Yalnız Mesajı Göster

Doğru Yolun Sapık Kolları ( Necip Fazıl Kısakürek )

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğru Yolun Sapık Kolları ( Necip Fazıl Kısakürek )



Dalâlet kumkuması

1 - Her şeyden evvel eserine "İslâm Peygamberi" adını koymakla, bütün zaman ve mekânın ve topyekûn Kâinatın Efendisine, tek Peygamberine adetâ mahdut bir saha, muayyen bir daire çizen, Onu birdenbire göze çarpamayacak şekilde dar bir tefrik ve tahsis çemberi içine alan ve böylece en azılı İslâm düşmanlarından Hollandalı müsteşrik Doktor (Duzi) ağziyle konuşan

2 - İslâmın, o da hatır için, orta seviyeyi hedef tutucu bir din olduğunu kaydeden ve dolayısiyle yüksek seviyeye mahsus olmadığı hissini sinsice veren (S 14)

3 - İç ve dış bütün ilimlerin sahibine Suriye Hristiyanlarından din bilgisi almış olmayı yakıştıran (S 21)

4 - Nebîliğini, nebîliğinin meydana gelişini basit dünya saiklerine ve toprak üstü sebeplere bağlayan (S 25 - 29)

5 - Çölde sütkardeşi küçük kızın omuzunu, hayat boyu izi kalacak şekilde ısırdığını yazan (S 40)

6 - Rahip Bahira vakasında "istihfaf mevzuu 9 yaşında bir çocuğun simasında" nebîlik alâmeti bulunamayacağını ve buna inanmanın "safdillik" olacağını öne süren (S 46)

7 - "Çocukluğunda puta bir esmer koyun hediye ettiğine" ait bir rivayeti kaydedebilen (S 47)

8 - Allah'ın sevgilisi ve insanoğlunun en güzelini düztaban diye vasfeden (S 55)

9 - Vahy anındaki esrarlı tecellileri "onların ifadesine göre" kaydiyle kendi kanaatinden uzakta tutan ve bu üslûpla şüpheli gösteren (S 66)

10 - Bir tecellinin şeytanî mi, melekî mi olduğunu tahkik mevzuunda "melekse çekilir gider, şeytansa kalır ve seyreder" gibilerden ilk zevceleri mübarek Hazret-i Hatice ile aralarında edep dışı sahneler îma etmeye kadar varan (S 69)

11 - Buda'yı peygamber sayan (S 69)

12 - İlk müslümanları şahsî yakınlık ve menfaat sebebiyle imana gelmiş farzeden (S 72)

13 - Şakk-ül-Kamer vesilesiyle mucizeyi bıyık altından alaya alan ve kendisini dışarıda bırakıcı şekilde nakillere bağlayan (S 82)

14 - Bazı müminlere mucizelerinden ziyade menfaat teminiyle tesir ettiği gibi bir hükmü dile getirebilen (S 83)

15 - Miraç mucizesini sadece ruhî bir hal sayan ve ruhanî - cismanî, ruh ve madde bir arada bir miracı kabul etmeyen (S 92)

16 - Dünyamızın küre şeklinde olduğuna ve bir tarafında başa isabet eden gök, mukabil tarafında aynı adamın ayağı istikametine düştüğüne göre Arş'ı tepede aramanın imkânsız olduğunu söyleyecek kadar ebleh ve iptidaî bir mantık kullanan ve büyük münhanilerle büyük müstevilerin iç içe olduğuna ve birleştiğine dair yeni fizikten ve (Aynştayn)dan bile haberi bulunmayan ve İslâmda Allaha mekân tahsisi olmadığını bilmemezlikten gelip Mirac'ı Allaha mekân tayin etmiş olmak gibi gösteren (S 92)

17 - İslâmdan önce Kudüs'de mescit bulunmadığını iddia edecek kadar cehalete düşen, hattâ Kur'ân'ı bile yalanlamaya kadar giden (S 93)

18 - "Tedavi için sadece tükürüğü vardı" lafını edebilen (S 106)

19 - Eserini baştan başa kuru aklın en âdisi ve bizzat akılla iflâs ettirilmişi üzerine bina eden ve onun önsözünde Fransızlardan gördüğü misafirperverliğe mukabele için yazdığını, yâni kiliseyi memnun edebilmek çabasında bulunduğunu itiraf eden

Evet; bütün bunları eyleyen, dinden, imandan, aklın içyüzünden, felsefeden, Doğu ve Batı muhasebesinden ve her idrak fakültesinden yoksun bir bedbahtın İslâm, âlim ve mütefekkiri diye piyasaya sürülmesinden ve bugünedek bir fikir ve itikat jandarması marifetiyle durdurulmuş olmamasından büyük felâket düşünülemez

Ayrıca bu adamın bir zamanlar 6000 lira aylıkla Sıddık Sami Onar namlı kişi tarafından Üniversiteye konferansçı tayin edilmiş, yâni (Makaryos)dan beter bir kişi marifetiyle İslâm hakikatlerini göstermeye memur kılınmış olması, İslâmiyeti göstermek değil, gömmekten başka bir şey olmayan gayeyi açıkça belirtir

Din simsarları bunları basa dursun



(Türkiye'nin Manzarası)



Hamidullah hakkında uzun söze lüzum görmüyoruz Ça­ğımızda din zaviyesinden temayülünün ne olduğu ve ne ola­bileceği besbelli bulunan üniversitelerimizin davetlisi olarak memleketimize gelip gitmekteki bu cüce akıl mütefekkirinin ne olduğunu göstermeye yalnız bu kucak açış yeterken onun «İslam Peygamberi» kitabına bir göz atmak bile kafi gelir Evvela Kainatın Efendisine,İslam'ın Peygamberi demekle O'na bir tahsis yaptığının ve bu tahsisle başka dinlere ve onların hükümleri yürürlükte peygamberlerine yer verdiğinin şuurlu veya şuursuz ifadesini taşıyan bu kitap, daha önsözün­de Fransızları memnun etmek için kaleme alındığını itiraf ederken, hedef tuttuğu bu memnuniyetin dayanaklarını açık­ça meydana koymaktadır Zira bu adamın gözünde Allah'ın Sevgilisi, tükürükten başka ilacı olmayan biridir, İslam ise yalnız gençlerin, toy delikanlıların, fakirlerin, kölelerin, ezi­lenlerin, tek kelimeyle aşağı tabaka ve ayak takımının kucak açtığı bir dindir Miraç mucizesi bir rüyadan ibaret ve daha nice madde üstü harikalar akılla teftişi gerekir şeylerdir Ta­savvuf ise uydurmadır

Bir konferans münasebetiyle Erzurum'da bulunduğum sı­rada Hamidullah da oradaydı İçinde kendisinden de bahset­tiğim konferansa gelmek cesaretini gösteremedi Ertesi gün bir toplantıda bağlılarının da bulunduğu bir mecliste hakkındaki tespitlerime cevap verebilen kimse çıkmadı Yalnız, ar­tık ne tarafı tuttuğu belli olan bir genç şöyle dedi: Ona hangi mezhepten olduğunu sordum:
«Ben mezhepsizim!» cevabını verdi



(Doğru Yolun Sapık Kolları)

Alıntı Yaparak Cevapla