Yalnız Mesajı Göster

Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle)

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle)




İzmir'de öğretmenlere karşı yaptığı konuşmadan:

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdirÖğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz millet adını almak yeteneğini kazanmamıştır Ona alelade bir kitle denir; millet denemez Bir kitle, millet olabilmek için,kesinlikle eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır Onlardır ki,bir toplumu gerçek millet haline koyarlar Bizim milletimiz elbette dünyanın takdirlerine hak kazanmış bir toplumdurFakat onu lâyık olduğu şeref derecesine eriştirecek sizlersiniz Millet, memleket, Cumhuriyet sizden yüksek hizmet beklemektedir
1925 (ME1SD1, s 25)

Memleketin gereksinim duyduğu öğretmen sayısı düşünülürse, bunun daha yüz katına çıkması gerekir Sayı eksiği, yetişen öğretmenlerimizin değer ve erdemdeki yüksekliğiyle ancak karşılanabilir
1924 (Büyük Tarih Trabzon'da, s 10)

Cenab-ı Hakk'a binlerce gönül borcu ve teşekkür olsun ki, düşman karşısındaki aziz ordular için harcadığımız bütün emekler mutlu sonuçlarını verdi Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı çalışma, aynı çabayla kültür ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan da emeklerimizin, çalışmalarımızın, çabalarımızın mutlu ve zafere erişmiş sonuçlarını aynı parlaklık ve aynı verimlilikle elde edeceğiz

Arkadaşlar! Asker ordusuyla kültür ordusu arasındaki benzeyiş ve uygunluğu belirtmiş olmak için şunu da ilâve etmeliyim: Değerli bir eserde ordunun ruhu, subay ve komuta kuruludur, deniliyor Gerçekten böyledir Bir ordunun değeri subay ve komuta kurulunun değeri ile ölçülür Siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beyler, sizler de kültür ordusunun subaylar ve komuta kurulusunuz Sizin ordunuzun değeri de sizlerin değerinizle ölçülecektir Bağımsızlık mücadelesinde, üç, dört yıldır, düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşta ordunun ruhu olan subaylar ve komuta kurulu ve yüksek rütbeli askerler değerlerinin yüksekliğini nasıl göstermiş ve kanıtlamışsa, bundan sonra yapacağımız aydınlanma ve devrim mücadelesinin, milletimize bir karanlık gibi çöken genel bilgisizliği yenme ve ortadan kaldırma savaşında da kültür ordusunun ruhu olan siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beylerin aynı yeteneği göstereceğinize inanıyorum Hepinizi bu güvenle selâmlarım,

saygıdeğer arkadaşlar!
1923 (Atatürk'ün sD11, s164-165)

Öğretmenin değeri, yeri ve görevi

Büyük ve soylu milletimizin insan gücü üstündeki savaşım ve özverileri ile kazanılan zaferler, pek parlak olmakla beraber bizi henüz gerçek mutluluk ve kurtuluşa eriştirememiştir Bu zaferlerin değerli sonuçlarını tam olarak toplamak, birçok kan ve can karşılığında elde ettiğimiz millî bağımsızlık ve egemenliğimizi her türlü saldırıdan korumak için aynı emek, aynı kararlı davranış ve özverili duyguyla daha çok, pek çok çalışmaya gerek vardır Memleketi bilim, kültür, ekonomi ve bayındırlık alanında da yükseltmek, milletimizin her hususta pek verimli olan yeteneklerini geliştirmek, gelecek kuşaklara sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek gerekir Bu kutsal amaçları elde etmek için savaşan aydın kuvvetlerin arasında öğretmenler, en önemli ve özen gerektiren yeri almaktadırlar
1923 (Atatürk'ün TTBIV, s 487)

Kadın ve erkek öğretmenlerimizin yeni kuşağı yetiştirmek için harcadıkları özverili çalışma ile beraber toplumumuz içinde yeni düşünüş biçimini ve uygar yaşamı aşılama ve yayma için yaptıkları iyi etkiler, bu seçkin kurulların yüksek görevlerini ne kadar kavramış olduklarını göstermektedir
1925 (Atatürk'ün SDI, s328)

Daha şimdiden, kadın ve erkek cumhuriyet öğretmenlerinin, eğitim ve öğretim kurullarının yetiştirmekte oldukları öğrenci ile beraber, gerçek bir kültür ordusu manzarası gösterdiğine bizzat tanık oldum Bu aydın kurulların, bulundukları ortamlarda, öğretim çevrelerindeki öğrenciden başka doğrudan doğruya halk üzerindeki çok verimli etkilerini büyük memnunlukla anarım Bu husus aynı zamanda cumhuriyetsever ve ilerlemeye istekli halkımızın okula, aydınlanmaya olan özlemini ve bilgisizlik ve bağnazlığa olan düşmanlığının şiddetini de ifade eden en kuvvetli kanıttır
1924 (Atatürk'ün SDI, s322)

Bir köy okulunu ziyaretinde, ders vermekte olan genç bir öğretmenin sınıfına girdiği zaman, öğretmenin, yerini kendisine bırakması üzerine söyledikleri:

- Hayır, yerinize oturunuz ve dersinize devam ediniz! Eğer izin verirseniz, biz de sizden yararlanmak isteriz Sınıfa girdiği zaman cumhurbaşkanı bile, öğretmenden sonra gelir
(Atatürk'ten BH, s 40)

Öğretmenlere söylemiştir:

Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı Gerçek zaferi siz kazanacak ve sürdüreceksiniz ve kesinlikle başaracaksınız! Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım, sizi izleyeceğiz Ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız
1922 (Atatürk'ün MAD, s 10)

Okullarda öğretim görevini ve güvenilir ellere teslimini,memleket evlâdının, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafın

dan yetiştirilmesini temin için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve herhalde refah teminine elverişli bir meslek haline konulmalıdır Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır
1923(Atatürk'ün SDI, s 289)

Öğretmenler, her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır
1927 (Atatürk'ün SDV, s46)

Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır!
1924 (Büyük Tarih Trabzon'da, s 11)

Yeni Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî,idarî devrimler çok büyük, çok önemlidir Bu devrimler, sayın öğretmenler, sizin toplumsal ve fikrî devrimdeki başarılarınızla desteklenecektir Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden "fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür" kuşaklar ister!
1924 (MEİSD1, s 20)

Öğretmenler! Yeni kuşağı, cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri,sizler yetiştireceksiniz Ve yeni kuşak,sizin eseriniz olacaktır Eserin değeri, sizin beceriniz ve öz

veriniz derecesiyle orantılı bulunacaktır Cumhuriyet fikir,bilim, teknik ve beden yönünden kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni kuşağı, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir
1924 (MEİSD1, s 19)

Öğretmenlerle yaptığı bir toplantı sırasında söylemiştir:

Bu dakika karşınızda duyduğum en samimî duyguyu izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayım ve sizin bilgi saçan öğretim alanınızda bulunayım, sizden yararlanayım, siz beni yetiştiresiniz! O zaman milletim için, daha yararlı olurdum; fakat ne yazık ki, yerine getirilmesi imkânsız bir

arzu karşısında bulunuyoruz Bu arzunun yerine başka bir istekte bulunacağım: Bugünün evlâtlarını yetiştiriniz! Onları memlekete, millete yararlı unsurlar yapınız! Bunu sizden istiyorum ve rica ediyorum
1922 (Atatürk'ün SDII, s 42)

İsterim ki, daima idealimi gençlere aşılayasınız ve daima korumak hususunda çalışasınız
(Şemsettin Günaltay, 1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı, s 32)

İlköğretimde hedefimiz, bunun genel olmasını bir an evvel gerçekleştirmektir Bu sonuca varmak, ancak, arasız önlem almakla ve onu yöntemli uygulamakla mümkün olabilir Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum Sanat ve teknik okullarına rağbet artmıştır Bunu sevinçle söylerken, her türlü özendirmeyi artırmak gerektiğini de ilâve etmek isterim
1936 (Atatürk'ün SDl, s 372)

Eğitim ve Öğretim Hakkında

İlköğretimin yayılması için, sade ve pratik önlemler almak yolundayız İlköğretimde amacımız, bunun genel olmasını bir an önce gerçekleştirmektir Bu sonuca varmak,ancak kesintisiz önlem almakla ve onu düzenli uygulamakla mümkün olabilir Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum
1936 (Atatürk'ün SDl, s372)

Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık aracı yahut uygar bir zevkten ziyade, maddî hayatta başarılı olmayı temin eden pratik ve kullanılması mümkün bir donanım haline getirmektir Millî Eğitim Bakanlığı bu esasa önem vermelidir
1923 (Atatürk'ün SDl, s 288)

İlk ve ortaöğretim kesinlikle insanlığın ve uygarlığın gerektirdiği bilimi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun
(Gazinin NAV, Muhit Mec, Sene: 3, No : 132, 1931, s 9)

Eğitim ve öğretimin amacı, yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha ziyade memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, devrimci, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek yetenekte, doğru düşünüşlü, iradeli, hayatta tesadüf edeceği engelleri yenmeye kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir Bunun için de öğretim programlarını ve sistemlerini ona göre düzenlemelidir
(Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, 1955 s 62)

Bir taraftan bilgisizliği ortadan kaldırmaya, bir taraftan da memleket evlâdını sosyal ve ekonomik hayatta fiilen etkili ve verimli kılabilmek için gerekli olan ilkel bilgiyi pratik bir şekilde vermek, eğitim ve öğretim yöntemimizin esasını oluşturmalıdır
1922 (Atatürk'ün SDI, s 224)

Hayatın her çalışma evresinde olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında gerekli düzen, başarının esasıdır Müdürler ve eğitim kurulları düzeni temine ve öğrenci düzene uymaya mecburdur
1925 (Atatürk'ün MAD, s 24)

Öğrenci, hangi yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın!
1930 (Afetinan, MK Atatürk'ten Y, s7)

Bir çocuğun, normal öğrenim derecelerinden geçerek yetişmiş olması şarttır
(Afetinan, Kemal Atatürk'ü Anarken, 1956, s 84)

Herhalde, kadınlarımızı da erkekler gibi aynı öğrenim derecesinden geçirmelidir Onlara, erkeklere öğrettiğimiz şeylerden başka, kadınlık görevlerini de öğretmeye mecburuz
1923 (Gazi ve İnkılâp Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 3121929)

Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı şekilde bütün öğrenim aşamalarındaki öğretim ve eğitimlerinin pratik olması önemlidir Memleket çocukları, her öğrenim aşamasında ekonomik yaşamda verimli, etkili ve başarılı olacak şekilde donatılmalıdır
1924 (Atatürk'ün SD II, s 173)

Sanat ve teknik okullarına istek artmıştır Bunu sevinçle söylerken, her türlü özendirmeyi artırmak gerektiğini de ilâve etmek İsterim
1936 (Atatürk'ün SDI, s372)

Eski eğitimin Zararları

Bizim milletimiz, derin bir geçmişe sahiptir Milletimizin meydana getirdiği eserlerin seyrini düşünelim Bu düşünce bizi, elbette altı yedi yüzyıllık Osmanlı Türklüğünden, çok yüzyıllık Selçuk Türklerine ve ondan evvel bu dönemlerin her birine denk olan büyük Türk dönemlerine kavuşturur Bütün bu dönemlere dikkat ediniz: Türk kendi ruhunu, benliğini, yaşamını unutmuş; nereden geldiği belirsiz birtakım başkanların bilinçsiz aracı olmak durumuna düşmüştür Türk milleti kendi benliğini, kendi beynini, kendi ruhunu unutur gibi olmuş ve varlığıyla herhangi bir amaca, sonucu hor görülüş, tutsaklık olan, karşılık beklemeksizin köle olmaya giden değersiz bir hedefe sürüklenmiştir Millet, maalesef bu dalgınlık halini çok devam ettirdi, bu yüzden her türlü yoksulluklara ve mahkûmiyetlere uğramaktan kendini kurtaramadı Bütün bu uymaları, aldığı millî olmayan eğitimin gerekleri olduğunu fark etmeksizin sağlam bir eğitimin eseri olduğu inancıyla uyguluyordu Eğitimin esası, eğitimin hedef ve niteliği ne büyüktür Bu konuda yön yanlış ise ve koskoca bir millet güvendiği ve itimat ettiği kitaplardan, kutsal kitaplardan örnekler göstererek rehber olduklarını iddia edenlerin sözlerine inanarak yürürlerse ve bu yürüyüş yönü kendilerini yıkıma ve çöküşe götürürse suç, bu yönü izleyen temiz, iyi huylu, özverili, rehberlerine inanan zavallı halktan ziyade, rehberlere ait değil midir?
1924 (Atatürk'ün SD II, s 196)

Her Maarif Nazırı'nın, Vekili'nin birer programı vardı Memleketin eğitim ve öğretiminde çeşitli programların uygulanması yüzünden, öğretim berbat bir hale gelmiştir
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi 2121929)

Efendiler! Bu yolculuğum sırasında* görüştüğüm yirmi otuz yıllık bir maarif müdürü, memleketimizin çeşitli yerlerini dolaşmış, kendisinin açıklamalarına göre birbirine ters birçok programlar almış, uygulamış ve uygulattırmıştır Çünkü hükümet başına gelen her nazır, kendine göre bir program yapıyor, onu duyuruyor, uygulama gereklerine çalışıyor Bir süre sonra başka bir nazır geliyor, onu beğenmiyor; başka bir program uygulatıyordu Bütün bu uygulama ve programlar ne veriyordu: Çok bilmiş, çok öğrenmiş birtakım insanlar Amma neyi bilmiş efendiler, birtakım kuramları bilmiş Fakat neyi bilmemiş efendiler, kendini bilmemiş, yaşamını, gereksinimini bilmemiş Yaşamak için gerekli olan her şeyi bilmemiş ve aç kalmıştır! İşte bu öğrenim şeklinin uğursuz sonucu olarak denilebilir ki memlekette aydın olmak demek, okumuş olmak demek, çok bilmiş olmak demektir Yoksulluğa ve fakirliğe düşmek demektir
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 911930)

Alıntı Yaparak Cevapla