırım İşte o böyle yaptığı için, kıyamet günü, Allah onun başını eşek başına çevirir O kimse bunda da beni yener ise Bu defa, ona namazda parmaklarını çıtlatmasını emrederim Böylece o beni tesbih edenlerden olur Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam Bunda da mağlup olursam, bu sefer ona tekrar giderim Namaz içinde iken burnuna üflerim Ben üfleyince, o esnemeye başlar Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa; onun içine küçük bir şeytan girer, dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır İşteb undan sonra o kimse, hep bize itaat eder Sözümüzü dinler Dediklerimizi yapar Şeytan bundan sonra konuşmasına devam etti : -Sen ümmetin hangi saadetinten ferah duyarsın ki ? Ben onlara ne tuzaklar kurarım ne tuzaklar Miskinlerine , çaresizlerine ve zavallılarına giderim Namazı bırakmalarını emrederim Ve onlara derim ki : -Namaz size göre değil O, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir Sonra hastalara giderim : -Namaz kılmayı bırak " derim çünkü Allah-ü Teala: "hastalara zorluk yok" (24/61) buyurdu İyi olduğun zaman kılarsın Ve böylece o, namazını bırakır Hatta küfre de gidebilir Şayet o, hastalığında namazı terkederek ölüp giderse, Allah'ın huzuruna çıkarken, Allah-ü Teala'yı öfkeli bulur Sonra şöyle dedi : -Ya Muhammed, eğer bu sözlerime yalan kattımsa, beni akrep soksun Sonra Eğer yalan varsa Allah 'tan dile beni kül eylesin İblis bundan sonra konuşmalarına devam etti ve şöyle dedi : -Ya Muhammed, sen ümmetin için ferah mı duyuyorsun ? Halbuki ben onların altı da birini dininden çıkardım Şeytanın Arkadaşları Bundan sonra Resullullah (sa) Efendimiz ona, yani İblis'e aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu O da bunlara cevap verdi : -Ya lain, senin oturma arkadaşın kim ? -Faiz yiyen -Dostun kim ? -Zina eden -Yatak arkadaşın kim ? - Sarhoş -Misafirin kim ? -Hırsız -Elçin kim ? -Sihirbazlar -Gözün nuru nedir? -Karı boşamak -Sevgilin kim ? -Cuma namazını bırakanlar -Ya lain, senin kalbini ne yıkar ? -Allah yolunda cihada koşan atların kişnemesi -Senin cismini ne eritir ? -Tevbe edenlerin tevbesi -Ciğerini ne parçalar, ne çürütür ? -Gece ve gündüz, Allah'a yapılan bol bol istiğfar -Yüzünü ne buruşturur ? -Gizli sadaka -Gözlerini kör eden nedir ? -Gece namazı -Başını eğdiren nedir ? -Çokça kılınan cemaatle namaz -Sana göre insanların en saadetlisi (!) kimdir? -Namazını bilerek kasden bırakanlar -İnsanların en şakisi kimdir ? -Cimriler -Seni işinden ne alıkoyar ? -Ulema meclisleri -Yemeğini nasıl yersin ? -Sol elimle parmaklarımın ucu ile -Sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin ? -İnsanların tırnaklarının arasında -Rabbinden neler talep ettin ? -On şey talep ettim - Nedir onlar ya lain ? -Şunlardır : Şeytanın Allah'tan On Talebi 1 Allah'tan diledim ki, beni ademoğullarının malına ve evladına ortak ede Bu ortaklık talebimi yerine getirdi Ki bu: "Onlara ortak ol Mallarına ve çocuklarına Onlara vaad et Halbuki şeytan onlara gurur vaad eder" (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim, faiz ve haram karışan yemeklerden yerim Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım Cinsi münasebet anında; Allah'a şeytandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim Ve o her birleşmeden hasıl olan çocuk, bize itaat eder Sözümüzü dinler Her kim hayvana binerken, helal yola gitmeyi değil de, aksini isteyerek binerse, bende onunla beraber binerim Yol arkadaşı ve binek arkadaşı olurum Bu da Ayet-İ Kerime ile sabittir "Onlar üzerine süvarilerinle, piyadelerinle yaygara çıkart" (17/64) 2 Allah-ü Teala'dan diledim ki : Bana bir ev vere Bu dilediğim üzerine hamamları bana ev olarak verdi 3 Diledim ki bana bir mescid vere Pazar yerlerini