Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hat, sanatı, türklerde

Türklerde Hat Sanatı

Eski 04-26-2008   #1
[KAPLAN]
Icon47

Türklerde Hat Sanatı



Türklerde Hat Sanatı

Hat sanatı denilince Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatı akla gelir Bu sanat Arap harflerinin 6-10 yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır

Türkler, Müslüman olduktan ve Arap alfabesini benimsedikten sonra uzun bir süre hat sanatına herhangi bir katkıda bulunmamışlardır Türkler hat sanatıyla Anadolu'ya geldikten sonra ilgilenmeye başladılar ve bu alanda en parlak dönemlerini de Osmanlılar zamanında yaşadılar Yakut-ı Mustasımi'nin Anadolu'daki etkisi 13 yüzyıl ortalarından başlayıp 15 yüzyıl ortalarına kadar sürdü Bu yüzyılda yetişen Şeyh Hamdullah (1429-1520) Yakut-ı Mustasımi'nin koyduğu kurallarda bazı değişiklikler yaparak Arap yazısına daha sıcak,daha yumuşak bir görünüm kazandırdı Türk hat sanatının kurucusu sayılan Şeyh Hamdullah'ın üslup ve anlayışı 17 yüzyıla kadar sürdü Hafız Osman (1642-98) Arap yazısına estetik bakımdan en olgun biçimini kazandırdı Bu tarihten sonra yetişen hattatların hepsi Hafız Osman'ı izlemişlerdir

Türkler altı tür yazı (aklâm-ı sitte) dışında, İranlıların bulduğu tâlik yazıda da yeni bir üslup yarattılar Önceleri İran etkisinde olan tâlik yazı 18 yüzyılda Mehmed Esad Yesari (ölümü 1798) ile oğlu Yesarizade Mustafa İzzet'in (ölümü 1849) elinde yepyeni bir görünüm kazandı Türk hat sanatı 19 yüzyılda ve 20 yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürdü, ama 1928'de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince yaygın bir sanat olmaktan çıkıp yalnızca belirli eğitim kurumlarında öğretilen geleneksel bir sanat durumuna geldi


Yazı Türleri

Hat sanatının doğduğu dönemde ortaya çıkan altı tür yazı ile İranlıların bulduğu tâlik dışında başka birçok yazı türü daha vardır Bunların bir bölümü fazla yaygınlaşamamış, bir bölümü de belli alanlarda kullanılmıştır Örneğin Türklerin geliştirdiği divani yazı yalnızca Divan-ı Hümayun'da yazılan önemli belgelerde, yazılması ve okunması özel eğitim gerektiren siyakat ise mali kayıtlarda kullanılmıştır Kolay yazıldığı için günlük yaşamda yaygın olarak kullanılan bir yazı türü olan rik'a da 19 yüzyılda sanat yazısı durumuna gelmiştir Rik'a ile altı yazı türünden biri olan rika birbirine karıştırılmamalıdır

Hat sanatında yazılar büyüklüklerine göre de farklı adlarla anılırdı Duvarlara asılan levhalarda, cami, türbe gibi dinsel yapılardaki kuşak ve kubbe yazılarında, her tür yazıtta kullanılan ve uzaktan okunabilen yazılara iri anlamında celi adı verilirdi Daha çok sülüs ve tâlik yazının celisi kullanılmıştır Alışılmış boyutlardan daha küçük harflerle yazılan yazılara hurde, gözle kolay seçilemeyecek boyuttaki yazılara da gubari (toz) denilirdi


Yazı Araç Gereçleri

Hat sanatında da yazının temel aracı kalemdir Hat sanatında kalem olarak daha çok kamış kullanılırdı Kamışın ucu yazılacak yazının kalınlığına göre makta denilen sert maddelerden yapılmış altlığın üstünde eğik olarak tutulur ve kalemtıraş olarak adlandırılan özel bir bıçakla yontulurdu Celi yazılar ise ağaçtan yapılmış kalın uçlu kalemlerle yazılırdı Çok ince yazılar için madeni uçlar da kullanılmıştır Hat sanatında kullanılan mürekkep de özel olarak hazırlanırdı Yağlı isin çeşitli katkı maddeleriyle karıştırılmasıyla elde edilen bu mürekkep akıcı biçimde yazı yazmayı sağlar, yanlış yazma durumunda da kolayca silinirdi Hat sanatında kullanılan kâğıtlar da özeldi Mürekkebi emip dağıtmaması, kaleme akıcılık sağlaması için kâğıtlar âhar denilen bir maddeyle saydamlaştırılırdı


Hat Eğitimi

Hat sanatıyla uğraşan kişiye “güzel yazı yazan sanatçı” anlamına gelen “hattat” adı verilir Hattatlar yüzyıllar boyu usta-çırak ilişkisi içinde yetişmişlerdir Hat sanatını öğrenmeye heveslenen kişi bir hattattan ders alırdı Başlangıçta alıştırma niteliğinde çalışmalara dayanan ve “meşk” adı verilen bu dersler tek tek harflerin yazılışının öğrenilmesiyle başlar, harflerin birleşme biçimleriyle, sözcüklerin ve tümcelerin yazılış tarzlarının öğrenilmesiyle sürerdi Ortalama üç beş yıl kadar süren bu eğitimin sonunda hattat adayı iki yada üç hattatın önünde yazı yazarak bir çeşit sınav verirdi Hattatlar bu yazıyı beğenirlerse altına imzalarını koyarlardı Buna, başarı ya da izin belgesi anlamına gelen “icazetname” adı verilirdi İcazetname almamış kişi hattat sayılmaz, dolayısıyla yazdığı bir yazının altına adını koyamazdı
__________________

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.