Kabir Kapısı Kapanmıyor |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kabir Kapısı KapanmıyorKabir kapısı kapanmıyor Sahabiler, yaşadıkları dönem için "Ne yapalım, içinde yaşadığımız toplumun hâli buydu!" diyerek mazeret üretme gibi bir yanlışlığın içine girmemiş ve iradelerinin hakkını vererek cahiliye bataklıklarını birer Asr-ı Saadet gülistanına çevirmesini bilmişlerdir O zaman bizim de, "Ne yapalım, hayata uyandığımızda kendimizi bir levsiyat bataklığı içinde bulduk Lâahlâkîlik çarşı-pazar, ev-sokak her tarafta kol geziyordu Anne-babamız da ümmiydi Bizi dinimizden soğutmuşlardı İslamî terbiye alamadığımızdan biz de din ve diyanet adına birer terbiyezede olarak yetiştik" deyip başkalarına atf-ı cürümde bulunma, eksik ve kusurlarımızı başkalarına fatura etme ve bu suretle işin içinden sıyrılmaya çalışma gibi bir yanlışlığın içinde olmamamız gerekir Hz Pir, Sözler'de bu hakikati ne güzel ifade eder Hatırlayacağınız üzere Ondördüncü Söz'ün hâtimesinde o, şöyle der: "Ey nefsim! Deme, "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur" Çünkü ölüm değişmiyor Firak, bekaya kalb olup başkalaşmıyor Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor Hem deme, "Ben de herkes gibiyim" Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır" Evet, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış" gibi bahaneler insanın kendi kendini aldatmasından başka bir şey değildir Hem böyle bir aldanış -Allah korusun- ebedî bir hüsrana sebebiyet verebilir Kur'ân-ı Kerim, ahirette kâfirlerin ahvalini beyan buyurduğu değişik yerlerde kalbleri titretecek, yürekleri hoplatacak bir tablo hâlinde bu hususa dikkatleri çeker ve ikazda bulunur Mesela, Fâtır Sûresi'ndeki bir âyet-i kerimede şöyle buyurulur: "O kâfirler orada yardım isteğiyle çığlık koparır ve 'Ey Ulu Rabb'imiz! Ne olur, çıkar bizi buradan, dünyaya geri gönder; gönder de, daha önce yaptıklarımızdan başka, salih ameller yapalım!' derler" (Fatır, 35/37) Onların bu yakarışlarına şöyle karşılık verilir: "Biz, size, düşünüp ibret alacak, gerçeği görecek kimsenin düşünüp ders alacağı (ve gereğini yapacağı) kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı olarak peygamber de gelmişti Şu hâlde tadın azabı! Zalimlerin asla yardımcısı olmaz" (Fâtır, 35/37) Bu âyet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere insan şuuruyla dünyada bir saat bile yaşasa Cenâb-ı Hak ona, "Ben sana bir saat vermedim mi? O bir saatte Beni düşünüp bulman gerekmez miydi?" diyebilir Buna göre Allah'ın bize bahşettiği zaman, imkân ve ortam zannediyorum tezekkür ve tedebbür etmemiz adına yeterlidir Allah ötede bunun hesabını sorduğunda herhangi bir dayanağı olmayan boş mazeretlerin bize hiçbir faydası olmayacaktır O hâlde hepimizin mesnetsiz, dayanaksız, bu tür boş mazeretlerden sıyrılıp hayatımızı ona göre şekillendirmemiz, ona göre tanzim etmemiz gerekir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|