Prof. Dr. Sinsi
|
Ömer'in Çocukluğu Kitabının Özeti
Ömer'in Çocukluğu
Muallim Naci bu eserinde, eski İstanbul semtlerini, burada var olan insanları, okuduğu mektepte olan biten herşeyi, hayatında önemli yer tutmuş, belki de hayatına biraz da olsa yön vermiş olan şahısları halisane duygularıyla anlatmaya çalışmıştır Okuyucuya vereceği şeyler de bu yönlerde olsa gerektir!
Onun anlattığı kadarıyla semtlerden, insanlardan, esnaftan, aile yapısından, komşuluk ilişkilerinden tatlı bir hatıra havası eşliğinde haberdar olmaktayız Her ne kadar kendisi bir tür çocukluk yaparak yazdığını söylese de biz, onun bu çocukluk hatıralarından bir şeyler öğreniyoruz
Kitabın Adı: Ömer'in çocukluğu
Kitabın Yazarı: Muallim Naci
Kitabın Yazılma Yılı: 1992
Kitabın Yayınevi: BEYAN YAYINLARI
Kitabın Basım Yılı: 2004
Sayfa Sayısı: 94
Kitabın Konusu: Yazar, çocukluk günlerini anlatıyor Yaşadığı toplumun inançlarını, duyarlıklarını ,şehir, semt, ailesi ve çevresindeki diğer insanları, geleneklerini ve başarılı bir şekilde anlatmaya çalışır
Kitabın Özeti:
Benim adım Ömer ,annemin adı Fatımat-üz-Zehra ve babamın adı ise Alidir,Ağabeyimin adı Mehmettir Biz İstanbulun Saraçhane Semtinde, Çelebi Sokakta oturuyoruz Babam gayet güzel giyinen, temiz yürekli bir insandıt Kendi dükkânında saraçlık yapardı çok çalışır, evine bakardı
Bir tatil zamanı Varnaya misafirliğe gittikAbim okuyup yazma konusunda bana çok yardım etti
Bir de amcam vardı Adı Mehmet Tahir Babamdan çok farklı idi Babam hep onun borçlarını ödermiş
Ninemin bir asası vardı Komşu çocuğu Naille itişip kakışırken, sopayı kafasına indirdim Bir daha da o sopayı görmedim Meğer, annem kırıp yakmış benim haberim bile yoktu Bu bana büyük bir ders oldu Bir daha böyle şeyler yapmadım
Dayım Varnadan bana bir oğlak göndermiş Çok sevimliydi çok mutşu olmuştumAbim kucağında getirmişti
Okulumuz her gün açıktırokulumuzun adı “Fevziye Mektebi”dirSabahları bizi kalfa alır, okula götürürdü Hoca Efendiden pek korkardımÖnünde ileriye doğru uzatılmış olan İki sopa, baş ucunda asılı olan kayışlı falakalar vardı Beni üç yıl içinde iki defa falakaya yatırdı
Babam, bir Kurban Bayramı sabahleyin namazdan dönüşünde, kendisiyle annem için kurban kesti ve sonra öğrendik ki sıtmaya yakalanmış on bir gün sonra vefat etti Yemek için öğle vakti eve döndümmüştüm Eve yaklaşınca, kalabalığın arasından babamın tabutunu gördüm hiç bu şekilde bir acı hissetememiştim Babam öldüğünde sekiz yaşında idim
Bir gün,evime doğru yürürken, bir köpeğin saldırısına uğradım , Ağlaya ağlaya eve geldim Köpeğin saldırmasına üzüldüğüm kadar, orada köpeğin bana saldırmasını seyreden bir adamın bana yardımcı olmamasına da çok üzülmüştüm
sonra kitaplar okumaya başladım kitap okumayı çok seviyordumAziz Efendinin “Muhayyelat” adlı eserini okuduğum zaman, Ömer olan ismimi Naciye döndürdüm “Naci ile Şehidenin Aşkı” adlı bölümü okumamın buna neden oldu Hikâye beni çok etkiledi Çok güzel bir kız olan Şehide, yanına çağırdığı yiğitlere bazı sorular sorar; ama rüzgârdan açılan peçesinin ardındaki güzelliği gören yiğitlerin iyice dili tutulur ve hepsi Şehidenin karşısında tir tir titremekten sorulara cevap veremezler Güzelliği karşısında herkes deliye döner Derken Naci, bu kızın ününü duyarak yanıma gider ve sorduğu tüm sorulara düzgünce cevap verir Evlenirler Ama kız yüzünü açtığı zaman, gördüğü güzellik karşısında delirmemek için Naci kendini zor tutar
Babamın vefatının ardından dayımı da kaybettik ve daha sonra büyük bir yoksulluk içine düştük Bu sırada, Rüştiyeye muallim olarak atandım Varnaya gelen Sait Paşa, okulu denetlerken beni çok beğenmiş ve yanına memur olarak almıştı Sait Paşayla beraber birçok farklı görevde çalışırken, aynı zamanda şiirler yazıyordum ve yazdığım gazetelerdeki başarım gün geçtikçe artıyordu Bu başarılarıma rağmen, halen bazı hocalardan dersler de almayı İhmal etmiyordum
Bir gün, beni rüyasında hasta gören Ahmet Mithat Efendi, ertesi gün tüm ailesiyle gelmişti Gayet sağlıklı ve neşeli olduğumu görmeleri, hepsinin yüreğine su serpmişti Ama bir ara, odama bir şeyler almak için çıktığımda fenalaşıp yatağıma uzanmıştım, Rüya, doğru çıkmıştı Ölümümüm sebebi, kalp durmasıydı
Kitabın Kahramanları:
Ömer : hikayemizin hayatının anlatılığı kahraman,yazar kendisini anlatıyor 8 yaşındaki olayları ve düşüncelerini
Mehmet: Ömerin abisidir Ömere göz kulak olur çok iyidir
Ali: Ömerin genç yaşta hastalıktan vefat eden babası Çok iyi kalplidir , herkez tarafından sevilir taktir edilir
Kitabın Yorumu: Edebiyatımızda çocukluk çağının en güzel hikâyesi sayılan bu kitap yüzyıl önce yaşanmış bir çocukluk cennetidir
|