bana mescid yaptı 4 Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim Şiirleri bana okuma kitabı olarak verdi 5 İstedim ki; bir ezan vere , Mezmurları verdi 6 Diledim ki; bana bir yatak arkadaşı vere Sarhoşları verdi 7 Diledim ki; bana yardımcılar vere Bunun içinde kaderiye mensuplarını verdi 8 İstedim ki; bana kardeşler vere Mallarını boş yere israf edenleri verdi Bir de masiyet yoluna para harcayanları Bunlarda şu Ayet-i Kerime ile sabittir : "O kimseler ki ; mallarını boş yere harcarlar Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır" (17/27) Bir ara Resullullah (sa) Efendimiz şöyle buyurdu : - Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki ayetlerle ispat etmeseydin Seni tastik etmezdim Bundan sonra İblis devam etti : -Ya Muhammed, Allah'tan diledim ki; ademoğullarını ben göreyim; ama onlar beni göremeyeler Bu dileğimi de yerine getirdi Diledim ki; ademoğullarının kan mecralarını bana yol yapa; Bu da oldu Böylece ben, onlar arasında akıp giderim Gezerim Hem nasıl istersem Bütün bu isteklerimi verdi " Hepsi sana verildi, buyurdu " Ve ben bu hallerimle iftihar ederim Sonra şunu da ekleyeyim ki ; benimle beraber olanlar , seninle beraber olanlardan daha çoktur İşte Böylece kıyamete kadar, ademoğullarının ekserisi benimle beraber olurlar Bundan sonrasını İblis şöyle anlattı : Benim bir oğlum vardır Adı: ATEME'dir Bir kul, yatsı namazını kılmadan uyursa gider; onun kulağına bevleder Eğer böyle olmasaydı; imkan yok, insanlar namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı Benim bir oğlum daha vardır ki; onun adı da MÜTEKAZİ 'dir Bunun vazifesi de ; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır Mesela bir kul , gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa MÜTEKAZİ onu dürter En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya muvaffak olur Böylece ; Allah-ü Teala onun yüz sevabından doksan dokuzunu imha eder Çünkü bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir Sonra Benim bir oğlum daha vardır Onun adı da KÜHAYL dir Bunun işi de, insanların gözlerini sürmelemektir Bilhassa, ulema meclisinde ve hatip hutbe okurken Bu sürme onların gözüne çekildi mi , uyuklamaya başlarlar Ulemanın sözlerini işitmezler Böylece hiç sevap alamazlar Bundan sonra İblis şöyle anlattı : -Hangi kadın olursa olsun Onun kalktığı yere şeytan oturur Sonra kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur Ve onu, bakanlara güzel gösterir Sonra o kadına bazı emirler verir Mesela: Elini kolunu dışarı çıkar ; göster Der o da bu emri tutar Elini, kolunu açar, gösterir Bundan sonra, o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar İblis bundan sonra ; Resullullah (sa) Efendimiz' e kendi durumunu anlatmaya başladı : -Ya Muhammed bir insanı delalete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur Ben ancak vesvese veririm Ve bir şeyi güzel gösteririm O kadar Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı, yeryüzünde; "Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın resülüdür" diyen herkesi, oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım Hepsini delalete düşürürdüm Nasıl ki senin elinde de, hidayet nevinden bir şey yoktur Sen ancak Allah'ın Resulusun Ve tebliğe memursun Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kafir bırakmazdın Sen Allah'ın halkı üzerinde bir hüccetsin Bende , kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere sebebim Said olan kimse, taa, ana karnında iken saiddir Şaki olan da yine ana karnında iken şakidir Saadet ehli kılan da Allah, Şekavet ehli kılan da Allah Bundan sonra Resullullah (sa) Efendimiz şu iki Ayet-i Kerimeyi okudu "Bunlar, taa sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek Ancak Rabbın