Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-02-2008   #36
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



NEKÂBET:
Yapılan satış sözleşmesinden dönmek, vazgeçmek
Bir bâyi' (satıcı), alış-veriş ettiği kimsenin, bundan vazgeçmesi hâlinde nekâbet etmesi, ticârette ihsân olur Çünkü Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bir kimse, karşısındaki pişmân olunca, bey'i fesheder, geri alırsa, Allahü teâlâ onun günâhlarını affeder" Nekâbet, vâcib değildir Fakat çok sevâbdır ve ihsân etmektir (İbn-i Âbidîn)

NEKİR:
Kabirde suâl soran meleklerden biri (Bkz Münker ve Nekir)
Kabre konan meyyit (ölü), Münker ve Nekir meleklerinin sorularına doğru cevâb verince, onlar (melekler); "Doğru söyledi, bizim elimizden kurtuldu" derler Bu kimsenin kabri nûr ile dolar Cennet kokuları gelir Kıyâmete kadar neş'eli ve sevinçli olur (İmâm-ı Gazâlî)

NEMÂ:
Malın artması, çoğalması Ziyâdeleşen mala nâmî denir
Zekâtı verilecek malda aranan şartlardan birisi de nemâ bulmasıdır (Kâşânî, Serahsî)

NEMAZ (Namaz):
İslâm dîninin beş şartından biri
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Belli zamanlarda namaz kılmak, mü'minlere farz oldu (Nisâ sûresi: 102)
Namaz dînin direğidir Namaz kılan kimse, dînini kuvvetlendirir Namaz kılmayan, elbette dînini yıkar (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Allahü teâlâ, her gün beş defâ namaz kılmağı emr etti Güzel abdest alıp, bu beş namazı vakitlerinde kılan ve rükû' ve secdelerini iyi yapanları, Allahü teâlâ af ve mağfiret eder (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Allahü teâlâ, kullarına her gün beş kerre namaz kılmağı farz etti Bir kimse, güzel abdest alıp, namazını doğru kılarsa, kıyâmet günü yüzü, on dördüncü ay gibi parlar ve Sırât köprüsünü şimşek gibi geçer (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Allahü teâlâ kulları üzerine beş vakit namazı farz kılmıştır Namaz için güzel abdest alıp namazın rükû' ve secdelerini tamam edenler, namazda huşû'a ehemmiyet verenler ve her bulundukları yerde namazı bırakmayıp kılanların yüzleri yarın kıyâmet gününde ayın on dördüncü gecesi gibi parlar Sırat köprüsünden şimşek gibi geçerler (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Her namaz vakti geldikte melekler nidâ ederler ki: "Ey Âdem oğulları kalkınız ve nefsiniz için yakılmış olan ateşi namaz ile söndürünüz! (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
İyi biliniz ki, namaz dînin direğidir Namaz kılan bir insan, dînini doğrultmuş olur Namaz kılmayanın dîni yıkılır Namazları, müstehâb zamanlarında ve şartlarına ve edeblerine uygun olarak kılmalıdır (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)
Namaza mâni olan, güçlük çıkaran vazîfede bereket olmaz Namaza elverişli olan vazîfelerde bereket vardır (İmâm-ı Gazâlî)
Âkıl ve bâliğ olan her müslümanın her gün beş vakitte namaz kılması farzdır Kimse, kimsenin yerine namaz kılamaz Bir kimse, kıldığı namazın ve başka ibâdetlerin sevâbını başkalarına hediye edebilir (Muhammed Zihni)
Ey oğlum! Namazı dosdoğru kıl Şartlarına, rükünlerine, edeblerine riâyet ederek kıl Çünkü namaz, dînin direğidir ve Allahü teâlâya münâcâttır (yakarıştır) Namaz insanı günahtan alıkoyup, kemâle (olgunluğa) kavuşturur (Lokman Hakîm)
İlim, mârifet dolu sözlerimin hiç faydası olmadı Bir gece yarısı kıldığım iki rekat namaz imdâdıma yetişti (Cüneyd-i Bağdâdî)
Namaz, aman namaz, nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılın! (Abdülhakîm Arvâsî)
Bir vakit namazımı kaybetmektense dünyâları kaybetmeyi tercih ederim (Abdülhakîm-i Arvâsî)

NEMÎME:
Koğuculuk, müslümanlar arasında fitne çıkarmak, ara bozmak için söz taşıma (Bkz Nemmâm)
Hased, nemîme ve kehânet sâhibleri benden değildir (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Yalan söylemek, iftirâ etmek ve nemîme her dinde haram idi Cezâları çok ağırdır (İmâm-ı Rabbânî)
Yalan, gıybet, nemîme ve yalan yere yemin gibi şeyler orucu bozmazlar Ancak sevâbını giderirler (Kutbüddîn İznikî)

NEML SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin yirmi yedinci sûresi
Neml sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) Doksan üç âyet-i kerîmedir On sekizinci âyetinde Süleymân aleyhisselâmın ordusuna yol veren karıncalardan bahs (söz) edildiği için sûreye, Neml denilmiştir Neml karınca demektir Sûrede; hazret-i Mûsâ, Dâvûd , Süleymân, Sâlih ve Lût aleyhimüsselâmın kıssaları, kıyâmet alâmetleri bildirilmektedir (İbn-i Abbâs, Râzî, Kurtubî)
Allahü teâlâ Neml sûresinde meâlen buyuruyor ki:
(Ey Resûlüm!) de ki: Göklerde ve yerde olan kimse gaybı bilmez Ancak Allah bilir (Âyet: 65)
Kim Neml sûresini okursa, Süleymân aleyhisselâmı tasdîk eden ve yalanlayanların adedinin on katı sevâb kazanır (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

NEMMÂM:
Söz taşıyan, koğuculuk yapan Duyulması istenmeyen bir sözü başkalarına götürüp söyleyen
Nemmâm Cennet'e giremez (Hadîs-i şerîf-Tebyîn-ül-Mehârim)
Size en fenânızı haber vereyim Nemmâmlık edenler, aranızı bozanlar ve insanları birbirine düşürenlerdir (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Şunu iyi bil ki; sana birisi hakkında nemmâmlık eden, senin hakkında da başkasına nemmâmlık eder (Hasan-ı Basrî)
Nemmâm, sihir yapan büyücüden daha kötüdür Çünkü büyücünün bir ayda yapamadığını nemmâm bir anda yapar (Yahyâ bin Eksem)
Kabir azâbı en çok dünyâda üstüne idrâr sıçratanlara ve müslümanlar arasında nemmâmlık yapanlara olacaktır (İmâm-ı Rabbânî)
Nemmâmı dinleyen kimse, onu tasdik etmemelidir Zîrâ nemmâmın İslâm'da şehâdeti kabûl edilmez İkinci olarak Nemmâmı nemmâmlık yapmaktan men etmelidir Zîrâ münkiri nehy vâcibdir Üçüncü olarak nemmâmlık edilen şahsa nemîme sebebiyle sûizan etmemelid ir Zîrâ müslümana sûizan haramdır Dördüncü olarak nemmâmın haber verdiği şeyi tecessüs etmemeli araştırmamalıdır Zîrâ tecessüs haramdır Beşinci olarak nemmâmın haber verdiğini nemmâm gibi başka bir kimseye ihbâr etmemelidir (M Ma'sûm Fârûkî)
Nemmâmın sözünü dinlemek, nemmâmlıktan daha kötüdür Zîrâ gıybete yol açmaktır (Mus'ab bin Züheyr)

NESÂİK:
Kesilen kurbanlar Nesîke kelimesinin çoğuludur
Kurbanlarınızı büyük yapınız Yâhut yağlı yapınız Muhakkak ki nesâik, sırât üzerinde sizin binekleriniz olacaktır (Hadîs-i şerîf-Riyâdünnâsihîn)

NESEB:
Soy, şecere Çocuğu ana ve babaya bağlayan kan bağı Ekseriya baba yönünden olan yakınlık için kullanılır Babalar ve yukarıya doğru büyük babalar ile oğullar ve aşağıya doğru oğullar arasındaki alâkaya amûdî yakınlık; erkek kardeşler ile bunların oğ ulları ve amca oğulları arasındaki alâkaya ufkî yakınlık denir
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Hem o Allah'tır ki, o (hakir) sudan bir insan yaratıp onu neseb ve sıhriyyet (evlilikle olan hısımlık) akrabâlıklarına ayırdı Rabbinin her şeye gücü yeter (Furkân sûresi: 54)
Peygamber efendimizin nesebi hazret-i İbrâhim'in oğlu hazret-i İsmâil'e müntehîdir (ulaşır) (İbn-i Hişâm)
Kibrin başlıca yedi sebebi vardır İlim, ibâdet, neseb, cemâl (güzellik), kuvvet, mal ve mevki Bu sıfatlar câhillerde bulununca kibre sebeb olur (M Hâdimî)
İnsanın şerefi (kıymeti, üstünlüğü) ilim ve edeb iledir; mal ve neseb ile değildir (Muhammed Ma'sûm)

NESH:
Emir ve yasaklarla ilgili şer'î (dînî) bir hükmün, ondan sonra gelen şer'î bir delîl (hüküm) ile kaldırılması, yürürlülük zamânının sona erdiğinin haber verilmesi, açıklanması Hükmü kaldırılan delîle, nâsih; kaldırılan hükme mensûh denir
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevvereye hicret ettikten sonra bir müddet Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya yönelerek namaz kılmışlardı Bu, Resûlullah'ın fiilî (işle ilgili) bir sünneti idi Sonra bu sünnet, " (Ey Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) Senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini görüyoruz Bunun için seni hoşnud olduğun kıbleye çevireceğiz Şimdi, yüzünü (Mekke-i mükerremedeki) Mescid-i haram (Kâbe) tarafına çevir Nerede bulunursanız bulunun yüzünüzü o mescid tarafına çevirin" meâlindeki Bekara sûresinin yüz kırk dördüncü âyet-i kerîmesi ile nesh edilmiştir (Fahreddîn Râzî)
Muhammed aleyhisselâm peygamberlerin aleyhimüsselâm sonuncusudur O'nun dîni bütün dinleri nesh etmiştir O'nun kitâbı, geçmiş kitabların en iyisidir Önceki şerîatlerin (hak dinlerin) hepsini kendinde toplamıştır O'nun şerîatı kıyâmete kadar bâkidi r (devâm edecektir) Kimse tarafından değiştirilmiyecektir Îsâ aleyhisselâm gökten inecek, O'nun şerîati (dîni) ile amel edecek, yâni O'nun ümmeti olacaktır (İmâm-ı Rabbânî)
Nesh, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hayatta iken olur Nesh, kıssalarda ve haberlerde olmaz Fen bilgilerinde ve hesab ile bulunan bilgilerde de olmaz Yalnız emir ve yasaklarda olur Neshin şartı, nâsihin (hükmü kaldıranın) ya kita b (Kur'ân-ı kerîm) veya sünnet olması lâzımdır İcmâ ile kıyâs, nâsih ve mensûh olamaz Hanefîlere göre kitab kitab ile, sünnet sünnet ile, sünnet, kitab ile, kitab da mütevâtir veya meşhûr sünnet ile nesh edilmiş olabilir (İbn-i Âbidîn)
Bir hükmün nâsih veya mensûh olduğu ya Peygamber efendimizin bildirmesi ile veya Eshâb-ı kirâmın açıkça bildirmesi ile veya iki müteâriz (birbirine aykırı) delîlin (âyet-i kerîmenin) nüzûl (inmesi) veya hadîs-i şerîflerde vürûd (gelme, buyrulma) târi hleri ile veya hakkında icmâ vukû bulması ile bilinir İctihâd ile bilinmez (Molla Hüsrev, Hâdimî)
Allahü teâlâ kulları hakkında dilediği gibi tasarruf edebilir; kullarını bir zaman bir hükme, başka bir zaman da başka bir hükme tâbi tutabilir Buna kimse îtirâz edemez Allahü teâlâ, hikmet sâhibi ve kullarına çok merhâmetli olduğu için, kullarının fâideleri için bâzı hükümleri nesh edebilir Zamânın değişmesi ile insanların maslahatları, faydalarına olan şeyler değişebileceği için, bâzı hükümlerde neshin meydana gelmesi aklen câizdir, mümkündür Bu durum naklen de mümkündür ve olmuştur da Nitekim, Âdem aleyhisselâm zamânında kız kardeşle evlenmek câiz iken, ondan sonra gelen şerîatlerde (hak dinlerde) bu husus nesh edilmiştir Yine Yâkûb aleyhisselâm zamânında iki kız kardeşi bir erkeğin alması câiz iken, İslâmiyet bunu nesh etmiştir (Fahreddîn Râzî, İmâm-ı Süyûtî)

