Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-02-2008   #22
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



ÖMRE (Umre):
Hac zamânı olan beş günden yâni Arefe ve Kurban bayramının dört gününden başka, senenin her günü ihrâma girip Kâbe'yi tavâf etmek, Safâ ile Merve arasında sa'y yapmak ve saç kazımak veya kesmek (Bkz Umre)

ÖMRÎ HİBE:
Bir kimseye; "Ömrün boyunca evim senin olsun" diyerek yapılan hibe
Ömrî hibe câizdir Hibe yapılan kimse vefât edince ev sâhibine, ölmüşse mîrâsçılarına verilir (Abdullah Mûsulî)

ÖRF:
İslâm hukûkunun kaynaklarından; dînin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği şey (Bkz Âdet)
İslâm hukûkunun kaynakları iki kısımda mütâlaa edilir Kitab (Kur'ân-ı kerîm), Sünnet (Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sözleri, işleri ve görüp de mâni olmadıkları hususlar), icmâ' (bir asırda bulunan müctehid denilen âlimlerin bi r işte sözbirliği etmeleri) ve kıyas (ictihâd) Bu dört ana kaynaktan başka, ikinci derecede (tâlî) kaynaklar da vardır ki, bunlardan birisi de örf ve âdetlerdir (İbn-i Nüceym)
Zamânın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan ahkâm (hükümler) değişebilir Nassa (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfe) dayanan ahkâm zamanla değişmez İbâdetlerde nass ile bildirilmiş olmayan bir hükmü anlamak ve bildirmek için umûmî âdetler delil olur Âd etin umûmî olması için Eshâb-ı kirâm zamânından kalma ve müctehidlerin kullanmış olmaları lâzımdır Yâni Eshâb-ı kirâm (ranhüm ecmaîn) ve müctehid denilen âlimler zamânında başlayan ve devâm eden âdetler, helâle delil olurlar Sonradan âdet olan şey ler, şer'î delil olmaz Muâmelattaki (alış-veriş, ticâret gibi mes'elelerde) hükümler için bir beldenin, memleketin nassa muhâlif (aykırı) olmayan âdetleri delîl olur Ancak bunları fıkıh âlimleri anlar (İbn-i Âbidîn, Ali Haydar Efendi)

ÖŞR (Öşür, Uşur):
Onda bir Topraktan alınan mahsûlün zekâtı
Öşür vermek dînî delîllerle sâbittir Nitekim "Ekinin hakkını biçildiği gün verin" (En'âm sûresi: 141) meâlindeki âyet-i kerîme ile farz kılınmıştır (İbn-i Âbidîn)
Semânın (yağmurun) suladığı mahsûlde öşür, kova veya dolapla sulanan mahsûlden öşrün yarısı vardır (Hadîs-i şerîf-Nasb-ur-Râye)
Hanefî mezhebinde yağmur veya nehir suyu ile sulanan öşürlü toprak mahsûlü miktarı az olsa da ve çabuk çürüyen, bozulan sebze, meyve olsa da, onda biri öşr olarak verilir Hayvan ile veya dolab ile, makina motor ile sulananın yirmide biri verilir Hi çbir masraf çıkmadan önce vermek lâzımdır (İbn-i Âbidîn)
Çift sürmekle olsun, bağdan hâsıl olsun, mahsûlün öşrünü fakir müslümana vermeden önce yemek haramdır Eğer ölçü ile çıkarıp ölçü ile yedikten sonra, yediğinin de öşrünü hesaplayıp verirse, yediği helâl olur On kile buğdayı olan, bir kilesini müslüm an fakire vermezse, yalnız o bir kilesi değil, on kilenin hepsi haram olur (Abdurrahmân İmâdî)

ÖZR (Özür):
1Abdesti bozan bir şeyin bir namaz vakti durdurulamayıp, devâm etmesi İdrârını tutamama, iç sürmesi, yel kaçırmak, burun kanaması, yaradan kan, sarı su akması, ağrı ile göz yaşı akması birer özür olup, özürlü erkeğe mâzûr, kadına ma'zûre denir
Bir ilâçla veya bağlamakla veya namazı oturarak îmâ ile kılmakla, özrü durdurmak vâcibdir (İbn-i Âbidîn)
Özürsüz sağlam iken kılmadığı namazları hasta ve özürlü iken kazâ etmek câizdir (olur) (Halebî)
2 Mâzeret Af talebi, engel
Müslüman kardeşinin özrünü kabûl etmemek, günâh olur (Hadîs-i şerîf-Hadîka)
Özrü kabûl etmek ve kusurları affetmek Allahü teâlânın sıfatlarındandır Böyle olmayan kimseye Allahü teâlâ azâb eder (Hâdimî)
Mü'min affetmesi için özür dilenmesini bekler Münâfık (iki yüzlü) ayıbların ortaya çıkmasını ister (Hâdimî)
Canına-malına saldıracak düşman korkusu, hasta, kötürüm olmak, çok ihtiyârlık, şiddetli soğuk ve sıcak; cemâate ve Cumâ namazına gitmemek için özürdür (Hâdimî)
Keffâret orucu; hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa yeniden altmış gün tutmak lâzım olur (İbn-i Âbidîn)
Bugün îmânı ve küfrü tanımamak ve ibâdetleri doğru yapamamakta câhillik (bilmemek) özür olmaz Öğrenmek lâzımdır (Molla Hüsrev)

Özr Sâhibi:
Bir namaz vakti içinde yâni namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan yâni idrâr ve başka akıntılar gibi abdesti bozan şeylerden biri kendisinde devamlı mevcûd olup durduramayan kimse İstihâzalı olan
Özür sâhibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde bir kere biraz çıkınca özrü devâm ediyor sayılır Bir farz namazın vaktinde hiç gelmezse yâni bir namaz vakti başından sonuna kadar özürsüz geçerse, o kimse özür sâhibi olmaktan kurtulur (Halebî)
Özür sâhibi her namaz vakti için ayrı abdest alır Abdestini bozan başka bir şey olmadıkça bu abdest ile o vakit içinde dilediği kadar namaz kılar (İbn-i Âbidîn)
İmâm olabilmenin şartlarından biri de özür sâhibi olmamaktır Özürlü olan özürlü olmayanlara imâm olamaz Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özürlü olan iki özürlü olana imâm olabilir Mâlikî ve Şâfiî mezhebinde özürlü olan, özürsüz o lana imâm olabilir (Şernblâlî)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla