Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (K Harfi)-Osmanlıca Sözlük (K Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (K Harfi)-Osmanlıca Sözlük (K Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (K Harfi) KARİYE (C: Kavâri) Uzun burunlu, kısa ayaklı, arkası yeşil bir kuş * Süngü demirinin keskin yeri * Kılıcın ve ona benzer şeylerin keskin yeri
KARİYER Fr Bir insanın kendisini hasretmiş olduğu meslek * Bir meslekte alınan merhalelerin bütünü
KARK Tavuk gıdaklaması
KARKAF şarap, hamr
KARKAL (C: Karâkıl) Kadın gömleği * Yeleksiz elbise
KARKAR Kilim veya halı ucu * Hışımla gürleyerek çağır demek
KARKAR (C: Karâkır) Düz açık yer
KARKARA Karın gurultusu * Kumru kuşunun ötmesi * Kahkaha ile gülmek * Su içerken bardağın guruldayıp ötmesi
KARKİSYUN (KARKİSYA) Kebâbe dedikleri devâ
KARLAYL (Thomas Carlyle) (Hi: 1210-1298) İskoçya'da doğmuş, Londra'da ölmüştür İskoç tarihçisi ve filozofudur Babası dindar bir duvarcı ustası idi, oğlunu papaz yapmak istiyordu Onun dinî şüpheleri papaz olmasına mâni oldu Yedi sene manevî mücahededen sonra imanî mes'elelerde istikrar elde edebilmiştirCarlyle (Karlayl) şöyle diyor:Kur'anı bir kere dikkatle okursanız, Onun hususiyetlerini izhara başladığını görürsünüz Kur'anın güzelliği, diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i temyizdir Kur'anın başlıca hususiyetlerinden biri, Onun asliyetidir Benim fikir ve kanaatıma göre Kur'an, serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur Hazret-i Muhammed'in (ASM) cihana tebliğ ettiği davet, hak ve hakikattır(Karlayl)
KARM (C: Kurum) Değerli insan Kıymetli insan
KARMELE Yapraksız küçük ağaç
KARMEŞE Cem'etmek, toplamak
KARN Zaman, devre * Bir insanın ortalama ömrü olan altmış sene * Yüz yıllık zaman Asır * Boynuz Hayvanda başın boynuz yerleri, boynuz yerinden sarkan saç(Karn, iki mânaya gelir Birisi, zamandan bir müddete mukterin olan ümmet, bir zaman ahalisi olan hey'et-i içtimaiye ki, "hayrul kuruni karni" hadis-i şerifi bu mânayadır Bunda sivrilmek veya mukarenet etmek manası vardır Bu mukarenet veya efradın yekdiğerine mukareneti veya bir peygamber, bir âlim, bir reis gibi büyük bir şahsiyete mukareneti mülâhaza olunurDiğeri de müddet-i zamanın kendisine denir ki, asır gibi ekseriyetle yüz sene takdir edilmiştir) (ET)
KARN-I EVVEL Hicretin birinci asrı
KARN-I ZABY Geyiğin başındaki çatal boynuz
KARNABİT Karnıbahar
KÂRNAME f Usta çıkacak kişilerin ustalıklarını göstermek için yaptıkları iş örneği
KÂRNEDAŞTE f İş bilmez, acemi, işten anlamaz
KARNESA Doğan kuşunun, avının ardına düşmesi
KARNEYN İki boynuz
KÂR-NÜMA f Menfaat gösteren * Usta çıkacak olan çırakların, ustalıklarını göstermek için yaptıkları örneklik iş
KÂRPERDAZ f İş düzenliyen * Konsolos, şehbender
KÂRPERVERD f Becerikli, iş yapan, elinden bir iş gelen
KARR Durma * Karar verme * Su dökmek * Kulağına söylemek * Mahfe
KARRA' (C: Karrâun) Güzel okuyan
KARRA' Ağaçkakan kuşu
KARRA Bir kimsenin kulağına söylemek * Soğuk su dökmek
KARRAUN (Karrâ C) Güzel okuyanlar
KARRE Soğukluk, soğuk
KARS İki parmağıyla çimdiklemek * Karıncanın ısırması
KARS Şiddetli soğuk
KARS Küçük ibrik
KARSA (KARİSÂ) Bir hurma cinsi
KARSA' Deve kuşunun erkeği
KARSAA Buruşup büzülmek * Yazıyı sık yazmak
KÂRSAZ f Becerikli, elinden iş gelen
KARSEL Kısa boylu adam (Müe: Karsele)
KARŞ Kesbetmek, kazanmak * Toplamak, cem'etmek
KARŞAME Atmaca kuşu
KÂRŞİNAS f İşten anlar, iş bilir
KART Tazeliği geçmiş, katılaşmış * Gençliği geçmiş, geçkin, yaşça büyük
KARTA' Gözünün birisine sürme çekip diğerini unutan ve gömleğini ters giyen budala kadın
KARTABAN Karısı ile nâmahrem kimseyi gördüğü hâlde aldırış etmeyen
KARTABUS Zahmet, meşakkat
KARTAK (C: Karâtit) Kadife * Terlik * Etekli kaftan
KARTALE Eşek yükünün dengi
KARUN (A, uzun okunur) Peygamber Musâ (AS) devrinde yaşamış, malı ile mağrur olarak haddini aşmış ve Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa'nın (AS) duâsından sonra malı ile birlikte yere batmış olan dünya zengini Cenab-ı Hakkın lütuf ve ihsanını kendine mâlederek nankörlük ve enaniyetinden dolayı bu fena sıfatı ile meşhur olmuştur
KARUN İki şeyi bir araya getiren * Tez terleyen hayvan * Arka ayaklarının tırnağı ön ayağının tırnağı yerine vâki olan hayvan *İleride olan memeleri geride olan memelerine pek yakın olan dişi deve
KARUR Duş yapılacak soğuk su
KARURE (C: Kavârir) Göz bebeği Gözün siyah kısmı * Şişe
KAR'UŞ İki hörgüçlü deve * Arslan eniği
KARV Ağaç kadeh * Köpek yalağı * Hurma ağacının kökü * Uzun havuz * Hayanın derisi inip büyümek * Kast * Etraflıca araştırmak, tetebbu * Bir kimsenin mesleğine girmek, onun yoluna süluk etmek
KARVA Uzun hörgüçlü deve
KARVAH Uzun ağaç * Uzun deve
KÂRVAN f (Bak: Kervan)
KARYA Eski çağlarda Bursa ve Balıkesir bölgesinin adı
KARYE Köy Nâhiyeden küçük olan, insanlarla meskun yer
KARYET-ÜN NAHL Kovan Arı yuvası
KARYET-ÜL ENSÂR Medine-i Münevvere şehri
KARYETEYN Mekke ile Taif şehirleri
KARZ Selem ağacının yaprağı
KARZ Borç, ödünç Kesmek, kat'etmek * şiir söylemek
KARZ-I HASEN Sadece Allah rızâsı için verilen ödünç Faizsiz verilen borç
KÂR-ZÂR (Kâr ü zâr) f Kavga, cenk, savaş, harp, muharebe
KÂR-ZÂRGÂH f Savaş meydanı Harp alanı Muharebe sahası
KARZEN Borç, ödünç olarak
KAS' Bir şeye el ayası ile vurmak * Gidermek * Tahkir etmek, küçümsemek
KA'S Ölüm, mevt
KA'S (C: Kiâs) Parmak kemiği
KA'S Çirkin kokulu toprak
KAS'A (C: Kısâ') Çanak, kâse * Yemek kabı
KA'SA Devamlı olarak yerinde sabit olan kadın * Arkası içerisine girdiğinden arkasını yere koyamayan kadın
KASA Kabalık * Şiddet * Katılık
KASAB Saz, kamış * Parmak kemikleri * Nefes borusu, bronş * İnce keten bezi
KASAB-I MISRÎ Mısırda dokunmuş keten bezi
KASAB-ÜL ENF Burun kemiği
KASAB-ÜL FÂRİS Kalem kamışı
KASAB-ÜL HABİB Şeker kamışı
KASABA (C: Kasabât) Akciğerdeki nefes borularından herbiri Bronş * Küçük şehir Çarşısı olan büyük köy * Ahalisi beş-on bin raddelerinde olan mâmure
KASABAT (Kasaba C) Bronşlar * Kasabalar
KASABE Kötü hurma
KASAH Sırtlan
KASAİD (Kaside C) Kasideler
KASAL Buğday içinde olan siyah taneler
KAS'A-LİS Dalkavuk Çanak yalayıcı
KASAM Şiddetli sıcaklık * Güzellik
KASAME (Kasem den) Katili bilinmeyen kimsenin bulunduğu, şüphelenildiği mıntıka halkından elli kişiye yemin ettirme
KASA'NİNE Katı olmak * Büyük olmak
KASAR Üşenme, tembellik etme * Güç ve kuvvetin son sınırı * Boğazı tutup nefes aldırmayan bir zahmet
KASARA (C: Kasr-Kasarât) Boyun kökü * Yoğun ağaç * Gemilerin baş ve arka taraflarında güverteden daha yüksek yapılan güverte
KASARET Kısalık Kısa olma
KASAS Haber vermek Hikâye etmek, anlatmak * Tetebbu' etmek * Tıb: Göğüs kemiği Göğüs ortası
KASAS SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 28 Suresidir Mekkîdir (Kısas da denir)
KASAS Arslan
KÂSAT (Ke's C) Kadehler, ke'sler
KASAT Davarın arka ayaklarının dik ve doğru olması
KASATURA Askerlerin, bellerine bağlayıp taşıdıkları ve süngü gibi kullandıkları düz ve kısa kılıç
KASAVET Kalb katılığı, gaflet * Kaygı, tasa, üzüntü, keder (Bak: Kasvet)
KASAVİSE (Kıssis C) Papazlar, ruhbânlar, keşişler
KASB Kat'etmek, kesmek
KASB Ağızda tez dağılan ve çekirdeği katı olan kuru hurma * Sağlam, sert
KASBA Kamış Kamışlık
KASD Bir işi bile bile yapmak * İsteyerek Niyet ederek * Niyet Tasavvur * İstikamet Yolu doğru olmak
KASDEN Bile bile, isteyerek
KASDÎ İstiyerek, kastederek, niyetle ve bile bile yapılan
KÂSE f Tas veya çanak Kâse gibi olan çukurluk * Başı kaplayan ve başın üstündeki kemik
KÂSE-İ ÇEŞM Göz çukuru
KÂSE-İ FAĞFUR f Çin porseleni Çin porseleninden yapılan kâse
KÂSE-İ SER Kafatası
KA'SEB Büyük karınlı, kalın
KÂSE-BEND f Çatlamış, kırılmış * Kâse gibi şeyleri tamir eden kimse
KASED şahyar dedikleri nesne
KÂSE-GER f Kâseci, kâse yapan
KÂSEHA (Kâse C) Kâseler
KA'SELE Yürürken bir ayağını yere sürüyüp tozutmak
KÂSE-LİS (Kâselis) f Çanak yalayıcı Çok yiyen, obur Hırslı * Dalkavukluk Alçak huylu kimse * Dilenci
KÂSE-LİSAN (Kâselis C) Dalkavuklar, çanak yalayıcılar
KASEM Yemin Ahdetme
KASEMÂT Ahdler, yeminler
KASEMÂT-I KUR'ANİYE Kur'andaki ahitler, yeminler
KA'SERE (KA'SERÂ) Yoğun, sağlam, kalın, katı
KASES Hidayet edici delil
KASF Kırmak * Oyun, eğlence * Devenin diş gıcırdatması
KASFE (C: Kasf-Kasefât) Deve sesi * Merdiven ayağı * Bir parça kum yığını
KASH Kuruluk, katılık
KASHAB Kalın, yoğun, büyük
KASI'A Yaban fâresinin ini Yuvası ve bu yuvadaki iki deliğinden âşikâr olanıdır Diğeri gizlidir (Bak: Nâfıka)
KASIB Düdük çalan
KASID Kasd eden, niyet eden, isteyen
KASIF Kasırga Rastladığı şeyi kıran şiddetli rüzgâr * Şiddetle seslenen Çok gürleyen
KASIF Deve avazı * Ağacın ince ve kuru olması * Kırılması kolay olan şey
KASIK t Karnın alt tarafı
KASIM (A, uzun okunur) Taksim eden, ayıran, bölen
KASIM (A, uzun okunur) Kırıcı, ezici, ufaltan
KASIR (A, uzun okunur) Zorla işleten, yaptıran
KASIR (A, uzun okunur) Kısa, eksik * Kusur işleyen Kusurlu
KASIR-UL AKL Düşüncesi noksan, kısa akıllı
KASIR-ÜL BASAR Görüşü kısa * Kısa görüşlü, dar düşünceli
KASIR-ÜL FEHM Anlayışı noksan, kısa anlayışlı Anlayışsız
KASIR-ÜL YED Eli kısa Âciz, işten anlamaz, beceriksiz
KASIRANE Âcizane, beceriksizcesine
KASIRAT-ÜT TARF Kocasından başkasına aslâ bakmayan (Cennet kadınlarının bir vasfı) Huriler
KASIRGA Çevrintili rüzgâr Tozu ve toprağı birbirine katarak, ağaçları sökerek bir an esip kesilen rüzgâr
KASITÎN (A, uzun okunur) Zulmeden ve haktan sapanlar * Haklı olanlar * Kısımlara bölenler
KASÎ (Kasiye) Duygusuz Katı, hissiz, taş gibi katı
KASİ' Yaramaz huylu, yaşlı ve boyu kısa olan kimse
KÂSİB Kazanç sahibi Kazanmak için çalışan Kesbeden Marifet için çalışan
KASİB (C: Kasâyib) Kadınların yüzleri üstüne bıraktıkları kıvırcık saç Kâkül
KÂSİD Kesat olan, eksik olan, verimsiz olan
KASİD (C: Kasidân) (Kasd dan) Tasarlıyan, kasdeden * Haberci, postacı
KASİD Kaside
KASİDE (C: Kasâid) Onbeş beyitten az olmamak üzere, her beyit kafiyeli olarak, büyük kimseleri veya herhangi bir şeyi medh ü senâ eden, öven manzume şekli Büyük zatları ve daha çok Cenâb-ı Hakk'ı veya Peygamberi (ASM) medheden manzume

Alıntı Yaparak Cevapla