Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fihristik, kuran

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



Kur'an fihristi-K

''Kabe'

Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik (Bakara Suresi, 125)
Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, kutlu ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Ka'be)dir (Ali İmran Suresi, 96)
Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır Kim oraya girerse o güvenliktedir Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır (Ali İmran Suresi, 97)
Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten herşeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir (Maide Suresi, 97)
Hani Biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut" (Hac Suresi, 26)

''Kabile'

Ancak sizinle aralarında andlaşma bulunan bir kavme sığınanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler (dokunulmazdır) Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece sizinle çarpışırlardı Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır (Nisa Suresi, 90)
Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır (Hucurat Suresi, 13)

''Kabir'

Gerçek şu ki, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir (Hac Suresi, 7)
Diri olanlarla ölüler de bir değildir Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin (Fatır Suresi, 22)
Sur'a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler (Yasin Suresi, 51)
O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür (Kaf Suresi, 42)
Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar (Kamer Suresi, 7)
Kabirlerinden koşarcasına çıkarılacakları gün, sanki onlar dikili birşeye yönelmiş gibidirler (Mearic Suresi, 43)
Sonra onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü (Abese Suresi, 21)
Ve kabirlerin içi 'deşilip dışa atıldığı' zaman; (İnfitar Suresi, 4)
Yine de bilmeyecek mi? Kabirlerde olanların 'deşilip dışa atıldığı,' (Adiyat Suresi, 9)

''Kabuk'

Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk Sen Kur'an'da sadece Rabbini "bir ve tek" (İlah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler (İsra Suresi, 46)
Biz onlara birtakım yakın-kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık,' onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azap) sözü onların üzerine hak oldu Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi (Fussilet Suresi, 25)
Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur (Zuhruf Suresi, 36)

''Kaburga'

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar (Tarık Suresi, 7)

''Kadeh'

Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır (Saffat Suresi, 45)
Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur (Tur Suresi, 23)
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, (Vakıa Suresi, 18)
Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı kafur olan bir kadehten içerler (İnsan Suresi, 5)
Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir (İnsan Suresi, 17)
Dopdolu kadehler (Nebe' Suresi, 34)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



''Kader'

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur O, süresi belirtilmiş bir yazıdır Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz (Ali İmran Suresi, 145)
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır" Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı) Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir (Ali İmran Suresi, 154)
Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur Adı konulmuş ecel, O'nun Katındadır Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz (En'am Suresi, 2)
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap) Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı Öyleyse sakın cahillerden olma (En'am Suresi, 35)
Her ümmet için bir ecel vardır Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) (Araf Suresi, 34)
Eğer Allah'ın geçmişte bir yazması (söz vermesi) olmasaydı, aldıklarınıza karşılık size gerçekten büyük bir azap dokunurdu (Enfal Suresi, 68)
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez O bizim Mevlamızdır Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler" (Tevbe Suresi, 51)
İnsanlar, tek bir ümmetten başka değildi; sonra anlaşmazlığa düştüler Eğer Rabbinden geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda mutlaka aralarında hüküm verilmiş olurdu (Yunus Suresi, 19)
De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim Her ümmetin bir eceli vardır Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler (Yunus Suresi, 49)
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır (Hud Suresi, 6)
Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır (Hud Suresi, 8)
"Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma Çünkü onlar suda- boğulacaklardır" (Hud Suresi, 37)
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır)" (Hud Suresi, 56)
Onlar, Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır Çünkü Rabbin, gerçekten dilediğini yapandır (Hud Suresi, 107)
Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır (Hud Suresi, 108)
Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler (Hud Suresi, 110)
O'nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah'ın emriyle gözetip-korumaktadırlar Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir (biçimde imkan) yoktur; onlar için O'ndan başka bir veli yoktur (Ra'd Suresi, 11)
Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur'an olsaydı (yine bu Kur'an olurdu) Hayır, emrin tümü Allah'ındır İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu İnkar edenler, Allah'ın vadi gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez (Veya miadını şaşırmaz) (Ra'd Suresi, 31)
Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları (kıskıvrak) yakalayıverdim İşte nasıldı sonuçlandırma? (Ra'd Suresi, 32)
Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik Allah'ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır (Ra'd Suresi, 38)
Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır Kitabın anası O'nun Katındadır (Ra'd Suresi, 39)
Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık (Hicr Suresi, 4)
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler (Nahl Suresi, 61)
Hiçbir ülke (veya şehir) olmasın ki, kıyamet gününden önce Biz onu (ya) bir yıkıma uğratacağız veya onu şiddetli bir azapla azaplandıracağız; bu (muhakkak) o kitapta yazılıdır (İsra Suresi, 58)
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa" (Taha Suresi, 40)
Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş (belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu (Taha Suresi, 129)
Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir (Mü'minun Suresi, 43)
Görmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; böylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını görürsün Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir (Nur Suresi, 43)
Ve şüphesiz, senin Rabbin, sinelerinin gizli tuttuklarını ve açığa vurduklarını kesin olarak bilmektedir (Neml Suresi, 74)
Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın (Neml Suresi, 75)
Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar Eğer adı konulmuş bir ecel (tayin edilmiş bir vakit) olmasaydı, herhalde onlara azap gelmiş olurdu Fakat kendileri şuurunda olmadan, onlara kuşkusuz apansız geliverecektir (Ankebut Suresi, 53)
Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah'ın Katındadır Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır (Lokman Suresi, 34)
Gökten yere her işi O evirip düzene koyar Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir (Secde Suresi, 5)
Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir (Ahzab Suresi, 38)
İnkar edenler, dediler ki: "Kıyamet-saati bize gelmez" De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır" (Sebe Suresi, 3)
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz (Sebe Suresi, 30)
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan Sonra da sizi çift çift kıldı O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır (Fatır Suresi, 11)
Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir (Fatır Suresi, 45)
Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, fakat onda anlaşmazlığa düşüldü Eğer Rabbinden (daha önce) bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti Gerçekten onlar, bundan yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler (Fussilet Suresi, 45)
Kıyamet-saatinin ilmi O'na döndürülür O'nun ilmi olmaksızın, hiçbir meyve tomurcuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da Onlara: "Benim ortaklarım nerede" diye sesleneceği gün, dediler ki: "Sana arzettik ki, bizden hiçbir şahid yok" (Fussilet Suresi, 47)
Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti Şüphesiz onların ardından kitaba mirasçı olanlar ise, herhalde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler (Şura Suresi, 14)
Şu halde bil; gerçekten, Allah'tan başka İlah yoktur Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de (Muhammed Suresi, 19)
Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık (Kamer Suresi, 49)
Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 51)
Onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır (Kamer Suresi, 52)
Küçük, büyük herşey satır satır (yazılı)dır (Kamer Suresi, 53)
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır (Hadid Suresi, 22)
Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azaplandırırdı Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır (Haşr Suresi, 3)
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir Allah, herşeyi bilendir (Tegabün Suresi, 11)
Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır (Talak Suresi, 3)
"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez Bir bilmiş olsaydınız" (Nuh Suresi, 4)
De ki: "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?" (Cin Suresi, 25)
Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin (Allah,) onların nezdinde olanları sarıp-kuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir (Cin Suresi, 28)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



''Kadınlar"

Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz" (Bakara Suresi, 35)
Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı (Bakara Suresi, 49)
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar (Bakara Suresi, 187)
Hacc, bilinen aylardır Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının (Bakara Suresi, 197)
Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever" (Bakara Suresi, 222)
Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz İman edenlere müjde ver (Bakara Suresi, 223)
Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Bakara Suresi, 226)
(Yok) Eğer boşamada kararlı davranırsa (boşanırlar) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir (Bakara Suresi, 227)
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve temizlenme süresi' beklerler Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var Allah Azizdir Hakimdir (Bakara Suresi, 228)
Boşanma iki defadır (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir) Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka) Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir (Bakara Suresi, 229)
Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar (Bakara Suresi, 230)
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir (Bakara Suresi, 231)
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın İşte, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) öğüt verilir Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir Allah, bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 232)
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerinde(ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir (Bakara Suresi, 233)
İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur Allah, işlediklerinizden haberi olandır (Bakara Suresi, 234)
(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur Gerçekte Allah, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir Artık ondan kaçının Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır (Bakara Suresi, 235)
Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır (Bakara Suresi, 236)
Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir (Bakara Suresi, 237)
İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar) Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur Allah güçlü ve üstün olandır Hüküm ve hikmet sahibidir (Bakara Suresi, 240)
(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır (Bakara Suresi, 241)
Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti (Ali İmran Suresi, 35)
Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum Erkek ise, kız gibi değildir Ona Meryem adını koydum Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım" (Ali İmran Suresi, 36)
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi (Ali İmran Suresi, 37)
Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti (Ali İmran Suresi, 42)
"Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et" (Ali İmran Suresi, 43)
Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin (Ali İmran Suresi, 44)
"Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir" (Ali İmran Suresi, 47)
Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle 'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım" (Ali İmran Suresi, 61)
Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir (Nisa Suresi, 1)
Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin) Bu, sapmamanıza daha yakındır (Nisa Suresi, 3)
Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak) verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin (Nisa Suresi, 4)
Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır (Nisa Suresi, 7)
Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz (Bunlar) Allah'tan bir farzdır Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır (Nisa Suresi, 11)
Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır (Nisa Suresi, 12)
Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun (Nisa Suresi, 15)
Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir) Onlarla güzellikle geçinin Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar (Nisa Suresi, 19)
Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? (Nisa Suresi, 20)
Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı (Nisa Suresi, 21)
Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir' Ne kötü bir yoldu o! (Nisa Suresi, 22)
Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz (evlilik) haram kılındı Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nisa Suresi, 23)
Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır) Bunlar, Allah'ın üzerinize yazdığıdır Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır (Nisa Suresi, 24)
İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nisa Suresi, 25)
Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin Gerçekten, Allah herşeyi bilendir (Nisa Suresi, 32)
Anne-babanın ve yakınların geride bıraktıklarından ve her birine mirasçılar kıldık Yeminlerinizin (akid ile) bağladığı kimselere de kendi paylarını verin Şüphesiz, Allah, herşeye şahid olandır (Nisa Suresi, 33)
Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu gözeticidir' Saliha kadınlar, gönülden (Allaha), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür (Nisa Suresi, 34)
(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır (Nisa Suresi, 35)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez (Nisa Suresi, 36)
Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nisa Suresi, 43)
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır (Nisa Suresi, 76)
Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka (Nisa Suresi, 98)
Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır (Nisa Suresi, 124)
Kadınlar konusunda senden fetva isterler De ki: "Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size kitapta okunmakta olanlardır Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir (Nisa Suresi, 127)
Eğer bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi için sakınca yoktur Barış daha hayırlıdır Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır (Nisa Suresi, 128)
Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nisa Suresi, 129)
Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur) Allah, (rahmetiyle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir (Nisa Suresi, 130)
Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir (Maide Suresi, 38)
Cinleri Allah'a ortak koştular Oysa onları O yaratmıştır Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır (En'am Suresi, 100)
Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur O, herşeyi yaratmıştır O, herşeyi bilendir (En'am Suresi, 101)
Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar" Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir (En'am Suresi, 139)
"Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz" (Araf Suresi, 81)
Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki: "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır'da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki: "Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz" (Araf Suresi, 127)
"Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı" (Araf Suresi, 141)
O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız" (Araf Suresi, 189)
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlünden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez (Tevbe Suresi, 24)
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır (Tevbe Suresi, 67)
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti Bu, onlara yeter Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır (Tevbe Suresi, 68)
Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlüne itaat ederler İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 71)
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72)
Karısı ayaktaydı, bunun üzerine güldü Biz ona İshak'ı, İshak'ın arkasından da Yakub'u müjdeledik (Hud Suresi, 71)
"Vay bana" dedi (kadın) "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!" (Hud Suresi, 72)
Onu satın alan bir Mısırlı (aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi Böylelikle Biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler (Yusuf Suresi, 21)
Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez" (Yusuf Suresi, 23)
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik) Çünkü o, muhlis kullarımızdandı (Yusuf Suresi, 24)
Kapıya doğru ikisi de koştular Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 25)
(Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi" Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir (Yusuf Suresi, 26)
Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir" (Yusuf Suresi, 27)
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi (Yusuf Suresi, 28)
"Yusuf, sen bundan yüz çevir Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile Doğrusu sen günahkarlardan oldun" (Yusuf Suresi, 29)
Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz" dedi (Yusuf Suresi, 30)
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir Bu, ancak üstün bir melektir" dediler (Yusuf Suresi, 31)
Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak" (Yusuf Suresi, 32)
Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur" (Yusuf Suresi, 100)
Allah, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir O'nun Katında herşey bir miktar (ölçü) iledir (Ra'd Suresi, 8)
Onlar, Adn cennetlerine girerler Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer) Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler:) (Ra'd Suresi, 23)
Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik Allah'ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır (Ra'd Suresi, 38)
Hani Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır" (İbrahim Suresi, 6)
Dedi ki: "Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım" (Hicr Suresi, 71)
Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O Yücedir Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir (Nahl Suresi, 57)
Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir (Nahl Suresi, 58)
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar? (Nahl Suresi, 72)
Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi (Nahl Suresi, 78)
Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz (Nahl Suresi, 97)
Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle (İsra Suresi, 23)
"Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et" (Meryem Suresi, 5)
Ana ve babasına itaatkardı ve isyan eden bir zorba değildi (Meryem Suresi, 14)
Kitap'ta Meryem'i de zikret Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti (Meryem Suresi, 16)
Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü (Meryem Suresi, 17)
Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)" (Meryem Suresi, 18)
Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)" (Meryem Suresi, 19)
O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi (Meryem Suresi, 20)
"İşte böyle" dedi "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)" Ve iş de olup bitmişti (Meryem Suresi, 21)
Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi (Meryem Suresi, 22)
Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim" (Meryem Suresi, 23)
Böylece onu taşıyarak kavmine geldi Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın" (Meryem Suresi, 27)
"Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi" (Meryem Suresi, 28)
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?" (Meryem Suresi, 29)
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa" (Taha Suresi, 40)
Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun" (Taha Suresi, 117)
Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı (Taha Suresi, 121)
Irzını koruyan (Meryem); Biz ona Kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık (Enbiya Suresi, 91)
Biz, Meryem'in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik (Mü'minun Suresi, 50)
Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun (Nur Suresi, 2)
Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz Bu, mü'minlere haram kılınmıştır (Nur Suresi, 3)
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin Onlar fasık olanlardır (Nur Suresi, 4)
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir (Nur Suresi, 6)
Beşinci (yemini) ise, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir (Nur Suresi, 7)
Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır (Nur Suresi, 8)
Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır (Nur Suresi, 9)
Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır) Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır (Nur Suresi, 26)
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz" (Nur Suresi, 31)
İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir (Nur Suresi, 32)
Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir (Nur Suresi, 33)
Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır Allah, işitendir, bilendir (Nur Suresi, 60)
Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir (Furkan Suresi, 74)
"Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz" (Şuara Suresi, 166)
Yalnızca geri kalanlar içinde bir kocakarı hariç (Şuara Suresi, 171)
Dedi ki: "Ey önde gelenler, bu işimde bana görüş belirtin, siz (herşeye) şahidlik etmedikçe ben hiçbir işte kesin (karar veren biri) değilim" (Neml Suresi, 32)
Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi Dedi ki: "Tıpkı kendisi Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk" (Neml Suresi, 42)
Ona: "Köşke gir" denildi Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir" Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" (Neml Suresi, 44)
"Siz gerçekten, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, siz (yaptığı şeyi) bilmeyen bir kavimsiniz" (Neml Suresi, 55)
Biz de, onu ve ailesini kurtardık, yalnızca karısı hariç; onu geride (azap içinde kalanlar arasında) takdir ettik (Neml Suresi, 57)
Musa'nın annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik) (Kasas Suresi, 7)
Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz" Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi (Kasas Suresi, 9)
Musa'nın annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı Eğer mü'minlerden olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı (Kasas Suresi, 10)
Ve onun kız kardeşine: "Onu izle," dedi Böylece o da, kendileri farkında değilken onu uzaktan gözetledi (Kasas Suresi, 11)
Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi (Kasas Suresi, 12)
Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk Ancak onların çoğu bilmezler (Kasas Suresi, 13)
Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme Dönüşünüz Banadır Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim (Ankebut Suresi, 8)
Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir "Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır" (Lokman Suresi, 14)
Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma'ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana 'gönülden-katıksız olarak yönelenin' yoluna tabi ol Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim (Lokman Suresi, 15)
Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir (Ahzab Suresi, 4)
Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitab'ında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitap'ta yazılmış bulunmaktadır (Ahzab Suresi, 6)
"Eğer siz Allah'ı, Resûlünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır" (Ahzab Suresi, 29)
Ey peygamberin kadınları, sizden kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, onun azabı iki kat olarak artırılır Bu da Allah'a göre pek kolaydır (Ahzab Suresi, 30)
Ama sizden kim Allah'a ve Resûlüne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır (Ahzab Suresi, 31)
Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder Sözü maruf bir tarzda söyleyin (Ahzab Suresi, 32)
Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister (Ahzab Suresi, 33)
Evlerinizde okunmakta olan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır (Ahzab Suresi, 34)
Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 35)
Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur Kim Allah'a ve Resûlüne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır (Ahzab Suresi, 36)
Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi'nden çekinmene çok daha layıktı Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın Allah'ın emri yerine getirilmiştir (Ahzab Suresi, 37)
Ey iman edenler, mümin kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin (Ahzab Suresi, 49)
Ey Peygamber, gerçekten Biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık) Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik) Böylelikle senin için hiçbir güçlük olmasın Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 50)
Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp-barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur Allah, kalplerinizde olanı bilir Allah bilendir, halimdir (Ahzab Suresi, 51)
Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka Allah herşeyi gözetleyip denetleyendir (Ahzab Suresi, 52)
Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur (Ey Müslüman kadınlar) Allah'tan sakının Şüphesiz Allah, herşeye şahid olandır (Ahzab Suresi, 55)
Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur'an'dan) okuyoruz (Ali İmran Suresi, 58)
Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 59)
Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaplandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların tevbesini kabul edecektir Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 73)
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan Sonra da sizi çift çift kıldı O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır (Fatır Suresi, 11)
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır (Yasin Suresi, 56)
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır (Saffat Suresi, 48)
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz) (Saffat Suresi, 49)
Geride bırakılanlar arasında bir yaşlı kadın dışında (Saffat Suresi, 135)
Şimdi sen onlara sor: -Kızlar senin Rabbinin, erkek çocuklar onların mı? (Saffat Suresi, 149)
(Allah,) Kızları, erkek çocuklara tercih mi etmiş? (Saffat Suresi, 153)
Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur O'ndan başka İlah yoktur Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6)
"Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin" (Mü'min Suresi, 8)
Böylece, o, Katımız'dan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın" Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir (Mü'min Suresi, 25)
Yoksa O, yarattıklarından kızları (kendine) edindi ve erkekleri size mi ayırdı? (Zuhruf Suresi, 16)
Oysa onlardan biri, O, Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, yüzü simsiyah kesilmiş olarak kahrından yutkundukça yutkunur (Zuhruf Suresi, 17)
Onlar, süs içinde büyütülüp de mücadelede açık olmayan (kızlar)ı mı (Allah'a yakıştırıyorlar)? (Zuhruf Suresi, 18)
Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım" (Ahkaf Suresi, 15)
O kimse ki, anne ve babasına: "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi O ikisi (anne ve babası) ise Allah'a yakararak: "Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah'ın va'di haktır" (derler; fakat) O: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der (Ahkaf Suresi, 17)
(Bütün bunlar,) Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir İşte bu, Allah Katında 'büyük kurtuluş ve mutluluktur (Fetih Suresi, 5)
Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için O kötülük çemberi, tepelerine insin Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır Varacakları yer ne kötüdür (Fetih Suresi, 6)
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir (Hucurat Suresi, 11)
Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır (Hucurat Suresi, 13)
Böylece karısı çığlıklar kopararak geldi ve yüzüne vurarak: "Kısır, yaşlı bir kadın (mı doğum yapacakmış)? dedi (Zariyat Suresi, 29)
Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz (Tur Suresi, 20)
Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur (Necm Suresi, 45)
O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir" İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur (Hadid Suresi, 12)
Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve 'kerim (üstün ve onurlu)' olan ecir de onlarındır (Hadid Suresi, 18)
Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Mümtehine Suresi, 10)
Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin Kendisi'ne iman ettiğiniz Allah'tan sakının (Mümtehine Suresi, 11)
Ey Peygamber, mü'min kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma'ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret iste Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Mümtehine Suresi, 12)
Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın Rabbiniz Allah'tan korkun Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka Bunlar Allah'ın sınırlarıdır Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur (Talak Suresi, 1)
Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak Suresi, 2)
Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki- |üç aydır Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter) Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir (Talak Suresi, 4)
(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam'a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir (Talak Suresi, 6)
Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir (Talak Suresi, 7)
Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Tahrim Suresi, 1)
Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, O da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: "Bunu sana kim haber verdi?" O da: "Bana bilen, (herşeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi" demişti (Tahrim Suresi, 3)
Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler (Tahrim Suresi, 4)
Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, mü'min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler' verir (Tahrim Suresi, 5)
Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi (Tahrim Suresi, 10)
Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi Hani demişti ki: "Rabbim bana Kendi Katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar" (Tahrim Suresi, 11)
İmran'ın kızı Meryem'i de Ki o kendi ırzını korumuştu Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı (Tahrim Suresi, 12)
"Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma" (Nuh Suresi, 28)
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar (Nebe' Suresi, 33)
Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman: (Tekvir Suresi, 8)
Gerçek şu ki, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır (Buruc Suresi, 10)
Düğümlere üfüren-kadınların şerrinden, (Felak Suresi, 4)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



''Kadınların Giyimi'

Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz" (Nur Suresi, 31)
Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 59)
Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır Allah, işitendir, bilendir (Nur Suresi, 60)

''Kadınların Mahremleri'

Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur (Ey Müslüman kadınlar) Allah'tan sakının Şüphesiz Allah, herşeye şahid olandır (Ahzab Suresi, 55)
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz" (Nur Suresi, 31)

''Kadir Gecesi'

Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik (Kadir Suresi, 1)
Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? (Kadir Suresi, 2)
Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır (Kadir Suresi, 3)
Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler (Kadir Suresi, 4)
Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selamdır) o (Kadir Suresi, 5)

''Kafile'

İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın" (Yusuf Suresi, 10)
Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi (şöyle) seslendi: "Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız" (Yusuf Suresi, 70)
Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum" (Yusuf Suresi, 94)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



''Kafir'

Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır (Bakara Suresi, 19)
Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız -bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının (Bakara Suresi, 24)
Ve meleklere: "Ademe secde edin" dedik İblis hariç (hepsi) secde ettiler O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu (Bakara Suresi, 34)
Allah Katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir (Bakara Suresi, 89)
Allah'ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır (Bakara Suresi, 90)
Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır" (Bakara Suresi, 98)
Ey iman edenler, "Raina-Bizi güt, bize bak" demeyin "Unzurna-Bizi gözet" deyin ve dinleyin Kafirler için acı bir azap vardır (Bakara Suresi, 104)
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder Allah büyük fazl sahibidir (Bakara Suresi, 105)
Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir (Bakara Suresi, 161)
Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın Fitne, öldürmekten beterdir Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın Kafirlerin cezası işte böyledir (Bakara Suresi, 191)
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır) Ancak Allah Katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır) Fitne, katilden beterdir Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır (Bakara Suresi, 217)
Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et" (Bakara Suresi, 250)
Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin Kafirler Onlar zulmedenlerdir (Bakara Suresi, 254)
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez (Bakara Suresi, 264)
Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez (Bakara Suresi, 276)
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma Bizi affet Bizi bağışla Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et" (Bakara Suresi, 286)
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır (Ali İmran Suresi, 13)
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiçbir şey (yardım) yoktur Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka Allah, sizi Kendisi'nden sakındırır Varış Allah'adır (Ali İmran Suresi, 28)
De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin" Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez (Ali İmran Suresi, 32)
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez Onlar için acı bir azap vardır ve onların yardımcıları yoktur (Ali İmran Suresi, 91)
Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının (Ali İmran Suresi, 131)
Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi (Ali İmran Suresi, 147)
Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır (Nisa Suresi, 37)
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır (Nisa Suresi, 101)
İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur Korunma tedbirlerinizi alın Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır (Nisa Suresi, 102)
Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır (Nisa Suresi, 139)
O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır (Nisa Suresi, 140)
Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez (Nisa Suresi, 141)
Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? (Nisa Suresi, 144)
İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır (Nisa Suresi, 151)
Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azap hazırlamışızdır (Nisa Suresi, 161)
Gerçek şu ki, Biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır (Maide Suresi, 44)
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi'nin onları sevdiği, onların da Kendisi'ni sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda çaba harcayan ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir (Maide Suresi, 54)
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının (Maide Suresi, 57)
Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun Allah seni insanlardan koruyacaktır Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez (Maide Suresi, 67)
De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz" Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkarlarını artıracaktır Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma (Maide Suresi, 68)
Sizden önce bir topluluk onu sormuştu da sonra kafirler olmuşlardı (Maide Suresi, 102)
Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir (En'am Suresi, 28)
Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir (En'am Suresi, 122)
Öyleyse, Allaha karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler (Araf Suresi, 37)
Ey iman edenler, toplu olarak kafirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın) (Enfal Suresi, 15)
İşte size böyle? Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır (Enfal Suresi, 18)
Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır Yok, geri dönerseniz Biz de döneriz Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir (Enfal Suresi, 19)
Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kafirlerden binini yener Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur (Enfal Suresi, 65)
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor (Tevbe Suresi, 32)
(Haram ayları) Ertelemek ancak inkarda bir artıştır Bununla kafirler şaşırtılıp-saptırılır Allah'ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar Böylelikle Allah'ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar Yaptıklarının kötülüğü kendilerine 'çekici ve süslü' gösterilmiştir Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez (Tevbe Suresi, 37)
Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir" Böylece Allah Ona 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 40)
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti Bu, onlara yeter Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır (Tevbe Suresi, 68)
Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır (Tevbe Suresi, 69)
Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o! (Tevbe Suresi, 73)
Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allahın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık' (çekmeleri), kafirleri 'kin ve öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez (Tevbe Suresi, 120)
Kalplerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış ve onlar kafir kimseler olarak ölmüşlerdir (Tevbe Suresi, 125)
"Ve bizi, kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar" (Yunus Suresi, 86)
(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma" (Hud Suresi, 42)
"Ey Nuh" denildi "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in (Sizden türeyecek diğer kafir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır" (Hud Suresi, 48)
"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez" (Yusuf Suresi, 87)
Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "Haklarında (mü'minlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım hani nerede?" Kendilerine ilim verilenler, dediler ki: "Bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kafirlerin üstünedir" (Nahl Suresi, 27)
Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık (İsra Suresi, 8)
İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız (Kehf Suresi, 102)
Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar (Meryem Suresi, 83)
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir mücadele ver (Furkan Suresi, 52)
Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır (Furkan Suresi, 55)
Kitab'ın sana (kalbine vahy ile) bırakılacağını umud etmezdin; (bu,) Rabbinden ancak bir rahmettir Öyleyse sakın kafirlere arka olma (Kasas Suresi, 86)
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (mü'minlerle kafirler birbirlerinden) ayrılırlar (Rum Suresi, 14)
(Bu, Allah'ın) Kendi fazlından iman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirmesi içindir Şüphesiz O, kafirleri sevmez (Rum Suresi, 45)
Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Ahzab Suresi, 1)
Doğru olanlara doğruluk (ve bağlılık)larını (Allah'ın) sorması için Kafirlere ise acı bir azap hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 8)
Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et Vekil olarak Allah yeter (Ahzab Suresi, 48)
Gerçekten Allah, kafirleri lanetlemiş ve onlar için 'çılgın bir ateş' hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 64)
Yeryüzünde sizi halifeler kılan O'dur Öyleyse kim inkar ederse, artık inkarı kendi aleyhinedir Rableri Katında kafir olanlara kendi inkarları gazabtan başkasını arttırmaz ve kafir olanlara kendi inkarları kayıptan başkasını arttırmaz (Fatır Suresi, 39)
(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir) (Yasin Suresi, 70)
"Bu, sizin yalanladığınız (mü'mini kafirden, haklıyı haksızdan) ayırma günüdür" (Saffat Suresi, 21)
Doğrusu Biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık (Saffat Suresi, 63)
İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar Kafirler dedi ki: "Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür" (Sad Suresi, 4)
Yalnız İblis hariç O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu (Sad Suresi, 74)
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez (Zümer Suresi, 3)
Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 32)
"Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun" (Zümer Suresi, 59)
İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet" dediler Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu (Zümer Suresi, 71)
Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: "Gerçekten onlar ateşin halkıdır" sözü böylece hak oldu (Mü'min Suresi, 6)
Öyleyse, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a dua (kulluk) edin; kafirler hoş görmese de (Mü'min Suresi, 14)
Böylece, o, Katımız'dan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın" Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir (Mü'min Suresi, 25)
(Bekçiler:) "Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?" dediler Onlar: "Evet" dediler (Bekçiler:) "Şu halde siz dua edin" dediler Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir (Mü'min Suresi, 50)
"Allah'ın dışında (taptıklarınız)" Dediler ki: "Bizi bırakıp-kayboluverdiler Hayır, biz önceleri (meğer) hiçbir şeye tapar değilmişiz" İşte Allah, kafirleri böyle şaşırtıp-saptırır (Mü'min Suresi, 74)
Ama Bizim dayanılmaz-azabımızı gördükleri zaman, imanları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı (Bu,) Allah'ın kulları arasında sürüp-giden sünnetidir İşte kafirler burada hüsrana uğramışlardır (Mü'min Suresi, 85)
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O'nun Katında benim için daha güzel olanı vardır" der Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azaptan taddıracağız (Fussilet Suresi, 50)
O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara Kendi fazlından arttırır Kafirlere gelince; onlara şiddetli bir azap vardır (Şura Suresi, 26)
(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki: "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız" (Zuhruf Suresi, 24)
Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız" (Zuhruf Suresi, 30)
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler Allah, onları yerle bir etti O kafirler için de bunun bir benzeri vardır (Muhammed Suresi, 10)
İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur (Muhammed Suresi, 11)
Kim Allah'a ve Resûlüne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır (Fetih Suresi, 13)
Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı (Fetih Suresi, 22)
Muhammed, Allah'ın elçisidir Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir (Fetih Suresi, 29)
Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler (Kaf Suresi, 2)
Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, kafirler derler ki: "Bu, zorlu bir gün" (Kamer Suresi, 8)
Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al" (Kamer Suresi, 10)
Sizin kafirleriniz onlardan daha hayırlı mıdır? Yoksa sizin için kitaplarda bir beraat mi var? (Kamer Suresi, 43)
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir (Hadid Suresi, 20)
Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlüne iman etmeniz dolayısıyladır Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır Kafirler içinse acı bir azap vardır (Mücadele Suresi, 4)
Gerçekten Allah'a ve Resûlüne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır Oysa Biz apaçık ayetler indirdik Kafirler için küçültücü bir azap vardır (Mücadele Suresi, 5)
Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Mümtehine Suresi, 10)
Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin Kendisi'ne iman ettiğiniz Allah'tan sakının (Mümtehine Suresi, 11)
Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir (Mümtehine Suresi, 13)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile (Saff Suresi, 8)
Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden kiminiz kafirdir, kiminiz mü'min, Allah, yaptıklarınızı görendir (Tegabün Suresi, 2)
Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı 'sert ve caydırıcı' davran Onların barınma yeri cehennemdir Ne kötü bir dönüş yeridir o (Tahrim Suresi, 9)
Rahmana karşı size yardım edecek olan kimmiş? Şu sizin ordunuz mu? Kafirler yalnızca bir gurur (kesin bir aldanış) içindedirler (Mülk Suresi, 20)
De ki: "Haber verir misiniz; eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da bizi esirgerse, (peki) bu durumda kafirleri acı bir azaptan kurtaracak olan kimdir?" (Mülk Suresi, 28)
Gerçekten o (Kur'an), kafirler için bir hasrettir (Hakka Suresi, 50)
Kafirler için olan bu (azabı) geri çevirecek yoktur (Mearic Suresi, 2)
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma" dedi (Nuh Suresi, 26)
"Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir'den) kafirden başkasını doğurmazlar" (Nuh Suresi, 27)
İşte o gün, zorlu bir gündür; (Müddesir Suresi, 9)
Kafirler içinse hiç kolay değildir (Müddesir Suresi, 10)
Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür (Müddesir Suresi, 31)
Doğrusu Biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık (İnsan Suresi, 4)
Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek (Nebe' Suresi, 40)
İşte onlar da, kafir, facir olanlardır (Abese Suresi, 42)
Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler (Mutaffifin Suresi, 34)
Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?' (Mutaffifin Suresi, 36)
Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı (Tarık Suresi, 17)
De ki: "Ey kafirler" (Kafirun Suresi, 1)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi-K

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi-K



''Kağıt'

Biz kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkar edenler, tartışmasız: "Bu apaçık bir büyüden başkası değildir" derler (En'am Suresi, 7)
Onlar: "Allah, beşere hiçbir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kağıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu göz ardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir" De ki: "Allah" Sonra onları bırak, içine 'daldıkları saçma uğraşılarında' oyalanıp-dursunlar (En'am Suresi, 91)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.