Dünyanın Yedi Harikası

Eski 07-01-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Dünyanın Yedi Harikası



Dünyanın Yedi Harikası




Eski Yunanlı yazar Saydalı Antipatros İÖ 2 yüzyılda, dünyada bulunan olağanüstü nitelikte yedi yapıtın bir sıralamasını yapmıştı Biri dışında bugün hepsi yıkılıp yok olmuş bu yapıtlar gene de Dünyanın Yedi Harikası olarak anılıyor Bu yapıtlar şunlardır:
1
Piramitler Mısır'daki bu üç piramit bugün de görülebilecek durumdadır Bunlar, İÖ yaklaşık 26132494 yılları arasında Mısır kralları için mezar olarak yapılmıştı (bak Misir
PİRAMİTLERİ)


2 Babil'in Asma Bahçeleri,
İÖ 600 dolaylarında Babil Kralı Nabukadnezar'ın yaptırdığı bahçelerdir (bak Nabukadnezar) Söylentiye göre kral bunu kraliçelerinden birini sevindirmek için yaptırmıştı Bahçeler, bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar halinde yükseliyordu ve her taraçaya dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler dikilmişti Bu bitkiler asıl yapıyı gözden saklıyor ve sadece havada "asılı" gibi duran bahçeler görülüyordu

Bazılarına göre Asma Bahçeler yerine büyük Babil Surları dünyanın ikinci harikasıdır
Kral Nabukadnezar'ın Asma Bahçeler ile aynı zamanda yaptırdığı bu surların 100 metre yüksekliğinde olduğu ileri sürülmüştür Eski Babil kentini koruyan bu surların yerinde bugün yalnızca bir yıkıntı vardır

3 Zeus Heykeli,
büyük Yunan heykelcisi Phidias'ın Yunanistan'da, Olympia'daki Zeus Tapınağı için yaptığı 12 metre yüksekliğinde, görkemli bir heykeldi Dev bir sandalyeye oturmuş olan Zeus heykelinin başı tapınağın tavanına erişiyordu Giysileri altın, bedeni fildişi ve gözleri değerli taşlardandı Söylenceye göre Zeus bu yapıtı beğendiğini göstermek için gökten yıldırımlar yağdırmıştı

4
Artemis Tapınağı, tanrıça Artemis'in adına Efes'te yapılmış tapınakların beşincisiydi İÖ 3 yüzyılda yapılan bu tapmak, Efes'te iki yıl bulunmuş olan Aziz Paulus'un zamanında hâlâ duruyordu Tapınağın çatısı 18 metre yüksekliğinde büyük taş sütunların üzerine oturtulmuştu ve tapınağın içinde, heykelci Phidias ve Praksiteles de aralarında olmak üzere, birçok Yunanlı sanatçının en yetkin yapıdan vardı Tapınak İS 262'de Gotlar'ın saldırısı sonucu yağmalanıp yıkıldı Sütunlarından kalan bazı parçalar Londra'daki British Museum'dadır

5 Mausoleion,
Halikarnas'ta (bugünkü Bodrum), İÖ 353'te ölen Karya Kralı Mausolos için eşi Kraliçe Artemisia'nın yüklü bir para ödeyerek yaptırdığı anıtmezardır 15 yüzyıldan önce bir deprem sonucu çöktü Bugün büyük anıtmezarlar için kullanılan "mozole" sözcüğü Mausolos'un Halikarnas'taki bu anıtmezarından gelmektedir

6
Rodos Heykeli, Güneş tanrısı Helios'un tunçtan yapılma dev heykeliydi ve Rodos limanının ağzında bulunuyordu; ama çoğu kez sanıldığı gibi heykelin bacakları arasından gemiler geçmiyordu Heykel yaklaşık 32 metre yüksekliğindeydi ve İÖ 304'teki başarısız Rodos kuşatmasından kalma tunç gereç ve silahların eritilmesiyle yapılmıştı Rodos Heykeli, İÖ 280'den 225'e kadar, gemicilere karayı gösteren bir işaret görevini gördü ve daha sonra adayı sarsan bir deprem sonucu yıkıldı

7 İskenderiye Feneri
Bu büyük deniz feneri daha sonra anakarayla birleşen Pharos Adası'nda İÖ 280 dolaylarında yapılmıştı Yüksekliği konusunda anlatılanlar değişiktir;
bazılarının söylediklerine bakılırsa 180 metreydi Tepesinde, İskenderiye limanına giren gemilere yol gösteren bir ışık yanardı Bu fener de 1375'te bir deprem sonucu yerle bir oldu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası

Eski 07-02-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası



BÜYÜK PİRAMİT (GİZA /KEOPS PİRAMİDİ)






Bilimsel geleneğe göre, Büyük Piramit 20 yılda yapılmıştır; Önce bir kent yapılmış, taş blokları taşınmış ve yığılmıştır Yüzeyin düzleştirilmesi için uzun zaman çalışıldığı sanılıyor Ama taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış değil, çeşitli kuramlar üretiliyor; Bir kurama göre yapılan spiral bir rampaya çıkarılan taş bloklar üst üste konuluyordu Rampa çamur kaplanıyor, sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu


Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır'daki Keops Piramididir Mısır'ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Giza Yaylasında bulunmaktadır

Keops Piramidinin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri bulunmaktadır Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardır
Büyük Piramit de denen Keops Piramidi, MÖ 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır'ın 4 Sülale devri hükümdarlarından Keops'un mezarıdır İkinci büyük piramit, Keops'un kardeşi olan ve O öldükten sonra firavun olan Kefren'e aittir Küçük piramit ise MÖ 2500'lü yıllarda hüküm süren Mikerinos'a aittir
Mısır piramitleri yeryüzündeki anıt-kabirlerin en eskileri ve en büyükleridir Bunların en haşmetlisi olan Keops Piramidi dış görünüşü ile de "Dünyanın Birinci Harikası" olma niteliğine hak kazanmıştır

Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini; kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için yapılmışlardır

Keops Piramidinin yüksekliği 138 metredir Tepeden 10 metre kadar aşınmıştır Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2300000 adet blok taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50524 metrekarelik bir alanı kaplar Piramidin iç ortasında, tepeden 100 metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası vardır Firavunun mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuştur Oda 10,5 metre uzunlukta, 5 metre genişlikte ve 6 metre yüksekliktedir Buraya 50 metrelik bir dehlizden girilir Biri kraliçeye ait olan iki oda daha vardır

Tarihçi Herodot'a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmıştır Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl sürmüştür Bu muazzam mezar, üç ayda bir toplanan 100000 esirin çalışmasıyla 30 yılda tamamlanmıştır Daha sonra da Keops'un ve eşinin mumyalanmış cesetleri bu mezara yerleştirilmiştir

"İnsan zamandan korkar, zaman ise piramitlerden"

7 Harika'nın hala yaşayan tek kanıtı; öylesine ki, tarihçilerin veya ozanların onu harika olarak tanımlamasına hiç ihtiyacı yok Görüntüsü, ölçüleri ve şekliyle inanılmaz güzellikte görkemli dev bir yapıt Büyük Piramit ya da Khufu-Keops Pramidi hala zamana karşı dimdik duruyor ve yok olmamakta direniyor

Yeri; Giza'da antik Memphis kentinde, bugünkü Mısır'ın başkenti Kahire'nin bir parçası
Tarihi; Genel kanı, Giza piramitlerinin üçünün de 7 Harika kapsamına alındığıdır ama belirtilen piramit, 4 Hanedan'dan Mısır Firavunu Khufu'nun, bilimsel saptamalara göre anıt-mezar olarak MÖ 2560'ta yaptırdığı Büyük Piramit'tir Geleneksel olarak piramit yapımı Eski Mısır'da bir "platform-mastaba" kültürünün ürünüdür ve kraliyet için yapılır Daha sonraları, sayısız yığma mastaba yapılmıştır İlk piramitlerin en iyi örneği ünlü mimar Imhotep tarafından Kral Djoser adına yapılan Sakkara piramididir Bilimsel geleneğe göre, Büyük Piramit 20 yılda yapılmıştır; Önce bir kent yapılmış, taş blokları taşınmış ve yığılmıştır Yüzeyin düzleştirilmesi için uzun zaman çalışıldığı sanılıyor

