Ardahan |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
ArdahanDoğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğusunda yer alan Ardahan, doğusunda Gürcistan ve Ermenistan, güneyinde Kars ve Erzurum, batısında ise Artvin ili çevrilidir Ardahan genel olarak dağlık bir yayla görünümündedir Kent merkezi kendi adını taşıyan ve ortasında Kür (Kura) nehrinin geçtiği bir ovada (Ardahan Ovası) kurulmuştur İl toprakları sıra dağlarla bölünmüş, bunların arasında yüksek düzlükler bulunmaktadır İlin kuzey kesiminde Yalnızçam Dağları (2715m), güneybatı kesiminde ise Allahuekber Dağlarının (2919m) uzantıları bulunmaktadır Kuzeydoğuda Keldağı (3033m), doğuda Akbaba Dağı (3026m) ve ilin en yüksek noktasını oluşturan Kısır Dağının doruğu (3197m) ilin güney kesiminde bulunmaktadır Bunların dışında, Ardahan Göle arasında Kayak Merkezinin üzerinde bulunduğu Uğurlu Dağı (2806m), Posof-Ilgar Dağı (2918m), Hanak Serinkuyu ve Çavdarlı Yaylalarının üzerinde bulunduğu Cin Dağı (2957m), Posof-Arsiyan Dağı (3160m), Alagöz-Yaylacık Köyleri arasında Ziyaret Tepesi (2494m), Büyük Sütlüce ve Hoçuvan arasında Kartal Tepesi (2521m), Ardahan-ALıkan-Baştoklu Yaylalarının üzerinde bulunduğu Persokıran Tepesi (2641m) ilin diğer yükseltileridir Güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki Ardahan Platosu (Ardahan Ovası) Kura nehri ve kollarının taşıdığı alüvyonlardan meydana gelmiştir Ardahan Ovası Kura Nehri ile sulanmaktadır Çıldır’dan gelip Kura nehri ile birleşen Karaçay’ın Yıldırımtepe civarında oluşturduğu Karaçay Vadisi ve Kurtkale yakınlarında vadi ve kanyon oluşumları görülmektedir Ardahan ilinde çok önemli vadiler olmamakla beraber, merkez ilçe sınırları içerisinde Kartalpınar-Balıkçılar-Altaş arasında ve Çıldır ilçesine bağlı Doğankaya-Kotanlı-Kaşlıkaya-Kuzukaya köyleri arasında, kura nehrinin geçtiği yerlerde oluşan Kura Vadisi bulunmaktadır Bu vadiler çoğunlukla doğal orman ve çalılıklar ile örtülüdür Deniz seviyesinden 1800 m yükseklikte olan ilin yüzölçümü 4842 km2 olup, toplam nüfusu 133756’dır İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayi ve sınır kapısı ticaretine dayalıdır Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, çavdar ve patates yetiştirilir Hayvancılıkta sığır ağırlıklı olup, yaylalarda kurulan ve Zavot adı verilen mandıralarda yoğurt, tereyağı, peynir üretilmektedir İlde Arıcılık Enstitüsü, Yapay Tohumlama Merkezi ve Zirai Araştırmalar İstasyonu vardır Kura Nehrinde sınırlı olarak balıkçılık yapılmaktadır Ardahan Kalesinde yapılan kazılar sonucunda yörede İlk Tunç Çağında (MÖ3500-2000) bir yerleşim olduğu ortaya çıkmıştır MÖ2000 yıllarında Huriler ve Mitanni`ler Çoruh havzasına egemen olmuşlar ve bu durum Ardahan yöresine kadar uzanmıştır Ardahan (Ardanuç) ve çevresinin ilk defa Urartular döneminde ismi geçtiği tabletlerden anlaşılmaktadır Tuşpa (Van) Kalesi’ndeki büyük taşlara yazılan Urartu çivi yazılı tabletlerinden; Urartu Kralı II Şarduri MÖ 753`te Çoruh boyundaki Kulkhi krallığını yenerek egemenliği altına aldığı öğrenilmektedir II Sardur’un oğlu Kral I Rusa (753-713) zamanında, Kafkaslar ve Karadeniz’in kuzeyinden İskitler bu bölgeye gelmişlerdir MÖ560’ta Kimmer ve İskit saldırılarına uğrayan Urartuların egemenliğine Medler son vermiştir MÖVIyüzyıldan sonra Yunan tarihçileri bölgede “Armenioi” “Ermeni” toplumunun ve prenslerin varlığından söz etmektedirler Medlere bağlı olan bu prensler Pers yönetimi altında Satraplık (Eyalet Valisi) görevini yerine getirmişlerdir MÖVIyüzyılda Persler bu bölgeye hakim olmuşlardır Pers Kralı Darius Kafkasya’ya yaptığı sefere giderken bu yöreden geçmiştir MÖ VIyüzyılda Makedonyalılar kısa bir süre buraya egemen olmuş, ardından Ermeni kralları Perslere bağlı olarak bu yöreyi yönetmişlerdir MÖIyüzyılda Pontus Krallığını ortadan kaldıran Romalılar, Kars ve Ardahan çevresinde 200 yıla yakın bir süre egemen olmuşlardır Roma’nın Araxes eyaleti olan bu yöre, zaman zaman Partlarla el değiştirmiştir Daha sonra onları Sasaniler izlemiş, Romanın ikiye ayrılmasından sonra da yöre Bizans’ın payına düşmüştür Bizans imparatoru IIIustinianus 575 yılında Begratlı soyundan Guaram’ı Ardanuç ve çevresine vali olarak tayin etmiştir Ardanuç Kalesi de bu dönemde yapılmıştır Emevi halifesi IIMervan döneminde Araplar bu bölgeye kadar akınlarını sürdürmüşlerdir Bu akınlar nedeni ile kalenin yapımı yarıda kalmış ve daha sonra, Begratlı kralı Aşut Bey (768-826) Bizanslılardan aldığı yardım ile çevredeki kalelerle birlikte Ardanuç kalesini de onarmıştır Bunun ardından kalenin eteklerine de Aziz Paulos ve Aziz Petrus adına Aşut Kilisesini yaptırmıştır Bizanslılar bu yöre için Sasanilerle sürekli çekişmişlerdir Ermeni kralları ise bazen Bizans’ın bazen de Sasanilerin yanında yer almıştır VIIyüzyılda Anadolu’ya başlayan Arap akınları buraya kadar uzanmıştır VIIIyüzyılda Ermeni kralları Abbasi halifelerini tanımak zorunda kalmışlardır Bu dönemden itibaren Müslümanlar bu bölgeye yerleşmeye başlamıştır Abbasilere bağlı olarak devlet kuran Türk kökenli Şeddadiler ve Sacoğulları buraya kadar zaman zaman uzanmışlardır Bu yöre için de Ermeni kralları ile çekişmişlerdir XIyüzyılın ortalarında Selçuklu akınları başlamıştır Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Türkmen boyları bölgeye yerleşmiştir Bu arada Kars, Ardahan ve Ani Gürcülerin eline geçmiş, 1239’da Moğol hücumları sırasında bölgedeki kentler yakılıp yıkılmıştır Moğol egemenliği yörede 1356’ya kadar sürmüş, bunu Altınordu Devleti ve Karakoyunlu yönetimi izlemiştir 1387’de Timur istilasına uğrayan yöre, ardından yeniden Karakoyunlu hakimiyetine girmiştir Akkoyunlular ve Safeviler, Kars’la birlikte buraya da hakim olmuşlarsa da, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 11534’te Osmanlı topraklarına katılmıştır Osmanlı döneminde Erzurum vilayetine bağlı Kars sancağı yönetimindeki Ardahan, XIXyüzyıl boyunca sürekli Rus saldırılarına uğramıştır Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra 1878 Berlin Antlaşması ile Ardahan Rus’lara verilmiş, 1918 Brest-Litovsk Antlaşması ile geri alınmıştır IDünya Savaşı sırasında Gürcüler tarafından işgal edilmiş (1919), 23 Şubat 1921’de de kesin olarak Türkiye Cumhuriyetine katılmıştır Cumhuriyetin ilk yıllarında il merkezi olan Ardahan, 1926 yılında Kars iline bağlı bir ilçe konumuna dönüştürülmüş, 1992 yılında da yeniden il olmuştur Ardahan’daki tarihi eserler; XIX yüzyılda, kaynaklara göre Çıldır Sancağı sınırları içinde 240 cami ve mescit, l medrese, l Rüşdiye, Türkler için 49, Hıristiyanlar için ise 13 ilkokul ve 15 kilise, ayrıca 5 hamam, 9 han ve 564 işyeri bulunmaktaydı Ancak Çıldır ve çevresinde adı gecen 15 kiliseden 11’inin ayakta olmasına rağmen, 240 camiden hiç birinin yerini tespit etmek mümkün değildir Bunların ortadan kalkmasının nedeni de 1828, 1855 ve 