Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Türkiye ve Osmanlı Tarihinden İbrelik Olaylar!

Eski 12-26-2007   #6
RaHaTSiZ
Varsayılan

Cevap : Türkiye ve Osmanlı Tarihinden İbrelik Olaylar!



Nasreddin Hoca' nın Merkebine Ters Binmesinin Hikmeti

Türk halkının nüktedan hazır cevap ve zeki bir fıkra kahramanı olarak tanıdığı Nasreddin Hoca'nın(1208-1284 ), aslında medresede ders veren büyük bir müderris ve ayrıcada kadı olduğunu
Talebeleri arasında oldukça sevilen Nasreddin Hocanın, ders verdiği medreseden merkebine binip evine giderken dahi talebeleri tarafından yalnız bırakılmayıp yolda kendisine sualler sorulduğu,
Hem yol alıp hem de talebelerin sorularına cevap veren Nasreddin Hoca'nın, sual soran talebelerine arkası dönük olarak cevap vermenin İslami edebe aykırı olacağından dolayı,merkebine ters binip, talebeleri ile yüz yüze gelerek ders verdiğini (318) -

Moskova Önlerinde Fetih Tuğları

Rusya'nın başkenti Moskovanın yaklaşık 150 yıl Türk hakimiyetinde kaldığı
Moskova'nın merkezindeki altın kubbeli kilisenin Türk hakimiyetinden kurtuluşun
şerefine inşa edildiğini (319)

Ecdadın Ticaret Ahlakı

Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafının "Onu sana veremem, kusurludur" cevabını verdiğini
Yabancı tacirin "Ziyanı yok, önemli değil" demesine rağmen Osmanlı esnafının o kumaş topunu vermemekte direterek: Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim biliyorsunuz Fakat Siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları bize söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım
Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekar sanacaklardır Onun için bu sakat topu asla size veremem diyerek kumaşı vermeyişinin sebebini izah ettiğini (320) Biliyor muydunuz?

İmamı Azam ve Yarım Milyon Meselenin Hükmü

Hanefi mezhebinin kurucusu çağının yetiştirdiği dev kamet İmam-ı Azam Hazretleri'nin kitap ve sünnetten beşyüzbin meselenin hükmünü çıkartıp dörtbin fetva verdiğini (321)

Okumanın Dayanılmaz Cazibesi

Bir ülkenin kültürel yönden kalkınmışlığının, o ülkede bir yılda fert başına tüketilen kağıt miktarı ile ölçüldüğünü
ABD'de kişi başına bir yılda tüketilen kağıt miktarının 391 kilo olmasına karşılık, aynı rakamın Avrupa ülkelerinde ortalama 90 kilo olduğunu ve ülkemizde ise bu rakamın sadece ve sadece 18 kilo olduğunu (322)

Üstad Türkiye'de Okuma Çığırını Açtı

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri' nin talebelerinden Bayram Yüksel ağabeyin, Hasan Basri Çantay'ı ziyarete gittiğinde Çantay' ın, Bayram ağabeye dönerek:
"Kardeşim, sizleri tebrik ediyorum Bizler Üstad'ın sayesinde müellif olduk Korkumuzdan ne eser yazabiliyorduk Ve nede kimseye birşey anlatabiliyorduk
Üstad Hazretleri Risale-i Nuru telif etmeye başladı
Türkiye'de bu sayede okuma çığırını açtı"diyerek bir hakikati ifade ettiğini(323)

Dördüncü Murat'ın Sporculuğu

Osmanoğulları'nın onyedinci padişahı olan Bağdat Fatihi IV Murat'ın çok kuvvetli biri olduğunu
Bir gün sarayda Murat Han'ın, musahibi Musa Paşayı sağ eliyle kuşağından tutup kaldırarak ve öylece Has Odayı dolaştırdığını ve sonra da en küçük bir yorgunluk ve tıknefeslilik göstermeden, paşayı kaldırdığı gibi tek elle yavaşça zemine bıraktığını
Bir cirit mızrağı ile, arka arkaya konan dokuz kalkanı bir atışta deldiğini
200 okkalık bir gürzü kolayca kaldırıp salladıktan sonra fırlatabildiğini
Savaş zamanlarında metrise girip topla nişan alıp düşmana isabet kaydettiğini
Ve İstanbul Okmeydanındaki kemankeşlik müsabakalarda 1070,5 gez (706 5 cm) mesafeye okunu ulaştırıp rekor kırdığını ve okun düşdüğü yere rekorunu belgeleyen menzil taşı dikildiğini (324/a)
Musul'da bulunduğu bir sırada oraya gelen Hint elçisinin tüfek ve kılıç kar eylemez diye hediye ettiği fil kulağından yapılma üzeri gergedan postu kaplı çok sağlam siperi(kalkann ) el mızrağı ile ortasından deldiğinı ve içini altın ile doldurup elçiye geri hediye ettiğini (324/b)

İslam'ın Boğazına Geçirilmeye Çalışılan İp

İlk olarak Avrupa'yı ümit Burnu üzerinden doğuya bağla yan deniz yolunu keşfetmesiyle dünya sömürgecilik tarihinde yeni bir dönem açan "İsa tarikatı şövaIyesi" Portekizli denizci
Vasco da Gama(1460-1524)'nın Güney Hind adalarına ulaştığında :
"İşte şimdi İslam'ın boğazına ipi geçirdik Bu ip çekilmeye devam edecek, neticede boğaz sıkılacak ve Müslümanlık ölecektir " dediğini (325)

Eski Bir Hamam Kitabesi

Eski İstanbul' un hamam kitabelerinden birinde karakter temizliğinin ehemmiyetini vurgulamak için:
"Tıynetin na pak ise, Hayr umma sen germabeden Önce tathir-i kalb et, sonra tathir-i beden"Yani (Kötü huylu, kirli karakterli bir kimse isen, hamamdan bir şey bekleme Temizlik istiyorsan evvela kalbini temizle, sonra da bedenini)
diye yazdığını(326)

Bir Ahlak Kahramanıydı

Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yakın dostu olan Mithat Cemal Kuntay'ın, Akif'le olan arkadaşlık münasebetini anlatırken yıllarca onun kusurlarını ve falsolarını araştırdığını ve otuzbeş yıl sonra onun karakterini kağıda dökerken, hayranlık hisleri içinde :
"İlk tanıdığım zaman ona inanmadım Bir insan bu kadar temiz olamazdı Fena aktör melek rolünü oynamaktan bir gün yorulacaktı Gayri tabii bir faziletten yorulan yüzünü bir gün görecektim Fakat otuzbeş sene bugün gelmedi
Otuzbeş sene onun yanından her çıkışımda kendime hep bu sualleri sordum: Bu tevazu, kendi kendini inkar edercesine nasıl çıkıyordu? Mahrumiyetlerden yılmayan seciyesiyle kendisini nasıl kahraman sanmıyordu? Onu yakından tanıyanlar için, her geçen gün, nasıl onun lehine geçen bir gün oluyordu? Onun temizliği yanında insan kendi günahlarından muzdarip olurken , o, kendisinin sizden başka olduğunu nasıl görmüyordu?
Onda bütünlük vardı; Kininde de, evlatlık, babalık, kardeşlik kuvvetini alan dostluğunda da, bütünlük Dostunu, sevmek kelimesinin noksansız mefhumuyla seviyordu: Öldüğü zaman düştüğü zaman, dünya aleyhine döndüğü zaman, yanında olmadığı vakit ve sevmeyenlerin yanında bulunsa bile'
diye yazdığını(327)

Çile İle Kemale Eren Büyük Ruhlar

Milletlerin önüne düşüp onları aydınlığa çıkaran nice büyük şahsiyetlerin ömürlerinin bir bölümünün hapishanelerde çile ve işkence içinde geçtiğini ve böylece onların olgunlaşan ve aydınlanan gönülleriyle milletlerin diriliş yolunda birer ışık kaynağı haline geldiğini
Büyük İmam Ebu Hanife Hazretleri' nin zindanlara atılarak saygısızca hırpalanıp inim inim bir hayat yaşadığını
Ahmet Bin Hanbel Hazretleri' nin adi bir insan gibi tartaklanıp bayağı bir işkencelere maruz bırakıldığını
Serahsinin El-Mebsut isimli koca kamusunu hapsedeldiği kuyu dibinde telif edip meydana getirdiğini
Bediüzzaman Hazretleri'nin bir cani gibi muamele görerek memleket memleket sürgüne gönderildiğini
Campanella 'nın zindanda Cervantes in esarette, Dostoyevski,nin de kürek mahkumu iken kendilerini keşfederek milletlerinin gönüllerinde ölümsüzlüğe ulaştıklarını (328)

Bediüzzaman,ın Emirdağı

Devrin hükümeti tarafından Bediüzzaman Hazretleri' nin sürgün olarak ikamet ettiği Emirdağ' da iftira ve fesat çıkarmakla vazifelendirilen vicdanlı bir komiserin, şehre geldikten sonraki ilk intibalarını :
"Çarşıya çıkıp kahvaltı için peynir ve zeytin aldım Bir dükkandan da tereyağı aldık dükkan sahibi tereyağını tartarken, yağı koyduğu kağıt kadar da, terazinin öbür kefesine kağıt koydu Doğrusu bu hali ben başka bir yerde görmemiştim Bediüzzaman işte Emirdağı'nı böyle yapmıştı diyerek hakperest bir şekilde anlattığını (329)

Çalıntı Deve Katarı

Bir şairin , Vezir İbad'ın huzuruna gelip her beyiti bir divandan alınmış her nüktesi bir şairden çalınmış bir kaside getirip okuyunca, şiir literatürü çok geniş olan vezirin:
"Bizim huzurumuza öyle bir deve katarı getirdin ki, eğer bir adam onların yularını çözecek olsa, her biri bir sürüye gider!' diye veciz bir söz söyleyerek şaire hatasını hatırlattığını (330)

Yavuz'un Tevazuu

Büyük Cihangir Yavuz Sultan Selim'in günde üç saat uyku uyuyup tahta kaşıkla tek çeşit yemek yediğini
Herhangi bir saray halkından ayırt edilemeyecek kadar sade giyindiğini ve bunun sebebini soranlara:
"Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişahlarına saygıdan ileri gelir Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim Padişahımız(Allah cc) vücudun dışına değil, içindeki cevhere(imana) bakar" diye veciz bir cevap verdiğini (33ı)

"Çocuğunuza Kur'an Telkin Ettiniz mi?"

İşadamı Sakıp Sabancı' nın, kızını batı standartlarında tahsil yapması için İngiltere'deki Harward kolejine kaydettirdiğini
Okul idaresinin, kolejin çeşitli bölümlerini Sabancı'ya gezdirdikten sonra kiliseyi göstererek:" Burası da dini ibadet yeri " deyip "Senin kızın Müslüman olduğu için dini ibadet günlerinde Kur'anı Kerim getirsin, istediği günlerde okusun Siz Kur'an okumasını kızınıza telkin ettinizmi?" diye sorduklarını Sakıp Sahancı' nın daha sonra bu hadisenin değerlendirmesini yaparken :
"Allah var, doğrusu ben kızımla beraber Kur'an-ı Kerim getirmemiştim Kızıma da telkinde bulunmamıştım çok utandım Sırtım terledi O 'gavur' dediğimiz bana verdiği dersten çok mahçup oldum Adeta yüzüme bir şamar patlamıştı Ve Türkiye'ye geldiğimde kızıma hemen bir açıklamalı Kur'an-ı Kerim gönderdim" diyerek kızına dini bilgiler öğretmediğinden dolayı mahcubiyetini itiraf ettiğini (332)

Kur'an'a Aşk Derecesinde Hayranlık

Fransa nın en tesirli gazetelerinden Figaro'nun Prof And ile yaptığı bir röportajında ona:
"Kur'an'a karşı duyduğunuz aşk derecesindeki hayranlığın sebebini açıklayabilir misiniz?" diye sorması üzerine, Andre Miquel , in :
"Montpellier'de bir kitapçı dükkanında, en eskilerden olan Savary'nin bir Kur'an tercümesini gördüm O sıralar 17 yaşındaydım
Metindeki mesajda Allah'ın birliğinin açıkça ve kıskançca savunulması ve Allah'ın tarifi üzerine İslam'ın yüksek düşüncesi beni bir başka dünyaya götürdü Tercümeye bile yansıyan metindeki müstesna edebi değerler beni tarifi imkansız bir hayranlığa boğdu Bu heyecanı hiçbir zaman kaybetmedim" diye cevap verdiğini(333)

Rus Çarı'na Tokat Gibi Cevap

İmkansızlıklar içinde Kafkasya dağlarında yıllarca sürdürdüğü özgürlük mücadelesinden sonra Ruslara esir düşen Kafkas kartalı Şeyh Şamil'in büyük bir törenle Petersburg'a getirilip, şerefine büyük balo düzenlendiğini ve Çar ll Aleksandr'ınŞamil' e bu baloyu nasıl bulduğunu sorması üzerine Büyük İmam'ın:
"Çar hazretlerine meçhul değildir ki Cenab-ı Hak dünyayı Hristiyanlara ve ahireti Müslümanlara vaad buyurmuşlar O İlahi 'Cennet'e gidemeyeceğinize göre, dünyayı Cennet'e çevirmekte çok isabet buyurmuşsunuz" diye müthiş bir
cevap verdiğini (334)

Çağın Doruğuna UIaşmış Müslüman Mühendis

Batılı kaynakların "Çağın doruğuna ulaşmış Müslüman mühendis diye tarif ettikleri Ebul İz el-
Cezeri'nin(l 136/1206), kendisinden tam 800 yıl sonra ortaya çıkacak olan sibernetik bilimini ve otomasyon teknolojisini bularak böylesine sistemler kurulabileceğini tesbit edip, inşa ettiği makinelerle de bunu ispatlamış bir İslam alimi olduğunu (335) Biliyor muydunuz?

Dualarla Arşa Uzanan Ordu

Alim, adil ve dindar bir şahsiyet olmasının yanı sıra cesaret ve isabetli kararlarıyla sultanların başarılarında büyük hisse sahibi olan Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün, otorite ve dirayetle yirmisekiz yıl boyunca taçlandırdığı vezirlik makamını ve hayatını bir Batıni fedaisi tarafından hançerlenerek kaybettiğini
Büyük nüfuzu sebebiyle muhalifleri tarafından sık sık sultana şikayet edilen Nizamülmülk için bir defasında: "Nizamülmülk her yıl fakirlere, sufilere 300 bin dinar veriyor Eğer bu para orduya tahsis edilse, İstanbul'u bile fethetmek mümkün olur" diye Sultan'ın kulağına fısıldanınca, Melikşah'ın durumu Nizamülmülk'e sorduğunu ve bu büyük vezirden:
"Ey alemin sultanı ! Allah sana ve bana, kullarından hiç kimseye nasib olmayan lütuf ve ihsanda bulunmuştur Buna karşılık sen, Allah'ın dinini yükseltmeye çalışan, O'nun Aziz Kitabı'nı hamil bulunan kimselere yılda 300 bin dinar sarfetsen çok mudur?
Sen askere her yıl bunun iki katını harcıyorsun Halbuki onların en kuvvetli ve en iyi nişancısının oku bir milden ileri gidemez Ben ise sarfettiğim bu para ile öyle bir ordu techiz ediyorum ki, onların orduları ta arşa kadar gider ve Allaha vasıl olmalarına hiçbir engel yoktur cevabını aldığını(336)

Batılı Gözüyle Türkler

Birçok batılı yazarın, Osmanlı'yı muhteşem yapan dinamikleri öğrenmek gayesi ile bizim topraklarımıza seyahatler tertip ettiğini
Bunlardan biri olan Edmondo De Amicis'in İstanbuI adlı eserinde Türklerin özellikleriyle alakalı olarak:
Türkler, uzak ve belirsiz bir şeyleri düşünen insanların görünümüne sahipler Hepsi de sabit fikre dalmış filozof veya bulundukları yeri ve çevrelerindeki şeyleri fark etmeksizin yürüyen uyur gezerler gibi görünmektedirler
Hepsi de büyük ufukları seyretmeye alışmış kimseler gibi ileriye ve uzaklara bakan ve gözlerinde ve ağızlarında belli bir üzüntü ifadesi vardır" diye yazdığını(337)

İslam' ı Parçalama Planları

Napolyon Bonapart'ın sömürmek gayesi ile gittiği Mısır'ı işgali sırasında beraberinde getirdiği "Yakın Doğu Toplumu ve Kültürü " kitabının yazarı bir Fransız araştırmacısının:
"Biz her İslam ülkesinde İslam öncesi kültürleri ortaya çıkarmak için toprağı kazdık Tabiatıyla, İslam öncesi inançları Müslümanlara giydirmek mümkün değildir Fakat çocuklarını, İslamiyetle o eski medeniyetler arasında mütereddit
kılmak bize yetiyordu" diyerek sinsi düşüncelerini ortaya koyduğunu (338)

Enteresan Bir Tüzük

Osmanlıda esnaf ve sanatkarlar hakkındaki tüzüklerden "hamamcılar" ile ilgili kısmında:
Kafir başını ve uyuş başını tıraş ettiği ustura ile Müslümanların başını tıraş etmeyeler, onun
gibilerin usturaları ayrı ola Ve natır (hizmetli), futayı (peştemal) pak ve temiz tuta ve adamına göre futa vere Delikli ve kısa futa olmaya ve kafire ayrı futa vereler Verdikleri futanın ayrı işareti ola Ve kafir yüzünü sildiği rida ile Müslüman yüzünü silmeye Velhasıl Müslümanların her nesnesi ayrı ola Eğer inad ederlerse muhkem ta'zir edip haklarından geline " diye yazdığını(339)

Fakir Ama İzzetli Bir Hayat

İstiklal marşımızın yaslı şairi Mehmet Akif Ersoy'un hayatının hep fakr u zaruretler içinde geçtiğini
Memleketinden ayrılıp Mısır' a gittiğinde evinde eşya namına sadece birkaç kanepe, iki demir ayak üzerine konulmuş bir kaç tahtadan ibaret karyola vazifesi görür birşey bir hasır seccade, bir nalın ve bir divit bulunduğunu
Ve bu büyük üstad' ın evden eve taşınırken konu komşu eşyalarını görmesin diye geceleri taşındığını (340)

Sin Şın a Girdiğinde

15 Aralık l516da Şama giren Yavuz Sultan Selim Han'ın,metruk halde bulunan Muhyiddin-i Arabi'nin türbesini ortaya çıkarttığını ve vefatından önce "Sin (Selim), Sin a (Şam) girdiğinde benim kabrim ortaya çıkacaktır diyen Muhyiddin Arabi'nin kerametinin gerçekleştiğini(341)

Tokat

Bursa'yı Yunanlılar işgal ettiğinde Pir Emir türbesine bakan türbedarın, mezarı bastonla dürtüp
"Ya pir Bursa'yı Yunanlılar işgal etti, kalk kurtar dediğini ve türbedarın gece rüyasında Pir Emir Hazretlerini görüp, Emir in kendisine :
"Behey ahmak, vatanı düşmandan kurtarmak ölülerin değil dirilerin hakkıdır!" diyerek hışımla bir tokat aşkettiğini ,
ve türbedarın korku içinde uyandığında çenesinin yamulmuş olduğunu gördüğünü ölünceye kadar çenesinin düzelmediğini (342)

Büyük İbret

1971 öğrenci hadiseleri başladığında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde namaz kılan öğrencileri mescidde döven militanların daha sonra Nurhak dağlarında, hem de dövdüğü Müslüman öğrencinin babasının tarlasında askeri kuvvetler
tarafından öldürüldüğünü (343)

Çocuğunu Satılığa Çıkaran Kadın

Çok zor şartlar altında devleti 33 yıl dahice idare eden Abdulhamid Hanın Osmanlı tahtından indirilmesinden sonra Osmanlı Devleti'nin başına Balkan gailesi açılıp, Sırp Yunan
Bulgar ve Karadağlı çapulcuların İstanbul önlerine kadar gelmeleri üzerine, binlerce kilometre ötedeki Müslüman Hintli kardeşlerimizin , İslam'ın son hür kalesi olan Hilafet merkezi Osmanlı'ya yardım elini uzatmak için çırpındıklarını
Genç kızların çeyizlerini, ihtiyarların cenaze masrafları için bir köşeye ayırdıkları paralara kadar neleri varsa ortaya dökdüklerini, , , Bu yardım toplama kampanyası sırasında Peşaver'de çok fakir bir kadının, verecek birşeyi olmaması üzerine kucağındaki mini mini yavrusunu halka gösterip onu satılığa çıkartıp, karşılığında alacağı parayı Osmanlı'ya yardım için vereceğini ilan ettiğini (344)

Kur'an'ın Tazeliği

Bir batılı düşünür olan Bernard Shaw'a "Sizce yeryüzünde en ilgi çekici hadise nedir?" diye bir sual sorulduğunda, Shaw'ın :
"Yeryüzünde bunca kavga ve düşünce karmaşasına rağmen Kur'an'ın tazeliğini
korumasıdır" diye cevap verdiğini, (345)

Cemiyetin Ahlaki Yapısının Çimentosu

Dini inanç ve manevi değerlerin gençleri sapmalardan ve aşırılıklardan koruyarak cemiyetin ahlaki yapısının çimentosunu oluşturduğunu
Ruhi tatminsizliğin sapık cereyanlara dönüşerek akıl almaz derecede suç nisbetini artırdığı ABD'de, eski başkanlardan Ronald Regan'ın:"Sınıflarda dua etmek için verilen önergeyi destekleyeceğini ve okullarda, Allah'a imana ve disipline başvurularak anarşi ve uyuşturucu madde alışkanlığının sokağa atılacağını " ifade ettiğini
Yine Regan'ın, "Kutsal kitabın on emrine uygun olarak yaşamak için daha çok gayret sarfedersek "alkolizimle ve bulaşıcı hastalıklarla mücadelede hükümetlerin harcadığı milyonları tasarruf edeceğiz" dediğini (346)

İlk Dışkı Yedirme Hadisesi

İnsanlara dışkı yedirme hadisesine ilk defa CHP iktidarı döneminde rastlanıldığını
1947 yılında Demokratik Parti'li bir kooperatif başkanının hükümet tarafından vazifeden alınmasına karşı çıkan İsparta'nın Senirkent bucağı halkıyla, Jandarma kuvvetleri arasında çıkan çatışmalarda jandarmaların köylüleri dayaktan geçirerek, dışkı yedirme idrar yaptırdıkları şapkayı başına geçirme ve yere yatırıp üstüne binerek dolaşma gibi işkenceler uyguladıklarını (347)

Ulu Çınarın Serencamı

Şanlı Osmanlı Devleti'nin 1299 yılında kurulup 1922 yılında tarihe intikal ederek benzersiz bir şekilde 623 yıl gibi uzun bir süre varlığını sürdürdüğünü
Bu Kerim Devlet'in, kuruluşundan 230 yıl sonra Viyana kapılarına dayanarak, bir mille ve devletin; başka ırk, başka dil, başka din ve başka kültür dünyasına, bu kadar kısa zaman içinde böylesine hakim olup tesir edişine tarihte başka hiç rastlanılmadığını
Fakat aynı tarihin, bu bu koca Osmanlı Devleti'nin 46 yıl gibi çok kısa bir süre içinde mahvoluşundaki süratine de şahit olmadığını(348)

27 Mayıs Darbesinde Amerikan Parmağı

27 Mayıs hareketinin gerçekleştirilerek Adnan Menderes ve Fatin Rüşdü Zorlu'nun işbaşından uzaklaştırılmasını herkesten fazla Amerikalıların istediklerini
NATO'ya girerek Türkiye'de Amerika Birleşik Devletlerine üs açan Menderes hükümetinin, bunun karşılığı olarak Amerika'nın teknik imkanlarından faydalanarak ülkemizi kalkındırmayı düşündüklerini, fakat Amerikalıların mükellefiyetlerini yerine getirmeyip savsaklayarak Türkiye'den azla idare etmesini istediklerini
Bunun ilk örneği olarak, Türkiye için zirai alanda büyük bir atılıma sebep olacak olan traktör alımı meselesini Amerikanın kabul ettiğini, fakat bunları verirken, yapılan anlaşmada, bu traktörlerin pamuk ekimine tahsis edilen tarlalarda kullanılamayacağı yolunda bir hüküm koymak istediğini
Oysa, o yıllarda Türkiye'nin ihracatında en büyük iki kaleminden birini pamuğun teşkil ettiğini
Dünya pamuk piyasasının bir numaralı üreticisi olan ABD'nin, pazardaki payının yüzde 1-2 nisbetinde bile düşmesine tahammül edemediğini Menderes ve Zorlu'nun, ABD'nin bu sinsi politikasının farkına vararak ilişkilerde daha dikkatli bir tavır aldıklarını ve dolayısı ile menfaati zedelenen Amerikalıların DP iktidarını gözden çıkardıklarını (349)

Alıntı Yaparak Cevapla