Konu: Hayko Cepkin
Yalnız Mesajı Göster

Röpörtaj

Eski 07-30-2008   #6
rock_alltime
Varsayılan

Röpörtaj





Hayatın Bittiği Zaman Star Oldun Demektir

''Sakin Olmam Lazım'' albümüyle rock sahnemize sıkı bir giriş yapan Hayko Cepkin, ''Tanışma Bitti'' adını taşıyan ikinci albümünün kayıtlarına bir süre önce başladı Hayko ile geçmişte albüm ve müzik üzerine bolca konuştuğumuzdan bu sefer farklı bir şeyler yapalım istedik ve sahne haricindeki Hayko Cepkin nasıldır diye kapısını çaldık Onunla beş gün boyunca dört ayrı ortamda birlikte olduk Konserde, yolculukta, evde ve arkadaşlarıyla beraberken İşte bilmediğiniz ama merak ettiğiniz pek çok yönüyle Hayko Cepkin

Bazı insanlar vardır; onları anlatmak için kelimeler yetmez ya da bazen bir söz bile tanımlar onları 2005 yılında yayınladığı "Sakin Olmam Lazım" albümüyle hayatımıza giren Hayko Cepkin de bu tip insanlar biri Bazen onu anlatmak için tek bir kelime bile yeterken bazen de anlat anlat bitmeyecek tiplerden birine dönüşüyor Sahne üzerindeyken gözünü kırpmadan, acaba şimdi ne yapacak diye pür dikkat izlediğiniz Hayko Cepkin, sahneden indiğinde o pür dikkat izlenme durumunu koruyan azınlıktan biri Sahnedeki samimiyetini nasıl algılıyorsanız, sahne arkasında da aynı derecede bir samimiyet bulmanız işten bile değil Çünkü bu adam en kısa ve öz tabiriyle neyse o! Kendisinden imza isteyen hayranlarını nerede olursa olsun geri çevirmeyen, ayaküstü bir-iki dakika onlarla sohbet etmek için o andaki durumun feragat edebilen ve en önemlisi tüm bunları içinden geldiği için yapan ve bu pozitifliği, sıcakkanlılığı karşısındakine geçirebilen biri Hayko Kendisiyle beraber müzik yapan, aynı sahneyi paylaşan arkadaşlarıyla sahnede nasıl bir frontman gibi duruyorsa, sahne arkasında da en basitinden konsere giderken trende ya da otobüste ya da uçakta onların en yakın arkadaşı olarak yanlarında yer alan biri Her ne kadar Hayko Cepkin olarak tek başına bir isim olarak var olsa da bir grubun parçası olduğunun o derece farkında olan ve iyi müzisyen olmalarının yanı sıra iyi birer arkadaş, daha da ötesi dost, kanka olan bu dört insanla geçirdiğim beş günün ardından söylenecek çok fazla şey olmasına rağmen aslında söylenebilecek tek şey var; belki de en önemlisi bu: Kendilerini grup olarak adlandıran çoğu oluşumda böylesine bir arkadaşlık, böylesine bir bağ çok zor bulunur! Hayko Cepkin başta olmak üzere Umut (gitar), Poyraz (bas) ve Murat (bateri) günümüzde birçok kişinin başını yiyen ego sorunlarını çoktan aşmış, kendileriyle olan dertlerini kendi içlerinde çoktan halletmiş insanlar Özellikle ana merkezimiz Hayko üzerinden gidecek olursam stüdyoda, sokakta, evinde, konser yolunda, kuliste ya da sahnede her daim samimiyetini, içtenliğini koruyan ve işini en iyi derecede yapma odaklı insanlardan biri olduğunu söylemek hiç de zor olmaz Sahnede inanılmaz bir enerjiyle şarkılarını söyleyip, ülkemizde eşine hiç rastlanmayan şovunu yapan da o, İstiklal Caddesi'nde yürürken hayranlarının imza taleplerini geri çevirmeyen de o, o çok ünlü magazin sözü 'sanatçıdan sanatçıya dost olmaz'ı arkadaş çevresiyle ters yüz eden de o, konserinin ardından kuliste hayranlarını tüm samimiyetiyle dinleyen de o Uzun lafın kısası; beyler bayanlar buyurun Hayko Cepkin'in günlük hayatta neler yaptığına ve Hayko Cepkin'in nasıl biri olduğunu anlamaya

YÜXEXES DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ

15 Mart Perşembe günü Balans'ta gerçekleşen Yüxexes Doğum Günü Partisi'nde sahne alan Hayko Cepkin, her konserinde olduğu gibi soundcheck için mekanda hazır bulunuyordu Sahneye gece yarısından sonra çıkması planlanan Hayko, bütün müzisyen arkadaşlarıyla saat 15:00'te Balans'ta hazır bulunuyordu Davulun kurulması ve ses ayarının yapılmasının ardından sırasıyla gitar ve bas ayarları yapılıp mikrofonların kurulmasıyla devam ediyor soundcheck Soundcheck esnasında Hayko, hem menajerliğini hem de tonmaysterliğini yapan Sinan Yener ile son derece titiz bir hazırlık aşaması geçiriyorlar Murat'ın davulunun tonlarını konser mekanın farklı yerlerinden dinleyerek nereye ne kadar ve nasıl bir ses geldiğini tartarak ilerleyen soundcheck, istenilen sesin elde edilmesiyle tek tek diğer enstrümanlara da uygulanıyor En son ise biraz önce de belirttiğim gibi Hayko'nun mikrofon başına geçmesi oluyor ki burada direk olarak şarkılardan birer kuple söylendiğini zannetmeyin Mikrofon için gerekli düzenlemelerin, ayarların yapılmasının ardından üç şarkı tam performans icra edildikten soundcheck nihayete eriyor Soundcheck mevzusunu isterseniz bir de Hayko'yla bir seneden beri çalışan basçısı Poyraz'dan dinleyelim ve klasik bir Hayko Cepkin konser günü ve soundcheck'i nasıl oluyormuş birinci ağızdan öğrenelim:
"Sabah zar zor kalkıyoruz, işin en zoru kalkmak oluyor Soundcheckler erken oluyor, özellikle şehir dışına gittiğimiz zaman yolda uyuyup geyik yaparak vakit geçiriyoruz Ondan sonra mekana gidip soundcheck'e başlıyoruz Önce davulu dinliyoruz, sonra bas, olmadı tekrar bas, sonra gitar" Burada sözü Hayko devralıyor ve ekliyor: "Soundcheckler biraz uzun sürerse ben sinirlenmeye başlıyorum, gerilirim, biraz o konuda kasarım İşler daha çabuk yürür" Hemen bu noktada Hayko'ya konser öncesinde belirlediği yapılacaklar ve yapılmayacaklar tarzında bir şeyleri var mı diye soruyorum "İlk yola çıktığımız zaman çok fazla kurallarım vardı; ama o kurallar zamanla yerine oturduğu için ekstra bir çaba harcamama gerek yok Herkes şu anda neyi yapması neyi yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor O açıdan kafamız çok rahat Eskiden biraz daha terapi şeklinde çıkıyorduk Şimdi o terapi biraz daha azaldı Ruhen herkes biraz daha serbest Ama bir yerde bir enerji yükleme hikayemiz vardı Mesela en son bu enerji yükleme, terapi hikayesini Saklıkent'te yaptık O önemli bir konserdi çünkü Orada da kuliste hep beraber oturup konuştuk, öyle sahneye çıktık" Bu enerji yüklemesinin haricinde konser öncesinde dinginlik aradığını belirten Hayko, bu dinginliği biraz kaybettiklerini söylüyor "Çünkü içeriye girenimiz, o dinginliği bozanımız çok oldu Onun için biraz dağılıyor konsantrasyon Ama elimizden geldiğince son 15 dakika kendi kendimize kalmaya çalışıyoruz" Hayko Cepkin ve grup arkadaşları her gün başka bir kimlikle sahneye çıktıklarını belirtiyorlar Mesela bazen AC/DC, bazen Iron Maiden ya da Manowar modunda olduklarını söylüyorlar Birkaç saat sonraki performansın modunu sorduğumda henüz belirleyemediklerini dile getiren Hayko'ya yanıt Poyraz'dan geliyor: "Soundcheck'te biraz AC/DC'ye kaçtık" Ancak Poyraz da konser modunun sahne öncesi kuliste belirleneceğini hemen sözlerine ekliyor Konserlerle ilgili her zaman için en merak konulardan biri playlist'in nasıl oluştuğudur Karşınızdaki bir grupsa bütün grup üyelerinin bir araya gelmesiyle hazırlanan playlist mevzusu Hayko Cepkin cephesinde nasıl bir hal alıyor diye sorduğumda yanıt gayet net bir şekilde geliyor Hayko'dan: "Ben belirliyorum Zaten sistemimiz belli bizim Değişmez bir sistemimiz var Onun dışına çıkmayız O, sabittir bizim için Ama mesela bugün daha farklı bir playlist'imiz olacak Onu da zaten belirleyeceğiz Zaten belirlesek bile sahnede ufak tefek değişiklikler yapabiliyoruz Ruh haline ya da seyirciye göre değişiyor o hikaye Ama genel olarak sabitiz yani" Sahnede ortaya koyduğu görselliğiyle müziğinin yanı sıra dikkati üzerinde tutan Hayko, bu akşamki performansı için beyaz giyeceğini söylüyor ve nedenini ise şöyle açıklıyor: "Bugünü sahnede istiyorum O yüzden de beyaz giyeceğim"
Box'taki koyu muhabbetin ardından saatlerimiz 22:30'u gösterirken kalkıyoruz ki Balans'a geçip Hayko'nun ve ekibinin konser için son hazırlıklarını rahat rahat yapacak zamanları olsun Kalabalık bir grup halinde ara sokaklar Balans'a giriş yapıyoruz ve doğruca kulisin yolunu tutuyoruz Kulis'e girer girmez bizi Sertaç, Umut ve EMI'dan Arzu karşılıyor Hayko'nun kulisi gelenin gidenin hiç eksik olmadığı bir kulis O geceki ziyaretçileri arasında Kurban'dan Burak, Çilekeş'ten Ali, Deja-Vu'dan Cenk ve Barış benim görebildiğim ziyaretçileriydi Yüxexes partisi bir yandan devam ederken, yukarıda da Hayko konser öncesi hazırlıklarına başlıyor Bu esnada ben de Poyraz'la, Second'ı merak ettiğimizden aşağı iniyoruz; biraz bakınıp tekrar yukarı çıkıyoruz Gecenin ikinci performansı Zakkum'dan geliyor Zakkum'un performansı sırasında Hayko'nun kulisinde de hazırlıklar son aşamaya geliyor Beyazlar içindeki Hayko ve siyahlar içindeki arkadaşları artık son hazırlıklarını yapıyor Hayko, Batmanvari makyajının ardından grup arkadaşlarının göz makyajlarını yapıyor ve tüm bunların ardından saatler 01:00'i gösterirken gecenin ana performansı yani Hayko Cepkin konseri başlıyor Bir saat kadar sahnede kalan Hayko, yeni albümünden de yer verdiği şarkılarla hazırladığı playlist'ini seslendirip yine kendisini henüz daha başımdayız dediği görselliğini sahneye koyduktan sonra alkışlar arasında sahneden iniyor

FEH TV İFTİHARLA SUNAR

Hayko Cepkin'in en iyi arkadaşları arasında istisnasız iki isim var: maNga'dan Ferman ve Ege Çubukçu Şimdi size bu üçlünün bir araya gelmesi hepsinin müzikle ilgilenmesinden dolayı normal geliyor; ama üçünün sıkı birer dost olması biraz garip gelebilir Bence hiç öyle düşünmeyin Hani Ferman ve Hayko en azından içinde bulundukları müzikal kategori dolayısıyla birbirlerine daha yakın olabilir diye düşünürken araya bir rapçinin girmesi resmin şeklini bir hayli ilginçleştiriyor doğrusu Hayko'nun en çok takıldığı mekanlardan biri olan Box'ta bir araya gelen Hayko, Ferman ve Ege görünen köy kılavuz istemez misali aralarındaki arkadaşlığı daha ilk saniyeden ortaya koyuyorlar Mekana ilk gelen için kayıt cihazımı Ege Çubukçu'ya yöneltip Hayko ile nasıl tanıştıklarını soruyorum "Bizim Dream TV'de çalışan, çok sevdiğimiz İzmirli bir arkadaşımız var, Öykü Onur Tanyel Beni izlemeye geliyordu Bir keresinde bir rock organizasyonu vardı galiba, organizasyondan sonra Hayko'yu, Çilekeş'in davulcusu Cumhur'u onları da alıp getirmiş Beni izlediler, kulise geldiler, kuliste biraz muhabbet ettik Birbirimiz hakkında beğenmediğimiz yönlerimizden bahsettik O bana 'Hey DJ' güzeldi değildi; ama 'Bir Gün' çok güzeldi, dedi Ben de ona, 'Albümündeki her şarkı güzel değil' dedim Böyle bir eleştirel tavırla başladık Çok dürüst başladık" Burada Hayko sözü devralıyor: "Mesela Ege'ye 'Hey DJ'yi beğenmedim, dedim Ege de bana 'Senin albümünde de böyle şeyler var' dedi Sonra konuşuyoruz falan, şeyi algıla dedim, samimiyim, yalanım yok Çok iyi olduğunu da söyleyebilirdim, dedim Ama sen de bana 'Bütün albüm şahane, yavrum benim harika işler yapmışsın' diyebilirdin Her şey samimiydi" Ege'ye göre bu konuşmada her şey çok samimi bir biçimde birbirlerine yansımış Hatta bu durum onların daha bir içli dışlı olmasına ön ayak olmuş "Onun klibini gördüğüm zaman görmüyorsam onu uzun zamandır, arayıp ne yapıyorsun, çok özledim diyebiliyorum" diyor Ege Bu tanışıklığın ardından Hayko'nun şarkılarını dinlediğinde Ege, şarkı sözleri üzerinde dinleyici olarak daha çok çaba harcanması gerektiğini anladığını, müzikal anlamda birbirlerini eleştirebildiklerini söylüyor Hayko da Ege'nin albümünü çok net bir biçimde dinlemediğini ancak daha sonra dinlediğinde daha farklı düşündüğünü ifade ediyor Ege, bu durumun aslında bir açıdan iyi olduğunu düşünüyor; "Tanışmadan önce insanlara karşı düşüncelerimi daha da tartmamı sağlayan bir durum oldu Hakikaten kulak dolgunluğuyla dinliyorsanız kimseyi yargılamayın tarzında bir olaya yol açtı Ama böyle bir arkadaşım olmasından dolayı çok memnunum, çok iyi bir dost" Bu tarz bir durum Hayko için de geçerli Daha önce kulak dolgunluğuyla dinlediği Ege Çubukçu şarkılarını Ege'nin evinde oturup dinlerken arkadaşının yazdığı sözlerin iyi olduğunun ayrımına vardığını ve bunu direk kendisine söylediğini belirtiyor "Mesela yeni çıkacak projesinin şarkılarını dinletiyor Onun sözleri daha iyi mesela Üstüne o bahsettiğimiz kademe var ya, bir kademe daha konmuş Bu süper bir şey mesela" Hayko'nun yeni albümünü dinlediği zaman kendisinin de aynı tip düşüncelere sahip olduğunu söyleyen Ege, sözlerine şöyle devam ediyor "Şimdi körler sağırlar birbirini ağırlıyor gibi olacak; ama Hayko'nun yeni projesindeki her şarkıyı çok beğeniyorum Hatta bir şarkı var, '777' artık beynimden çıkmıyor Onu duymak istiyorum Onun öyle bir şarkı yaptığını görmek acayip keyifli bir şey"
İlerleyen zaman içerisinde bu iki arkadaşı bir projede beraber görme ihtimaline söz dönüp dolaşıp geldiğinde bir proje için arkadaşlıklarını kullanmanın bir anlamı olmadığını, zaten manevi anlamda birbirlerinin projelerine destek olduklarını ve birbirlerine ihtiyaçları olduğu anda orada olacaklarını bildiklerini belirtiyorlar Hemen burada Hayko devreye giriyor; "Ben böyle arkadaş, eş dost projeleri daha çok geyiğe dayalı yapmayı isteyen biriyim Yapacaksak geyik yapalım, klip çekilecek bir şarkı olmasın Gelecekse bonus track gibi bir şey olsun"
Bu esnada içeri üçlünün son halkası Ferman geliyor ve FEH projesi tamamlanıyor Bu proje kapsamında Hayko, Ferman ve Ege'nin çok fena projeleri var şimdiden belirteyim Hani bu ikili çok can yakar durumu vardır ya magazin basınında alın size en tazesinden, en güzelinden ve de en samimisinden bir üçlü: Hayko-Ferman-Ege Bir araya geldikleri andan itibaren ortaya çıkan sinerjiden etkilenmemek imkansız Onların birbirleriyle olan diyalogunu izlerken bu tip bir arkadaşlığa hayran kalmamak elde değil Keşke hepimizin bu denli birbirine dürüst yaklaşan ve ego tatmininden uzakta arkadaşları ve arkadaşlıkları olsa temennileri kafamın içerisinde dönerken bir yandan da onları izlemekteydim Ferman, bir sonraki gün kayıtları olduğu için Yüxexes konserine kalamayacağı için üzülürken, diğer yandan Hayko'nun albümünün ne durumda olduğunu soruyor Öte yandan da kahve içme projesini bir türlü gerçekleştiremediklerinden gem vurup bunu bir gün mutlaka hayata geçireceklerinden umutlu olduklarını söylüyorlar Bu arada Hayko ve Ege'nin arasında inanılmaz bir Playstation çekişmesi var Söylediklerine göre şu anda durum berabere ve önümüzdeki günlerde aralarında son bir maç yapıp galibi belirlemeyi düşünüyorlar Bu karşılaşmanın sonunda ise kim yenilirse her röportajında diğeri hakkında olumlu şeyler söylemek durumundalar Hani ilerleyen zaman içerisinde Hayko, bir röportajında Ege ile ilgili bir şeyler söylüyorsa ya da tam tersi, nereden çıktı bu şimdi demeyin
Hayko ile Ferman'ın nasıl tanıştığını sorduğumda Ferman'ın biraz hafızasını yoklaması gerekiyor, bu esnada Hayko da pür dikkat Ferman'ın vereceği yanıtı bekliyor; ama Ferman ilk etapta ne zaman tanıştıklarını hatırlamadığını söylüyor Hayko'nun hatırladığını söylemesi üzerine Ferman da sesli düşünerek geriye doğru hafızasını yokluyor Balans, Nokia Supersound derken sonunda mekanı buluyor Mojo! "Mojo'dan içeri girdim, Ferman barın orada duruyor Abi röportajı okuduk, söylediğin her şeye katılıyoruz, aynı kafadayız, aynı şeyleri düşünüyoruz, dedi Orada zaten ray koptu" diyor Hayko Dostluklarının ilerleyişi ise Nokia Supersound gecesinde olmuş "Bazı insanlara merhaba dediğin zaman çok fazla insandan böyle sıcak tepki gelmez; ama Hayko o anlamda çok sıcak bir adam İkincisi ilk tanıştığımızda da söylemiştim, yaptığı müzik benim kafamın bir yerlerinde olan bir müzik, o yüzden yaptığı müziği çok seviyorum O anlamda da sonuna kadar destekçisiyim onun Kafamda bir yerde onun yapmak istediği şey var Albümü dinlediğim zaman onu hissediyorum"

EV DURUMLARI

Hayko Cepkin'in bir günü nasıl geçiyor diye merak ediyorsanız, hemen söyleyeyim; şu aralar özellikle konser ve albüm çalışmaları nedeniyle Hayko'nun evde vakit geçirme gibi bir şansı olmuyor Bu aralar en çok özlediği şey şuursuzca oturmak Ancak o gün evdeyse plazmasının tam karşısına yerleştirdiği koltuğunda oturup müzik kanallarına bakmayı, Türkiye'de neler olup bittiğini öğrenmek için haberlere bakmayı, odasında yeni kayıtlar ya da var olan kayıtlar üzerinde çalışmayı tercih ediyor Ya da playstation oynamak en büyük zevki Arkadaş canlısı bir insan olduğundan evinin geleni gideni de bir hayli fazla oluyor Tabii demirbaş konumundakiler grup arkadaşları ve playstation'daki en büyük rakibi Ege Çubukçu Evde vakit geçiremediğinden ya da evdeyse de odasında müzik çalışmalarını devam ettirdiğinden televizyona pek bakmadığını, bu yüzden de dizi kültürünün olmadığını söylüyor Lost'a henüz başlayamadığını; ancak yerli yapımlardan arada sırada Yaprak Dökümü'ne denk gelirse baktığını belirtiyor Sabaha karşı denk gelirse onun da tekrarlarına baktığını söylüyor Ama eğer cumartesileri evdeyse ve yapması gereken bir şey yoksa bu aralar Survivor'a baktığını da itiraf ediyor Bir Beşiktaşlı olarak Galatasaraylılarla Fenerbahçeliler'in çekişmesini izlemek tabii ki de keyifli geliyor Yemek yapmak ve yemekle arasının iyi olduğunu söyleyen Hayko, sirke ve sarımsağın vazgeçilmezleri olduğunu belirtiyor Evde sirke kullanılmıyorsa bu duruma gıcık olduğunu da tüm samimiyetiyle söylüyor Kızartmalarda çok başarılı olduğunu belirten Hayko, esas kültürünün salata olduğunu söylüyor Kendine has tariflerinin olduğunu da söylemeden geçmiyor
Evdeyken Hayko'nun dinlemeyi tercih ettiği hatta tek geçtiği bir isim var: Bach Bach'ın müziğinin çok rahatlattığını söyleyen Hayko, yeni çıkan albümleri alıp dinliyor Hemen soruyorum haliyle yenilerden kimi beğendiğini "Malt'ı beğendim Öz rock Özellikle evde değil de; arabada dinlemek isterim" Sinemada ise psikolojik filmleri tercih ediyor Crow haricinde Amerikan Güzeli, Pi, Braveheart, Sin City, David Lynch filmleri özellikle de Lost Highway Hayko'nun diğer favorileri Birazcık beyin yoran filmleri sevdiğini belirtiyor

İKİNCİ ALBÜM ÜZERİNE

Konserlere ara vermeden bir yandan da ikinci albüm üzerine çalışıyorsun ki bu pek de alışıldık bir durum değil Genelde albüm öncesi bir kabuğa çekilme süreci yaşanır; ama sende tam tersi mevcut
Doğrusu odur Normalde biz şu anda tarih olarak albümü bile çıkartmayabiliriz Şu an bu albüm hala gidiyor Öyle bir şey söyleyeyim Ama şimdi neyi yaptık, neyi yapabileceğimizi konserlerde gösterdik İnsanlar artık o yapabileceğimizi albümde de görmek istiyor O, aynı zamanda benim de göstermek istediğim bir şey Onların sabırsızlandığı kadar biz de sabırsızlanıyoruz Çünkü hayvan gibi bir kayıt geliyor, hayvan gibi bir albüm geliyor ve ilk baştan beri yapmak istediğimiz şeyi işte buyurun yaptık, şimdi gönül rahatlığıyla dinleyebilirsiniz demeyi biz de çok çabuk istiyoruz
Çıkış tarihi olarak şu anda hangi tarih planlanıyor?
Nisan sonuna anca Çünkü sen de biliyorsun, miksteyim Onu bitirmeye çalışıyorum Ama arada bir sürü konser var Her konsere gidiyorum, sabah erkenden kalkıp mikse gidiyorum Yetiştirebildiğim kadarını mikste yetiştiriyorum Hop oradan mesela bugün buraya geldim, şimdi Evrim orada mesela çalışıyor Gerçi % 80'ini bitirdik, o orada öyle devam ediyor Ama orada olsaydım, büyük ihtimalle bugün dördüncüye girerdim Ama mesela bunlar biraz vakit kaybettiriyor
Konserlerinde zaten yeni şarkılarına yer veriyorsun Tepkiler nasıl?
Yeni şarkılardan şu anda 7 tanesi biliniyor Şarkı bilinirliği açısından hiçbir derdim yok
İnsanlar albümü aldıklarında yabancılık çekmeyecek
Onları işte canavar gibi dinleme şansları var Şu anda internette konser kayıtlarımızı *** haline getirip dinliyorlar Ya televizyondan ya da videodan kaydedilmiş kayıtlar Çok tatmin edici değil Ama albüme baktığın zaman daha tatmin edici geliyor mesela Şimdi istiyorum ki mesela bir an evvel paldır küldür dinleyebilsinler Onun için hızlı çalışıyorum; ama araya konserler falan bir sürü program giriyor Aksıyor biraz
Bakıldığında uzun bir zamandır bu albümün kayıtlarında olduğun görülüyor
Diğer stüdyo aşaması kayıttı Şimdi ise miks yapılıyor Öbür stüdyo dediğimizde vokaller stüdyoda yapıldı, davullar stüdyoda yapıldı Geri kalan her şey benim evde yapıldı Gitarlar mesela yine benim odamdan çıktı O bas gitar tonu mesela, hepsi gene odamdan çıktı o sound Zaten klavyeler fiks yani ister istemez Yani % 70'i ev olan bir albüm kaydı Ama farkı ortaya çıkacak! Önemli olan zaten davulun canlılığıydı, vokalin canlılığıydı, gitarın canlılığıydı Bas sound'u konusunda hala kendi klavyemin baslarını kullanabilirim; yani öyle bir fikir vardı O sound'u seviyorum Ama o sound'a yakın - biz Poyraz'la devamlı konuşuyorduk - bir bas sound'unu o gitardan çıkartabildik Böylece zaten hani madem aynı bas sound'u çıkıyor, bir basçının kendi elleriyle çalması işi daha bir değiştiriyor; çünkü klavyede çalmak bir basçının tellere vurduğu aynı sırayla değil, çok değişiyor Onun için şimdi daha böyle bir yerli yerinde hikaye Ama çıkaramasaydık o basları kullanacaktık O, sound'la alakalı bir şey Çünkü gitarı mesela stüdyoda kaydettik ilk önce, hiç beğenmedim 70'ler gitarı çıktı koskoca anfilerle beceremedik yani o işi yapamadık Keramet bizim evde deyip yürüyün eve gidiyoruz, dedim Eve gittik, höldür höldür gitarlar çıkarttık yani
Senin ilk albüm tamamen ev, ikinci albüm % 70 ev şeklinde ilerliyor
Öbür albüm % 50 ev, %25 sonra komple stüdyo
Bu kadar bas sound'u üzerine konuşmuşken ve de hazır Poyraz da yanımızdayken hemen ona soralım Hayko'nun istediği bas sound'unu ortaya çıkarmada zorlandığın durumlar oldu mu?
Poyraz: Yoo Kayıtlar 2 saat, 2 saat, toplam 4 saat Hiç zorlanmadık Kafamızda belirli bir şey vardı
Hayko: Çok konuştuk zaten Bir şey getirdi, dedi ki "Bunu bir deneyelim, bundan ne çıkacak" Cuk diye çıktı
Poyraz: Ne istediğimizin farkında olduğumuz için kolay oldu
Hayko: Ivırıp kıvırmadık yani, acı çekmedik İşin özü; Türkiye'de miladi, bir sürü şeyi değiştirecek bir albüm, çok iddialıyım Ağır iddialıyım

Son dönemde yapılan albümlerde daha sert soundlar ön plana çıkmaya başladıStüdyoda şarkıları dinlerken "bundan sertini kim yapacak bakalım" dedin
Şu an yok, yapamaz Olamaz yani
Peki sen bu akımı nasıl değerlendiriyorsun İlk albümü bakıyorsun pop-rock tarzında bir sound var ortada İkinci albüm daha sert
Ne güzel Ben yapanlar adına gurur duyuyorum Çünkü zaten yapanlar bizim tanıdığımız adamlar Yüreklerinde hepsini biliyorum Hepsi aslında böyle şeyler yapmak istiyor Şimdi işte büyük bir şans yani Herkes dilediği gibi, dilediğine yakın bir kademe daha korteji yükseltti herkes Süper İşte bunu görmek çok keyif veriyor bana Gripin'in mesela son klip parçasını çok beğendim Birol'un vokalini çok beğendim, gırtlak yapmış bayağı İşte bunu duymak istiyorum
Buna vesile olduğunu düşünüyor musun biraz da olsa Çünkü en sert sound sende çıktı o ilk furyada çıkanlar arasından
O ilk furyanın en yumuşak albümüne sahibim Ama hikayenin sertleşmesinde çok büyük payım var Nasıl bir tezatlık bu? Ancak konserde anlatabilirim İyi anlatabildik Anlatamasaydık kapak olurdu bize, bu bir gerçek Payımız işin içinde güzel bir yerde olarak var Buna inanıyorum Böyle bir misyonum yok Ama düşünce olarak yapmak isteyen herkesin yapmasını istiyorum Hırsım o Misyonum yok; ama hırsım o

ESKİŞEHİR'DE KONSERİMİZ VAR

18 Mart gecesi Eskişehir Hayal Kahvesi'nde konser sebebiyle sabah saat 10:00'da kalkacak Başkent Ekspresi'ne binmek için üç gündür peşlerinden ayrılmadığım Hayko Cepkin ve ekibiyle beraber saat 09:00 gibi Haydarpaşa Tren Garı'nda bir araya geldik Ayak üstü muhabbetin ardından baktık ki trenin hareket etmesine az bir vakit var, ellerimizdeki eşyaları koltuklarımıza bıraktıktan sonra istikamet bütün bir tren yolculuğu boyunca muhabbetin durmamacasına döneceği yemekli vagondu Yolculuğun ilk dakikalarında daha Murat yorgun olduğunu belirtip biraz uyumak için yerine geçerken biz de Hayko, Umut, Poyraz, Sertaç, ben ve Burak olarak başladık muhabbete Yan masamızda ise sırf bu konser için İstanbul'dan kalkıp Eskişehir'e gelen ve Hayko'yu bütün konserlerinde takip eden hayrandan öte arkadaşları var Kah onların masada kah bizim oturduğumuz masada muhabbet inanılmaz güzellikte sürüp giderken bir yandan da Hayko ve ekibinin planlarını da öğreniyorum alf arasında Özellikle Hayko-Umut-Poyraz-Sertaç dörtlüsünün öyle bir planı var ki, eğer bundan sonra trende yemekli vagonda yan tarafınızdaki masada dört kişi ellerinde psp, gözleri başka bir şey görmeden bütün yol boyunca oynuyorsa bilin ki onlar Hayko, Umut, Poyraz ve Sertaç'tan başkası değildir Öyle ki psp'yi aldıktan sonraki ilk konser seyahatlerinde ekibi çekmek için daha orada anlaşma yapıyoruz Anlaşılan bana bir Adana yolu gözüküyor 'Bir PSP olsaydı' diye başlayan muhabbet, Eskişehir'e gelmemizle son buluyor Daha trenden adımımızı atar atmaz Hayko Cepkin fan kulübün Eskişehir şubesindekiler Hayko'nun etrafını sarıyor Arabalara eşyaları yükleyip doğruca Hayal Kahvesi'ne soundcheck için gidiyoruz Yine itinalı ve titiz bir çalışmanın ardından enstrümanlar kuruluyor Bu esnada Hayko Cepkin fanları da soundcheck'i takip ederken bir yandan da Hayko'yla fotoğraf çektiriyorlar Soundcheck'in ardından kısa bir yemek arası ve dinlenme için otele gidiyoruz Hep beraber eğlencesi bol yemeğimizin ardından bir-iki saatlik dinlence için odalarımıza çekiliyoruz Saatler 22:00'yi gösterdiğinde yavaş yavaş otelin lobisinde bir araya geliyoruz ve 22:30'a doğru Hayal Kahvesi'nin yolunu tutuyoruz tekrar Mekana girdiğimizde geçtiğimiz yıl Roxy'de birinci olan Yeni Harman sahnedeydi Kulisten duyduğum kadarıyla çok yakın zaman içerisinde Yeni Harman adını sıklıkla duyacağımız hissine kapılıyorum Yeni Harman'ın sahneden inişinin ardından Hayko ve arkadaşları da makyajlarını tamamlayıp yavaş yavaş sahneye doğru yol alıyor
Introyla beraber kırmızılar içinde Hayko sahneye çıkıyor Hemen ardından 'Yarası Saklı'nın ilk notalarının duyulmasıyla birlikte Eskişehir Hayal Kahvesi'ni dolduran kitlenin de coşkusu tavan yapıyor Sırasıyla 'Görmüyorsun', 'Son Kez', 'Hüzünle Karışık', 'Fırtınam' geliyor ardı ardına Hayko ve ekibinin arasındaki paslaşmalar da son derece keyifli bir seyir sunuyor Umut'un gitarıyla sahne üzerinde kendi başına yarattığı dünyasının dışavurumu Hayko'nun o tarif edilemez enerjisiyle birleşince ortaya müthiş bir görüntü çıkıyor Bu ikiliye aralarda Poyraz'ın da katılmasıyla beraber iyice enerji yükseliyor Sahneden indikten sonra bile Poyraz'ın bir ara basını havaya kaldırması, Umut'un kendinden geçmişçesine gitarını çalması, Murat'ın davullarının başında apayrı bir dünya yaratması konuşuluyor grup içerisinde "Sakin Olmam Lazım" albümündeki favori şarkılarımdan biri olan 'Fırtınam'ı da büyük bir keyifle izledikten sonra 'Eller Aldı', yeni şarkılardan '777', 'Ölüyorum', 'Siren', 'Kaos', 'Yalnız Kalsın', 'Hangimiz Masumuz' geliyor Gecenin finali ise 'Zaman Geçti'ile yapılıyor Coşkulu kalabalığın tezahüratları ve alkışlarıyla sahneden inen Hayko'yu hayranları kuliste de yalnız bırakmıyor Konser bitiminden yaklaşık bir 10 dakika sonra Hayko'nun kulisi dinleyicilerinin akınına uğruyor Sırf bu konser için Antalya'dan kalkıp gelenler mi istersiniz, yoksa İstanbul'dan bir 10 saatliğine gelenler mi Hepsiyle tek tek ilgileniyor Hayko, tek tek fotoğraf çektiriyor ve oturup birkaç dakika da olsa muhabbet ediyor Sahneden inmesinden saatler sonra Hayal Kahvesi'nden ayrılıyoruz Karnımızı da doyurduktan sonra otele dönüp doğruca odalarımıza çıkıyoruz Dönüş trenimiz saat 13:00'te olduğundan uykuya bol zaman ayırıp kısa süreli bir hazırlıktan sonra yine garın yolunu tutuyoruz Ancak burada bizi bir sürpriz bekliyor; tren yaklaşık bir saat rötar yapmış! Olsun, biz de oturup gece bıraktığımız muhabbetimize devam ediyoruz Tabii yanımızda Eskişehir'e adım attığımızdan beri Hayko'yu bir dakika bile yalnız bırakmayan fan kulüp üyeleri var Saat 14:00 civarı ufukta trenimiz gözüküyor Sistem yine aynı, eşyaları bırakıp doğruca yemekli vagona Tıpkı geliş yolunda olduğu gibi dönüşte de ekibin konuşma konusu belli oluyor: PSP En kısa zamanda psp'ler alınıp turnuvalara başlanacak Bu durum karara bağlandıktan sonra Umut dinlenmeye çekildiğinden Murat, Hayko ve Poyraz arasında bir müzik muhabbeti başlıyor Bu muhabbetimiz de Bostancı sınırlarına gelmemizle son buluyor Sertaç ve Poyraz'ı Bostancı'da uğurladıktan sonra biz de eşyalarımızı toparlamak üzere yerlerimize gidiyoruz Kısa bir süre sonra da Haydarpaşa'ya geliyoruz ve yolculuğumuz da burada bitiyor

HAYKO İLE KISA KISA

Sahne Kavramı:

Türkiye'de sahnesini beğendiğin isimler kimler?
Sound olarak herkes hayvan gibi sound'unu çıkarıp hayvan gibi çalıyorlar O açıdan bir şeyim yok Benim ekstra olarak gördüğüm şey; biraz daha objeli, biraz daha kılık kıyafetli bir sisteme geçmek Ama bu kesinlikle bir tarz meselesi Şimdi bunu yapmak isteyenler de var tarz olarak, yapmak istemeyenler de Kesinlikle doğal günlük kıyafetleriyle gözükmek isteyen bir kültür de var, doğal gözükmeyip başka türlü gözükmek isteyen bir kültür de var Zaten ikiye ayrılıyor bunlar Ben diğerindeyim, yani görsele de önem veren hikayenin içerisindeyim Görsele önem vermeyip yapmak istemeyene bir şey diyemem O bir tarz, Seattle diye bir tarz var hayatta Adam normal gömleğiyle, yeleğiyle, hırkasıyla çıkıyor çalıyor Benim işimde o yok Ben onu istemiyorum Hani sahne denince akla en çok gelenlerden bir tanesi Madonna'dır mesela Kadın günlük kıyafetiyle hiçbir zaman çıkıp şovunu yapmıyor Ama ben onu seyrettiğim zaman ağzımın suyu akıyor Dansıyla, objeleriyle, geleniydi gideniydi ile hepsi planlı programlı bir tiyatro, bir oyun, bir sinema var Ben, bu sistemi seviyorum Bugün sahnede giyeceğim kıyafetle yolda yürürsem gelir beni ekip arabası alır götürür Demek ki o sahneye yakışan bir kıyafet
Hayko Cepkin'i oluşturan öğeler olarak müziğin, imajın ve sahnen gösteriliyor zaten
Daha bir sahne şovu yapmış değiliz
Kimin sahnesi aklında kaldı denince ama senin adın hemen geçiyor konuşma sırasında
Bu güzel bir şey Ama kendimi bildiğim, ekibimi bildiğim için daha biz hiçbir şey yapmadık Hiçbir şey yapmadan eğer böyle güzel bir isme bizi kondurdularsa ne güzel Demek ki biz bir şeyler yaptığımız zaman felaket şeyler olacak Daha hiçbir şey yapmadık; çünkü yapmak istenilen şeyler biraz maddi kuvvetlere dayanan şeyler Bugün diğer gruplar için de geçerli Belki onlar da yapmak istiyorlar, yapmak istemeyenler ayrı, yapmak isteyenler için de bu gücü ele geçirmek ve o hayali kurabilmek gerekiyor Belki şu anda kuvvetlenen gruplar var, alttan gelenler var, destekleyicileri vardır Mesela Zakkum Biraz daha böyle imaj görünümlü bir şekil yaptılar vs Bunlar iyi şeyler, olması gerekiyor Seveni olur, sevmeyeni olur, nefret edeni olur, bayılanı olur Kimseye bir şeyi beğendiremezsin; yani genele hitap edebilme şansın yok Bugün en popüler, en popülist ürüne bile baksan gene de genele hitap edemez Öyle bir şey yok Hele ki bizimki daha uç noktalarda bir olay Tamamen genele seslenmemiz zaten imkansız Kendi çekirdeğimizde büyüyeceğiz Bizim hikayemiz bu
Mesela Rock'N Coke'taki sahnenize baktığımızda orada sen ne kadar yok desen de bir görsellik vardı en azından
O, bizim doğalımız Şöyle söyleyeyim; o doğala objeler eklediğin zaman, o objelerle oynadığın zaman, ışıklarla oynadığın zaman - mesela benim Rock'N Coke'ta eksiğim ışıktı; geceki ışık bende olsa mesela üstüne eklenecek
Gündüz vakti çıkmanın getirdiği bir durum oldu
Tabii Ama abartmaya da gerek yok Yeni yeni filizlenen bir albümüm var Senin saatin o Kademenin yerini bilmen gerekiyor Ama ilk açılış yapıyor olsak bile hikaye açılış ve değişim konsepti, gene değişik hikaye kurduğumuz ve öyle yansıtıldığı için diğer Rock'N Coke'lardan on bin kişi daha fazla açılış gerçekleşti Açılışta 22500 kişi vardı
Hangi sahnelerde olmayı seviyorsun? Konser sahnesi mi, bar sahnesi mi?
Hepsinin yeri farklı Hepsine göre zaten o bahsettiğimiz ruh haline bürünüyoruz Mesela her yere giydiğim rengin bile benim için bir anlamı var Mesela beyazla çıktım ben, beyaz bana göre yaptığım müziğe göre daha temizliği, paklığı anlatan bir şey Ama bazen o beyazın içerisinde kendimi çok yalnız hissediyorum Çok tek hissediyorum Onun için rengi gitgide daha koyulaştırıyorum Kendimi daha acayip hissediyorum, o gün kırmızı giyiyorum Daha güvenli hissettiğim zamanlarda, mesela beyaz çok patlayan, ışıklar vurduğu zaman çok gözüken bir renk Büyük sahnelerde, mesela Rock'N Coke'ta da beyaz giydim Orada patlayan, gözüken, kendinden çok emin bir ifade vardı Bazen böyle çok kapanmak istiyorum, içim koyu oluyor, kararmak istiyorum; o gün çok siyaha bürünüyorum mesela
Peki bu renk durumunu grubuna yansıtıyor musun?
Genelde şu anda grubun bir giyim sistemi var Ama çok böyle hani içimize sinen bir şey değil; Umut'unki hariç Umut'un kendine has gömleği, pantolonu vs'i var Ama Poyraz'la Murat'ın Reebox sponsorum olduğu için o vesileyle giydiğimiz şeyler vardı; ama şimdi Reebox'la olan anlaşmamız bitti Şimdi biraz daha sahneye herkesin kendine has şeylerini bulacağız bir yerden Ama benim esas şeyim diktirmek, mesela bu MTV Türkiye'nin açılışında olduğu gibi Ama işte o, maddi bir şey Bayağı külfetli bir şeye dikildi o Böyle bir şeyin sponsoru olmadığı sürece böyle bir şeyin arkasında durmak mümkün değil Bütün ekibi de işin içine katmak istiyorum, çok fena patlar yani Ama yapacağız, yapmak zorundayız Benim işim bu Onun üstünde de istiyorum böyle kolları salınan bir kıyafeti olsun, yaptığı hareketleri destekleyen kıyafeti olsun Bunlar gelişmesi gereken güçler
Soundcheck'lerde belirli bir sahne koreografisi üzerinde de çalışıyor musunuz?
İlk başta yaptık Mesela Poyraz'ın sahnede ne yaptığını önce kendisinden görmek istedim Sonra eleştiriler tabii yapmaya başladık hem ekipçe hem de dıştan gelen eleştirilerle beraber Hep bunları oturup konuşuyoruz Mesela Poyraz'ın ilk gruba girdiği zamanki haliyle şimdiki hali arasında dağlar kadar fark var Bu, ileriye dönük baktığın zaman daha da gelişecektir Çünkü önce bir kendisinin istemesini istiyorum Klavyeciyken de ben öyle çalıyordum, manyak manyak çalıyordum Ben onu hissediyordum çalarken Onu hissedeceği anı bekliyorum, onu hissedince üzerine bir kademe daha koyacağız ve zaten işin içine objeler falan girdiği zaman zaten kendinden oturacak Mesela ilk konserlerde grupla hiç ilgilenmiyordum Sadece çalıyorduk Şimdi grupla beraber sahnede bir paylaşım içerisindeyiz mesela Her şeyi paylaşmayı öğreniyoruz

Seyirciler Üzerine:

Son dönemde özellikle dikkatimi çeken bir durum var İnsanlar konsere gittiklerinde ellerinde cep telefonları ya da fotoğraf makineleri düşürmüyor Onların yanı sıra çok sabit duran bir kitle oluşmaya başladı
Beni bozmuyor; hatta belki öyle seyirciyi daha çok seviyorum Benim fikrime göre ben bir dinleti yapıyorum Ben bir iş yaptım, iş ne? Ben bir müzisyenim ve bir müzik sundum Yapılan şey çok basit Bu işi düşünürsen, bu işe yönelirse beyin, böyle bir şey yapar sunarsın Ondan sonra beklersin neyin olup olmadığını Her şeyi çok hani kafayı böyle dışarı çıkart bütün dünyadan uzaktan bak, çok basit bir şey Müziğe aklım eriyor Aklımın erdiği şeyi yapıyorum Bunu da sundukça ya yandaşlarım oluyor, ya da sevmeyenler oluyor Bu, bir oluşum Sevenlerle yola devam ediyoruz, ya büyüyoruz ya küçülüyoruz vs vs Sevmeyenlerin çok fazla bir tepki göstermesine, herhangi bir şey için gerek yok Neden? Çünkü yapılan şey çok basit Zekanla basite indirgediğin zaman; ben sana bir şey sundum arkadaş, sen sevmediysen bunu gerçekten seyretmemeye ve dinlememeye hakkın var Şimdi mesela başıma gelse, ilk başta hırslarım vardı, bunlara cevabını verirdim; ama şimdi cevabım çok daha iyi Yaptığımız şey bu Senin orada yırtınıp yuhalaman ya da el kol hareketi yapman işine yaramayacak Beni etkilemeyecek Ben en fazla senin suratını mimleyeceğim, bizim elemanlara söyleyeceğim, seni yukarı aldıracağım yani, senin başın derde girecek Bu kadar rahat Esas yüzüme karşı söyleyebilecek olsa, iki kelam etsek büyük ihtimalle fikri ve zikri değişecek, iyi ya da kötü; fark etmez Ama o benle orada diyalog kurmuyor Onun yapmaya çalıştığı şey sadece aksiyona geçmek, bir heyecan arıyor Ben ona o heyecanı yaşatırım, hiç merak etmesin Konu nereden geliyor da olay kendi içinde çok basit bir konu Bir şey sunuyorsun, suratın aptal kutusunda daha çok gözükmeye başlıyor, yolda daha zor yürümeye başlıyorsun, imzan kıymete biniyor, saçma sapan bankalarda imza atarken şimdi kıymetli bir hal alıyor Aslında kendi içinde çok küçükler Hepsi belki de kendi içinde hatıralar onları aldığın zaman Aslında ben bu işte psikolojiyle ilgileniyorum Psikoloji işi Seyircinin aldığı haz, o psikoloji Onun için ben mesela ODTÜ'deki ilk konserim kapalı amfitiyatrodaydı Tiyatro sahnesinde çalıyorduk ve oturma grubu hesabıyla Herkes oturdu ve bir seyir oldu Seyir olduğu zaman başka bir ruha büründük, daha teatral takıldık, daha mimiklerin kıymete bindi Ben, o seyirciyi de seviyorum Kuduranı da seviyorum Kuduranda bir adrenalin, bir deşarj oluyor O deşarjı evinde gidip sağı solu dökeceğine, ailesini mesela rahatsız edeceğine gelsin orada yapsın Eskisi gibi mesela pogo çok yapılan bir şey değil Şimdi pogo yaptığın zaman etraf bundan rahatsız olup kavgaya dönüşme ihtimalleri var Çünkü insanda sabır denen şey kalmış değil Bu müziğin içerisinde pogo denen şey var Gerçi benim müziğimde şu anda pogo yapılır hal yok Çünkü ritmi yüksek bir müzik değil benimki, daha yavaş bir müzik Ama yine de ben bakıyorum seyirciye o pogo hattının etrafında önüne geleni itenler, onlarla tartışma çıkartanlar, kavga çıkaranlar olabiliyor Bu, daha sert müzik yapanlar için daha zor bir deneyim, onlarda daha çok oluyordur maNga'da mesela oluyor, Kurban'da mesela oluyor vs vs
İnsanlar birbirini uyarıyor da bu tip durumlarda Bizim başımıza zaman zaman geliyor Arkadaşlarımız kafa sallamak için öne gittiğinde gerisin geriye yanımıza geliyor Nedenini sorduğumuzda yanındakilerin rahatsız olduğunu söyledikleri ifade ediyorlar
Herkesin bir beğenesi var iken o konserden haz alacak duygu da kendi içinde değişiyor O adam, kendi içinde böyle bir sisteme başvuruyor Bu onu rahatlatacak belki eve gittiği zaman Diğeri de dinlemek istiyor Mesela ben de dinleyicilerdenim Oturur müzisyen gözüyle dinlerim Kimin ne yaptığını, ne çaldığını, ne tavır sergilediğini seyredenlerdenim Ama yanımdaki adam kuduruyorsa "Yapma ulan" diyemem O, bunu yapmak istiyor Ya ben bir yere gideceğim ya da o anlayacak benim rahatsız olduğumu başka bir tarafa doğru yüklenecek Ama insanoğlunda sabır diye bir şey kalmadığı için o konser atmosferi bile bir anda kavga durumuna girebilir Stagediving mesela yapacak adam, bir tanesi orada tutmak istemiyor Hafif çekilse bile diğerinin suratı koluna gelebilir
Uzun zaman sonra stagediving'i zaten Juliette Lewis konserinde gördük
Yani Şimdi Juliette Lewis'te yüzük var, yanlışlıkla herifin yüzüne gelse 'napıyorsun Juliette' der Avrupa'nın yaşam standartları içerisinde sabır sınırının daha yukarıdadır diye düşünüyorum Ama bu her yer için geçerli bir durumu var Herkesin sabır sınırı bitmiş durumda Hemen sıkılabilir Ama kimseyi her dakika kontrol altında tutamazsın, çok zor bir şey

Internet Mevzusu:

İnternetin hiçbir şeyiyle ilgilenmiyorum Bir mail adresim var, bir de kendi internet sitem var Başka hiçbir şeyle alakam yok Ne MSN'im var, ne MySpace'tekiler benim Hiçbiri ben değilim Bir süre Hayko Cepkin var; ama sohbet ediyorlar Muhabbetleri iyiymiş, öğrendim Bir de girdim baktım, MySpace diyorlar Bir baktım eşim dostum ne kadar adam varsa var sayfalarda

Türkçe Mi ? İngilizce Mi?