NESÎ:
Yer değiştirmek, geri bırakmak; Eşhur-ül-hurum (haram aylar) denilen ayları değiştirmek, geri almak
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Nesî, küfürde ziyâde olmaktır Kâfirler bununla aldatılır Bir ayı helâl sayarlar Başka sene ise, bu ayı haram sayarlar (Tevbe sûresi: 38)
İslâmiyet'in ilk zamanlarında ve İslâmiyet'ten evvel, kamerî sene aylarından Recep, Zilkâ'de, Zilhicce ve Muharrem aylarında harp etmek haram idi İslâmiyet'ten evvel, Arablar Receb veya Muharrem aylarında harp edebilmek için, ayların yerini değiştir ir, ileri veya geri alırlardı Peygamber efendimiz Vedâ hutbesinde nesînin kalmadığı husûsunda; "Ey Eshâbım! Haccı tam zamânında yapıyoruz Ayların sırası, Allahü teâlânın yarattığı zamandaki gibidir" buyurdu (Ali Cürcânî, Halebî)

NESTÛRİYYE:
Hıristiyanlıktaki fırkalardan biri
Nestorius, hıristiyanlığın Nestûriyye fırkasını kurdu Mîlâdın 428 yılında Kostantiniyye (İstanbul) patriği oldu İstanbul'da yapılan toplantıda bunun kitabı incelendi, kabûl edildi Nestûriyyeye göre Allah birdir Allahü teâlânın vücûd, hayât ve il im sıfatlarından ilm uknumu (kelimesi) hazret-i Îsâ'ya hulûl etmiş (girmiş), ilâh olmuştur Hazret-i Meryem ilâh anası değil, insan anasıdır Hazret-i Îsâ Allah'ın oğludur (Peygamberler Târihi Ansiklopedisi)
Nestûriyye fırkasının fikirleri şark (doğu) memleketlerinde yayıldı Mîlâdî 431 yılında Efesus (Efes)'ta kurulan dördüncü papas meclisi, Nestûriyye fırkasının kurucusu olan Nestorius'un fikirlerini red etti ve Nestorius'u tekfir etti (îmânsız olduğun u kabûl etti) Mısır'a giden Nestorius, M 439'da orada öldü (İbrâhim Fasîh)

NEŞR:
1Âhirette, ölülerin diriltilip, hesâbları görüldükten sonra, cennetliklerin Cennet'e ve cehennemliklerin Cehennem'e dağılmaları (Bkz Haşr)
Resûlullah efendimizin; kabir ve kıyâmet hâllerinden, haşrdan (ölülerin kabirlerinden kalktıktan sonra, Arasât meydanında toplanmasından) ve neşrden, Cennet'ten ve Cehennem'den haber verdiği şeylerin hepsi doğrudur Âhirete (öldükten sonraki âleme) inanmak, Allahü teâlâya inanmak gibi, îmânın şartıdır Âhireti inkâr edenin, Allahü teâlâyı inkâr etmiş gibi îmânı gider (Ahmed Fârûkî)
Bütün peygamberlerin dinlerinin aslı, temeli birdir Başka başka değildir Hep aynı şeyi söylemişlerdir Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları, haşr (mezardan kalkınca, Arasât meydanında toplanmak) ve neşr, peygamberler ve melek gönderilmesi ve melekle k itâb gönderilmesi, Cennet'in sonsuz nîmetleri ve Cehennem'in sonsuz azâbları ile ilgili söyledikleri hep aynıdır Sözleri birbirine uygundur (Ahmed Fârûkî)
2Yayma, dağıtma
Bir kimseden iyilik gören, onu neşretsin Böyle yaparsa şükrânda bulunmuş olur Aksine gizlemeğe çalışırsa, nankörlük etmiş olur (Hadîs-i şerîf-Edeb-üd-Dünyâ ved-Dîn)
Bid'atler (dinde sonradan çıkan yenilikler) yayılıp, sünnetler terk edildiği zamanda, İslâm ilimlerinin tahsîli (öğrenilmesi) ve neşri, en mühim işlerdendir ve Muhammed aleyhisselâmın sünnetini (dînini) yaymak en önemli maksaddandır (Muhammed Ma'sûm)
Ortaçağda Endülüs'te ortaya çıkan parlak medeniyyet, Endülüs'ün dışına taşarak, Avrupa'ya yayıldı Endülüs'teki medeniyyeti gören kâbiliyetli bâzı Avrupalılar ortaya çıktı İslâm âlimlerinin kitâblarını, Avrupa lisanlarına tercüme ettiler Bunların t ercüme ederek neşr ettikleri kitablar sâyesinde, Avrupa halkı cehâlet (bilgisizlik) uykusundan uyanmağa başladı (Harputlu İshâk Efendi)

NEÛZÜ BİLLAH:
"Allahü teâlâya sığınırız" mânâsına, tehlikeli hâllerden ve îmânı gideren şeylerden sakınma ve korkma mânâsını ifâde eden bir söz
Bir kimse, İslâm'ın beş şartından birini inkâr ederse, yâni inanmaz, kabûl etmezse, yâhut alay eder, saygı göstermezse neûzü billah îmânı gider (M Hâlid-i Bağdâdî)

NEVÂDİR HABERLER:
Hanefî mezhebi imâmlarından İmâm-ı Muhammed'in (El-Keysâniyyât), (El-Hârûniyyât), (El-Cürcâniyyât), (Er-Rukıyyât) adındaki kitablarıyla bildirilen din bilgileri, haberler
Nevâdir haberler açıkça ve sağlam gelmiş olmadığından, bu haberlere zâhir olmayan haberler de denir Hanefî mezhebinin bilgileri üç yoldan gelmiştir 1)Usûl zâhir (açık) haberler, 2)Nevâdir haberler, 3) Vâkı'ât haberleri (İmâm-ı a'zâm, İmâm-ı Muhamme d ve İmâm-ı Ebû Yûsuf'un talebelerinden ve talebelerinin talebelerinden gelen bilgiler (İbn-i Âbidîn)

NEVRÛZ GÜNÜ:
Mecûsîlerin (ateşe tapanların) Martın yirmi birinde kutladıkları mecûsî bayramı
Nevrûz günü, mecûsîlerin bayramıdır O gün mecûsîlerin yanına gidip, onların yaptıklarını yapmak küfürdür (dinden çıkmaktır) O gün bayram yapan müslümanların îmânı gider de haberi olmaz (Dâmâd, İbn-i Nüceym)
Nevrûz gününü bayram îlân eden, Cemşid adında eski bir İran pâdişâhıdır Cemşid İran'da ilk hükûmet kuran Pişdâd oğullarının dördüncü hükümdârı olup, Şehnâme'ye göre yedi yüz sene saltanat sürmüştü Beş yüz yıl İran'da kimse hasta olmamış, bunun için milleti kendine taptırmıştır Mart'ın yirmi birinci günü tahta çıktığı için, bu günü, nevrûz diyerek, yılbaşı ve dînî bayram yapmıştır (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
Nevrûz veya mihrican (Eylül'ün yirmi üçüncü) günlerinde bunların isimlerini söyleyerek hediyye vermek haramdır Bu günleri bayram bilerek bir şeyi vermek küfr (dinden çıkmak) olur (Alâüddîn Haskefî)

NEY:
1 Kamıştan yapılan içi boş bir çalgı âleti
Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş Evliyânın büyüklerinden olan Celâleddîn-i Rûmî (kuddise sirruh) ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı Mûsikî dinlemedi ve raks, dans etmedi (Âbidîn Paşa)
Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ) ile berâber gidiyorduk Ney sesi işittik Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapattı Oradan hızla uzaklaştık "Ney sesi işitiliyor mu?" dedi "Hayır işitilmiyor" dedimParmaklarını kulaklarından çekti ve "Res ûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de böyle yapmıştı" dedi (Nâfi)
2 İnsan-ı kâmil, İslâm dîninde yetişen kâmil yüksek insan
Mesnevîde geçen ney kelimesi, insan-ı kâmil mânâsındadır Bu benzetmede bâzı hikmetler mevcuttur Meselâ neyin sesi kendiliğinden çıkmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de hep Allahü teâlânın ilhâmı iledir İnsan-ı kâmilin hikmet dolu s özlerini işitip, dinleyenler kalblerini dünyâya bağlamaktan kurtarırlar ve ilâhî aşkları artar Ney'in görünüşü dosdoğrudur Kâmil insan olan Allah adamlarının da her hâli dosdoğru, ve güzel huylar sâhibidir ve Allahü teâlânın ihsânlarına kavuşmuştur İhsânlarla donatılmıştır (Âbidîn Paşa) Dinle neyden nasıl anlatıyor Ayrılıklardan şikâyet ediyor
(Mevlânâ Celâleddîn Rûmî)

NEZR:
Adak yâni bir isteğin yerine gelmesi ve bir korkunun giderilmesi için, farz veya vâcib olan bir ibâdete benzeyen ve başlı başına ibâdet olan bir işi yapacağına dâir Allahü teâlâya söz verme Mutlak ve muayyen olmak üzere iki kısımdır
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Nezirlerini yerine getirsinler (Hac sûresi: 29)
Kim tâat (ibâdet) olan bir şeyi nezr ederse, onu yapsın Günâh olan bir şeyi nezrederse onu yapmasın (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibâdetler nezr olunur Nezr, ibâdettir Nezrin yerine getirilmesini İslâmiyet emretmektedir Getirilmezse günâh olur (İbn-i Âbidîn)
Talakta (boşanmakta), nikâhta ve nezrde niyetsiz, düşünmeden söylemek ciddî istiyerek söylemek gibidir Nezrin yerine getirilmesi vâcibtir (İbn-i Âbidîn)
Fakir olsun, zengin olsun, nezr eden, nezr edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez Zekât vermesi câiz olmayanlara yediremez Yedirirse, yenilen etin kıymetini fakirlere sadaka olarak verir (Alâüddîn-i Haskefî)
Hayvan kesmeği nezr ederken, kurban denirse, Kurban bayramında kesmesi lâzım olur (İbn-i Âbidîn)

Nezr Kurbanı:
Allah rızâsı için, bir koyun veya şu koyunu kurban etmek adağım olsun diyen zengin veya fakir kimsenin Kurban bayramında kesmesi gereken kurban
Nezr kurbanının belli üç günde yâni Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilmesi lâzımdır (vâcibtir) Bu günler gelmeden önce kesilirse, Kurban değildir ve nezr yerine getirilmiş olmaz Nezir kurbanı belli üç günde kesilmedi ise, altın ve gümüş olarak değeri veya diri olarak kendisi fakirlere verilir (İbn-i Âbidîn)

Nezr-i Muayyen:
Hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını falan velîye bağışlamak adağım olsun diye bir şarta bağlanarak yapılan adak
İstenilen şart meydana gelince, nezri yerine getirmek lâzım olur Nezr-i muayyen, şart edilen şeye karşılık olarak yapılmamalı Allahü teâlâya şükür olarak yapılmalıdır (Alâüddîn-i Haskefî)
Nezr-i muayyende adak niyet ederken; Yâ Rabbî! Hastamı iyi edersen, falan velînin türbesi yanındaki fakirlere şu parayı senin için adak ettim Sadaka sevâbını da bu velînin rûhuna bağışladım, demelidir Fakirlere sadaka edilmeyen mal, adak değildir (Alâüddîn-i Haskefî)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla