Yalnız Mesajı Göster

A Dan Z Ye Ata Sözleri Ve Anlamları

Eski 08-16-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Ata Sözleri Ve Anlamları



Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
Kimi meseleleri üstü kapalı, bazı ipuçları vererek şöyle bir anlatmak zorunluluğu hasıl olur Anlayışlı kimseler bu tür konuşmadan ne denmek istendiğini kolayca anlarlar Ama kavrayışı kıt kimseler ne kadar açık anlatılırsa anlatılsın, ne kadar tekrar edilirse edilsin ne denmek istendiğini bir türlü anlayamazlar

Araba devrilince (teker kırılınca) yol gösteren çok olur
İnsanlar her nedense her şey olup bittikten, işler bozulduktan, ortaya kötü bir sonuç çıktıktan sonra niçin böyle yaptın, şöyle yapsaydın, bu yolu tutmalıydın gibi sözler söylemeyi alışkanlık edinmişlerdir Önemli olan yapma biçimindeki yanlışlığı, tutulan yoldaki tehlikeyi önceden görmek ve uyarıda bulunmaktır

Araba ile tavşan avlanmaz
Hemen her iş ayrı bir araç, yol ve yöntemi gerekli kılar Başarıya ulaşılmak isteniyorsa o iş için uygun olanlar seçilmelidir Eğer bunun dışına çıkılırsa başarıdan söz edilemez

Arabanın ön tekeri nereden geçerse arka tekeri de oradan geçer
1 Büyükler nasıl bir davranış veya yaşayış yolu tutmuşlarsa çocuklar da onları taklit eder, onların izinden gider 2 Yönetenlerin tavır biçimi, zamanla yönetilenlere geçer

Ar dünyası değil kâr dünyası
1 Yaptığı iş eğer namusuna dokunmuyor, onurunu zedelemiyorsa geçim için şu ya da bu işi yapmalı insan; utanıp sıkılmadan para kazanmalıdır 2 Kimi insanlar vardır ki, namus ve onur denen değerleri bir tarafa fırlatmış, çıkar için her türlü işi yapmaktadırlar

Arı bal alacak çiçeği bilir
Bazı kimseler, açıkgöz insanlar ve işinin uzmanı olanlar, çıkar sağlayabilecekleri, kazanç elde edecekleri yerleri gayet iyi bilirler

Arı, kızdıranı sokar
Hiçbir insan durup dururken çoklukla birinin canını yakmaz Kişi ancak kendisini kızdırıp bunaltana, sataşıp ilişene, kötülük yapana karşı ister istemez eyleme geçer; saldırır ve zarar verir

Arık öküze bıçak çalınmaz
Güçsüz, zayıf, kendisini zor ayakta tutan kimselerden yararlanmaya çalışmak, onlara eziyet edip çile çektirmek doğru değildir; bu yiğitliğin ve insanlığın şaşına yakışmaz

Arpa eken buğday biçmez
1 Kötü bir davranışta bulunan insan iyilik göremez 2 Yapmaya çalıştığı işin üzerinde lâyıkıyla durmayan ondan iyi sonuç alamaz
Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor demiş
Arsız insan kişiliğini, saygınlığını, utanma duygusunu yitirmiş insandır Dolayısıyla o ne kadar ağır hareket görse, söz işitse yine de aldırış etmez; pişkinliğe vurup iyi bile karşılar

Arslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur)
İnsanların kişilikleri ile sürekli bulundukları yerler arasında bir özdeşlik kurmak mümkündür Bir kimsenin kişiliği çalıştığı iş yerinin niteliğinden; yatıp kalktığı evin temizliğinden, düzeninden anlaşılır

Asil azmaz, bal kokmaz (kokarsa yağ kokar, çünkü aslı ayrandır)
Kendine has özellikleri bulunan bir nesne ne denli biçim değiştirirse değiştirsin, aslî özelliğini yitirmez Bu durum insan için de söz konusudur Soylu bir aileden gelen insanlar ne denli büyük bir sarsıntı geçirirlerse geçirsinler, bayağı bir duruma düşüp yozlaşmazlar; soyluluklarını yitirmezler Ama mayalarında kötülük, noksanlık bulunan kimseler için böyle bir şeyden söz edilemez; onlar eninde sonunda bir açık verirler, olumsuz yanlarını dışa vururlar

Aslını inkâr eden (saklayan) haramzadedir
Bir insan çarpık bir ailenin üyesi olabilir; yoksul, eğitim görmemiş kaba bir aileden gelebilir Bu durumunu birilerinden saklamak ve onlara karşı bir utanç kaynağı olarak görmek son derece yanlıştır Çünkü insan, böyle bir aileden gelmekle değersiz olamaz Kendisini değerli ya da değersiz kılmak kendi elindedir Böyle bir tavrı da ancak zayıf karakterli insanlar gösterebilir ya da bu tavır ancak ***lere yaraşır

Âşığa Bağdat sorulmaz (ırak değildir)
Kim ki bir şeyi elde etmek ister, ona taşkın bir kavuşma isteğiyle yanıp tutuşur, o kimseye zor şartlar ağır gelmez; o, her türlü çabayı gösterir; her türlü fedakârlığa katlanır

Âşık âlemi kör, dört yanını duvar sanır
Aşk duygusuyla dolup taşan kişi, bu derin sevginin etkisiyle ne yaptığını bilemez; hoşa gitmeyecek davranışlarda bulunur, sanki bilincini kaybetmiş gibidir; yapıp ettiklerini kimse bilmez, görmez ve söylediklerini kimse işitmez sanır

Aşını, eşini, işini bil
Doğru, düzgün, sağlıklı, mutlu ve verimli bir hayat mı yaşamak istiyorsun? O hâlde yiyeceğine dikkat et, temiz ve helâl ye Eşini ve arkadaşını iyi seç, kötülerden uzak dur Bir iş edin, edindiğin işe sahip çık, onu lâyıkıyla yap

Aş taşınca kepçeye paha olmaz
Kimi değersiz görülen, bir kenara atılmış bulunan araçlar bir zaman gelir gerekli olurlar; bir zararı önlemeye yararlar İşte o zaman değerleri birden bire artar, kıymet biçilemez olurlar

At, adımına göre değil, adamına göre yürür
Bir atın yürümesi ya da koşması, doğrudan sırtındaki binicisinin yönetimine bağlıdır; binici ne isterse onu yapar; koşar, durur ya da yavaş gider Bir işin akışı da böyledir İşin sonucu, verimli yahut verimsiz oluşu, o işi yapanın bilgi, beceri çaba ve tutumuna bağlıdır

Ata eyer gerek, eyere er gerek
Çıplak ata binmek oldukça zordur Ata binmeyi kolaylaştıran eyerdir Ancak bu yeterli değildir Atın üzerinde oturacak kimse eyerin hakkını vermeli ve başarılı olmalıdır Bunu da ancak yiğit olan yapar Bir iş için de durum bundan farklı değildir Yapılan işten verim alınmak isteniyorsa, önce işte kullanılacak araçlar sağlanmalı; sonra da iş ve araçlar işini iyi bilen, bunları kullanabilecek birine teslim edilmelidir

Atanın (babanın) sanatı oğula mirastır
Çocuklar küçük yaşlarda öncelikle babalarının yaptıkları işlerle ilgilenirler Babanın oğulla yakın ilişkisi, çocuğun giderek babasının yaptığı işi öğrenmesine yol açar Baba da bunun için özel bir çaba sarf etmişse, çocukta, bu işi öğrenme yolu kalıcı olur Büyüyünce kendisi de bu sanatla uğraşır, geçimini bu yolla sağlamaya çalışır

Atasını tanımayan Allah`ını tanımaz
Ana-babaya değer vermek, onlara saygı-sevgi göstermek, onlara dar günlerinde yardımcı olmak, onlara öf bile dememek Yüce Allah`ın buyruklarındandır Bu buyruklara itaat etmeyen, ana-babaya gerekli ilgiyi göstermeyen, onlara karşı gelen bir kimse Allah`a da karşı geliyor demektir

At binenin (iş bilenin), kılıç kuşananın
1 Kim ki bir işi beceriyor, bir şeyi kullanıyor, bir şeyden gerektiği gibi faydalanıyor, o şeye sahip olmalıdır; en uygunu, yakışanı da budur 2 Kim ki başkasının yararlanmadığı, yararlanmasını bilmediği bir şeyi elinde tutuyor ve ondan yararlanıyorsa, o şey, mal sahibinden çok onun sayılır

At binicisini tanır (bilir)
Emir altında çalışan kişi, kendisini yönetenin işten anlayıp anlamadığını, ne isteyip istemediğini, hangi olay karşısında nasıl tavır takındığını bilir; işini de ona göre yapar ve yürütür

Ateş düştüğü yeri yakar
Bir felâket ya da üzücü olay gerçek anlamda ona uğrayana, yalnızca ilgili kimselere acı verir; onların yüreklerini yakar Başkalarının, uzak kimselerin duydukları acı, gösterdikleri üzüntü ise yüzeyseldir; kalıcı değil, gelip geçicidir

Ateşle barut bir yerde durmaz
Bir arada bulunmaları çok tehlikeli görülen şeyler birbirinden uzak bir yerde tutulmalıdırlar

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Bir olay ya da durumun varlığı, gerçekten ortada olup olmadığı, belirtisinin görülmesiyle anlaşılacak bir şeydir Eğer meydanda bir belirti varsa, olay veya durum da var demektir

Atılan ok geri dönmez
Kimi zaman iyi düşünüp taşınmadan, olacakları hesaplamadan bazı eylemlere girişir ve sonuçta pişman olur insan O anda ilk durumuna dönmek ister ama bu mümkün değildir Çünkü olan olmuş, iş işten geçmiştir çoktan

Atın bahtsızı arabaya düşer
Kimi değerli, yetenekli ama talihsiz kimseler, kişiliklerine uymayan kötü ve bayağı işlerde çalıştırılır; görevlere itilir

Atın ölümü arpadan olsun
Bir şeye tutkun olan, bir şeyin uzun süre yokluğunu çeken kimi kişiler, kendilerine zarar vereceğini bile bile o şeyi kullanmaktan çekinmezler ve şöyle düşünürler: Sevdiğim şeye özlem duyarak yaşamaktansa, onu çokça (aşırı ölçüde) kullanıp (yiyip) hasta olayım; hatta öleyim

Atın ürkeği, yiğidin korkağı
1 Yiğit de, at da doğacak bir tehlikeye karşı hep tetikte bulunmalı; uyanık davranıp duyarlı olmalıdır 2 Atın da, yiğidin de korkağından kaçınmalı; onlardan hayır gelmez

Atlar nallanırken kurbağa ayağını uzatmaz
Meydanda olan şu ki, insana değer, nitelik ve kişiliğine göre davranılır; iş verilir Bu bakımdan kişi başkalarını ilgilendiren konularda ortaya atılmamalıdır Ayrıca, değersiz bir kimse de kıymetli ve nitelikli kişilere gösterilen ilgiyi ne beklemeli, ne de ummalıdır

Atlasa kıl yapışmaz
Dürüst, temiz, kötülükten uzak, işinde başarılı kimseler hakkında söylenen karalayıcı sözler, yapılan iftiralar havada kalır; boşuna söylenmiş olur, onlara bu sözlerin mazarratı bulaşmaz

At ölür, itlere bayram olur
Kimi yararlı, kıymetli, şahsiyet sahibi kimselerin ölmesi; bulunduğu görevden ayrılması ya da alınması kimi çıkarcı, kıskanç ve aşağılık kimselerin işine gelir; onların sevinmesine yol açar

At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır
Dünyadaki her canlı gibi at da ölümlüdür Günü gelince o da bu dünyadan ayrılır Ama onun koştuğu, gezdiği meydan onunla gitmez; kendisinden sonrakilere kalır ve onu hatırlatır İnsan için de durum atınkinden farklı değildir O da ölümlüdür Doğacak, yaşayacak ve ölecektir Ne var ki, bu dünyadan ayrılırken bıraktığı izler sürüp gidecektir İnsanlar bu dünyada bu izleriyle anılacaklardır Önemli olan dünya hayatında iyi bir iz (nam) bırakmak ve rahmetle anılmaktır Bu bakımdan kişi daha yaşarken adını yaşatacak iyi işler yapmalıdır Unutulmamalıdır ki, yaşarken iyi işler yapan, iyi eserler bırakan kişiler öldükten sonra da unutulmazlar; onları tanıtan eserleriyle de gelecek kuşaklara taşınırlar

At sahibine (biniciye) göre eşer (kişner)
Yönetilen veya buyruk altında çalışan kişi, tutumunu ya da çalışmasını yöneticisinin tavrına göre ayarlar Bu sebeple yönetilen değil yöneten, çalışan değil çalıştırıcı daha önemlidir

At yiğidin yoldaşıdır
Çok açık olarak bilinen bir şey ki, göçebe bir millet olan Türkler için at, savaşta ya da barışta candan bir dosttur Hemen her saati onunla geçer At, Türkler için soyluluğun, yiğitliğin, vefakârlığın, yararlılığın ve inceliğin bir sembolüdür Silâhsız er düşünülemediği gibi, atsız er de düşünülmemiştir Dolayısıyla at, Türk`ün edebiyatına girmiş ve önemli bir motif oluşturmuştur At hakkında şiir, menkıbe, masal, atasözü söylenmiş; risaleler kaleme alınmış, âdeta ona insan gibi muamele edilmiştir

Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz
Uçsuz bucaksız gökyüzünde uçan, istediği yere ulaşabilen kuşlar bile avlanmak tehlikesinden kurtulamazlar Hele usta avcılar da varsa tehlike daha da artar İnsanlar da benzer biçimde tehlikelerden uzak değillerdir Hiç ummadıkları çeşitli felâketlerle karşılaşabilir, dert ve sıkıntılara düşebilirler İnsan kendini ne kadar güvenlik alanına çekmeye çalışırsa çalışsın dert, sıkıntı, tehlike, kaza ve türlü işlerden yakasını kurtaramaz

Ava giden avlanır
Bir çıkar sağlamak için birilerine tuzak kuran, onları aldatan, onlara zarar vermeye çalışan kimse, yapmaya çalıştığı kötülüğe kendisi düşer; zarara uğrar

Av avlayanın, kemer bağlayanın
Bir uğraş vererek bir şeyi ele geçiren kimse, onu hak eder; o, onundur Doğrusu ve yakışık alanı da budur Aksini düşünmek yanlıştır Bunun yanında, bir şey, onu kullanmasını becerip faydalanmasını bilenindir

Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar
Kimi becerikli, iyi huylu kadınlar vardır ki, yoksulluk içinde bile olsa onlar eve bir çeki düzen verir; temiz tutar, evi yaşanacak hâle getirirler; içten, samimî davranışlarıyla yuvalarını mutlulukla doldururlar Kimi kadınlar da vardır ki, huysuzlukları, beceriksizlikleri, kötü davranışlarıyla ailenin düzenini ve mutluluğunu bozarlar Bolluk içinde bile olsalar, onların tertipsizlikleri, düzensizlikleri, beceriksizlikleri yüzünden ailede huzur kalmaz; onların bu tabiatları yüzünden aile kötüye gider, perişan olur ve sonunda yıkılır

Ayağa değmedik taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
Hayat öyle pürüzsüz, gailesiz değildir İnsanoğlu yaşadığı hayat süresince çeşitli engeller, güçlükler ve olaylarla karşılaşır Sıkıntılara, çeşitli felâketlere uğrar Kimi zaman tersi de olmaz değildir, rahata ve mutluluğa da kavuşur

Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
Sağlıklı olmak, türlü hastalıklardan korunmak için ayağı sıcak, başı da serin tutmak oldukça faydalıdır Beden sağlığımızı düşündüğümüz gibi ruh sağlığımızı da düşünmek zorundayız Bunun için de her sorunu dert etmemeli, olur olmaz şeylere üzülmemeliyiz; sabırlı ve geniş gönüllü olmalı, rahat hareket etmeliyiz

Ayağını yorganına göre uzat
Dengeli yaşamak isteyen insan mutlaka gelirini, giderine göre ayarlamalıdır Harcamalar geliri aşmamalı, imkânlar zorlanmamalıdır Aksine bir hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insanı sıkıntıya sokup rahatsız eder
Ayağı yürüten baştır
Bedensel hareketlerimizin tümü beynin bulunduğu kafaya bağlıdır, kafaya göre bir yön tutar ve gelişir Bunun gibi bir işçinin verimli iş yapmasını, bir toplumun dirlik düzenlik içinde yol tutmasını da başta bulunan yöneticiler sağlar

Ayı görmeden bayram etme
Müslümanlar Ramazan orucuna gökte hilâli (ay`ı) görünce başlarlar; oruç bitince, yani bir ay sonra yine gökte hilâli görünce bayram ederler Ayı görme işi de son derece dikkat isteyen bir iştir İnsanlar ayı görmeden nasıl bayram yapamıyorlarsa, sen de bir iş gerçekleşmeden ona oldu gözü ile bakıp de sevinme; dikkatli ol, ola ki bir sebep yüzünden iş gerçekleşmeyebilir, üzülebilirsin

Ayıpsız yâr (dost) arayan, yârsız (dostsuz) kalır
Hemen her şeyin, her insanın bir kusuru, bir eksiği vardır Hatasız kul olmaz Dolayısıyla insanın mükemmel bir dost, arkadaş ve sevgili aramaya çalışması boşunadır Böyle bir dost bulamayacağı gibi, dostsuz kalması da mümkündür Bu bakımdan insan bir şey elde etmek, bir dost bulmak istiyorsa onları kusurları ile kabul etmeye hazır olmalıdır

Ay ışığında ceviz silkilmez
Bir işten iyi, verimli bir sonuç alınmak isteniyorsa, o işin şartları da, araçları da yeterli ve uygun olmalıdır Aksi takdirde kötü bir sonuçla karşı karşıya kalması mukadder olur
Aza demişler: Nereye? , Çoğun yanına demişÇok, her zaman azdan daha baskın çıkar Bu bakımdan genellikle her şeyin azı, çoğa boyun eğer; yahut az, çoğa uyar Büyük sermaye, küçük sermayeye fırsat vermez; onu idare eder Bir toplumda çoğun oyu, azın oyunu geçersiz kılar; dolayısıyla az oy sahipleri, çok oy sahiplerine uymak zorunda kalırlar
Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamazKim ki elindekinden hoşnut olmuyor, onu yeter bulmuyor, onunla yetinmiyor, daha fazlasını istiyor ve onu hor görüp geri çeviriyorsa büyük bir hata işliyor demektir Çünkü çoklar, azların (küçük şeylerin) birikmesiyle meydana gelir Küçük şeylere sahip çıkmayan, onların birikmesiyle olmuş olan çoğu da kaybetmiş sayılır
Azıcık aşım, kaygısız (ağrısız) başımAralıksız çalışarak, çeşitli sıkıntılara katlanarak, amansız zorluklara göğüs gererek zenginlere özgü bir hayat yaşamaktansa, didişmelerden ve çekişmelerden uzak, gösterişsiz ve sakin bir hayat sürmek daha yeğdir
Az söyle, çok dinleDinlemek, öğrenmenin güzel bir yoludur Kulak vererek dinleyen insan pek çok şey öğrenebilir Oysa çok konuşan insanda yanılma payı (özellikle bilmediği konularda) çok olur, hata yapma ihtimalî de artar Ayrıca kişi yanlış ve çok konuşmalarıyla çevresindekileri rahatsız da edebilir
Az tamah çok ziyan getirirElindekiyle yetinmeyen, daha fazlasını isteyen, isteklerine kavuşmak için çeşitli yollara başvuran insan, bu tutumundan ötürü zarara uğrar Çünkü aç gözlülüğün sebebiyle ihtiyatsız davranmış ve tehlikenin içine düşmüştür Bu gibi kişiler kimi zaman ellerindekileri de kaybederler
Az veren candan, çok veren maldanVarolalı beri insan, insanın yardımına ihtiyaç duymuştur Bu bakımdan ihtiyaç sahibine yardımda bulunmak bir insanlık görevi hâline gelmiştir Kimi yoksul kimseler birilerine yardım ya da armağan olarak bir şey verirlerse (küçük de olsa) bu onlar için bir fedakârlıktır Çünkü verdikleri şeyden kendilerinde de yok denecek kadar az bulunmaktadır Dolayısıyla yardımları ya da armağanları yürekten, içten ve candandır Bunun yanında zengin olanın yapacağı yardım, fakirin yaptığı yardımdan daha fazla olabilir Ancak bu onun için fedakârlık sayılmaz Çünkü ihtiyacından fazla olan malından vermiştir Dolayısıyla verdiği malın yoksulluğunu çekmiyordur o

Alıntı Yaparak Cevapla