esirgedikleri hariç" (11/118-119) "Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir" (33/38) Bundan sonra Resullullah (sa) Efendimiz, İblise şöyle buyurdu : -Ya Ebamürre, acaba senin bir tevbe etmen ve Allah' a dönmen mümkün değil mi ? Cennete girmene kefil olurum Bunun üzerine İblis şöyle dedi : -Ya Resullullah, iş verilen hükme göre oldu Karar yazan kalemde kurudu Kıyamete kadar olacak işler olacaktır Seni peygamberlerin efendisi kılan, cennetin ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır Ve O: bütün eksik sıfatlardan münezzehtir Ve İblis cümlelerini şöyle tamamladı : -İşte bu söylediklerim sana son sözümdür Ve bütün söylediklerimi de doğru dedim Evvel, ahir, zahir batın, alemlerin Rabbı olan Allah' a hamd olsun Efendimiz Muhammet Nebiye Allah salat eylesin Keza onun ailene de ashabına da Amin |
Cin Ve şeytanla Ilgili Her şey |
06-21-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cin Ve şeytanla Ilgili Her şeyKötü ruhun, kötü birinin, kötülüğe teşvik edenin, kötülüğün temsilcisinin, karanlık ve delaletin önderinin, Allah'ın ve O'nu seven, O'na kullukta bulunan herkesin büyük düşmanının müşahalaştırılmış şekli veya kötülüğün sembolü olmuş varlık Evren'de Hz Adem (as)'den önce yaratılmış melek ve cin adında iki varlık mevcuttu Şeytan, cin denen varlık grubuna mensup idi Yüce Allah'ın Adem'e secde emrine karşı gelip isyan ettiği için ilahi rahmetten kovulan ve insanların amansız düşmanı olan, cin taifesinin inkarcı kesiminden gizli bir varlıktır HzAdem'e (as) karşı büyüklük taslaması ve secde emrine isyanı neticesinde ilahi rahmetten ebediyen kovuluşu "İblis" adını almasına sebep oldu O'nun küfrü inkar şeklinde olmayıp, emri yerine getirmeyi kabul etmeme ve itiraz şeklindedir Lanetlenmesi ve Cennetten Kovulması HzAdem'e (as) secde emrine kadar hissiyatına dokunan bir teklif yapılmamış ve imtihan olunmamıştı Onun bu ana kadar, Allah'ın emirlerine göre mi, yoksa öz nefsinin isteklerine göremi hareket ettiği bilinmiyordu Emir hissiyatına ters düştü ve emri yerine getirmekten kaçındı Gerekçesi, kendisinin ateşten, Adem'in ise topraktan yaratılmış olmasıydı Böylece o, ateşin topraktan üstünlüğü gibi iki madde arasında, aslında olmayan bir farklılık görmüştü Her iki maddenin yaratıcısının da Allah olduğunu itiraf etmesine rağmen Adem'in yeryüzünde Allah'ın halifesi olması, Allah'tan bir ruh taşıması gibi asıl üstünlüklerini bilmezden gelmişti Adem'de toprak toprak, kendisinde ateşten başka bir mahiyet görmemiş; ölüden diri, diriden ölü yaratan ve bütün meziyetleri bahşeden Allah'ı maddeye mahkum sanmıştı Bu anlayış, Şeytan'a Allah huzurundan kovulma, rahmetinden ümit kesme ve kıyamete kadar O'nun lanetini haketme dışında hiçbirşey kazandırmadı Çünkü o dar görüşlüydü, maddenin ötesini görememişti Maddeyi tek ve gerçek ölçü sanmakla şeytanca bir yanılgıya düşmüştü Şeytanın bu itirazı, büyüklük taslamaya ve neticede kendisini inkara götüren bir isyana dönüştü Çünkü o, neticede sahibini alçaltacak olan bir büyüklük anlayışına sahipti Cenab-ı Hak buyuruyor: Allah, “Şimdi in aşağı oradan Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi (Araf, 13) Yücelik sıfatları kendisine ait olan Yüce Allah, bu emirle onu bulunduğu makamdan derhal azledip indirdi Kibirine karşılık küçüklüğe ve hakarete mahkum etti Aslının ateş olmasına güvenerek, hayırlılık ve fazileti kendisinde aslından intikal eden bir miras, elinden alınmaz bir kişisel özellik gibi varsayarak bu imtihan zamanına kadar bulunduğu o mutluluk makamından düşmeyeceğini zanneden ve bu zannıyla: Yaratıcı'nın emrini eleştirmeğe kalkışan İblis'e bu ilâhî emir, eşyanın bütün özelliklerinin sadece bir Allah vergisi olduğunu, bu şekilde bir defada fiilen anlatıverdi (1) Cennet'ten Niçin kovuldu? Yüce Allah, İblis'i isyanından dolayı kovuvermemiş, sorguya çekmiştir Sorgusunda özür beyan etme yerine kibir ve gururla gösterdiği inat ve küfürden dolayı da bulunduğu makamdan indirmiş, yerinden çıkarmış "in oradan çık, artık alçaksın, küçüksün" diye yerinden atıp düşürerek, aşağılamış ve alçatmış, birinci "çık" emrinin mutlak oluşuna göre o anda bu çıkarmanın henüz ebedî bir kovma olmadığı anlaşılmaktadır Eğer İblis uslanıp edebini takınsa, düzelmeye yüz tutsaymış affı muhtemel bulunuyormuş Nitekim, zaman tanıma ricası bir dereceye kadar yerine getirilmiştir Fakat bunun üzerine şükür ve düzelme yerine bütün bütün şımarıp hak yola ve iman edenlere ve doğru yolda bulunanlara karşı kötülük etmeye ebediyyen, azmettiğini ortaya koyduğu zamandır ki emriyle tamamen kınanmaya, kovulmaya ve ahirette de kendisine uyanlarla beraber ebedî azaba mahkûm edilmiştir İblis'in, yaratıcıyı ve ahireti inkar etmediği halde bu düşme ve bedbahtlığına sebep kibir ve gurur ile hissiyata tabi olması ve bu şekilde arzusuna uygun olmayan hususlarda, ilâhî emre sataşıp saldırma fikrinde bulunması olmuştur Onda bu hasletin ortaya çıkmasına da, insanın özel bir şeref ile yaratılması ve secde emrini kazanması sebep olmuştur Buna karşılık İblis'in ecelinin tehir olunmasında da insanın düşmesine yakın sebep, kendi hatalarıdır Fakat bu hataların karşılıklı olarak birbirleriyle ilgili yönleri vardır Allah'a karşı serbest kalmak isteyen İblis insan ile imtihan olmuş bulunduğu gibi, İblis gibi serbest kalmak sevdasına düşecek olan insanlar da İblis ile imtihan kılınmışlardır Şu halde yaratılışlarıyla İblis'in düşmesine sebep olmuş insanlar, kendi iradeleriyle onun akıbetine düşmemek için yaratılışlarına bahşedilen bu ezelî nimetin şükür hakkını yerine getirmeli ve İblis'in izine gitmekten son derece sakınmalıdır Ve bilmelidir ki, İblis'in gösterdiği huylardan hangisi bir kimsede varsa, onda şeytandan bir huy var demektir Ve onun düzeltilmesine çalışmalıdır (1) Mühlet Verilişi Tamamen yalnız kalan şeytan bu defa intikam peşine düştü Hedef insandı Çünkü insan yüzünden ilahi rahmetten uzaklaştırılmıştı Amacına ulaşabilmek için de Allah'tan kıyamete kadar mühlet istedi Şeytan, "- İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver" (Araf, 14) diye Allah'a yalvardı İnsanların tekrar dirileceği günden maksat ise sur'a ikinci üfürülüş zamanıdır Bu şekilde yalvarmakla, tekrar dirilmeden sonra artık ölümün olmayacağını biliyor ve böylece ölümden kurtulacağını sanıyordu Hiçbir yaratığın herhangi bir dilek ve duasını toptan reddetmek, şânından olmayan yüce Allah, huzurundan kovduğu İblis'in bile ricasını mutlak suretle reddetmiyerek: Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi (Araf, 15) Belirli bir zamandan maksat ise, sur'a birinci üfleniş zamanıdır Bununla o, zillet ve hakaret dolu bir hayatı ölüme tercih etti Onun için esas düşüş de bu oldu Görevi Şeytan, hatasını anlayıp tevbe ederek suçunu affettirme yoluna gitmedi Bilakis daha da azgınlaştı Kendisine, kıyamete kadar meşgul olabileceği bir hedef seçti Bu insandı Gönlündeki intikam duygularını cüretkar bir eda ile Yüce Allah'a şöyle açıkladı: "İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi " (Hicr, 39-40) O bilinen vakte kadar mühlet müsadesini alan İblis Ya Rabbi! dedi, beni azdırmana karşılık yemin ederim ki veya azgınlığıma hükmetmen sebebi ile; yani Allah katından kovulmuş, iyilik ve rahmetten uzaklaştırılmış bir melûn, böyle bir mühlet müsaadesini elde edince şımarır da onu azgınlığa bir teşvik vasıtası olarak kabul eder Böyle şımartman hakkı için veya çamurdan yaratılanı küçümseyip secdeetmediğimden dolayı benim azgın âsi olduğuma hükmetmenden dolayı mutlaka ben, yeryüzünde onlara süsleme yapacağım Yani maddelerini bahane ederek o kuru çamuru, o kokar balçığı, onlar için süsleyip insanlığın esas yükselmesine vesile olan ruhtan daha hoş, daha süslenmiş, daha kıymetli göstereceğim Ve mutlaka hepsini azdıracağım Ayetdende anlaşılacağı gibi şeytana, Allah'ın halis kulları üzerinde etki olabilecek hiç bir güç verilmemiştir Binanyaleyh düşüncesinde, yaşayışında ve huyunda şeytana karşı olan insan, "Allah'ın kulu" sıfatını koruyacaktır Şeytana ait bir vasfı taşıyan kimsede ise, şeytandan bir haslet var demektir Havva'nın Yaratılışından Sonra HzAdem Adn Cenneti'nde ikamet eiyordu Kendi cinsinden ve nefsinden eşi de yaratıldı Eşinin adı Havva idi Bu arada şetan öç almayı planlıyordu Bunun üzerine Adem ve eşini Allah şöyle uyardı: "Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz" (Bakara 35) Aslında Adem'e ve eşine yaklaşılmaması tavsiye edilen ağaç bir imtihan sahasıydı Onun meyvasından yemek ise , yasak bir fiilin işlenmesi, sorumluluk sahsına çıkılması ve Allah'ın koyduğu bir yasağın çiğnenmesi demekti Adem ve eşi, melek olma veya Cennet'te ebedi kalma ihtimallerini duyunca, şeytanın kendilerine düşman olduğunu unuttular "Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti" dedi Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim" diye de yemin etti" (Araf 20-21) "Ağaca yaklaşmayın" emrine sabırsızlık edip ondan yediler Ağaçtan meyve tadınca ayıp yerleri kendilerine açılıverdi "Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı Ağacı tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar" (Araf 22) Allah Adem'e görevini hatırlatarak: " Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?" (Araf 22) Fakat hatalarını çok çabuk anladılar, derhal tevbe ettiler " Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!" (Araf 23) Allah'da tevbelerini kabul etti Fakat cennet de daha fazla kalmalarına müsaade etmedi ve şu emri verdi: "Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan çıkarılacaksınız!" (Araf 24-25) Şeytana Karşı Uyarı Şeytanla Adem ve Havva arasında geçen bu hadiseden sonra Allah, şeytana karşı tedbirli olmaları için, insanları da uyardı ve şöyle buyurdu: "Ey Âdemoğulları Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık " (Araf 27) İblis de cinden olduğundan, o şeytan ve onun hemcinsleri nesil ve insan askerleri gözünden gizlenebilen cin toplulluğundandırlar Hafiye ve casus gibi insanı görmediği tarafından vurur avlarlar Tefsirciler demişlerdir ki, bundan insanın şeytanı hiç görmeyeceği sanılmamalıdır Görülmeyecek yönden görebilmek hiç bir şekilde görülememeyi gerektirmez Gerçekte bir insan bile diğer insanı göremiyeceği yönden görebilir, şeytan da insanı böyle görmediği tarafından aldatır ve hatta bazan görünür de şeytan olduğunu sezdirmez, şeytan olduğunu gizlemiyerek göründüğü de olur "Şeytan sizi belaya uğratmasın" yasaklaması da gösterir ki, bir insan için şeytanın fitnesinden geri durmak ve çekinmek mümkündür Demek ki şeytan, gözle görünmediği halde bile onun şeytanlık ve aldatma noktaları bilinebilir Ve bilinemediği halde bile takva giysisi, iman ve korku hissi onun fitnesine en kuvvetli bir engel teşkil eder İnsan dışıyla ve içiyle maddî ve manevî bakımdan silahlanmış olur Takva elbisesi, ile içinden dışından giyinmiş bulunursa, şeytan ona görmediği tarafından, gördüğü halde bile etki edip aldatamaz Şu halde şeytandan takva elbisesi ile sakının Muhakkak ki biz şeytanları iman etmeyen imansızların dostları kılmışızdır İmansızlıkla şeytanlık arasında bir çekicilik vardır Korusuz bahçeye haşerelerin üşüştüğü gibi "Muhakkak biz kâfirlere şeytanları gönderdik, onları günaha sevkediyorlar" (Meryem, 83) âyeti delaletince imansız kalblere de şeytanlar musallat olur İmansızlar şeytanlığı sever, şeytana mahsus hasletlere, hareketlere meftun olurlar Hayırsız, hayırsızla düşer kalkar, eşkiyanın reisi, en büyük haydut olur Bunun gibiimansızların bütün eğilimleri şeytanlıkta olduğundan önlerine şeytanlar düşer, başlarına şeytanlar geçer ve artık onları diledikleri yere sevkeder, soydurur, soyarlar "Ey insanlar! Bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal olmak, temiz olmak şartıyla yiyin Fakat şeytanın adımlarına uymayın Çünkü o size belli bir düşmandır O size hep çirkin ve murdar işleri emreder, Allah'a karşı bilmediğiniz şeyler söylemenizi ister" (Bakara - 168-169) "Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar Allah o şeytana lanet etti Ve o da: "Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler" dediKim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur Şeytan onlara vaad eder ve onları boş umutlarla oyalar Oysa şeytanın onlara vaadi, aldatmadan başka bir şey değildir Bunların varacakları yer cehennemdir Ondan kurtulmak için çare bulamazlar" (Bakara 117-121) Bu ayetler aynı zamanda insanın, şeytanın fitnesinden sakınmasının mümkün olduğunu da gösterir -------------------------------------------------------------------------------- KAYNAKLAR 1) Elmalı Tefsiri, Araf Suresi 2) Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali 3) Şeytan, Ahmet Güç, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Şamil İslam Ansiklopedisi 4) Gençlere Öğütlerim, Mehmed Emre |
Cin Ve şeytanla Ilgili Her şey |
06-21-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cin Ve şeytanla Ilgili Her şeyAllah dostlarından Ebû Zekeriyya hasta döşeğinde ölümle pençeleşiyordu Yakın dostlarından biri kendisen “Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah!… Allah dostlarından Ebû Zekeriyya hasta döşeğinde ölümle pençeleşiyordu Yakın dostlarından biri kendisen “Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah! (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir)” sözlerini telkin etmek istedi Bir etti, iki etti, üç etti Ebu Zekerriya her defasında söylemeyi reddediyordu Bu durum karşısında yakın dostu Ebu Zekerriya’nın son nefesinde imansız gideceğinden korktu ve endişeye kapılmıştı Bütün bir ömrünü Allah’a ibadet ve taat etmekle geçiren böylesine bir kimsenin şimdi hasta döşeğinde ölüm ile pençeleşirken Kelime-i Tevhid getirmemesine bir mana veremiyordu Şeytanın bir kandırışına mı yenilmişti yoksa? Veyahut da yüce Allah’ın tecellisi karşında mı idi? Bir müddet kafası bu düşünceler içinde çalkalanan dost baktı ki Ebu Zekerriya sanki kafasında resmi geçit yapan düşünceleri okuyormuş gibi bir aralık gözlerini açarak, “Bana bir şey mi dediniz?” diye sordu Orada bulunanlar “Evet, üç defa şehadet getirmeni söyledik, her defasında reddettin O yüzden büyük bir endişeye düştük” diye cevap verdiler Bunun üzerine Ebu Zekerriya şu olayı anlatmaya başladı: “Lanetlik şeytan elinde su bardağı ile gelmişti: Sağ yanıma dikilmiş elinde suyu göstererek “içecek misin?” diye soruyordu Karşılınğında ise, “İsa, Allah’ın oğludur” dememi istiyordu Reddettim Sonra sol yanıma geçip dikildi Yine aynı hareketleri tekrarlayarak “İsa, Allah’ın oğludur” cümlesini söylememi istedi Yine reddettim Üçüncü olarak “La ilahe (Allah yoktur)” diye söyledi, yine reddettim Böylece her çareye başvurarak tam manasıyla yoklamasını yapıp da müspet bir netice alamayınca elindeki suyla dolu bardağı yere çarptı ve sıvışıp gitti İşte gerçekte ben sizi değil, onu reddediyordum” Ardından da Şehadet getirerek ruhunu teslim eden Ebu Zekerriya gülen bir çehreyle Cennete yolculuk ettiğini müjdeliyordu |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|