Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Çocuk Masalları

Eski 04-05-2008   #32
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Çocuk Masalları



HERKES ASLINA ÇEKER

Bir gece sevgili aynacık yine gelmiş padişah kızının başucuna Masalını anlatmaya başlamadan önce demiş ki:

- Sevgili padişah kızı; büyük kalpler, büyük binalar gibidir; daima kendilerini gösterir

Pencereden baktığında göremediğin dağın ardında, küçücük bir devlet varmış Küçük bir devletmiş ama, insanları pek şirinmiş Irmakları, dereleri, ağaçları, çiçekleri her şeyi küçücükmüş bu devletin, hem de pek güzelmiş

İşte bu devletin bir de padişahı varmış Sarayında oturur, hiç usanmadan düşünür dururmuş Artık dayanamayacak hâle gelmiş Vezirlerini çağırmış yanına:

- Zaman kaybetmeden haber salın memleketin dört bir köşesine Her kim bana Hızır’ı gösterirse, dilesin benden ne dilerse Her bir isteği emirdir benim için Artık gücüm kalmamıştır Bu merak birgün öldürecek beni

Vezirler bir telaşla emri yerine getirmeye çalışmışlar Memleketin sağına-soluna, altına-üstüne; kuzeyine-güneyine, doğusuna-batısına adamlar gönderilmiş Padişahın bu sözleri insanlara duyurulmuş:

- Duyduk-duymadık demeyin! Padişahımız Hızır’ı görmeyi arzu etmektedir Her kim padişahımıza onu gösterebilirse kıymetli hediyelerle ödüllendirilecektir Duyduk-duymadık demeyiiin!

Padişah bir haber gelir ümidiyle uyku nedir unutmuş Sabahlara kadar pencerelerde geleni-gideni gözetler olmuş Neredeyse gökte uçan kuşun kendisine geldiğini zannederek yakalatacakmış Vezirler korkmaya başlamışlar;

- Aman padişahımızı bu dertten bir ân önce kurtaran biri çıkmalı, yoksa aklını kaçıracak

Aradan bilmem kaç ay geçtikten sonra, çiçeklerin meyveye durduğu bir bahar sabahı bir adam gelmiş saraya Kendinden emin bir hali, dimdik yürüyüşü varmış Kapıcıya demiş ki:

- Tez padişahımıza haber salın, kendisiyle görüşmek isterim Ona güzel haberler getirdim

Kapıcı önce umursamamış bu hali perişan adamın sözlerini:

- Padişahımız senin gibi birisiyle zaman kaybetmek istemeyecektir Ne diyeceksen bana de, ben haberi padişahımıza veririm

Adam;

- Ben bilmez miyim padişahımızın çok meşgul olduğunu, demiş Fakat haberi Hızır’dan getirdim Çok önemli

Kapıcı “Hızır” ismini duyar duymaz telaşlanmış “Sen buradan ayrılma Hemen geliyorum” diyerek vezirlerin yanına koşmuş Vezirler bu adamın gelişine pek sevinmişler:

- İnşallah, demişler İnşallah bu adam padişahımızı bu dertten kurtarır Artık dayanacak gücümüz kalmadı

Hiç zaman kaybetmeden adamı çağırtmışlar Padişaha da haber vermişler:


- Sevgili padişahımız, Hızır’dan haber getiren bir adam sizinle görüşmek istiyor Huzura çağıralım ister misiniz?

Padişah öyle heyecanlanmış, öyle sevinmiş ki; “hemen gelsin”, demiş Adam gururla o ihtişamlı kapıdan içeri girmiş Sanki padişah kendisi, sanki her şey onun emrinde Başlamış konuşmaya:

- Efendimiz, duydum ki Hızır’ı görmek istiyormuşsunuz Ben bu isteğinizi yerine getirebilirm Ama onu, size ancak dört yıl sonra gösterebilirim Yalnız bir şartım var Bu dört yıl içinde her isteğimi yerine getireceksiniz Bir dediğim iki edilmeyecek

Padişah dinlemiş dinlemiş, sonra da;

- Tamam, demiş Bir dediğin iki edilmeyecek Dört yıl boyunca dilediğin şeye sahip olacaksın Hiçkimse sana karşı gelmeyecek Fakat , dört yılın sonunda bana Hızır’ı gösteremezsen, eğer sözünde durmazsan ölüm için hazırlan

Adam kendinden emin bir şekilde, sesini de gürleştirerek;

- Beni dilediğiniz şekilde öldürebilirsiniz efendim, demiş

Ve padişah emir buyurmuş, adama bir köşk hazırlanmış İçi altınlarla doldurulmuş Bu dünyada sahip olunacak ne kadar şey varsa bir bir verilmiş

Adam halinden memnun, dört yıl sonrasını hiç düşünmeden yaşamaya başlamış Fakat dört yıl nedir ki, göz açıp-kapayıncaya kadar gelir-geçer Nitekim giden günlerin hiç farkına varmadan, adam bir de bakmış dört yıl bitivermiş Bir telaştır başlamış Padişaha gidip ne diyeceğini bilemiyormuş Hızır’ı nerede bulsun da getirsin!

Eğer yalan söylediğini padişah öğrenirse, onun çok sinirleneceğini de biliyormuş Dört yıl önce konuştuklarını birden hatırlayıvermiş Tek çareyi kaçmakta bulmuş adam Şehirden çok uzakta bir yer bulmuş kendisine ve orada gizlenmeye başlamış

Padişah adamı getirmeleri için köşke askerlerini göndermiş Fakat adamın kaçtığını öğrenmişler Bütün askerler şehrin her yerini araştırmaya başlamışlar

Adam gizlendiği yerde gece-gündüz dua edip yalvarıyormuş:

- Beni kurtar Bu kuyudan çıkmama yardımcı ol Bunu ancak sen yapabilirsin Beni kurtar

Korkudan tit tir titriyormuş O sırada yanıbaşında bir dedecik belirivermiş Nasıl ve nereden geldiğini anlayamamış bu dedeciğin Dedecik adama bakmış, hali perişan Sormuş;

- Neden korkuyorsun? Kimden saklanıyorsun böyle? Bana anlatırsan belki bir çaresini bulabiliriz

Adam her şeyi açık açık anlatmış dedeciğe Dedecik de hiç konuşmadan dinlemiş onu Sonra da;

- Haydi beni padişaha götür, demiş Onu bir de ben göreyim

Şehre doğru yola çıkmışlar Saraya daha varmadan padişahın askerleri yollarını kesmişler Adamı ellerinden bağlamışlar, doğruca saraya götürmüşler Dedecik de adamın yanındaymış Padişah adamı görünce;

- İşte dört yıl doldu, demiş Bana Hızır’ı gösterme vaktin geldi Her isteğini yerine getirdim Şimdi sıra sende Sen de benim isteğimi yerine getirmelisin Yoksa öleceksin

Adam çaresiz, başını öne eğmiş ve;

- Efendimiz, ben size yalan söylemiştim; demiş

Padişah bir vezirlerine, bir adama, bir de dedeciğe bakmış ve şunları söylemiş:

- Sen bize yalan söyledin Öyleyse bunun cezasını çekmelisin

Padişah önce birinci vezirine, “Bu adama nasıl bir ölümü uygun görürsün?” diye sormuş Birinci vezir;

- Sevgili padişahımız, demiş Bence bu adamı parça parça edelim ve parçalarını meydana asalım Böylece hiçkimse size yalan söyleme cesaretini bir daha gösteremesin

Bu cevap üzerine dedecik;

- Herkes aslına çeker, demiş

Sıra ikinci vezire gelmiş O da fikrini söylemiş:

- Bu yalancıyı bir kazana koyup kaynatalım En güzel ceza bu olur

Bu cevap üzerine dedecik yine;

- Herkes aslına çeker, demiş

Üçüncü vezir de konuşmaya başlamış:

- Bu adamı bir tepsiye koyup fırında kebap gibi pişirmeli

Dedecik bu sefer de aynı şeyi söylemiş:

- Herkes aslına çeker

Sıra dördüncü vezire gelmiş Padişah onun düşüncesini de öğrenmek istiyormuş Dördüncü vezir;

- Ey padişahımız, demiş Siz merhametli bir hükümdarsınız Hızır’ı ne kadar görmek istediğinizi biliyorum Öyleyse Hızır aşkına bu adamı affedin Çünkü onu bağışlamanız size yakışan bir harekettir Mutlaka bunun karşılığında büyük mükafatlar verilecektir

Bu sözlerin sonunda dedecik yine aynı cümleyi söylemiş:

- Herkes aslına çeker

Padişah dayanamayıp dedeciğe dönerek konuşmuş:

- Kimsin bilmiyorum, fakat vezirlerim için hep aynı şeyi söyledin Bu ne demek?

Dedecik padişaha şu cevabı vermiş:

- Ey padişah! Birinci vezirin bir kasabın oğludur Bu yüzden adamı, bir kasap gibi parçalayıp astı İkinci vezirin bir aşçının oğludur O da adamı yemek gibi kazana koyup kaynattı Üçüncü vezirin bir kebapçının oğludur Bu sebeple adamı fırına koyup kebap gibi pişirdi Dördüncü vezirin ise, bir alimin oğludur O, “affedilsin” dedi Çünkü merhametli olmayı öğrenmişti Hepsi de görgüsüne göre ceza verdi

Bu sözleri dinlerken padişah düşünceye dalmış Tam bu sırada dedecik;

- İşte ben Hızır’ım, demiş ve ortadan kaybolmuş

Padişah hemen tahtından kalkmış, dışarıya bakmış Fakat hiçbir şey görememiş Sonra da şunları söylemiş:

- Bu dünyada Hızır’ı görmeyi öyle çok istemiştim ki, bu adam sayesinde işte gördüm Bana insanları nasıl tanıyacağımı da öğretti Ve merhametli olmanın ne kadar güzel olduğunu gösterdi

Böylece adam ölümden kurtulmuş ve padişahla beraber sarayda yaşamaya başlamış Yine bir dediği iki edilmiyormuş, ama artık adam hiçbir şey istemiyormuş

Naz Ferniba
</B>

Alıntı Yaparak Cevapla