Ama taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış değil, çeşitli kuramlar üretiliyor; Bir kurama göre yapılan spiral bir rampaya çıkarılan taş bloklar üst üste konuluyordu Rampa çamur kaplanıyor, sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu Bir diğer kurama göre, taş bloklar dev manivelalarla kaldırılıyordu Napolyon, 1798'de Mısır'a girdiğinde piramitlerin önünde askerlerine; "Askerler, piramitlerin tepesinden 40 yüzyıl bize bakıyor" demişti

Tanımlama; Büyük Piramit, 14575 metreydi ama şimdi 10 metresini kaybettiği kabul ediliyor 43 yüzyıl boyunca dünyanın en yüksek yapısıydı, ancak 19 yüzyılda geçilebildi Yüzeyi yumuşak ve düzleştirilmiş taşlarla kaplıydı, kalıntısı hala görülebilmektedir Eğimi 54 derece 54 dakikadır Tabanının dört kenarı tam ölçüldüğünde ve yönleri belirlendiğinde kusursuzdur Taban köşelerinin birleştirilmesiyle tam bir kare elde edilir, her kenarı 229 metredir ve kenar uzunlukları arasında

maksimum hata oranı şaşırtıcı bir şekilde % 01 bile değildir Piramidin, her biri birkaç ton ağırlığında olan iki milyon taş bloktan yapıldığı sanılıyor Eğer üç piramidin taşları yan yana dizilirse, tüm Fransa'yı çevreleyecek 3 metre yüksekliğinde ve 3048 santimetre kalınlığında bir duvar yapılabilir Büyük piramit, Roma'daki StPeter, Floransa Milanove, Londra'daki Westminster ile StPaul katedrallerinin tümünü yan yana

koyarsanız kapladıkları yeri tamamen dolduracaktır Geçmişe göre artık piramitler için yeni kuramlar geliştiriliyor; Astronomik bir gözlemevi, özel bir inanç için tapınak, bilinmeyen çok eski bir uygarlığın yaptığı geometrik yapı, dünya dışı canlılar tarafından yapılan özel amaçlı bir yerHangisi olursa olsun, bugün dev piramit ve yanındaki iki benzeri, ilk bakıldığında ölümden sonraki yaşama doğru yapılacak mistik yolculuğun simgesi ve anısı olarak Nil'in batı yakasında gizem bulutları arasında duruyorlar

************************************************** **************************************

ARTEMİS TAPINAĞI

"Artemis'in kutsal evi bulutların içinde kule gibiydi; diğer muhteşem yapılar onun gölgesinde kalıyordu, Güneş oraya tanrılar dağı Olympos'a baktığı gibi bakıyordu" (Yunanlı ve Filistinli Ozan Antipater)
"Artemis'in kutsal evi bulutların içinde kule gibiydi; diğer muhteşem yapılar onun gölgesinde kalıyordu, Güneş oraya tanrılar dağı Olympos'a baktığı gibi bakıyordu" (Yunanlı ve Filistinli Ozan Antipater)

Gerçekten bir tapınak mıydı? Onu, Piramit, Asma Bahçeleri ve Rodos Heykeli gibi göremiyoruz Evet, kaynaklar halk tarafından tapınak olarak ziyaret edildiğini yazıyor ama Artemis Tapınağı sadece bir tapınak değildi Dünyanın o zamanki en güzel yapısı olarak tanınıyordu Tapınak, Eski Yunan'ın av ve doğa tanrıçası Artemis'in onuru için yapılmıştı; İşte Ege kıyısında Antik Efes kenti yakınlarında Diana-Artemis Tapınağı
Yeri; Türkiye'de İzmir'in 50 km güneyindeki Selçuk Antik Efes'te

Tarihi; Kaynaklar tapınağın kökeninin MÖ 7 yüzyılda varolduğunu yazıyorlar ama harikalar tarihçesinde MÖ 550'de inşa edildiği belirtiliyor Tümü mermerdi Lidya Kralı Krezüs tarafından finanse edilmiş ve Yunanlı mimar Chersiphron tarafından yapılmıştı Dönemin en ünlü sanatçıları olan Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon'un heykelleriyle dekore edildi Artemis Tapınağı, aynı zamanda bir pazar ve dinsel bir enstitü idi Yüzyıllar boyunca tanrıçaya inançlarını sunan ve isteklerde bulunan tüccarlar, turistler, sanatçılar ve krallar tarafından ziyaret edildi Yapılan kazılarda, hacıların hediyesi olan altın ve fildişi Artemis heykellerine, bileziklere, küpelere ve gerdanlıklara rastlandı Bazıları İran, Mısır ve Hindistan'dan getirilmişti

Herostratus adlı biri, MÖ 356 yılının 21 Temmuz gecesi tapınağı yakarak adını ölümsüzleştirdi Garip bir rastlantıdır, aynı gece Büyük İskender doğdu Romalı tarihçi Plutarch, o gece tanrıçanın İskender'in doğumuyla meşgul olduğu için tapınağı koruyamadığını yazıyordu Yıkımın nedeni olarak görülen Büyük İskender, Anadolu'yu fethettiğinde, tapınağın yapımına yardım etti 200 yıl sonra yine restore edildi 1 yüzyılda Aziz Paul, Efes'e gelerek Hıristiyanlığı yaymaya başlayınca Artemis inancı yıkılmaya yüz tuttu 362'de Got'lar tapınağı yine yıktılar ama Efesliler tekrar inşa ettiler ve 4 yüzyıla gelindiğinde, Efeslilerin çoğu artık Hıristiyandı ve tapınak cazibesini

yitirmişti 401'de Aziz John Chrysostom, Artemis Tapınağı'nı tamamıyla yıktırdı 19 yüzyılda ilk kazılar yapıldı ve tapınağın temelleri, birkaç sütun ve batık kentten bölümler ortaya çıkarıldı Buluntular Türkiye'den yurtdışına kaçırıldı Bugün yerinde sadece üst üste konmuş birkaç taş parçasından başka bir şey yok Ama Artemis'in muhteşem iki heykeli, Selçuk Müzesi'ndeki yerinde, eski görkemini anımsatırcasına hala bakıyor
Tanımlama; Tapınağın diktörtgen olduğu biliniyor Benzeri tapınakların aksine bütünüyle mermerden yapılmıştı ve ön yüzü çok geniş bir avluya bakıyordu Mermer basamakların çevrelediği yaklaşık 80x130 metre boyutlarında bir platform üzerindeydi Çevresini

kaplayan 127 adet 20 metrelik sütunların üzerlerinde ionik kabartma yazılar vardı Platformun tam ortasında ve aşağıda, orthogon veya tanrıçanın evi bulunuyordu İçindeki dört bronz amazon heykeli çok ünlüydü Aziz Paul'un ziyaret ettiği dönemde tapınağın içi altın sütunlar, gümüş heykellerle doluydu Selçuk Müzesi'ndeki ünlü Artemis heykelinin, tapınağın tam merkezinde durup durmadığı bilinmiyor Artık Artemis Tapınağı yok ve 2000 yıl öncesinin "rüya yapısı" ebediyete kadar gerçek haliyle bilinmeyecek


Bizanslı Philon "Babil'in asma bahçelerini, Olimpos'taki Zeus Heykelini, Rodos Kolossusu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus'in mezarını gördüm Ama bulutlara doğru yükselen Efes'teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim" diye yazmıştı


Tanrıça Artemis adına ilk türbe MÖ800'lü yıllarda Efes'teki nehrin yakınındaki bataklık kıyıya yapılmıştı Bazen Diana da denen Efes tanrıçası Artemis, Yunan Artemis'iyle aynı değildi Yunan Artemis'i av tanrıçasıydı Efes Artemis'i ise belinden omuzlarına kadar birçok göğüsle resmedildiği gibi verimlilik, bereket ve doğurganlık tanrıçasıydı
Bu eski tapınakta muhtemelen Jüpiterden düşen bir meteorit olduğu düşünülen kutsal birtaş vardı Tapınak, sonraki yüzyıllarda birkaç kez tahrip olmuş ve yeniden inşaa edilmiştir MÖ600'lerde Efes şehri büyük bir ticaret limanı haline geldi ve Chersiphron adlı bir mimar yüksek taş kolonları olan yeni ve büyük bir tapınak inşaa etti


Lidya kralı Croesus, MÖ550'de Efes'i ve Anadolu'daki diğer Yunan şehirlerini fethetti Bu savaş sırasında mabet tahrip oldu Croesus, mimar Theodorus'a daha öncekilerin hepsini gölgede bırakan yeni bir mabet yaptırdı Yeni tapınak öncekinin 4 katı büyüklükte 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikteydi Masif bir çatı, yüzden fazla taş sütunla destekleniyordu

MÖ 356'da Herostratus adlı biri tarafından çıkarılan bir yangında yanarak tahrip oldu Bundan kısa bir süre sonra o günün en ünlü heykeltraşı olan Scopas'lı Paros tarafından yeni bir mabet yapıldı Romalı tarihçi Pliny'ye göre yeni tapınak, 130 metre uzunlukta ve 68 metre genişlikteydi Tavanı, yükseklikleri 18 metre olan 127 adet sütun destekliyordu İnşaat 120 yıl sürmüştü Büyük İskender MÖ333'de Efes'e geldiğinde tapınağın inşaası hala devam ediyordu


MS 57'de St Paul hristiyanlığı yaymak için Efes'e geldi O kadar başarılı oldu ki bundan, şehrin demircisi ve tapınaktaki heykellerin sahiplerinden birisi olan Demetrius büyük bir korkuya kapıldı Çünkü Demetrius tapınaktaki heykellerin bir kısmının sahibiydi ve her yıl tapınağa hacca gelenlerden iyi bir geliri vardı ve insanların dinini değiştirmesi demek onun geçimini kaybetmesi anlamına geliyordu Birlikte ticaret yaptığı diğer kişileri de yanına alan Demetrius heyecan verici ve "Yaşasın Efesliler'in Artemisi" diye biten bir söylev yaptı ve halkı galeyana getirdi Hemen sonra St Paul'un yardımcılarından ikisini tutukladılar Bunu bir isyan takip etti Sonuçta St Paul, tutuklanan yardımcılarıyla şehri terketti ve Makedonya'ya geri döndü

262'de Gotların bir akını sırasında büyük Artemis tapınağı yakılıp yıkıldı Bir yüzyıl sonra Roma İmparatoru Constantine şehri yeniden inşaa ettirdi Fakat hristiyan olduğu için tapınağı restore ettirmediConstantin'in çabalarına rağmen Efes eski günlerine dönemedi Çünkü gemilerin demirlediği liman yokolmuştu Nehrin taşıdığı alüvyonlar tarafından deniz şehirden uzaklaşmıştı Zamanla şehir sakinleri kenti terkettiler Mabetin kalıntıları başka yapıların ve heykellerin yapılmasında kullanıldı

British Museum'dan John Turtle Wood 1863'de tapınağı araştırmaya başladı 1869'da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın temellerini buldu Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British Museum'a götürdü

1904'de yine aynı müzeden DG Hograth'ın liderliğindeki bir ekip kazılara devam ettiler ve sitede birbirinin üzerine inşaa edilen 5 tapınak olduğunu keşfettiler Bugün gelen ziyaretçilere tapınağın yerini belli etmek için, bataklık halinde olan bölgeye sadece bir tek sütun dikilmiştir

************************************************** **************************************

BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ

Bahçenin, kralın sarayına yakın olduğu tahmin edilerek, antik Babil öreni yakınlarında kazılar yapıldı, bulunan su kanalları ve duvar yıkıntıları Bahçe'ye ait olabilir Babil'in Asma Bahçelerini gören ve bilen yok ama görkemi hala sürüyor ve belki Irak'ta birgün yeniden sağlıklı kazılar yapılabilirse daha güvenli veriler elde edilebilir
"Bahçenin yamacına yaklaştığınızda, yapının kat kat yükseldiğini görüyorsunuz Dev bitki yığınları, büyük ve kalın ağaçlar öylesine cazibeli ki, bakanları büyülüyor Nehirden gelen bol suyu aletler yükseltiyor; ve dışarıdan bunları göremiyorsunuz" (Tarihçi Diodorus Siculus)

Meyveler ve çiçekler, şelaleler, yapının katlarından taşan bahçeler, egzotik hayvanlar İşte Babil'in Asma Bahçeleri'ni görenlerin aklında kalanlar bunlardı Eğer Eski Yunan'ın tarihçileri ve ozanları olmasaydı, kimse böyle bir mucizeden haberdar olmayacaktı


Yeri; Fırat'ın doğu kıyısında, Bağdat'ın 50 kilometre güneyinde
Tarihi: Babil Krallığı'nın en parlak dönemi ünlü Kral Hammurabi dönemidir (MÖ 1792-1750) Krallık, Naboplashar (MÖ 625-605) dönemine kadar görkemini sürdürmüştü ve Naboplashar'ın oğlu 2 Nebuchadnezzar, efsanevi bahçelerin yapımcısıdır

Anlatılanlara göre, Kral bu muhteşem bahçeyi karısı için veya karısını kıskandığı için yaptırmıştı Bahçeler'le ilgili en geniş bilgiyi Diodorus Siculus ve Berossus gibi tarihçilerden alıyoruz, Babil kaynaklarında ise hiçbir kayda rastlanmıyor Nebuchadnezzar döneminden kalan tabletlerde dahi Bahçeler'den sözedilmiyor Buna karşın kralın sarayından, Babil'den ve kentin surlarından söz ediliyor Bu arada belirtmek gerekir ki, Asma Bahçeleri'nden sözeden tarihçilerin hiçbirisi o kadar detay vermelerine

rağmen bahçeleri gözleriyle görmüş değildir Modern tarihçilere göre Büyük İskender'in askerleri Babil'in verimli, yemyeşil topraklarından çok etkilenmişler ve geri döndüklerinde Mezopotamya'nın büyüleyici bahçelerini, palmiyelerini, Nebuchadnezzar'ın sarayını, Babil'in ünlü kulesini ve zigguratları anlatmakla bitirememişlerdi Ötesi, ozanların ve antik tarihçilerin hayal gücüdür Babil'in Asma Bahçeleri, Dünya'nın 7 Harikası'nın arasında böylece yerini aldı ve 20 yüzyıla kadar da bu gizem böyle sürdü Derken birkaç arkeolog bazı kanıtlara ulaştıklarını açıkladı Bulunan kanıt, bahçelerin sulama sistimeydi Bu gerçek bir kanıttı


Tanımlama; Ayrıntılı bir tanım için özellikle Strabo'dan ve Bizanslı Philo'dan yararlanacağız; "Bahçe dörtgen biçimindeydi, iki uzun kenarı 400 metre uzunluğundaydı Kemerler ve küp biçiminde çeşmelerle süslüydü Alttan başlayan merdivenler dönerek yükseliyor ve en üst terasa kadar ulaşıyordu Asma Bahçeleri, en alttan itibaren bitkilerle doluydu Dev ağaçlar topraktan en üst kata kadar ulaşıyordu Tüm yapı, taş sütunlarla destekliydi, su akımı eğimli kanallar aracılığıyla sağlanıyordu ve bir sistemle sular yukarı çıkıp yine aşağıya akarken, tüm bitkileri suluyordu Yapılanlar tam olarak bir krallık lüksünü yansıtıyordu"

Bahçenin, kralın sarayına yakın olduğu tahmin edilerek, antik Babil öreni yakınlarında kazılar yapıldı, bulunan su kanalları ve duvar yıkıntıları Bahçe'ye ait olabilir Babil'in Asma Bahçelerini gören ve bilen yok ama görkemi hala sürüyor ve belki Irak'ta birgün yeniden sağlıklı kazılar yapılabilirse daha güvenli veriler elde edilebilir


MÖ 450'li yıllarda tarihçi Herodot "Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar" demiştir Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu belirtmiştir İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi Duvarların içinde som altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı Şehrin içinde ünlü Babil Kulesi vardı Bu kule, Tanrı Marduk'a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu


Babil, MÖ 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren kral Nebuchadnezzar tarafından yapılmıştır Daha zayıf bir rivayete göre ise MÖ 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır

Bahçeler Nebuchadnezzar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştıAmytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı


Yunanlı coğrafyacı Strabo'nun MÖ birinci yüzyıldaki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu Zincir pompa, biri yukarıda,

diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu
Yunanlı tarihçi Diodorus'a göre bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi


Ninova'daki Asurbanipal kitaplığında bulunan çivi yazısı tabletlere göre Babil'de 53'ü büyük, 650'si küçük olan toplam 703 tapınak, 360 sunak, 2 ayin yolu, 24 büyük cadde ve 3 kanal vardı Şehir dörtgen bir plana göre kurulmuştu Biri iç, diğeri dış olmak üzere 16,5 kilometre uzunluğunda 2 surla çevriliydi Surların dışında bütün şehri çevreleyen su hendekleri de vardı

İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir, özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, MS 5 ve 6 yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir Bu şehrin, içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20 yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir

************************************************** **************************************

İSKENDERİYE FENERİ

Fenerin toplam yüksekliği 117 metreydi ve bu yükseklik günümüzdeki 40 katlı binalara eşittir Ortadan geçen şafta yakılan ateşin yakıtı konuluyordu En tepede gizemli ayna duruyordu İlk yapımında fenerin damında veya tepesinde Tanrı Poseidon'un bir heykeli vardı


"Denizin tanrıları adına" (Cnidianlı Sostratus)
Şimdi mimari bir harikadan söz edeceğiz; İskenderiye Feneri, her fener gibi denizcilerin limana güvenle dönmeleri için yapılmıştı Çağında dünyanın en uzun yapısı olarak biliniyordu Ama Fener'in gizemli yönü olan ünlü "Ayna" bilimcileri daha çok ilgilendirmektedir Fenerin ışığını yansıtan aynanın 50 kilometre (35 deniz mili) uzaklıktan görüldüğünü kaynaklar yazmaktadır
Yeri; Şimdiki İskenderiye kentinin önünde bulunan Pharos Adası'nda


Tarihi; Büyük İskender'in ölümünden sonra kumandanlarından Ptolemy Soter, Mısır'ı bir dönem yönetti ve İskenderiye'nin kuruluşuna tanık oldu Kentin kıyısını Pharos Adası yani Firavun Adası kapatıyordu Kıyıda ve liman girişinde su altı çok tehlikeli olduğundan bir fenerin yapılması gerekliydi Tasarım ve ilk çalışmalar Ptolemy Soter'e aittir ama fener, oğlu Ptolemy Philadelphus tarafından bitirilmiştir Euclid'in çağdaşı olan mimar Sostratus, fenerin ayrıntılı hesaplarını vermektedir Fener, koruyucu tanrılara, Ptolemy Soter'e ve karısı Berenice'e adanmıştı Limanın girişini belirtiyordu İçinde geceleri ateş yakılıyor, gündüzleri ise güneş ışığı bir ayna yardımıyla yansıtılıyordu Fener, Eski

Yunan ve Roma paralarında gösterilmektedir Araplar Mısır'ı ele geçirince İskenderiye'yi ve iklimini çok beğendiler ve fener yanmaya devam etti Ama başkent Kahire'ye taşınınca fenerin bakımı ihmal edildi ve kazayla dev ayna kırılınca da bir daha yenisi yapılamadı MÖ 956'daki depremde fener zarar gördü ama yıkılmadı Fakat 1303 ve 1223'te Memlük Sultanı Kayıtbay İskenderiye'nin savunulması için bir kale yaptırmaya karar vererek, yıkık fenerin tüm taşlarının ve mermerlerinin kalenin yapımında kullanılması emrini verdi


Tanımlama; Yok olan altı harikadan en sonuncusu İskenderiye Feneri'dir Bugün yeri tam olarak bilinmiyor Strabo'ya ve Romalı tarihçi Küçük Pliny'e göre, kulenin dışı tamamıyla beyaz mermerle kaplıydı Gizemli aynaların yansıttığı ışığın onlarca kilometre uzaktan görüldüğünü yine bu tarihçiler yazıyor Bazı efsanelerde aynanın yansıttığı güneş ışınıyla düşman gemilerinin yakıldığı da yazmaktadır 1166'da Arap gezgini Ebu Haccac el-Endülüsi feneri gezdi ve uzun uzun tanımladı Modern uzmanlar, bu kaynaklardan yola çıkarak, fenerin üç katlı olduğunu söylüyor En alt kat 559 metre

yükseklikte ve kare şeklindeydi Ortasında silindirik bir bölüm veya şaft vardı Karenin üstünde 1830 metre eninde 2745 metre yüksekliğinde sekizgen bir kule, onun üstünde de 730 metre yüksekliğindeki üçüncü kat bulunuyordu Fenerin toplam yüksekliği 117 metreydi ve bu yükseklik günümüzdeki 40 katlı binalara eşittir Ortadan geçen şafta yakılan ateşin yakıtı konuluyordu En tepede gizemli ayna duruyordu İlk yapımında fenerin damında veya tepesinde Tanrı Poseidon'un bir heykeli vardı İskenderiye Feneri, sonraki yüzyıllarda yapılan birçok fenere mimari örnek teşkil etmiştir Bulunduğu adanın Pharos sözcüğü, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca'da "Fener" yerine kullanılmaktadır Fenerin en büyük gizemi olan ayna hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor Bu kadar büyük bir aynayı kimin, nasıl yapabildiğini ve hangi tekniğin kullanıldığını hala bilmiyoruz


Mısır'da İskenderiye Limanı'nın karşısındaki Pharos Adası üzerine yapılmıştı Romalılar Mısır'ı ele geçirdikten sonra burada Ptolemaios (Batlamyus) olarak anılan bir devlet kurmuşlardı İnşaası MÖ 285-246 yılları arasında süren Fener, bu devletin ilk iki kralı Ptolemy-Batlamyus-Soter ve Ptolemy tarafından yaptırılmıştı

Kaidesi ile birlikte 135 metre yüksekliğinde olan fener, beyaz mermerden yapılmıştı Tepesinde bulunan, tunçtan yapılmış büyük bir ayna 70 kilometre uzaklıktan görülüyor ve limana giren gemilere rehberlik ediyordu

Üç bölümden oluşan fenerin mimarı Knidos'lu Sostratus'tur Alt bölümü dikdörtgen şeklinde ve yaklaşık 55 metre yüksekliğindeydi Orta bölüm, yukarıya doğru giden rampası olan bir silindir şeklindeydi Yaklaşık 27 metre yüksekliğindeydi Üst bölüm ise silindir şeklindeydi ve üzerinde alevin bulunduğu bir odası vardı
İskenderiye Feneri, antik çağın yedi harikası içinde günlük yaşam için kullanılan tek eserdir Ayrıca yedi harikanın ve gelmiş geçmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı da bu fenerdir

Üst kısmı MS 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde yıkıldı 1500 yılında ise bu yapıya ait kalıntılar tamamen yokoldu
Üzerinde inşaa edildiği adadan dolayı Pharos olarak anılmış ve bu kelime bir çok dile yerleşmiştir İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada Pharos, deniz feneri anlamına gelmektedir Yıkılmadan önce yapılan resimleri, dünyadaki deniz fenerlerine yüzlerce yıldan beri örnek olmuştur

************************************************** **************************************

BODRUM MOZOLESİ

Yüksekliğinin 45 metre olduğu hesaplanmıştır Güzelliği kendisinden çok heykellerin olağanüstü olmasından kaynaklanıyordu Ayrıca birçok insan, aslan, at ve hayvan heykeli de vardı Heykeller dört ünlü Yunan heykeltraşı olan Bryaxis,Leochares, Scopas ve Timotheus tarafından yapılmıştı Her biri Mozole'nin bir yanını süslemişti 19 yüzyıldan sonra arkeolojik kazılar yapıldı ve elde edilen bilgilerle yapının boyutları daha iyi anlaşıldı

"Ben burada, Halikarnas'ta yatıyorum Hiçbir ölü için bu kadar büyük bir anıt yapılmadı At heykelleriyle süslendi ve bunun için en iyi mermerler kullanıldı" (Kral Maussollos- Lucia'nin 'Ölü Diyolgları'ndan")
Büyük Piramit'te olduğu gibi, line antik bir kralın mezarıyla karşı karşıyayız Mezarın yeri önemlidir Coğrafi olarak Artemis Tapınağı'na yakındı ve estetik bir yapı ve sanat şaheseriydi

Yeri; Güneybatı Türkiye'de Ege kıyısında Bodrum'da
Tarihi; İmparatorluğun çok büyük olması nedeniyle, PersKralları yönetimde zorlanıyorlar ve yerel yöneticilerin desteğinden yararlanıyorlardı Bunlara Satrap deniyordu Bodrum'un içinde bulunduğu Karia Bölgesi ve Krallığı da bunlardan birisiydi MÖ 377-353 yılları arasında yaşayan Karia Kralı Mausollos'un başkenti Bodrum yani Halikarnas'tı Aslında kralın mezar-anıt yapmak gibi bir düşüncesi yoktu, anıtı yaptıran karısı ve kızkardeşi olan Artemisia'dır

Anıt veya Mozoleum, kralın ölümünden 3 yıl, karısının ölümünden ise 1 yıl sonra tamamlandı Bodrum Mozolesi, 16 yüzyıl boyunca yapıldığı günkü gibi kaldı, sonraki depremlerde çatısı ve kolonları yıkıldı, 15 yüzyılda Malta Şövalyeleri bölgeye hakim olunca mozoleyi yıkıp yerine bir kale yaptılar Bugün Bodrum'da görülen kalenin parlak taşları ve mermer blokları Mozole'yi anımsatmaktadır Bazı heykel kalıntıları ve Yunanlılarla Amazonlar arasındaki bir savaşı gösteren frizler bugün Londra'daki British Museum'da görülebilirler


Tanımlama; Mozole 40x30 boyutunda bir dikdörtgendi ve basamaklı bir podyumun üzerindeydi Çevresi heykellerle süslenmişti Mezar salonu ve lahit beyaz mermerdendi ve altınla süslenmişti Podyumun çevresinde iyonik sütunlar, piramit şeklindeki çatının çevresinde de yine heykeller bulunuyordu Dört atın çektiği dev bir savaş arabası heykeli tepedeydi Yüksekliğinin 45 metre olduğu hesaplanmıştır Güzelliği kendisinden çok heykellerin olağanüstü olmasından kaynaklanıyordu

Ayrıca birçok insan, aslan, at ve hayvan heykeli de vardı Heykeller dört ünlü Yunan heykeltraşı olan Bryaxis,Leochares, Scopas ve Timotheus tarafından yapılmıştı Her biri Mozole'nin bir yanını süslemişti 19 yüzyıldan sonra arkeolojik kazılar yapıldı ve elde edilen bilgilerle yapının boyutları daha iyi anlaşıldı Mozoleum, Asma Bahçeleri gibi bir aşkın ölüme karşı direnişiydi Bugün ikisi de, yapımcıları gibi ebediyen yokoldular Ama biz onları biliyoruz

Bu mezar, Kraliçe Artemis tarafından kocası Mausoleus (Mozoles) için yaptırılmıştır Karia Kralı Mausoleus, o zamanki adı Halikarnas olan Bodrum (O zamanlar bu bölge Karia olarak anılıyordu) bölgesinde, MÖ 377-353 yılları arasında hüküm sürmüştür
Pythea adlı bir mimarın eseri olan bu mezar bugün ayakta değildir Ancak, tarihçi Plinius'un anlattıklarına göre yapılan bir resmi vardır Karia krallığından kalma bazı sikkelerin üzerinde de bu anıtın kabartmalarına rastlanmıştır

Mezarın kaidesi 25 x 30 metre idi ve İyon stilinde sütunlarla süslenmişti Tepesinde 4 atlı bir zafer arabası bulunuyordu Basamaklı bir piramit görünümündeydi
Anıtın tepesindeki savaş arabasında, Kral Mousoleus ve karısının yanyana oturmuş heykelleri vardı Dörtnala sürdükleri atların çektiği o arabayla unutulmazlığa doğru yol alıyor gibiydiler

Anıtın, araba heykeliyle birlikte yüksekliği 45 metreyi geçiyordu Duvarları kabartmalarla süslüydü Sütunlar arasında birçok güzel heykel vardı
150 yıl kadar önce Mozoleyi meydana çıkaran İngiliz arkeologları heykel ve kabartmaları alıp gitmişlerdir Bu yüzden anıtın yeri bile zor belli olmaktadır Şimdi bunlar British Museum'da sergilenmektedir

Bugün Batıda sanat değeri olan ve anıt niteliğinde bulunan mezarlara Karia kralı Mousoleus'un adı verilmektedir Bu anıt bir depremde yıkılmıştır Yıkılan sütun ve taşların bir kısmını, Rodos şövalyeleri başka bir yapıda kullandılar


************************************************** **************************************

RODOS HEYKELİ


Kaidesi beyaz mermerdendi ve bittiği anda yüksekliği 33 metreydi Tam olarak şekli ve görünümü bilinmiyor, çizimler anlatılardan yola çıkılarak yapılmış ve Fransız heykelci Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli'nden esinlenerek modern dünyanın en çok tanınan ve en büyük ülkesini simgeleyen heykelini yaptı; New York'taki Özgürlük Heykeli'ni Ne gariptir ki, her iki heykel de özgürlük adına yapıldı


"Ey Güneş! Senin için Rodoslu Dorian halkı bu bronz heykeli Olympos'a ulaştırmak için, savaş dalgalarını uzaklaştırmanı ve kenti taçlandırmanı dileyerek yaptı Kentimiz, yağmadan uzak kalsın Sadece denizler değil, karalar da özgürlük meşalesinin ışığından yoksun kalmasın" (Heykelin ithaf yazısından)

Sadece 56 yıl ayakta kalabilen Rodos Heykeli için Küçük Pliny; "Evet, yerde yatıyor ama muhteşem" demişti Rodos Heykeli sadece dev bir heykel değildi, aynı zamanda çok güzel bir ada olan Rodos Adası halkının birliğini simgelemekteydi
Yeri; Rodos limanının girişindeydi


Tarihi; Antik Yunan'da belirli güçleri olan kent-devlet sistemi geçerliydi Lalysos, Kamiros ve Lindos gibi Rodos da, dört ada devletinden biriydi MÖ 408'de dört ada anlaşıp, Rodos'u başkent yapıp bir birlik kurduktan sonra ekonomik yönden büyük başarı sağladılar Mısır Kralı Ptolemy, 1Soter'le çok gelişmiş bir ticari ilişki içindeydiler MÖ 305'te Mekadonyalı Antigonid'ler, ticari rekabet sonucunda bu Rodos-Mısır ticari birliğini savaşarak kırdılar ama asla kente giremediler MÖ 304'te barış yapıldı, birlik yine kuruldu ve tüm askeri malzeme satıldı ve parasıyla Güneş Tanrısı Helios adına dev bir heykelin yapılmasına karar verildi Heykel 12 yılda yapıldı ve MÖ 282'de bitirildi Ama MÖ 226'da oluşan çok şiddetli depreme kadar ayakta durabildi Kent tamamen

yıkılmıştı Heykel ise en zayıf yeri olan dizlerinden kırılarak devrilmişti Rodoslular, Mısır Kralı 3 Ptolemy'den restorasyon için maddi yardım istediler Ama sonra bir kahin heykelin yapılmasının yasaklandığı kehanetinde bulununca, Ptolemy'nin yardımından vazgeçildi Yaklaşık 900 yıl boyunca kırık heykel öylece yerde kaldı Tabii artık bir kalıntıydı Sonra garip bir şey oldu ve Suriyeli bir Yahudi heykeli satın alarak 900 devenin sırtına yükleyip taşıdı Sonrası bilinmiyor


Tanımlama; Aslında her ne kadar Rodos Limanı deniyorsa da, heykelin hangi limanın ağzında durduğu bilinmiyor Tahminler Mandraki Limanı doğrultusunda Resimde görüldüğü gibi heykelin boyutları inanılmaz görünüyor Devrildikten sonra limanın ağzını tıkadığından söz eden antik yazarlar da var ama çelişki çok fazla Heykelin karada mı yoksa denizde mi 900 yıl yattığı pek anlaşılmıyor Yahudi tüccar neyi satın aldı? Bir kısmını mı? Ya da başka bir şeyi mi?


Heykel Rodoslu heykeltraş Lindoslu Chares başkanlığındaki bir komisyon tarafından yapıldı Bronz parçalar halinde çalışıldı, sonra birleştirildi, ayakları ve topukları konuldu Çatısının yapımında demir ve taş blokların kullanıldığı da sanılıyor Kaidesi beyaz mermerdendi ve bittiği anda yüksekliği 33 metreydi Tam olarak şekli ve görünümü bilinmiyor, çizimler anlatılardan yola çıkılarak yapılmış ve Fransız heykelci Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli'nden esinlenerek modern dünyanın en çok tanınan ve en büyük ülkesini simgeleyen heykelini yaptı; New York'taki Özgürlük Heykeli'ni Ne gariptir ki, her iki heykel de özgürlük adına yapıldı


Rodos'un ilk sakinleri olan Dor'lar, Argos'tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios'a taparlardı Dor'lar Rodos'ta en parlak devrini MÖ 3 asırda yaşayan bir medeniyet kurdular Mısır ve Fenike'nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler
Dor'lar, Makedonya Kralı Demetrios'la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, zafer anıtı olarak ve ilahları Helios'a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar MÖ281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu Bu haliyle Newyork limanındaki Hürriyet Heykeli'ni andırıyordu

Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı Bu nedenle her yıl "Helicia" denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi


Rodos heykeli ancak 50 yıl ayakta kalabilmiş ve MÖ 223 yılında bir depremde yıkılmıştır Rodos Kolossosu da denilen bu anıtın heykeltıraşı Lindos'lu Khares'ti Lindos, Rodos adasının üç büyük kasabasından biridir

************************************************** **************************************

ZEUS TAPINAĞI

Tanıklar Zeus'tan çok tahtından söz ediyorlar Tahtın ayakları sfenksler ve zaferi simgeleyen kanatlı yaratıklarla süslenmişti Arada diğer tanrıların tasvirleri bulunuyordu Daha sonra benzerleri yapıldı ama hiçbirisi aslı gibi olmadı Ve bizler bugün diğerleri gibi bu büyük sanat eserini de sadece merak ediyor ve yine Strabo'yu anımsıyoruz; "Her şey yok olabilir ama düşüncenin gözü asla yok edilmez"

"Sağ elinde altın ve fildişinden yapılmış bir zafer simgesi var Sol elinde ise tüm metallerden yapılmış, üzerinde bir kartalın bulunduğu bir asa Büyük Tanrı'nın sandalları ve giysisi tamamiyle altından yapılmış" (Yunanlı Pausanias-MS2yy)
Heykel antik olimpiyat oyunları için yapılmıştı Zaten bulunduğu yerin adı oyunlara verilerek Olimpiyatlar denildi Savaşlar durunca atletler Anadolu'dan, Suriye'den, Mısır'dan, Sicilya'dan gelirler, tanrıların kralı olan Zeus'un onurunu yüceltmek için yarışırlardı

Yeri; Yunanistan'ın batı kıyısında, Atina'ya 150 kilometre uzaklıkta, antik kent Olmypia'da

Tarihi; Antik Yunan takvimi MÖ 776'da başlar ve olimpiyat oyunlarının başlangıcı olarak kabul edilir Zeus Tapınağı, mimar Libon tarafından projelendirildi ve MÖ 450'de bitirildi Önceleri basit bir dorik tapınak olarak görünüyordu ve güzelleştirilmesi için görkemli bir heykelin yapımına karar verildi Tarihin en ünlü heykelcilerinden olan büyük Pheidias bu iş için görevlendirildi Benzer bir görev yüzyıllar sonra Michelangelo'ya Sistine Kilisesi'nin resimlemesi için verilecekti Yıllar boyunca tapınak ziyaret edildi ve adaklar adandı 1yüzyılda Roma İmparatoru Caligula, heykelini Roma'ya taşımaya kalkıştı ama kurulan yapı iskelelerinin çökmesiyle vazgeçildi 2 yüzyılda yenilendi ve dev heykel restore edildi MS 391'de İmparator 1 Theodosius, pagan inançlarını yasakladı ve tapınağı kapattı Depremler, seller ve heyelanlar tapınağı zamanla yoketti Heykel, zengin Yunanlılar tarafından Bizans'a yani İstanbul'a taşındı ama 462'deki yangında yokoldu Bugün sadece tapınağın temel taşları ve yıkık sütunları durmaktadır


Tanımlama; Pheidias, heykeli MÖ 440'ta yapmaya başlamıştı Özel bir teknikle altın ve fildişi karışımı heykel yapımında tek uzmandı Ağaç çerçeveler yapıyor, içlerine metal ve fildişi plakalar yerleştiriyor ve sonra bunlarla heykelleri kaplıyordu Pheidias'ın atölyesi bugün hala Olympia'da duruyor Burada çeşitli heykel parçaları bulundu Strabo şöyle yazıyor ve tarihin ilk eleştirmeni olarak bugünkülerin yaptığını aynen yapıyor; "Tapınak büyük ama heykeltraş eleştirilebilir Zira orantısız bir iş yapmış Zeus otururken tasarlanmış ama başı tavana değiyor Bu nedenle de her an büyük tanrının ayağa kalkıp tavanı delip yıkacağı izlenimine kapılıyoruz"


Strabo doğruyu yazmıştı ama eleştirisi yanlıştı Çünkü heykel bu etkiyi vermek için özellikle böyle yapılmıştı Tanrıların kralının başı tavanı delip göklere yükseliyor izlenimini vermeliydi Heykelin kaidesi 1 metre, kendisi 13 metreydi Yani 4 katlı bir bina kadar Tanıklar Zeus'tan çok tahtından sözediyorlar Tahtın ayakları sfenksler ve zaferi simgeleyen kanatlı yaratıklarla süslenmişti Arada diğer tanrıların tasvirleri bulunuyordu Daha sonra benzerleri yapıldı ama hiçbirisi aslı gibi olmadı Ve bizler bugün diğerleri gibi bu büyük sanat eserini de sadece merak ediyor ve yine Strabo'yu anımsıyoruz; "Herşey yok olabilir ama düşüncenin gözü asla yok edilmez"


Eski zamanlarda Yunanlılar'ın en büyük festivali, "Tanrıların Kralı Zeus" onuruna düzenlenen Olimpiyat Oyunlarıydı Bugünkü Olimpiyat oyunlarına benzeyen bu müsabakalarda Anadolu, Suriye, Mısır, Yunanistan ve Sicilya'dan atletler yarışırlardı Olimpiyatlar ilk kez MÖ 776'da başladı Oyunlar 4 yılda bir düzenleniyordu ve Yunan şehir devletlerinin bütünlüğünü sağlamaya yardımcı oluyordu Yunanlılar, Yunanistan'ın batı kıyısında Peloponnesus denen bölgedeki Olimpos'ta Zeus adına bir tapınak yaptırmışlardı Kutsal oyunlar süresince, şehir devletleri arasındaki savaşlar kesiliyor ve oyunlar için Olimpos'a (Olympia) gidecekler için güvenli bir geçiş imkanı sağlanıyordu


Oyunların yapıldığı yerde bir stadyum ve kutsal bir koruluk vardı Yunanlılar ilk zamanlarda basit bir yapısı olan tapınağın yerine, zaman içinde oyunların öneminin artmasıyla, yeni ve tanrıların kralının adına yaraşır bir tapınak yapmak istediler Bunun için Elis'li Libon yeni bir tapınak yapmaya başladı ve MÖ 456'da Zeus tapınağı bitirildi
Tapınak dikdörtgen bir platform üzerine inşaa edilmişti Binanın yanlarında yeralan 13 adet büyük sütun, tavanı destekliyordu Her köşede 6 adet sütun vardı Üçgen şeklindeki tavan heykellerle doldurulmuştu Kolonların üzerindeki pedimentler, Heracles'in heykelleriyle süslüydü Tapınağın içerisinde tanrıların kralı Zeus'un görkemli bir heykeli yeralıyordu

Heykeli, Atina'daki Parthenon tapınağı için Athena heykelini yapan Phidias yapmıştır Heykel tapınağın batı ucuna yerleştirilmişti 7 metre genişlikte ve yaklaşık 12 metre yüksekliğindeydi Zeus, özenle hazırlanmış tahtında oturur şekildeydi Başı neredeyse tavana değiyordu Sağ elinde zafer tanrıçası Nike'ı tutuyordu Sol elindeyse üzerinde çeşitli metallerden kakmalar olan ve üzerinde kartal olan bir hükümdar asası vardı Altın, abanoz, fildişinden yapılmış olan ve değerli taşlardan kakmaların bulunduğu Zeus'un oturduğu taht, heykelin kendisinden daha etkileyiciydi Üzerinde, Yunan tanrılarının ve sfenks gibi mistik hayvanların oyma figürleri yeralıyordu

Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi altındandı Tasarım, bir ahşap çerçeveye altın ve fildişi levhaların tutturulmasıyla yapılmıştı Olimpos'un havası çok fazla nemliydi Bu yüzden fildişi levhaların çatlamaması için tapınağın altındaki özel bir havuzda bulundurulan bir yağ ile sürekli yağlanıyordu

Roma imparatoru Theodosius I, MS255 yılında, bir dinsiz adeti olduğu gerekçesiyle olimpiyatları durdurdu Daha sonra zengin Yunanlılar, heykeli Bizans'a taşıdılar Heykel, MS462 yılında çıkan bir yangında yokoldu
Olimpos'ta 1829'da Fransızlar tarafından burada bulunan bazı heykel parçaları Paris'te Louvre müzesinde sergilenmektedir

Bugün, bölgedeki stadyum restore edilmiştir Zeus tapınağıyla ilgili birkaç sütun haricinde hiçbir şey kalmamıştır Heykel ise tamamen yokolmuştur Ancak, o döneme ait bulunan paralar üzerindeki resimlerden, mabedin şekli hakkında ipuçları elde edilebilmiştir
alintidir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası

Eski 08-14-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası



Dünyanın Yedi Harikası



Dünyanın Yedi Harikası klasik antik dünyanın yedi tanınmış mimari ve sanatsal yapısıdır Antik Yunan gezginlerinin ve tarihçilerinin gezdikleri ve gördükleri yerlerin anlatımlarına dayanır ve yalnızca Akdeniz bölgesindeki yapıları içerir Dünya kültürünün ve medeniyetinin yedi temel eseridir Bu yapıların ikisinin, hem de içlerinden en harikasının ülkemizde olduğunu biliyor musunuz?


"Dünyanın Yedi Harikası" sözünün antik Yunanca metinlerde geçen "theamata" kelimesinin karşılığı Türkçe'ye "Bunları yapmadan dönme!" şeklinde tercüme edilebilir Yani tarihin ilk gezi ve tatil rehberi, bir çeşit antik fotoGezi blogudur Burada sözü geçen yapıtların çoğu günümüze sağlam olarak erişememiştir



Antik Dünyanın Yedi Harikası

Tarihçi Herodotus ve öğrencisi Callimachus of Cyrene (MÖ 305–240) İskenderiye Müzesinde "Dünyanın Yedi Harikası" listesini hazırladı Ama yazıları günümüze ancak başka çalışmalarda kullanılan referanslar olarak ulaştı Günümüze ulaşan en eski "Yedi Harika" listesi Sidon'lu Antipater'in (Antipatros) MÖ 140 yıllarında yazdığı bir şiirde geçmektedir:

" Atlı araba
Yolların kavşağına eriştiğinde,
İlk defa gördüm,
Gözlerimi Babil'in duvarlarından alamadım
Ve Alpheus'un Zeus'undan
Ve asma bahçelerinden
Ve Güneşin Colossus'undan
Ve piramitlerin muazzam işçiliğinden
Ve Mausolus'un muhteşem anıt kabrinden
Ama Artemis'in Ephesus'da bulutlara erişen evini gördüğümde,
Hepsi gözlerimde donuklaştı,
Selam olsun!
Olympus'tan uzaklarda,
Güneş yeryüzünde,
Asla bu kadar muhteşem görünmemiştir

– Antipater, Greek Anthology




Keops (Khufu) Piramidi, Giza: MÖ 2650-2500 yıllarında Mısırlılar tarafından dördüncü hanedanlık firavunlarından Firavun Keops (Khufu) için, Giza'da yapılmıştır Yapı günümüzde hala sağlamlığını korumaktadır

Babil'in Asma Bahçeleri:
MÖ 600 yılında Babil'liler tarafından yapılmıştır Tarihçi Herodotus dış duvarlarının uzunluğunun 56 mil, kalınlığının 80 feet, yüksekliğinin ise 320 feet olduğunu belirtmektedir Ancak arkeolojik bulgular bunu desteklememektedir MÖ birinci yüzyılda deprem nedeniyle yıkılmıştır

Efes'teki Artemis Tapınağı: M
Ö 550 yılında Lidya'lılar, Persler, Yunan'lılar tarafından yapılmıştır Yapımı 120 yıl sürmüştür Yunan tanrıçası Artemis'e adanmıştır MÖ 356 yılında, kısa yoldan "daha büyük bir üne sahip olmak" isteyen Herostratus adlı bir genç tarafından kundaklanarak, yakılıp yıkılmıştır

Olimpia'daki Zeus Heykeli: Antik Yunanlılar tarafından Olympia'da yapılmıştır 12 metre yüksekliğindeydi İçine yapıldığı tapınak binasının tüm genişliğini kaplıyordu Beşinci ya da altıncı yüzyıllarda yangın sonucu yıkılmıştır

