Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-03-2008   #42
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



MÜNECCİM:
1Yıldızların hareketlerini gözetleyerek geleceğe dâir haber verdiğini iddiâ eden, yıldız falına bakan kimse Astrolog
Müneccimlere, kâhinlere, falcılara inanmamalı, bilinmiyen şeyleri bunlara sormamalıdır Bunları gaybleri (geleceği) bilir sanmamalıdır Uğursuzluğa inanmamalı, te'sir eder sanmamalıdır (İsmâil Hakkı Bursevî)
Gaybden (gelecekten) verdiği haber konusunda kâhini tasdîk etmek küfürdür, îmânı giderirKâhin; gelecek zamanda ortaya çıkacak hâdiseleri haber veren, sırları bildiğini ve gayb âlemine âit bilgilere vâkıf olduğunu iddiâ eden kişidir Arablarda, olaca k işleri bildiklerini iddiâ eden kâhinler vardı Benim gördüğüm cinler var, onlar bana tâbi olur, hizmetimde bulunur, bana haber getirirler diye iddiâ ederlerdi Diğer bâzıları ise, bana verilen bir anlayış sâyesinde hâdiseleri ve işleri bilir ve kavrarım diye iddiâ ederlerdi Yıldızların hareketlerine bakarak ileride meydana gelecek hâdiseler hakkında bilgi sâhibi olduğunu iddiâ eden müneccim de kâhin hükmünde olur, yâni gaybden verdiği haber konusunda müneccimi tasdîk etmek küfr olur (Teftâzânî)
2 İlm-i nücûm yâni astronomi ilmiyle uğraşan kimse Astronom
Yer küresinin ömrünü, yaratıldığı günden kıyâmete kadar olan zamânı; eski müneccimler, seyyâre (gezegen) yıldızlarının adedince bin sene yâni yedi bin sene demişlerdir Zîrâ onlar gezegen adedini yedi biliyordu Târihlerin çoğunda yazılı bulunan ve b âzı din kitablarına da geçmiş olan yedi bin sene buradan gelmektedir Böyle söylemek zan ve faraziyye (teori)den ibârettir (Abdülhakîm Arvâsî)
Ramazan hilâlinin tesbitinde müneccimlerin sözüne îtibâr edilmez (İbn-i Âbidîn, İbn-i Vehbân)

MÜNEVVER:
Kalbi aydınlanmış, mânevî kirlerden ve paslardan temizlenmiş
Allahü teâlâ bir kimseye nûr vermezse, o kimse münevver olamaz (İmâm-ı Rabbânî) Namaz kalbi temizler kötülükten men eder Münevver olamazsın, namazı kılmadıkça
(M Sıddîk Gümüş)

MÜNEZZEH:
Kusur, eksiklik ve muhtâçlıktan uzak Allahü teâlânın noksan sıfatlardan uzak olduğunu bildirmek için kullanılan bir tâbir
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Allahü teâlânın ilâhlıkta şerîki, ortağı yoktur Mülkü hiç yok olmayan bir meliktir Noksanlık olan her şeyden münezzehtir Ayıblardan ve kudretsizlikten uzaktır Mü'minleri sonsuz azabdan emîn kılmıştır Her şey üzerine hâkim ve hâfızdır Hükmünde gâlibdir [İnsanlar bir şey yapmak isteyince, O da irâde ederse, isterse o şeyi yaratır Hâlık (yaratıcı) yalnız O'dur O'ndan başka kimse hiçbir şey yaratamaz O'ndan başka kimseye hâlık (yaratıcı) denilemez İnsanların dünyâda ve âhirette râhat ve h uzûr içinde yaşamalarını, sonsuz saâdete kavuşmalarını sağlayan kurtuluş yolunu göstermiş ve bu yolda yaşamalarını emretmiştir Azamet (büyüklük) ve kibriyâ (yücelik) ancak O'na mahsustur] Allahü teâlâ müşriklerin (puta tapanların) şirklerinden (ortak koşmalarından) ve iftirâlarından münezzehtir (Haşr sûresi: 23)
Allahü teâlâ vardır ve birdir Ortağı ve benzeri yoktur Mekândan münezzehtir Kemâl (noksanlık bulunmayan) sıfatları vardır (Kutbüddîn İznikî)

MÜN'İM (El-Mün'im):
Nîmet veren Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden
Asıl mün'im Allahü teâlâdır Bu sebeble Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, yemeği önüne getirilip konulduğu zaman; "Allah'ım! Bize verdiğin rızka bereket ver ve bizi ateş azâbından koru Bismillah" derlerdi (İbn-i Sünnî)

MÜNKATI':
Kendilerine zekât verilen sınıflardan biri; cihâd ve hac yolunda muhtâc kalanlar
Zekât, sekiz sınıf kimseden yedisine verilir: 1) Nafakasından fazla, fakat nisâb miktârından az malı olan fakîre, 2) Bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayan miskine, 3) Âmile (zekât me'muruna), 4) Efendisinden kendisini satın alıp, borcunu öde yince âzâd olacak olan mukâteb köleye, 5) Munkatı'a, 6) Medyûn'a (borçlu olup, ödeyemeyen müslümanlara), 7) İbn-üs-sebîl'e, memleketinde zengin ise de bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan kimseye, 8) Müellefe-i kulûba (şerlerinden, kötülüklerinden sakınılmak istenilen kâfirler veya îmânları zayıf kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenler) Hazret-i Ebû Bekr zamânında Müellefe-i kulûb'a zekât vermeye lüzûm kalmadı (BkzMüellefe-i Kulûb) (İbn-i Âbidîn)

MÜNKER:
Yapılması uygun olmayan, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerle ve müctehidlerin (dinde söz sâhibi âlimlerin) söz birliği ile yasak edilen şey; günah (Bkz Haram)
Şüphesiz insanlar münkeri görüp de men etmedikleri zaman, onların hepsine Allahü teâlânın cezâ vermesi çabuklaşır (Hadîs-i şerîf-Sünen-i İbn-i Mâce)
Münker iki kısımdır Birinci kısım münkerler meydanda olup, âlim olan ve olmayan bunları bilir Zinâ, alkollü içkilerin içilmesi, hırsızlık, yankesicilik, fâiz alıp vermek, başkasının malını gasb etmek gibi şeylerin haram olduğu birinci kısım münkerd ir İkinci kısmı yalnız âlimler bilir Bunlar daha ziyâde îmânda, îtikâtta olan bozukluklardır (Abdülkâdir Geylânî)
Münkeri (haramı) işleyeni görüp de gücü yettiği hâlde tatlı dil ile nehy (yasak) etmemek îmânın gitmesine sebeb olur (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî)

Münker ve Nekir:
Kabirde suâl soran melekler
Münker ve nekir melekleri, suâl ve cevâbdan sonra meyyite (ölüye) "Cehennem'deki yerine bak, Allahü teâlâ değiştirerek, sana Cennet'teki yeri ihsân eyledi" derler Bakar ikisini birlikte görür (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Münker ve Nekir ismindeki iki melek kabirde suâl soracaktırBu suâle cevap vermek bir derttir (İmâm-ı Rabbânî)
Kabirde Münker ve Nekir meleklerine cevâb olarak şunları hazırlamalıdır:Rabbim Allahü teâlâ, peygamberim Muhammed aleyhisselâm, dînim dîn-i İslâm, kitabım Kur'ân-ı kerîm, kıblem Kâbe-i şerîf, îtikâdda mezhebim Ehl-i sünnet ve cemâat, amelde mezhebim İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe'nin mezhebidir (Muhammed Demir Hâfız) Münker ve nekir kabre geleler, Namazı doğru kıldın mı diyeler, Hemen kurtuldun mu sandın ölünce, Senin için azab hazır diyeler
(Seâdet-i Ebediyye)

MÜNKİR:
İnanmayan, kabûl etmeyen, inkâr eden kimse (Bkz İnkâr)

MÜNTEKİM:
İntikam alıcı Zâlim ve mütekebbir (kibirli) cânîleri başkalarına ders olacak şekilde cezâlandıran, âsîleri ve taşkınlık yapanları şiddetli azâb ile azablandıran
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Allahü teâlânın âyetleri hâtırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çeviren kimseden daha zâlim kimdir?Biz mücrimlerden (müşriklerden) müntekimiz (Secde sûresi: 22)

MÜNTEHÎ:
Sona eren, nihâyete kavuşan Tasavvuf yolunda çıkılabilecek derecelerin sonuna varan velî
Müntehîlerin vazîfesi, halk arasında Hak ile olmaktır (Cüneyd-i Bağdâdî)
Müntehînin terakkîsi (ilerlemesi) namaz ibâdetine bağlıdır (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî)

MÜNZEVÎ:
İslâmiyet'in emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, kötülüklerden korunmak ve kalb huzûru ile ibâdet yapabilmek için bir köşeye çekilmiş olan kimse

MÜRÂHIK:
Âkıl ve bâlig yâni ergenlik çağına ulaşmadığı hâlde ulaşmış gibi gösteren erkek çocuk
Mekke'den üç gün üç gecelik uzak yerlerde bulunan hür kadının hacca gidebilmesi için, üç mezhebde, zevcenin veya nikâhı düşmeyen ebedî mahrem akrabâsından fâsık ve mürted olmayan âkıl ve bâlig veya mürâhık bir erkeğin berâber gitmesi lâzımdır Bunun yol parasını verecek kadar kadının zengin olması da lâzımdır (İbn-i Âbidîn)

MÜRÂHIKA:
Dokuz yaşına girdiği hâlde henüz bâliğa olmamış yâni ergenlik çağına gelmemiş kız çocuğu
Mürâhıka, erkeklerle aynı safta namaza dursa, onun yanında bulunanın namazı bozulur (İbn-i Âbidîn)

MÜRÂÎ:
İki yüzlü, olduğunun aksine kendisini iyi gösteren, gösteriş yapan, riyâkâr (Bkz Riyâ)
Mürâînin üç alâmeti, işâreti vardır:1)yalnız iken tenbel olur 2)İnsanlar arasında çalışkan ve hareketli olur 3)Övüldüğü zaman çok, kötülendiği zaman az çalışır (Hazret-i Ali)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla