Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (K Harfi)-Osmanlıca Sözlük (K Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (K Harfi)-Osmanlıca Sözlük (K Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (K Harfi) KASİDE-İ BÜRDE Hazret-i Peygamber (ASM) önünde meşhur Arab Şâiri Ka'b bin Züheyr'in okuduğu kasidenin adı olup, bu kasideyi Peygamber Aleyhissalâtü vesselâm beğenmiş, mükâfat ve iltifat eseri olarak da kendi hırkasını ona giydirdiğinden bu isimle meşhur olmuştur
KASİDE-İ ERCUZE (Ürcuze) Hz İmam-ı Ali (RA) tarafından bahr-ı recez vezni üzere yazılan ve istikbalden haber veren meşhur kasidenin adı(Mecmuat-ül Ahzab'ın 582 sahifesinden 597 sahifesine kadar o Ercuzedir O Ercuzenin mevzuu ve içindeki maksad-ı aslî; İsmi A'zamı tazammun eden altı ismin ehemmiyetini beyan etmek, hem o münâsebetle istikbaldeki bir kısım umur-u gaybiyeye ve te'sis-i İslâmiyette bir kısım mücâhedâtını işâret etmektir Evet, Hz İmâm Üstâdı olan Habibullah'dan (ASM) aldığı dersin bir kısmını işarî bir surette zikrediyor L)
KASİDE-GÛ f Kaside yazan, kaside söyliyen
KASİDE-PERDAZ f Kaside yazan, kaside düzenliyen
KASİDE-SERÂ f Kaside söyliyen, kaside yazan
KASÎF Kuru ince ağaç * Gök gürültüsü * Deniz sesi, dalga sesi
KASÎL Hayvanlara vermek için vaktinden evvel biçilen yeşil ot * Kesilmiş nesne
KASÎM Güzel kimse * Taksim eden, bölen
KASÎME (C: Kasim) Dikenden başka ot bitmeyen kumlu yer
KÂSİR Çok olan, kesir, bol olan
KASÎR (Kasr dan) Kısa, boynuz, ufak boylu
KASÎR-ÜL AKL Aklı kısa, aklı ermez
KASÎR-ÜL BÂ' Kısa boylu, beceriksiz, zavallı
KASÎR-ÜL BASAR Dar görüşlü, basireti kısa * Miyop
KASÎR-ÜL HİMME Himmeti az veya kısa olan
KASÎR-ÜL KAME Kısa boylu Boyu kısa olan
KÂSİR (Kesr den) Kıran, kırıcı * Tavşancıl kuşu
KÂSİR-ÜL ESNAM Putları kıran (Hz İbrahim'in AS lâkabıdır)
KASİRE Evinde hapsedilip dışarı çıkartılmayan kadın
KASİS Fr Bir yolu, bir tarafından diğer tarafına kadar kesen su arkı
KASİSA (C: Kasis) Devecilerin, azıklarını ve elbiselerini yüklettikleri deve * Bir ot
KASİYY (KISİYY) Soğuk gece * Kas adı verilen mahâlde yapılan ibrişimli bir elbise
KASİYY Uzak, baid Irak
KASKAS Açlık * Sür'at yapan, hızla giden * Yol gösterici * Devenin yediği bir ot
KASKASE Çok karanlık gece * Asâ, sopa, baston
KASKASE Yol göstermek * Köpeği "kuçu kuçu" diye çağırmak
KASL Kesmek
KASM Bölmek * Ayırmak * Bahsetmek * Kesmek
KASM Kapa kapa yemek, bütün bütün yutmak * Kesmek * Cem'etmek, toplamak * İ'tâ etmek, vermek
KASMA Ufak boynuzlu dişi koyun
KASME Yüz, çehre, vech
KASME Merdiven ayağı
KASMEL Arslan, esed
KASR Köşk Yüksek ve ferah bina Taştan veya kârgir küçük saray
KASR-I CENNET Cennet köşkü
KASR-I MÜŞEYYED Tahkim edilmiş, sağlam yapılmış büyük bina Büyük apartman
KASR Kısa olmak Kısa kesmek * Birisini bir hususa, bir işe tahsis etmek * Bir işte tembellik etmek * Akşamlamak * Hapseylemek * Yekpâre taş * Beyazlatmak * Gevşetmek * Noksanlaştırmak
KASR-ÜL KELÂM Sözü az etmek Kısa konuşmak
KASR-I SALÂT Seferde olan bir kimsenin, dört rekâtlı farz namazları ikişer rekât kılması Namazı kısaltmak
KASR-I YED El çekmek, ferâgat etme, vazgeçme
KASR Men'etmek * Zorla bir şeyi yaptırmak * Galip olmak
KASRÎ Zorla, cebren
KASRİYYET Zorlama hâli
KASS Cem'etmek, toplamak, biriktirmek
KASS Talep etmek, istemek * Nemime, söz götürmek, lâf taşımak
KASS Göğüs * Saç kesmek * Kırkmak * Koyundan kırkılmış yün
KASSA Kireç
KASSAB Düdükçü * Kesici * Parçalayıcı
KASSABİYYE Hayvan kesme ücreti, kasaplık ücreti
KASSAM Huk: Vârisler arasında miras malını taksim eden ve küçüklerin hakkını koruyan şeriat memuru * Taksim eden
KASSAM Hayrı çok olan kimse * Yorulmuş, kendini bırakmış, mahzun kişi * Büyük hurma salkımı * Büyük et parçası
KASSAR Leke çıkaran * Çırpıcı, yıkayıcı
KASSÎ Göğüsle alâkalı Sadrî
KAST f Noksan, eksik, kusur
KASTA' Ayaklarının siniri büzülüp kurumuş olan deve
KASTAL şeker tozu
KASTAL Cenk ederken olan toz, dövüşürken çıkan toz
KASTALANÎ (Hi: 851-923) (İmam-ı Ahmed İbn-i Muhammed) Büyük Şafiî âlimlerindendir Çok eser yazmıştır En meşhur eseri Mevahib-ül Ledüniyye'dir Mısır'da vefat etmiştir
KASTALANÎ Ok atmak * Şafak kızıllığı
KÂSTAR f Yalancı, hilekâr
KASTAR (C: Kasâtıra) Hâzık, basiretli, mahâretli kimse * Paranın sahtesini seçip çıkaran kimse
KÂSTE f Eksik, noksan, eksilmiş, azalmışKASUB : MestlerKASUS : Yalnız otlayan deveKASV : Deve kulağının kenarı
KASVA Kulağının dörtte biri kesik olan koyun veya deve
KASVERE Yaşça büyük olmak * şecaatli, kuvvetli * Aslan * Bir nebat ismi
KASVET Katılık * Sıkıntı İç sıkıntısı * Kalb katılığı (Bak: Kasavet)
KASVET-BAHŞ f Kasvet ve sıkıntı veren
KASVET-EFZA f Kasvet ve iç sıkıntısı veren
KASVET-ENGİZ f Kasvet ve iç sıkıntısı veren
KASVET-NÂK f İç sıkan, sıkıntı veren
KAŞ' (Kış') Şaşkın ve ahmak adam Zayıf adam * Açmak * Gidermek Dağıtmak * Kuru deri Deriden olan çadır * Hamam pisliği * Deriden yapılmış döşek * Balgam
KA'Ş (C: Kuuş) Ağacın başını çekip eğmek * Cem etmek, toplamak * Kadınların bindiği merkep
KÂŞ f Çok istek, arzu, özleme
KAŞB Karıştırmak * Zehir içirmek * Yaramazlıkla hatırlamak * İncitmek
KAŞAĞI Hayvanları kaşıyıp tozlarını düşürmeğe mahsus âlet * İhtiyar kimselerin, sırtlarını kaşımak için kullandıkları, ağaçtan uzun saplı ve bir ucundaki levhası dişli bir âlet
KÂŞÂNE f Büyük, süslü ve gösterişli ev Saray Kışlık, rahat ve mükemmel ev, oda
KÂŞÂNE-İ MÜRGÂN Kuş yuvası
KAŞ'ARİRE Ürpermek, titremek
KAŞBE Hasis kişi * Maymunun dişisi
KAŞE Mühür, imza * Bir nevi kumaş
KAŞEM Yetişmeden yenen beyaz hurma koruğu
KAŞER Çok fazla kırmızılık Ziyâde kızıllık
KAŞÎ f İran'ın Kâş şehrinde yapılan bir çeşit çini
KAŞİ' Kararı ve sebâtı olmayan kişi * Dağılmış, müteferrik
KAŞİB (C: Kuşbâ) Yeni veya eski
KÂŞİF Keşfedici Keşfeden Gizli bir şeyi meydana çıkarıp, izah eden Açıklayan * Mısır'da nâhiye veya kaza idarecilerine verilen ad
KÂŞİGER f Çinici, çini yapan san'atkâr
KÂŞİH Düşmanlığını gizleyip izhar etmeyen * Dağılıp uzaklaşan kimse
KAŞİRE Derisi yarılmış olan baş yarığı * Yerin yüzünü kazıp götürmüş olan yağmur
KAŞKAŞA Bir şeyin kabuğunu soymak * Hasta iyi olmak * Halâs etmek, kurtarmak * Uyandırmak
KAŞKİ f "Keşke, ne olurdu" gibi, özleme veya pişmanlık ifade eder
KAŞM Yemek * Açlık * Cem'etmek, toplamak
KAŞMEŞ Kuş üzümü
KAŞR Bir şeyin kabuğunu soyma
KAŞŞ Yaranın iyileşmesi * Hasta iyi olmak * Evmek
KAŞT Deri yüzmek * Açmak * Koparmak
KAŞUR (C: Kaşurât) Yarış atlarının en sonra geleni
KAŞV Kabuğu soyulmuş olan
KAŞVAN Zayıf erkek
KA'T Kısa boylu kimse
KAT' Kesme, ayırma * Geçme Yol almak Yüzerek geçmek * Delil ve bürhan ile ilzam etmek * Edb: Sözün te'sirini arttırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için söz bitmeden kesivermek"İmtihan geliyor Çalışın, yoksa"Görmüyor gittiği yanlış yolu zannım çoğunuz Size rehberlik eden haydudu artık koğunuzBunu benden duyunuz, ben ki, evet Arnavud'um!Başka bir şey diyemem İşte perişan yurdum!Mehmed Akif
KAT'-I ALÂKA Alâkayı kesme
KAT'-I DA'VÂ Dâvâyı halletme
KAT'-I HAYÂT Hayatın kesilmesi Ölüm, mevt
KAT'-I MERÂHİL Merhaleleri, durak yerlerini geçme Yol alma, ilerleme
KAT'-I MERATİB Mertebeleri aşıp geçme
KAT'-I MÜNÂSEBET Münasebeti ve ahbaplığı kesme
KAT'-I NAZAR Bakmamak İtibar etmemek * Alâkayı kesmek
KAT'-I TARİK Yol kesicilik
KAT'A Aslâ, hiçbir zaman
KATADE (C: Kutad) Dikenli ot Mugaylan dikeni
KATAİF (Katife C) Saçaklı, tüylü havlular; ehramlar * Kadayıf tatlısı
KATALOG Fr Kitaplık halinde, yahut neşriyata tabi bulunan bir şeye ait etraflı geniş liste, eşya listesi
KATAM Toz, gubar
KATAM Cimâ arzulamak * Et arzulamak
KATAN Kuşların kuyruğu dibi * Dağ ismi
KAT'AN Hiçbir zaman, aslâ, katiyyen
KATANE Az yemeklik
KATAR Birbiri arkasına dizilmiş hayvan sürüsü * Bir lokomotifin sürüklediği vagonların tamamı Tren
KATAR Arabistan yarımadasında müstakil bir devlettir İstiklâlini 1/1/1971 de ilân etmiştir Hükümet merkezi Doha şehridir Üç yanı denizle çevrilidir Halkı müslümandır Resmi lisanı Arapçadır
KATARAT (Katre C) Katreler, su damlaları
KATARAT-I BÂRÂN Yağmur damlaları Yağmur katreleri
KATARAT-I SEMİNE Kıymetli damlalar
KATARAT-I ŞADÎ Sevinç damlaları Sevinçten dolayı akan gözyaşları
KATARAT-I UYUN Göz yaşları
KATARE Kuyudan veya başka bir yerden damlayan su
KATAT Kısa, kıvırcık saç
KATB (Katub) Daim çatık çehreli, ekşi yüz * Bir kimseyi darıltmak, gücendirmek * Birikmek, biriktirmek, doldurmak * Dolu çuval taşımak, götürmek için hazırlamak * Arslan
KATEA (C: Kutâ) Güve *Ağaç kurdu
KATEB (C: Aktâb) Deve palanı
KATED (C: Aktâd-Kutud) Semer ağacı
KATEDRAL Piskoposluk kilisesi Bir şehrin büyük kilisesi
KATEGORİ Aralarında herhangi bir bakımdan alâka veya benzerlik bulunan şeylerin hepsi * Zümre, grup
KATEL Nefs Cismin bakiyyesi
KATELE (Katil C) Katiller İnsan öldürmüş kimseler
KATER (Katre C) Katreler, damlalar
KATERE Bir şey üzerine çökmüş toz * İs gibi bir karanlık * Toz * Kebap yapmak * Pişmiş şeyin kokması
KATF Atın veya diğer davarın adımını geç atması * Tırmalamak * Üzüm kesmek * Ağaçtan meyve devşirme * Devşirme mevsimi
KATI' (Kat' dan) Kesen, Kat' eden Durduran, mâni olan * Keskin ve iyi bileylenmiş kılıç
KATI-UT TARİK Yol kesen, eşkiya
KATI'A Kesen, kesici
KATIBE (A, uzun okunur) Hepsi, tamamı Cümleten * Bütün hâllerde
KATIBETEN Tamamıyla, bütünüyle, cümleten, hepsi * Hiçbir zaman, aslâ
KATIN (C: Kuttân) Oturan, yerli Ev halkı
KAT'Î Mutlak şüphesiz Tereddütsüz
KATİ' (C: Ekâti-Aktâ-Kutân) Kamçı * Deve ve koyun sürüleri
KATİA (C: Katâi') Kesme, kat etme * Kırılma * Alâkayı kesme Ahbaplığı kesme * Vergi * Arazi
KÂTİB Yazan, yazıcı, kitâbet eden Usta yazıcı
KÂTİB-İ ADL Noter
KÂTİB-İ EZELÎ Her şeyin hayatının mukadderatını ezelden bilip yazan Cenab-ı Hak (CC)
KÂTİB-İ HUSUSÎ Büyük bir kimsenin kullandığı özel kâtip, hususi kâtib
KÂTİB-İ SIRR Gizli şeyler yazdırılan kâtip, sır kâtibi
KÂTİB-İ VAHY Kur'an-ı Kerim âyetlerini yazan Vahy kâtibi
KÂTİBANE Kitâbet kaidesine göre, kâtipcesine

Alıntı Yaparak Cevapla