Yalnız Mesajı Göster

Modern Bir Devlet Yaratıcısı Olarak Atatürk

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Modern Bir Devlet Yaratıcısı Olarak Atatürk



Viyana’yı iki kez muhasara eden Türkleri Avrupa affetmemişti, bir sürü yalan ve dolan imal etmişlerdi Avrupalılar Türkleri barbar, yıkıcı, geri insan olarak niteliyor ve kendilerine mahsus bir medeniyetleri bulunmadığını iddia ediyorlardı Bunlara şu cevap verilebilirdi Hangi barbar millet tarihte onaltısı büyük yüzden fazla devlet kurmuştur? Son imparatorluk 1299’dan 1920’ye kadar sürmüştür Atatürk Fransız okullarında okutulan bir tarih kitabında Türkleri sarı ırka mensup geri bir kavim olarak anlatan bir tarih kitabını görünce şu soruların ele alınmasını emretti:

1 Türkiye’nin en eski halkı kimlerdir?

2 Türkiye’de ilk uygarlık nasıl ve kimler tarafından kurulmuştur?

3 Türklerin cihan tarihinde ve dünya uygarlığında yeri ve hizmeti nedir?

4 Türklerin Anadolu’da bir aşiretten bir devlet kurmaları mümkün olmadığına göre bu olayın gerçek izahı nasıldır?

5 İslâm tarihinin hakikî hüviyeti ile Türklerin İslâm tarihindeki yerleri ve rolleri nedir?

önce bir kütüphane kuruldu, Bütün tarihçiler Türk tarihi ile ilgili kitapları inceleyip, raporları Mustafa Kemal Paşa’ya vermeye başladılar Bunların özeti “Türk Tarihinin Ana Hatları” adı altında 1930’da basıldı 1931’de “Türk Tarihi Tetkik Heyeti” serisi hazırlandı 1932’de Ankara’da Türk tarihçilerin iştirakiyle ilk Türk Tarih Kongresi toplandı

Mustafa Kemal daha Harbiyedeyken tarihe merak sarmıştı Millî zaferden sonra baş işlerinden biri Türk tarihini incelemek olmuştu 22

Atatürk’ün Türk Tarihi Tetkik Heyeti’ne yaptığı şu tavsiyeleri nakletmek yerinde olur:

“Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır

“Herşeyden evvel kendinizin dikkat ve itina ile seçeceğiniz vesikalara dayanınız Bu vesikalar üzerinde yapacağınız tetkiklerde herşeyden ve herkesten evvel kendi inisiyatifinizi ve millî süzgecinizi kullanınız

“Biz daima hakikat arayan ve buldukça, bulduğumuza kani oldukça, ifadeye cüret eden adamlarız

“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” 23

Atatürk’ün en önemli inkılâplarından biri de kadın erkek eşitliğinin kurulmasıdır Bu suretle kadın toplumda lâyık olduğu yeri aldı istiklâl Savaşında Türk kadını sonsuz fedakârlıklarla vatanseverliğini gösterdi Sadece cepheye silâh ve mühimmat götürmekle kalmadılar, bir çok halde düşmana karşı silâhla savaştılar İslâmdan önce kadın Türk toplumunda erkeğe eşitti Törenlerde Han ve Hatun birlikte tahtta otururlardı Timur’un İspanyol delegasyonuna verdiği şölende karısı sağında oturuyordu Selçuk Sultanı Sancar esir edildiğinde karısı Türkân Hatun imparatorluğu yönetmişti24 Kutluk Devletinde, Hindistandaki Türk Devletlerinde ve İlhanlılar’da kadın hükümdarlar ve kadın vezirler vardı “Eski Türklerde kadınlar umumen amazon idiler silahşorluk, kahramanlık Türk erkekleri kadar Türk kadınlarında da vardı Kadınlar doğrudan doğruya hükümdar, kale muhafızı, vali ve sefir olabilirlerdi” 25

Daha sonra islâm dininin kabulünden sonra kadın eşit durumunu kaybetti

Atatürk’ün bu konuda söylediklerinin bazıları şunlardır: “Kadının en büyük vazifesi analıktır, ilk terbiye alınan yerin ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkıyle anlaşılır

Milletimiz kuvvetli millet olmaya azmetmiştir Bugünün levazımından biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir Binaenaleyh kadınlar içtimaî hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı olacaktır

Bu suretle kadının analık vazifesini belirten Atatürk, kadınların eşitliğini kısıtlayan engellerin gerçekte mevcut olmadığım şu sözlerle belirtmiştir: “İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi mukayyet zannettiğimiz bin türlü kayıtlar yoktur Türk içtimaî hayatında kadınlar ilmen ve irfanen ve diğer hususlarda erkeklerden kat’iyyen geri kalmamışlardır Belki daha ileri gitmişlerdir

Türk kadınlığının Türk toplumunda oynaması gerekli rol hakkında Mustafa Kemal aynen şunları söylemiştir: “Bizi analarımızın adam etmesi lâzımdır Onlar edebildikleri kadar edebilmişlerdir Bundan sonra başka zihniyetten başka olgunlukta adamlara muhtacız Bunları yetiştirecek olanlar bundan sonraki analardır Bu maruzatım istiklâl, şeref ve hayat mecburiyetini temin ve idame etmeye umde ittihaz eden Türkiye devletinin esaslarından birini teşkil etmesi lâzımdır ve edecektir Medeniyetten bahsederken şunu da kat’iyyetle beyan etmeliyim ki medeniyetin esası, terakki ve kuvvetin temeli aile hayatındadır Bu hayatta fenalık muhakkak içtimaî, iktisadî, siyasî aczimizi mucip olur Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların tabiî haklarına sahip olmaları, aile vazifelerini ifaya muktedir olmaları, gerekmektedir

Mustafa Kemal 27 Ağustos 1925’te İnebolu’da Türk kadınına ilişkin bir söylev vererek şunları söyledi: “Seyahatim esnasında köylerde değil, başka kasabalarda ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok kesir olarak kapattıklarını gördüm Erkek arkadaşlar bu biraz bizim hodbinliğimizin eseridir

Kadın arkadaşlarımız da bizim gibi müdrik ve mütefekkir insanlardır Onlara ahlâkı ve mukaddesatı telkin etmek millî ahlâkımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile nezahatle teçhiz etmek esası üzerinde bulunduktan sonra fazla hodbinliğe lüzum yoktur Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler, bunda korkulacak bir şey yoktur” 26

Önce 16 Nisan 1930’da kadınlara kanunla belediye seçimlerine seçmen ve aday olmak hakkı tanındı, 5 Kasım 1934’te ise kadınların genel seçimlere aday ve seçmen olarak katılmaları bir kanunla kabul edildi

Mustafa Kemal evrensel olan Batı medeniyetini bir bütün olarak almadan yana idi Bunun için bu medeniyetin simgesi olan Batı kıyafetini bir inkılâpla kabul etti

Bunu soyadı inkılâbı, takvim ve saatlerin, ayların ve tatil günlerini değiştirilmesi takip etmişti

Lâiklik ilkesi, İslâm hukukuna dayanan hukuk sisteminin değiştirilmesini icap ediyordu 1926-1929 arası bu yapıldı Avrupa hukuk sistemi iktibas edildi

Büyük zafer kazanıldığında Mustafa Kemal Paşa’ya “îşte zaferi kazandınız, şimdi ne yapmak isterdiniz?” diye soranlara büyük önder; “Millî Eğitim Bakanı olarak memleketimin irfanına hizmet etmek isterdim” cevabını vermişti

En yakınlarından biri olan sayın Profesör Afet İnan bu konuda şunları yazmaktadır: “Onun en çok uğraştığı mevzulardan biri millî eğitim ve kültür işlerine ait idi Hatta bazı zamanlar “Eğer Cumhurreisi olmasam, Maarif Vekilliğini almak isterdim” derdi 27

Atatürk yeni devleti kurmaya başladığı 23 Nisan 1920’den ölünceye kadar millî eğitimin en önde gelen önemi üzerinde ısrarla durmuştur Ölümünden önce TBMM’sindeki son açış nutku olan 1 Kasım 1937 tarihli konuşmasında şunları âdeta bize vasiyet olarak söylemiştir: “Büyük davamız, en medenî ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli bir inkılâp yapmış olan Türk milletinin dinamik idealidir Bu ideali en kısa zamanda başarmak, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz Bu teşebbüste başarı ancak, süreli bir plânla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir Bu sebeple, okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak, fert ve kurumları yaratmak, işte bu önemli umdeleri en kısa zamanda temin etmek, kültür vekâletinin üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir

İşaret ettiğim umdeleri Türk gençliğinin dimağında ve Türk milletinin şuurunda daima canlı bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca vazifedir” 28

Eğitim ve kültür alanındaki inkılâplara, harf inkılâbı (3 Kasım 1928), dil inkılâbı ve tarih, üniversite (1933) inkılâpları dahildir

KAYNAK: Prof Dr Yılmaz Altuğ

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 9, Cilt III, Temmuz 1987

DIPNOTLAR:
1 Richard Peters, The Story of the Turks from Empire to Democrasy, New York, 1959, s93-

2 ibid, s 94

3 M Kemal Atatürk, Nutuk 1 Cilt (1919-1920), Bugünkü dille hazırlayan Prof Dr Zeynep Kormaz s 247

4 Yılmaz Altuğ, Türk İnkılâp Tarihi, 6 Basım 1985

3 Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Türk inkılâp Tarihi, s 3839

6 Arnold J Toynbee and Kenneth P Kikwood, Turkey, New York, 1927 s 85

7 Geniş bilgi içi bkz Altuğ, op cit s 122 ve devamı

8 Yaşar Nabi Nayır, “Atatürkism and Secularism”, Political and Social Thought in the Contemporary Middle East, edited by Kemal Karpat, New York, 1968 s 323

9 Lewis V Thomas and Richard N Frya, The United States and Turkey and Iran, 1951,s 67

10 Yılmaz Altuğ, op cit s 170-171

11 Thomas, op cit s 71

12 Thomas and Frye, op cit s 73

13 Hüseyin Nail Kübalı, Türk Devrim (inkılâp) Tarihi, 1973, s 107-108

14 Nayır, op cit s 326

15 Lewis, op cit s 75

16 Yılmaz Altuğ, op cit s 254-256

17 ArnoldJ Toynbec, Survey of International Affairs, 1925,5571 Lewis, op cit s 83, Kinross, op cit s 384

18 Count Carlo Sfor/a, Makers of Modern Europe, 1930, Indianapolis, s 130

19 Kinross, op cit s 386, 1 nolu dipnot

20 Lewis, op cit s 84

21 Yılmaz Altuğ, op cit s 256-259

22 Sadi Irmak, Devrim Tarihi, İstanbul 1967, s 215

23 Yılmaz Altuğ, op cit s 293-294

24 Bahriye Üçok, islâm Devletlerinde Kadın Hükümdarlar, Ankara 1965, s 24

25 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, İstanbul 1955, s 107

26 Yılmaz Altuğ, op cit s 266

27 Prof Dr Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, 1968, s 266, Ankara

28 Afet İnan, Devrim Gençliği Dergisi, Cilt III sayı 17, Kasım 1953, Ankara

Alıntı Yaparak Cevapla