Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #45
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



MÜSEVVİF:
Hayırlı işleri sonraya bırakan, sonra yaparım diyen, iyi işleri geciktiren, bugünün işini yarına bırakan kimse
Uygunsuz işlerin hepsinden Allahü teâlâya tövbe etmeli, O'na yalvarmalıdır Belki tövbe etmek için başka zaman ele geçmez Hadîs-i şerîfte; "Müsevvifler helâk oldu" buyruldu Boş zamânı kıymetlendirmelidir Bu zamanlarda Allahü teâlânın beğendiği şey leri yapmalıdır Tövbe yapabilmek Hak teâlânın büyük nîmetlerinden biridir Allahü teâlâdan her an bu nîmeti istemelidir Gençlik zamânı kazanç zamânıdır Merd olan bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz İhtiyârlık herkese nasîb olmaz, nasîb olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmez Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, hâlsizlik zamânında yarar iş yapılamaz (İmâm-ı Rabbânî)
Vakit, keskin bir kılınç gibidir Yarına çıkacağımız belli değildirMühim işleri bugün yapmalı, mühim olmıyanları yarına bırakmalıdır Çünkü müsevviflerin helâk olacağı, ziyânda oldukları bildirilmiştir (İmâm-ı Rabbânî)

MÜSKİR:
Sarhoşluk veren, şuuru kaybettiren, aklı gideren ve keyf veren madde
Her müskir haramdır Her kim dünyâda içki içer ve içmekte devâm eder ve tövbe edemeden ölürse, o kimse âhirette Cennet şerbetlerinden içemeyecektir (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Esrâr otu müskirdir Çünkü esrâr almak için evinin eşyâsını satıyorlar Keyf vermeseydi böyle yapmazlardı (Abdullah Menûfî)

MÜSLİM:
1 Mûteber ve güvenilir olduğu bütün İslâm âlimleri tarafından kabul edilen, Kütüb-i sitte denilen altı hadîs kitâbının ikincisi
Müslim-i şerîfteki hadîs-i şerîflerden bâzıları:
Üç kişi bir arada bulunduğu zaman ikisi, diğerini bırakıp da kendi aralarında konuşmasınlar
Cehennemlikleri size haber vereyim mi?Onlar katı yürekli, malını hayırdan esirgeyen, kibirli kimselerdir
Kalbinde zerre kadar kibir (yâni küfür) bulunan kimse Cennet'e giremez
2 Allahü teâlânın, peygamberi Muhammed aleyhisselâm vâsıtasıyla gönderdiklerine îmân edip, O'nun emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçan kimse (Bkz Müsliman)

MÜSLİMAN (Müslüman):
Allahü teâlânın, peygamberleri vâsıtasıyla gönderdiklerine ve Muhammed aleyhisselâma îmân edip, Allahü teâlânın emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçan kimse
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Mallarını, canlarını fedâ ederek din düşmanları ile, Allahü teâlânın rızâsı için cihâd, muhârebe eden müslümanlar, oturup, kapanıp ibâdet edenlerden daha üstündür Hepsine Cennet'i söz veriyorum (Nisâ sûresi: 95)
Müslüman demek, müslümanlara eli ile, dili ile zarar vermeyen kimse demektir (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
Müslüman, müslümanın kardeşidir Ona zulm etmez, onun yardımına koşar, onu küçük ve kendinden aşağı görmez Onun kanına, malına, ırzına, nâmusuna zarar vermesi haramdır (Hadîs-i şerîf-Eşi'at-ül-Lemeât)
Bir kimsenin müslümanlığının güzelliği, mâlâyânîden (faydasız şeylerden) kaçması ve lüzûmlu şeyleri yapması ile anlaşılır (Hadîs-i şerîf-Mektûbât)
Bir müslüman, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına ne kadar dikkat edip tatbik ediyorsa, Allahü teâlâ da onu, o miktâr azîz eder Diğer müslümanların kalbine de onun sevgisini verir (İbrâhim Havvâs)
Müslüman, iyi insan, aklı başında kimse demektir Hakîkî müslüman, Allahü teâlânın emirlerine itâat eder Allahü teâlânın emirlerine uymamak günâh olur Kul borçlarını öder Müslüman, günâh yapmaz ve suç işlemez Vatanını, milletini ve bayrağını seve r Herkese iyilik eder Kötülük yapanlara nasîhat verir Böyle olan müslümanı Allah da sever, kullar da sever Râhat ve huzûr içinde yaşar (Abdülhakîm Arvâsî)

MÜSNED HADÎS:
Peygamber efendimize isnâd eden sahâbînin ismi bildirilen hadîs-i şerîfler (Bkz Hadîs)

MÜSTAĞFÎR:
İstiğfâr eden, Allahü teâlâdan günâhlarının bağışlanmasını isteyen (Bkz İstiğfâr)
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
(O takvâya erenler); "Ey Rabbimiz, biz îmân ettik Artık bizim günâhlarımızı bağışla ve bizi o ateşin azâbından koru" diyenler, sabredenler (îmânlarında) gerçek olanlar, Allahü teâlâya itâatle boyun eğenler, infâk edenler, seherlerde müstağfîr olanlardır (Âl-i İmrân sûresi: 16, 17)

MÜSTAĞNÎ:
1 Başkasına muhtâç olmayan
Allahü teâlâ bütün varlıklardan müstağnîdir Bütün canlılar îmân etse, itâat etse, O'na hiçbir faydası olmaz Bütün âlem kâfir (inançsız) olsa, azgın taşkın olsa, karşı gelse O'na hiçbir zarar vermez (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
2Sâhib olduğu şeyle kanâat edip, insanlardan bir şey beklemiyen İhtiyâcını başkalarına söylemiyen
Ebû Hâzim'e; "Malın nedir?" diye sordular O da; "İki şeydir; biri Allahü teâlâdan râzı olmak, diğeri de insanlardan müstağnî olmaktır" buyurdu "Öyle ise fakirsin" denilince; "Yerler, gök ve bunların arasındaki şeyler Allahü teâlânın iken ve ben de O'nun muhlis (ihlâslı) kulu iken nasıl fakir olurum" buyurdu (Mâverdî)

MÜSTA'MEL SU:
Abdestte veya gusülde veya kurbet için (yemekten önce ve sonra, sünnet olduğu için el yıkamak gibi) kullanılan su (Bkz Mâ-i Müsta'mel)
Müsta'mel su, İmâm-ı a'zam'a göre kaba necâsettir Müsta'mel suyu içmek ise mekrûhtur (Halebî)

MÜSTECÂB:
Makbûl, kabûl olunan, geri çevrilmeyen
Kişinin din kardeşi için gıyâbında (arkasından) yapılan duâ müstecâbdır Başucunda âmin diyen bir melek bulunur O kişi mü'min kardeşine hayır duâ ettikçe, melek; âmin, hayrın misli senin için de olsun der (Hadîs-i şerîf-Sünen-i İbn-i Mâce)
Duânın müstecâb olduğu zamanlar; Receb ayının birinci Cumâ gecesi olan Regâib gecesi, Şâban ayının on beşinci gecesi olan Berât gecesi ve günü, mübârek geceler, Cumâ günü, hatîb minberde iki hutbe arasında oturduğu vakitten namaz kılıncaya kadar, her gecenin son üçte birinde (seher vaktinde), ezân ve ikâmet okunurken, bilhassa hayyealelfelâh dedikten sonra, Allah yolunda cihâd ederken, her namazdan sonra, Kur'ân-ı kerîmi okuduktan sonra, her secdeden sonra, cemâat arasında, yağmur yağarken, Kâbe -i muazzamayı görünce, zemzem suyu içince yapılan duâ müstecâbdır Musîbete uğrayanın o andaki duâsı da müstecabdır (Kâdızâde Ahmed bin Muhammed Emîn Efendi ve İbn-i Cezerî)

MÜSTE'CİR:
Ücret ödeyen
1 Kirâcı
Âcir yâni mal sâhibi, müste'cirden günlük kirâyı her akşam isteyebilir Kirâya verilen mal, müste'cire teslim edilince, emânet olup, müste'cirin elinde kasdsız telef olunca, ödemez (Fetâvâ-yı Hindiyye)
Hayvan, binmek ve yük taşımak için; elbise, giymek için kirâlanır Şarta uymayıp, hayvan, ev ve elbise zarar görürse, müste'cir tazmîn eder, öder Zarar vermeyen şeyleri şart ederse, yapmak lâzım olmaz Meselâ evde iki üç kişi oturacak denirse, üç, b eş de oturabilir Hayvana, kamyona konacak eşyânın cinsi değil, ağırlık şart edilir Fakat zararlı şey yüklenmez Hayvanı, çekerek veya döğerek sakat ederse öder (Fetâvâ-yı Hindiyye)
2 İşveren
San'at sâhibleri işçilik ücretini müste'cirden alıncaya kadar, eşyâyı vermeyebilir Eşyâ telef olup, teslim edemezse ücret alamaz (Fetâvâ-yı Hindiyye)

MÜSTEHAB:
Sevilen, beğenilen Peygamber efendimizin bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler
Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz Sünnetleri yapmakta gevşeklik, farzların yapılmasını zorlaştırır Farzlarda gevşek davranan, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamaz (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)
Müstehabları hafif görmemelidir Bunlar Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir ve beğendikleridir Eğer bütün dünyâyı vermekle beğendiği bir işin yapılabileceği bilinmiş olsa ve dünyâyı verip o iş yapılabilse çok kâr elde edilmiş olur ve birkaç saksı parç ası verip kıymetli bir elması ele geçirmek gibi olurYâhut birkaç çakıl parçası verip, ölmüş bir sevgilinin rûhunu geriye getirmek, hayat kazandırmak gibidir (İmâm-ı Rabbânî)
Müstehab, Hak teâlâya dost eder ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîledir (Abdülhakîm-i Arvâsî)
İmâmın, son sünneti, farz kıldığı yerde kılması mekruhtur (ibâdetin sevâbını giderir) Cemâatin kılması mekrûh değil ise de, başka yerlerde kılmaları müstehabdır Müstehâbı yapmayanın namazı noksan olmaz; sevâbından mahrûm kalır (Şernblâlî)
Beş vakit namazı vakitleri girer girmez kılmalıdır Yalnız yatsı namazını kış aylarında gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek müstehabdır (İmâm-ı Rabbânî)

MÜSTEHLİK EVLİYÂ:
Nihâyete erdikten, maksada kavuştuktan sonra sebepler âlemine indirilmeyen, geri döndürülmeyen evliyâ Kalbi hep Allahü teâlâya dönük olup, O'ndan başkası ile meşgul olmayan zâtlar
Müstehlik olan evliyânın peygamberlik makâmının kemâlâtından (üstünlüklerinden) haberi yoktur Başkalarını kemâle getiremez (yetiştirip olgunlaştıramaz) (İmâm-ı Rabbânî)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla