Yalnız Mesajı Göster

Nene Hatun

Eski 04-07-2009   #2
[KAPLAN]
Varsayılan

Nene Hatun




Şimdi mümkünse hafızalarınızı geri sarın, gidin taa 1877 Kasımı'na…
Yer Erzurum… Mevki: Aziziye Tabyaları… Vakit sabaha karşı… Tarihe "93 Harbi" olarak geçen Osmanlı-Rus savaşı Doğu Cephesi'nde bütün şiddetiyle devam ediyordu… Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki kuvvetlerimiz, bir süre önce Erzurum'a saldıran Moskof'u tepelemek üzereyken, hiç hesapta olmayan bir "arıza" çıkmıştı…

Türk ekmeğiyle yüzyıllar boyu beslenen yerli Ermeniler, çeteler kurup Erzurum'a saldırmış ve uyuyan askerlerimizi keserek tabyayı ele geçirmişlerdi Arkadan gelen Rus askerleri kolayca tabyaya girmişti
Haber Erzurumlulara ulaşınca kıyamet koptu Sabah ezanından önce minareye fırlayan imam ve müezzinler haberi tüm Erzurum'a duyurdular
Minarelerden yapılan çağrıyı Hatun Gelin de duymuştu…

Henüz 28 yaşındaydı Üç yıl kadar önce evlenmiş, üç ay önce Nazım adını verdiği bir oğlu dünyaya getirmişti Köyü, Aziziye Tabyası baskınından sadece onbeş gün kadar önce Ruslar tarafından işgal edildiği için, ailesiyle birlikte Erzurum'a göçmüş, iki küçük odadan ibaret kerpiç bir eve sığınmıştı Ağabeyi birkaç gün önce ağır yaralı olarak cepheden eve dönmüş, o gece kollarında şehit olmuştu
Hatun Gelin, o gece, iki odalı kerpiç evin bir odasında hem bebeğini sallıyor, hem de ağabeyinin ruhuna Kur'an okuyarak sabah namazını bekliyordu
Ezan öncesi minarelerden gelen çağrıyla irkildi Aziziye Tabyası düşman tarafından basılmış, tüm askerlerimiz şehit edilmişti…

Allahını seven yardıma çağrılıyordu…
Herkes silah namına ne varsa almalı, Aziziye Tabyası'nın imdadına koşmalıydı
Hatun Gelin dikkat kesildi…
Sokak tarafından gürültü, Aziziye tarafından yoğun silah sesleri geliyordu Beşikte her şeyden habersiz, masum mazlum uyuyan bebeğine baktı
Son kez emzirdi… Sonra sabah namazını kıldı
Bebeğini öptü, kokladı: "Nâzım'ım seni bana Allah verdi, ben de seni O'na emanet ediyorum" dedi…
Beline bir satır soktu Eline şehit ağabeyinin tüfeğini aldı ve hızla tabyalara doğru koşmaya başladı
Tabyalarda mevzilenmiş çeteler ve düşman askerleri, kendilerine doğru akmakta olan iman selinin karşısında fazla tutunamadılar
Modern silahları vardı, ama hiçbir silah bu kararlı ve imanlı insan selinin karşısında etkili olamıyordu
Dadaşlar tabyaların demir kapılarını bir kâğıt gibi ezerek düşmanın üzerine atıldılar
Çarpışma çok kanlı oldu Bin şehit verdik Ama Aziziye Tabyası ve Erzurum kurtuldu
Hatun Gelin bakındı Ermeni çetecilerden birinin yerinden söküp yere attığı bayrağı kaptığı gibi yerine dikti Sonra yaralılarla meşgul olmaya başladı
Oysa kendisi de omzundan yaralıydı ve kan kaybediyordu Doktorlardan biri bunu söyleyince, "Ben kadınım, önemi yok" dedi
"Kadınlara nasılsa değer vermiyorsunuz" mu demek istedi, yoksa "Kadınım, dayanıklıyım" mı demeye getirdi, kimse bilmiyor
"Ben kadınım" dedi yalnızca, "önemi yok"
Sahi, önemi yok mu?
("Nene Hatun" adıyla tarihe geçen bu kahraman Türk kadını, 22 Mayıs 1955'de, 98 yaşında vefat etti Kurtarılmasına emek verdiği Aziziye Tabyası'na gömüldü Şükranla, minnetle, rahmetle anıyoruz)
Yavuz Bahadıroğlu, Vakit


Şimdi mümkünse hafızalarınızı geri sarın, gidin taa 1877 Kasımı'na…

Yer Erzurum…
Mevki: Aziziye Tabyaları…
Vakit sabaha karşı…
Tarihe "93 Harbi" olarak geçen Osmanlı-Rus savaşı Doğu Cephesi'nde bütün şiddetiyle devam ediyordu…
Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki kuvvetlerimiz, bir süre önce Erzurum'a saldıran Moskof'u tepelemek üzereyken, hiç hesapta olmayan bir "arıza" çıkmıştı…

Türk ekmeğiyle yüzyıllar boyu beslenen yerli Ermeniler, çeteler kurup Erzurum'a saldırmış ve uyuyan askerlerimizi keserek tabyayı ele geçirmişlerdi Arkadan gelen Rus askerleri kolayca tabyaya girmişti

Haber Erzurumlulara ulaşınca kıyamet koptu Sabah ezanından önce minareye fırlayan imam ve müezzinler haberi tüm Erzurum'a duyurdular
Minarelerden yapılan çağrıyı Hatun Gelin de duymuştu…

Henüz 28 yaşındaydı Üç yıl kadar önce evlenmiş, üç ay önce Nazım adını verdiği bir oğlu dünyaya getirmişti Köyü, Aziziye Tabyası baskınından sadece onbeş gün kadar önce Ruslar tarafından işgal edildiği için, ailesiyle birlikte Erzurum'a göçmüş, iki küçük odadan ibaret kerpiç bir eve sığınmıştı Ağabeyi birkaç gün önce ağır yaralı olarak cepheden eve dönmüş, o gece kollarında şehit olmuştu

Hatun Gelin, o gece, iki odalı kerpiç evin bir odasında hem bebeğini sallıyor, hem de ağabeyinin ruhuna Kur'an okuyarak sabah namazını bekliyordu

Ezan öncesi minarelerden gelen çağrıyla irkildi Aziziye Tabyası düşman tarafından basılmış, tüm askerlerimiz şehit edilmişti…

Allahını seven yardıma çağrılıyordu…

Herkes silah namına ne varsa almalı, Aziziye Tabyası'nın imdadına koşmalıydı

Hatun Gelin dikkat kesildi…

Sokak tarafından gürültü, Aziziye tarafından yoğun silah sesleri geliyordu Beşikte her şeyden habersiz, masum mazlum uyuyan bebeğine baktı

Son kez emzirdi…

Sonra sabah namazını kıldı

Bebeğini öptü, kokladı: "Nâzım'ım seni bana Allah verdi, ben de seni O'na emanet ediyorum" dedi…

Beline bir satır soktu Eline şehit ağabeyinin tüfeğini aldı ve hızla tabyalara doğru koşmaya başladı

Tabyalarda mevzilenmiş çeteler ve düşman askerleri, kendilerine doğru akmakta olan iman selinin karşısında fazla tutunamadılar

Modern silahları vardı, ama hiçbir silah bu kararlı ve imanlı insan selinin karşısında etkili olamıyordu

Dadaşlar tabyaların demir kapılarını bir kâğıt gibi ezerek düşmanın üzerine atıldılar

Çarpışma çok kanlı oldu Bin şehit verdik Ama Aziziye Tabyası ve Erzurum kurtuldu

Hatun Gelin bakındı Ermeni çetecilerden birinin yerinden söküp yere attığı bayrağı kaptığı gibi yerine dikti

Sonra yaralılarla meşgul olmaya başladı

Oysa kendisi de omzundan yaralıydı ve kan kaybediyordu Doktorlardan biri bunu söyleyince, "Ben kadınım, önemi yok" dedi

"Ben kadınım" dedi yalnızca, "önemi yok"

Sahi, önemi yok mu?

("Nene Hatun" adıyla tarihe geçen bu kahraman Türk kadını, 22 Mayıs 1955'de, 98 yaşında vefat etti Kurtarılmasına emek verdiği Aziziye Tabyası'na gömüldü Şükranla, minnetle, rahmetle anıyoruz)

Yavuz Bahadıroğlu, Vakit

Alıntı Yaparak Cevapla