Yalnız Mesajı Göster

M Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları

Eski 01-19-2011   #28
Şengül Şirin
Varsayılan

M Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları



M HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER

Maaşa geçmek: Aylığa geçmek, çalıştığı yerden ücret almaya başlamak”Maaşa geçtiği günün ertesinde onu işten çıkardılar


Madalyanın ters (öteki) yüzü: Olumlu bir olay, iş ya da durumun düşünülmesi, hesaba katılması gereken olumsuz yönü

Madik atmak: Hile, düzen ve oyunla aldatmak; dolap çevirmek”Ona kolay kolay kimse madik atamaz


Mahalle karısı: Kaba, terbiyesiz, görgüsüz, kavgacı kadın
Mahalleyi ayağa kaldırmak: Bağırıp çağırarak, gürültü kopararak konu komşuyu rahatsız etmek, telâşlandırmak”Bağırıp durma öyle, mahalleyi ayağa kaldıracaksın

Mahkemelik olmak: Kavga veya anlaşmazlık sonucu mahkemeye düşmek”Bu gidişle mahkemelik olacağız galiba

Mahşer midillisi: Kısa boylu, fitneci kimse
Mahşer gibi: Çok kalabalık”Meydan mahşer gibiydi

Makaraları koyvermek: Kendini tutamayıp kahkahayla gülmeye başlamak, uzun uzun gülmek”Yüzükoyun çamura düşen arkadaşını görünce makaraları koy verdi

Makas almak: Birinin yanağını orta parmakla gösterme parmağı arasında sıkmak
Mal bulmuş mağribi gibi: Büyük bir zenginliğe kavuşmuşcasına büyük sevinç ve coşku ile

Mal etmek: 1 Bir malı hakkı olmadığı hâlde kendisininmiş gibi göstermek veya saymak 2 Bir mala, bir değer karşılığında sahip olmak”O tarlayı kendisine mal etmesine göz yummayacağım


Malın gözü: 1 Aşağılık ve düzenci kimse 2 İffetsiz 3 İyi mal

Mânâ çıkarmak: Yanlış bir yargıya varmak, bir söz ya da hareketten kendine göre bir anlam çıkarmak”Öyle alıngandı ki her sözümden bir mânâ çıkarıyordu

Mânâ vermek: Kendine göre bir yargıya varmak, yorumlamak”Senin bu davranışına bir mânâ veremiyorum


Maneviyatı bozulmak: Moral gücü sarsılmak, kendine güveni yitirmek, kendini güçsüz ve dirençsiz hissetmek”Düşmanlar, toplumumuzun önce maneviyatını bozdular

Mantar gibi yerden bitmek: Birdenbire ya da kendiliğinden ortaya çıkmak”Adamlar mantar gibi yerden bitmişlerdi, bir anda etrafımızı sarıverdiler

Maraza çıkarmak: Anlaşmazlığa yol açacak işler yapmak, kavgaya yol açmak

Martaval atmak: İnanılmayacak şeyler uydurmak, yalan söylemek”Amma da martaval atıyordu adam

Mart içeri pire dışarı: Birbirinden hoşlanmayan iki kişiden biri gelince ötekinin dışarı çıkışını anlatmak için kullanılır

Masal okumak: İnandırıcı olmayan, oyalayıcı ve avutucu sözler söylemek”Bana masal okuma, olayın gerçek yüzünü anlat

Maskara olmak: Gülünç hâllere düşmek, alay konusu olmak”Kim düşmanının maskarası olmak ister?”

Maskesi düşmek: Gerçek yüzü, kimliği, niteliği ortaya çıkmak”Nihayet maskesi düştü, herkes onun ne mal olduğunu anlayacak

Masrafa girmek: Çok para harcamak”Evi yaptılar ama çok da masrafa girdiler

Masrafı çekmek: Bir iş için gereken parayı ödemek, gideri karşılamak”Yarınki gezide bütün masrafları Ahmet çekecekmiş

Maşallahı var: Bir şey ya da kimsenin iyi durumda olduğunu anlatmak için

kullanılır”Adamın maşallahı var, hiçbir yoksulu geri çevirmedi

Maşası olmak: Sakıncalı bir işte, biri tarafından araç olarak kullanılmak”İşverense işveren, onun maşası olamam ben!”


Mat etmek: 1 Satranç oyununda yenmek 2 Bir tartışmada, karşı tarafı söz söyleyemeyecek duruma getirmek”İleri sürdüğü kanıtlar ile karşısındakileri kısa zamanda mat etti


Matrak geçmek: Alay etmek, karşısındakiyle eğlenmek, dalga geçmek”İnsanlarla matrak geçmeye bayılıyorsun


Maval okumak: Tutarlı, inandırıcı olmayan, yalan sözler söylemek”Kes sesini, maval okumandan bıktım artık!”

Mayası bozuk: Karaktersiz, kötü yaradılışlı, aşağılık (kişi)”Şu mayası bozuk adamın çenesini kapayın, sesini duymak istemiyorum

Maymun iştahlı: Kararsız, hevesi çabuk geçen; bugün şunu yarın ötekini beğenen”Maymun iştahlılığı yüzünden başına olmadık işler geldi

Mekik dokumak: İki yer arasında durmadan gidip gelmek”Mağaza ile ev arasında tam elli beş yıl mekik dokumuştu rahmetli

Mendil açmak: Dilenmek

Merak etmek: 1 Kaygılanmak 2 Öğrenmek, anlamak isteği taşımak”Merak etmeye başladım, bu saate kadar gelmeliydiler


Merhabası olmak: Birisiyle selâmlaşacak kadar tanışıklığı, yakınlığı bulunmak

Merhabayı kesmek: Biriyle ilgiyi kesmek, arkadaşlığa son vermek”Onunla merhabayı keseli epey zaman olmuştu

Mesele çıkarmak: Üzüntü verecek, içinden zor çıkılacak, bir anlaşmazlığa sebep olacak bir durum oluşturmak”Haydi, bir mesele çıkarmadan çekip gidin buradan

Mesken tutmak: Yerleşmek”Yarim İstanbul`u mesken mi tuttun!”

Meteliğe kurşun atmak: Parasız pulsuz kalmak, hiç parası olmamak”Dün meteliğe kurşun atıyordu, ya bugün…”

Metelik vermemek: Değer vermemek, umursamamak, aldırış etmemek”Onun gibilere metelik vermem mi diyorsun?”

Mevki sahibi olmak: Yüksek bir görevde, bir işte önemli bir aşamada bulunmak”Mevki sahibi olmak için yıllarca çalışıp durdu

Meydana çıkmak: 1 Görünmek 2 Belli olmak 3 Yetişmek, büyümek, olmak”Korkak herif meydana çık da yüzünü görelim

Meydana gelmek: 1 Olmak, oluşmak, vücut bulmak 2 Ortaya çıkmak”Olay akşam üzeri meydana geldi diyorlar

Meydanı boş bulmak: Kendisine mâni olacak kimse bulunmadığı için aşırı davranışlarda bulunmak, bir şeyden çekinmemek”Meydanı boş bulan eşkıyalar ortalığı kasıp kavurmaya başlamışlardı


Meydan okumak: Kavga ya da yarışmaya çağırmak, korkmadığını ve çekinmediğini açıkça bildirmek”Bir an meydan okumayı içinden geçirdi, sonra bundan vazgeçti

Meydan vermemek: Olumsuz bir olay ya da durumun gerçekleşmesine imkân ve zaman vermemek, engel olmak”Onların kavga etmesine sakın meydan vermeyin çocuklar


Mezhebi geniş: Namus konusunda gerekli olan titizliği göstermeyen, kadın-erkek ilişkilerinde dini kaidelere aldırış etmeyen, iffetsizliğe meydan veren, geniş davranan

Mezar kaçkını: Çok zayıf, bitkin, güçsüz düşmüş kişi


Mırın kırın etmek: Bir isteği yerine getirmemek için çeşitli bahaneler ileri sürüp nazlanmak”Mırın kırın etmeyi bırak da yak şu sobayı


Mızıkçılık etmek: Bir oyunu ya da birlikte yapılan bir işi çeşitli bahaneler ileri sürerek bozmaya çalışmak, razı olmamak

Mide bulandırmak: 1 Kusacak bir duruma getirmek 2 Kuşkulandırmak”Çekil çabuk karşımdan, midemi bulandırıyorsun!”


Midesi bulanmak: 1 Kusacak gibi olmak 2 İğrenmek, tiksinmek 3 Kuşkulanmak”Yaptığınız iş, mide bulandırıcı bir işti!”


Mideye oturmak: Yenilen bir şeyin sindirim zorluğu vermesi


Mihenk (taşı): Birinin değerini, ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt


Mim koymak: 1 (Bir şey) unutulmaması için işaret koymak 2 Önemli bularak üstünde durmak, dikkate almak, önemli şeyler arasında saymak”Bu ata sözüne bir mim koy, dedi öğretmenim


Minnet etmek: Boyun eğmek, yalvarmak”Ona buna minnet etmeden yaşamak istediğimi biliyorsun değil mi?”


Moda olmak: Yaygın duruma gelmek, gözde olmak, beğenilir ve arzu edilir olduğu için yapılır olmak”Saçları kısa kestirmek bu yıl moda oldu


Modası geçmek: Yaygın olmaktan çıkmak, önemini yitirmek”Bu elbisenin modası geçti artık


Mola vermek: Bir süre ara vermek; uzun süren yolculuğun, çalışmanın, yürüyüşün yorucu etkisini atmak için bir süre dinlenmek”Yarım saat sonra mola verecekler, onlara mola yerinde yetişebiliriz


Muhallebi çocuğu: Nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş, dayanıksız, narin kimse”Senin gibi muhallebi çocuklarıyla iş yapamam ben


Mukabelede bulunmak: Karşılık vermek


Mumla aramak: Çok istek ve özlemle aramak”O anneyi siz mumla arayacak ama bir daha bulamayacaksınız


Mum (gibi) olmak: 1 Yaramazlığı, hırçınlığı, uyumsuzluğu bırakıp yola gelmek 2 Razı olmak”Askerde onun da mum gibi olacağına eminim


Muradına ermek: Dileği gerçekleşmek, çok istediği şeye kavuşmak”İnşallah muradına erersin kızım


Mümkün mertebe: Olabildiğince, yapabildiği kadar”Zararınızı mümkün mertebe karşılama yoluna gideceğimizden emin olun lütfen


Mürekkebi kurumadan: Bir şeyin yazılmasından çok kısa bir süre sonra


Mürekkebi kurumadan bozmak: Bir kararı, sözleşmeyi, anlaşmayı yazılmasından kısa bir süre sonra bozmak


Mürekkep yalamış: Az çok öğrenim görmüş, okuyup yazmış, belli bir kültüre sahip olmuş kimse”Maval okumayı bırakın, biz de mürekkep yalamışlardan sayılırız


Mürüvvetini görmek (anne, baba için): 1 Özellikle evlâdının evlendiğini, çoluk çocuk sahibi olduğunu görmek 2 Çocuklarının sevinçli günlerini görerek mutluluk duymak”Acaba çocuklarımın mürüvvetini görecek miyim?”


Müslüman adam: Hak yemeyen, doğruluktan ayrılmayan, İslâm`ın emirlerine uyan kimse”Müslüman adam, başı daima dik olan adamdır



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla