yesimciwciw
|
Cevap : Kelime-i Şehadet Getirelim...
“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlühü”
Şehadetin Anlamı
Bu din hiç kuşkusuz korumasız kaim olamayacağı gibi cihad yapılmadan da yeryüzünde egemen olmaz Çünkü cihad akideyi korumanın, davanın güvenliğini sağlamanın,
müminleri fitneye ve İslâm şeriatini de fesada uğramaktan emin kılmanın vazgeçilmez bir gereğidir
Bazı kuşaklarda akide yozlaşıp şehadet kelimelerinin, şehidlik ve cihadın önem ve değeri azalınca, yani biricik ve sapasağlam anlamlarından uzaklaştırılınca Allah yolunda şehid olmanın üzerini kalın örtüler kapladı
Şurası kesindirki bir savaş, eğer "fi sebil'illah" değilse ne cihad, ne şehadet ve ne de cennet söz konusu olabilir
Çünkü sadece Allah yolunda ölmek, sadece O'nun dinine; O'nun gönderdiği hayat sistemine yardım etmek gerekir Eğer hedef "kelimet'üllah"ın yüceltilmesi değilse, eğer hedef ilahi şeriat ve metodun insanların gönlünde,ahlâkında, davranışlarında, yönetimlerinde, yasa ve nizamında egemen olması değilse şehidlik de yoktur, cennet de yoktur
Ebu Musa (ra)'dan:
Hz Peygamber'e (sav) soruldu:
Cesaretini göstermek için, hamiyeti için ve gösteriş olsun diye savaşan adam Hangisi Allah yolunda?' Hz Peygamber (sav):
"Kim, kelime'tüllah'ın yüceltilmesi için savaşırsa onun savaşı Allah yolundadır, diye buyurdu" (Buhari: 8/189; Müslim: 3/1512; Tirmizî: 4/179; İbni Mace: 2/931; Ahmet: 4/405)
Görülüyor ki uğrunda şehid olunup cennete girmeyi hakkettirecek başka bir cihad hedefi, başka bir sancak yoktur Çünkü tek hedef ve tek sancak "fi sebil'illah" tır Yoldan çıkmış kuşakların benimsediği başka tür düşünce ve bayraklar, isim ve gayeler değil
Bu bakımdan dava adamlarının bu apaçık gerçeği çok iyi anlamaları gerekir Ve bunu arı-duru ve her tür çarpıtmadan uzak bir şekilde gönüllerine yerleştirmeleri gerekir
Yaşadıkları ortamın mantığından ve sapılmış kuşakların değerlendirmesinden etkilenmeden
Kendi sancaklarını başka sancaklarla ve kendi düşüncelerini deakidelerinin tabiatına yabancı olan başka düşüncelerle hiç bir şekilde karıştırmadan
Cihad, ancak kelimet'ül-lah'ın yüceltilmesi için vardır Ruh ve vicdanda, ahlak ve davranışlarda, yönetim biçimlerinde örgütlenmelerde, hayatın her tür bağlantı ve ilişkilerinde yüceltilmesi
Böyle olmadı mı, 'Allah için' gayesi söz konusu olmaz Çünkü o iş şeytan için yapılmıştır Sonra böyle olmadı mı "sahicilik" ve "Şehidlik" de olmaz Cennete girmek, Allah katından yardım görmek ve ayak sabitliğini ekle etmek de olmaz Çünkü bu durumda sadece karmaşa, kötü tasarruf ve sapıtma söz konusu olabilir Şu halde Allah dininin davetçileri, cahili düzenlerin "fi sebil'il-lah" temel şartıyla bağdaşmayan mantığından nefislerini, duygu ve düşüncelerini kurtarmak zorundadırlar
Şehidler Allah'ın kendi yüce zatı için ayırmak üzere mücahidlerin arasından seçtiği (seçkin) kimselerdir
"Sizden şehidler edinsin diye" (Ali İmran: 140)
Öyleyse kişinin Allah yolunda şehid olması bir ziyan (kayıp) değildir Bu, tamamen İlahi bir seçim ve beğenidir, üstün ve özellikli kılma işidir Onlar, Yüce Allah'ın özellik sahibi kılıp da kendilerine şehadet verdiği kimselerdir Kendi Yüce nefsine ayırmak ve kendisine özellikle yakın tutmak üzere rızıklandırdığı kimseler
Onlar, Allah'ın kendisi için ayırdığı, insanlığa gönderdiği hakkın yolunda şehadet verdiği kimselerdir Allah'ın şahid tuttuğu kimselerdir Şehadetlerini hakkıyla, şüphesiz, şaibesiz ve tartışmasız bir şekilde yerine getirenlerdir
Hakkın gerçekleşmesi ve insanlığın dünyasında yerleşmesi uğrunda ölünceye kadar cihad edenlerdir
Yüce Allah kendilerinden, kendi katından gelen hakkın şahidi olmak, kendisine iman etmek, sadece kendisine bağlanmak, sadece kendisini yüceltmek, hem de ondan öte her şeyi önemsiz görecek kadar yüceltmek üzere görev yapmalarını istemektedirBu hak olmadan insanlık hayatının islah olamayacağına ve düzelemeyeceğine, batıla karşı savaşmanın, batılı insanlık hayatından uzaklaştırmanın kaçınılmazlığına; hakkı insanlık dünyasında yerleştirmenin ve insanları Allah'ın hayat nizamına göre yönetmenin gerekliliğine inanmaları şartıyla görev yapmalarını istemektedir
Evet Allah onları; şahid tutuyor, onlar da şahid oluyorlar Ve bu şahidlikleri, ölünceye kadar cihad etmektir
Tartışma ve cedelleşme istemeyen bir şehadettir bu
"La ilahe İllallah Muhammedun Resulullah" şehadetini getirip de bunun muhteva ve gereklerini yerine getirmeyen bir kimse şehadet getirmiş olarak kabul edilmez
Bu kelimelerin muhtevası ise:
"Allah'tan başkasını ilah edinmemektir Allah'tan başkasının şeriatini kabullenmemektir"
"İlahlığın (Uluhiyyet) " en belirgin özelliği hiç kuşkusuz kanun koyuculuktur
"Ubudiyetin" en belirgin özelliği ise (hüküm ve yasaları)
Allah'tan almaktır
Allah'tan (hüküm ve yasaları) almanın bir tek yolu ise Allah'ın Resulü olmak sıfatıyla Hz Muhammed (sav)'den almaktır
Ayrıca bundan başka hiç bir kaynağa güvenmemektir, öyleyse bu sahiciliğin gereği, cihad etmektir, ilahlığın Hz Peygamber nasıl tebliğ etmişse öylece Allah'a ait kılınması için cihad
Allah'ın insanlık için seçip Hz Peygamber'in tebliğ buyurduğu hayat sisteminin yeryüzünde egemen, galip ve boyun eğilen bir düzen olmasının yolu budur
İstisnasız tüm insanlık hayatına hükmeden bir nizam olmasının yolu budur
Eğer bu iş, uğrunda ölmeyi gerektiriyorsa, işte bu yolda ölen kimse şehittir
Bu yolda ölen kimse şahidtir Çünkü Allah bu kimseden bu şehadeti ifa etmesini istemiştir Ve Allah bu görevini ifa eden kimseyi katına şehid olarak almış ve onu bu makamla onurlandırmıştır:
"Şehidler, Rableri katındadır, (orada) kendilerine mükafat ve nurları vardır" (el-Hadid: 19,)
(Mücahide adlı üyeden alıntılanmıştır)
__________________
|