80 Sonrası Politika Ve Kültür,80 Li Yıllardan Sonra Değişen Politik Kültür Ve Değeri |
09-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
80 Sonrası Politika Ve Kültür,80 Li Yıllardan Sonra Değişen Politik Kültür Ve Değeri80 Sonrası Politika Ve Kültür,80 Li Yıllardan Sonra Değişen Politik Kültür Ve Değeri 80 Sonrası Politika Ve Kültür,80 Li Yıllardan Sonra Değişen Politik Kültür Ve Değeri 80 Sonrası Türkiye'de politik kültür değişmiştirBu politik kültür değişimine partiler boyutunda bakmak kolaycılıktır, zira bu değişimde toplumsal hareket ve aktörlerin etkiside yadsınamaz Bu değişim üç ayrı düzeyde elealınabilir ·Politik söylem değişmektedir ·Toplumsal aktörlerin devletle kendi aralarındaki ilişkilerinin niteliği ve politik dolayımları değişmektedir ·Toplum -devlet ilişkisindeki değişimlerin siyasal partiler tarafından ne ölçüde ifade edildiği sorusu önem kazanmıştır Politik söylem değişikliğinde 'yumuşama' ve 'icraat tartışmaları' 80 öncesi kamu çatışmalarına sahne olan Türkiye'de 'yumuşama, hoşgörü, uzlaşma' ciddi ideolijiler ve davalar arası kavgaların yerini almıştırBuna bağlı olarakta rejime karşı ve sistem sorgulamalar yerini icraat tartışmalarına bırakmıştırBu konsensus arayışı içersinde, farklı siyasal ideolijilerin ve kültürel yaşam biçimlerinin birarada varolup olmayacakları sorusuna verilecek cevap yetmiş yol içersinde üç kere sekteye uğramış demokrasinin geleceğini tayin edeceği bilindiğinde ortaya çıkar Politik sistemdeki ikinci değişiklik sistemin değil, yönetim biçimi tartışmalarına ilişkin olduğunu söylemiştirKapitalist ve sosyalist sistem kavgaları yerini liberal ve sosyal adalet çizgileriyle ayıran icraat tartışmalarına bırakmaktadır Bu yeni süreç süregelen devlet-toplum-batı üçlemesinin değişmekte olduğunu işaret ediyorDeğişim ekseni giderek devlet ve seçkinler ekseninde topluma doğru kaymaktadırYönetici seçkinlerin toplumsal oluşumları temsil edebilme, ifade edebilme kapasitelerinin önem kazanması batıcı seçkinler ve cahil halk kitleleri yerini giderek yönetici kadrolar ve çoğulcu sivil toplum arasındaki ilşkilere ve onların politik ifadelerine bırakmaktadırJakoben devletçi gelenekten pragmatik değerlein önem kazanmasına geçişi politika dilindek ideğişmelerde görürüzDava adamı yerini işbitirici politikalar almıştır Gelişen liberalizm ve demokratik söylemlerde, isalmcı hareketlerde toplumsal alanın gelişmesine bağlı olarak sosyal katılım sağlama çabasındadırlarBurada eğitim yada kazanç yoluyla toplumum bir kesimi daha çok katılım imkanı bulmuştur 80 Sonrası seçimleri kazanarak politikanın oluşumunu belirleyecek olan ANAP'ın şu özellliklerinden bahsetmek istiyorum; ·Edindiği yumuşak politika ·İcraatı kullanması ·En önemli olanı islamcı muhafazakar değerler arasında oluşturmaya calıştığı sentez Buna Nilüfer Göle 'islamcı mühendisler' diyorKültürel düzeyde özellikle birey-aile-toplum ilişkilerinde bir yandan islamdan kaynaklanan muhafazakar değerleri , diğer yandan mühendislik formasyonuna uygun olarak akılcı-rasyonalist değerleri taşımaktadırlarBu siyasi partilerin en önemli zayıf noktası eğitimdi bireylere pozitivst düşünce sistemini sunacağı ve Türkiye'nin girişmekte olduğu demokrasi deneyimini besleyeceği yerde ANAP ortaokul lise eğitim tedrisatı, öğrencilerin düşünebilmesi ve eleştiebilmesini pekiştirmesini hedeflemekten ziyade resmi ideolojileri ve muhafazakar inançların pekiştirilmesini hedeflemektedirBunların da en güzel örneği imam ve hatip liselerinin sayısındaki ani artış olmuştur Gerek askeri kanat, gerkese siyasi kanat kendi söylemlerinde ve icraatlarındaki islamlaşma ve geleneksele yakınlaşma, halkı muhatap alma isteğinin bir sonucu olarak , islami kesimler kamusal yapılanmada eğitimde daha sıklıkla yer almaya başladı Bu islamcı kanadın siyasal temsilcisi olarak kuşkusuz Refah Partisini görmekteyizRefah partisinin son zamanlardaki başarısı islamcılığın gelişmesiyle ve kimlik politikalarıyla ilgili olsada , merkez partilerin zayıflaması ve anarşist liberalizmle keyfi modernite doğuran küreselleşmenin hızlanması bu gelişmede katkıda bulunan etkenlerdir İslamcılığın yeni aktörleri, ister lider ister takipçi konumunda olsun yeni kentleşmiş ve eğitimli toplumsal gruplardan gelmektedirlerÇoğunlukla ortak bir yolu izleyerek islamcı olamktadırlar;küçük kasabalardan kentlere göç ettikten sonra lise ve üniversite yıllarında çeşitli islami entellektüellerin eserleriyle karşılaşmaktadırlar İslamcı haraket biçimleriyle , bunların totalizm ve demokrasi arasında yarattığı gerilim islamın dayanak noktaları olan 3 D'nin yani 'din , devlet ve dünya' nın analizleriyle daha iyi anlaşılabilmiştirBöyle bir analiz bizi devlet islamcılığı ve sivil islamcılığı diye iki farklı noktaya getirdiDevlet islamcılığı; islami devlet kavramı olmadan gerçek islami yaşan tarzının mümkün olamayacağını öne sürerek , yukarıdan aşağıya doğru devrimci bir sistem devrimciliğne önem vermekte, ümmet ve islami devletin biraraya geldiği totaliter ve ütopik bir toplum öngörülmekte Diğer yandan sivil islamcılık ise kişisel inançlar siyasal etkenler önce gelmekte ve bunun sonucu olarak dini yıprattığını söyleyen aşırı siyasallaşma eleştirilmektedirDevletçi ve sivil islam arasındaki fark; şeriatçı ve mistik , sufi anlayışlar arasındaki farka dönüştürülebilir 70'li yıllarda islamcı bir parti olarak kurulan Mlli Nizam Partisi geleneksel dindarları cezbetmiş ve kırsal bölgelrden destek görmüştürtürOnun devamı olan Refah Partisi 90'larda ise gittikçe kentsel orta sınıfları cezbeden bir parti haline gelmiştirZira Türkiye'de islamcılıkta kendi evrimini yaşamayı 90'larda da sürdürmüştürBunun en bariz öeneğini Refah partisi ve Fazilet Partisi arasındak söylem farkında görürüzGittikçe reel politikaya yaklaşan islamcı partiler doğal olarak farklı söylemler kullanmışlardır bu söylemleri size aynen aktarıyorum 1993 RP İstanbul İl Çalışma Raporu'nda il başkanı Tayyip Erdoğan çalışma prensiplerini şöyle özetlemiştir:'Nefret ettirmeyiniz , sevdiriniz, zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız Korkutucu olamayınız müjdeliyici olunuzYargılayıcı olamayınız , bağışlayıcı olunuz Selamı yaygınalştırınız , onada rahmet vardır'Zikredilen bu prensipler literatür olarak hadis ve ayet içeriklerine tekabül etmektedir FP 1999 İstanbul Faaliyet Raporu'nda , İl Başkanı DoçDR Numam Kurtulmuş'un giriş söylevindeyse akademik bir lisanla , 'demokratik restorasyon süreci, iktisadi hayatın demokratikleştirilmesi , teknolojinin ve altyapının yenilenmesi ,bilgi toplumu ,toplumsal motivasyon, demokrasi ,insan hakları, özgürlükler,hukuk devleti ve kalkınma gibi ana başlıklar vardır Refah Partisinin başarısının en önemli nedenlerinden biride 'adil düzen' projesinde kullandığı çeşitlemelerle marjinal islami bir parti değilde merkez sağ partisi olamaya talip olmuşturBunu da katılımcı ve insancıl bir çizgiyle sosyal demokrasi adı altında yaptıSerbest teşebbüs ve hizmet amacıyla liberalizmden alıntı yapmış ama bunu kendi dinsel muhafazakar mantığında yürütmüştürHer hareket gibi islamcı harekette kendi üst-yapısal kurumlarını kurmuştur Ekonomik pazarda yerini almış, islami karşı seçkinleri oluşturmuş bir başka değişle varlığı için gerekli kadroları organize etmiştirBu kadrolar şöyle sıralanabilir; İSLAMİ DÜŞÜNÜRLER: Bu kişiler batı modernliğine boyun eğmeden islami otantikliği yeniden tanımlayan çağdaş islami düşünürlerdirOrijinal kaynakları Kur’an’a ,sünnete ve hadise geri dönüş Asr’ı Saadet döneminin saf islamiyetinin yeniden canlandırılamsı ve batı modernleşmesinini çürümüş etkisine karşı mücadele çağrısı bütün islamcı karşı seçkinlerin programlarının ortak konusudur İSLAMCI KARŞI SEÇKİNLER VE MÜHENDİSLER: Şehirli ve eğitimli islamcılar arasında teknik seçkinleri temsil eden ve sosyo-ekonomik gelişmenin amirleri olan mühendisler,siyasette hayati bir rol oynamaktadırlarBu kişiler islam ve rasyonaliteyi yorumlayarak içselleştirmeye çalışmaktadırlar İSLAMCI AYDINLAR VE KARŞI SEÇKİN OLAN KADINLAR: Simgelerin ve değerlerin üreticisi Ali Bulaç, İsmet Özel, Abdurrahman Dilipak gibi islamcı aydınalar islamcı hareketin ideolojisini tanımlamakta ve gazeteler , dergiler ve kaitapları vasıtasıyla yaymaktadırlar70 'lerde türk solcularını elinde bulunan entellektüel hayat son on beş senede islamcı aydınların etkisi altındadırKarşımıza çıkan bir diğer noktada üstte sıraladığımız bu isimler 80 'li yılların öncesinde tamamen parlamenter rejime karşı çıkıp onu reddederken şimdi kendilerini bu sisteme entegre etmeye bu pastada bir dilim alma eğilimindedirler Yine aynı şekilde karşı seçkin olan Cihan Aktaş, Halime Toros ,Sibel Eraslan gibi kadınlar da geleneksel muhafazakar islamcı kadın imajını silip aydın ve meslek sahibi kadınlar olarak karşımıza çıkmaktadırlarZira bu kadınlar ve üniversite öğrencileri özellikle 28 Şubat sonrası darbe inan islamcılığın tek garantörleri olmuşlardırBaşka bir deyişle 28 Şubat'la birlikte daha reel politikaya kayan sindirilen islamcılığı erkekler hiçbir sorun olamksızın yaşarken, bu ağır yük ve referans kadınlardadırYani müslüman erkek sakalını kesti, kravatını taktı iş hayatına girdi faizle parada aldı içkili resepsiyonada katıldıAncak ne zaman müslüman kimliğiyle iligili şüpheye düştü taktı karısını kolunaAncak islami kadın ona bir kimlik atfeden türbanı korumak için kamusal hayattan dışlandı |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|