Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA

Eski 05-09-2013   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA



Ariusçuluk, İS 4 yüzyıl başlarında Arius’un ortaya attığı inançtır; Tanrı’nın eşsiz olduğu, O’na eş koşulamayacağı ilkesini savunur Kendiliğinden var olan ve değişmeyen yalnızca Tanrı olduğuna göre, o paylaşılamaz ve kendisine ulaşmak olanaksızdır Dolayısıyla Oğul olarak adlandırılan varlık Tanrı olamaz Tanrı öncesizdir ve kendiliğinden vardır Kendiliğinden var olmayan Oğul, Tanrı değildir Öte yandan, Tanrı değişmez bir varlıktır Ancak İncil’de büyüyüp geliştiği, dolayısıyla değiştiği anlatılan Oğul bu niteliklerinden ötürü Tanrı olarak anılamaz Öyleyse Oğul’u yoktan var edilmiş ve başlangıcı olan bir yaratık saymak gerekir Aslında o olmadığı zaman da dünya vardı Kısaca Oğul ölümlü ve başka bir yaşam biçimi türünden olduğu için Baba’yı doğrudan bilme olanağı yoktur
Oğul’u Baba’dan ayırıp İsa’yı yarı tanrı durumuna indirgeyen Ariusçuluk, böylece Hristiyanlığın buyurduğu gözü kapalı benimsemecilik ilkesine ya da Logos diye anılan Kelam’a karşı çıkmış oldu 325′te toplanan İznik Ruhban Meclisi, Arius ile öğretisini kınayıp bir inanç bildirisi yayınlayarak görünürde bu anlaşmazlığa bir son verdi Bu bildiri Oğul’un Baba ile eş cevherden ya da eş hamurdan oluştuğunu belirtirken, O’nun da Baba gibi tam anlamıyla tanrısal olduğunu duyurdu Akılcılık damgası taşıyan bu Hristiyan mezhebi, yarı Hristiyanlaşmış eski putataparların çoğu arasında en ateşli üyelerini buldu; kimi yöneticiler öğretiyi çıkar aracı olarak kullandılar ve en önemlisi imparatorlar din işlerine el attılar
Gratianus (375-383) ve I Theodosius (379-395) gibi imparatorlar da Ariusçulara karşı tavır aldılar Resmi korunmadan yoksun kalan ve birleşik bir muhalefetle karşılaşan Ariusçular, uzun süredir korkusu altında yaşadıkları çöküşten kurtulamadılar 381′de İstanbul’da toplanan ikinci kilise meclisi Ariusçuluğu yasaklarken İznik Bildirisi’ni de onayladı Batı’da Gratianus, Doğu’da Theodosius, meclisin kararına uyarak Ariusçu tüm yetkilileri görevden uzaklaştırdılar ve ikilik yaratan bu öğretinin kökünü kazıdılar Ariusçuluk imparatorluk içinde gücünü yitirdiyse de sınırları dışında varlığını korudu
Vizigotlar İtalya’yı ele geçirdikleri zaman mezhep bir kez daha Batı Roma İmparatorluğu sınırları içinde sağlam bir taban buldu Vizigotlardan soma Ariusçuluğu benimseyen Vandallar da Almanya üzerinden Galya içlerine aktılar 409′da Pireneler’i aşarak Ariusçuluğu İspanya’ya taşıdılar 429′da Vizigoların önünden kaçan Vandallar, bu yasaklanmış mezhebi Kuzey Afrika’ya götürdüler Franklar ise Galya’da Ariusçulara yaşam hakkı tanımadılar Kral Reccared ise 589′da İspanya’da Ariusçuluğu yasakladı Kuzey Afrika’ da Bizans İmparatoru Iustinianos’un (Jüstinyen) başarılı seferi Ariusçu egemenliğe son verdi Yine aynı imparatorun Ariusçu Ostrogotları yenmesiyle Ariusçuluk İtalya’da kısa bir duraklama dönemine girdiyse de 568′de Lombard istilası bu mezhebi daha güçlü olarak geri getirdi Lombard Kralı Liutprand’ın (712-744) Ariusçuluktan dönmesi ve bu akımı yasaklaması sonunda mezhep 8 yüzyıldan başlayarak tüm etkinliğini yitirdi


Yeni Ariusçuluk: Lombardların mezhep değiştirmesiyle yüzyıllar boyu karanlığa gömülen Ariusçuluk, 18 yüzyılda İngiltere’de yeniden ortaya çıktı Samuel Clarke, The Scripture Doctrine of the Holy Trinity (Kutsal Kitap Öğretisinde Üçlü Birliğin Yeri) 1712, adlı eserinde İsa’nın yalnızca kendisine tanrısallık yakıştırıldığı için tanrısal olduğu savını ileriye sürdü Yazdığı birçok eserle onun görüşlerini çürütmeye çalışan Daniel Waterland, üçlemecilik akımının babası olduysa da Clarke’ın yolunda gidenler Birimselcilik adı altında üçleme öğretisine karşı çıkan bir mezhep kurdular Ayrıca, C T Russell’in Arius’tan esinlenerek kurduğu Yehova Şahitleri adlı mezhep de bir tür Ariusçuluktur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla