Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (E Harfi)-Osmanlıca Sözlük (E Harfi)Osmanlı Terimleri Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (E Harfi) EDÂ'
Yerine getirmek Ödemek Borcunu vermek Vazifesini yapmak * Tarz Üslub * Şive * Tekebbür * Fık: Namazı vaktinde kılmağa "Eda" ve vakit geçtikten sonra kılınan namaza da "Kaza" denir (Bak: Kaza)
EDA-İ FERÂİZ
Allah'ın (CC) farz olarak emrettiklerini yerine getirmek Farz vazifelerini ifa etmek
EDA-YI DEYN
Borç ödeme
EDA-YI SALÂT
Namazı vaktinde kılma
ED'AC
Gözleri kara renkte ve büyükçe olan * Pek siyah şey
EDAKK
En dakik, pek ince, çok mühim
EDAKK-I UMUR
İşlerin en mühimmi
EDALL
(Bak: Adall)
EDÂMALLAH
Allah (CC) dâimî eylesin (mealinde duâ)
EDANİ
(Ednâ C) Ednâlar, en deniler, en alçaklar Alçak, pek bayağı ve aşağılık kimseler
EDAT
Sebep Âlet Avadanlık * Gr: Kendi başına mâna ifade etmeyip, kelime veya fiillerle birlikte mâna ifade eden kelime veya harf İsim ile fiilden gayri kelime
EDB
Ziyafet verip, halka yemek yedirmek
EDBAR
(Dübür ve Dübr C) Ard ve arka taraflar Herhangi bir şeyin sonları ve akibetleri
EDBAR-ÜN NÜCUM
Fecirden evvel kılınan iki rek'at nafile namaz
EDBAR-ÜS SÜCUD
Akşam namazından sonra kılınan iki rek'at nafile namaz
EDBES
Rengi ne kızıl, ne siyah olan hayvan
EDD
(C: Üdüd) Kuvvet * Yetişmek * Ric'at etmek
EDDAİ
Mâlum bir duâcı Duâcınız Hayrınızı isteyen meâlinde imza yerine yazılan bir tâbir
EDEB
Terbiye Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek Güzel ahlâk Usluluk Hayâ * Ist: Sünnet-i Resul'e (ASM) uygun hareket etmek * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye * Edebiyat ve ondan bahseden ilim(Kur'anın edebi ise: Öyle bir hüznü verir ki, âşıkane hüzündür Yetimâne değildir Firak-ul ahbabdan gelir Fakd-ül ahbabdan gelmez Lemeat)
EDEB-İ KELÂM
Söz güzelliği, söz zarifliği * Edb: İfade arasında bayağı ve çirkin tabirlerin bulunmaması İfadenin güzel oluşu
EDEB-İ MUÂŞERET
(Bak: Âdâb-ı muaşeret)
EDEB-AMUZ
Edeb öğreten
EDEBÎ
Edebe dâir Güzel söylenmiş yazı Edebiyata âit Ehl-i edebe, terbiyeli, ahlâklı ve edebli olanlara dâir ve edebe mensup ve müteallik
EDEBİYAT
Düşünce, duygu veya herhangi bir hakikatı veya herhangi bir fikri yazı veya sözle, manzum veya nesir halinde güzel şekilde ifâde san'atı Bu san'atla uğraşan ilim kolu * Edebiyata âit yazıları toplayan kitapEdebiyatın sözlük anlamından biri de edebe, yani terbiyeye uygun söz söylemektir Demek ki edebiyatçı edepli olmalı, edepsizce söz ve yazılar edebiyat olamaz(Edebiyatta vardır üç meydan-ı cevelân; onlar içinde gezer, haricine çıkamaz: Ya aşkla hüsündür, ya hamâset ve şehâmet, ya tasvir-i hakikat İşte yabani edebse hamâset noktasında hakperestliği etmezBelki zâlim nev-i beşerin gaddarlıklarını alkışlamakla kuvvet-perestlik hissini telkin eder Hüsün ve aşk noktasında, aşk-ı hakiki bilmezŞehvet-engiz bir zevki nefislere de zerkeder Tasvir-i hakikat maddesinde, kâinata san'at-i İlâhî suretinde bakmaz;Bir sıbga-i Rahmanî suretinde göremez Belki tabiat noktasında tutar, tasvir ediyor; hem ondan da çıkamazOnun için telkini aşk-ı tabiat olur Maddeperestlik hissi, kalbe de yerleştirir; ondan ucuzca kendini kurtaramazYine ondan gelen, dalâletten neş'et eden ruhun ıztırabatına, o edepsizleşmiş edeb (müsekkin, hem münevvim); hakiki fayda vermez S)
EDEBİYAT-I CEDİDE
1896 - 1901 tarihleri arasında Avrupa te'siri ile meydana gelen edebiyat cereyanına verilen isim Yeni edebiyat Servet-i Fünun Edebiyatına verilen ad
EDEBİYAT YAPMAK
Mc: Güzel ve uzun uzun sözlerle mevzu dışına çıkarak konuşmak
EDEBİYYUN
Edebiyatçılar Edebiyatla uğraşanlar
EDEME
Derinin iç yüzü (Dış yüzüne "beşere" derler)
EDEVAT
(Edat C) Aletler Takımlar, parçalar * Gr Fiil veya isimlere eklenen küçük kelime veya harfler Edatlar
EDEVAT-I KİTABET
Yazı vasıtaları
EDEYAN
f Çok koşan hayvan
EDFA
(Edfâk) Beli kamburlaşıp bükülmüş kimse * Uzun boynuzlu keçi * Kanadı uzun kuş
EDFER
İğrenilen, tiksinilen, nefret edilen şey
EDGAM
Yüzü ve dudaklarının etrafı siyah olup, sâir bedeni başka renk olan at
EDHAK
Daha uzak, daha ırak
EDHAN
(Dühn C) Sürülecek güzel kokulu yağlar
EDHAR
Eb'ad ve erzel kimse
EDHEM
(C: Dühem-Edâhim) Karayağız at
EDHİNE
(Duhân C) Duhanlar, dumanlar, sisler * Tütünler
EDİ
Küçük ve şerir (adam) * Küçük kap
EDİB
Edebiyatçı Güzel ve san'atlı söz söyleyen veya yazan * Edebli, terbiyeli(Edibler edebli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı Ve onların sözleri, kalb-i umumi-i müşterek-i milletten bitarafane çıkmalı Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyânet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli İk M)
EDİB-İ BÎ-MÜDANÎ
Eşsiz edebiyatçı
EDİBÂNE
f Edibe yakışır, terbiyeli bir surette Edebiyatçı gibi
EDİLLE
(Delil C) Deliller, işaretler Alâmetler Rehberler İsbat vasıtaları
EDİLLE-İ AKLİYE
Akıl ile bulunan isbat vâsıtaları, akli deliler
EDİLLE-İ ASLİYE
(Bak: Edille-i erbaa)
EDİLLE-İ ERBAA
(Edille-i şer'iye) Fık: Fıkıh ilminin istinad ettiği deliller: Kitab (yani Kur'an-ı Kerim'deki deliller), sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukaha (Usul-ü erbaa ve edille-i asliye tabirleri de aynı mânada kullanılır)
EDİLLE-İ KATI'A
İtiraz edilmeyecek derecede kat'î ve sağlam deliller
EDİLLE-İ KAVİYYE
Sağlam deliller
EDİLLE-İ ŞER'İYE
(Bak: Edille-i erbaa)
EDİLLE-İ TÂLİYE
Huk: Örf, âdet, teâmül, istishab, asıl ve amel, maslahat-ı mürsele, kaide-i külliye, âsâr-ı sahabe ve âsâr-ı kibar-ı tabiîn gibi deliller
EDİM
Sahtiyan, tabaklanmış deri * Satıh, yüz, zemin
EDİM-İ ARZ
Yer yüzü
EDİMME
Derinin ikinci tabakası
ED'İYE
(Duâ C) Duâlar
ED'İYE-İ HAYRİYE
Hayırlı dualar
ED'İYE-İ ME'SURE
Peygamberimiz (ASM) ile, sahabelerden naklolunan te'sirli ve makbul duâlar
EDİYYE
Az, kalil
EDKEN
Bulanık, * Rengi siyaha yakın olan
EDLEM
Karayağız, siyah adam * Kara eşek * Uzun yanaklı * Uzun boylu
EDM
Üns tutmak * İttifak etmek, birleşmek * Islâh etmek
EDMAS
Kaşlarının üç kısmı ince ve dipleri kalın; başının kılları ise az olan kimse
EDMEN
f Hâlis ve katıksız misk
EDMİGA
(Dimağ C) Beyinler, dimağlar
EDMU'
Göz yaşları Aberat
EDNA
Pek aşağı, en alçak Pek az, pek cüz'i * Çok yakın
EDNANÎ
(Denâvet den) Beni yaklaştırdı (meâlindedir)
EDNAS
(Denes C) Pislikler, necisler, kirler * En aşağılar, âdi ve bayağı kişiler
EDNEF
Burnu kısa olan adam
EDNİK
Çengel
EDRA'
Vücudu beyaz, başı siyah olan at * Hecin
EDRED
Dişsiz, dişi çıkmamış veya dökülmüş kimse
EDREM
Topukları etli kimse (ki, topuğu etten belli olmaz) * Dişleri dökük adam * Düz şey
EDREM
f Eğerin altına konulan keçe
EDRENG
f Sıkıntı, içdarlığı Musibet, belâ, felâket, âfet
EDSAK
Ağzı büyük olan adam
EDSEM
Çok yağlı (şey)
EDSER
Gaflette bulunan, gafil adam
|