Yalnız Mesajı Göster

Eski 04-06-2007   #2
puslu
Varsayılan


Siyaset felsefesinin temel kavramları şunlardır:
Birey: Bir toplumu oluşturan ve toplumun bir üyesi olan, bilinç sahibi insandır
Toplum: Birbirleri ile karşılıklı ekonomik ve kültürel ilişkiler içinde bulunan bireylerin meydana getirdiği, belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan, tarihe ve kültürel temele dayanan topluluk
Devlet: Siyasi sınırları tespit edilmiş, belli bir coğrafya parçası üzerinde yaşayan, egemenliğe sahip en büyük siyasi kurumdur Görevi, toplumu dışarıya karşı korumak, içerde toplumsal düzeni sağlamaktır
İktidar: Bir toplumda halkı yönetme gücüne sahip olma anlamına gelmektedir
Yönetim: İktidarı elinde bulunduranın toplumu idare etmesidir
Meşruiyet: Bir toplumda iktidarı elinde bulunduranların, yönetme gücünü yasalara uygun olarak elde etmesi ve bu gücünü yasalara uygun olarak sürdürmesi
Egemenlik: İktidar olmaktan doğan gücü kullanmaktır
Hak: Bir toplumda hukuk sisteminin bireylere verdiği yetkidir
Hukuk: Bir toplumu oluşturan kişilerin, gerek aralarındaki gerekse devlet ile olan ilişkilerini düzenleyen yazılı kurallar ve yasalar sistemidir
Yasa: Bireylerin toplum içindeki eylem ve davranışlarını düzenleyen yazılı hukuk kurallarıdır
Bürokrasi: Devlet işlerinin yapılışıyla ilgili sistemdir
Sivil Toplum: Devlet otoritesi ve kurumları dışında kalan, kendi dinamiğini oluşturarak hak ve özgürlüklerini savunabilen özgür ve özerk toplum kısmı
Siyaset Felsefesinin Temel Soruları
İktidar kaynağını nereden alır?
Meşruiyetin ölçütü nedir?
Egemenliğin kullanış biçimleri nelerdir?
Bireyin temel hakları nelerdir?
Bürokrasiden vazgeçilebilir mi?
Sivil toplumun anlamı nedir?
İktidar kaynağını nereden alır?
Kimi toplumlarda iktidar, krallıklarda olduğu gibi dini kaynaklıdır Kral, Tanrı adına toplumu yönetir ve Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilir
Kimi toplumlarda iktidar, demokratik toplumlarda özgür seçimlerle işbaşına gelirler İktidarın kaynağı halkın özgür iradesidir
Kimi toplumlarda ise iktidar, toplumda bozulan düzeni tekrar sağlamak için yapılan bir ihtilâlde kaynağını bulur Faşist yönetimlerde olduğu gibi
Meşruiyetin ölçütü nedir?
Siyaset felsefesinde bu soru, iktidarı kullananların haklılık, yasaya uygunluk durumunu nereden aldıklarını araştırıp sorgular Her iktidar kendini meşru, yani haklı bulur O zaman meşruiyetin objektif bir ölçütü olabilir mi? Meşruiyet iktidar olmanın, yönetme biçiminin özelliklerine göre değişebilmektedir
İktidarın meşru olabilmesi için mevcut yasalara uyması ve onları aynen uygulamasıdır Bir iktidar, meşru yoldan iktidara gelebilir ancak, bundan sonra da yasalara uyması gerekir Bunu yapmadığı zaman meşruiyetini kaybedebilir Bu nedenle bir devletin meşruluğu, halkoyuna dayanıp dayanmamasına bağlıdır Meşruiyetin kaynağı, halkın özgür iradesi ve oyudur Buna ulusal egemenlik denir Halk, bu iradesini parlamenter sistemde gerçekleştirir
Egemenliğin kullanış biçimleri nelerdir?
Bu soru ile, çağlar boyu egemenliğin nasıl değişik biçimlerde kullanıldığı ele alınır Her yönetim biçimi, ortaya çıktıkları çağın koşullarından etkilenmiştir Her çağın belli idealleri olmuştur Devlet anlayışı da buna göre şekillenmiştir Teokratik ve demokratik anlayışlar bunun örnekleri olmuştur
Teokratik yönetimlerde egemenlik dayanağını Tanrı’dan almıştır Teokrasi, siyasal iktidarın, Tanrı’nın temsilcileri sayılan kişilerde bulunduğu düzendir Uzunca dönemler toplumlar bu anlayışlarla yönetilmişlerdir
Totaliter toplumlarda iktidar, liderin elindedir Lider, o toplum için kurtarıcıdır Daima toplum için doğruyu gören ve uygulayan olarak düşünülür Burada egemenliğin kaynağı, halkın lidere karşı duyduğu inançta bulunur
Demokratik toplumlarda ise, egemenlik yazılı yasalarla belirlenir ve iktidar sahibi, yasalarla belirlenmiş bir hukuk sistemi içinde egemenlik gücünü kullanır Demokrasilerde hem yönetenin hem de yönetilenlerin hak ve görevleri yasalarla düzenlenmiştir Demokratik toplumlarda üç temel kuvvet vardır: Yasaları yapan parlamento, yasaları uygulayan hükümet ve bağımsız yargı (mahkemeler)
Böyle bir demokratik hukuk devleti içinde toplum, çağdaş bir toplum olur ve yurttaşların hakları güvence altına alınır Maks Weber, egemenliğin kullanılış biçimiyle ilgili olarak üç kaynak belirtmiştir:
Geleneksel anlayışa göre, iktidarın bir güç, itaat edenlerin de halk olduğu düzen Buna feodal ve monarşik yönetimler örnektir
Hukuka ve yasalara uygun iktidar oluşumu Burada iktidar gücünü yasalardan alır Halkın iktidara uyması ise, iktidarın hukuka uygun davranması ve yönetimin bir makam olarak görülmesi nedeniyledir Demokratik yönetimler bunun örneğidir
Karizmatik yönetim anlayışı, bir kişinin ya da liderin olağanüstü sayılan niteliklerinden doğmuştur Karizmatik liderler, genellikle toplumların bunalımlı dönemlerinde ortaya çıkarlar
Bireyin temel hakları nelerdir?
Bu soru ile bireyin doğal ve toplumsal ne gibi haklara sahip olması gerektiği irdelenir Demokratik toplumlarda bireylerin yurttaşlık hakları vardır ve bunlar yasal güvenceler altındadır; yaşama, mülk edinme, özgürce düşünme, düşündüklerini yayınlama, istediği felsefi anlayışa bağlanma, istediği siyasal partiye girme, istediği tarzda sanat eseri yaratma gibi
Batı düşüncesi, siyaset felsefesinde bu birey-devlet ilişkisini "devlet bireylerin yaşama, özgürlük ve mülkiyet haklarını korumak için vardır (J Locke)" sözleriyle tanımlamıştır Doğu Felsefesi'nde de Yusuf Has Hâcip "Kutadgu Bilik" (Mutluluk veren bilgi) adlı eserinde "Hükümdarın görevi, halka hizmet etmek ve adalet dağıtmaktır" diyerek birey-devlet ilişkisini belirtmiştir
Bürokrasiden vazgeçilebilir mi?
Bu soru ile, devletin yapılaşması ve işleyişinde bir sistem olarak ortaya çıkan bürokrasinin olumlu ve olumsuz yönleri irdelenir Bürokrasi, devletin yurttaşlarla iletişimini sağlayan memurlar ve bu sınıfın çalışma biçimidir Bir devletin varlığı için siyasi kadrolar ne kadar önemli ve zorunlu ise, devlet işlerinin yürütülmesi için de bürokrasi aynı derecede önemli ve zorunludur
Taşıdığı özelliklerle bürokrasi çok eleştirilmiştir Kimileri çok gerekli görürken, kimi düşünürler de bürokrasinin özgürlükleri ve demokrasiyi zorladığını düşünmüşlerdir Ancak, bürokrasinin yerini alacak bir sistem oluşturmadan, onu ortadan kaldırmak mümkün görünmektedir
Sivil toplumun anlamı nedir?
Sivil toplum, toplumu oluşturan bireylerin iktidarı elinde tutanlara karşı konumunu belirler Demokratik toplumlarda bireyler, özgürlüklerini söz ve karar haklarını özgürce kullanabilmek için örgütlenirler Bu örgütlenmeler, devlet etkinliği ve denetimi dışında gönüllü bireyler tarafından oluşturulur Bunlar, mesleki örgütler olduğu gibi, belli düşünceler etrafında meydana gelen gruplar da olabilir
Bireylerin siyasi otoriteye karşı kendi haklarını ve özgürlüklerini savunabilmek için örgütlenmiş demokratik yapıya, sivil toplum denir Bu nedenle sivil toplum, demokrasilerin vazgeçilmez bir parçasıdır


işini görürmü bilmem

Alıntı Yaparak Cevapla