Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Sanat Ansiklopedisi - Sanat Sözlüğü

Eski 12-03-2010   #27
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sanat Ansiklopedisi - Sanat Sözlüğü



G
GEÇİŞ :
Yan yana gelen BİÇİM'lerin farklı nitelikleri arasında uyum ve algı sürekliliğini sağlayan geçiş ya da uyarlama için kullanılan terim; özellikle klasik KOMPOZİSYON'larda bütünlüğü bozmamak için önemlidir

GÖLGE-IŞIK IŞIK DÜZENİ ya da DAĞILIMI (Light and Shade Effect) : Yalnızca batı resim sanatına özgü bir kavram olan "gölge-ışık düzeni", sanatsal gerçekliğin yeniden üretilmesi için gerekli olan bir yanılsama tekniğidir Resimsel yapıtın içerdiği tüm betiler, bu teknik sayesinde bir kısmı gölgeli, diğer kesimleri ise aydınlıkmış izlenimi verecek biçimde betimlenirler Böylelikle, bir yüzey sanatı olan resmin üç boyutlu nesneleri ifade etmekteki yetersizliği bir ölçüde giderilmek istenmiştir Gölge-ışık düzeni Batı sanatının çeşitli dönemlerinde farklı bir tutumla gerçekleştirilmiştir Örneğin, Rönesans resimlerinde betiler tek ve noktasal bir ışık kaynağından aydınlatılmış nitelikte betimledikleri halde, Barok'ta hemen hemen her beti ayrı ışık kaynaklarından aydınlanmış gibi resmedilmiştir İzlenimci resmin ortaya çıkışı sonrasında gölge-ışık düzeni bütünüyle kullanım alanından çekilir ve Modern Sanat'ta hiç görülmez Son yıllar Yeni Gerçekçilik gibibazı figüratif akımlar bu tekniği yeniden gündeme getirmeyi denemektedirler

H
HACİM (FORM) :
Heykel gibi, mekanda yer işgal eden bir kütleye veya hacime dairdir Bu yanılsamayı sağlayabilmek için sanatçılar modle etme (modelling) veya tarama(hatching) gibi teknikler kullanırlar

HAREKET (MOVEMENT, DYNAMISM) : Enerjisi veya gücü var gibi görünen , resimlerin devinim halinde olduğu izlenimi veren yanları Bu devinim aslında gerçekte yoktur; ancak öznelerin akla getirdiği gayretkeş eylemlerin yarattığı yanılsamadır

HAVA PERSPEKTİFİ : "Atmosferik Perspektif" olarak da bilinir Resim sanatında fon farklılıklarıyla yaratılan derinlik YANILSAMA'sı Uzaktaki nesnelerin havanın etkisiyle daha açık tonla algılanması temeli üzerine kurulmuştur Atmosferdeki nem, toz parçacıkları ve benzeri maddeler, ışığın saçılmasına neden olur Bu saçılmanın derecesiyse renge, yani ışığın dalga boyuna bağlıdır Kısa dalga boyuna sahip olan mavi en fazla saçılım yarattığından, renklerin uzaklaştıkça maviye çaldığı görülür Uzun dalga boyuna sahip olan kırmızıysa en az saçılıma olanak tanıdığından, uzaktaki parlak nesnelerde mavinin azalmasına ve renklerin kırmızıya çalmasına neden olur

Bir terim olarak ilk kez LEONARDO da VİNCİ tarafından kullanılmakla birlikte hava perspektifi Antik Çağ'dan beri bilinmektedir ROMA döneminde Pompei'deki duvar resimlerinde kullanılmış, 8yy'daysa ÇİN resimlerinde görülmüş ve en yetkin düzeyine Song dönemi manzara resimleriyle ulaşmıştır Bütün Ortaçağ boyunca unutulan bu teknik, 15 yy'da Flaman ressamlarınca yağlıboya resimle birlikte yeniden kullanılmaya başlanmıştır 16 yy'da Vinci'nin dışında bu teknikten yararlanan en önemli RÖNESANS ressamları CORREGGİO ve TIZIANO'ydu 17 yy'da RUBENS, CLAUDE LORRAIN, Albert Cuyp ve HOBBEMA özellikle MANZARA resimlerinde hava perspektifini ustaca kullanmışlardır Bu tekniği bütün olanaklarıyla doruk noktasına çıkaran sanatçıysa JMWTURNER olmuştur Turner' in resimlerinde sonsuza uzanan MEKAN duygusu ve buğulu atmosfer, daha sonra MONET ve İZLENİMCİLİK'in öbür temsilcileri tarafından da kullanılmıştır

I
İDEALİZM (Idealism) :
İdealizm en basit deyişle standartlaşmış biçim anlamına gelir Sanat alanında maddesel bir nesneyi değil de, onun zihinsel kavramının tasarımını karşılayan sanat yapıtı, aslında bir idea' nın tasarımıdır Platon' a göre idealar tek gerçekliklerdir ve sanatın gerçek işlevi de tek gerçeklikler olan bu ideal biçmlerin yansıtılmasıdır Böylece mimesis ( öykünme, taklit) kuramı oluşur Mimesis kuramının oranlara, klasik armoni kurallarına ve geometriye dayalı ilgisinin yüzyıllardır insan zihninde yer alması sanatçıları seçme yapmaya zorlamış ve mutlak güzellik anlayışına ulaşmak için ideal biçimler yaratılmıştır

İdeal sanatın kurucuları Yunanlı sanatçılardır Yunan tanrı ve tanrıçalarında, Roma' da imparatorluk tasvirlerinde, Rönesans' ta genel figür anlayışı içerisinde kullanım bulan bu anlayıştan, modern dönemde de lider tasvirleri söz konusu olduğunda yararlanılmıştır

İKONOGRAFİ (Iconography) : (1) Dinsel içerikli sanat yapıtlarında dinsel olay ya da kişi ile ilgili tipleşmiş hatta bir ölçüde standartlaşmış biçim düzenlerini veya kalıplarını inceleyen bilimsel disiplin (2) Simgesel dil

IŞIK - GÖLGE (Chiarascuro) : Tek renkli resimlerde ton farklılıklarıyla elde edilen aydınlık ve karanlık alanları tanımlar Resimden önce ağaç baskıda uygulanan ışık- gölge karşıtlığı figüre heykelsi bir görünüm kazandırır Resim alanında önce Leonardo da Vinci' nin yapıtlarında uygulanmakla birlikte, Barok dönemde yaygınlık kazanır ve Romantik dönemde de yoğun duygusal etki yaratmak amacıyla kullanılır

Çizgisel bir kompozisyonda ışık genel anlamda kullanılırken, Leonardo sonrasında ve özellikle de Barok dönemde genellikle kompozisyonun bir köşesinden geldiği düşünülen diagonal ışık kullanımı söz konusudur ve kompozisyonun ışıklı kısmı belirginlik kazanır Böylelikle Barok resim bir tiyatro sahnesi kullanılan ışık da takip ışığı gibi algılanır Işığın verdiği imkanlar çerçevesinde sınırlanan kontur çizgisinin eriyip arka fondaki gölgeli kısma geçmesi ışık- gölge kullanımına dayalı kompozisyonların tipik özelliğidir

İZOKEFALİ : Bir KOMPOZİSYON'da tüm figürlerin boy ve önem farkı gözetilmeksizin başları aynı hizzaya gelecek biçimde yerleştirilmesi Özellikle YUNAN sanatının Klasik Dönem kabartmaları için kullanılan bu terim, RESİM ve GRAFİK SANATI'nda da geçerlidir

J
JANR-TÜR RESMİ (Genre):
17 yy itibariyle burjuva kesiminin gündelik yaşamını gerçekçi bir biçimde betimleyen küçük boyutlu resimler için kullanılmaktadır Tür resminin konusunu orta sınıfın ve de özellikle de köylülerin yaşamı oluşturur 17 yy Hollanda' sının Protestan kesiminde öne çıkan bu tür resimler, boyutları itibariyle burjuva kesiminin evlerine de girebilmiştir Karşıt görüşler bulunmakla birlikte bu resimlerde Protestan ahlakının yüceltildiği ve resimlerin herbirinin ahlaki çıkarımlar sağladığı bilinir

K
KADRAJ :
Her türlü resimsel düzenin çerçeve sınırlarının belirlenmesi işlemi Özellikle fotoğraf sanatı ürünleri için kullanılır

KAPALI KOMPOZİSYON (Closed Composition) : Resim sanatında bir yüzey üzerinde betimlenen tüm "gerçeklik"in kompozisyonun sınırları içinde bulunması durumu Böyle bir kompozisyonda betinin tümü resim düzlemi içinde bulunmak zorundadır; sadece bir kesiminin resmedilmesi söz konusu olamaz Doğal gerçeklik düzleminde betimlenmesi amaçlanan tüm nesneler düzenli bir "istif" içinde bakış açısı içinde yer almazlar Kapalı kompozisyon bunları sanatsal gerçeklik düzleminde yeniden ürettiği zaman, hepsi bakış açımız içinde bulunuyormuşçasına betimler

Kapalı kompozisyonun en belirgin örnekleriyle Rönesans sanatında karşılaşılır Bu tür örnekler, resim düzlemi üzerinde betimlenenin dışında dışın da kalan dünyayla ilgili hiçbir ipucu vermezler Buna karşılık, karşıt uç olan açık kompozisyonda ve onun en yoğun kullanıldığı Barok'ta, betiler doğadan alınmış bir kesitmişçesine kompoze edilir Doğal gerçeklik kompozisyonu sınırlarının ötesinde de varlığını sürdürmektedir; resim bu izlenimi vermeyi amaçlar

KARŞITLIK (Contrast) : Resmin diğer tüm unsurları arasındaki karşıtlıklar resmin anlatım olanaklarının en önemli unsurlarından birisidir

KARŞI SANAT : Dadacılar'ca öne sürülen bir terim Her tür akademikleşmiş sanata karşı olan dada akımı yandaşlarınca günün geçerli tutucu eğilimlerini eleştiri amacıyla üretilen tüm yapıtları niteler Bu eleştirel tutum bir pisuarın sanat yapıtı olarak sergilenmesine dek varmıştır İster eklektisist ister modern doğrultuda olsun, sanatta yaratma sorunuyla ilgilenen tüm anlayışları yadsımıştır Karşı-sanat yandaşları için bir biçim bulma ya da oluşturma kaygısı söz konusu değildir Onlar biçimleri veya sanatsal öğeleri, ancak, çevrelerindeki nesneler arasından seçerler; ama, kendileri bir üretime kalkışmazlar

KISALTIM (Rakursi) : Resim sanatında tek bir figürün ya da nesnenin, derinlik duygusu verecek şekilde betimlenmesi anlamına gelen terim, derinlik dugusunu yanılsama yoluyla yaratması açısından bir perspektif türü olarak kabul edilir Kısaltımda, betimlenen nesneye ya da figüre belli bir uzaklıktan ya da alışılmadık bir açıdan bakıldığında ortaya çıkan biçimbozmalar yumuşatılarak tuvale aktarılır Örneğin; yatan bir figürün ayak ucundan bakıldığında, ayaklar olduğundan büyük, baş da küçük görünür Kısaltımı kullanan sanatçı, ayakları göründüğünden küçük, başı da o oranda büyük vererek biçimbozmaları yumuşatır Sanat tarihinde kısaltımın en iyi bilinen örneği Mantegna'nın Ölü İsa adlı kompozisyonudur

KITSCH : Özellikle 20 yy içinde üretilmiş çeşitli nesnelerde rastlanan zevksiz, kökeni belirsiz ve estetik değer taşımayan bir tasarım anlayışını nitelemek için kullanılan bir terim Türkçe'de yakın anlamlı olarak "rüküş" sözcüğüyle karşılanabilir Kitsch, grafikten endüstri tasarımına ve mimarlığa kadar uzanan geniş bir alanda estetik düzey düşüklüğünü nitelemek için kullanılır Stuttgart'ta bu tür ürünleri sergilemek için bir de müze açılmıştır

KOLAJ (Collage) : Dadacılarca yaratılmış bir resim tekniği Elde mevcut her türlü basılı, çizili ya da fotografik malzemenin bir yüzey üzerine yeni bir kompozisyon oluşturacak düzende yapıştırılmasıyla elde edilir Böylelikle, kendileri sanatsal nitelikte olmayan çeşitli malzemeler, yalnızca yeni bir kompozisyon oluşturmak için kullanılmaları sayesinde bir sanat yapıtı meydana getirirler Bu durumda sanatsal üretim süreci, sadece bir kompoze etme etkinliğine indirgenmiş olur

KOMPOZİSYON (Composition) :
Bir sanat yapıtında öğelerin düzenlenmesi - bir ölçüde iskelete benzetilebilir - vazgeçilemez ancak görünmez olan alt yapı

KONSTRÜKSİYON (Costruction) : (1) Bir yapıda taşıyıcı nitelikte olan ya da olmayan bütün imalatlar Bir inşa etme eylemi sonucunda ortaya çıkan ve bir araya gelerek yapıyı oluşturan öğeler bütünü (2) İnşa etme etkinliği Yapım

KONTRAPOSTO ya da KONTRAPOST (Contrapposto) : Resim ve heykelde insan betisi resmedilir ya da heykeli yapılırken kullanılan klasik duruş (poz) biçimlerinden biri Bu pozda ayakta duran kişi, kalçası ve bacaklarıyla gövdesinin üst kesimi hafifçe farklı yönlere dönük olarak betimlenir Sözcüğün kökeni İtalyanca "contrapposto"dur

KONTUR (Contour): Dış çizgi
Bir nesnenin dış hatları, sınırları anlamına gelen terim, nesnelerin silüetlerinin ya da kütle içindeki biçimlerinin çizgisel olarak belirlenmesine yarar

KROKİ (Sketch) : Resim sanatında yalnızca çizgi ile yapılan ve ana hatları gösteren, ayrıntılara inmeyen taslak Kroki bir yapıtın ön çalışması niteliğinde olabileceği gibi, böyle bir amaç gözetilmeden de yapılabilir "Eskiz" sözcüğü ile yakın anlamlıdır Mimarlıktaysa, daha çok, bir yapıyı çevresiyle birlikte gösteren ayrıntısız ve şematik bir plan anlamına gelir

KROMATİK (Cromatic) : Sanat yapıtında "renkli" anlamında niteleyici olarak kullanılır

M
MEKAN (Space, Espas) :
Uzayın sınırlanmış parçası Mimarlık mesleğinin konusunu oluşturur Aynı zamanda, mekan bir mimari ürünün vazgeçilmez tek niteliği, bir mimari ürünü var eden temel koşuldur Bir mekan oluşturmak için onun mutlaka her yönden kesin engellerle sınırlanması gerekmez Mekanı oluşturan sınırlama fiziksel olabileceği gibi, yalnızca görsel de olabilir Örneğin, ışık herhangi bir somut engel niteliği taşımadığı halde, bir mekanı belirleyebilir Mekan yalnızca bir yapının "içi" olarak düşünülmemelidir; yapıların tek başlarına ve diğer yapılarla birlikte oluşturduğu bir "dış mekan"da söz edilebilir

Ayrıca, mekan bir mimari ürünün dördüncü boyutudur Bir yapıyı üç boyutlu bir kitle olmaktan çıkaran özellik bir mekana sahip olmasıdır Yapı onun sayesinde, en, boy ve yüksekliğin ötesinde bireyin devingenliğinden kaynaklanan anlık yaşantılarla edinilen bir mekan boyutu kazanır Mekan boyutunun kişinin devingenliğinden ötürü, sayısız yaşantılar yaratabilme niteliği mimarlıkta birinci boyuttan bahsedebilmeyi olanaklı kılmaktadır

MODELAJ - MODELASYON : Kil ya da balmumu gibi yoğrulabilen malzemelerle üç boyutlu plastik biçim oluşturma anlamına gelir Bu biçim heykel yapımında döküm ya da model için kullanılabileceği gibi, sanatsal bir ürün olarak da değerlendirilebilir Terim; resim, çizim ve fotoğrafçılıkta ışık, ton karşıtlığı, renk ve perspektif denetimiyle iki boyutlu biçimlere gerçekteki üç boyutluluk yanılsamasını kazandırmak için yapılan uygulamayı karşılar

MODLE ETME (Modelling) : Resimde gölgeleri, gölgelemeyi ve ışıklı noktaları kullanarak biçimlerin gerçek oldukları ve hacme sahip oldukları yanılsamasını sağlama tekniği

MONOKROMİ (Monochromy) : Bütün görsel sanatlar ve mimarlıkta tek renklilik Yalnızca siyah ve çeşitli gri tonları kullanılarak yapılabileceği gibi, aynı rengin tonlarıyla da gerçekleştirilebilir Polikromi (çok renklilik) sözcüğünün karşıt anlamlısıdır

MOTİF (Pattern) : Bir yapıtta yinelenen çizgi ve renklerin her birine verilen ad

MULAJ (Moulage, Impression) : (1) Heykel yapımı için alçı ya da metal eriyiğini kalıba dökme işlemi (2) Herhangi bir nesnenin alçı ya da bal mumu ile kalıbının alınması işlemi (3) Yukarıdaki işlerin sonucunda elde edilen kalıp

MSURHMK (kıs) : Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu

N
NAİF RESİM (Naive Painting) :
Herhangi bir mesleki eğitim görmemiş ressamlarca üretilen ve çocuksu bir betimleme anlayışını yansıtan resim sanatı ürünleri Naif resim perspektifin kuralların yadsıyışı ve çocuksu anlatımı dışında genel üslup özellikleri göstermez Naif ressamlarca geliştirilen teknik ve üsluplar, hemen daima kişisel niteliktedir Bunlarda çoğu kez büyük bir ayrıntı zenginliği gözlemlenir Dış gerçekliği akademikleşmiş yanılsama teknikleriyle değil de, adeta "masum bir gözle" algılayıp betimlemeleri açısından sanatsal değer taşırlar 19 yüzyılın ikinci yarısında beliren Naif Resim' in en tanınmış ustaları H Rousseau ve G Moses'dir

NONFİGÜRATİF SANAT (Non-Figuritive Art) : Resim ve heykelde, gerçek varlık ve nesnelere gönderme yapan betileri kullanmayan sanat anlayışı Non figüratif sanatta betiler gerçek birer nesne ya da varlık olarak tanınamazlar Onlar yalnızca sanatsal gerçeklik düzleminde varolurlar

"Non-figüratif sanat" sözcükleri günümüzde artık sanat yazını alanında pek kullanılmamaktadır Sözcük anlamının "betisel olmayan sanat" oluşu nedeniyle, "nonfigüratif" nitelemesi gerçekte bu sanat anlayışını tam olarak anlatamamaktadır Hangi anlayışta üretilirlerse üretilsinler, tüm resim ve heykel yapıtları betisel niteliktedir Dolayısıyla, ayırıcı ölçüt bu değil, betilerin gerçek varlıklara mı, yoksa sanatçının imgelem dünyasına mı gönderme yaptığıdır Bundan ötürü, nonfigüratif sanat yerine günümüzde Soyut Sanat terimi yeğlenmektedir

NÜ (Nude) : Resim ve heykel sanatında çıplak kadın betisi İlk olarak Antik Yunan ve Roma sanatlarında görülen nü, Ortaçağ'da hemen hemen ortadan silinir Bu dönemde çıplak kadın betisi sadece Havva'yı ve cehennemde cezalandırılma sahnelerini resmetmek için kullanılmıştır Rönesans nü'yü yeniden keşfederek geniş ölçüde uygulamıştır Bu dönemden başlayarak kullanımı Avrupa sanatında hiç azalmadan sürer İslam ve genel olarak Doğu sanatlarında ya hiç, ya da pek seyrek görülür

O
OEUVRE (Oeuvre) :
Fransızca kökenli bu sözcük, bir sanatçının yaşamı boyunca ürettiği tüm yapıtları ifade eder Türkçe'de çok seyrek kullanılır

ORAN (Proportion) :
Resimde oranlar ile çok farklı yanılsamalar sağlanabilir

ÖNE ÇIKARMA (Emphasis) : Resmin içindeki bir veya bir kaç öğenin vurgulanması

ÖZGÜN BASKI (Print) : Çeşitli basım teknikleriyle çoğaltılmış resimsel sanat yapıtı Bir yapıtın özgün baskı sayılabilmesi için çoğaltılmak amacıyla yaratılması gerekir Örneğin, ünlü tabloların basım yoluyla çoğaltılması (reprodüksiyon) tekniği bir özgün baskı türü değildir Özgün baskı yapımında her türlü kazı resim tekniği yanında, serigrafi, taşbaskı vs gibi teknikler de kullanılır

P
PANORAMA (Panorama) :
(1) Bir doğal ya da kentsel manzarayı ufka kadar uzanan ve çok geniş bir bakış açısıyla betimleyen resim (2) Büyük boyutlu panoramaları sergilemek amacıyla inşa edilmiş yapı türü Silindir biçiminde olan ve ışığı üstten alan bu yapılarda, resim tüm düşey yüzeyleri kesiksiz olarak kaplar ve silindirin tabanında bulunan yükseltilmiş bir platformdan seyredilirdi Bu türden ilk gösteri 1799'da Paris'te R Fulton tarafından yapılmış, sonraları, 19 yüzyıl boyunca tüm Avrupa kentlerinde yaygınlaşmıştı Panorama yapılarında genellikle doğal görüntüler ve savaş sahneleri sergilenirdi

PENTÜR (Painting) : Yağlıboya tablo anlamında kullanılır Kökeni Fransızcadır

PERSPEKTİF (Perspective) : Üç boyutlu gerçeklikleri iki boyutlu resim düzlemi üzerinde betimleyerek, üçüncü boyut yanılsaması yaratma işine yarayan bir resim ve çizim tekniği Antikite de bugünkü anlamıyla perspektif tekniği kullanıldığı söylenemezse de, örneğin, Pompei duvar resimlerinde üçüncü boyut verme çabası önemli bir yer tutar Fakat, gerçek perspektifin ancak 15 yüzyılda Rönesans'la birlikte ortaya çıktığı kesindir

PİGMENT :
Her türlü boyanın renk verici ana maddesi

PİTORESK (Picturesque) : Estetik etkiyi matematiksel düzen bağıntılarıyla değil de, doğadaki gibi bir rastlantısallıkla elde etmeye çalışan her tür sanatsal tutumu niteler 18yy İngiliz bahçe tasarımı Yakınçağ'da pitoresk tutumun ilk örneklerini vermiştir Bu dönemde doğanın Barok'taki gibi geometrik biçimde düzenlenmesi yadsınıp doğal öğeler kullanılarak "düzenlenmemiş", "el değmemiş" doğa izlenimi yaratacak bahçeler oluşturulmaya çalışılmıştır Aynı tutum hemen hemen zamandaş olarak resim sanatında da görülür Bu anlayıştaki resimler doğayı bir yandan "olduğu gibi" yansıtmaya çabalarken, öte yandan da, onu "yabani" olmaktan uzaklaştırmışlardır Dolayısıyla, pitoreski romantizmden bağımsız düşünmek olanaksızdır

PLAN (Plan) : Bir nesnenin ya da yapıtın yatay bir düzlem üzerindeki izdüşümü Milattan 1500 yıl öncesine ait Mezopotamya tabletleri üzerinde bile planlara rastlandığına göre, kullanımının çok eski olduğu anlaşılmaktadır Eski Mısır'da da bilinirdi Antikite'de özellikle de Roma'da plan yapımı mimari etkinliğin önemli bir parçasıydı Ortaçağ başlarında işe, 11 ve 12 yy'a dek, mimari planlar yapımı tek çizgili basit krokiler çizmekten öteye gidemezdi Bu durumun Gotik üslubun başlangıcıyla birlikte değiştiği ve plan yapımının yeniden ortaya çıktığı görülür Rönesans'ta ise, plan vazgeçilmez bir mimari projelendirme tekniği olarak yerini iyice sağlamlaştırmıştır Türkiye ve İslam ülkelerinde mimari planların kullanımı konusunda elimizde pek çok bilgi olmasına karşın, Türkistan'dan 16yy'a, Türkiye'den ise 18 yy'a ait bazı örnekler dışında, elde çizili belge yoktur Bu örneklerde modüler bir ızgara kullanılmıştır

POLİKROMİ (Polychromy) : Görsel sanatlar ve mimarlıkta çok renklilik Özellikle mimarlık alanında rastlanılan bir sözcüktür Diğer sanatlarda çok büyük ölçüde kullanıldığından, bunların ürünlerini polikromiyle nitelemek pek gerekli olmaz Buna karşılık mimarlık alanında polikromi ancak bazı çağlar ve üsluplarda görülür Örneğin Antik Yunan mimarlığı polikromiktir Bugün yüzyılların aşındırması sonucunda doğal renklerine bürünen tapınaklar gibi önemli kamu yapıları, özgün durumlarında renkli bir dış dekorasyona sahiptirler

POLİPTİK (Polyptich) : (1) Avrupa sanatında üçten fazla sayıda birbirine bitişik resim levhasını içeren dinsel içerikli sanat yapıtlarına verilen genel ad Bu tür yapıtlar genellikle kiliselerin sunak bölümlerine yerleştirildi Rönesans'tan sonra poliptik yapılmamıştır (2) Antik Roma'da üzerine yazı yazmak için kullanılan, birbirine bağlı, katlanabilir ikiden fazla levhayı içeren ahşap tablet (3) Erken Ortaçağ'da Batı Avrupa manastırlarının emlak ve gelirlerinin kaydedildiği defter

POŞAT (Pochade) : Türkçe'de çok seyrek kullanılan sözcük Fransızca "Pochade" den kaynaklanır Doğrudan doğruya doğa içinde yapılan renkli yağlıboya küçük resim eskizi anlamındadır

PRİMİTİF (Primitive) : 1 MS 1500 yılından önce yaşamış ressamların çoğunlukla arkaik tarzda yapılmış resimlerine verilen ad 2 Sanatta, kendini eğitmiş ve/ya resimlerinde sade bir üslup kullanan sanatçıların çalışmaları 3 Afrika Zencileri, Okyanusya ve Amerikan Kızılderilileri'nin sanatı Terim, bu anlamıyla üçüncü dünya ülkeleri sanatını aşağılayıcı bir niteliğe sahiptir

PRİMİTİVİZM (Primitivism) : 1 İçinde primitif öğeler taşıyan sanat 2 Rusya'da 1905 ile 1920 arasında gelişen, kübizm ve fütürizm düşüncesi ile Rus halk sanatının etkisinde gelişen sanat hareketi Larinov, Goncharova ve Malevich'in ilk dönem çalışmaları örnek gösterilebilir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla