Yalnız Mesajı Göster

Antakya (Hatay) Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Antakya (Hatay) Genel Tanitimi






Süveyş Kanalının açılışı (1869) İskenderun iskelesini, dolayısıyla yöre ekonomisini olumsuz etkilemiş, İskenderunun ticari yoğunluğu ve buna paralel olarak önemini yitirmiştir 16 Nisan 1872 tarihinde Antakyada meydana gelen şiddetli deprem Antakya ve köylerinde büyük tahribat yapmış, 1500 kişi ölmüş ve çok sayıda insan yaralanmıştır

Süveyş Kanalının açılışının İskenderun ve havalisinin ekonomisi üzerinde yaptığı olumsuz etkileri telafi etmek için İskenderun-Halep arasında bir yol yapımına başlanmıştır Bu yol 1886 yılında tamamlanmıştır 1904 yılında yapımına başlanan İskenderun-Toprakkale demiryolu hattı ise 1 Kasım 1913 tarihinde tamamlanarak işletmeye açıldı

Nisan 1909da Adanada meydana gelen Ermeni olayları Dörtyol, Kırıkhan ve Antakyaya da yayıldı 1915 yılında Süveydiye nahiyesi (bugünkü Samandağ) sınırları içindeki Musa Dağında ikinci bir Ermeni olayı yaşandı Buradaki köylerde yaşayan Ermenilerin büyük bir kısmı devletin tebliğ ettiği zorunlu yer değiştirme (tehcir) emrine uymayarak dağa çıktılar ve devlete isyan ettiler, dağı kuşatan askeri birliklerle silahlı mücadeleye giriştiler 40 gün süren isyan Ermenilerin Fransız gemileri ile Mısıra kaçmasıyla sona erdi


I Dünya Savaşı yıllarında Araplar Osmanlı Devletine karşı isyan hazırlıkları içindeydi Bu amaçla İngilizler ve müttefikleri ile görüşmeler yapıyorlardı 1916 yılının Mart ayında Petersburgda Sykes-Picot-Sazanof (İngiliz-Fransız-Rus temsilcileri) arasında yapılan görüşmelerde de konu Osmanlı topraklarının paylaşılmasıydı Buna göre Güneydoğu Anadoluyu ve Suriyeyi Fransa, bunun güneyinde kalan bölgeyi, özellikle Irakı (petrol bölgesi) İngiltere alacaktı IDünya Savaşı sonlarına doğru, Mondros mütarekesi öncesinde bu anlaşmanın uygulanacağını anlayan Faysal (Mekke Emiri Şerif Hüseyinin oğlu) Şama girip 7 Ekim 1918de bütün Suriyeyi içine alan bir Arap hükümeti kurduğunu ilân etti Hemen ardından, diğer şehirlerde de adamları vasıtasıyla kendine bağlı hükümetler ilan edilmesini sağlamaya çalıştı Bu hedeflerden biri de Antakya idi

I Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Suriye cephesindeki Türk ordusu 25/26 Ekim 1918 gecesi Halepi terkedip kuzeye çekildi Bu çekilme sırasında orduya komuta eden Mustafa Kemal Paşa Halepte sokak muharebelerini yönetti, 28 Ekimde Türk birlikleri Antakya, Belen, Dircemal, Telrifat hattını korumuş, Mustafa Kemal Paşa bugünkü sınırlara uyan bir hattın korunmasını emretmiş, bir anlamda yeni Türk Devletinin sınırlarını belirlemişti Bu sırada Antakyada Faysal taraftarları 27 Ekim 1918 günü bir emrivaki sonunda Faysalın güdümünde bir Arap hükümeti ilân ettiler Hükümet konağındaki Osmanlı bayrağını indirip yerine Arap bayrağı diye bir bayrak astılar Kaymakam İbrahim Edhem Beyi hükümet reisliğine getirdiler


30 Ekim 1918de Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Mondros mütarekesi imzalandı Ertesi gün mütareke hükümleri ordulara ve vilayetlere tebliğ edildi Bunun ardından, Yıldırım Orduları Grubu Kumandanlığına tayin edilen Mustafa Kemal Paşa 3 Kasım 1918 günü birliklerine verdiği emirde “İskenderun, Antakya, Cebelsaman, Katma, Kilis havalisi halkının dörtte üç çoğunlukla Arapça konuşan Türk olduğunun her işlemde gözönünde bulundurulmasını” ve mütareke şartları açıklığa kavuşturuluncaya kadar asker çıkartılmasına engel olunmasını emretti Antakyadan gelen Arap yanlılarıyla ilgili haberler üzerine Belendeki 41 Fırka (tümen) merkezinden Antakyaya bir alay gönderildi Şehir kuşatılıp Arapların emrindeki askerler silahsızlandırıldı, bunların hapsettiği Türk ileri gelenleri serbest bırakıldı, Arap hükümeti girişiminin elebaşıları hapsedildi

4 Kasım 1918 günü, İstanbul Hükümetinin de onayıyla 5 Fransız torpidosu İskenderun Körfezindeki mayınları temizledi Mustafa Kemal Paşa Sadaret makamından gönderilen ve Suriyedeki İngiliz Ordu Komutanına İskenderun limanından faydalanabileceklerinin bildirilmesini isteyen telgrafa olumsuz cevap verdi Ertesi gün de “İskenderuna çıkacak İngilizlere ateş edilmesi emrini verdiğini” bildirdi ve 6 Kasım günü İskenderuna çıkarma girişiminde bulunan İngiliz gemilerine sahilden top atışıyla karşılık verildi

Aynı gün Antakyada huzur ve güvenliği sağlayan alay, aldığı emir üzerine şehirde bir bölük asker bırakıp Antakyadan ayrıldı Askerle birlikte Türk ileri gelenleri ve 100 kadar memur ailesi de şehri terketti 41 Fırkanın son askerleri Belenden 9 Kasım 1918 günü ayrıldı ve protokolla belirlenmiş olan Payas hattının kuzeyine çekildi Körfezde İtilaf Devletlerine ait savaş gemileri bekliyordu Aynı gün bir İngiliz müfrezesi İskenderuna çıktı, oradan Dörtyola gitti Bu sırada Yıldırım Orduları Grubu lağvedildiğinden Mustafa Kemal Paşa 10 Kasım 1918 günü İstanbula gitmek zorunda kaldı


Fransızlar 12 Kasım 1918 günü İskenderuna asker çıkardı Anlaşmaya göre yörede Osmanlı mülki idaresinin devam etmesi , dolayısıyla idarecilerin yerlerinde kalıp göreve devam etmeleri gerekiyordu Ama devletin emirlerine uyarak burada kalmak isteyen Kaymakam ve Liman Reisi hakaret ve eziyetler edildikten, hapsedildikten sonra şehirden çıkarıldılar ve bir kayıkla Payasa gönderildiler 14 Kasım 1918 günü Fransızlar karaya yeni birlikler çıkararak önce İskenderunu, 15 Kasım 1918 günüde Beleni işgal ettiler 27 Kasım 1918 tarihinde, merkezi Beyrutta bulunan Fransız Yüksek Komiserliği bir kararname yayınlayarak, Antakya, İskenderun ve Harimi içine alan ve “İskenderun Sancağı” adı verilen bir idari birim oluşturdu Buna göre İskenderun Sancağı'nı bir askeri vali tarafından yönetilecekti

İskenderundan 7 Aralık 1918 günü gelen bir Fransız birliği Antakyayı işgal etti ve “Arap Hükümeti” adıyla sürdürülmekte olan Faysalcı yönetime son verdi 11 Aralık 1918 günü 400 Ermeniden oluşan bir Fransız taburu Dörtyolu işgal etti I Dünya Savaşı sırasında başka bölgelere göç ettirilen Ermenilerden geri dönenler aynı tarihlerde Dörtyol çevresinde toplanmaları sonucu bu civardaki Ermeni nüfusu 10 000i aşmış ve Ermeni çeteleri ortaya çıkmıştı İşgalden kısa süre sonra Fransız taburundaki Ermenilerle, Ermeni çeteleri taşkın ve saldırgan davranışlarıyla yöredeki Türkleri taciz etmeye başladılar Soygun, saldırı, işkence ve intikam gayesiyle adam öldürme olayları günden güne arttı Türklerin idari makamlara yaptıkları başvurular sonuçsuz kaldı Bu arada baskı ve zulüm yüzünden kaçıp dağlara sığınan Türklerin kurdukları çeteler olaylara müdahale etmeye başladılar Nihayet ilk olay 19 Aralık 1918 günü meydana geldi O gün Karakese köyüne bir saldırı düzenleyen Ermeni askerlerden oluşan Fransız müfrezesi silahlı direnişle karşılaştı Köy girişindeki barikatta meydana gelen çatışmada Fransızlar 15 ölü bırakarak çekildiler Bu çatışma Türk Milli Mücadele tarihinin başlangıç noktası ve Kurtuluş Savaşının ilk kurşunudur


Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 28 Ocak 1920de Misak-ı Millîyi kabul etti Nisan 1920de Reyhanlı mücahitlerinden Tayfur Mürsel (Sökmen) Ankaraya bir telgraf çekerek “Antakya-İskenderun ve havalisinin Misak-ı Millîye dahil olup olmadığını” sordu Mustafa Kemal Paşa cevabında yörenin Misak-ı Millîye dahil olduğunu, Maraştaki Kolordu ile irtibat kurmaları gerektiğini bildirdi Çeteler daha sonra Mustafa Kemal Paşanın Anadoluda başlattığı mücadeleyi desteklemek üzere Kuvayı Milliyeye katıldılar

Eylül 1920de Kırıkhan-Hassa arasında düzenli ve takviyeli Fransız birlikleri ile asker takviyeli Türk çeteleri arasında meydana gelen Boklukaya Savaşı çetelerin zaferiyle sonuçlandı 1921 yılı ilkbaharında Kuseyrde ve Yayladağı civarında Türk çeteleri duruma hakim iken buraya Antakyadan ve Lazkiyeden takviye Fransız birlikleri gönderildi Türk çeteleri bunlara karşı geniş bir cephe oluşturmuş ve mücadeleye başlamışlardı Ancak Haziran ayında Ankarada Hükümet ile Fransız temsilci Franklin Bouillon arasında başlamış olan barış görüşmeleri nedeniyle, Maraştan mücadelenin durdurulmasını ve çetelerin çekilmesini bildiren bir emir geldi Bunun üzerine çeteler Temmuz 1921de mücadeleyi bırakıp Maraş ve Antep taraflarına çekildiler

8 Ağustos 1921 tarihinde Fransız Yüksek Komiserliği İskenderun Sancağının yönetim şeklini belirleyen yeni bir kararname yayınladı Bu kararnameye göre İskenderun Sancağı, Fransız işgal bölgesi içinde tam özerkliğe ve özel bir idare sistemine sahip oluyordu Sancağı bir “Mutasarrıf” yönetecek ve bu mutasarrıf Halep Hükümet Reisinin yetkilerine sahip olacaktı Sancakta Türkçe, Arapça ile birlikte resmi dil olarak kabul edilecek, Sancakın kendine özel bütçesi olacaktı 12 Eylül 1921de yeni bir kararla Harim (Reyhaniye hariç) Sancaktan ayrılıp Halepe, büyük bir Türkmen nüfusunun yaşadığı Bayır-Bucak bölgesi ise Lazkiyeye bağlandı

Ankara İtilafnamesi

Fransa ile Türkiye arasındaki savaşı sona erdirmek için Ankarada Haziran (1921) ayından beri devam eden görüşmeler Ekim ayında sona erdi ve 20 Ekim 1921 günü Türkiye ile Fransa arasında “Ankara İtilafnamesi” adı verilen ön barış anlaşması imzalandı İtilafname Türkiye ile Fransa arasında arasında devam etmekte olan savaşı sona erdiriyor ve Türkiye ile Fransız işgal bölgesi olan Suriye arasında bir sınır çizilmesini öngörüyordu İtilafnamede ana hatları belirlenen ve Payastan başlayıp Kilis yönüne doğru ilerleyen ve Fırata ulaşan bu sınır İskenderun Sancağını Türkiye dışında bırakıyordu Aynı İtilafnamenin 7 Maddesine göre, İskenderun için özel bir idare şekli kurulacak, yörede yaşayan Türklerin kültürlerini geliştirmek için her türlü kolaylıktan ve imkanlardan yararlanacak, Türk dili orada resmi dil olacaktı

Ankara İtilafnamesinden sonra Çukurova ile güney ve güneydoğu bölgesinde bulunan Fransız birlikleri çekilmeye başladı Türkiye ile Suriye arasında çizilen sınıra göre Dörtyol (Payas dahil) ve Hassa Türkiyede kalmış, Fransızlar 1922nin ilk günlerine kadar Erzini ve Dörtyolu boşalıp Türkiyeye terkederek güneye çekildiler İşgal altındaki Belen 1922 yılı sonunda nahiye haline getirildi, kaza teşkilatı halkının çoğu dışardan gelen Ermenilerden oluşan Kırıkhana nakledildi; Kırıkhan ilçe, Belen ise Kırıkhana bağlı bir nahiye oldu Lozan Barış Andlaşmasında (24 Temmuz 1923),Türkiye ve Fransa tarafından Ankara İtilafnamesi ile belirlenmiş olan Türkiye-Suriye sınırı aynen kabul edildi
Türkiye'ye katıldıktan sonra 1939 yılında, Adana'nın Dörtyol ve Hassa ilçelerinin bağlanması ile Hatay ili konumuna getirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla