Thirlwall Yasası ve Makroekonomi |
02-08-2008 | #1 |
Equinox
|
Thirlwall Yasası ve MakroekonomiThirlwall Yasası ve Makroekonomi Makroekonomik yönetimin temel amaçlarından birisi büyümedir Bu büyümeyi gerçekleştirmek için ekonomide uzun dönemli ve kısa dönemli büyüme modelleri ile arz yönlü ve talep yönlü büyüme modelleri geliştirilmiştir Globalleşme ile bu büyüme modelleri de geliştirilerek makroekonominin konuları olan işsizlik, durgunluk, enflasyon, ödemeler dengesi, milli gelir, kişi başına düşen milli gelir, kalkınma ve büyüme gibi konulara çözüm bulunmaya çalışılmaktadır İktisadın çekirdeğini Klasik Teori ve bunu eleştiren Keynesyen Akım oluşturur Klasiklere göre ekonomi doğal olarak dengeye kendiliğinden gelir Bu dengeyi sağlayan güç ise fiyat mekanizmasıdır Fiyat mekanizması düzgün işlediği müddetçe tam istihdam dengesi sağlanır Tüm üretim faktörleri üretime katılacağından ekonomide işsizlik olmaz ve milli gelir yükselir Klasiklere göre ekonominin dengeye gelmesini sağlayan unsur rekabettir Eğer ekonomide rekabet sağlanırsa piyasalar kendiliğinden işler Bu nedenle “Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler” felsefesini benimsemişlerdir Devlet hiçbir şekilde piyasaya müdahale etmemelidir Ancak sağlık, eğitim, ulaşım gibi konulara eğilmeli ve rekabeti sağlayıcı düzenlemeler yapmalıdır Reel ve parasal ilişkilerde ise önce ekonomik olaylara reel açıdan bakarlar daha sonra parayı analizlerine katarlar Çünkü para bir mübadele aracıdır Ekonomik olaylar üzerinde hiçbir etkisi yoktur Klasik ekonomik düşünce zamanla geniş tepkiler almış ve çürütülmeye çalışılmıştır Klasik ekolün revizyonu olarak ortaya çıkan Neo-Klasikler de değerin marjinal fayda ile açıklamasını yapmışlar ve analizlerini fayda,gelir ve verimlilik alanlarında ekonomide karar birimlerinin davranışlarını incelemişlerdir Neo-Klasik görüşe göre klasiklerin belirttiği gibi ekonomik sorunların çözümü düzgün işleyen piyasa mekanizmasıydı Tam istihdam sağlandığında ekonomide denge sağlanacak ve makroekonominin konuları çözümlenmiş olacaktı Bu nedenle Neo-Klasikler analizlerini mikroekonomik olarak üretici ve tüketici gibi karar organlarının davranışlarını incelemişler ve klasik düşünceyi muhafaza etmişlerdir 1929'da yaşanan dünya ekonomik krizi ile Keynesyen Çağı başlamıştır Keynes ve Keynesin eserlerini yorumlayan Post Keynesyenler Klasiklere ve Neo-Klasiklere karşı çıkmışlardır Klasiklere göre her arz kendi talebini yaratırdı Fakat çıkan krizle milyonlarca insanın işsiz kalması dengeyi bozmuştur Keynesyen ve bunu savunan Post Keynesyenler ekonomide hem dengenin hemde eksik istihdamın aynı anda olabileceğini savunmuşlardır Keynesyen, analizlerine parayı sokar Para arzındaki değişmelerin istihdamı ve milli gelir düzeyini etkileyeceğini söyler Ayrıca devletin ekonomik hayata müdahale etmesi gerektiğini ve piyasaları tek tek analiz yerine ulusal planda toplam gelir ve istihdam düzeyinin nasıl oluştuğunu saptamaya çalışmıştır Post Keynesyenler Neo-Klasiklerin Rasyonel Bekleyişler Teorisini de çürütmüşlerdir Bu teoriye göre enflasyon dönemlerinde hükümetin aldığı kararların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak isteyen karar birimleri bunlar firmalar ve ev halkıdır alınan kararların sonuçlarını önceden tahmin ederek karşı bir vaziyet alacaklar ve bu kararları ortadan kaldıracaklardır Yani ekonomideki karar birimleri piyasa hakkında her şeyi kolay öğrenip bu yönde hareket ederler Geleneksel iktisatçılarda bu nedenle piyasada herhangi bir belirsizlik yoktur Oysa Post Keynesyen Teoride beklentiler farklı olabileceği gibi kararlarda farklı olabilir Gelecek hakkında yanlış veya doğru kararlar alınabilir Gelecek hakkında belirsizliği azaltmak için uzun vadeli sözleşmeler yapılmalıdır Bireysel davranıştan daha çok sürü psikolojisi önemlidir Post Keynesyenler talepteki değişmeler gelir etkisine bağlıdır, zaman boyutu yaklaşımı için ekonomik olaylar geçmişten geleceğe doğru ele alınmalıdır, bu nedenle dinamiktir demişlerdir Neo Klasikler ise bu açıdan kısmi yada genel denge analizleri geliştirmişlerdir Ödemeler Bilançosu Kısıtına Dayalı Büyüme Modeli (The Balance Of Payments Constrained Growth-BPC) Thirlwall Modeli ve bunun sonucu olan Thirlwall Yasası ise Keynesyen Teoriyi benimsemiş ve talep yönlü bir politika izleyerek ihracat ve ithalatta güdümlü bir politika modeli yaratmıştır Thirlwall Modeli'nde ülkeler arası büyüme oranlarının farklı olması talepteki büyümenin farklı olmasına bağlıdır Açık bir ekonomide büyümeyi sınırlayan temel faktör ödemeler bilançosudur Uzun dönemde büyüme oranı ihracattaki artış ile ithalat talebinin gelir esnekliği ile belirlenir Ekonomik kalkınma ve ödemeler bilançosu dengesi piyasa güçlerine bırakılırsa gelişmekte olan ülkeler daha çok yoksulluğa mahkum edilmiş olacaklar ve işsizlik artacaktır Bir ekonomide büyüme ancak ihracatın artmasıyla gerçekleşir İthalatın gelir esnekliği ne kadar düşükse ihracatın hacmi o derece artar Bu büyüme uzun dönem olarak ele alınmalıdır Eğer dış açıklar meydana gelirse bunlar sermaye girişiyle kapatılabilir Kısa dönemde oluşan açıklar sermaye girişiyle finanse edilebilir fakat uzun dönemde dış açıkların kapatılması zordur Bu nedenle dış borç olarak IMF gibi uluslararası finans kurumlarının baskısı altına girilir İthalat ve ihracatın gelir esnekliğiyle uluslararası rekabet sağlanır Bu rekabette Klasiklerin savunduğu reel döviz kuru değişmeleri yani maliyet ve fiyatların rekabette etkisi yoktur Neo Klasiklerin ücret kısıcı politikaları ve yaşanan devalüasyonlar uluslararası işbirliğini sarsar Bunun için Thirlwall genişleyici makropolitikaların uygulanması gerektiğini ödemeler bilançosu kısıtının genişletilerek ihraç mallarının gelir esnekliği arttırılmalıdır İhracat global ithalatla eşitlenmelidir Bu nedenle ülkeler arası global işbirliği olmalıdır Thirlwall’ın modeli bir çok ülke üzerinde uygulanmıştır ABD ekonomisi üzerinde yapılan çalışmalarda özellikle ABD’nin 1986 sonrası yaşadığı dış açıklı yıllarda bu modeli destekleyici sonuçlar elde edilmiştir Buna göre büyüme oranı ödemeler bilançosu kısıtına dayanan uzun dönem denge büyüme oranı arasındaki fark çok küçüktür Bu açık,sermaye girişleriyle de kapatılınca aradaki sapma daha da azalmıştır Yine aynı şekilde İtalya, Almanya, İngiltere, Fransa, Kanada ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yapılan çalışmalarda bu model desteklenmiştir Başarılı bir ekonomi politikası ancak ihracatın gelir esnekliğinin artması ve ithalatın gelir esnekliğinin azalmasına bağlıdır Bu model Guatemala, Kosta Rika, Nikaragua, El Salvador ve Honduras için ve Latin Amerika özellikle Arjantin, Meksika, Brezilya ve Kolombia gibi ülkelerde yapılan çalışmalarda bu model üzerinde söz konusu ülkelerin uzun dönem denge büyüme oranının azalış yönünde seyrettiği özellikle yaşanan krizlerde bu modelden faydalanılmıştır Sonuç olarak; Makroekonominin en önemli konuları arasında yer alan kalkınma ve büyüme günümüz dünyasının temel sorunlarından birisidir Yaşadığımız işsizlik, enflasyon, milli gelir ve kişi başına düşen milli gelir gibi sıkıntıların ortadan kalkması için dünyada uygulanan ekonomi politikalarının kaçı ya da kaç tanesi çözüm bulmuş ve gerçekten başarı sağlamıştır? Bunun cevabını vermek oldukça zordur Çünkü üretilen politikalar gelişen dünya konjonktürüne ayak uyduramamaktadır Bir yanda küreselleşmenin etkisi ile kapital sahiplerinin yatırımlardan elde ettiği dehşet gelirler ve bir yanda söz konusu sıkıntılarla boğuşan ülkelerin hazin hali Bizde bu sıkıntıları çeken ülkelerden birisiyiz Uyguladığımız ya da uygulattırıldığımız siyasi ve ekonomik politikalar nereye ve ne zamana kadar devam edecek ve gerçek başarı sağlanacaktır Bu sıkıntıların ortadan kalkması için mevcut üretim faktörlerinin bunlar emek, toprak, sermayenin müteşebbisler tarafından atıl hale getirilmesi gerekir Dış ve iç dengenin sağlanması için ihracat ve ithalatın kontrol altına alınması, üretimi, yatırımı destekleyici devlet eliyle uygulanan politikalar yaratılması gerekir Bunlar içerisinde Ödemeler Bilançosu Kısıtına Dayalı Büyüme (The Balance Of Payments Constrained Growth-BPC) Thirlwall Modeli ve bunun sonucu olan Thirlwall yasası büyümenin gerçekleştirilmesi için üretilen ekonomi politikalarından birisidir Thirlwall’a göre global dünyada dış dengenin sağlanmasında en önemli faktör ithalat ve ihracattır İhracatın gelir esnekliği arttırılmalı ve ithalatın gelir esnekliği düşürülmelidir Eğer ithalatın hacmi yüksek ise o ülke için dış açıklar kaçınılmaz hale gelir Thirlwall modeline zemin olarak Post Keynesyen teoriyi oturtmuştur Post Keynesyen Teoride yer alan tam istihdam,parasal analiz, devletin ekonomik hayata müdahale etmesi ve ekonomik olaylara makroekonomik açıdan yaklaşılması gibi durumlar benimsenmiş ve Klasikler ve Neo Klasikler eleştirilmiştir Temel unsurun belirtilmesi ve karşılaştırma tekniğinin kullanılması makaleye açıklık getirmesi açısından önemlidir Ayrıca makalede,BPC Modelinin ülkeler üzerinde yapılan çalışmalarda kabul görmesi ve bunun ispatlanması makaleyi daha güvenilir hale getirmiştir BPC Modeli, talep yönlü politikasıyla ülkelerin büyümesini dış ticaret dengesine bağlamaktadır Bir ülkenin sürdürülebilir büyümesinin uzun dönem denge büyüme oranından sapma göstermemesi gerektiğini vurgular Bir ekonomide dış açıklar döviz kuru veya devalüasyonlarla halledilemez Eğer büyümek istiyorsak ithalatı ve ihracatı kontrol altına almalıyız Bu modele katılıyorum çünkü ödemeler bilançosu açıklarının kapatılması esnek döviz kuruna bırakılmamalıdır Bunlar sermaye ile finanse edilmelidir Gerçek kalkınmanın yatırımlardan, ihracat ve ithalat dengesinden sağlandığına ve buna yönelik politikaların üretilmesi gerektiğini savunuyorum Yrd Doç Dr Gülsüm (Özkan) AKALIN
Marmara Üniversitesi, İ İ B F İktisat Bölümü |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|