Yalnız Mesajı Göster

A Dan Z Ye Ata Sözleri Ve Anlamları

Eski 08-16-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Ata Sözleri Ve Anlamları



Bin merak bir borç ödemez
Ne denli kaygı içinde olursan ol, bunun borcunun ödenmesinde hiçbir yararı yoktur Tasalanmayı bırakıp borcunu ödemek için çaba harcamalı, yollar aramalısın

Bin nasihatten bir musibet yeğdir
Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan onları çevirmekte bu öğütler bir fayda temin etmez Ama takip ettiği yanlış yolda başına gelen bir felâket, onu doğru yola getirmekte daha etkili olur Çünkü kötü tecrübelerin öğretme gücü oldukça büyüktür

Bin ölçüp bir biçmeli
En basitinden en zoruna, yapmaya çalıştığımız işin bütün ayrıntılarını önceden düşünmeli; gerekli ölçümleri yapmalı, sonucu iyi hesaplamalı, sonra işe girişmeliyiz Yoksa istemediğimiz bir zararın ortaya çıkmasından duyacağımız pişmanlık fayda etmez

Bin tasa (kaygı) bir borç ödemez
Çok tasalanmak ve üzülmekle borçtan kurtulunmaz Çünkü borç durduğu yerde ödenmez Borcu ödemek için bir şeyler yapmalı, harekete geçip çalışmalı, kimi çıkış yolları aranmalıdır

Bir adama kırk gün deli desen deli olur
İnsana yapılan sürekli telkinler sonunda bir neticeye ulaşmak mümkündür Çünkü insan etkilenen bir varlıktır Birtakım iyi ya da kötü duygular, düşünceler ve inançların sürekli telkin edilmesiyle insanlar biçimlendirilip yönlendirilebilirler

Bir adamın adı çıkacağına canı çıksın
Toplumun bir kişi hakkında verdiği yargı öyle kolay kolay değişmez Toplum kişiyi nasıl nitelemişse, kişi o niteliğiyle tanınır Adı bir kere kötüye çıkan kişi, iyi de olsa toplumun bu yargısının önüne geçemez Adına sürülen bu leke onun yakasını bırakmaz Nereye gitse bu leke yüzüne vurulur, itilip kakılır, sıkıntılar içinde kalır Böyle yaşamak kişi için
ölmekten daha iyidir

Bir ağızdan çıkar bin ağıza yayılır
Bir sırrın yayılması istenmiyorsa, kimseye söylenmemelidir Sır ağızdan çıktı mı hemen yayılır, gizli kalmasını önlemek çok zordur Çünkü insanın merak ve dedikoduya eğilimi vardır Bu eğilim sır olan şeyin dilden dile dolaşmasına, toplum içinde yayılmasına yol açar

Bir ahırda at da bulunur, eşek de
Bir toplumda iyi, yararlı ve güzel işler yapanlar bulunduğu gibi kötü, yararsız ve çirkin işler yapan insanlar da bulunabilir

Bir başa bir göz yeter
Ne kadar çok malı olsa da insan yine de elde etmek ister, geleni geri çevirmek istemez Oysa insan hayatta ihtiraslı olmamalı, ihtiyacından fazlasını düşünmemelidir Kanaatkâr olan kimseler ihtiyaçları kadar olanı yeter görürler

Bir bulutla kış olmaz (Bir çiçekle yaz gelmez)
Önemli bir durumun netlik kazanması için küçük, önemsiz belirtilerin varlığı yeterli değildir 2 Güzel ve hoş da olsa, küçük bir değeri elde etmekle mutluluk tam anlamıyla yakalanmış sayılmaz
Bir çöplükte iki horoz ötmez
Bir toplumda iki baş, bir iş yerinde iki yönetici olmaz Olursa aralarında kıskançlık, çekememezlik yüzünden anlaşmazlık çıkar; fikir ayrılığına düşerler; biri diğerini yok etmeye, bulunduğu yere tek baş olmaya çalışır Bu çatışma sonunda güçlü kalır, güçsüz gider Bu da az şeye mal olmaz

Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış
1 Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler 2 Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez

Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin görmesin
Yardım yapmak bir insanlık görevi, dinî bir emirdir Ancak bunu yapmanın da bir yolu yordamı vardır Yoksula yardım ederken insanın amacı kendini gösterip övünmek değil, görevini ve sorumluluğunu yerine getirmektir Bu bakımdan yoksulları inciten gösterişlerden kaçınmak; kimsenin haberi, hatta en yakınların bile haberi olmadan yardım yapmak gereklidir Yoksa tersine bir hareket yardım edilen kimseyi mahcup duruma düşürür, yapılan iyilik de iyilik olmaktan
çıkar

Bir elin nesi var iki elin sesi var
İnsanın gücü sınırlıdır Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar
Bir evde düzen olunca düzenbaz olmaz
Eğer bir ailenin hemen bütün fertleri arasında bir uyum, bir anlaşma, karşılıklı sevgi ve hoşgörü varsa, o ailede düzen de var demektir Dolayısıyla ailenin huzurunu kaçıracak bir kimsenin bu ailede barınması da mümkün değildir

Bir göz ağlarken öbür göz gülmez
Aile fertleri birbirine kan ve akrabalık bağlarıyla bağlıdırlar Onlar bir vücudun azaları gibidirler Dolayısıyla ailenin bir ferdine gelen zarar, bütün aile fertlerine gelmiş gibidir Hemen hepsi de aynı ölçüde üzüntü çekerler

Bir günlük beylik, beyliktir
İnsanlar her zaman arzu ettikleri nimetlere kavuşup bunun sefasını süremezler Bu sebeple çok kısa bir süre içinde de olsa, çevresindekilerden daha üstün, dertlerden uzak ve arzu ettiği biçimde bir an yaşamak o kişi için güzel bir şeydir

Bir insanı tanımak için ya alış veriş etmeli, ya yola gitmeli
Ortak bir işe girmeden insanların gerçek yüzünü anlamak oldukça zordur Alış veriş etmek, onları tanımak bakımından önemli ölçüttür Çünkü alış veriş bir şeye sahiplenmeyi gerekli kıldığı için kişinin çıkarcı yönünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyar Yolculuk ise fedakârlığı, cesareti, mertliği gerektirir; dolayısıyla yolculukta karşılaşılan zorluklar sebebiyle ortaya konan davranışlar kişilerin niteliklerini belirgin kılar

Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar
Bir toplumun sahip olduğu varlıklardan her fert bir adalet çerçevesi içinde yararlanmalıdır Eğer böyle olmaz, adaletli davranılıp hak gözetilmez, sadece bir kısım insanların yararlanmasına göz yumulup diğer insanların yararlanmasına fırsat verilmezse kargaşa çıkar; kavga baş gösterir, toplumdaki sosyal barış zedelenir, düzen bozulur, insanlar birbirlerine düşer

Bir koyundan iki post çıkmaz
Bir iş, nesne ya da insandan temin edilecek faydanın bir ölçüsü, bir sınır vardır Alınabilecek alındıktan sonra, onlardan bir kez daha verim istemek, onları bu konuda zorlamak doğru değildir Bu davranışın devamı insanı yanlış bir yola götürüp zarara sokabilir

Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur (vardır)
Yalancı, düzenbaz, iffetsiz bir kimse sadece kendi çevresine zarar vermekle kalmaz; kötülüklerini daha geniş çevrelere de taşır Kendinin, yakınlarının, çevresinin ve daha geniş muhitlerin adını lekeler; bu leke gittikçe yayılır

Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
Küçük ve kıymetsiz gördüğümüz şeyler zaman gelir çok önem kazanır ve büyük iş görebilir Küçük bir somun parçası yüzünden bir dikiş makinesinin çalışmaması, işlerin yatması mümkündür Bu sebeple herhangi bir nesne, iş ya da olayı küçük görmeyip önemle ele almak gereklidir

Bir selâm bin hatır yapar
Dinimizin bir emri olan selâm, bir bilgi ve sevgi belirtisidir Dolayısıyla gönül kazanmanın önemli bir anahtarıdır Yakınlarımıza, arkadaşlarımıza, hatta yabancılara bile vereceğimiz selâm onlarla aramızda bir yakınlığın doğmasına yol açar; gönülleri birbirine yaklaştırır Bu sebeple selâmlaşmayı ihmal etmemek gereklidir

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge
Bir suçu işleyebilir, kanunsuz bir işi yapabilir ve yakalanmayabilirsin Hatta bunu birkaç kez de başarabilirsin Ama bu böyle devam etmez, eninde sonunda yakayı ele verirsin

Bir sürçen atın başı kesilmez
Kusursuz insan olmaz Hemen her insan bir yanlışlık yapabilir Bu bakımdan sürekli iyi iş yapan, doğru yoldan çıkmayan, kişiliğini her yönüyle kanıtlamış olan bir kimseyi, bir kez hata yaptı diye gözden çıkarmak, olumsuzlamak ve cezalandırmak doğru değildir Yapılacak şey, yalnızca uyarıda bulunmak olmalıdır

Bir şeyin önüne bakma, sonuna bak
Kimi işler vardır ki iyi başlamamış ama iyi sonuç vermiştir Üstelik başlamış bir işte geri dönmek de zordur Bu sebeple bize düşen yolumuza azimle devam etmek, gereken çabayı göstermek, işi lâyıkıyla yapmaya çalışmaktır

Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
Kimi insanlar vardır ki dedikleriyle yaptıkları birbirine uymaz Kimi isteksiz görünüp "yemem" diyen insanların isteklilerden daha çok yedikleri, kimi hevessiz görünüp "kalamam" diyen insanların da diğerlerinden daha çok oturdukları, hatta yatıya kaldıkları bile görülmüştür

Bitli (kurtlu, çürük) baklanın kör alıcısı olur
Değersiz, işe yaramaz, kötü şeylerin de müşterisi olur Onları kimileri anlamadığı, kalitesini bilmediği için alır; kimileri de kendileri bakımından bizim kavrayamadığımız bir değer ifade ettiği için alır

Boğaz dokuz (kırk) boğumdur (boğa boğa söyler)
Bir sözü düşünüp taşınmadan, içimizden geçirmeden, kendi kendimize ölçüp tartmadan, doğuracağı sonuçları hesaplamadan, düzeltmeden söylememeliyiz Ola ki istemediğimiz bir sözü ağzımızdan çıkarmış olabiliriz En doğrusu, uygun biçimi bulduktan sonra söylemektir

Bol bol yiyen, bel bel bakar
Bugünün yarını da vardır Savurganlık yapıp elindekini bol bol harcayan, düşünceli davranıp ilerisi için bir şey bırakmayan kimse, yarın geçimini temin edecek bir şey bulamaz Başkalarına muhtaç olur, onun bunun eline bakar

Borç iyi güne kalmaz
Borçlu olan, borcunu hemen ödemenin yollarını aramalıdır "Elim genişleyince, ileride öderim" diye düşünmesi son derece sakıncalıdır Çünkü gelecek günlerin ne göstereceği belli olmaz Eli daha da darlaşabilir Dolayısıyla borcunu ödemesi güçleşir, gün geçtikçe de borcu artar

Borçlunun yalımı alçak olur
Borçlu kimseler, borçlarını ödeyemedikleri için alacaklıları yanında rahat olamazlar; başları yukarıda yürüyemezler, üzülüp incinirler, sanki suçlu gibi dururlar, kendilerini ezik hissederler

Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir
Beyleri bey yapan cömertlikleri, ellerindeki varlıkları yoksullara dağıtmalarıdır Varlıksız, sıkıntı içinde yüzen bir beyin sadece adı kalmıştır Varlığı olmayan, yoksulları gözetme ve doyurma görevini yapamayan bir bey için bu durum acı vericidir Böyle bir konumda bey olmaktansa borçsuz, tasasız, kıt kanaat geçinen bir çoban olmak daha iyidir Çünkü, o yoksulluğa alışkındır

Borçtan korkan kapısını geniş (büyük) açmaz
Alacaklının yanında yüzü yerde olmak istemeyen, borç etmekten korkan kimse tedbirli olur; masraflarını kısar, gelişigüzel harcamalar yapmaktan kaçınır, kendine uygun bir yol seçip ona buna ziyafet vermekten uzak durur

Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır
Hemen her şeyin bir yapılma zamanı vardır Borç da zamanında ödenmezse kişilerde bir gevşeklik görülür, borçluluk duygusu zamanla azalır Borç uzun süre ödenmez olur, hatta hiç ödenmez bile Dert de böyledir; zamanında önlem alınmaz ve hastalık uzarsa, kişi sonunda güçsüz kalır; dayanma gücü kalmaz ve ölür

Borç yiğidin kamçısıdır
Birisine borçlanan, borcunu da ödemek isteyen kimse kendini daha çok çalışmak ve kazanmak zorunda hisseder; bu yönde girişimde bulunur

Bostan yeşil (gök) iken pazarlığa oturulmaz
Ne olacağı, nasıl gelişeceği, nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen bir konu, iş ya da durum üzerinde anlaşmaya varılıp söz verilemez

Boş çuval ayakta (dik) durmaz
1 Karnı aç olan kimse, iş yapamaz 2 Beceriksiz, deneyimsiz, bilgisiz kimse bir iş tutunamaz 3 Hiçbir tutamağı bulunmayan, gerçeklerden uzak, temelsiz düşünce ya da plânlarla sonuca ulaşılamaz

Boş fıçı çok (fazla) langırdar
Gösterişe düşkün, bilgisiz, deneyimsiz kimse kendini ön plâna çıkarmak ve bilgiçlik taslamak amacıyla çok konuşur; her sözün arasına girer, etrafındakileri rahatsız eder

Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
Boş olmak, hiçbir uğraşa girmeden gezmek insanı tembelliğe, miskinliğe alıştırır Öyle ki bu insanların kimisi can sıkıntısından ne yapacağını bilemez olur, yanlış yola sapar, kötülüklere bile bulaşır Parasız da olsa çalışmak, boş oturmamak insanı hareketli ve canlı yapar; girişimcilik yeteneğini artırır, onu geliştirir, zararlı alışkanlıklardan kurtarır İleri de para kazanacağı bir iş bulmasına da kapı aralar

Boş torba ile at tutulmaz (Boş torbaya eşek gelmez)
1 Hiç kimse emeğinin boşa çıkmasını istemez, karşılığını mutlaka bekler Bir kimseye iş yaptırmak, onu bir yere bağlamak istiyorsanız, ona emeğinin karşılığını da ödemek zorundasınız 2 Hemen her iş çoklukla bir emek, masraf ve fedakârlık ister Bunları gösteriniz ki elde etmek istediğinize kavuşmanız mümkün olsun

Boynuz kulağı geçer (Boynuz kulaktan sonra çıkar ama kulağı geçer)
Eğitime sonradan da başlasa kimi yetenekli, becerikli, öğrenme ve kavrama gücü gelişkin olan çırak veya öğrenci, ustasından ya da öğreticisinden daha ileri gidebilir; onlardan daha başarılı olabilir

Böyle gelmiş böyle gider
Öteden beri süre gelen durum, kurulu düzen, halk arasında yaşayan gelenek ve görenekler kolay kolay değişmez

Bugün bana ise yarın sana
Neyin ne zaman olacağı bilinmez; bu ister felâket, ister nimet olsun Bugün ben bir felâket ve haksızlıkla karşılaşmışsam, yarın da sen aynı durumla karşılaşabilirsin Bugün sen nimetler içinde bulunup mutluysan, yarın da ben kavuşup mutlu olabilirim Bunu aklından çıkarma

Bugünün işini yarına bırakma
Bir iş günü gününe yapılmalıdır İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir

Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir
Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha daha iyidir Çünkü henüz elimize geçmemiş olan, ihtimal dahilindedir Bir engel çıkıp onun elimize geçmesi gerçekleşmeyebilir Oysa ötekinin elimizde olması gerçekleşmiştir

Buğday başak verince orak pahaya çıkar (kıymete biner)
Kimi zaman ortada duran, pek önemli görünmeyen şeyler kendilerine ihtiyaç duyulunca çok değer kazanırlar İsteklisi çok olan nesnenin fiyatı artar Sözgelimi yazın ortasında el sürülmek istenmeyen odun ya da kömür, kışa doğru birden kıymet kazanır; ucuzken pahalı olur

Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince
Tarlada ya da harmanda duran, henüz hasadı yapılıp ambara girmemiş ürün bizim sayılmaz Çünkü bir yangın, bir sel, yağmur ya da başka bir felâket onun harap olup yok olmasına yol açabilir Anne ve babanın varlıklı olduğu günlerde oğulun gerçek kişiliği ortaya çıkmaz Ne zaman anne-baba yoksullaşır, işte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkar Eğer oğul, anne-babasına karşı olan görevlerini yerine getirmiyor, onlardan yardımını esirgiyorsa, ona iyi bir oğul denemez

Buğdayın yanında acı ot da sulanır
Mümkün olduğunca dikkatli olunup iyi ve yararlının yanında, kötü ve yararsızın gelişip büyümesine fırsat verilmemelidir

Bükemediğin eli öp
Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır

Bülbülü altın kafese koymuşlar, "ah vatanım" demiş
İnsan, özgürlüğünü ancak vatanında bulur Bu bakımdan vatan en değerli varlığıdır insanın Orda doğmuş, orda büyümüş, orda doymuş, orda tatmıştır mutluluğu Bu sebeple yurdundan uzakta yaşamak, ne denli bolluk içinde olursa olsun insana zor gelir Nasıl ki bülbül asıl vatanı olan yeşil tabiatı, kanat çırpacağı mavi gökleri özleyip ister ve altın kafesten kurtulmaya çalışırsa, insan da (hele bir de tutsaksa) özgür yaşayacağı vatanını ister ve hasretini çeker

Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır
Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur İnsanlar bundan ders almalıdır Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir

Büyük balık, küçük balığı yutar
Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir

Büyük başın derdi büyük olur
Bir iş ne kadar büyükse çözüm bekleyen sorunları da o kadar büyük olur Dolayısıyla bir işletmeyi idare eden, bir toplumu yöneten, kısacası büyük işlerin başında bulunan kimselerin de hem sorumlulukları, hem de dertleri büyük olur

Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme
İnsan çoklukla nefsine yenik düşer Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister Bu durum onun böbürlenmesine, "ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?" gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız

Alıntı Yaparak Cevapla