Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Açıklamalı Deyimler Sözlüğü

Eski 04-17-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Açıklamalı Deyimler Sözlüğü



Acı çekmek (duymak): 1 Ağrı, sızı duymak "Kazadan sonra çok acı çekti" 2 Üzülmek, üzüntü içinde kalmak"Eşini kaybedeli on yıl oldu ama o hâlâ acı çekiyor"

Acısı içine (yüreğine) çökmek (işlemek): Bir şeyin verdiği acı, üzüntü benliğinde derin iz bırakmak"Elindeki tek evi de yanıp kül olunca acısı yüreğine işledi"

Acısını çekmek: Yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntüyü yaşamak"Kestiğim o ağacın hâlâ acısını çekiyorum"

Acısını çıkarmak: 1 Acılığını yok etmek"Yağda kavurarak acısını aldı"2 Önceden uğradığı maddî ve manevî zararı sonradan gidermek 3 Öç almak"Bir gün bana yaptıklarının acısını senden çıkaracağım"

Acı soğuk: Keskin, hoşa gitmeyen, çok üşütücü soğuk"Acı soğuk insanın iliklerine işliyordu"

Acı söz: İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan ağır söz"Bu acı sözlerine kim katlanır sanıyorsun?"


Aç acına: Aç olarak, hiçbir şey yemeden"Bu iş aç acına yapılmaz"

Açığa çıkarılmak (alınmak): İşinden çıkarılmak, görevine son verilmek"İşe üç gün geç geldi diye açığa alındı"

Açığa vurmak: Gizli, saklı bir şeyi herkese duyurmak, ortaya çıkarmak"Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu"

Açığı çıkmak: Saklamakla görevli bulunduğu para, eşya veya başka bir şeyin sayım sonucu eksik olduğu anlaşılmak"Kasiyerin salı günü akşamı on bin lira açığı çıktı"

Açığını bulmak: Herhangi bir işteki eksiği, hileyi veya zararı ortaya çıkarmak"Hemen her yazısında bir açığını bulmak mümkün"

Açık alınla: Başarı, şeref, övünç ve dürüstlükle"Hemen her işten açık alınla çıkar onlar"

Açık bono vermek: Bir kimseye sınırsız, istediği gibi davranma yetkisi tanımak

Açık fikirli: Olayları, gelişmeleri, yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayan; düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen kimse"Bu toplumun açık fikirli insanlara duyduğu ihtiyaç, bugün daha fazladır"

Açık kalpli (yürekli): Samimî, içi temiz, içi dışı bir olan kimse"Komşumuz kadar açık kalpli bir adam görmedim"

Açık kapı bırakmak: Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak, ileriyi düşünerek ılımlı davranmak"Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun"

Açık konuşmak: Gerçeği sakınmadan, çekinmeden söylemek"Daima açık konuşan insanları severim"

Açık saçık: Göreneğe, terbiyeye aykırı derecede açık (söz, davranış, elbise)"Açık saçık fıkralar anlatmaya utanmıyor musunuz?"

Açık seçik: Çok açık, çok belirgin, ayrıntılarına kadar görülebilen"Daha açık seçik konuş da anlayalım ne demek istediğini"

Açıkta kalmak (olmak): 1 İş ve görev bulamamak 2 Yersiz yurtsuz kalmak 3 kimilerinin elde ettikleri bir yarardan mahrum olmak"Çoluk çocuk açıkta kaldılar fabrika kapanınca"

Açıktan kazanmak: Ortaya hiçbir emek ve sermaye koymadan gelir elde etmek, para kazanmak"Günümüz insanı açıktan kazanmayı bir kural hâline getirdi"

Açık vermek: 1 Geliri, giderini karşılamamak"Maaşımız yetmeyecek bu ay, galiba açık vereceğiz"2 Ortaya çıkmaması gereken şeyi farkında olmadan belli etmek"Dikkat et de düşmanlarına açık verme"

Açlıktan nefesi kokmak: 1 Çok fazla yoksulluk içinde bulunmak"Dün açlıktan nefesim kokuyordu ama bugün çok şükür karnım tok"2 Uzun zaman bir şey yemediği anlaşılmak

Açmaza düşmek: İçinden çıkılması oldukça güç bir durumda kalmak "Beni bu açmazdan ancak çocuklarım kurtarır"

Aç susuz kalmak: Çok yoksul bir duruma düşmek, fakirlikten yaşayamaz hâle gelmek"Afrika kıtasının pek çok insanı aç susuz kalmış durumda"

Adama dönmek: Hoşa giden bir duruma gelmek, düzelmek"Kapılar, pencereler boyanınca ev adama döndü"

Adamdan saymak: Değeri olmadığı hâlde bir kimseye kıymet vermek, saygı duymak "Seni adamdan saydım diye mi naz yapıyorsun?"

Adam etmek: 1 Eğitmek, yetiştirmek, belli bir seviyeye getirmek"Sen uğraş, didin, adam et, o da sırt çevirsin sana"2 Tamir edip kullanılır hâle getirmek, bir yeri düzene sokmak"Bu arabayı eninde sonunda adam edeceğim"

Adam evladı: İyi bir ailenin iyi yetiştirilmiş; özü, sözü doğru çocuğu"Bu iyiliği ancak bir adam evladı yapabilirdi"

Adam içine çıkmak: Topluluğa karışmak, eşe dosta gitmek, değerli insanların bulunduğu yerlerde olmak ve onlarla görüşmek"Adam içine çıkmayalı uzun zaman oldu"

Adam olmak: 1 Yetişip büyümek, gelişmek, iş güç sahibi olmak"Umarım o da bir gün adamolur"2 Onarılıp işe yarar hâle gelmek

Adam (insan) sarrafı: Tecrübesi sayesinde insanların iyisini kötüsünü çabuk anlayacak duruma gelmiş kimse "Sen üzülme, baban insan sarrafıdır, onun ne mal olduğunu kolayca anlar"

Adam sen de (adaaaam!): Bir işin önemli olmadığını, aldırılmaması gerektiğini anlatmak için söylenir"Adam sen de, o katılmazsa katılmasın, biz birlikte oynarız"

Adam sırasına geçmek (girmek): Toplumda kendisine daha önce değer verilmezken, artık kendisine önem ve değer verilir olmak"Biliyorum, seni de adam sırasına geçiren paran oldu"

A`dan Z`ye kadar: Bütünüyle, baştan aşağı"Bu sınıfın düzeni a`dan z`ye kadar bozuk"

Alıntı Yaparak Cevapla