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşları ile, 1915 - 1920 yılları arasında bölgede meydana gelen Ermeni saldırılarıdır Posof ilçesinin 5 km güneybatısındaki Söğütlükaya Köyü yakınında Kule kalıntısı, Çıldır Gölü, Akçakale Adasındaki arkeolojik kalıntılar, İl merkezindeki Mevlüt Efendi Camisi (1701), Arap (Yanık) Camisi, Müderris İbrahim Efendi Camisi 1711), Derviş Bey Camisi (1868), Ölçek Köyü Camisi (1895), Dedeşen Köyü Camisi (1786), Posof Merkez Camisi (1883), Gülbelen (Urta) Kilise-Camisi (XIyüzyıl), Kayabeyi (Yerli Çayıs) Kilise Camisi (X-XIyüzyıl), Dedeşen Köyü’nde Şeyh Ahmet ve Şeyh Muhammet Türbesi, Kömür Baba Türbesi, Dedeşen Köyü Çeşmesi, Çıldır-Taşköprü Köyündeki Urartu Kralı II Sarduri’ye ait Taşköprü, Posof Çayı Köprüsü (XIXyüzyıl sonlarında Ruslar tarafından yaptırılmıştır), Gülyüzü (Pekreşen) Köyü Köprüsü (XIXyüzyıl), Ardahan Kalesi, Kazan Kalesi, Altaş (Ur) Kalesi, Kinzi Kalesi, Kalecik Kalesi, Şeytan Kalesi, Kurt Kale, Sevimli Kale, Cak kalesi, Şavaşır Kalesi, Mere Kalesi, Kol Kale, Kırnav Kalesi, Ölçek Köyü Kalesi, Dedeşen Köyü Kale Kalıntısı, Karakale, Kışlahanak (Avcılar) Kalesi bulunmaktadır Ayrıca Osmanlı-Rus Savaşları sırasında Ardahan’da savunma amaçlı tabyalar yapılmıştır Bunların başında Emiroğlu, Singer, Kaz, Kaya, Ahali, Düz, Mihrap Tabyaları gelmektedir Bu tabyalar, Batum, Ahıska, Ahılkelek, Kars, Oltu ve Erzurum yollarını kontrol altına almak amacı ile yapılmıştır Bu tabyalar Ardahan Kalesi’nin güney, doğu ve kuzeyinde şehre, kaleye ve Kura düzlüğüne hakim konumdaydı Bunların içerisinde en önemlisi Ramazan Tabyasıdır Övündü (Vaşlop) Manastır Kilisesi, İl merkezinin kuzeydoğusunda ve merkezde kilise mevkiinde iki ayrı şapel, Ölçek-Tulumba Mezrası Şapeli, Kazankale’nin güneyindeki Şapel, Akyaka (Koduzhara) Şapeli, Yalnızçam yaylasında iki ayrı Şapel, Sarme köprüsü yakınındaki Şapel, Çakıldere köyü yakınındaki Şapel, Uğurlutaş’ta (Dört Kilise) üç ayrı Şapel, Budaklı (Cicor) Şapeli, Kotanlı (Sikheref) Şapeli, Gülyüzü (Pekreşen) Şapeli, Şeytan Kalesi Şapeli, Kurtkale beldesinin güneyindeki Şapel, Kurtkale Şapeli, Börk Köyü Şapeli, Çak Kalesi yakınında iki ayrı Şapel, Çambeli Şapeli, Al Köyü Şapelleri yıkık durumdadır ÇILDIR Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Ardahan İli’ne bağlı bir ilçe olan Çıldır, kuzeyinde Posof, kuzeybatısında Hanak, batısında Ardahan, doğusunda Gürcistan, güneydoğusunda Ermenistan ve güneyinde Arpaçay ile çevrilidir Kars ilinin kuzeyinde yer alan Çıldır, dağlık bir arazi yapısına sahiptir Yüksekliği 3000 myi aşan dağlarla engebelenmiştir Kuzey kesiminde Allahuekber Dağı’nın uzantıları bulunmaktadır Çıldır Gölü’nün batısında Kısır Dağı (3197 m) yer alır Zaruşat Platosuna ve Çıldır Gölü’ne hakim olan bu kütle, Hacı Galo ve Zuzan Tepelerinden meydana gelmiştir Çıldır Gölü’nün doğusunda, Ermenistan sınırına uzanan Akbaba Dağı (3026 m) bulunmaktadır Kars Çayı havzası ile Kura Nehri havzası, Allahuekber Dağları ile birbirinden ayrılmaktadır Zaruşat platosu ilçenin diğer düzlük alanıdır Çıldır akarsu yönünden de oldukça zengin olup, Kura nehri, Çıldır Suyu, Cara Deresi ilçe topraklarını sulamaktadır Ardahan ilinin en büyük gölü olan Çıldır Gölü ile Aktaş (Hazapin) Gölü ilçe sınırları içerisindedir Çıldır Gölü üzerinde, Çıldır Hidro-Elektrik santrali kurulmuştur İlçenin yüzölçümü 1163 km2, toplam nüfusu 13362’dir Çıldır’da iklim, Kışları çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçen bir kara iklimine sahiptir En soğuk ayın sıcaklık ortalaması –40 derecedir En sıcak ayın sıcaklık ortalaması ise +25 derecedir İlçenin ekonomisi, tarım, hayvancılığa dayalıdır İlçe toprakları tarıma elverişli değildir Bununla beraber, arpa, buğday, fiğ, yulaf, yem bitkileri, patates, sebze ve elma, armut, ayva, erik, kiraz, vişne, zerdali, dut ve ceviz yetiştirilmektedir Hayvancılıkta ise sığır ve koyun yetiştirilir Mor Karaman ve Akkaraman yetiştirilen koyun cinsleridir Sığır besiciliğinde ise Doğu Anadolu Kırmızısı ve Kalakan türleri çoğunluktadır Buna dayalı süt, peynir üretilmektedir Ayrıca arıcılık da yapılmakta olup, ilçeye bağlı bazı köylerde Kafkas ırkı arılarla dünyanın en leziz balı üretilmektedir Çıldır’ın Neolitik Çağa kadar inen eski bir tarihi bulunmaktadır Neolitik Çağ kalıntıları, menhirler, dolmenler ve çanak çömlek parçaları bunu kanıtlamaktadır MÖ2000 yıllarında Huriler ve Mitanni`ler Çoruh havzasına egemen olmuşlar ve bu durum Ardahan yöresine kadar uzanmıştır Tuşpa (Van) Kalesi’ndeki büyük taşlara yazılan Urartu çivi yazılı tabletlerinden; Urartu Kralı II Şarduri MÖ 753`te Çoruh boyundaki Kulkhi krallığını yenerek egemenliği altına aldığı öğrenilmektedir II Sardur’un oğlu Kral I Rusa (753-713) zamanında, Kafkaslar ve Karadeniz’in kuzeyinden İskitler bu bölgeye gelmişlerdir MÖ560’ta Kimmer ve İskit saldırılarına uğrayan Urartuların egemenliğine Medler son vermiştir VIIyüzyılda Anadolu’ya başlayan Arap akınları buraya kadar uzanmıştır VIIIyüzyılda Ermeni kralları Abbasi halifelerini tanımak zorunda kalmışlardır Bu dönemden itibaren Müslümanlar bu bölgeye yerleşmeye başlamıştır Abbasilere bağlı olarak devlet kuran Türk kökenli Şeddadiler ve Sacoğulları buraya kadar zaman zaman uzanmışlardır Bu yöre için de Ermeni kralları ile çekişmişlerdir XIyüzyılın ortalarında Selçuklu akınları başlamıştır Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Türkmen boyları bölgeye yerleşmiştir Bu arada Kars ve Ardahan yöresi Gürcülerin eline geçmiş, 1239’da Moğol hücumları sırasında bölgedeki kentler yakılıp yıkılmıştır Moğol egemenliği yörede 1356’ya kadar sürmüş, bunu Altınordu Devleti ve Karakoyunlu yönetimi izlemiştir 1387’de Timur istilasına uğrayan yöre, ardından yeniden Karakoyunlu hakimiyetine girmiştir Akkoyunlular ve Safeviler, Kars’la birlikte buraya da hakim olmuşlarsa da, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1535’te Osmanlı topraklarına katılmıştır XVIyüzyılda Anadolu’nun kuzeydoğusunda Çıldır eyaleti ismi ile bir eyalet kurulmuştur Eyaletin merkezi bazen Çıldır, bazen de Ahıska olmuştur Çıldır eyaleti İran ile imzalanan 1590 tarihli İstanbul Antlaşması ile sınırlarını genişletmiştir Serav Antlaşması (1618) ile de güney kesimi İran’a bırakılmıştır 1828-1829 Osmanlı Rus Savaşı’nda Rus işgaline uğramış, ardından imzalanan Edirne Antlaşması (1829) ile Ahıska, Poti ve Anapa Ruslara bırakılmıştır Böylece topraklarının büyük bir bölümünü kaybeden Çıldır eyaleti 1846’da merkezi Oltu olmak üzere Erzurum vilayetine bağlı bir sancak olmuştur 1867 vilayet nizamnamesi ile Oltu, Livane (Artvin), Ardahan (Ardanuç) içerisine alan bir sancak konumuna getirilmiştir XIXyüzyılda Şemseddin Sami’nin Kamusü’l Âlâm’ında Çıldır’dan Zurzuna olarak söz edilmektedir 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yapılan Ayastefanos Antlaşması ile Çıldır, Ruslara bırakılmıştır 1919’da Gürcü işgaline uğramış ve Moskova Antlaşması (25 Şubat 1921) ile Türkiye Cumhuriyetine bırakılmıştır Kars iline bağlı bir ilçe olan Çıldır, Ardahan’ın 1992’de il olması ile, Ardahan’a bağlanmıştır Çıldır'daki Tarihi Eserler: Şeytan Kalesi Kurt Kalesi Taş Köprü Gülyüzü Köprüsü Vaşlop Manastır Kilisesi Yerli Çayıs Kilisesi Urta (Gölbelen) Kilisesi DAMAL Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Ardahan İli’ne bağlı bir ilçe olan Damal, kuzeyde Posof ilçesi, doğuda Gürcistan ve Çıldır ilçesi, güneyde ve batıda Hanak ilçesi ile çevrilidir İlçe toprakları engebeli plato görünümünde olup, doğusunda Sivri Dağı ile Kel Dağı, batısında Ilgar Dağı yer almaktadır Sivri Dağı eteklerinden çıkan Bağırsak Çayı, Araplar Mevkiinden çıkan Çukorasu Çayı, ilçe topraklarını sulayan Kura Nehri ile birleşmektedir Bunların dışında bahar aylarında akan yaz sonlarında kuruyan Şülgür, Kınalı Kaya, İnce Dere dereleri vardır Deniz seviyesinden 2200 m yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 280 km2 olup, toplam nüfusu 8516’dır İlçede, Yörede karasal iklim hüküm sürmekte olup, yağış ülke ortalamasının altındadır Sıcaklık kış mevsiminde eksi 30-35 dereceye kadar düşer Yazları serin, kışları ise soğuk ve yağışlıdır İlçenin ekonomisi hayvancılığa dayalıdır Yörede karasal iklim hüküm sürdüğünden sebze, meyve tarımı yapılamamaktadır Yaylalarda sığır ve inek besiciliği yapılmakta olup, bunlardan süt ve peynir elde edilmektedir Arıcılık halkın gelirine katkıda bulunmakta olup, Kafkas ırkı kovanlardan bal üretilmektedir Kısıtlı olanaklarla derelerde alabalık üretilmektedir Ayrıca ilçede yöreye özgü damal bebekleri'de ekonomisinde önemli yer tutmaktadır Yörenin tarih öncesi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce yöreye Oğuz boyları yerleşmiştir Alpaslan tarafından 1064’de Selçuklu topraklarına katılmıştır 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yapılan Ayastefanos Antlaşması ile yöre, Ruslara bırakılmıştır Rus ordusunun çekilmesinden sonra, İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü çeteleri yöreyi işgale başlamıştır Bu işgale karşı, Ardahan’da Milli İslam Şura Yerel Direniş Hükümeti kurulup siyasi ve askeri mücadele yapılmış, 16031921 tarihinde yapılan Moskova anlaşması ile Türkiye’nin Rusya ile sınırı çizilmiştir Bugün bu sınır Türkiye ile Gürcistan arasındadır Damalın kurtuluşu 3 mart 1921’de Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmıştır Cumhuriyetin ilanından sonra Damal, nahiye olarak 21 köyle birlikte Kars’ın Posof İlçesine bağlanmıştır Damal 1954-1958 tarihleri arasında Kars’tan ayrılarak Ardahan İlçesine bağlanmıştır Hanak Nahiyesinin 1958 tarihinde İlçe statüsüne getirilmesi sonucu köyleriyle birlikte Hanak İlçesine bağlanmış, 1972 yılında belediye kurularak kasaba statüsüne dönüşmüştür 1992 yılında Ardahan’ın il olması ile Damal da ilçe konumuna getirilmiştir İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Seyitören Köyü Kızlar Kalesi, Otağlı Köyü Gacibe Kalesi, Üçdere Köyünde yıkılmış durumda olan Karanlık Kale ve Çala Manastırı vardır Konuksever Mahallesinde bulunan kilise ve Obrucak Köyü içerisinde bulunan anıt mezar bulunmaktadır GÖLE Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Ardahan İline bağlı ilçe olan Göle, güneyinde Kars ve Sarıkamış, batısında Ardanuç ilçesi, kuzeyinde Ardahan , doğusunda Susuz ilçesi ile çevrilidir Göle, dağlık ve yüksek platolardan oluşan bir arazi üzerinde kurulmuştur İlçenin kuzey kesimi Erzurum-Kars platosunun uzantısı olan volkanik Ardahan platosu üzerindedir Güney kesimini de Allahuekber Dağları engebelendirmektedir Bu alan üzerinde yer yer dağ kütleleri bulunmaktadır Bunlardan Kabak Tepe (3054 m), Uğurlu Dağı (2806 m), Samayat Dağı (3047 m), Bağtepe (2728 m) en önemli yükseltileridir Bu dağların yamaçları sarıçam ormanları ve çayırlarla kaplıdırİlçe topraklarının ortasında bulunan Göle Ovası 2000 m yüksekliğinde olup, 150 km2lik bir alanı kaplar Türkiye’nin en soğuk yörelerinden biri olan, tarıma elverişli olmayan bu ova, dağlardaki karlar eridiğinde bataklığa dönüşür Ovanın doğusundaki su birikintileri Sarıgöller olarak isimlendirilmektedir Allahuekber Dağlarından kaynaklanan Kura Irmağı’nın kolları bu alanları sulamaktadır Deniz seviyesine olan yüksekliği 2050 m olan ilçenin yüzölçümü 1420 km2 olup, toplam nüfusu 39304’tür Kışları uzun, çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçen karsal iklimine sahiptir İlçenin ekonomisi büyük ölçüde hayvancılık, arıcılık ve ticarete dayalıdır Bununla birlikte düzlük yerlerde, arpa, buğday, çavdar ve yulaf yetiştirilmektedir Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmaktadırArıcılık da ilçe ekonomisinde önemli yer tutmaktadır Göle Tarım İşletmesinde sığır ırkının ıslah çalışmaları yapılmaktadır Göle ırkı ismi ile tanınan iri yapılı, güçlü ve soğuğa dayanıklı sığır ırkı olan Doğu Anadolu Kırmızısı ismi ile bilinen sığır yetiştirilmektedir Süt endüstri kurumuna bağlı süt toplama merkezlerinde kaşar, tereyağı, beyaz peynir, kaymak ve gravyer peyniri yapılmakta ve bunlar dış piyasaya satılmaktadır İlçenin eski çağ tarihi hakkında bilgiler yetersizdir Eski ismi Merdinik olan Göle ve yöresi, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, XVIyüzyılda Osmanlı topraklarına katılmıştır Bu dönemde yeni baştan onarılmıştır Göle, Küçük Ardahan sancağı ismi altında 1551’de Erzurum’a, 1579’da Kars eyaletine bağlanmıştır 1830’da merkezi Dedeşen Köyü’nde olmak üzere Çıldır sancağıma, 1866’da nahiye olarak Ardahan kazasına bağlanmıştır XIX-XXyüzyılda birkaç kez Rus işgaline uğramış, Gürcü ve Ermenilerin işgali altında kalmıştır 30 Eylül 1920’de general Kazım Karabekir kuvvetlerince bu işgalden kurtarılmıştırBundan sonra kaza merkezi olan Merdinik Köyü ilçe merkezi konumuna getirilmiştir Cumhuriyet döneminde Kars’a bağlı olan Göle, Ardahan’ın 1992’de il olmasından sonra, Ardahan’a bağlı bir ilçe konumuna getirilmiştir Göle İlçesindeki Tarihi Eserler: Dedeşen Köyü Camisi Şeyh Ahmet ve Şeyh Muhammed Türbesi Kömür Baba Türbesi Kalecik Kalesi Okçuoğlu Yaylası HANAK Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Ardahan İli’ne bağlı bir ilçe olan Hanak, kuzeyinde Damal ve Posof, güneyde Ardahan, doğuda Çıldır, batıda Şavşat ilçesi ile çevrilidirİlin kuzey kesiminde yer alan Hanak’ın doğal yapısı, dağlar ve engebeli düzlüklerden oluşmuştur Batısında Cin Dağı , Doğusunda Yelatan Dağı yer alır Yalnızçam Dağları ve Kel Dağı belli başlı yükseltileridir Bu dağların yüksek kesimleri zengin otlaklarla kaplı geniş platolar halindedir Kel Dağı ve Yalnızçam dağlarından kaynaklanan, Kura Nehri’ne katılan Aydere ve Cin Dağlarından çıkan, Kura Nehri’nin bir kolu ve ilçenin en önemli akarsuyu olan Hanak Çayı ilçe topraklarını sulamaktadır Deniz seviyesinden yüksekliği 1820 m yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 547 km2, toplam nüfusu ise 15817’dir İlçede Karasal iklim sürmekte olup, kışları çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçer En soğuk ayın sıcaklık ortalaması –35 , en sıcak ayın ortalaması ise +25 derecedir İlçenin ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, fiğ, korunga, çavdar, patatestir İlçede mera, otlak ve yaylaların çokluğu nedeni ile halkın %80’i hayvancılıkla uğraşmakta olup, büyükbaş hayvanlardan yerli ırk olan Doğu Anadolu Kırmızısı ırkı ve Montofon ırkı inek yetiştirilmektedir Küçükbaş hayvan çok az sayıda beslenmekte olup, kümes hayvanı yetiştirilmektedir Arıcılık da yapılmakta olup, hayvancılığa dayalı olarak et, süt, süt ürünleri, deri, yumurta, bal ve bal mumu üretilmektedir Yörenin İlk Çağlara ait tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte; ilk yerleşimin Urartular zamanında başladığı yazılı kaynaklardan öğrenilmektedir Kırmalar mevkiindeki bir kaya yazıtındaki bilgilere göre, Urartular dönemindeki ilk ismi Tariu’dur Hanak, 1064 yılında Alparslan’ın Doğu Anadolu seferi sırasında Selçuklu İmparatorluğu’na katılmıştır 1115 yılında Kıpçak ve Gürcülerin işgaline uğramıştır 1406 yılında Karakoyunlular’ın, 1467 yılında da Akkoyunlular’ın egemenliğine, 1502 yılında Safavilerin eline geçmiş, 1578’de Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır 1828, 1855 yıllarında 2 kez Rus işgaline uğramış, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Kars, Ardahan ve Batum’un Rusya’ya bırakılması sonucunda Hanak’da Rusya’nın eline geçmiştir Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra, Mart 1919’da Gürcülerin istilâsına uğramıştır 3 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü Antlaşması ile Gürcistan’dan alınmış, l Mart 1921’de Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmıştır Bundan sonra Posof ilçesine bağlı bir bucak olmuş, 1958’de de Kars’a bağlı ilçe konumuna getirilmiştir Ardahan’ın 1992 yılında il olmasından sonra, Ardahan’a bağlı bir ilçe olmuştur Meşe Ardahan adıyla da bilinen Hanak, Posof ilçesine bağlı bir bucak iken, 1958 yılında Kars iline bağlı bir ilçe olmuş, 1992 yılında Ardahan’ın il olmasından sonra Ardahan’a bağlı bir ilçe haline gelmiştir Hanak’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Karakale Ören yeri, Karakale, Kalecik, Kızkalesi (Morev), Harosman Mağaralarındaki çivi yazıları, Ortakent (Büyüknakala) Mağaraları, Kışlahanak (Avcılar) Kalesi, Çayağzı (Gırnav) Kalesi, Sevimli (Vel) Kalesi bulunmaktadır POSOF Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan Ardahan İli’ne bağlı bir ilçe olan Posof, batıda Gürcistan Cumhuriyeti’ne bağlı Acara Özerk Cumhuriyeti, güney batıdan Artvin ili Şavşat İlçesi, güney doğudan Ardahan ili Damal İlçesi, doğu ve kuzeyden Gürcistan’la çevrilidir Ilgar Dağının (2918 m) kuzeyindeki engebeli bir arazi üzerine kurulu olan Posof’un etrafı yer yer yükseklikleri 3000 m aşan yüksek dağlarla çevrili olup, orta kesimleri bu dağlardan inen akarsular tarafından derin vadilerle parçalanmıştır İlçeyi Yalnızçam Dağları engebelendirir Doğu Karadeniz sıradağlarının iç sıralarını oluşturan Yalnızçam Dağlarına bağlı Göze Dağı ilçe sınırları içerisinde 3167 mye ulaşır Bu dağların yüksek kesimlerinde yaylalar bulunmaktadır Kol Köyü sınırlarından doğan Posof Çayı ilçe topraklarını ikiye bölerek, Gürcistan ve oradan da Hazar Denizi’ne akmaktadır Posof Çayı’nın vadi tabanı bir çöküntü alanıdırDeniz seviyesinden yüksekliği 1583 m olan ilçenin yüzölçümü 606 km2 olup, toplam nüfusu 13199’dur İlçenin iklimi karasal iklim olmasına rağmen, Karadeniz ve Hazar Denizi’nden gelen sıcak havanın ve rakımın 1580 m civarında olmasının etkisiyle ilçenin iklimi biraz daha ılık geçmektedir İlkbahar ve sonbaharda bol yağmur yağarYıllık ortalama sıcaklığın 68 santigrat derece olduğu ilçede yazın dağlardan esen rüzgarlar nedeniyle yazları bir ilkbahar serinliğindedir İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, patates ve elmadır Az miktarda da fasulye ile armut yetiştirilmektedir Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliğinin yanı sıra arıcılık da yapılmaktadır Ayrıca kümes hayvanı yetiştirilmektedir İlçenin tarih öncesi ile ilgili bilgiler yetersizdir Tarihte ilk kez ismi MÖ680 yıllarında İskitlerin Urartulardan bu bölgeyi alarak 500 yıl egemen olmaları ile geçmiştir MÖ150-MS430 yıllarında Horasan’dan gelen Arsaklar bu bölgeye yerleşmişlerdir Daha sonra onları Peçenek ve Oğuz boyları izlemiştir Posof, bir süre Sasanilerin egemenliğinde kalmış, daha sonra Doğu Romalılar (Bizans), Gürcü kökenli Bagratlılar, Abbasiler yöreye hakim olmuşlardır Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın 1064’te Ani’yi ele geçirmesinden sonra Danişmendli Ahmet komutasındaki Selçuklu ordusu Şavşat üzerinden Posof, Kol Köyü yakınlarında Kol Kalesini kuşatarak, kaleyi ele geçirmiş ve yörede Selçuklu egemenliğini başlatmıştır Ancak, Selçuklular Posof yöresinde uzun süre tutunamamış ve bölge İlhanlıların egemenliğine geçmiştir İlhanlı döneminde Ortadoks Kıpçaklar yarı bağımsız olarak yöreye hakim olmuşlardır Osmanlı-İran (1578) Savaşı sırasında Ahıska Atabeyi Manuçahr Bey Çıldır’a giderek Osmanlı komutanı Lala Mustafa Paşa’ya bağlılığını bildirmiş ve Müslümanlığı kabul etmiştir Bundan sonra Lala Mustafa Paşa’nın emri ile Ardahan Sancak Beyi Abdurahman Bey, Ulgar Dağı’nı aşarak, yöreye inmiş, 1578 yılında Ahıska ve Posof ve çevresini Osmanlı topraklarına katmıştır Osmanlı döneminde Çıldır Eyaleti’nin kurulması üzerine, Posof da sancak beyliği konumuna getirilmiştir Osmanlı-Rus Savaşı (1828) sonunda bölge, Rusların hakimiyeti altına girmiştir Bundan sonra birkaç kez Osmanlılarla Ruslar arasında el değiştiren Posof Osmanlı-Rus Savaşlar’ı (1878) sonucunda yeniden Rus hakimiyetine girmiştir Bu durum 1917 Rus İhtilali’ne kadar devam etmiş ve Rusların çekilmesinden sonra Brest-Litovsk Antlaşması ile yeniden Osmanlı topraklarına dahil olmuştur Bu kez, Gürcüler Posof’u işgal etmiş ve köyler yakılıp, yağmalanmıştır Bunu içlerine sindiremeyen Posoflular milis birlikleri kurarak Gürcülerle savaşmışlardır Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, TBMM Hükümeti Gürcü Hükümeti’ne sert bir nota vererek 24 saat içerisinde Gürcü birliklerinin bölgeden çekilmemesi halinde bölgenin milli kuvvetlerce işgal edileceğini bildirmiştir Bunun üzerine Gürcüler hemen bölgeyi boşaltmışlar ve 2 Mart 1921’de Halit Paşa komutasındaki Türk birlikleri Posof’a girmiş ve Posof işgalden kurtarılmıştır 2 Mart 1923’te Kars’a bağlı ilçe merkezi konumuna getirilmiştir Ardahan’ın 1992’de il oluşu ile, Ardahan’a bağlanmıştır Posof İlçesindeki Tarihi Eserler: Savaşır Kalesi Cak Kalesi Posof Merkez Camisi Posof Çayı Üzerindeki Rus Köprüsü |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|