Şengül Şirin
|
G Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları
G HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Gaflet basmak: Uykusu gelmek”Siz konuşurken beni bir gaflet bastı ki hiç sorma, sizin konuştuklarınızı anladım diyemem”
Gam yememek: Kaygılanmamak, tasa etmemek, üzülmemek”Seni bir kez daha gördüm ya, artık gam yemem”
Gani gönüllü: Cömert, eli bol, vermekten kaçınmayan”Gani gönüllü insanlara artık günümüzde pek rastlanmıyor”
Gâvur etmek: Boşuna harcamak, işe yaramaz duruma getirmek, yerinde harcamamak”Onca parayı bu eve verip gâvur etti”
Gâvur inadı: Yok edilemeyen, önüne geçilemeyen, yumuşatılamayan inat”Adamın yine gâvur inadı tuttu, gelmem deyip duruyor”
Gazel okumak: 1 Gazel söylemek 2 Kandırmak ve oyalamak için boş sözler söylemek”Boşuna gazel okuma, kandıramazsın beni!”
Gece kuşu: Geceleri gezip dolaşan, bunu huy edinen kimse”Bizim oğlan iyice gece kuşu oldu”
Geceyi gündüze katmak: Ara vermeden, devamlı çalışmak; büyük çaba göstermek”Geceyi gündüze katıp çalıştık ve bu evi yaptık”
Geçer akçe: Herkesçe aranılan, beğenilen, değerli (şey)”Elimizdeki tek geçer akçemiz şu arabadır”
Geçimini sağlamak: Yaşamak için gerekli olanı elde etmek”Geçimini sağlamak için hemen her yola başvurdu”
Geçmişini karıştırmak: Birinin ölmüşlerini yermek veya onlara sövmek
Geçti Bor`un pazarı (sür eşeğini Niğde`ye): “İş işten geçti artık, fırsatı kaçırdın” anlamında kullanılır
Gel gelelim: “Fakat, ama, ancak” ve “Ne çare ki” anlamlarında kullanılır”Gel gelelim onlara, daha teklifimizi kabul etmediler”
Gelip çatmak: Vakti gelmek, kaçınılmaz olmak, çok yakında olmak”Ödeme gününün gelip çatacağını hiç düşünmedin mi?”
Gel keyfim gel: Bir durumdan duyulan memnunluk, işlerin yolunda gitmesi anlatılır
Gel zaman git zaman: Aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra”Gel zaman git zaman bu ikisi beraberce yaptılar bu evi”
Gemi azıya almak: 1 Söz dinlemez olmak 2 At, gemi azıları arasına alıp etkisiz bırakarak süvarisinin yönetiminden çıkmak ve kendi istediğince koşmak
Geniş gönüllü: Heyecan ve telâş göstermeyen, merak etmeyen, olayları hoş karşılayan”Geniş gönüllü olmak benim için o kadar kolay değil”
Geri basmak: Geri geri gitmek”Heyecanlanınca geri basmaya başladı”
Geri çekilmek: 1 Kaçmak, bulunduğu yerden arka arkaya doğru gitmek 2 Karıştığı bir işi sürdürmekten ya da sürdürenler arasında bulunmaktan vazgeçmek”Düşmanın çokluğu karşısında geri çekilmekten başka çaremiz kalmamıştı”
Geri çevirmek: 1 İade etmek, geldiği yere göndermek, kabul etmemek”Ona aldığım hediyeyi rüşvettir diye geri çevirdi”
Geri durmamak: Bir işe girmekten kaçınmamak, o işe girişmek”Ona bu işi yapmaktan geri durmamasını söyle, sonunda başaracaktır”
Geri hizmet: 1 Ordunun çeşitli gereksinimleri ile ilgili işlerin tümü 2 Etkinliği ikinci dereceden sayılan, kolay görev”Senin bu savaşta, geri hizmette bulunacağını söylediler bana”
Geri kafalı: Yenilikleri kabul etmeyen, bağnaz, kafası hurafelerle dolu
Gıcık tutmak: Bir süre boğaz gıcıklanmasına yakalanmak, konuşamamak”Gıcık tuttuğu için konuşmasını yarıda kesmek zorunda kaldı”
Gıcık vermek: 1 Birini kızdırıp sinirlendirmek 2 Boğazı yakıp kaşındırarak öksürmeye yol açmak”Gıcık veren bu tatlıyı yiyemiyorum”
Gık dememek: Hiç sesini çıkarmamak, yakınmamak, karşı çıkmamak”Bütün hepsi üzerine yürüdü ama o gık demedi”
Gına gelmek: Usanmak, bıkmak”Bu işten gına geldi artık”
Gırla gitmek: 1 Bol bol ortaya dökülüp harcanmak 2 Uzun sürmek
Gırtlağına kadar borca girmek: Pek çok, ödenmesi zor olacak şekilde borçlanmak”Nasıl gülerim, gırtlağıma kadar borca girdim”
Gırtlak gırtlağa gelmek: Kıyasıya dövüşmek ya da dövecek hâle gelmek”Komşumla gırtlak gırtlağa gelecektik az kalsın”
Gidiş o gidiş: “Gitti ve kendisinden bir daha haber alınamadı” anlamında kullanılır
Göbeği çatlamak: Birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak, pek çok çaba sarf etmek”Onu razı edeceğim diye göbeğim çatladı”
Göbek adı: Yeni doğan çocuğun göbeği kesilirken konulan ad”Senin göbek adın nedir?”
Göğsü kabarmak: İftihar etmek, övünç duymak”Senin başarılarınla göğsüm kabarıyor oğlum”
Göğüs geçirmek: Üzüntülü bir şekilde soluk almak, içini çekmek”Eski hatıraları gözünde canlanınca derin derin göğüs geçirdi”
Göğüs germek: Bir zorluğa dayanmak, karşı koymak”Bu güne birçok zorluklara göğüs gererek geldik”
Göklere çıkarmak: Aşırı ölçüde övmek”Adamı bu basit iş için göklere çıkartıp şımarttıkça şımarttılar”
Gökten zembille mi indi?: “Ona niçin ayrıcalık gösteriliyor?”, “Onun ne özelliği var ki ona özel imkânlar tanınıyor?” anlamında kullanılır
Gölge düşürmek: Bir şeyin önemini ve değerini azaltacak, ününü düşürecek işler yapmak
Gölge etmek: 1 Işığa engel olmak 2 Bir işin yapılmasına engel olmaya çalışmak”Gölge etme de şu işi zamanında yapayım”
Gölgesinden korkmak: Çok korkak olmak, en basit işlere bile girmekten korkar olmak”Gölgesinden korkan adamlarla hiçbir işe girilmez”
Gönlü bol: Yeterli imkânlardan mahrum olmasına rağmen eli açık davranan, cömert
Gönlü kalmak: 1 Gücenmek 2 İstediği hâlde elde edemediği şey üzerinde isteği devam etmek”Gönlüm o vitrindeki elbisede kaldı”
Gönlü kara: Başkaları hakkında kötü düşünen, onların iyiliğini istemeyen
Gönülden geçirmek: Bir şeyi yapmayı düşünmek, olmasını istemek, o şeyi düşünür olmak”Ben de o işi yapmayı gönlümden geçirmiştim”
Gönlünden kopmak: Birine iyilik yapma ya da bir şeyi verme isteği, içinde aniden doğuvermek”Gönlünden kopanı vermek kadar güzel bir şey olamaz”
Gönlüne göre: İsteğine uygun olarak, dilediğine göre”Allah gönlüne göre verir inşallah”
Gönlü tok: Fazla para ve mal istemeyen, zorunlu ihtiyacı kadarı ile yetinen, imkânları az da olsa bunu hissettirmeyen, bu durumda dahi cömert olan”Onun kadar gönlü tok bir adam görmedim”
Gönül almak: 1 Sevindirmek, hoşnut ettirmek 2 Kırılan, gücenen bir kimseyi güzel söz ve davranışlarla yeniden hoşnut etmek”Daha fazla uzatmadan o çocukların gönlünü almalısın”
Gönülden çıkarmak: Anmaz ve sevmez olmak”Onu gönlünden çıkarmışsın anlaşılan”
Gönül eri: Açık yürekli, güvenilir, hoşgörüsü geniş, ehli dil (kimse)”O ihtiyar adam tam bir gönül eriydi”
Gönül kırmak (yıkmak): Birini çok üzecek, gücendirecek davranışta bulunmak”Gönül kırmakta üstüne yoktur onun”
Gönüllü gönülsüz: Pek de istekli olmayarak
Gönül okşamak: Birini hoş bir davranış ve sözle sevindirmek”Gönlünü okşamak mı istiyorsun, bir gül uzat ona”
Gönül yapmak: Hoşa giden davranışlarla veya sözle birinin kırgınlığını gidermek
Görüş açısı: Bir soruna yaklaşma, onu ele alma biçimi”Dar bir görüş açısı ile sorunlar çözümlenemez”
Gövde gösterisi: Belli bir amaç için güçlerini birleştiren kalabalıkların yaptıkları gösteri”…partisi büyük bir gövde gösterisi yaptı”
Göz açamamak: İşlerinin yoğun oluşu sebebiyle başka bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamak”Şu büronun işleri yüzünden göz açamıyorum”
Göz açıp kapayıncaya kadar: Çok çabuk, kısa bir zamanda”O işi göz açıp kapayıncaya kadar yaparız”
Göz açtırmamak: Baskı altında bulundurarak başka bir şeyle uğraşmasına fırsat vermemek”Çalışan işçilere hiç göz açtırmadı”
Göz alıcı: Alımlı; şekli, rengi ve güzelliği ile dikkat çekici”Oldukça göz alıcı bir elbise”
Göz atmak: Kısaca, dikkatli değil de şöyle bir bakıvermek; üzerinde fazla durmadan elden geçirmek”Kütüphaneye şöyle bir göz atıp gitti”
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|