Benim ısrarım sonuna kadar Türkçe ile bu işi yapmak İngilizce yapmak, zaten İngilizce yapılıyor İngilizce yaparsam zaten hani çok bir değerimin olacağını düşünmüyorum Bu albümü İngilizce sözlerle yaptım, yurtdışına açılıyorum bana çok geyik geliyor Burada yapıyorum bu müziği, Türkçe sözlerle konuşuyorum, buradaki dinleyici kitlesi yapıyorum Onlar için bir şeyler yapacak olursam, o zaman buradakiler için ne yapmış olurum diye düşünüyorum Hepsi birbirine giriyor Bu dilde yapmam gerektiğini düşünüyorum Ben nasıl ki İspanyolcasını, İngilizcesini dinliyorsam burada o da benim Türkçemi dinlesin Artık uymayan bir dil de değil Sözler çok müziğin içerisine oturmaya başladı Eskiden böyle değildi, İngilizce'ye yakınlaştırılmış bir Türkçe kullanılıyordu Şimdi olgun dilde şeyler rock müziğin içerisine oturmaya başladı Artık kulağa çok iğreti geldiğini düşünmüyorum Eurovision'a da İngilizce katılmalarına gıcık oluyorum dibine kadar Resmen beğendirmeye çalışıyorsun Anlatmaya çalışıyorsun Seni anlamak istiyorsa, ne anlatıyor diye İngilizcesine çevirsin Seni araştırsın O kadar da armut piş ağzıma düş hikayesi değil Olacağı varsa oluyor

Yurtdışı Durumları:

Hürriyet'ten Sinem, Hayko ile röportaj yaparken Hayko'nun bir sözü çok dikkatimi çekti "Hedefim Kuzey ve Japonya" Bunun nedenini sorduğumda ise Hayko'nun verdiği yanıt aynen şöyle oldu: "Oralara daha çok gitmek istiyorum Buradan gidip de Avrupa'da bir teklif alıp konsere gittiğimde mesela Hollanda'ya gittiğimde isterim ki gerçekten Hollandalılara, gerçekten yabancı kesime seslenebilmek Eğer yabancı kesime seslenemiyorsan o çok fazla Avrupa'ya açılmak gibi gelmiyor bana Orada işte seni bilen, senin dilini yaşayan Türklere hitap etmiş oluyorsun Aslında burada verdiğin konserin aynısını vermiş oluyorsun Seni hiç bilmeyen, o sırada dilini anlamayan; ama ne biliyim sahnedeki durumunu, grubunu, müziğini beğenen seni hiç anlamayan adama açılırsan eğer o Avrupa'ya açılmak gibi geliyor Ama benim yaptığım müziğin hedefi, kitlesi olarak kendime belirlediğim noktada Kuzey karanlık kesim ve bir de Japonya en çok kafaya taktığım nokta Oralara gitmeyi çok isterim Özellikle Japonya Bir de Japonya'da eğer güzel bir şey yapıyorsan benimsiyorlar, alıyorlar Öyle bir durum var Ancak bunu yaparken de kendimizden taviz vermeyelim Onlar gelsin bize"

Gelecek Planları

Bugünden yarını planlarım ben zaten Burada konuşurken de o günleri yazmam gerekiyor diye, ta ki nisan ayını planlıyorum Nisan ayının 30'undan sonraki albümün mesela çıkış tarihinden bilmem nesine kadar bitti Yakın vade benim için birkaç ay önü oluyor O ayı komple planlayıp ona göre sistemli gitmek, strateji kurmayı zaten yapıyorum Hayatımın içerisinde en yakın vadesi 3 ay, 4 ay iken önümdeki 5-10 seneyi de hesap ediyorum aslında Bunların bana yıllar sonra neler getireceğini vs vs Ama kendi planım bu 5-10 yıllık süre içerisinde bugün trenden camdan bakarkenki gibi müstakil bir eve taşınıp hayatımda neyden zevk alıyorsam o eve hepsini döşeyip bir daha oradan çıkmak istemiyorum Planım bu

Starlık Kavramı:

Günümüzde çok konuşulan starlık ve rockstarlık kavramlarıyla ilgili neler söyleyebilirsin? Sana bu kavramlar neleri ve kimleri ifade ediyor? Türkiye'de star ya da rockstar diyebileceğin isimler var mı?
Türkiye'de starlık kavramı diye bir şey yok 'Patlak star' ismi verilmiş birçok ürün var Ama hiçbiri yurtdışında Madonna ya da Michael Jackson gibi bir konumda, bir durumda değil Bir kere biraz starlık kavramı sanırım yaşadığın hayatın da sansasyoneliyle beraber peşi sıra geliyor Çok normal bir yaşamın varsa ve insanların yüzünde sadece mükemmeliyetçi bir tavrın varsa o starlığa girmiyormuş gibi geliyor Bugün mesela Madonna'nın hayatı da birçok çetrefilden geçmiştir Michael Jackson zaten sansasyonların adamı En büyük gözümde o ikisi idol olarak sayabileceğim, tarih olarak kalabilecek iki isimden örnekler veriyorum Benim gözümde onlar stardır Çünkü tarihe damgasını vurmuştur Starlık kavramının oluşması için harbiden tarihe damga vurman gerekiyor Sadece kendi yerel ülke bazında bir klonun içerisinde kalıp süper zengin, süper ünlü bir hal alabilirsin; ama sadece aslında bir komünün içerisindedir, dünya üzerinde ufacık bir şeysindir O kendi bünyende bir starlıktır, kendini öyle görüyor da olabilirsin Ama yaşadığın bütün dünyaya mal edilmişsen işte o zaman starsın O da ne demek oluyor? Ömrü billah tek başına sokakta tek başına yürüyemeyeceğin, hayatının bittiği, hayatının tükendiği anlamına geliyor Herhangi bir bara gidip bar çıkışı kameralara 'ah ah' muhabbeti yapamayacağın demektir Mesela benim kendi çapımda 5-10 yıllık mesafe içerisinde kendi evime kapanıp tamamen oraya odaklanıp, tabii evin koca bir kısmı stüdyo olarak kalıp müzikal hayat devam ediyor, öyle bir şey kurup öyle bir şey yapmak var Adam ada satın alıyor, kendini dünyadan soyutlamak zorunda kalıyor Yaşamı o hal alıyor O adam, en büyük star; ama hayatı bitmiş Hayatın bittiği zaman star olabilirsin Böyle bir kavram bizim memlekette yok Ama star gibi yaşayan, rock'n roll gibi yaşayan konusuna gelirsen tek örneği var: Teoman Rock'n roll o yaşıyor Biz sahnede daha sert, daha agresif, daha boyalı, daha garip gözüküyor olabiliriz; ama ben onun kadar rock'n roll yaşamıyorum Dikkat ettiğim birçok şey var Onun kadar rahat değilim hayatta O, çok her şeyden soyutlamış kendini hayatta Seviyorum onu, çok zeki bir adam

Alıntı Yaparak Cevapla