Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MANAHNÜ FÎH Üzerinde durduğumuz, bahsini ettiğimiz mes'ele Hakkında konuştuğumuz
MANA MERTEBELERİ Kur'an-ı Kerim'deki âyetlerin anlaşılmasında bilinen muhtelif ma'nâlar Zâhirî, bâtınî, sarihî, harfî, ismî, işarî, remzî, mecazî, mefhumî, riyazî mânâlar gibi
MA'NAT Dilemek, iradet * Kasdolunmuş nesne
MANCINIK Eskiden kale kuşatmalarında ağır taşlar fırlatmak için kullanılan, bir ucunda bir kepçe, öbür ucunda da bir karşı ağırlık bulunan kaldıraç biçiminde eski bir savaş âleti
MANÇURYA (Mançu memleketi) Asya'nın kuzeydoğu tarafında büyük bir memleket olup, son zamana kadar kuzeyde Ohurcuk Denizine ve Sahalin Adasını ayıran Tataristan Boğazı'na kadar uzandığı halde; doğudan Japon Deniziyle sınırlanmış iken, sonraları kuzey ve kuzeydoğu tarafları Ruslar tarafından zaptedilerek Sibirya'ya katılmıştır Bir kısmı da Amur ismiyle bir eyalet halinde kalmış ve diğer bir kısmı da sahiller eyaletine eklenerek o taraflardan Mançurya'nın sahili kalmamış ve kuzeyde Amur Irmağı ve doğuda Usuri Nehri Mançurya'nın hududunu teşkil etmiştir Şimdiki siyasî coğrafyada Mançurya ismi, bu memleketin sadece Çin'e tâbi olan kısmına verilmektedir
MANDA Fr Kendini idare edemeyen bir memleket ahalisini başka bir yabancı devletin idare etmesi * t Camız denen hayvan Kömüş
MANDE f Kalmış, gitmemiş olan
MANDIRA yun Süt ve süt ürünlerinin elde edildiği; süt veren hayvanların barındığı yer
MA'NE Ekmek * Az olan akıcı su * Şey
MANEN Mânâca Mânâ cihetiyle Ruhca Esasca Bâtınen İç varlık bakımından
MANEND f Benzer Denk Gibi
MANEND-ÂBÂD Ölümle kıyamet arasında geçen zaman
MANENDE Benzeyen, mümâsil
MANEVÎ (Ma'nevi) Mânaya âit Maddî olmayan Mücerred Ruhani
MANEVİYYAT Maddi olmayan kuvvet Mânâ âlemine âit olanlar Dinden, imândan, mukaddesât ve imândan gelen kuvvet (Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir Göz ise, mâneviyatta kördür H)
MANEVİYYUN Allah'a, dine, mukaddesata inanmış olanlar
MANEVRA Fr Bir makinenin, bir cihazın işleyişini düzenleme veya idare etme işi ve şekli * Ask: Muharebede düşmanın savaş gücünü yok etmek maksadıyla eldeki askerî kuvvetlerin en te'sirli bir biçimde düzenlenmesini te'min eden bütün hareketler * Barış zamanında kıt'alara ve kurmay hey'etlerine harptekilere benzer şartlar içinde eğitim sağlamak için yaptırılan hareket
MANGA Ask Tek bir kumandanın kolaylıkla sevk ve idare edebileceği kadar erden kurulu küçük askerî birlik (Yaklaşık olarak on erden kurulabilecek olan mangada birkaç makinalı tüfek veya tabanca ile avcı erleri bulunur) * Savaş gemilerinde erlerin yattığı koğuş
MÂNİ' Men'eden Geri bırakan Esirgeyen Engel Özür
MÂNİ-İ ŞER'Î şeriatça kabule engel olan, mâni' olan hâl
MÂNİA Men'eden şey Engel Özür Zorluk
MA'NİDAR (MÂNİDAR) f Bir mânâyı mutazammın olan * Nükteli, ince mânâlı Bir mâna ifade eden Bir mânayı şâmil olan (Farsça bir ifade olup, mânâ; ma'ni diye okunmuştur)
MA'NİDARANE f Mânâlı şekilde
MANİVELA Ağır şeyleri çekmek ve kaldırmak için vasıtanın dönen merkezine bir ucu takılıp döndürülen kol
MANKEN Fr Elbiseleri prova veya teşhir etmek için terzilerin ve hazır elbise satıcılarının kullandığı tahtadan, kartondan, madenden vb insan şekli
MANSAB (Mınsab) Rütbe (Bak: Mansıb)
MANSIB (Nasb dan) Devlet hizmeti * Memuriyet * Bünyad Merci'
MANSIBDÂR f Mansıbda bulunan
MANSUB Nasbolunmuş, me'muriyete konulmuş * Konulmuş, dikilmiş * Gr: Sonu fetha (üstün) kılınmış kelime Meftuh olan
MANSUBÎN (Mansub C) Memuriyette bulunanlar Hizmette olanlar
MANSUR Yardım edilen, yardım görmüş * Gâlib, muzaffer (Bak: Mensur)
MANSURİYYET Allah'ın (CC) yardımıyla muvaffak ve muzaffer olma, başarma
MANSUS Nass ile sâbit kılınmış Âyetle tesbit edilmiş İzhar ve beyan edilmiş * Kur'anda açıkça anlatılmış
MANŞET Fr Bir gazetede ilk sayfanın en üst kısmındaki büyük puntolu başlık * Bir gömleğin kol kısmına geçirilen ve elbisenin kolundan dışarı çıkan kumaş parçası
MANTIK (İntak dan) Konuşturan, söyleten * Doğru muhakeme ve doğru düşünceyi öğreten ilim Akıl kaidesi * Akıl, nutuk, söz
MANTIKAN Mantığa göre Mantıkça
MANTIKÎ Mantıka dâir Aklî ve müsbet olan düşünce, fikir Mantık kaidelerine uygun
MANTIKÎ KIRÂET Acele etmeyerek fakat imlâ kaidelerine dikkat ederek, yâni virgüllerde biraz, noktalı virgüllerde biraz daha durmak, teâcüb ve istifhamları anlatmak, muhaverelerde konuşanların sözlerini ayırmak suretiyle okumaktır
MANTIKİYYÂT Mantıkla alâkalı mes'eleler
MANTIKİYYUN Mantıkla uğraşanlar Mantık âlimleri
MANTUH Boynuzlu hayvan tarafından yaralanan veya öldürülen
MANTUK Bir lâfzın nutuk hâlinde, söz sahasında üzerine delâlet ettiği şey " Şu kitabı satın aldım", sözünde bu lâfzın mantuku, o kitabın satın alınmış olmasıdır * Söz, nukut, mânâ, mefhum
MANYATİZMA Birisinin bâzı hareketleri ile başkası üzerinde uyuşukluk verici te'sir (Bak: İpnotizma)
MANYETİK (Bak: Magnetik)
MANZAM (C: Menâzım) Sıra, dizi
MANZAR (Manzara) (Nazar dan) Bakılan yer, görülen yer Görünüş
MANZAR-I ÂLÂ En yüksek bakış yeri Kudsi ve en yüksek manzara Cennet manzarası, arş-ı azam
MANZAR-I ÇEŞM Gözbebeği
MANZARA Dışarıyı görecek pencere
MANZARANÎ Gösterişli ve güzel adam
MANZARÎ Güzel, gösterişli ve yakışıklı adam
MANZUD Sık yetişmiş ağaç * Üstüste istif edilmiş
MANZUM Ölçülü, mizanlı, tertibli * Vezni ve kafiyesi olan söz Edebi ölçüsü olan sözler (Kaside ve şiirler gibi) * Dizilmiş, sıralanmış, düzenlenmiş
MANZUMAT Manzumeler
MANZUME Tertibli, ölçülü yazı, şiir Vezinli ve kafiyeli olan söz * Sıra, dizi Sistem
MANZUME-İ ŞEMSİYE Güneş sistemi, güneş ve etrafında dönen seyyâreler topluluğu(Şu kâinatın lâmbası olan güneş, kâinat Sânii'nin vücuduna ve vahdâniyyetine güneş gibi parlak ve nurani bir penceredir Evet, manzume-i şemsiye denilen küremizle beraber oniki seyyare: Cirmleri, küçüklük - büyüklük itibariyle pekçok muhtelif ve mevkileri, uzaklık - yakınlık noktasında pek çok mütefâvit ve sür'at-i hareketleri, çok mütenevvi' olduğu halde kemal-i intizam ve hikmet ile ve kemal-i mizan ile ve bir saniye kadar şaşırmıgirsin bir tarafına !!! hareketleri ve deveranları ve güneş ile, câzibe kanunu tâbir edilen bir kanun-u İlâhi ile bağlanmaları, yâni onlar imamlarına iktidaları, büyük bir mikyasta bir azamet-i kudret-i İlâhiyyeyi ve Vahdâniyyet-i Rabbâniyyeyi gösterir Çünki: O câmid cirmleri, o şuursuz büyük kütleleri, nihayet derecede intizam ve mizan-ı hikmet içinde muhtelif şekillerde ve muhtelif mesafelerde ve muhtelif hareketlerde döndürmek, istihdam etmek, ne derece bir kudreti ve bir hikmeti isbat ettiğini kıyas et Bu büyük ve ağır işe zerre miktar tesadüf karışsa, öyle bir patlayış verecek ki, kâinatı dağıtacak Çünki: Bir dakika, tesadüf birisini tevkif etse, mihverinden çıkmasına sebebiyet verir, başkaları ile müsademe etmesine yol açar Küre-i arzdan bin def'a büyük cirmlerle müsademenin ne derece dehşetli olduğunu kıyas edebilirsinManzume-i şemsiyenin, yâni şemsin me'mumları ve meyveleri olan oniki seyyarenin acâibini ilm-i muhit-i İlâhiye havale edip, yalnız gözümüzün önünde seyyaremiz bulunan arza bakıyoruz Görüyoruz ki: Bu seyyaremiz bir azamet-i şevket-i Rububiyyeti ve haşmet-i saltanat-ı Uluhiyyeti ve kemâl-i rahmeti ve hikmeti gösterir bir surette Güneşin etrafında, emr-i Rabbâni ile - Üçüncü Mektupta beyan edildiği gibi - pek büyük bir hizmet için bir uzun seyr ve seyahat, ona ettiriliyor Bir sefine-i Rabbâniye olarak acâib-i masnuât-ı İlâhiye ile doldurulmuş ve zişuur ibâdullaha seyrangâh gibi bir mesken-i seyyar vaziyeti verilmiş Ve evkat ve hesabı bildirecek saat akrebi gibi, Kamer dahi dakik hesaplarla azim hikmetlerle ona takılmış ve o Kamere başka menzillerde ayrı seyr ve seyahat verilmiş İşte bu mübarek seyyaremizin şu halleri, küre-i arz kuvvetinde bir şehadetle, bir Kadir-i Mutlak'ın vücub-u vücudunu ve vahdetini isbat eder Mâdem şu seyyaremiz böyledir Manzume-i şemsiyeyi ona kıyas edebilirsin Hem Şemse, kendi mihveri üstünde cazibe denilen mânevi ipleri yumak yaptırmak için dolap ve çıkrık hükmünde olan güneşi, bir Kadir-i Zülcelâl'in emriyle döndürüp, o seyyaratı o mânevi iplerle bağlayıp tanzim etmek ve güneşi bütün seyyaratı ile saniyede beş saatlik bir mesafeyi kestirecek kadar bir sür'atle, bir tahmine göre "Herkül Burcu" tarafına veya Şems-üş-şümus cânibine sevk etmek, elbette ezel ve ebed Sultanı olan Zât-ı Zülcelâl'in kudretiyle ve emriyledir Güya haşmet-i Rububiyyetini göstermek için, bu emirber neferleri hükmünde olan manzume-i şemsiye ordusu ile bir manevra yaptırır S)
MANZUR Görülen, bakılan, nazar edilen * Beğenilen
MANZURE Belâ, musibet, felâket, âfet * Noksan ve kusuru olan, ayıplanacak kadın
MAR f Yılan
MA'RA Vücudun çok zaman çıplak olan yeri
MARAN (Mâr C) f Yılanlar
MARATON yun Kırk kilometreden uzun bir yolda mukavemet için yapılan hız koşusu
MARAZ Hastalık, illet, dert Belâ
MARAZ-I MÜSTEVLÎ Salgın hastalık
MARAZ-I SÂRÎ Tıb: Bulaşıcı hastalık
MA'RAZ (Ma'rez-Ma'riz) Bir şeyin arzolunduğu yer Göründüğü yer Sergi, meşher
MA'RAZ-I ACÂİB Acâiblerin teşhir olunduğu yer
MA'RAZGÂH Arzolunan yer, sergi
MARAZÎ (Maraz dan) Hastalıkla alâkalı Hastalığa ait Hastalıklı
MARAZİYYÂT Hastalıklar ilmi, patoloji
MA'REC Çıkacak yer, merdiven
MA'REF Yüzün, devamlı olarak açık görünen yeri
MA'REFE Atın yelesi bittiği yer
MAR-EFSA f Yılan tutan, yılan efsuncusu * Yılan sokmuş kimseyi tedâvi eden kişi
MA'REKE Muhârebe meydanı, çarpışma yeri * Çarpışma Kıtal Cenk
MAREŞAL Fr (Bak: Müşir)
MA'RET Kabahat, suç, ayıp, günah
MAR-GİR f Yılan tutan, yılan tutucu
MARHİC Yılan balığı
MARHUK Kuşkonmaz bitkisi
MARIK Dinsiz, mürted, hak dinden çıkan
MARIN (Mârına) Çekiçle dövülerek açılmağa müsait olan * Kireçtaşı * Çeşitli renklerde olan bir çeşit toprak
MA'RIZ (Ma'raz dan) Bir şeyin görünüp çıktığı yer Bir şeyin bildirildiği, arzolunduğu makam
MARIZ Hasta, alil, mariz
MARİC Dumansız ateş, alev * Dumansız barut
MA'RİC Merdiven, yükseliş yeri
MARİD Azgın, sapkın İnad ve isyanda benzerlerinden çok ileri gitmiş olan Kibir, inad ve dinsizlikle tanınmış olan Mütemerrid
MA'RİFE Gr: Arabçada mübhem olmayan " " harf-i ta'rifi ile bildirilen kelime Böyle bir kelimeden tenvin kalkar, kelime belirli olur (Bak: Lâm-ı ta'rif)
MA'RİFET Bilme, bir şeyi cüz'i vecihle bilmek * Hüner Üstadlık San'at * Tuhaflık, garib hareket * Vasıta, tavassut * İlim ve fenlerle tahsil olunan mâlumat İrfan kazanmak (Bak: İrfân)
MA'RİFET MERTEBELERİ (Bak: Yakin)
MA'RİFETPERVER f Hünerli, marifetli

Alıntı Yaparak Cevapla