Maussollos'un Bodrum'daki Mozolesi: MÖ 351 yılında Persler ve Yunanlılar tarafından Halicarnassus'da (bugünkü Bodrum) yapılmıştır Yaklaşık 45 metre yüksekliğindeydi Dört duvarı kabartma rölyeflerle süslüydü 1494 yılında deprem nedeniyle tahrip oldu 15 yüzyılın başlarında St John şövalyeleri bölgeyi işgal edip büyük bir kale inşa etmeye karar verdiklerinde, sağlam kalan yapıları da yıkarak Mausoleum'un taşlarını kullandılar

Rodos Heykeli:
(Colossus of Rhodes) MÖ 292-280 yıllarında Hellenistic Yunanlılar tarafından yapılmıştır Yunan güneş tanrısı Helios'un yaklaşık olarak New York'taki Özgürlük Heykeli büyüklüğünde dev bir heykeliydi MÖ 224 yılında deprem nedeniyle yıkılmıştır

İskenderiye Feneri:
MÖ 3yüzyılda Hellenistic Mısırlılar tarafından inşa edilmiştir 120-130 metre boyundaydı Yüzyıllar boyunca dünyanın en yüksek binası olarak kaldı 1303-1480 yıllarında deprem nedeniyle yıkıldı

Günümüze kalan tek yapı Keops Piramididir Antipater'in orijinal listesinde İskenderiye feneri, Ishtar Gate ile değiştirilmiştir Babil'in Asma Bahçelerinin varlığı tam olarak kanıtlanamamıştır Bodrum'daki Mausoleum of Maussollos ve Efes'teki Temple of Artemis heykellerinin en önemlilerinden bir kısmı Londra'da British Museum in London'dadır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası

Eski 08-14-2009   #4
Aragorn561
Varsayılan

Cevap : Dünyanın Yedi Harikası



ben vermiştim diye hatırlıyorum bi bakayım link koyarım


http://forumsinsi.net/serbest-forum/...ki-7-harikasi/


işte burada

__________________
BU İMZAYA ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR
Ankara 1 Sulh Ceza Mahkemesi, 30-10-2008 tarih ve 2008/666 nolu kararı gereği bu imza TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir
Alıntı Yaparak Cevapla

Artemis Tapınağı

Eski 10-14-2009   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Artemis Tapınağı



Artemis Tapınağı



Bizanslı Philon 'Babil'in asma bahçelerini, Olimpos'taki Zeus Heykelini, Rodos Kolossusu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus'in mezarını gördüm Ama bulutlara doğru yükselen Efes'teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim' diye yazmıştı
Tanrıça Artemis adına ilk türbe MÖ800'lü yıllarda Efes'teki nehrin yakınındaki bataklık kıyıya yapılmıştı Bazen Diana da denen Efes tanrıçası Artemis, Yunan Artemis'iyle aynı değildi Yunan Artemis'i av tanrıçasıydı Efes Artemis'i ise belinden omuzlarına kadar birçok göğüsle resmedildiği gibi verimlilik, bereket ve doğurganlık tanrıçasıydı

Bu eski tapınakta muhtemelen Jüpiterden düşen bir meteorit olduğu düşünülen kutsal birtaş vardı Tapınak, sonraki yüzyıllarda birkaç kez tahrip olmuş ve yeniden inşaa edilmiştir MÖ600'lerde Efes şehri büyük bir ticaret limanı haline geldi ve Chersiphron adlı bir mimar yüksek taş kolonları olan yeni ve büyük bir tapınak inşaa etti

Lidya kralı Croesus, MÖ550'de Efes'i ve Anadolu'daki diğer Yunan şehirlerini fethetti Bu savaş sırasında mabet tahrip oldu Croesus, mimar Theodorus'a daha öncekilerin hepsini gölgede bırakan yeni bir mabet yaptırdı Yeni tapınak öncekinin 4 katı büyüklükte 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikteydi Masif bir çatı, yüzden fazla taş sütunla destekleniyordu
MÖ 356'da Herostratus adlı biri tarafından çıkarılan bir yangında yanarak tahrip oldu Bundan kısa bir süre sonra o günün en ünlü heykeltraşı olan Scopas'lı Paros tarafından yeni bir mabet yapıldı Romalı tarihçi Pliny'ye göre yeni tapınak, 130 metre uzunlukta ve 68 metre genişlikteydi Tavanı, yükseklikleri 18 metre olan 127 adet sütun destekliyordu İnşaat 120 yıl sürmüştü Büyük İskender MÖ333'de Efes'e geldiğinde tapınağın inşaası hala devam ediyordu


MS 57'de St Paul hristiyanlığı yaymak için Efes'e geldi O kadar başarılı oldu ki bundan, şehrin demircisi ve tapınaktaki heykellerin sahiplerinden birisi olan Demetrius büyük bir korkuya kapıldı Çünkü Demetrius tapınaktaki heykellerin bir kısmının sahibiydi ve her yıl tapınağa hacca gelenlerden iyi bir geliri vardı ve insanların dinini değiştirmesi demek onun geçimini kaybetmesi anlamına geliyordu Birlikte ticaret yaptığı diğer kişileri de yanına alan Demetrius heyecan verici ve 'Yaşasın Efesliler'in Artemisi' diye biten bir söylev yaptı ve halkı galeyana getirdi Hemen sonra St Paul'un yardımcılarından ikisini tutukladılar Bunu bir isyan takip etti Sonuçta St Paul, tutuklanan yardımcılarıyla şehri terketti ve Makedonya'ya geri döndü

262'de Gotların bir akını sırasında büyük Artemis tapınağı yakılıp yıkıldı Bir yüzyıl sonra Roma İmparatoru Constantine şehri yeniden inşaa ettirdi Fakat hristiyan olduğu için tapınağı restore ettirmediConstantin'in çabalarına rağmen Efes eski günlerine dönemedi Çünkü gemilerin demirlediği liman yokolmuştu Nehrin taşıdığı alüvyonlar tarafından deniz şehirden uzaklaşmıştı Zamanla şehir sakinleri kenti terkettiler Mabetin kalıntıları başka yapıların ve heykellerin yapılmasında kullanıldı

British Museum'dan John Turtle Wood 1863'de tapınağı araştırmaya başladı 1869'da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın temellerini buldu Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British Museum'a götürdü
1904'de yine aynı müzeden DG Hograth'ın liderliğindeki bir ekip kazılara devam ettiler ve sitede birbirinin üzerine inşaa edilen 5 tapınak olduğunu keşfettiler Bugün gelen ziyaretçilere tapınağın yerini belli etmek için, bataklık halinde olan bölgeye sadece bir tek sütun dikilmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Babil'in Asma Bahçeleri

Eski 10-14-2009   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Babil'in Asma Bahçeleri



Babil'in Asma Bahçeleri



MÖ 450'li yıllarda tarihçi Herodot 'Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar' demiştir Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu belirtmiştir İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi Duvarların içinde som altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı Şehrin içinde ünlü Babil Kulesi vardı Bu kule, Tanrı Marduk'a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu
Babil, MÖ 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren kral Nebuchadnezzar tarafından yapılmıştır Daha zayıf bir rivayete göre ise MÖ 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır



Bahçeler Nebuchadnezzar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştıAmytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı
Yunanlı coğrafyacı Strabo'nun MÖ birinci yüzyıldaki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu


Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu Zincir pompa, biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu



Yunanlı tarihçi Diodorus'a göre bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi
Ninova'daki Asurbanipal kitaplığında bulunan çivi yazısı tabletlere göre Babil'de 53'ü büyük, 650'si küçük olan toplam 703 tapınak, 360 sunak, 2 ayin yolu, 24 büyük cadde ve 3 kanal vardı Şehir dörtgen bir plana göre kurulmuştu Biri iç, diğeri dış olmak üzere 16,5 kilometre uzunluğunda 2 surla çevriliydi Surların dışında bütün şehri çevreleyen su hendekleri de vardı



İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir, özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, MS 5 ve 6 yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir Bu şehrin, içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20 yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.