Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-02-2008   #32
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



NARH:
Çarşıda pazarda satılan her türlü mal için hükûmet tarafından konulan fiyat
Medîne-i münevverede pahalılık oldu Yâ Resûlallah fiyatlar yükseliyor Bize si'r yâni kâr haddi koyunuz denildi Resûlullah efendimiz; "Narh koyan Allahü teâlâdır Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız O'dur Ben Allahü teâlâdan bereket isterim" buyurdu (Hadîs-i şerîf-İbn-i Âbidîn)
Esnafın hepsi fiyatları, fâhiş olarak yâni mal oluş fiyatının iki misline arttırdığı, millete zarar ve zulüm hâline geldiği zaman, hükûmetin, tüccarlara danışarak uygun bir narh koyması câiz (uygun) olur (İbn-i Nüceym)

NÂS SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin yüz on dördüncü ve son sûresi
Nâs sûresi Medîne-i münevverede nâzil oldu (indi) Altı âyet-i kerîmedir İnsanların Allahü teâlâya sığınmalarını emrettiği için Sûret-ün-Nâs denilmiştir (İbn-i Abbâs)
Allahü teâlâ Nâs sûresinde meâlen buyuruyor ki:
(Yâ Muhammed) İnsanların göğüslerine dâimâ vesvese veren, gerek cinden, gerek insandan (olsun) , o sinsi şeytanın şerrinden insanların Rabbine, insanların melîkine, insanların mâbûduna sığınırım, de! (Âyet: 1-6)
Kim Felak ve Nâs sûrelerini okursa, sanki Allahü teâlânın indirdiği kitapların hepsini okumuş gibi olur (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Nâs sûresini devamlı okumayı alışkanlık hâline getiren kimse, dâimâ sıhhat ve âfiyette olur Nazara karşı okunursa, şifâ bulur (Muhammed Osman Sâhib)
Son nefesini vermekte olan kimse için Nâs sûresi okunursa, rûhu bedenden rahatça ayrılır Yatağa girerken okuyan kimse, cin ve şeytan şerrinden kurtulur Vesvesesiz, korkusuz râhat uyku uyur (Muhammed Osman Sâhib)

NASÂRÂ:
Îsâ aleyhisselâma inananlar (Bkz Nasrânî)

NASÎB:
1 Ele geçen, kavuşulan
İnsanların en akıllısı, ölümü çok hatırlayandır Ölümü çok hatırlayan insana, dünyâda şeref, âhirette yüksek dereceler nasîb olur (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Ey Allah'ım! Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasîb et ve senin sevgini (sıcak ve harâretli günde) soğuk suyu sevmekten bana daha sevimli kıl (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)
Allah'ım bana senin yolunda şehîd olmayı nasîb et Peygamberin şehrinde ölmeyi kısmet et! (Hazret-i Ömer)
Yâ Rabbî! Bizlere nihâyetsiz rahmet hazînenden nasîb eyle! Hepimizi doğru yoldan ayırma! (İmâm-ı Rabbânî)
2 Allahü teâlânın ezelde takdir ettiği maddî ve mânevî rızık, kısmet Nasîbindir gezdiren yer yer seni, Gâfil olma âkıbet yer, yer seni Bana kahve sunulmadı deme sen, Nasîbin varsa gelir Yemen'den
(Nâbi)

NÂSİH:
Daha önce bildirilen bir hükmü kaldıran, âyet-i kerîme veya hadîs-i şerîf Kaldırılan hükme mensûh denir
Müctehid olmak için arabî yüksek ilimleri tamâmen bilip, Kur'ân-ı kerîmi ezber bilmek, âyet-i kerîmelerin geldikleri zamanları ve gelme sebeblerini, ne hakkında geldiklerini, nâsih veya mensûh olduklarını bilmek, yüzbinlerce hadîs-i şerîfi ezberden b ilmek, fıkıh ilminin usûl ve kâidelerini tanımak, Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin açık ve kapalı mânâlarını kavramak, bu mânâlar kalbinde yer etmiş olmak, kuvvetli îmân sâhibi olmak, saf ve temiz bir kalbe sâhib olmak gibi şartları vardır (Abdülhakîm Arvâsî)

NASÎHAT:
Dînin ve aklın beğendiği şeyleri tavsiye, öğüt
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Muhakkak ki, Allahü teâlâdan korkan nasîhat alacaktır (A'lâ sûresi: 10)
Din nasîhattir (Hadîs-i şerîf-Miftâh-ül-Cenne)
Nasîhat vermek dînimizin birinci vazîfesidir (İmâm-ı Gazâlî)
Nasîhat vermek kolaydır Nasîhati kabûl etmek güçtür Çünkü, nefislerine uyanlara, dünyâ zevklerinin peşinde koşanlara, nasîhat acı; haramlar ise tatlı gelir (İmâm-ı Gazâlî)
Ey oğlum! Sana nasîhatim şudur ki: Takvâya, Allah korkusu ile haramlardan kaçma ipine iyi sarıl Eğer bu günün dünden, yarının da bugünden daha hayırlı olmasını temin edebilirsen bunu yap Namaz kılarken vedâ edip ayrılacak olan kimsenin namaz kılışı gibi kıl Çok ihtiyaç peşinde koşmaktan, özür beyan etmek zorunda kalacağın işi yapmaktan sakın (Avn bin Abdullah)
Alay edenlere, zarar yapacaklara nasîhat verilmez Nasîhat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umûmî olarak ortadan söylenmelidir Hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir (Muhammed Bağdâdî)

NASR SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin yüz onuncu sûresi
Nasr sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) Üç âyet-i kerîmedir Peygamber efendimiz, nusret-i ilâhî ile, Allahü teâlânın yardımı ile müjdelendiği için sûreye, Sûret-ün-Nasr denilmiştir
Allahü teâlâ Nasr sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Allah'ın nusreti ve fetih gelince, sen de insanların fevc fevc (bölük bölük) Allah'ın dînine (müslümanlığa) gireceklerini görünce, hemen Rabbini hamd ile tesbih et O'nun affetmesini iste Şüphesiz ki O, tövbeleri çok kabûl edendir (Âyet: 1-3)
Ey Cübeyr, yolculuğa çıktığında, arkadaşlarının içinde en iyi durumda olmak, sıkıntı çekmemek ve rızık bakımından rahat olmak istersen, Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini oku (Hadîs-i şerîf-Metâlib)
Nasr sûresi, Kur'ân-ı kerîmin dörtte birine eşittir (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
Kim Nasr sûresini okursa, ona, Mekke'nin fethinde Muhammed (aleyhisselâm) ile berâber olan kimsenin sevâbı verilir (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

NASRÂNÎ:
Îsâ aleyhisselâma inanan Çoğulu, nasârâdır Hazret-i Îsâ'nın bildirdiği dîne nasrâniyyet (nasrânîlik) adı verilir (Bkz Îsevîlik)
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Şüphe yok ki, daha önce peygamberlere îmân edenler yahûdîler ve nasrânîler ve Sâbiîler olsun bunlardan her kim Allah'a ve âhiret gününe îmân eder ve hazret-i Muhammed'in dîni üzerine sâlih bir amel işlerse, elbette bunların Rableri katında mükâfâtları vardır Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzûn da olacak değillerdir (Bekara sûresi: 62)
İsrâiloğulları yetmiş bir fırkaya ayrılmıştı Bunlardan yetmişi Cehennem'e gidip ancak bir fırkası kurtulmuştur Nasârâ (Nasrânîler) da yetmiş iki fırkaya ayrılmıştı Yetmiş biri Cehennem'e gitmiştir (Hadîs-i şerîf-Milel ve Nihâl ve Tirmizî)
Îsâ aleyhisselâmın bildirdiği nasrânîlik ile göğe yükseltilmesinden sonra te'sis edilen ve hıristiyanlık adı verilen nasrânîlik birbirinden çok farklıdır (Ülfet Aziz es-Samed)
Hazret-i Îsâ'nın tebliğ ettiği Îsevîlik veya nasrânîlik az zaman sonra yahûdîler tarafından sinsice değiştirildi Bolüs adındaki bir yahûdî, hazret-i Îsâ'ya inandığını söyleyerek, nasrânî dînini yaymaya çalışıyor görünerek hakîki İncil'i yok etti ve Îsâ, Allah'ın oğludur dedi Daha başka şeyler de uydurdu Üç tanrı olduğu fikrini ortaya attı Bu durumda nasrânîler ikiye ayrıldı Hakîkî nasrânîler, hazret-i Îsâ insandır İlah değildir Allah'ın oğlu da değildir Ona tapılmaz dediler Bolüs'ün fikirlerine aldanan ve daha sonra hıristiyan adını alan nasrânîler ise, uydurma İncîller ortaya attılar Böylece hakîkî olmayan bir hıristiyanlık ortaya çıktı (Harputlu İshâk Efendi)

NASS:
1Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler Çoğulu nüsûs'tur
Ehl-i sünnet âlimleri nassları zâhirleri üzere almışlardır Yâni açık olan mânâlarını vermişlerdir Zarûret olmadıkça nassları te'vil etmemişler (yorumlamamışlar), bu mânâları değiştirmemişlerdir Kendi bilgileri ve görüşleri ile bir değişiklik yapma mışlardır (Teftâzânî, Kemâleddîn Beydâvî)
Nass ile bildirilmiş olan ahkâm (hükümler) hiçbir zaman değişmez Örf ve âdetlerden hüküm çıkarılabilmesi için, bunların nasslara muhâlif olmaması ve sâlih müslümanlar arasında selef-i sâlihînden (ilk devir müslümanlarından) gelmiş olması lâzımdır (Ali Haydar Efendi)
Kâfirleri sevmemek, onlara kalb ile düşmanlık etmek, nass ile emredilmiştir (Abdülganî Nablüsî)
2 Fıkıh usûlü ilminde mânâsı açık ve meydanda olan âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler

NA'Ş:
Kefenlenip tabuta konmuş ölü (Bkz Cenâze)
Edrâ Eslemî dedi ki:
"Medîne-i münevverede daha önce Kur'ân-ı kerîm okuduğunu gördüğüm birisi vefât etti Techiz işi bittikten sonra na'şını taşıyıp götürdüler Peygamber efendimiz oradakilere; "Onu yavaş götürünüz Allahü teâlâ onu sevdi Şüphesiz o, Allah ve Resûlünü seviyordu" buyurdu (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
Na'şı kabr başına koyunca iş yapmayanlar oturmalı veya çömelmelidir Yahûdîler ve hıristiyanlar gibi ayakta durmamalıdır (Seyyid Alizâde)
Cenâze namazı kılındıktan sonra na'şın başında duâ etmek câiz (uygun) değildir, mekrûhtur (Kerderî)

NÂŞİZE:
Kocasının izni olmaksızın evinden kaçan ve kendisini beyinden haksız yere men eden kadın
Nâşizeye nafaka verilmez Geri gelince nafaka da başlar (İbn-i Nüceym)
Kadın kendisi ile birlikte oturan kocasını yanına girmekten men etmesi hâlinde hükmen nâşize sayılır (İbn-i Âbidîn)

NA'T-I ŞERÎF:
Peygamberleri ve din büyüklerini öven şiirler Daha çok Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm için söylenir
Yûnus Emre'nin yazdığı bir na't-ı şerîf: Canım kurbân olsun senin yoluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Gel şefâat eyle kemter kuluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Mü'min olanların çoktur cefâsı, Âhirette olur zevk ü sefâsı, On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yedi kat gökleri seyrân eyleyen, Kürsî'nin üstünde cevlân eyleyen, Mi'râc'da, ümmetin Hakk'dan dileyen, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yûnus ne'yler iki cihânı sensüz Sen hak peygambersin şeksüz şüphesiz, Sana uymayanlar gider îmânsız, Adı güzel kendi güzel Muhammed

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla