Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
komisyonlarınca, matrah, saptanması, takdir

Takdir Komisyonlarınca Matrah Saptanması

Eski 05-18-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Takdir Komisyonlarınca Matrah Saptanması



Takdir Komisyonlarınca Matrah Saptanması
Takdir komisyonları yetkili makamlarca istenen matrah ve servet takdirlerini yapmakla görevli, vergi idaresi ve yükümlü kesiminin temsilcilerinden oluşan sürekli ya da geçici komisyonlardır Komisyonların matrah saptama konusundaki görevleri iki ana noktada toplanır: Genel- objektif nitelikteki matrah saptamaları, bireysel-sübjektif nitelikteki matrah saptamaları Emlak vergisinde arsalar için kabul edilen asgari birim değerlerinin saptanması bu komisyonların görevine giren bir genel matrah saptama işlemi olmaktadır (VUKm72, 74 EVK, m20) Bireysel - sübjektif matrah saptamaları ise tek yükümlü hakkında ikmalen, re'sen ya da idarece vergi tarhına gidildiğinde söz konusu olur

İdarenin üç,yükümlü kesiminin iki temsilcisinin oluşturduğu karma niteliği ile takdir komisyonları merkezî idare örgütlenmesi dışında yer alan kuruluşlardır Vergi idaresinin komisyon kararlarını değiştirme yetkisi yoktur;ancak bu kararlara karşı dava açabilir

Tebliğ
Yükümlünün, adına salınan vergiden haberdar olması için tarh işleminin kendisine bildirilmesi gerekir Tebliğ adı verilen bu uygulama işleminden sonra yükümlü ya borcu kabul edip öder ya da işleme karşı hukuki yollara başvurur Tebliğ, vergi borcunun daha somutlaşması, iyice belirginleşmesi bakımından tahakkuk aşaması ile bir köprü kurduğundan vergilendirme sürecinde büyük önem taşır Bunun gibi idari ve yargısal sürelerin işlemeye başlamasında da belirleyici unsur tebliğ tarihi olmaktadır Tarh işleminin yanısıra vergilendirmeye ilişkin çeşitli belgeler, yazılar, belli ödevlerin ifası için vergi dairesince yapılan bildirimler de tebligata tabidir Ayni şekilde yargılama aşamasında çeşitli işlemler ve kararlar tebliğ usulleri çerçevesinde ilgililere bildirilir

Tebligat Kanunu, Türk hukukunda tebliğ işlemlerini düzenleyen bir genel yasa olarak yer almıştır Ancak vergilendirme işlemi kişilerin temel hak ve özgürlükleriyle yakından ilgili olduğundan bu konuda bazı özel düzenlemeler getirilmiştir Vergi Usul Kanunu vergilendirme sürecine ilişkin tebligat işlemlerini özel hükümlere bağlamaktadır (m21, 93-109) Vergilerin tarh ve tahakkuku aşamalarında Vergi Usul Kanununun tebligata ilişkin hükümleri geçerlidir Tahsili düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 8 inci maddesinde yapılan açık atıf gereği, bu aşamada Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmaktadır Böylece vergilendirme sürecine ilişkin tüm idari aşamalarda Vergi Usul Kanununun tebligat hükümleri esas tutulmuş olmaktadır Buna karşılık vergilendirme sürecinin herhangi bir aşamasında yargısal uyuşmazlığı çıktığı takdirde tebligat işlemleri İdari Yargılama Usulü Kanununun 60 ıncı maddesi uyarınca, Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde yürütülür

Tebliğ işleminde yazılı şekil esastır Tebligat yükümlüye, yasal temsilciye, umumi vekile, ceza muhatabına, tüzel kişilerde yasal temsilcilere, tüzel kişiliği olmayan kuruluşlarda idareci veya temsilcilere, kamu idare ve müesseselerinde en büyük amirlere, bunların yardımcılarına ya da yetkili kılınan memurlara yapılır(VUKm94,95,98) Muhatap bulunmadığı takdirde, tebligat ikametgah adresinde bulunanlardan birine ya da işyerinde memur, müstahdemden birine yapılır (VUK m94/3) Ancak ikametgah veya işyerinde muhatap yerine tebliğ yapılacak kişilerin görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmaması ve açıkça ehliyetsiz bulunmaması gerekir

Vergi Usul Kanununda düzenlenen şekliyle tebliğ usulleri üç kısımda toplanabilir:
İlgilinin kabul etmesi koşuluyla tebligat vergi dairesinde yapılabilir (VUK m93/2)

İkinci usul, tebligatın adreste yapılmasıdır Adreste tebligat ya posta ile (VUKm99,100) ya da memur vasıtasıyla (VUKm107) yapılır Adreste tebilgatın yapılması için muhatabın bilinen adresleri olarak nelerin kabul edildiği Vergi Usul Kanununda sayılmıştır Örneğin işe başlarken işi bırakırken ya da değişiklik üzerine bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde, dava dilekçelerinde bildirilen adresler vb bilinen adresler arasındadır (VUKm101/1) Bu adreslerden, tarih itibariyle en son bildirilmiş veya ilgili makamca tesbit edilmiş olanı esas tutulur (VUKm101/2)

Yasada öngörülen son usul ilan yoluyla tebliğdir Adresin bilinmemesi ya da başka nedenlerle muhataba tebligat yapılamadığı takdirde ilan yoluyla tebliğ yoluna gidilir (VUKm103) İlan yerel gazetelerde yayınlanır; gazete çıkmayan yerlerde mutad vasıtalar bu amaçla kullanılır

Tahakkuk
Vergilendirme sürecinin önemli bir aşaması da tahakkuktur Vergi borcunun ödenecek duruma gelmesini ifade eden bu aşama, vergilendirme sürecinde hukuk tekniği açısından ayrı bir idari işlem niteliği taşımamaktadır Tahakkuk, tarh edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesini ifade eden bir durumdur, bir saptamadır Vergi Usul Kanununun tanımına göre “Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir” (m22) Bu aşama ya belli dava süresinin geçirilmesi ile kendiliğinden yada yargı organının açılan davayı red kararı üzerine gerçekleşir Bu kendiliğinden gerçekleşme özelliği tahakkuku birer idari işlem olarak tarh ve tahsil işlemlerinden ayıran en önemli noktadır

Beyana dayalı vergilendirmede tahakkukun tarh işlemiyle birlikte gerçekleşmesi de ona ayrı bir işlem niteliği kazandırmamaktadır Beyan usulünün daha önce belirtilen özelliği gereği tarh işlemiyle birlikte vergi tahakkuk eder Buna karşılık örneğin ikmalen ya da resen vergi tarhında idarenin inisiyatifiyle gerçekleştirdiği işlemlerden haberdar edilerek belli hukuki yolları kullanma olanağı yükümlüye tanınmakta; tahsil ertelenmekte, yani ayrı bir aşama olarak araya tahakkuk aşaması girmektedir

Vergi idaresinin tek yanlı bir işlemi olan tarh işlemi ile hesaplanıp pek belirgin olmayan hatlarla oldukça ham bir şekilde ortaya çıkan vergi borcu tahakkuk aşamasında yükümlünün tutumuna göre (dava açmaması) ya da vergi mahkemesinin red kararına göre, daha somutlaşır, daha büyük ölçüde şekillenir, duruma göre kesinlik kazanır Yükümlünün ve vergi mahkemesinin, idarenin tek yanlı işlemine şu veya bu şekilde katılması suretiyle işlem, taşıdığı istem hakkı bakımından daha geçerli, daha sağlam bir nitelik kazandığından, tahakkuk ile birlikte artık vergi borcunun ödenmesi gerekir Ancak ödeme yapıldıktan sonra vergi mahkemesinin kararına karşı üst yargı mercilerine gidilerek işlemin ve mahkeme kararının yeniden denetlenmesini sağlama olanağı ayrıca vardır Üst yargı organının kararı yükümlü lehine ise, ödenmiş verginin iadesi yoluna gidilir Üst derece mahkemesinde yürütmenin durdurulması kararı alınmış olup da vergi henüz ödenmemiş ise, üst mahkeme kararı üzerine terkin yoluna gidilir

Tahakkuk- kesinleşme
Tarh edilen bir vergi borcu kendisine tebliğ edilen yükümlü ya bu borcu kabul edip öder ya da hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu kanısında ise belli hukuki yollara başvurur Birinci durumda, yani otuz günlük süreyi dava açmadan geçirerek vergi borcunu kabul etmiş olan yükümlü bakımından vergi tahakkuk eder; ayni zamanda artık hukuken süresinde kullanılabilecek herhangi bir olağan yargısal başvuru olanağı kalmamış olduğundan tahakkuk eden vergi kesinlemiş de olur Buna karşılık yükümlü haksız bir işleme muhatap olunduğu gerekçesiyle süresinde vergi davası açarsa tahakkuk, yani ödenecek duruma gelme, mahkeme kararına kadar ertelenir (VUKm112/3, İYUKm27/3) Ancak ihtirazi kayıtla verilen beyannameler için erteleme söz konusu değildir (İYUKm27/3) Vergi mahkemesi yükümlünün iddiasını kabul ederse vergi tahakkuk etmez; buna karşılık vergi mahkemesi davayı reddederse, vergi işleminin doğruluğu yolundaki belirtiler artık iyice kuvvetlendiğinden ve mahkeme kararı işlem lehine adeta bir karine oluşturduğundan vergi borcu tahakkuk eder, ödenmesi gerekli aşamaya gelir (İYUKm28/5) Davası reddedilip borcu tahakkuk eden yükümlü bir yandan vergisini öder, öte yandan tarh işlemi ve mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu kanısını hala taşıyorsa üst yargı mercilerine başvurur Kanun yollarına başvurma yürütmeyi durdurmaz Meğerki üst yargı mercilerinde bu yolda bir karar verilmiş olsun (İYUKm52) Görüldüğü gibi tahakkuk etmiş ve ödenmiş olan vergi henüz kanun yolları tüketilmediğinden, kesinleşmemiştir

Sonuç olarak tüm olağan kanun yollarına başvuru olanaklarının tüketilmesi anlamına gelen kesinleşme ve tahakkuk kavramları farklıdır

Tahsil
Somut, sübjektif bir vergilendirme işleminde vergiyi doğuran olay ile ortaya çıkan vergi ödevi ilişkisi verginin tahsili ile sona erer tahsil işlemi ile yani ödeme ile o vergi borcu ortadan kalkmış olur Tahakkuk aşamasının aksine, tahsil ayrı bir idari işlem niteliği taşır Dolayısıyla tahsil aşamasında yapılan yanlışlıklar idari ve yargısal denetim konusu olabilir Tarh ve tahsil işlemleri arasında temel işlem - sonuç işlem (bağlı işlem, zincirleme işlem) bağıntısı vardır Vergi Usul Kanunu verginin tahsilini, “kanuna uygun surette ödenme” şeklinde tanımlar (VUKm23) Her vergi yasasında o verginin tahsili hakkında özel bazı düzenlemeler bulunur Vergi sistemimizde tahsil aşamasını düzenleyen asıl kaynak, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundur Bu kanun Vergi Usul Kanunundan daha geniş olan kapsamıyla, yalnız vergilerin değil, tüm kamu alacaklarının tahsil aşamasını düzenleyen ilke ve hükümleri öngörmektedir

Tahsil işlemiyle vergi borcunun ortadan kalkmasında insiyatif yükümlüde ya da alacaklı vergi dairesinde bulunur Başka bir anlatımla, ya yükümlü iradî olarak borcunu vadesinde öder; ya da yine iradi olmakla birlikte borç vâdeden sonra ödenir Bu son durumda asıl borca ayrıca gecikme zammı eklenir Yükümlüce kendiliğinden ödenmeyen borcun tahsili için vergi dairesi harekete geçer Bu durumda ise verginin cebren tahsili söz konusudur


VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER

Süreler, belirli olarak sınırlandırılmış ya da önceden saptanabilir zaman kesitleridir Hukukta süreler hakların ve yetkilerin kazanılması, kullanılması ve yitirilmesi yönünden önem taşırlar Vergi hukukunda gerek vergi alacaklısının yetkileri, gerek vergi yükümlü ve sorumlularının hakları ve yükümlülükleri ile ilgili çeşitli süre hükümleri düzenlenmiştir Bu hükümler arasında maddî vergi hukukunda yer alanların yanı sıra şeklî vergi hukuku kapsamına girenler de önemli yer tutarlar

Vergi hukukunda yer alan değişik hukukî niteliklerdeki süre hükümleri ortak özellikleri gözönüne alınarak sınıflandırılabilir

Organik sınıflandırma: Süreleri koyan devlet organına göre yapılan tasniftir Vergi hukukunda süreler yasama organınca, yürütme organınca, ya da yargı organlarınca saptanabilir Buna göre organik bakımdan yasal, idari ve yargısal sürelerden sözedilebilir (1) Yasal süreler: Kural olarak vergilerin yasallığı ilkesi gereğince süreler yasa ile belirlenir Özellikle hak düşürücü nitelikte olan sürelerin yasa ile düzenlenmesi zorunluluğu kişilere güvence verilmesi amacına yönelmiştirYasal süreler, doğrudan doğruya yasadan ötürü işlemeye başlarlar Bu sürelere uyulup uyulmadığı yargı organlarınca re'sen denetlenir Yasal sürelerin bir özelliği de kural olarak kesin oluşlarıdır Bu süreler ancak yasalarda belirtilen nedenlerle uzatılabilir; idare ve yargı organları kural olarak bu süreleri uzatmaya ya da kısaltmaya yetkili değildir (2) İdari süreler: İdare tarafından belirlenen sürelerdir Vergi yasaları, idareye bazen süreyi belirleme konusunda yetki vermiştir İdari sürelerle ilgili genel hükme Vergi Usul Kanununun 14 üncü maddesinde (f2) yer verilmiştir Buna göre yasada açıkça yazılı olmayan durumlarda onbeş günden aşağı olmamak koşuluyla bu süreyi tebliği yapacak olan idare belli ve ilgiliye tebliğ eder İdari süreler, sona ermeden bu süreleri koyan organlar tarafından uzatılabilecekleri gibi sürenin dolması halinde yeni bir süre verilebilir (3) Yargısal süreler: Vergi yargısı organı tarafından belirlenen sürelerdir İdari Yargılama Usulü Kanununda, vergi yargısı organları tarafından da sürelerin belirlenebileceği öngörülmüştür Örneğin bu yasanın 16 ıncı maddesine göre (b2), idari davalarda ve vergi davalarında kural olarak davalının vereceği ikinci savunmaya karşı davacının cevap vermesi için bir süre verilir Bu süre yargı organı tarafından verileceğinden yargısal bir süredir

Hukuki niteliklerine göre süreler
Süreler hukuki niteliklerine göre, hak düşürücü süreler, vergi ödevleri ile ilgili süreler, müsamaha süreleri ve düzenleyici süreler olarak sınıflandırılabilir
(1) Hak düşürücü süreler: Hak düşürücü süreler bir hakkın kullanılmasını belirli bir zaman ile sınırlandırır Vergi hukukunda hak düşürücü süreler, gerek vergi yükümlülerinin ve sorumlularının, gerek idarenin çeşitli talepleri için konulmuştur Bu sürelere uyulmadığı takdirde artık söz konusu haktan yararlanma olanağı kalmaz Yasada bir süreye uyulmaması halinde sürenin ilişkin bulunduğu hakkın “düşeceği”, “ortadan kalkacağı”, “kullanılmayacağı” belirtilmişse bu süre hak düşürücü niteliktedir; ya da süre ile ilgili düzenlemenin içeriğinden o sürenin hak düşürücü nitelikde olduğu anlaşılır Örn yargısal başvurma (dava açma) süreleri Hak düşürücü süreler yasa ile belirlenen bir zaman noktasından itibaren işlemeye başlar ve yasa ile belirlenen bir anda sona ererler Hak düşürücü sürelere uyulup uyulmadığı yargı organları tarafından re'sen denetlenir; çünkü bu hükümler kamu düzenine ilişkindir Bu sürelere uyulmadığı takdirde, sürenin ilişkin bulunduğu hak sona erer ve bununla ilgili işlemleri yapma olanağı kalmaz Örneğin vergi davası açılırken süre aşımı söz konusu olmuşsa, dava reddedilecektir

(2) Vergi ödevleri ile ilgili süreler: Belirli vergi ödevlerinin yasayla veya idare ya da yargı organlarınca saptanan süreler içinde yapılması gerekmektedir Sürenin geçirilmesi halinde uygulanacak yaptırım her olay bakımından değişiklik gösterir Örneğin Vergi Usul Kanununun 168 inci maddesine göre işi bırakanlar bunu vergi dairesine bir ay içinde bildirmek zorundadırlar İşi bıraktıklarını bildirmeyen yükümlüler adına beyanname vermemeleri nedeniyle re'sen vergi tarhı yoluna başvurulabilir Vergi ödevleri ile ilgili sürelerin hak düşürücü sürelerden farkı, hak düşürücü sürelerin en belirgin özelliği olan zamanın geçmesi yoluyla bir hakkın yitirilmesinin burada söz konusu olmamasıdır Bu sürelere çeşitli vergi yasalarında yer alan ödeme sürelerini de örnek gösterebiliriz Vergi ödevleri ile ilgili süreler, uygulamada doğurdukları hüküm ve sonuçları açısından hak düşürücü sürelere eşit tutulmuştur

__________________

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.