Yalnız Mesajı Göster

T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları

Eski 01-19-2011   #38
Şengül Şirin
Varsayılan

T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları



Tepe tepe kullanmak: Yıpranacağını, eskiyeceğini düşünmeden, sakınmadan istediği gibi kullanmak”Bu kadar istiyorsan al senin olsun, tepe tepe kullan!”

Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler, kullandığı kötü sözler için kendisini sertçe uyarmak, azarlamak, gerekirse dövmek

Tercüman olmak: Başkasının duygusunu, düşüncesini dile getirmek, anlatmak

Ter dökmek: 1 Bir işi yapmak için çok zahmet, zorluk çekmek 2 Çok terlemek”Bu işi başarmak için az ter dökmedi


Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak

Tere yağından kıl çeker gibi: Hiç kimseye zarar vermeden, çok kolaylıkla kimseye hissettirmeden, kimi sorumluluklardan kurtularak”Merak etme sen, tereyağından kıl çeker gibi halledecektir işi


Tersi dönmek: Şaşkınlıktan bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek


Ters tarafından kalkmak: Aksi, huysuz ve ters olmak”Ters tarafından kalktın galiba, ne dersem tersini yapıyorsun


Ters yüz etmek: İçini dışına, altını üstüne getirmek ya da çevirmek”Gömleğin yakasını ters yüzü edip diktim


Ters yüz geri dönmek: İstediğini elde edemeden, eli boş dönmek


Teselli etmek: Avundurmak, acısını gidermeye, onu rahatlatmaya çalışmak”Arkadaşını en iyi şekilde teselli ettiğine eminim


Teselli bulmak: Avunmak


Teslim bayrağı çekmek: 1 Yenilgiyi kabullenmek, teslim olmak 2 Bir çekişme sonunda karşısındakinin istediğini yapmaya razı olmak”Yakında teslim bayrağını çekerler, endişeye kapılmayın


Teslim olmak: 1 Kendinden üstün bir güç karşısında yenilgiyi kabul etmek, mücadeleden vazgeçmek 2 Kendini teslim etmek, birtakım ellere bırakmak”Teslim olursan kılına dokunulmayacaktır!”


Teşrif etmek: Onurlandırmak, şereflendirmek


Tetikte olmak: Her an uyanık ve hazır bulunmak”Ben size tetikte olun, gözünüzü dört açın demedim mi?”

Tez canlı: Aceleci, sabırsız, beklemeye dayanamayan”Bu kadar tez canlı olma!”

Tez elden: Çabucak, bir an önce, çarçabuk,”Tez elden hastaneye gitmeli bu yaralı!”

Tezgâhı kurmak: İşe başlamak üzere tüm araç ve gereçleri hazırlamak, çalışmaya başlamak”Hemen tezgâhı kurup gittiler


Tezkeresini eline vermek: Kovmak, işten atmak, işine son vermek


Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak”Çuvalı tıka basa doldurun, ne alırsa kârdır


Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek”Doymaz çocuk, tıka basa doldurdu karnını


Tımarhane kaçkını: Delice işler yapan kimse


Tıpış tıpış yürümek: 1 Kısa adımlarla çabuk yürümek 2 İster istemez bir yere gitmek

Tıraş etmek: 1 (Saç, sakal) benzeri tıraş işini yapmak 2 Bıkkınlık verecek kadar uzun ve gereksiz konuşmak”Yeni berber iyi tıraş yapamıyor

Tırnak göstermek: Gözdağı vermek, korkutmak

Tırpan atmak: 1 İstemediği kişilerin bir yerdeki görevlerine son vermek 2 Kırıp geçirmek, topluca öldürmek, kıyıma uğratmak”Genel müdür olunca, ilk işi yardımcılarına tırpan atmak oldu


Tohuma kaçmak: Yaşlanmak, evlenme çağı geçip kartlaşmak

Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan, ihtiyacı olmadığı hâlde aç gözlülük eden, her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse)”Bu çocuk da tok evin aç kedisi

Tokat aşketmek: Ansızın el içi ile vurmak

Tok gözlü: Mala, paraya, yiyeceğe düşkün olmayan; cömert

Tok sözlü: Sözünü esirgemeden, çekinmeden, hatır gönül dinlemeden söyleyen”Rahmetli tok sözlü bir insandı

Tongaya basmak: Tuzağa düşmek”Çok kötü bastı tongaya

Top atmak: İflas etmek”Bu kadar kısa zamanda top atacağımızı sanmazdım

Topa tutmak: 1 Bir yeri top ateşi altında bulundurmak 2 Bir kimseye kırıcı, ağır sözler söylemek


Topun ağzında: Tehlikeye, saldırıya en yakın yerde olmak


Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır, Müslüman ölüler için “Allah rahmet eylesin” denir


Topu topu: (Azımsanan şeyler için) olup olacağı, yalnızca, hepsi”Topu topu beş elma almış


Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek, onda bir kusurun olabileceğini kabul etmemek”Kızına da hiç toz kondurmuyor


Toz olmak: Ortadan kaybolmak, kaçmak, uzaklaşmak”Çabuk toz olun buradan

Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı, üzücü durumları iyimserlikle karşılamak”Hayatı hep toz pembe görmüştür

Tozu dumana katmak: 1 Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak 2 Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak”Başıboş sığırlar tozu dumana katarak yokuştan aşağı iniyorlardı

Tur atmak: Dolaşmak, dolaşıp gelmek”Evin etrafında iki tur atıp yanıma gelsin

Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek


Turp gibi: Çok sağlıklı, sağlam, rahatı yerinde”Merak etme, turp gibi o

Turşu gibi olmak: Çok yorgun, bitkin düşmek”Üç gündür çalışıyoruz, turşu gibi oldum, hiç hâlim kalmadı


Turşusu çıkmak: 1 Çok yorulmak 2 İyice ezilmek, parçalanmak”Armutların turşusu çıkmış, yenecek hâlleri kalmamış


Turşusunu kurmak: Bir şeyi kullanmak, harcamak gerekirken kıyamamak durumunda söylenir”Kullanmadığı sandalyeyi vermiyor, turşusunu kuracak sanki

Tut kelin perçeminden: Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır


Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı, güvendiği şey önemini kaybederek işe yaramaz hâle gelmek, fayda temin edemez olmak


Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek,”O tuttuğunu koparır bir delikanlıdır, güvenin ona


Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği, dayanacağı kimse bulunmamak”Küçüktüm, tutunacak dalım yoktu, tek başımaydım


Tuz biber ekmek: 1 Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek 2 Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak”İyi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine


Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak”Masadan düşen vazo tuzla buz oldu


Tuzlayayım da kokma: Bilip bilmeden konuşanlar, yüksekten atanlar, düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır


Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak”Arabayı tamir ettirdik ama tuzluya mal oldu


Tuzu kuru: Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan”Sana göre hava hoş, gülersin, oynarsın, tuzun kuru nasıl olsa

Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek”Ben tükürdüğünü yalayan bir insan değilim, gideceğim oraya!”

Tümen tümen: Pek çok


Türküsünü
çağırmak: Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak, söz söylemek, onun tarafını tutmak”Ömrümce onun bununTürküsünü çağırıp durdum, yeter artık!”


Türkü yakmak: Bir Türküye ezgi uydurmak”Sevdiği kıza yanık bir Türkü yakmış diyorlar


Tütünü tepesinden çıkmak: Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak, çok üzülmek

Tüy dikmek: Kötü bir işi, ortaya konan bir söz ya da davranışla daha da kötüleştirmek

Tüyleri diken diken olmak: Korku, heyecan, endişe veya üşümekten vücuttaki tüyler, kıllar kabarmak, dikilmek”Hava buz gibiydi, tüylerim diken diken olmuştu

Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla