Konu: Hayko Cepkin
Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Hayko Cepkin

Eski 07-30-2008   #13
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Hayko Cepkin



Hayko Cepkin Röportajı

Hangibar organizasyonuyla Ankara’ya gelen Hayko Cepkin’le konserden sonraki gün Leman Kültür’de çok güzel bir söyleşi yaptık Hayko’nun çok içten cevaplarıyla ve esprileriyle oldukça keyifli geçen söyleşide Hayko Cepkin’le ilgili merak ettiğiniz her şey var

Müziğe nasıl başladınız?

(Gülerek) Çok ilginç Hemen anlatayım Babam CASIO bir klavye almıştı, onunla çalmaya başladım Ondan sonra koroya girdim, okul korosuna, o koro büyüdü, büyüdü, büyüdü, kilise korosu oldu, sonra dört sesli batı müziği yapan bir koro oldu Dokuz sene söyledim Sonra opera eğitimi almak istedim Opera eğitimi aldım iki sene Onu bıraktım Timur Selçuk’la çalışmaya başladım İki sene solfej, şan, armoni dersleri aldım Oradan onu bitirdim, Akademi İstanbul’da Piyano eğitimi aldım

Bir dakika, operayı neden bıraktınız?

Çünkü, saçlarım uzundu, dövmelerim vardı Oradaki hocalar kalıpları olan hocalar Onların kafaları öyle çalışıyor Gözlerinde hiçbir zaman klasik bir operacı olamayacaktım Modern operacı olacaktım Onların gözünde de modern diye bir şey yok Okulu bitiremezdim çok kolay Sonra okulu bitirsem ne olacaktı ki yani Düşündüm : kadrolu olsam, 6 yılda bir kadro açılıyor hadi kadroya girdim, koroda olacaktım Arada para kazanmak için piyano dersi falan verecektim öğrencilere, şan dersi verecektim

Memur gibi bir hayat

Armut gibi bir hayat Yani ben ölürdüm herhalde öyle yaşamaya kalksaydım(gülüyoruz)

Albüm kapağında odanın resmi var Bütün şarkılar orada kaydolmuş galiba

Her şey orada Bütün albüm orada Odamda takılırken birden albümüm oluverdi yani

Background da çok iyi İyi isimlerle çalışmışsın Onlardan da biraz bahsedelim mi? Nasıl oldu, nasıl buluştun onlarla?

Şimdi o dönem, üniversite dönemleri geçtikten sonra, Akademi İstanbul’da piyano eğitimi aldığım dönemde, elimde klavye okula gidip geliyordum O zaman da Beyoğlu’nda, Pendor Bar’da DJ’lik yapıyordum Bara gidip gelirken, elimde klavye gördüler Öztürk’ler ‘Sen çalıyor musun?’ dediler ‘Çalarım’ dedim, başladım Ondan sonra Ogün Sanlısoy’dan teklif geldi Aylin Aslım, Koray Candemir, Demir Demirkan, albümlere düzenlemeler yaptım Murathan Mungan’ın ‘Söz Vermiş Şarkılar’ albümüne düzenleme yaptım Derken işler büyüdü işte

Şu anda var mı herhangi bir proje?

Şu anda da işte Müslüm Gürses’e bir düzenleme yapıyoruz şimdi Ama çok girmeyelim İlginç bir proje olacak

Albümün hikayesi nedir?

Odada yaptım her şeyi EMI’ye götürdüm ben demoyu Benim şarkılarım bu Akşam Hakan Kurşun telefon açtı ‘Şirkete gel’ dedi Şirkete gittim, ‘Ben bunu çok beğendim, basıyorum’ dedi ‘Abi’ dedim, ‘baştan bir kayıt yapalım’ ‘Yok’ dedi, ‘basıyorum ben bunu’ Basıldı

Böyle bir şey olabileceği hiç aklına gelmiş miydi?

Yok canım nerden aklıma gelecek Bilseydim daha adam gibi söylerdim Evde yani Evde ne kadar olur ki? Şimdi onun için konserlerde evde yapamadıklarımın hepsini yapıyorum

Peki komşulardan tepki gelmedi mi?

Bir dönem ‘abi kıs şunu’ muhabbeti vardı Sonra ben Koray’la şunla bunla ortalıkta görünmeye başlayınca, albüm de çıkınca ‘evladım ne güzel şarkılar bunlar’ şeklinde değişti tepkiler (gülüyoruz) Şimdi mahallenin gururuyum, istersem sokağın ortasında çalışırım (kahkahalar) o kadar rahatım yani Mesela şimdi ikinci albümde o konserlerdeki brutal vokaller var, şimdi evde kaydedebiliyorum onları Rahatım yani, keyfim yerinde

Albümde her şey sana ait Sözler, besteler O sözleri yazarken nasıl bir psikolojide oluyorsun? Çok güzel sözler çünkü ve çok farklı bir sound Türküler var, kilise müziği var?

Mesela geçen Atilla Aydoğdu’nun bir yorumu vardı : ‘bazıları’ dedi ‘Aşık Veysellerin, bilmem nelerin şarkılarını cover yapıp albümlerine koyuyor; sen onların ruhlarını alıp, kendi şarkılarını yapıyorsun’ Güzel bir yorum oldu o Ve çok mantıklı geldi Ben kimsenin coverını yapmıyorum Yapmak da istemiyorum Çünkü o da bana çok klişe geliyor Ama çok acayip bir şey yaparsam o ayrı Mesela ‘Şimdi Giden’ Murathan Mungan’daki şarkının hiç alakası yok şarkıyla Bir tane daha yapmıştım Sezen Aksu şarkısı, o proje hayata geçer mi bilmiyorum ama onu da çok değiştirdim Cover yapılırsa öyle yapılır Şarkıyı tanımaya çalışırsın Vokal kalıbını aynı tutarsın ama armonisini değiştirirsin Bu müzik bilgisidir, armoni bilgisidir; altyapıdan komple değişik ama üstte vokal aynı şeyi söyleyebiliyor Bir de ben bu konuda çok denedim, yapabiliyor muyum diye Mesela piyasadaki çok arkadaşıma şarkıları için gidip ‘Vokalleri versene senin şarkının’ diyebildim Çünkü onun şarkısı Ben bozup başka bir şey yapabiliyor muyum diye herkesten vokal aldım Hep evde çalıştım Mesela film müziği yapmayı çok istiyorum Yapacağım bir gün, eminim Deneyimim olsun diye, hani öyle paslaşma vardır ya, üniversitede kısa film yapan arkadaşlara ben müzik yapıyordum Hem o benden faydalanıyor, projesini bitiriyor; hem ben ondan faydalanıyorum, kendimi geliştiriyorum Film müziği arşivim var zaten evde En çok dinlediğim şey film müziğidir O zaten her tür ruha hitap ediyor Filmin içindeki o onlarca ruha hitap ediyor

Şu filmin müziğini yapsaydım dediğin filmler var mı?

‘Ağır Roman’ var ‘Pi’ var, ‘Fight Club’, işte ‘The Crow’ olmuş yani, o bomba Ama ‘The Crow’un orkestrasyon kısmı, bizim bildiğimiz soundtrackte yok Ben yurtdışından getirttim; bir çok film var ama Türkiye’de ‘Ağır Roman’ı yapmak isterdim O çok benim kıyımdan köşemden geçiyor yani Mesela albüm de ‘Hüzünle Karışık’, biraz ‘Ağır Roman’ı yansıtıyor yani, ondan etkilendiğim şeyler var

Sahnede bambaşka bir Hayko Cepkin var Gayet sıcakkanlısın, sahnede bambaşkasın İki, üç farklı yüz oluyor sahnede Bir an çok öfkelisin, hayata karşı, dünyaya karşı; bir an hüzünlü ve sonra da çok keyifli, mutlu bir adam Ve karşındakine de bunu hissettiriyorsun Bu aslında anlatılmaz yaşanır ama, nasıl bir psikoloji?

Hırsla alakalı bir şey Hırslıyım Yapacağım diyorsam yaparım, kimse de engel olamaz ve neyi yapmak istiyorsam öyle de yaparım yani kimse ‘Şöyle yap’ diyemez Öyle de gıcık taraflarım var ama bunlar olumsuz gıcıklıklar değil, gerekli şeyler Herkes sahneye çıkıp performans yapıyor, herkes de yapabilir İyi bir enstrümansan, sahne deneyimin varsa, çıkıp çalabilirsin Ama unutulmuş bir şey var, ‘ruh’ Ruh unutulmuş durumda Ben o ruhu yaşıyorum Ve yaşadığı şeyi vermek istiyorum karşımdakine İnsanlar şu ana kadar konser seyrettikleri zaman, bir yerden sonra muhabbete dönebiliyorlardı Ben onlara muhabbet şansı tanımıyorum Yani, izlemesi gerekiyor Bazı şeyleri hatırlaması gerekiyor diye düşünüyorum Ki şarkılarımın sözleri anlamsız değil yani, anlamları var ve benim için önemli anlamları var onların Ve bazen de konserlerde genel olarak ki bunlar da zamanla çoğalıyor, o anlamları irdeleyip gelen adamlar var O adamları seviyorum O adamlar benim anlattığım şeyi dinlemeye geliyorlar Bazen şarkıyı da dinlemeye gelmiyorlar, sadece benim anlatmamı seyretmeye geliyorlar Kimseden göz kontağımı kopartmamaya çalışıyorum Hırslıyım, hepsini kazanmaya çalışıyorum Tabi arada fire veriyorum Herkese çalamazsın orada Sıkıldığımız şeyler, neler mesela : her şarkıdan sonra ‘çok teşekkürler, sizi çok seviyorum ben, yeah!!’ ‘şimdi hep beraber söylüyoruz, işte geldim ben!!’ , mikrofonu uzatmalar falan Bıktım ben u hikayeden

Bir kere bile teşekkür etmedim ben seyirciye Teşekkür niye edeyim, ben yaptım hepsini Sen mi yaptın bana bir şey Sen bana teşekkür et! Tek bir teşekkürüm var, en son giderken, ‘geldiğiniz için teşekkürler’ Bu kadar basit Kimseye de mikrofon uzatıp şarkımı söyletmiyorum Onlar zaten kendi içlerinden söylüyorlar Bazı şeyler çok doğal gelişiyor Mesela Hayal Kahvesi’ndeki konserde tepinirken mikrofon kablom koptu Şu anda dönen klip şarkısı ‘Görmüyorsun’u çalıyorduk, mikrofonum yok, söyleyemiyorum ve seyirci söyledi O kendinden gelişti ve güzel bir şeydi Ama ben kendi başıma ‘haydi arkadaşlar birlikte söylüyoruz, haydi eller havaya’ bırakalım bu işleri Harbiden bıktım bu işlerden Bir kere sahne her zaman seyirciden çok yüksek olmalı Alçak sahne dizaynları yüzünden çok fazla seyirci içine giriyorsun Onlardan biri oluyorsun Ben onlardan biri değilim sahnedeyken Ben onlardan başka biriyim Benim orada yaptıklarımı başka biri kolay kolay yapamaz Yani öyle egosal şeylerim de var Gözükmemem lazım benim orada Önemli Bu işin mistikliğini korumak adına Bu işten kaybedilen şey bu zaten Konsere gelmeden önce aynı yerde heriflerle takılıyorsun, ‘hadi baba kolay gelsin’ diye seni sahneye yolluyorlar, şarkını söylüyorsun, aşağı iniyorsun ‘ bir bira ısmarlayayım sana’ muhabbeti! Höst lan Ne oluyoruz Ben seninle muhabbet etmeye gelmedim buraya Bunlar aslında kaba tabirler, bir çok insana kaba gelebilir; ‘Ne demek, sen ne oldun, bir tarafın mı kalktı?’ Alakası yok Bu mistik bir iş Koruman lazım bunu Ben seninle kanka olmaya gelmedim, tanımıyorum ben seni Birbirimize övgü dolu şeyler söyleyip gideceğiz belki, ‘e çok güzeldi’ ‘sağ ol’ ‘sen de sağ ol’ ‘seni seviyorum’ ‘ben de seni seviyorum’ e? Tanımıyorum ki ulan seni Bu kaba gelebiliri insanlara ama bu, o alıştıkları şeyden dolayı Herkesi sevdiğini söyleyen insanlardan dolayı bu böyle Her gün paparazzi söylüyorlar ve her gün Gülben Ergen herkesi sevdiğini söylüyor Veya başka biri Onlar o kadar alıştılar ki, ‘bunlar hepimizi seviyor Bu da sever Buna ne oldu ki sevmiyor şimdi?’ yok öyle bir şey, değişmek zorunda

Yine klasik bir soruyla bitirelim o zaman Ankaralıları nasıl buldun?

Bizde pek fark etmiyor Her yerde şaşkın seyirci var bizde En sonunda geldik Ankara’ya, biraz daha gelmesek vururlardı

Alıntı Yaparak Cevapla