Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HEDR Galeyan etmek * Ot büyümek * Güvercin ötmek
HEDS Sürmek * Reddetmek * Haykırıp bağırmak
HEDUC Eserken gümleyen rüzgâr
HEDY Cenab-ı Hakk'ın rızası için veya ihramda iken yapılması yasak olan herhangi bir fiili işlemekten dolayı kusurunu affettirmek ricasiyle, keffaret olarak Harem-i Şerif'e götürülen veya kendisi veya parası gönderilen kurban
HEFAF Hafif berrak nesne
HEFAFE Parlamak
HEFEVAT (Hefve C) Yanlışlıklar, yanılmalar * Ayak kayması Sürçmeler, kaymalar
HEFFAT Ahmak
HEFHAF Yeynicek, hafif mizaçlı kimse
HEFHEFE İnce belli olmak
HEFÎF Sür'atli seyir
HEFT Hafiflik sebebiyle uçup dağılmak * Hafif mizaçlı olup, her dile geleni söylemek * Vurmak
HEFT f Yedi sayısı
HEFTÂD f Yetmiş 70
HEFT-AHTER f Yedi gezegen Yedi seyyâre
HEFTAN Zırhın altına giyilen pamuklu elbise * Üstten giyilen kürk biçiminde süslü elbise Kaftan (Eskiden ekseriyetle taltif için, büyük kimseler tarafından liyâkat sahiplerine giydirilir veya üstlerine atılırdı)
HEFT-ASMAN Yedi kat gök
HEFT-DANE Aşure adı verilen bir cins tatlıyı yapmakta kullanılan yedi çeşit tahıl
HEFT-DERYA Yedi deniz Pasifik okyanusu, Atlas okyanusu, Karadeniz, Akdeniz, Taberiye, Aral ve Hazer
HEFTE Yedi günlük müddet olan hafta
HEFT-ELVAN Yedi renk * Türlü yemeği
HEFT-ENDAM Vücudumuzda yedi organ
HEFT-GÂNE f Yedi türlü olan Yedi tane
HEFT-HUN f Cehennemin yedi tabakası
HEFT-KALEM Yedi çeşit yazı Tâlik, sülüs, tevki, muhfak, reyhanî, rik'a ve nesih
HEFT-KÂR f Yedi türlü iplikle dokunmuş kumaş
HEFT-MERD f Yedi büyükler (Kutub, gavs, ebdâl, ahyâr, evtâd, nücebâ, nukabâ)
HEFT-RENG f Yedi renk
HEFTÜM f Yedinci
HEFV Açlık
HEFVAN Yanılma, yanlışlık * Süratle gitme, hızla gitme * Ayak kayıp sürçme
HEFVE (C: Hefevât) Sürçme, ayak kayması * Mc: Hata, yanılma Zelle
HEGEMONYA yun Kuvvetle ve kıymetli vasıflarla olan üstünlük * Bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı
HEHCA' Kerim, cömert kimse
HE'HE' Deveyi yulafa çağırmak * Gülegen adam
HE'HEE Deveyi yulafına çağırıp hey hey demek
HEJDEH f Onsekiz sayısı
HEK'A Menazil-i Kamer'den bir yıldız * Atın göğsü üstündeki dâire
HEKHEKA Az birşey verme * şiddetli seyir
HEKİM (Bak: Hakîm)
HEKİR Taaccüp eden, şaşıran
HEKK şiddetli yağmur * Kılıçla vurmak
HEKM Halka şerle taarruz etmek
HEKR Taaccüp etmek, şaşırmak
HEKTAR Fr Yüz ar değerinde ölçü birimi
HEKTOMETRE Fr Yüz metrelik uzunluk ölçü birimi
HEKUR Uzun, tavil
HEL Arapçada soru cümlesinin başına gelen bir harf olup; em bel kad edatları yerinde ve ceza mânasına emri ve bazan isbat, bazan da nehiy için kullanılır
HEL' (HİL') Oğlak (Müe: Hel'a)
HELA' Korku * Feryad * Hırs
HELAHİL (Hülhül C) Tesiri pek kuvvetli ve öldürücü zehir Panzehiri olmayan ağu
HELAHİL-RİZ f Öldürücü zehir saçan
HELAK Yıkılma, bitme, mahvolma * Harislik ve pek düşkünlük * Azab Korku, havf * Fakr
HELAKET Yıkılma mahvolma Felâket
HELAL Allah'ın müsaade ettiği şey Haram olmayan Dinî bakımdan kullanılmasında, yenilip içilmesinde, dinlenmesi veya bakılmasında yahut dokunulmasında nehiy olmayan * İhramdan çıkan hacı
HELALÎ Bürüncük ve pamuk karışımından yapılan bir cins yeli bez * Yaldızlı bakırdan vaya tahtadan mahfazası olan eski sistem saat * Helâl ile alâkalı olan
HELALLI Zevce, karı, menkuha Nikâhlı kadın
HELAL-ZADE Helâl doğmuş, meşru ve nikâhlı ana-babadan dünyaya gelmiş çocuk * İyi adam, fenalık yapmaktan çekinen Sâlih, afif, nâmuskâr
HELC İtimat etmeyecek söz söylemek
HE'LE (HÂLE) (C: Hâlât) Ay ağılı, dâire-i kamer
HELECAN (Bak: Halecan)
HELEK İki dağın arası
HELEKE Helâk * Düşen
HELEL Örümcek ağı * Korku * Yağmur evveli
HELESAYA ÇIKMAK Eskiden ramazanlarda iftardan sonra para toplamak için çocuklar tarafından teşkil edilen çalgılı heyetlere katılanlar tarafından nakarat makamında söylenen bir tabirdir Dilenciliğin kibarcalarından sayılır
HELEZON Saat zenbereği gibi gittikçe daralan daire şekli Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan
HELEZONÎ Helezon şeklinde olan Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan, gittikçe darlaşır daire biçiminde olan
HELHEL Seyrek, ince, dakik şey * Öldürücü zehir
HELHELE Okuyucunun tesirli nağmeyi tekrar etmesi * Unu seyrek elekten elemek * Teenni ile encamını beklemek * Bir şeye pek yaklaşıp çatmak
HELÎCE Saçaklı seccade
HELİKOPTER Fr Pervanesi tepesinde bulunan ve olduğu yerde durabilen, dikine kalkış ve iniş yapabilen bir uçak
HELÎLE Tıb: Tohumları tıbda müshil olarak kullanılan bir bitki
HELÎME Buğday ve pirinç gibi bazı hububatın kaynamasıyla hâsıl olan koyu ve yapışkanlı su
HELKAM Yaşlı kadın, acuze
HELKES Alçak adam
HELLAB (HELLÂBE) Yağmurlu soğuk rüzgâr
HELLE (C: Hilâl) Azıcık sesi yükseltmek
HELLÜM Beri gel (mânasına gelir)
HEL MİN MEZİD Daha yok mu? Daha olmayacak mı? mânâlarında kullanılır
HELS Cemaat, topluluk
HELS Çok hayır * Gizlemek, saklamak
HELSAS Cemaat, topluluk
HELTAT Cemaat, topluluk
HELTÎ Bir ot cinsi
HELU' Sabrı az, hırsı çok olan Sabırsız olup her halini halka şikâyet eden insan
HELUK Helâk olucu, helâk olan * Fâcire kadın Kötü hayata alışmış kadın
HELÜMM "Tez getir" mânasına gelir
HELÜMME CERRA (Helümme cerren) "Var kıyas eyle Çek beri getir" gibi kinâye için söylenen bir tabirdir
HELVA' Hızlı yürüyüşlü davar
HELVA-GER f Helvacı
HELVA-HANE f İçinde helva pişirilen genişçe ve derinliği az tencere * Tar: Saray için her türlü tatlı yiyeceklerin yapılmasına yarayan saray mutfağının bir bölümü
HELVA SOHBETLERİ Eskiden kış mevsiminin başlıca eğlencelerinden biriydi Bu eğlenceler, her sınıf halk arasında rağbetteydi Devlet erkânı, vükelâ, zengin konak sahibleri ve orta halli halk kendi imkânları ölçüsünde helva sohbetleri düzenler, eş ve ahbabına ziyafetler verirdi Vükelânın düzenlediği sohbetler tantanalı ve hayli masraflı olurdu Bu sohbetlere zamanın şairleri, edebiyatçıları, nükte ve sohbetleriyle meşhur olmuş kişiler, sazende ve hanendeler davet edilirdi Kışın en soğuk kırk günü olan erbain'i sağ ve sağlıklı olarak geçirenler kurbanlar keser ve helva sohbetleri bundan sonra düzenlenirdi Sohbetin en renkli eğlencesi keten helvası yapımıydı (OTDS)
HELVAYÎ Helva satan Helvacı
HELYOSTAT Yansıyan güneş ışınlarını, belli bir doğrultuya yöneltmeğe ve bu doğrultuda tutmaya yarayan bir ayna ile bir ayar sisteminden meydana gelen tertibat
HELYOTERAPİ Fr Güneşle tedavi
HEM (HEMM) Gaile, müşkül iş * Tasa, gam, keder, hüzün
HEM f Birlikte, beraber olmak mânasını ifade eder
HEM-AHENG f Uygun, münasib, denk
HEMAHİM (Hemheme C) Üzüntüler, kederler, dertler, tasalar
HEMAL f şerik, ortak, eş, benzer, nazir
HEMALUŞ Kara balçık
HEMAN f Derhâl, hemen, acele olarak, çarçabuk, o anda
HEMAN (HUMÂN) İnce zayıf süngü * Huysuz ve kötü insan
HEMANA f Sanki, güya * Aynen, tıpkı, tamamen
HEM-AN-DEM f Hemen, derakab, derhal, o anda, çarçabuk
HEMANEND f Benzer, gibi
HEM-AN-GÂH f Hemen, o anda
HEM-ARAMİŞ f Birlikte dinlenen, beraber istirahat eden
HEMARE Her zaman, her an, dâima
HEM-ASIL f Aynı asıldan
HEM-ASIR Aynı asırda olan Bir asırda beraber olanlar
HEM-AŞİYAN f Bir yerde beraber bulunan, bir yuvada birlikte olan
HEM-AVER f Efendileri aynı olan köleler * Arkadaş, refik
HEM-AVERD f Savaşan iki kişiden herbiri
HEM-AVİZ f Harpte karşılaşan iki kişiden biri
HEM-AYAR f Eşit, denk, müsavi
HEMAZÎ Sür'at, hız
HEM-BAR f Aynı yükü yüklenmiş olan, aynı yükü taşıyan
HEM-BER f Beraber olan, birlikte oturan
HEM-BU f Kokusu bir, aynı kokuda * Mc: Âdet ve tarzları aynı
HEM-CA(Y) f Aynı yerde oturan Hemşehri
HEM-CENAH f Denk, eşit, müsâvi
HEM-CENB f Akran
HEM-CİNS Aynı cinsten olan
HEM-CİVAR Aynı yerde oturan, komşu
HEM-ÇÜ f Onun gibi
HEM-ÇÜNAN f Böylece
HEM-DAMAN f Bacanak
HEMDE Ölümle haşir arası
HEM-DEM f Canciğer arkadaş
HEM-DERD f Dert yoldaşı, dert arkadaşı Aynı dert ve kedere düçar olanların beheri
HEM-DEST (C: Hemdestân) f Birlikte çalışan, müttefik, arkadaş * Ortak, şerik
HEM-DESTÎ f Berâberlik, birlik * Ortaklık, şeriklik
HEM-DEST-İ VİFAK Bir fikir ve mes'elede anlaşarak elele vermek, hep birden aynı sözü söylemek
HEM-DİH f Köyleri aynı olan Aynı köyden olan
HEM-DİL f Fikirleri, düşünceleri aynı olanların her biri Bir maksad ve istekte bulunanları beheri
HEM-DUŞ f Omuz omuza gelen, eşit olan, müsavi olan
HEME f Cümle Hep Bütün
HEMEC Kıymetsiz, değersiz * Şaşkın * Övez (denen at sineği)
HEMECE Zayıf koyun
HEME EZ OST Herşey ondandır
HEMEGAN f Cümlesi, tamamı, bütünü, hepsi
HEMEL Çobanı olmayan deve
HEME OST Hepsi odur
HEMERCEL Yorga at
HEMEYAN Akmak, seyelân etmek
HEMEZAT (Hemeze C) Kuruntular, vesveseler, şüpheler, tereddütler
HEMEZE Vesvese Şeytanın desisesi Kuruntu
HEM-FİKR f Aynı düşüncede ve aynı fikirde olan Kafadar
HEM-FİRAŞ f Zevce Karı
HEMGER f Çulha dokuyucu
HEM-GİNAN f Bütün insanlar, bütün nev'-i beşer

Alıntı Yaparak Cevapla